Görüş Bildir

Çözüm Süreci Haberleri

Çözüm Süreci ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Çözüm Süreci ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

CHP’den Davutoğlu'na İlk Soru: Çözüm Sürecini Kaç Kişi Biliyor?
“Çözüm sürecini kaç kişi biliyor? Genelkurmay Başkanı’na ne zaman bilgi vereceksiniz?” “Org. Özel’in sözünü ettiği ‘kırmızı çizgiler’ aşıldı mı?” CHP’den Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ilk soru önergesi Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in “Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz. O çalışmanın içinde yokuz” sözüyle ilgili olarak geldi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Davitoğlu’na, ““Çözüm sürecini kaç kişi biliyor? Genelkurmay Başkanı’na ne zaman bilgi vereceksiniz? Org. Özel’in sözünü ettiği ‘kırmızı çizgiler’ aşıldı mı?” diye sordu. Org. Özel: Çözüm sürecini bilmiyoruz! CHP’li Umut Oran, Başbakan Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde, Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda “Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz. O çalışmanın içinde yokuz. Sadece basından okuyoruz. Kırmızı çizgilerimiz aşılırsa gerekeni söyleriz... Paralel yapı için MİT’ten belge istedik gelmedi” açıklamasını yaptığını anımsattı. TBMM’nin bilmediği “çözüm”ü kaç kişi biliyor? Davutoğlu’na yönelttiği önergede Umut Oran şu sorular yanıt verilmesini istedi: Hükümetinizin yıllardır kapalı kapılar ardında ve TBMM’yi dahil etmeden, muhalefete bilgi vermeden yürüttüğü “çözüm sürecini” kaç kişi bilmektedir? Dışişleri Bakanı iken siz de bu sürece dahil miydiniz? Başbakanlık PKK’yı terör örgütü olarak görüyor mu? Başbakanlık makamı nezdinde PKK halen bir terör örgütü müdür? Genelkurmay’ın neden bilgisi yok? Başbakanlık PKK’yı bir terör örgütü olarak görüyorsa ulusal savunmanın başındaki Genelkurmay Başkanlığı’nın çözüm süreci hakkında bilgisinin bulunmaması nasıl mümkün olmaktadır? Genelkurmay hangi aşamada öğrenecek “Çözüm süreci” hakkında Genelkurmay Başkanı’nı hangi aşamada bilgilendireceksiniz? Kırmızı çizgileriniz nedir? Genelkurmay Başkanı’nın sözünü ettiği “kırmızı çizgiler” nedir, bu kırmızı çizgiler aşıldı mı? “Kırmızı Çizgiler” hakkında hangi plan ve uygulama kararları aldınız?
CHP, Erdoğan ve Medyanın Ağlatan Halini TBMM’ye Taşıdı
“Derya Sazak, Hasan Cemal, Can Dündar Erdoğan’ın talimatıyla mı Milliyet’ten ayrıldı?”“Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı için de Erdoğan arıdı mı?”Bir gazetecinin her koşulda haber kaynağını gizli tutması gerekmez mi?ANKARABaşbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Milliyet-Vatan gazetelerinin sahibi Erdoğan Demirören arasındaki telefon kaydının basına yansıması üzerine konuyu TBMM’ye taşıyan CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “Erdoğan her manşet için Demirören gibi gazete patronlarını mı arıyor? Derya Sazak, Hasan Cemal, Can Dündar Erdoğan’ın talimatıyla mı Milliyet’ten ayrıldı? Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı’nın işe alınması için de Erdoğan aradı mı? Bir gazetecinin her koşulda haber kaynağını gizli tutması gerekmez mi?” ” diye sordu.“İmralı Zabıtları” yüzünden Sazak ve Durukan’a ağır hakaretCHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Erdoğan-Demirören konuşmasının kamuoyuna yansıması üzerine konuyu basından sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye taşıdı.  