onedio
Görüş Bildir

Konut Projesi Haberleri

Konut Projesi ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Konut Projesi ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Yüzde 40-50 Prim Yapacak 10 Proje
Emlak alım satımında ‘kazanç’ odaklı düşünenler için İstanbul’daki konut projelerinde inşaatın başlangıcı ile anahtar teslimi arasındaki kazanç oranları tahminini emlakguncel.com.tr yayın yönetmeni Mehmet Canıtatlı sizler içinaraştırdı. *GÜL YAPI, LİV YAPI, KALE GRUP – KALE KENT : YÜZDE 50Kale Kent, gayrimenkul sektöründe 40 yıllık deneyimi ile binlerce aileyi ev sahibi  yapan Gül İnşaat ve Liv Yapı, 3S Kale ortaklığı ile Beylikdüzü’nde inşa ediliyor. 100 bin metrekare alan üzerinde 250 milyon dolar yatırımla iki etaptan oluşacak projenin yüzde 40′ı satılırken, lansmandan bu yana yatırımcısına yüzde 20 kazandırdı. Gül İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Metin Gül, “Yatırımcıların KALEKENT projemize gösterdikleri ilgiden çok memnunuz. Daireleri 2015 yılında her şeyiyle tamamlayarak sahiplerine teslim ederken yatırımcıya en az yüzde 50 pirim kazandıracağız” dedi.WEB: http://www.kalekent.com.tr/ *GÜL YAPI , ÇEBİ İNŞAAT -GÜLPARK YAŞAM: YÜZDE 50Kale Kent projesiyle Beylikdüzü’nde ağırlıklı olarak geniş ailelere hitap eden şirket bu defa “Gül Park Yaşam” adlı projesini Esenyurt’taki 35 bin metrekarelik arazisi üzerinde hayata geçirdi. Aralık ayında lansmanı yapılan ve 6 blok ve 564 daireden oluşan projenin yatırım bedeli 200 milyon lira. Bir ayda dairelerin yüzde 20′sinin sahiplerini bulduğu projenin teslimdeki prim değeri konusunda Gül Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gül,” Projemizi 2015 yılının sonlarında teslim etmeyi planlanıyoruz. Teslimdeki primi ise yüzde 50′leri bulacaktır” açıklamasında bulunmuştu.WEB: http://gulparkyasam.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL PARK GÜNEŞLİ : YÜZDE 50Nurol GYO imzalı Nurol Park Güneşli yatırımcılarının yüzünü ilk günden güldürdü. Projede daire satın alanlar sadece iki ayda yüzde 40′a varan oranda kazançlı çıktı. Şimdi bu oran neredeyse yüzde 50 seviyesinde. Lokasyonun cazipliğine dikkat çeken Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç, günde yüzde 1 prim getirdi’ demişti. Eva Gayrimenkul’ün raporuna göre Basın Ekspres’in son yıllarda İstanbul’da en hızlı gelişen 3 bölgeden birisi. Son 1 yılda bölgede yüzde 40-45’lik bir değer artışı var. Musa Aykaç, bölgedeki metrekare fiyatlarının da birkaç yılda 5500-6000 lira arasına oturmasını beklediklerini ifade ediyor. 2.900 liradan lansmana çıkılan Nurol Park’taki konutların metrekare birim fiyatında Şubat 2014 itibariyle 4.500- 5.000 lira aralığında.WEB: http://www.nurolpark.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL LİFE ASLANTEPE : YÜZDE 40Nurol GYO, ‘Hayatı Kendine Yaşa’ sloganıyla İstanbul’un son dönemlerde yıldızı parlayan merkezi Seyrantepe’de Nurol Life Aslantepe projesini hayata geçirdi. Türk Telekom Arena Stadı’na komşu olan arazi üzerinde yükselen Nurol Life, konut ve ofislerden meydana gelecek bir proje olarak Yük. Mimar Hakan Kıran tarafından tasarlandı. Nurol Life’da her ihtiyaca ve zevke uygun metrekarelerde toplam 502 konut yer alıyor. Dairelerin beşte biri ise kısa sürede sahiplerini buldu. Aykaç, “Bölge çok iyi gelişiyor ve yeni yatırımlar yapılıyor. Sadabad Deresi ıslah ediliyor. Nurol Life’tan alanlar dolar bazında yüzde 35-40 prim yapabilir” dedi.WEB: http://www.nurollife.com/ *ARTAŞ, MESA,KANTUR- AKDAŞ, ÖZTAŞ – TEMA PARK: YÜZDE 40Artaş İnşaat, Mesa Mesken, Kantur-Akdaş, Öztaş ortaklığında inşa edilen karma projede, Temmuz 2013′te konutların satış lansmanı gerçekleştirilmişti. Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, projenin yüzde 35-40 oranında prim yapacağını açıklamıştı.1 milyon 500 bin metrekare arsa üzerinde iki milyar dolarlık yatırımla yükselen projede 1+1′den 4+1′e her tipte daire alıcılarını bekliyor. Daireler Haziran 2015′te teslim edilecek. Projenin şu anda geldiği prim oranı ise yüzde 20′ler seviyesinde. 3.614 konutluk projede bugüne kadar satılan daire sayısı ise 800′ü buldu. Üç ayrı tipteki örnek daire de sunuma açıldı.WEB: http://temaistanbul.com/tr *ARTAŞ GRUP , AYDINLI GRUP, KELEŞOĞLU İNŞAAT – VADİSTANBUL: YÜZDE 40Evyap ’ın Maslak Ayazağa’daki arazisi üzerinde inşa edilen projenin 1111 dairelik ilk etabında teslim süreci yaklaşıyor. Bulvar, Bahçe ve Teras etaplarından oluşan projede satışa çıkan tüm daire tipleri ilgi görüyor. Projenin ilk etabı Kasım 2014′te teslim edilecek. En ucuz daire fiyatı ise 500 bin lira seviyesinden başlıyor. 