onedio
Görüş Bildir

Danıştay Haberleri

Danıştay ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Danıştay ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Sabah Yazarı Ekrem İmamoğlu’nun Diplomasını Yazdı: “YÖK’ten Ekrem İmamoğlu’na Diploma Sürprizi!”
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, Ekrem İmamoğlu’nun 90’lı yıllarda aldığı üniversite diplomasını köşesine taşıdı. “Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Bölümü'nden, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne 1990 yılında nasıl yatay geçiş yaptı?” diye soran Mahmut Övür, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının geçerli olup olmayacağına Danıştay’ın karar vereceğini belirtti. İşte Mahmut Övür’ün köşe yazısından bir bölüm: 
Gündemin Kalabalığında Kaybolan 10 Konu
Hepimiz haklı olarak yolsuzluk, medyaya müdahale, Fenerbahçe'nin durumu, yeniden yargılama, seçim gündemine odaklandık. fakat bu arada ülkenin gerçek ve önemli gündemini ıskalama noktasına geldik. Bütün hayatımız tapeler, seçimler, adaylar ekseninde dönerken bakın neleri kaçırıyoruz.
Danıştay Tapeleri TBMM’de
CHP’li Umut Oran’dan Bozdağ’a: Danıştay Başkanlığı’na hükümet de mi aday çıkarıyor? Danıştay Başkanlığı seçiminin iptal edilerek yenilenmesi için başvuracak mısınız? ANKARA CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile yaptığı telefon görüşmesinde, Danıştay Başkanlığı’na Zerrin Güngör’ün seçilmesi için diğerin adayın çekilmesinin sağlanması talimatı vermesini TBMM gündemine taşıdı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a, “Danıştay Başkanlığı’na hükümet de mi aday çıkarmaktadır? Danıştay Başkanlığı seçiminin iptali ile yenilenmesi için Bakanlığınız bir başvuruda bulunacak mıdır? Zerrin Güngör’ün 12.6.2012 tarihinde Danıştay Başkanvekili seçilmesinde de hükümetiniz benzeri girişimlerde bulunmuş muydu?” diye sordu. Erdoğan, Ergin’i arayarak ‘diğer aday çekilsin’ talimatı verdi Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin Adalet Bakanı olan Sadullah Ergin’i telefonla arayarak Danıştay Üyesi Nevzat Özgür’ün, Zerrin Güngör lehine Danıştay Başkan Adaylığı’ndan çekilmesini talep etmesinin kamuoyuna yansıması üzerine CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, bir soru önergesi hazırlayarak TBMM’ye sundu.  3. turda seçildi Adalet Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği soru önergesinde Umut Oran, “Selefiniz Sadullah Ergin bu talimat doğrultusunda çalışmış neticede Zerrin Güngör, halen 13. Daire Başkanı olan Nevzat Özgür'ün çekilmesi üzerine tek aday olarak seçimlere katılmış, buna rağmen ilk iki turda 43, üçüncü turda 44 oy alarak Danıştay Başkanı seçilmek için gereken 79 oyu alamamış, 18 Temmuz 2013 tarihinde yapılan ve tek başına girdiği turda ise 80 oy alarak seçilmiştir” dedi. Arınç müstakbel başkan ilan etmişti! Umut Oran’ın, Adalet bakanı Bozdağ’a yönelttiği sorular şöyle: Seçimlerden önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir düğünde gördüğü Zerrin Güngör’e hitaben “İşte geldi müstakbel Danıştay Başkanımız” hitabında bulunmuştur. Kimin Danıştay Başkanı olacağı, kimin olmayacağı Bakanlar Kurulu’nda mı belirlenmektedir? Danıştay için hükümet de mi aday çıkartıyor? Danıştay Başkanlığı’na hükümet aday çıkarmakta mıdır? Hükümet adaylarını hangi ölçütlerle belirlemektedir?  