Oran, önergesinde şunları kaydetti:“Sosyal medyaya yansıyan bilgilere göre; “çözüm süreci” adıyla hükümetinizin PKK terör örgütü lideri ile yaptığı görüşmelerin, zaman içerisinde doğru olduğu anlaşılan, tutanaklarını “İmralı Zabıtları” sürmanşetiyle 28.2.2013 tarihinde yayınlayan Milliyet Gazetesi’nin sahibi Erdoğan Demirören’i arayan Recep Tayyip Erdoğan, gazetenin o dönemki Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak ile haberi yapan muhabir Namık Durukan’a ağır hakaretler ederek, ikisinin de işten çıkartılması talimatını vermiştir.”Har manşet için patronu mu arıyor?Önergesinde Umut Oran, Arınç’a şu soruları yöneltti:Recep Tayyip Erdoğan hoşuna gitmeyen her manşet haberi sonrasında o gazetenin patronunu arayıp şikayet ve işten atma talimatlarını iletir mi?Sazak, Cemal, Dündar’ın ayrılmasıMilliyet’teki “İmralı Zabıtları” haberinden sonraki mitinglerinde Erdoğan’ın “Batsın sizin gazeteciliğiniz” diye sitem ederek hedef göstermesinin ardından Derya Sazak’ın Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğinden alınmasının gerekçesi nedir?Hasan Cemal de “İmralı zabıtları” haberinin dünyanın her yerinde haber olarak değerlendirileceğini savunduğu için mi Milliyet’teki görevinden ayrıldı?Can Dündar’ın da Milliyet gazetesinden ayrılması için Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan Demirören’le görüşerek şikayette bulundu mu?Alçı ve Kütahyalı için de aradı mı?Recep Tayyip Erdoğan, çocuklarının isim babalığını yaptığı Nagehan Alçı’nın Milliyet Gazetesinde, eşi Rasim Ozan Kütahyalı’nın da Sabah’ta “köşe” yazmaları için iki gazetenin de patronlarına talimat verdi mi?“Gazetelerin görevi provokasyon yapmak mı?” diyen Erdoğan ve hükümetiniz için gazetelerin görevi hükümetin attığı her adımı olumlamak mıdır?Ulusal gazetelerin tüm başlık ve manşetleri için Erdoğan’dan görüş/talimat mı alınması gerekmektedir?Uçağa alma kriteri sevilen haberler mi?Erdoğan’ın “Bundan sonra bir tane adam almayacağım seyahatlerimde uçağa” diye Demirören’i tehdit etmesinin gerekçesi nedir? Gezilere eşlik eden gazeteciler neye göre seçilmektedir?“Bu adamların hepsine ne yapacaksan yapman lazım, işyerinde birisi ahlaksız yapsa hemen kapıya koymaz mısınız” diye konuşan Erdoğan başka hangi gazetecilerin işlerinden olmasını sağladı?Gazeteci kaynağını açıklar mı?Erdoğan’ın haberi yazan muhabir için kullandığı “iyi niyetliyse kimin sızdırdığını söylesin, benim ekibimden biriyse gereğini yapalım, BDP’den biriyse yine söylesin yine gereğini yapalım” ifadeleri, gazetecinin kaynağının gizli tutulması etik ve yasal zorunluluğuna aykırı değil midir?Bir gazetecinin her koşulda haber kaynağını gizli tutması gerekmez mi?
Türkiye'nin En Uzun Sulama Tüneli Açıldı
SURUÇ AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suruç Kaymakamlığı önünde düzenlenen Suruç Tüneli'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, bugün Suruç’ta tarihi bir olay yaşandığını, tarihi bir olaya şahitlik yapıldığını söyledi. Şanlıurfa’ya her gelişinde Suruçluların 'Su, Suruç’a ne zaman gelecek' sorusuyla karşılaştığını ve kendisinin de 'İhaleleri yaptık, en kısa zamanda inşallah su da gelecek, biz de geleceğiz' dediğini anlatan Erdoğan, bugünün, o beklenen, sözünü verdiği gün olduğunu ifade etti. Başbakan