6 Aralık 2012′de ilk satışı yapılan aynı büyüklükteki daireler ise 352 bin liradan alıcı bulmuştu. Projenin ortaklarından ARTAŞ iNŞAAT’ın Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, ilk etabındaki kazanç oranının yüzde 40, cirohedeflerini 2 milyar dolar, projenin tümünün bitiş tarihini ise 2016 sonu olarak açıklamıştı. Bu arada projenin Bulvar etabında da satış süreci başladı.WEB: www.vadistanbul.com *FUZUL GRUP – OLİMPA PARK: YÜZDE 45Fuzul Grup’un Başkan Yardımcısı Eyüp Akbal, 2013′ün son haftalarında satışına başlanan Olimpia Park’ın metrekaresinin 3.500 lira olduğunu açıklamış ve orta vadede bu rakamın 5 bin lirayı göreceği mesajını vermişti. Fuzul Grup, Başakşehir’deki referans yatırımlarıyla tanınıyor. Referansları arasında bölgedeki tek alışveriş merkezi olan Olimpa AVM ile Olimpa Rezidans bulunuyor. Olimpa Park; konut, rezidans, AVM ve çarşıyı tek konseptte buluşturacak.WEB: http://www.olimpapark.com/ *TİMUR GAYRİMENKUL – NEF MERTER 12 : YÜZDE 45 – 50NEF markasıyla tanınan Timur Holding nerede bir proje geliştirse, hem söz konusu o lokasyona değer katıyor, hem de yatırımcısının yüzünü güldürüyor. Bunun örneklerini tüm NEF’lerde görmek mümkün. Küçümsenemeyecek oranda ön talep alan projenin lansman günlerinde alınan bir dairenin teslim sürecinde en az yüzde 45-50 kazandırması söz konusu. Merter’in merkez lokasyonlara yakınlığı ve dönüşen Zeytinburnu’ndaki markalı projelere komşu olması nedeniyle projenin yüzde 50’nin üzerindeki oranlarda prim yapmaması için hiçbir neden yok. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur, bu gerçeği mütevazi bir şekilde rahatlıkla dile getiriyor.WEB: http://www.nefmerter12.com/ *SARAYLI GRUP- GREENİST: YÜZDE 50Saraylı Grup imzasıyla Brillant’ın Güneşli’deki eski fabrika arazisine yapılan 174 daire ve otelden oluşan Greenist’te daireler 50 ile 80 metrekare büyüklüğünde olup kat bahçelerine sahip. Ticari alanların yer almadığı projede, insanların rahat rahat  evlerinin balkonunda da dinlenmeleri amaçlanıyor. Metrekaresi 3 bin 770 liradan satışa çıkan projenin metrekaresi şu anda 4 bin 300′ler seviyesinde. Proje bittiğinde yüzde 50′nin üzerinde bir prim beklentisi var.WEB : http://www.greenist.com.tr/ *AVRUPA KONUTLARI TEM 2 : YÜZDE 40 – 45Artaş İnşaat’ın markalı konut projesi Avrupa Konutları TEM 2, 2013 sonbaharında satışa sunulmuştu.3.400’ün üzerinde talebin alındığı projede 3 blokta 414 konut ve 34 ticari ünite bulunuyor. Lansman günlerinde daire fiyatları 343 bin liradan başlıyordu. 2014’ün sonunda gerçekleştirilecek teslimlerde dairelerin yüzde 50 oranında prim yapması ön görülüyor. Güncel fiyat başlangıcı ise 2+1 tipi daireler için 523 bin, 3+1 tipi dairelerde 577, 4+1 tipi dairelerde ise 777 bin şeklinde belirlendi.WEB: http://www.avrupakonutlari.com/ Mehmet Canıtatlı – emlakguncel.com.tr
Fikret Orman Soma'da
Madenci ailelerinin acılarını paylaşmak üzere Soma'ya giden Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, önemli açıklamalar yaptı.Beşiktaş Belediye Başkanı Av. Murat Haznedar ile birlikte basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fikret Orman, Beşiktaş Belediyesi ile birlikte Soma'da hayatını kaybeden madenci aileleri için konut yapılması projesi oluşturulduğunu ve Beşiktaş Kulübü'nün de bu projeye katkı sağlayacağını belirtti. Fikret Orman, milletimiz için çok acı veren maden faciasından büyük üzüntü duyduğunu belirterek, şunları söyledi: 'Çok üzücü, milletimiz için çok üzüntülü bir durum. Allah hayatını kaybeden madencilerimize rahmet etsin. Ölen kardeşlerimizin ailelerine de sabır versin. Ülkenin en eski ve en köklü sivil toplum örgütü olan Beşiktaş, her konuda olduğu gibi toplumsal olaylarla ilgili konularda da çok duyarlı bir camiadır. Biz deprem olduğunda Van'da ve Elazığ'daydık... Şimdi'de Soma'ya geldik. Çok üzüntülüyüm. Söyleyecek çok kelime bulamıyorum. Beşiktaş Belediyesi Başkanının ortaya koyduğu konut projesi var. Madencilerin ailelerine verilmek üzere Beşiktaş Evleri, Beşiktaş Konutları yapılması projesine biz de katkı sağlayacağız. Bu konuyu ilk yönetim kurulumuzda gündeme alacağız. Beşiktaş kulübü olarak bu projeyi yapmak istiyoruz. Deprem bölgesinde okullar yapmaya devam ediyoruz. Burada da konut verebilirsek... Bu yarayı sarmak elbette ki mümkün değil. Bir nebze bizim de bir katkımız olsun istiyorum. Acılı ailelere ve Türk ulusuna sabır diliyorum. Başımız sağolsun.' 