Danıştay Başkanlığı seçimlerinin serbest, bağımsız ve tarafsız olması gerekirken Adalet Bakanı’nın bir adayı çekilmeye zorlaması seçimlere fesat karıştırmak değil midir? Seçim güvenliğini tehdit eden bu uygulamalar nedeniyle sorumlular hakkında tarafınızca başlatılan adli veya idari bir soruşturma bulunmakta mıdır? Seçimin yenilenmesi için başvuracak mısınız? Danıştay Kanunu’nun 2. Maddesi “Danıştay bağımsızdır. Yönetimi ve temsili Danıştay Başkanına aittir” ibaresine sahipken 10. Maddesi “Danıştay Başkanı …. kendi üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca üye tam sayısının salt çoğunluğu ile seçilir” hükmüne sahiptir.  Burada “Başbakan’ın uygun bulacağı adaylar arasından, Adalet Bakanı’nın önerisiyle, üyelerin onayıyla seçilir” gibi bir ibare olmadığı gözükmektedir. Danıştay bağımsızlığını açıkça tehdit eden, kanuna aykırı, yetki aşımı anlamına gelen talepler ve baskı ile yapılan Danıştay Başkanlığı seçiminin iptali ile yenilenmesi için Bakanlığınız bir başvuruda bulunacak mıdır? Başkanvekili seçilirken de müdahale ettiniz mi? Zerrin Güngör’ün 12.6.2012 tarihinde Danıştay Başkanvekili seçilmesinde de hükümetiniz benzeri girişimlerde bulunmuş muydu?
Yasama-Yürütme ve Yargı Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Buluştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasama, yürütme ve yüksek yargı organlarının başkanlarıyla öğle yemeğinde bir araya geldi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yasama, yürütme ve yüksek yargı organlarının başkanlarıyla öğle yemeğinde bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki basına kapalı öğle yemeği yaklaşık 1,5 saat sürdü.Yemeğe TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Yargıtay Başkanı, Ali Alkan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla Adalet Bakanı, Bekir Bozdağ, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Serdar Özgüldür, Askeri Yargıtay Başkanı Tuğamiral Ahmet Zeki Liman, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Tümgeneral Abdullah Arslan, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ve Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan katıldı.
Başbuğ: "Hayatımdan 26 Ay Çaldılar"
Ergenekon davası hükümlüsü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı sonrası cezaevinden tahliye edildi. Başbuğ cezaevinden çıktıktan sonra şunları söyledi: 'Hepinizi sevgi saygıyla selamlıyorum. 6 Ocak 2012 günü hatırlarsınız şöyle demiştim. 26. Genelkurmay Başkanı 'terör örgütü kurmak ve yönetmekle' suçlanarak tutuklandı. Takdir yüce Türk milletine aittir demiştim. Aradan tam 2 sene 2 ay (26 ay) geçti toplam. Bizi bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler burada tuttu. Benim 26 ay hayatımdan çaldılar. Benim 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama 6 Ocak 2012 söylediğim gibi 'yüce Türk milleti oynanan oyunu iddiaların geçersizliğini bir Genelkurmay Başkanının ve Genelkurmay Karargâhı’nın terör örgütü karargâhı ve terör örgütü suçlamasının kabul edilemez olduğunu bizleri darbecilikle hiç alakamızın olmadığını yüce Türk milleti anladı. İşte ben bugün buradaysam yüce milletimi bizlere gösterdiği sevgi ve bizlere verdiği destek sayesinde buradayım. Her şeyden önce burada huzurunuzda yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum. Bugün serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle ve yüreğimle inanıyorum ki Silivri'de Hasdal'da Sincan'da Maltepe'de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır.' İLKER BAŞBUĞ'A TAHLİYE KARARI Ergenekon davası hükümlüsü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı verildi. Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında tahliye kararı verildi. Mahkeme, Başbuğ hakkında adli kontrol tedbirleri kapsamında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Anayasa Mahkemesi dün Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in başvurusu hakkında 'Gerekçeli kararın 6 ayı aşkın süredir yazılmamış olması' ve 'Tutukluluk halinin devamına ilişkin gerekçelerin yetersiz olması' nedeniyle hak mahrumiyeti bulunduğuna ve tahliye kararının değerlendirilmesi için kararın yargılamayı yapan yerel mahkemeye gönderilmesine hükmetmişti. Ayrıca Cumhurbaşkanı tarafından TMK 10 maddesi ile görevli mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin yasa da dün öğleden sonra onaylanmış ve resmi gazetede yayınlanmıştı. Bu iki gelişmenin ardından avukat İlkay Sezer, müvekkili Başbuğ hakkında 8 sayfadan oluşan tahliye talebinde bulundu. Sezer dilekçesini, TMK mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayında nöbetçi mahkeme olan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdi. Nöbetçi mahkeme ise tahliye talebi dilekçesini İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, yaptığı incelemenin ardından yazdığı kararda, Başbuğ hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin 'Cebir ve Şİddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçunu işlemiş olduğu' sabit görülerek ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını ancak gerekçeli kararın henüz yazılmamış olduğunu hatırlattı. Avukat Sezer'in dilekçesinde özetle Başbuğ'un haksız ve hukuksuz kararlar ile 26 aydır tutuklu bulunduğunu ve tahliyesini istediği bilgisine de yer verildi. Anayasa Mahkemesi tarafından dün verilen kararda alıntıların yapıldığı tahliye kararında, 'Özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının mahkemesince etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında Anayasa'nın 19. maddesinin 8 fıkrasının ihlal edildiği.' yönündeki tespiti yer aldı. TAHLİYE KARARI VE GEREKÇELERİ Tahliye kararının gerekçe bölümünde yerel mahkemenin 5 Ağustos 2013 günü hüküm özetini okuduğu ancak bugüne kadar halen gerekçeli kararın yazılamadığı bilgisine yer verildi. Kararda, 'Gerekçeli kararın yazılmaması nedeniyle resen ve temyize tabii olan hükmün ve tutukluluk halinin devamına kararının, Yargıtay tarafından incelenmesi olanağının da bulunmadığı, gerekçeli kararın yazılmasından sonra gerekçeli kararın sanıkları, müdafileri, katılanları ve vekillerine tebliğ, karara karşı anılan kişilerin temyiz dilekçelerini vermeleri, bu dilekçelerin ilgili karşı tarafa tebliği süreci ve süresi ile Yargıtaya aşaması da dikkate alındığında verilen hükmün esastan incelenmesi, ayrıca tutukluluk halinin Yargtay tarafından değerlendirilmesi olanağının daha da geriye kalacağı göz önüne alındığında bu sürecin sanık İlker Başbuğ'un mağduriyetine sebebiyet vereceği, sanığın sabit ikametgah sahibi oluşu, sosya durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanıp davanın karara bağlanmış bulunması, tedbir niteliğindeki tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması göz