Erdoğan, Şanlıurfa’da bugün 150 bin kişiyle tarihi bir miting düzenlediklerini anımsatarak aynı sevdanın, aşkın, muhabbetin Suruç’ta da devam ettiğini belirtti. Türkiye’nin en uzun, dünyanın da beşinci uzun sulama tünelinin hizmete girdiğini, 17 bin 185 metre uzunluğunda, 7 metre çapında, içinden bir tır geçebilecek kadar büyük bir tüneli, 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamladıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Atatürk Barajı'ndan Suruç Ovası'na saniye de 90 metreküp su akacağını, Suruç Ovası'nda 950 bin dönüm arazinin sulanacağını kaydetti. Suruç Tüneli'nin açılmasıyla GAP’ın en önemli bölümlerinden birinin daha tamamlandığını, Suruç Ovası'na su pompalayacak istasyonların inşa da hızla devam ettiğini bildiren Erdoğan, 'İnşallah bu yıl sonunda Atatürk Barajı'ndan Suruç Ovası'na su vermeye başlayacağız. Projenin son aşaması tamamlandığında Suruç Ovası'nın her köşesinden inşallah daha fazla bereket fışkıracak' diye konuştu. Erdoğan, vatandaşlara, Şanlıurfa’dan diğer bölgelere mevsimlik işçi gitmesinin de Suruç Ovası'nın suya kavuşmasıyla son bulacağı müjdesini vererek proje tamamlandığında 190 bin kişiye iş olanağı sağlanacağını, Suruç Ovası'nın yılda 316 milyon lira katkı sağlayacağını aktardı. Tünel ve pompa istasyonlarıyla projenin yaklaşık 2 milyar liraya mal olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, 'Bu büyük projenin, tarihin akışını değiştirecek, Şanlıurfa’nın bereketli topraklarını suyla kucaklaştıracak bu muhteşem projenin hayırlı olmasını diliyorum' dedi. Vatandaşların 'vur vur inlesin, kasetçiler dinlesin' tezahüratı üzerine Başbakan Erdoğan, 'Fakat kardeşlerim kasetçiler yumurtayla karşılıyor. Şimdi Suruç’a girdik buraya gelirken Başbakanlık otobüsüne bir yumurta atıldı. Bu neyi gösteriyor? Sizin bu muhteşem buluşmanızı gösteriyor. İnanıyorum ki siz, 21 gün sonra Suruç’a layık bir belediye başkanı olarak Halil İbrahim kardeşimle yeni bir dönemi başlatacaksınız' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını ve o dönem bürokratlığını yapan Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu ile İstanbul’u suya kavuşturduklarını anlatarak 'Orayı da CHP’den almıştık, siz de burayı BDP’den alacaksınız, ben buna inanıyorum. Zannediyorlar ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına yumurta atarsak siner. Biz kefenle yola çıktık, biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik' ifadesini kullandı. Suruç’ta belediye başkanının partisine bakmadan hizmet verdiklerini, susuzluğu giderdiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, tünellerin yapımında emeği geçen bakanlık, bakan, mimar, mühendis ve tüm çalışanlara teşekkürlerini iletti. Projeyle Şanlıurfa’nın, Suruç’un, Birecik’in, Halfeti’nin ve diğer tüm ilçelerin kaderinin kökten değişeceğine işaret eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buraya büyükşehir için Celalettin Beyi niye seçtik? En ücra köşeye kadar artık bir vali olarak altyapısıyla üst yapısıyla Urfa’yı tanıdı. Yıllardır siyasette beraber olduğumuz bakan arkadaşım Faruk Beyi ben buraya niye gönderdim? Sadece Şanlıurfalılara daha iyi hizmet verilsin diye. Tüm milletvekili arkadaşlarımızla el ele verdiler ve değişime imza attılar. Şu anda Şanlıurfa’ya 10 yılda yaptığımız yatırımı biliyor musunuz? 