'BU ACIYI MADDİ BİR ŞEYLE ÖRTEMEYİZ' Fikret Orman, Cumartesi günü Gençlerbirliği ile oynanacak karşılaşmanın bilet satış gelirlerinin Soma'ya bağışlanmasıyla ilgili bir soru üzerine ise şöyle konuştu: 'Olaydan sonraki ilk dakikada yaptığımız bir planlamaydı. Olayı duyar duymaz aldığımız bir karardı. Bunun üzerine daha fazla proje geliştirip buradan elde edilecek paraları konut yapımı projesine aktarmak istiyoruz. Belediye başkanımız güzel bir proje ortaya koydu, ben de çok beğendim. Birçok proje daha ortaya koyacağız.Vatandaşlarımızın bir nebze dertlerine ortak olabilmek için buradayız. Onlarla burada birlikte olmak ve acılarını paylaşmak için geldik. Bu acıyı maddi bir şeyle örtemeyiz. Onlara elimizi değerek, temas ederek, bir nebze acılarını üzerlerinden alabilirsek ne mutlu bize.'Şampiy10
İnsanoğlunun 'İlk Takma Dişi Bulundu'
Arkeologlar Batı Avrupa'da insanoğlunun 'ilk takma dişine ait' olduğu düşünülen kalıntılara ulaştı.Diş implantı, Fransa'nın kuzeyindeki La Chêne'de yürütülen arkeolojik kazılarda, keresteden yapılan bir mezarın içinde gömülü halde bulunan Demir Çağ'a ait bir kadın iskeletinden çıktı.Öldüğünde 20-30 yaş aralığında olduğu tespit edilen kadının üst kesici dişinin yerinde demir bir çivi bulundu.Çivinin ahşap veya kemikten yapılan bir takma dişi tutmak için kullanılmış olabileceği ve zamanla çürüyüp yok olan dişin yerinde kaldığı belirtiliyor. Bulgular Antiquity dergisinde yayımlandı.Fransa'nın Champagne-Ardenne bölgesinde bir konut projesi inşası sırasında yapılan kazılarda bulunan ve aynı kapalı bölgeye gömülen dört yetişkin kadından birine ait olan gömünün MÖ 3'üncü yüzyıla ait olduğu ifade edildi.Mezar içinde bulunan malzemeler, Orta ve Batı Avrupa'da gelişen La Tene kültürüne ait özellikler taşıyor.Genç kadının iskeletinin bulunduğu 2009 yılındaki kazılara katılan Guillaume Seguin, BBC'ye yaptığı açıklamada 'İskelet çok kötü muhafaza edilmiş' dedi.Seguin şöyle devam etti: 'Fakat dişler anatomiye uygun dizilmişti. Azıdişleri, küçük azıdişleri, köpekdişleri ve kesici dişler… Bir de orada metalden bir parça vardı. İlk tepkim, 'Bu da ne?' oldu.'Dişler bir torbaya kondu ve incelemeye alındı. Seguin daha sonra kadının iskeletinde 31 yerine 32 diş olduğunu fark etti, kazı alanında çekilen fotoğraflarda da demir çivinin kayıp bir diş yerinde durduğu görüldü.Bordeaux merkezli arkeoloji kurumu Archeosphere'de çalışan Seguin, 'Dişlerle aynı boyutlarda ve aynı şekilde olmasından yola çıkarak varılan en iyi varsayım, bunun bir diş protezi olduğu veya en azından diş protezi yaratma girişimi olduğudur' diye konuştu.Seguin, bu girişimin başarısıyla ilgili şüphe duymak için geçerli nedenler olduğuna dikkat çekiyor.Birincisi, vücut içinde paslanıp aşınma eğiliminde olmasından dolayı demirin, diş implantı olarak kullanılması uygun değil. Diş implantı için modern hekimlikte titanyum malzemesinin kullanılması tercih ediliyor.İkincisi, o dönemde steril hijyen koşullarının yoksunluğu nedeniyle, apselerin oluşuyordu ve bu apseler de ilerleyen yaşlarda bireyin ölümüne neden olabiliyordu.Kalıntıların kötü muhafaza edilmesinden dolayı, iskeletine ulaşılan kadının ölümünde diş implantının herhangi bir etkisi olup olmadığı tespit edilemiyor.Fransa'da bulunan diş implantının Batı Avrupa'da görülen ilk takma diş olabileceği düşünülüyor fakat ilk protez diş olarak kabul edilen bulgular 5 bin 500 yıl önce Mısır ve Yakın Doğu'da elde edilmişti.Fakat çoğunun, ölü bedenin bütünlüğünü korumak için sonradan yerleştirilmiş olduğuna inanılıyor.Araştırmacılar Fransa'da bulunan diş implantının cesede sonradan yerleştirilmiş olabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor ama implantın yaşam boyu kullandığına dair de kanıtlar olduğuna dikkat çekiyor.Demir çivinin kemik veya ahşaptan yapılma dişi sabitlemek için kullanıldığına dair kesin bir kanıya da varılamıyor çünkü her iki malzeme de asitli toprakta erime özelliğine sahip.Bordeaux Üniveresitesi'nde görevli Seguin ve diğer araştırmacılar gömülerin 'dış görünümüne önem veren, dönemin elit tabakasına mensup kişilere' ait olduğunu yazıyor.Bilim insanları ayrıca, elde edilen bulguların Galyaların İtalya'nın kuzeyindeki Etrüsk medeniyetiyle iletişim halinde olduğu bir döneme denk geldiğine dikkat çekiyor.Etrüskler, var olan dişlerin üzerlerine altın şeritler yerleştirerek Galyalılardan farklı bir düzenlemeye gitseler de, diş konusundaki ustalıklarıyla biliniyorlar.