önüne alınarak Başbuğ'un tahliyesine karar verilmiştir' denildi. Mahkeme Başbuğ hakkında adli kontrol tedbirleri kapsamında yurtdışına çıkış yasağı koydu. AYM DÜN KARAR VERMİŞTİ Anayasa Mahkemesi (AYM), dün, Ergenekon davası hükümlü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında 'kişi hürriyeti ve güvenliğinin' ihlal edildiğine, gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi için karar örneğinin yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermişti. Öğleden sonra da Başbuğ, mahkemeden tahliyesini istemişti. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon davasında üzerinde en fazla tartışılan isimlerden biriydi. Zira bir kesime göre, eski bir Genelkurmay Başkanı’nın ‘terör örgütü’ davasında sanık olması kabul edilebilir bir durum değildi. Nasıl olur da Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan’la, yıllarca terörle mücadele vermiş bir eski Genelkurmay Başkanı aynı davada ‘sanık’ olabilirdi! Öncelikle Başbuğ, söylendiği ve kendisinin de sürekli dile getirdiği gibi 'terör örgütü üyeliğinden/yöneticiliğinden' ceza almadı. Başbuğ'un cezasının sebebi 'darbeye teşebbüs' suçlamasıdır. Hükümeti yıpratmak için Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan ve kara propaganda sitelerinde AK Parti düşmanlığı yapılıyor, laik rejimin tehlikede olduğu ileri sürülüyor, en büyük tehlike olarak ‘irtica’ gösteriliyordu. Kara propaganda için ise 42 internet sitesi kurulmuştu. Sitelerin ‘ödemeleri’nin Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda görevli şube müdürlerinin kredi kartlarıyla yapıldığı tespit edildi. Ve bu sitelerde kullanılan haberler AK Parti’ye yönelik kapatma davasında delil olarak gösterildi. Andıç soruşturmasında ifadesine başvurulan altındaki bütün komutanlar (Hasan Iğsız dahil) söz konusu sitelerin Başbuğ'un talimatıyla kurulduğunu/faaliyet gösterdiğini söylemiştir. Savcılık ve mahkeme ifadeleri sabittir. Ayrıca topraktan fışkıran LAW’lara ‘içi boş boru’ diyen de Başbuğ’dan başkası değildi… İlker Başbuğ, en çok tartışılan ifadelerinden biri de gerçekliği 4 ayrı resmi kurum tarafından tam 7 kez ispat edilen ‘Kaos Planı’yla ilgili yaptığı açıklamadır. 26 Haziran 2009’da yaptığı basın bilgilendirme toplantısında, “'Bugün biz bu kâğıt parçasının birileri tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullanmıştı. Ancak belgenin aslı haftalar sonra yine bir ihbar mektubuyla gün yüzüne çıktı. Gelişmeler üzerine askeri savcılık soruşturmayı yeniden açtı. İddianamede belgenin altında imzası bulunan Dursun Çiçek suçlandı. Demokrasinin kırılma noktalarından biriydi 11. Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaş'ın ofisinde ele geçirilen 51 No'lu DVD içerisinde yer alan bir belge ise 367 krizinin perde arkasına ışık tutuyordu. Altında dönemin Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak’ın imzası bulunan 'Gizli' ibareli belgede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ'un, danışmanı Nuran Yıldız'ı parti liderlerine göndererek Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini yönettiği öne sürülüyordu. Belgeye göre Başbuğ, dönemin Anavatan lideri Erkan Mumcu'ya özetle şu mesajı iletmişti: “Anayasa Mahkemesi'yle konuştuk, AKP'yi kapatacaklar. Erdoğan, Gül ya da Arınç'tan biri seçilirse TSK müdahale edecek. Yeni oluşum sözü veriyoruz.” İlker Başbuğ, 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezasına çarptırıldı. Ancak Başbuğ’un cezası yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarını göz önünde bulunduran mahkeme heyeti verilen cezayı müebbet hapis cezasına indirdi. zaman.com.tr