18 katrilyon (milyar), bunun 2 katrilyonu (milyar) sadece DSİ ile Suruç’un. Suruç, önemini anlıyor musun, sana verilen kıymeti anlıyor musun? Biz, Suruç’un kötü şeylerle anılmasını istemiyoruz. Ben Suruç’un kötü şeylerle anılmasını istemiyorum. Suruç güzelliklerle anılmalı, modern bir Suruç olarak anılmalı. Eğitimde, sağlıkta attığımız adımlar malum, güneydoğuda tarih adeta yeniden yazılıyor. Bir yandan çözüm süreci ilerliyor. Ben Kürt kardeşimi seviyorum ama Kürt olduğu için değil, Türk olduğu için değil. Beni yaradan Allah onu yarattığı için seviyorum. Biz biriz, biz beraberiz, biz iriyiz, biz kardeşiz, hep birlikte Türkiye’yiz. Bizi bölmek isteyenlere, ayırmak isteyenlere ‘hayır’ diyeceğiz, yavrularımızı dağlara kaçıranlara ‘hayır’ diyeceğiz. Şehir varken, ana ocağı, baba ocağı varken yavrularımızı niye dağlara kaçırırsın? Hep birlikte onların hasedinden Allah’a sığınacağız ama biz bir olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız. Evlere huzur, topraklara su, sofralara bereket getireceğiz.” Başbakanlık otobüsüne yumurtalı saldırı Başbakan Erdoğan, Şanlıurfa’dan helikopterle Suruç’a geçti. Erdoğan ve beraberindekileri taşıyan helikopter, 2’nci Hudut Tabur Komutanlığına bağlı Mürşitpınar Karakolu’ndaki piste iniş yaptı. Buradan Suruç’taki açılış töreninin yapılacağı alana Başbakanlığa ait otobüsle geçen Başbakan Erdoğan, yol boyunca vatandaşları selamları. Bu sırada Başbakanlık otobüsüne bazı kişiler tarafından yumurta atıldı. Muhabir: Kadir Karakuş
"Erdoğan ve Öcalan Yüz Yüze Görüştü, Anlaştı"
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Oslo görüşmelerine Abdullah Öcalan ve Başbakan Erdoğan'ın da katıldığını ima etti. Terörist başı Öcalan’la Başbakan Erdoğan'ın 'KCK Paralel Devlet' oluşturulmasında Kuzey Kürdistan’ın inşa edilmesinde ve Türkiye’de bir Kürdistan coğrafyası oluşturulmasında anlaşmaya vardığını iddia eden Vural, 'Bu anlaşma muhtemelen yüz yüze bir görüşme neticesinde olduğuna ilişkin bende bir kanaat güçlüdür.' dedi. Seçim gezileri kapsamında Antalya'ya gelen Oktay Vural, parti binasında düzenlediği basın toplantısında ülke gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Vural, son günlerde sosyal medyada dolaşan 'Oslo görüşmelerine Başbakan Erdoğan ve Abdullah Öcalan da katıldı' iddialarını değerlendirdi. Kendisinin bir ay önce 'Oslo’da Öcalan’ın fotoğrafının yer aldığı bir şey var mıdır?' diye sorduğunu hatırlatan Vural, 'Yine soruyorum. Ben yadırganacak bir şey de görmüyorum. Çünkü ruh ikizi Erdoğan ve Öcalan beraber yürüyorlar, iki tarafı var. Erdoğan 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' demişti. 'Beraber ıslandık' demişti vatandaşa. Ustalık döneminde gördük ki beraber yürüttüklerini ve beraber böldükleriyle devam ediyor. İşte beraber yürüttükleri hayırsever Reza, beraber böldükleri de Öcalan. Böyle bakıldığı zaman Abdullah Öcalan’ın doğrudan doğruya Erdoğan tarafından muhatap alındığı gayet açık ve nettir.' şeklinde konuştu. 