Ataköy Sahilinde İlk Mühür
İstanbul’un son doğal plajı olan Ataköy sahilinde büyük tepki çeken ve birçok kampanyanın yürütüldüğü yapılaşmayla ilgili ilk mühür 3 ay sonra açılışı planlanan Hyatt Regency Oteli’ne vuruldu. Bakırköy Belediyesi, ‘yapı tatil tutanağı’ düzenleyerek inşaatı mühürlerken, diğer projeler için resmi tebligatı bekliyor. TOKİ’nin ihaleler yoluyla sattığı, İstanbul’un son doğal plajı Ataköy sahilindeki yapılaşmayla ilgili mahkemenin durdurma kararı uygulama için resmi tebligatı beklerken, ilk mühür Ağustos 2014’te açılışı planlanan Hyatt Regency Oteli’ne vuruldu. Bakırköy Belediyesi ekipleri 26 Mayıs günü otel inşaatında yaptıkları incelemede projeye aykırılıklar tespit etti ve ‘yapı tatil tutanağı’ düzenleyerek inşaatı mühürledi. İnşaatta projeye aykırı olarak mekanik alan, havuz-WC-mutfak alanı, giriş saçağı ve açık havuzda yaklaşık 430 metrekarelik eklemeler tespit edildi. İnşaatın devam etmesi için tespit edilen eklemelerin projeye uygun hale getirilmesi gerekiyor. Belediye, İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin tüm sahilde yapımı süren, her biri 70 metreyi aşacak 25 kulenin dayanağı planların iptali davasında verdiği yürütmeyi durdurma kararı gereği mühürlemek için resmi tebligatı bekliyor. Ali Dağlar’ın Hürriyet’teki haberine göre, Bakırköy Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne bağlı teknik elemanlar, zabıta ve inşaatların bağlı bulunduğu mahalle muhtarının katılımıyla 26 Mayıs günü denetim yaptılar. 182 parselde yer alan, Tavros Group Otelcilik ve Yatırım A.Ş.’ye ait, AKS Proje Yapı Denetim’e ait 3 Temmuz 2013 tarihli projeye 9 Ağustos 2013’te ruhsat verildiği belirtilen tutanakta şu tespitler yer aldı: “Mahallen yapılan tespitte, ruhsat ve eklerine aykırı (yaklaşık denize sıfır) zemin katta, yaklaşık 225 metrekare açık mekanik alan bölümün kapalı alan haline getirildiği, giriş saçağının yaklaşık 6 metre uzun yapıldığı, ara katta 15 metrekare havuz-WC-mutfak alanına ilave yapıldığı, açık havuzun 10 metre uzun yapıldığı tespit edilmiştir. Etkilenen toplam alan, yaklaşık 430 metrekare.” Ataköy sahilindeki yapılaşma, Cumhuriyetin ilk toplu konut projesi Ataköy’deki sakinlerin ve Bakırköylülerin yanı sıra çevrecilerin büyük tepkisini çekiyor, çeşitli kampanyalar yürütülüyor. Mimarlar Odası’nın ve bir mahalle derneğinin açtığı iki ayrı dava da devam ediyor. İstanbul 5. İdare Mahkemesi Ataköy sahildeki inşaatların yapımına izin veren 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları için bilirkişinin hazırladığı raporu uygun bularak oybirliği ile yürütmeyi durdurma kararı verdi. 3 uzmanın hazırladığı 21.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda, 160 parsel üzerinde tescilli koruma statüsünde bulunan Baruthane üzerinde otel yükselmeye başladığı, kaba inşaatın tamamlandığı, 70 metre yüksekliğinde 5 adet bloğun yükseldiği belirtildi. Raporda sahile yapılacak binalarla birlikte iç kesimlerde yaşayanların kıyıyı kullanamayacağı, kıyıya yapılacak 10 metrelik yolun da Kıyı Kanuna aykırı olduğu belirtildi. Kıyı şeridinde yapılacak 70 metre yüksekliğindeki binaların ‘duvar etkisinin oluşturduğu bir yapılaşma düzeni’ vurgulandı. Bakırköy Belediyesi, yürütmeyi durdurma kararını uygulamak için resmi tebligat bekliyor. Ataköy sahil şeridinde inşa edilen Hyatt Regency İstanbul Ataköy, Tavros’un Türkiye’deki en büyük yatırımı. Hasan Sökmen’in Zafer Tanrıçası Nike’tan esinlenerek tasarladığı otelin iç tasarımı, Hyatt otel projelerinde çalışmış GA Design International’a ait. 68 bin metrekarelik inşaat alanı, 284 odası bulunacak otelde odaların büyüklüğü 38 metrekare ile 296 metrekare arasında değişiyor. Konferans/balo salonları, restoranların yanı sıra 13 katlı bir rezidansı da içeren, Ağustos’ta açılışı planlanan projenin 190 milyon dolara mal olacağı bildirildi.T24
2014'ün En Büyüleyici ve Sıradışı 32 Mimari Projesi
Yedinci Dünya Mimari Festivali geçtiğimiz hafta Singapur'da gerçekleşti. Hem tamamlanmış, hem de yakın gelecekte tamamlanacak yapıların değerlendirildiği festivalde, onlarca mimari tasarım ödül kazandı. Yarışmanın 'genel' şampiyonu ise, Vietnam'da bulunan ve artıkların birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir yapı oldu. Yarışmaya 300'e yakın mimari tasarım ve proje katıldı. Uzmanlar tarafından kurulan bir heyet, çok çeşitli alanlarda en iyileri seçti ve biz de bu ödüllü yapıları sizlerle paylaşmak istedik. Şimdi arkanıza yaslanın ve bu göz alıcı yapıların şahane tasarımlarıyla büyülenmeye hazır olun!