Ankara'da Ağaç Kesimi Gerginliği!
İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'nin bulunduğu alanın yan tarafındaki iş merkezini yapan firma yetkilileri, gece saatlerinde iş makineleriyle beraber araziye girdi. Kamelyalar ve ağaçlar yerlerinden söküldü. Yıkıma karşı çıkan güvenlik görevlilerinin de tehdit edildiği belirtildi. Devlet Tiyatro Sanatçıları Derneği yönetim kurulu üyesi Akif Yeşilkaya, 'Yıllar önce yapılan bir parselizasyon çalışması sonrasında oluşan bir hatadan kaynaklı bir hukuksal süreç devam ediyor. Bu tamamlanmış bir süreç değil. Danıştay da yakın bir zamanda yürütmeyi durdurmuş olduğu halde yan tarafta bir iş merkezi yapılıyor ve bu iş merkezini yapan firma ve kişiler gece geç bir saatte iş makineleriyle beraber Devlet Tiyatrosu'na ait olan bu alana girip bir yıkımı gerçekleştirdiler. Bu konuda gerçekten anlamak kabul etmek mümkün değil. Çünkü hukuka aykırı bir uygulama yaptı bu ilgili kişiler iş makineleriyle. Üstelik buradaki bu alanı korumaya çalışan güvenlik görevlilerimizi de tehdit ettiler' dedi.Yeşilkaya, 'Bu kampüsün bu kadar vandalca bu kadar acımasızca bu hale getirilmesinden tüm Devlet Tiyatrosu'ndaki bütün arkadaşlarımız, sanatçısından, memuruna, teknik kadrosundan gecenin bu saatinde burada bulunan arkadaşlarımız üzüntü içindeyiz. Bu hukuk dışı uygulamanın bir an önce durdurulmasını ve yapılan yanlıştan geri dönülmesini istiyoruz ve bekliyoruz' şeklinde konuştu. CİHAN
Özgür Olmam Başlangıç Devamı Gelecek
Ergenekon davasında tahliye edilen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının ailelerinin düzenlediği eyleme katıldı. Başbuğ, Balyoz davasındaki arkadaşlarının özgürlüğünün yakın olduğunu söyledi.Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­’nin ‘hak ih­la­li­’ ka­ra­rı doğ­rul­tu­sun­da tah­li­ye edi­len es­ki Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı İl­ker Baş­buğ, Be­şik­ta­ş’­ta ey­le­me ka­tıl­dı. ‘Var­di­ya Biz­de Plat­formu­’nun Be­şiktaş'ta Er­ge­ne­kon ve Bal­yoz sa­nık­la­rı­nın ser­best bı­ra­kıl­ma­sı için yap­tı­ğı ey­le­me des­tek ama­cıy­la ge­len Baş­bu­ğ’­u çok sa­yı­da va­tan­daş al­kış­lar­la kar­şı­la­dı.‘ÖZGÜRLÜKLERİ YAKIN’Ey­lem­de ko­nuş­ma ya­pan İl­ker Baş­buğ, “E­sa­ret dö­ne­mim­den kur­tul­mam, öz­gür­lü­ğü­me ka­vuş­mam bir baş­lan­gıç­tı. Bu­nun de­va­mı mut­la­ka ge­le­cek. Bun­dan emin olun” ifa­de­le­ri­ni kul­lan­dı. TSK’­ya en bü­yük dar­be­nin Bal­yoz Da­va­sı­’y­la vu­rul­du­ğu­nu söy­le­yen İl­ker Baş­buğ, “323 si­lah ar­ka­da­şım bu da­va kap­sa­mın­da ce­za al­mış­tır. Şu an­da ce­za­evin­de tu­tuk­lu ola­rak bu­lun­mak­ta­dır­lar. Ama ina­nı­yo­rum ki on­la­rın da öz­gür­lü­ğü ya­kın­dır. Bü­tün si­lah ar­ka­daş­la­rı­mın en ya­kın za­man­da biz­ler­le be­ra­ber ola­ca­ğı­na yü­rek­ten ina­nı­yo­rum ve bu­nu el­bet­te bek­le­yip, ta­kip ede­ce­ğiz” de­di.Ce­za­evin­de tu­tuk­lu ve­ki­l ola­rak bir tek En­gin Ala­n’­ın kal­dı­ğı­nı ha­tır­la­tan Baş­buğ, şun­la­rı kay­det­ti: “Ala­n’­ı Ku­le­li As­ke­ri Li­se­si­’n­den be­ri ta­nı­rım. Ger­çek­ten bir ve­ki­li­n ce­za­evin­de bu­lun­ma­sı