'HARİTA ÜZERİNDE ANLAŞTIKLARINI BİLİYORUZ' Milliyet gazetesi sahibi Erdoğan Demirören’in İmralı tutanaklarının yayınlanmasından dolayı Başbakan Erdoğan tarafından azarlandığını ifade eden Vural, Öcalan'ın Erdoğan’ın koruma ve kollaması altında olduğunu kaydetti. Oslo'daki müzakereler sırasında Başbakan’ın Öcalan’la irtibata geçmesinin yadırganacak bir husus olmadığını belirten Vural, sözlerine şöyle devam etti 'Bunun böyle olabileceğini düşünen genel başkanımız 'Televizyon verildiğinde acaba görüntülü telefon var mıdır?' Acaba Öcalan İmralı'da mı? diye sormuştu. Demek ki bu soruların bir hikmeti vardır. Dolayısıyla bu millet Öcalan’ı muhatap alan, Öcalan’ı koruyan ve kollayan zihniyetin ne yaptığını bilme hakkıdır. Bu resimlere ne diyecek doğrusu merak ediyorum. Biz de bekliyoruz. Ama görünen köy kılavuz istemez. Başbakan Erdoğan yol arkadaşı Öcalan olduğu gayet açık ve net ortadadır. Böyle bir fotoğraf olduğunu biliyoruz. Fotoğrafın ötesinde bir harita üzerinde anlaştıklarını biliyoruz. Bu haritayı da meşrulaştırmak için adım atacaklarını söylüyorlar.' 'ÖCALAN İLE ERDOĞAN KUZEY KÜRDİSTAN İNŞASINDA ANLAŞTI' Başbakan'ın miting meydanlarında 'Çözüm süreci devam edecektir' dediğini hatırlatan Vural, şu soruları sordu: 'Nereye kadar? Ne vaat ettin ve vereceksin? Kimi sen kontrol etmek istiyorsun? Bu süreçten sonra devam edilecek dediği şey 30 Mart’tan sonra Doğu ve Güneydoğu'da özerklik ve federasyondur. Siyasal çözümün hedefi budur. 'Çözüm devam edecek' diyen Erdoğan, devam ettireceğin başka ne kaldı?' AKP’ye oy verenlerin bu soruları sorması gerektiğini ifade eden Vural, 'Türkiye’yi nereye götüreceksin? Sonucunu söyle. Tablo bellidir ki Öcalan’la Erdoğan 'KCK Paralel Devlet' oluşturulmasında Kuzey Kürdistan’ın inşa edilmesinde, Türkiye’de bir Kürdistan coğrafyası oluşturmakta bir anlaşmaya varmışlardır. Bu anlaşma muhtemelen yüz yüze bir görüşme neticesinde olduğuna ilişkin bende bir kanaat güçlüdür.' iddiasında bulundu. 'AKP, BALYOZ VE ERGENEKON SÜRECİNİ YÖNLENDİRDİ' Okta Vural, Balyoz davasında hüküm giyen milletvekilleri Engin Alan'ın tahliye edilmemesini ise 'Maalesef bir tahliye söz konusu değil. Zaten yargı karman çorman, mahkemeler birbiriyle girmiş. Adalet bakanı ne yaptığını bilmiyor.' şeklinde değerlendirdi. Vural, AK Parti’nin Balyoz ve Ergenekon süreçlerini yönlendirdiğini, bunun tarihin karanlığında kalmayacağını ifade etti. 'Raflarda indirilen planların hangi amaçlar için kullanıldığını hangi amaçlar için yönlendirildiğini bütün milletimiz idrak etmelidir.' diyen Vural, şunları ifade etti: 'Bundan önce Balyoz ve Ergenekon ile ilgili iddiaları 'milli iradeye darbe vurmak istiyorlar. Biz demokrasinin yanındayız' diye milli iradeden yetki isteyenler, milli iradeyi çalmışlardır. HSYK ile ilgili 12 Eylül referandumunda da 'milletin yargısı yapacağız' diye yine milli iradeyi çalmışlardır, 'darbe tehditleri var' diyerek. Şimdi geldiğimiz bu noktalarda da rüşvet ve yolsuzluğun üstünü örtmek için de 'yargı darbesi var' diyerek yine kendilerini bu süreçten kurtarmak istiyorlar. Bu süreçlerin hangi siyasi hedeflerle yönlendirdiğini AKP’nin nasıl yönlendirdiği yaşla kurunun nasıl bir araya getirildiği bundan sonraki süreçte de takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum.' 'FETHİYE'DE DERİN AKP İŞ BAŞINDA' Muğla'nın Fethiye ilçesinde önceki gün yaşanan olaylarla ilgili olarak da Vural, 'Derin AKP iş başında.' yorumunu yaptı. 