Fenerbahçe Camisi'nin Arsası Eski Patriğin Mirasçısına İade Edildi
1964 kararnamesiyle devletin el koyduğu, daha sonra üzerine Fenerbahçe Camii yapılan eski Fener Rum patriklerinden Vapurci’nin arazisi Yargıtay kararıyla mirasçıları adına tescil edilecek.Yargıtay, Yunan uyruklu azınlık mensuplarının mülk edinmelerine sınırlama getiren 1964 tarihli kararname ile el konulan Fenerbahçe Camii'nin bulunduğu arazinin, halen Yunanistan'da yaşayan 92 yaşındaki Stamatis Papamanolaki adına tescil edilmesi kararını onadı. Eski İstanbul Patriği Maksimos Vapurci'nin mirasçılarından olan Papamanolaki'nin hukuk zaferi, söz konusu kararname ile Hazine'ye devredilen diğer mülklerin iadesinin de önünü açtı. Papamanolaki'nin ise arazideki caminin varlığına razı olacağını, sadece arazinin maddi değerini Hazine'den talep edeceği belirtildi.1964’teki kararnameye dayanılarak Hazine adına yapılan tapu kaydının iptaline ve taşınmazın eski patriğin mirasçısı Stamatis Papamanolaki adına tapuya tesciline karar verdi.Eski Patrik Maksimos Vapurci’nin mirasçıları, Hazine’ye geçen ve eskiden üzerinde köşk bulunan, şimdi ise Fenherbahçe Camii'nin bulunduğu arazi için verdikleri hukuk mücadelesini kazandı. Milliyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, kökeni yarım asırdan öncesine giden tapu mücalesinin öyküsü şöyle:Yunan uyruklu azınlık mensubu Ernestuğ Vapurci, 1949 yılında Vatan Kümiziyan isimli kişiden Kadıköy Zühtüpaşa Mahallesi’nde bir köşk aldı. Erenstuğ Vapurci, 1971’de ölünce köşk, daha sonra Fener Patriği olacak olan kardeşi Maksimos Vapurci ve diğer kardeşi Yani Vapurci’ye geçti. Maksimos Vapurci 1972’de öldü. Köşkün tek sahibi Yani Vapurci de 1974’de öldü. Çocuğu olmadığı için köşk, eşi Kornilla Vapurci’ye kaldı. Kornilla Vapurci, mahkemeden mirasçılık belgesi aldı. Kornille Vapurci de 1982 yılında düzenlediği vasiyetname ile köşkü ve üzerinde bulunduğu araziyi evlatlığı Yunan asıllı Türk vatandaşı Stamatis Papamanolaki’ye bıraktı.Köşk’e el konulduHazine, mahkemeye başvurarak 1964 Kararnamesi’ne göre, Kornilia’nın mirasçılık belgesinin iptalini istedi. Söz konusu kararname, Yunan uyruklu vatandaşların Türkiye’deki mallalarını satışı, mal alımı gibi işlemlerin durdurulmasını öngörüyordu. Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesi, Hazine’nin talebini yerinde görerek 1985’de mirasçılık belgesini iptal etti. Köşk ve üzerinde kurulu arazi devletin eline geçti. Dava sürerken, Vapurci de hayatını kaybetti, köşkü evlatlığı olan Stamatis Papamanolaki’ye bıraktı. Mahkeme kararından sonra, 1986 yılında köşk yıkıldı. Daha sonra arazi üzerine Fenerbahçe Camii inşa edildi.Mahkemenin lehte kararıPapamanolaki, 2008’de Kadıköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak köşk ve arazinin kendisine verilmesini istedi. Mahkeme 1964 Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre, sadece Yunan uyruklu kişilerin Türkiye’deki malları üzerinde her türlü hakkın yasaklanmış olmasının hukuka uygun olmadığını vurguladı. Kararda, 1964 kararnamesi ile Yunan uyruklu kişilere ait taşınmazlara getirilen devir yasağının geçici bir tedbir olarak anlaşılması gerektiği, mülkiyet hakkını tamamen ortadan kaldırmayacağı ifade edildi. Mahkeme bu gerekçeyle Hazine adına olan tapu kaydının iptaline ve tapunun davacı adına tesciline karar verdi. Ancak Yargıtay 3. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını bozdu. Dairenin kararında, 1964 yılında çıkırılan kararname ile taşınmazın Hazine’ye geçtiği, dolayısıyla, davacının kendi adına tapu tescili istemesine dayanak olan vasiyetnamenin vasiyetçisi konumunda olan Kornelia Vapurci’nin taşınmaz yönünden Yani Vapurci’nin mirasçısı olmadığının mahkeme kararıyla saptanmış olduğu savunuldu.'Mütekabiliyet var mı?'Dosyanın gönderildiği yerel mahkeme ise kararında direndi. Mahkeme kararında, kararnamenin 1964 tarihli kararnamenin Yunanistan uyruklu kişilerin taşınmazlarının devrine ilişkin geçici önlemler içerdiği