he­pi­mi­zin ayı­bı­dır. Her şey­den ön­ce TBMM’­nin ayı­bı­dır.”KANYON’DA KUYRUK OLUŞTUBaşbuğ daha sonra Levent’teki Kanyon Alışveriş Merkezi’nde düzenlenen imza törenine katıldı. Başbuğ’a “Suçlamalara Karşı Gerçekler” adlı kitabıyla, “Er Mektubu Görülmüştür” isimli kitabı imzalatmak isteyen vatandaşlar uzun kuyruklar oluşturdu.Ergenekon’da 30 hükümlü tahliye istediErgenekon davasında hüküm giyen 30 isim tahliye için cu­ma gü­nün­den iti­ba­ren mahkemeye başvurdu. Tahliye talep edenler arasında Yal­çın Kü­çük, Ga­ze­te­ci Tun­cay Öz­kan, Do­ğu Pe­rin­çek, Dur­sun Çi­çek, Ke­mal Ke­rinç­siz, Ve­li Kü­çük, Ok­tay Yıl­dı­rım, Mu­zaf­fer Te­kin gibi isimler var. Hasan Iğsız ve danıştay saldırganı Alparslan Aslan’ın pazartesi günü tahliye talebinde bulunacağı öğrenildi.TEPKİLERİl­ker Baş­bu­ğ’­un tah­li­ye­si­ne si­ya­si­ler­den far­klı tep­ki­ler gel­di.Bi­lim ve Sa­na­yi Ba­ka­nı Fikri Işık “Ba­zı­la­rı ‘ben be­ra­at et­ti­m’ na­ra­la­rı atı­yor. Bun­lar unut­ma­sın­ ki bu dün­ya­da he­sa­bı so­rul­ma­yan iş­le­rin he­sa­bı mu­hak­kak ya­rın so­ru­la­cak.MHP Grup Baş­kan­ve­ke­li Ok­tay Vu­ral “Bu­gün han­gi yüz­le, utan­ma­dan, sı­kıl­ma­dan İl­ker Baş­bu­ğ’­u Baş­ba­kan te­le­fon­la arı­yor. Hem suç­lu­yor­su­nuz, hem onun Yü­ce Di­va­n’­da yar­gı­lan­ma­sı­nı en­gel­li­yor­su­nu­z.”BBP Ge­nel Baş­ka­nı Mus­ta­fa Des­ti­ci “Biz hiç kim­se­nin ha­pis­te kal­ma­sın­dan ya da ora­lar­da çü­rü­me­sin­den mem­nun ol­ma­yı­z.”Bugün Gazetesi
3. Havalimanına Jet Hızıyla Yeni ÇED
Mahkemenin Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu olumlu kararının yürütmesini durduruğu 3. havalimanı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir ÇED hazırladı. Söz konusu ÇED raporu 7 Mart'ta Bakanlık internet sitesinde yayımlandı. Yeni ÇED Raporunun İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplantısı 13 Mart'ta Ankara’da yapılacak. bianet'ten Nilay Vardar'ın haberine göre, Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) yaptığı açıklamada yeni raporun 'apar topar' hazırlandığını belirterek hukuken geçersiz olduğunu belirtti. 'Atıksu Arıtma/Derin Deniz Deşarjı Genelgesi eski tarihli olarak ele alınmış, 2012 tarihli genelgeye atıf yapılmış, halbuki genelge 2014’de değiştirilmişti. Çevre sorunlarına dair ifadelerde herhangi bir değişiklik yapılmamış. 'Öte yandan, 2009/7 Genelgesinde yürütmenin durdurulması/iptal gerekçelerinin giderilmesi sonucunda yapılan değişiklikler dikkate alınarak yeni ÇED raporunun hazırlanması ön görülüyor. Oysa, mahkemenin verdiği kararda, 2009/7 sayılı Genelgenin uygulanmasına gerektirecek şekilde doğrudan bir soruna atıf yapılmamış, Bilirkişi İncelemesi'nin ardından karar vermek üzere geçici olarak yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla, yeni hazırlanan ÇED Raporu hukuken geçersizdir. Bu raporu esas kabul eden tüm bürokratlar suç işlemektedir. ' İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 3. havalimanı ile ilgili incelemeleri yetersiz bulup bilirkişi keşfi yapılana kadar inşaat faaliyetlerinin yapılamayacağına hükmetmişti. Kararın ardından Cengiz-Limak-Kolin- Kalyon-MAPA konsorsiyumunun yapacağı 3. havalimanı için Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) proje ile ilgili süreçlerin planlandığı şekilde devam ettiğini bildirmişti.
Perinçek’e Tahliye Veli Küçük’e Ret!