'Derin AKP ve AKP’yi kurtarmak için kaotik bir ortamın, başka tartışmaları gündeme getirmek istediğini' söyleyen Vural, 'Toplumun içerisinde bu karmaşaların oluşturulabilmesi için birileri maşa olarak kullanılıyor mu? Yönlendiriliyor mu?' sorusunu sordu. AK Parti'nin kendisi ile ilgili tartışmaları toplumdan uzaklaştırmak amacıyla toplumda bir çatışma ortamı oluşturulmak amacıyla 'cambaza bak' siyaseti uygulandığını kaydeden Vural, 'Provokasyonlar olabileceğini genel başkanımız çok önceden ifade etmiştir. Rahmetli Cengiz Ayyıldız’ın öldürülme sürecinden itibaren bakıldığında bu süreç içerisinde gerçekten AKP toplumda kendisinin tartışılması yerine başka olayların tartışılmasını gündeme getiriyor olabilir. Bu konuda endişemiz var. MHP olarak biz demokrasiyi sokakta değil sandıkta çalıştıracağız. Kaotik ortama girilmesi kabul edilecek bir durum değildir. Bu durumdan en fazla faydalanacak olanda sıkışmış, yorulmuş bitmiş Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’dir.' ifadelerini kullandı. 'BAŞBAKAN, İNSANLARI BİRBİRİNE KIRDIRMAK İSTİYOR' Erzurum'da veli ziyaretine giden iki öğretmenin AK Partili oldukları iddia edilen 5 kişi tarafından dövülmesi olayına da değine Oktay Vural, bunun Başbakan Erdoğan'ın toplumla kutuplaşma ve çatışmayı körüklemesinin sonucu olduğunu vurguladı. Başbakan'ın miting meydanlarında kin, nefret ve düşmanlık ürettiğini belirten Vural, şöyle devam etti: 'Çok tehlikeli bir oyundur. Toplumsal kutuplaşmayı hızlandırarak düşman üreterek kendisine oy vermiş insanları başkalarına düşman kılarak seçmen konsolidasyonu yapmak istiyor. Bunu Gezi Parkı ekseninde de uyguladı. Şimdi de uyguluyor. Bu bir toplumdan giderek uzaklaşan ve toplumsal desteği azalan Erdoğan’ın manipülasyonudur. Böylelikle kutuplaşma ve çatışma meydana getirip bu konuda düşman üreterek toplumu yönetme modellerinden biridir. Bunun hayrı yoktur. 'Türkiye’de iç düşman yok' diyen Erdoğan bugün kendisine iç düşman oluşturmakta ve insanları birbirine kırdırarak siyaset üretmektedir. Böyle bir olay, gerçekten toplumsal kutuplaşmanın hangi boyutlara kadar götürebileceğini, makam mevki ve ihtirasın birbirine düşman kılınarak bu boyuta gelmesi kabul edilebilir gibi değildir. Bu bakımdan Erdoğan, kin ve nefret kusmaktan ve milleti birbirine kırdırmaktan ve devleti çökertmekten vazgeçmelidir.' CİHAN
'Adam mı Öldürdüm, Bir Şeyler mi Çaldım?
Siirt Cumhuriyet Meydanı'nda vatandaşlara seslenen Başbakan Erdoğan 'Ne yaptım adam mı öldürdüm? Bir şeyler mi çaldım? Ne yaptım?' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin yerel seçim çalışmaları kapsamında Siirt'te düzenlenen mitingde konuştu. Muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, cezaevi yıllarına göndermede bulunarak 'Ne yaptım adam mı öldürdüm? Bir şeyler mi çaldım? Ne yaptım? Ziya Gökalp'in MEB'in kitaplarında da onaylı şiirini okudum' dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun banka hesaplarıyla ilgili iddiasına da değinen Erdoğan 'Çıkmış bu CHP'nin başındaki genel müdür, benimle ilgili yeni bir yalan daha uydurdu. İsviçre bankalarında benim 13 hesabım varmış. Sende zerre kadar karakter varsa, senin cibilliyetin düzgünse, bu hesaplar hangi bankadaysa, vicdanın varsa, bu hesapları bul çıkar. Ben de bu hesaplardan çıkan parayı varsa, sen fakirsin ya sana vereceğim' şeklinde konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; 'Başbakanınıza, genel başkanınıza yani damadınıza sahip çıktığınız için Allah sizden razı olsun. Hatırlıyor musunuz, ben bu meydandan Pınarhisar'a gittim. Ne yaptım adam mı öldürdüm? Bir şeyler mi çaldım? Ne yaptım? Ziya Gökalp'in MEB'in kitaplarında da onaylı şiirini okudum. Ben burada okuduğum şiir yüzünden Pınarhisar'a gittim. Minareler süngümüz, kubeler miğfer Camiler kışlamız, müminler asker dizelerini okuduğum için mahkum edildim. Eski Türkiye'de türkülerle, kitaplara annenin evladıyla ana dilinde konuşmasına yasak vardır, bunları biz kaldırdık. 