vurgulandı ve bu kararnamenin 1988’de çıkarılan başka bir Bakanlar Kurulu kararnamesi ile yürürlükten kaldırıldığı dikkat çekildi. Mahkemenin direnme kararı üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na geldi. Kurul, yerel mahkemenin 1964 kararnamesinin hüküm ve sonuçlarına ilişkin görüşünü doğru buldu ancak konunun mütekabiliyet (karşılıklılık) açısından da değerlendirmesi gerekçesiyle mahkeme kararını bozdu. Kurul kararında 'karşılıklılık' ilkesi yönünden araştırma yapılmasından sonra, taşınmazın Kornelia tarafından edinilebileceğinin ve bu yolla mal varlığına dahil olduğunun tespiti halinde davanın kabulüne karar verilmesi, aksi durumda ise davanın reddedilmesi' gerektiği belirtildi.Hazine'nin tapusu iptalMahkemenin mütekabiliyet (karşılılık) olup olmadığını sorduğu Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Dışişleri Bakanlığı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nden alınan yazılarda Yani Vapurci'nin ölüm tarihi olan 16 Haziran 1974'de Türkiye ve Yunanistan devletleri arasında miras ve gayrimenkul edinimi açısından karşılıklılık bulunduğu belirtildi. Bunun üzerine mahkeme taşınmazın Hazine'ye ait olan tapusunun iptal edilerek Stamatis Papamanolaki adına tescil edilmesine karar verdi.Hazine'nin kararı temyiz etmesi de sonucu değiştirmedi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararı onadı ve ardından yine Hazine'nin yaptığı karar düzeltme talebini de reddetti. Böylece taşınmazın halen Atina'da yaşayan 92 yaşındaki Papamanolaki adına tescil edilmesi kararı kesinleşti. Yıllarca Türkiye'de yaşadıktan sonra Yunanistan'a taşınan Papamanolaki'nin “arazinin üzerinde bulunan Fenerbahçe Camii nin varlığını devam ettirmesine hiç bir itirazının olmadığı, bu caminin kendisi açısından da çok kutsal olduğu, sadece bu arazinin maddi değerini tazmin için ilgili makamlar nezdinde girişimlerde bulunacağı, talebinin uygun bulunması halinde, caminin bulunduğu taşınmazı Hazine’ye iade etmeye hazır olduğu” öğrenildi.Rezidans olsa 30 milyon dolarFenerbahçe bölgesinde iş yapan gayrimenkul sektöründen uzmanlar ve emlakçiler caminin bulunduğu araziyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Cami alanı yaklaşık 1.190 metrekare. 2.500-3 bin metrekareye kadar inşaat yapılabilir. Etraftaki binalara bakıldığında emsal teşkil eder ama bir imar sınırı yok. Dikey olarak iyi bir konut projesi yapılabilir. Bölgede arazi fiyatları ise metrekaresi 10 bin dolar civarında seyrediyor. Rezidans gibi bir projede fiyat çok daha yukarı çıkar.”Bu da arazinin 12 milyon dolara (yaklaşık 27.9 milyon TL) satılabileceğini gösteriyor. Böyle bir konut projesi yapıldığında toplam satış bedeli 30 milyon doları (yaklaşık 69.9 milyon TL) bulabiliyor.'El konulan taşınmazlar istenebilir'Mahkeme önyargısız davrandıKonuyu Milliyet'e değerlendiren Papamanolaki'nin avukatı Barış Tan, 1964 kararnamesi uyarınca Rumlara ait taşınmazların Hazine adına tesciline yönelik kararların, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşse bile, kesin hüküm niteliğinde olmadığını, dolayısıyla 1988 kararnamesi itibariyle bu taşınmazların mirasçılar tarafından talep edilebileceğine karar verilmesinin oldukça önemli olduğunu belirterek şunları söyledi:'İşin en zor tarafı bu noktadaydı. Zira Rumların elindeki taşınmazlara Hazinece el konulması, kendilerine veraset belgesi dahi verilmemesi gibi Yargıtay'ın yıllarca vermeye devam ettiği hukukun temel ilke ve kuramları ile bağdaşmayan kararları vardı. Öncelikle İstanbul Anadolu 8. Hukuk Mahkemesi, bilahare Yargıtay Hukuk Genel Kurulu verdiği bu yeni kararla, gerek Mukabele-i Bilmisil Yasası, gerekse bu yasaya göre 1964 yılında çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararnamesinin, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’deki malları üzerinde temliki tasarruflarının durdurulmasını amaçlamakta olduğunu, bu kişilerin mülkiyet hakkını ortadan kaldıran veya mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili olarak yapabilecekleri bir takım borçlandırıcı işlemleri tamamen geçersiz ve hükümsüz kılan bir düzenleme olmadığını belirledi. Böylece mirasçı naspı ve muayyen mal vasiyeti gibi tasarruflar birer borç doğurucu işlem olarak geçerli kabul edildiler. 