Mahkemeler 19 Ergenekon sanığının tahliyesine karar verdi. Tahliyesine karar verilen son isimlerden biri Doğu Perinçek. Veli Küçük dahil 7 sanığın tahliye talebi ise reddedildi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlâli' kararı üzerine 7 Mart Cuma akşamı Silivri Cezaevi'nden çıkarken, Ergenekon davasının diğer sanıkları için de tahliyeler gündemdeydi. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran ve tutukluluk süresini 7,5 yıldan 5 yıla indiren yasanın cuma günü yürürlüğe girmesiyle, 5 yılı aşkın süredir cezaevide bulunan tutukluların tahliyesine kesin gözüyle bakılıyordu. Zira cuma günü birkçok davada benzer tahliye kararları çıkmıştı. Ancak, 13. Ağır Ceza Mahkemesi bugün sürpriz bir karar verdi. Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu Ergenekon davası sanığı 33 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran yasanın anayasaya aykırı olduğunu, bu konudaki kararın HSYK tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Özese, bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını açıkladı. Diğer mahkemelerden tahliye kararları Bu karardan kısa bir süre sonra, 13. Ağır Ceza'nın 'tahliye talebi reddedildi' diye açıkladığı isimlerden Tuncay Özkan, Levent Göktaş ve Sedat Peker için tahliye kararı açıklandı. Bu kararı 21. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Mahkeme Tuncay Özkan ve Levent Göktaş'a yurtdışı yasağı koyarken, Sedat Peker'e aldığı ceza miktarını dikkate alarak yasak koymadı. Ardından tahliye taleplerini inceleyen çeşitli mahkemelerden peş peşe tahliye kararları çıktı. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Emekli Org. Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Danıştay saldırısı sanığı Alpaslan Aslan, Albay Dursun Çiçek, Eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Kemal Kerinçsiz, Yalçın Küçük, Teğmen Mehmet Ali Çelebi. gazeteci Merdan Yanardağ, Mehmet Demirtaş, Hikmet Çiçek ve Hasan Atilla Uğur için tahliye kararı verildi. Aralarında Veli Küçük'ün de bulunduğu 7 sanığın tahliye talepleri ise reddedildi. Aslan ve Çiçek cezaevinden çıkamayacak Dursun Çiçek, Balyoz davasından hüküm giydiği için, Alpaslan Aslan da 3 davadan kesinleşmiş toplam 4 yıl 2 ay cezası olduğu için cezaevinden çıkamayacak. Aslan'ın avukatı, bu cezanın yattığı süreden düşülmesini isteyeceğini açıkladı. İlk Tuncay Özkan tahliye oldu Silivri Cezaevinden ilk çıkan isim 1994 gün sonra tahliye olan Ergenekon sanığı Tuncay Özkan oldu. Özkan çıkışta yaptığı açıklamada, '6 yıl sonra zulmün bittiği, özgürlüğe kavuşytuğumuz bir gün olmasını çok isterdim. 6 yıl boyunca çektiğimiz sıkıntıların, gündem olmasını isterdim. Biz kin, husumet, öç alma duygusu içinde asla değiliz' dedi. Tuncay Özkan 1996'dan 2007'ye kadar 5 kez suikast girişimine uğradığını, 2007'de de öldürülmediği için hapse atıldığını söyledi. 'Bugün çıkarken dahi, aldıkları tavır ibretliktir, şeytanla yatağa girdiler, çarpılarak çıktılar' diye konuştu. Bozdağ: HSYK'yı göreve çağırıyorum Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ergenekon mahkemesinin kararına ilişkin açıklamada, 'İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kaldırılmış bir mahkemedir. Ortada olmayan bir mahkeme var. Burada görevli hakim ve savcıların görevleri sona ermiştir. Bunlar sadece ellerinde bulunan dosyaları devredebilirler. Bu işlemleri yapabilirler. Karar verme yetkileri yoktur. HSYK'yı göreve çağırıyorum' dedi. Mahkemenin ısrarı 13- Ağır Ceza Mahkemesi, davaya bakan mahkeme. Tahliye talepleri için yetkinin kendisinde olduğunu söylüyor. Sanık avukatları ise, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin artık yok hükmünde olduğunu, tahliye taleplerinin nöbetçi mahkemelerce karara bağlanması gerektiğini savunuyor. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, ilginç bir iddiada bulundu. Ülgen, hafta sonu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin infaz koruma memurları aracılığıyla Ergenekon sanıkları tek tek tahliye dilekçesi topladığını iddia etti. Ve bu dilekçeler ışığında tahliye taleplerini reddettiği söyledi. Ülgen 'Biz avukatlar olarak mahkemeye böyle bir başvuruda bulunmadık. Bu mahkeme kanunla kaldırıldı. Mahkeme kanuna direniyor. Beni HSYK kurdu o kaldırsın nasıl der? Artık tarihe gömüldüler. Bunlar sadece direnmedir. Bu bir darbedir. Darbeyi yargılayanlar darbe yapmaya çalışıyor. Bazı nöbetçil mahkemeler de tahlliye taleplerine direnebilir.' dedi. Ülgen, tahliyelerle ilgili bir sorun yaşanmayacağını savundu. 'Sorun çıkması için legal bir kurum olmalıdır karşı tarafta. Legal bir kurum yok. Onun için verilen kararın kıymet-i harbiyesi yok' diye konuştu. Al Jazeera'nin görüşünü aldığı bir savcı ise, özel yetkili mahkemelere ellerindeki dosyaları teslim etmeleri için 15 gün süre tanındığını, bu süre içinde yetkinin de kendilerinde olduğunu söyledi. 13. Ağır Ceza'nın 'hayır' dediği isimler Mustafa Levent Göktaş, Mehmet Fikri Karadağ, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Sağır, Mehmet Demirtaş, Hasan Ataman Yıldırım, Levent Ersöz, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Boğaç Kaan Murathan, Semih Tufan Gülaltay, Veli Küçük, Fikret Emek, Kemal Kerinçsiz, Serdar Öztürk, Yalçın Küçük, Aykut Metin Şükre, Ergün Poyraz, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Özlü, Erkan Önsel, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu, Memet Zekeriya Öztürk, İsmail Yıldız, Oktay Yıldırım. Hukukçuların görüşü: Mete Göktürk - Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca bu davalar ağır ceza mahkemelerine devredildi. İki mahkemenin aynı suçlara farklı kararlar verebildiğini görüyoruz. Tam bir hukuk karmaşası hakim. Bu kararlara itiraz etmek hâlâ mümkün. Tahliye kararı verilenler çıkacaktır, asıl mağdur olanlar tahliye kararı verilmeyenler.' Yusuf Utku Tekayak - Ergenekon davasından 10 yıl hapis cezası alan Sedat Peker’in avukatı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisi kalmadı. Artık incelemeleri yapacak olan diğer mahkemeler. 13. Ağır Ceza hâlâ görevli olduğunu söyleyip tahliyeleri reddediyor; ama bunun çözümü başka bir mahkemeyle alakalı değil. Kararı Yargıtay verir. 13. Ağır Ceza’nın tahliyesini reddettiği kişiler de itiraz hakkını kullanmalı. Tutukluluk süresinin 5 yıla inmesiyle zaten 13. Ağır Ceza kendiliğinden tahliye kararı vermeliydi. Burada bir hukuksuzluk var. Anayasa’yı ihlâl ediyor.' Süreç Başbuğ'un tahliyesi ile başlamıştı Mahkemelere, yeni yasanın yanı sıra, İlker Başbuğ'un tahliye gerekçesine atıfta bulunarak yapılan başvurular da vardı. Anayasa Mahkemesi, davada 5 Ağustos'ta açıklanan kararın gerekçesinin hâlâ yazılmadığına, bu nedenle temyiz yolunun kullanılamadığına dikkat çekmişti. Sanık avukatları dilekçelerinde, 'Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiği' yönündeki yüksek mahkeme kararının tüm sanıkları ilgilendirdiğini, Başbuğ için verilen tahliye gerekçelerinin kendileri için de geçerli olduğunu belirtti. Cuma gününden itibaren İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne bu iki gerekçeyle tahliye talebinde bulunanların sayısı 30'u geçti. Bu isimler arasında Yalçın Küçük, Sedat Peker ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi de var. 5 yılı aşkın süredir cezaevinde olan ve müebbet hapis cezası alan gazeteci Tuncay Özkan, yine müebbet alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım da daha önce tahliye talebinde bulunmuştu. Tutukluluk süresini 5 yıla indiren yasanın yürürlüğe girmesinin ardından, ilk tahliye olan isim, Hrant Dink cinayeti davası sanığı Erhan Tuncel'di. 8 Mart Cumartesi günü de, Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili davanın beş sanığı tahliye edilmişti. aljazeera.com.tr