1964 Kararnamesinin getirdiği önlemlerin geçici olduğu gibi, bu kararnameye dayanılarak verilen mahkeme kararlarının dahi geçici nitelikte olduğu belirlendi. Bu gerçekten son derece doğru ve adil bir karardır. Bu karar verilirken, dava konusu yerde bir cami olduğu ve davanın kazanılması halinde arazinin bir gayrimüslime geçeceği tartışma konusu yapılmamıştır. Mahkeme ve Yargıtay, son derece tarafsız ve önyargısız davranmıştır.”Kemal Göktaş | Milliyet
Türkiye'nin En Büyük Ağaç Taşıma Operasyonu
Zekeriyaköy'de eski füze üssü olarak kullanılan 467 bin metrekarelik alanda yapılacak olan konut projesi için başlatılan Türkiye'de bugüne kadar yapılmış en büyük ağaç taşıma operasyonunun ilk etabı tamamlandı.Dünya'da bugüne kadar 3 milyon ağaç taşıma işini gerçekleştiren Opitz firması tarafından yapılan çalışmalar bittiğinde en genci 20 yaşında olan yaklaşık 250 ağaç yer değiştirmiş olacak. Projeyi gerçekleştiren Siyahkalem firması yetkilileri sahada inşaat sebebiyle tek bir ağacın bile kesilmeyeceğini belirttiler.Eski füze üssünde 467 bin metrekarelik alanın 50 bin metrekaresinde konut proje inşaatına başlayacak olan Siyahkalem firması geçtiğimiz aylarda Ağaç taşıma konusunda Dünya liderlerinden biri olan Opitz firmasıyla anlaşmıştı. Dünya'da daha önceden çeşitli projelerde 3 milyondan fazla ağacı taşıyan Opitz firması proje sahasında bulunan ve en küçüğü 20 yaşında olan ağaçlar üzerinde incelemede bulunduktan sonra, taşınması kararlaştırılan 250 ağacın her biri için kimlik oluşturdu. Bölgede Çınar, Meşe, Ihlamur, Ceviz, Kestane , Dişbudak ağaçların bulunduğu tespit edildi. Ağaçların şu an bulunduğu bölgedeki toprak ile nakil edilecekleri yerlerde ki toprak analizi yapılarak gerekli düzeltmeler yapılıp eşleştirildi. İşlemlerin tamamlanmasının ardından Avrupa'nın en büyük ağaç taşıma makinelerinin İtalya'dan getirilmesiyle 3 Aralık tarihinde bölgede çalışma başlatıldı.AVRUPA'NIN EN BÜYÜK AĞAÇ TAŞIMA MAKİNELERİ ÇALIŞIYOROpitz firmasının Akdeniz sorumlusu İtalyan Francesco Maccazola'nun gözetimde başlayan çalışmalarda taşınmasına karar verilen ağaçlar için makineler sahaya girdi. Büyük bir dikkat içinde dev makinelerle yerlerinden sökülen ağaçlar, tespit edilen yeni yerlerine konulmaya başlandı. Oldukça dikkatli bir şekilde yapılan çalışmalarda ağacın yönünün dahi hesaba katıldığı öğrenildi. Hava şartlarına bağlı olarak günde 7-8 ağacın taşınacağı projede ilk etap tamamlanırken taşınan ağaçların bakımlarının yapılmasının ardından çalışmaların Ocak ayı başında yeniden başlanacağı öğrenildi.“AĞAÇ TAŞIMAK HEM EKOLOJİK HEM DE EKONOMİK'Tüm çalışmaların yaklaşık 2 ay süreceği öğrenildi. Opitz firması Akdeniz sorumlusu Francesco Maccazola ağaçların taşınmasının ardından işlerinin bitmeyeceğini belirterek “ Bütün ağaçlar taşınabilir. Ağaçların nakil edildikleri yerlerde hayatların devam edilmesi için destek olunması gerekiyor. Ağaçların taşınacakları yerde rehabilitasyon ortamı oluşturuyoruz. Taşınacak ağaçları mantar gibi hastalıklardan korumak için özel bezlerle sarıyoruz. Yeni yerlerine yerleştirilmelerinin ardından doğada canlanmanın yaşanacağı Mart ayında yeniden yoğun bir bakıma tabii tutuluyorlar. Hepsinin eski formlarına kavuşmalarına kadar çalışmalarımız devam edecek” dedi. Ağaçların taşınmasının ekolojik olduğu kadar ekonomikte olduğunu söyleyen Francesco Maccazola “20 yaşında yada daha yukarı yaşlarda bu tür ağaçları satın alıp dikmek oldukça maliyetli bir iş' dedi.TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK AĞAÇ TAŞIMA OPERASYONUYapılan çalışmanın Türkiye'nin en büyük ağaç taşıma işi olduğunu belirten firma yetkilileri daha önce İzmir'de 65 palmiye ağacının, onun dışında birkaç projede sayısı 10'u geçmeyen ağaçların taşındığını söyledi. Projede ağaçların yaşatılmasındaki başarı oranının yüzde 99 olduğu belirtildi.İNŞAAT SEBEBİYLE BİR AĞAÇ BİLE KESİLMEYECEKBu arada eski füze üssünde konut projesini gerçekleştiren siyah kalem firması yetkilileri çalışılan bölgede inşaat sebebiyle bir ağaç bile kesilmeyeceğini söyledi. Projenin mimarisinin bölgenin doğal yapısına uygun olarak hazırlandığı mevcut boş alanlar ve ağaç taşıma sonucu ortaya çıkan alanların kullanılacağı belirtildi.DHA
Hızlı Tren Tüneli Üstüne TOKİ Kondu
Toplu Konut İdaresi, Bozüyük’te hızlı tren tünelinin üstüne 724 konut yaptı. TOKİ, hiçbir etüt çalışması yapmadı. Uzmanlara göre bu, hem konutlar hem de hızlı tren için riskli.Dünyanın hiçbir yerinde hızlı tren yolunun üstüne konut yapılmıyor. Prof. Zerrin Bayraktar, tünelin konut projesinden önce yapıldığını belirtiyor ve üstüne binecek yükün tehlikesine dikkat çekiyor.Meydan Gazetesi'nin haberine göre, Bilecik Bozüyük’te konutların yapıldığı yer daha önce maden ocağıydı. Belediye, konutlar için hafriyat döktü. İnşaat başlayınca zemin kayması yaşandı. Buna rağmen inşaata devam edildi.Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Bilecik Bozüyük ilçesinde hızlı tren tüneli üzerine 724 adet konut inşa etti. 5 Haziran 2013 tarihinde başlayan konut projesi bitme aşamasına geldi. TOKİ konutlarının, hızlı tren tüneli üzerine inşa edilmesi ve inşaatta çalışan işçilerin konutların tren geçerken sallandığını iddia etmesi vatandaşları tedirgin etti.Bozüyük’teki konutların yapıldığı yerde daha önce maden ocağı bulunuyordu. Tünel ve TOKİ çalışmaları sebebiyle maden ocağı kapatıldı. Toplu konutların inşa edileceği alana tünel hafriyatı döküldü. Ardından bu alanda inşaat çalışmaları başlayınca zemin kayması yaşandı. 26 Ağustos 2013’te inşaatın sekteye uğraması üzerine dönemin Bozüyük Belediye Başkan Yardımcısı Oğuz Sertler, hafriyatın tamamen temizlendiğini, inşaata devam edileceğini söyledi. 7 Şubat 2015 tarihinde söz konusu iddialarla ilgili basın açıklaması yapan Bozüyük Belediye Başkanı Fatih Bakıcı, konutların altından hızlı tren geçtiği için kayma ve çatlamalar yaşandığı yönündeki ifadelerin karalama amaçlı olduğunu açıkladı.HIZLI TREN MANZARALI ‘TOKİ’ REKLAMI13 Nisan 2015 tarihinde satışa sunulan TOKİ konutlarını görmek ve yerinde inceleme yapmak yasak. Konutların inşa edildiği alanın tüm girişlerini bekçiler kontrol ediyor. Konutlarda inceleme yapmanın yasak olduğunu söyleyen bekçi, inşaatın henüz bitmediğini, evlerin Aralık 2015’te biteceğini ifade etti. Öte yandan AKP Bilecik Milletvekili ve eski KİT Komisyonu Başkanı Dr. Fahrettin Poyraz’ın girişimleri ile yapılan TOKİ konutlarının reklamı yerel medyada “Hızlı tren manzaralı TOKİ” olarak duyuruldu.2009 YILINDA 26 NO’LU TÜNEL ÇÖKTÜBilecik Bozüyük arasındaki Ahmetpınar Köyü’nün altından geçen 26 No’lu tünel 2009 yılında yaşanan heyelan sonucunda çökmüştü. Çökme esnasında 33 milyon Euro’luk tünel açma makinesi yerin 40 metre altında kalmıştı. Tünelde yaşanan çöküntü sebebiyle hızlı tren eski tren hattından geçiyor.Jeoloji Mühendisi Hüseyin Alan: Zorunlu olmadıkça konut yapılmazTMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, kısmî kaymaların yaşandığı ve hafriyat malzemelerinin döküldüğü alanın üzerine konut yapılmasının jeoloji- jeoteknik araştırmanın yeterli yapılmadığı ve sonuçlarının iyi değerlendirilmediği anlamı taşıdığını söylüyor. Dünyanın hiçbir yerinde zorunlu olmadıkça tren geçiş güzergâhı üzerine konut yapılmadığını vurguluyor. Konutların hızlı trenin yarattığı dinamik etkiye dirençli bir şekilde inşa edilmediği takdirde binalarda çatlama ve kırılmaların yaşanabileceğini belirtiyor. Sayıştay raporlarında Bozüyük- Pamukova arasında imalatları devam eden tünellerde çok sayıda jeoloji-jeoteknik problemlerin yaşandığı, projelendirme ve denetim süreçlerindeki yetersizlikler nedeniyle bu tünellerin tamamlanamadığına dikkat çekiliyor.Kaynak: Zaman