'ŞİMDİ YENİ TÜRKİYE VAR' Kardeşlerim eski Türkiye'de kan, gözyaşı ve acı vardı. Eski Türkiye'de Siirt'in sesinin ulaşmadığı duvarlar vardı. Biz bunları yıktık. Sizin istedikleriniz milli birlik ve kardeşlik projesiyle yerine getirmedik mi? Şimdi yeni Türkiye var. 'ÇÖZÜM SÜRECİ BİRİLERİNİ RAHATSIZ ETTİ' Yeni Türkiye'de dağa çıkan değil kendi ülkesinde üniversiteye giden gençler var. 77 milyonun kardeşliğini daha da ileri seviyelere götüreceğiz. Çözüm sürecini siz istediniz, bir yıldır bu sürece siz sahip çıktınız. şimdi de sürece sahip çıkmanızı istiyorum. Bu sürece dua etmenizi istiyorum. Çözüm süreci birilerini ciddi derecede rahatsız etti. Yüreklerimizi, evlerimize gelen ferahlık birilerini rahatsız etti. Büyüyen ekonomi, güçlenen Türkiye birilerini rahatsız etti. Önce Gezi parkı dediler, şimdi 17 ve 25 aralık darbe girişimi ile Türkiye'ye sabotaj düzenlemek istediler. 'AĞAÇ BAHANE GERİSİ ŞAHANEYDİ' Gezi Parkı eylemlerinde ağaç, bahçe bahaneydi, gerisi şahaneydi. Ne oldu? Güzel neticeler mi aldılar? Molotofla, esnafın camını çerçevesini indererek demokrasi mi gelir? 'BUNLARIN AMACI MİLLİ İRADEYİ ÇALMAK' Biz yolsuzluklarla mücadale ile bu günlere geldik. Bunlar yolsuzluklarını peşinde koşmuyor, Bunlar milli iradeyi çalmak istiyorlar. Sandıktan umutları yok. Sandıkta bir kez daha kaybedeceklerini biliyorlar. Sandık dışı yol arıyorlar. Sandık dışında her yol antidemokratiktir, ahlak dışıdır, edep dışıdır. Marjinal sol örgütler vandallar, MHP, CHP ve Pensilvanya ile ortak haraket ediyor. 'YOLSUZLUK GİRİŞİMİNE GÖZ YUMMADIK' 17 Aralık darbe girişiminde yolsuzluk ve rüşvet sadece bahanedir. Ekonomiye huzura kardeşliğimize çözüm sürecine hücum ediyorlar. Şunu burada, Siirt'te memleketimde bir kez daha söylüyorum. Hiçbir yolsuzluk girişimine, rüşvet girişimine asla göz yummadık yummayız. 'BU İTTİFAKA ÇOK DİKKAT EDİN' Sokakları tahrip edip huzuru bozmaya çalışıyorlar. Pensilvanya'nın kuyruğuna takılan CHP, MHP, BDP sokaklardan… Sokaklardan bu şekilde umut olur mu? Bu ittifaka çok çok dikkat edin. Kimlerin kimlerle iş tuttuğuna, ortak hareket ettiğine dikkat edin. İttifak halinde sokakları karıştırmak istiyorlar. Biz bütün bunların hesabını soracağız. 'SENDE ZERRE KADAR KARAKTER VARSA…' Çıkmış bu CHP'nin başındaki genel müdür, benimle ilgili yeni bir yalan daha uydurdu. İsviçre bankalarında benim 13 hesabım varmış. Sende zerre kadar karakter varsa, senin cibilliyetin düzgünse, bu hesaplar hangi bankadaysa, vicdanın varsa, bu hesapları bul çıkar. 'YALANIN KUYRUKLUSUNU BİLİYORDUK DA, BÖYLESİNİ BİLMİYORDUK' Ben de bu hesaplardan çıkan parayı varsa, sen fakirsin ya sana vereceğim. Yalanın kuyruklusunu biliyorduk da, böylesini bilmiyorduk. Adamın bütün hayatı iftira üzerine kurulu. 'BDP BU 5 YILDA NE YAPTI?' 30 Mart'tan sonra Siirt sıçrama yapacak. BDP bu ile 5 yılda ne yaptı? Suyu biz getirdik diyorlar. Biz getirdik biz. Bunlarda hiçbirşey yok. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Ama bunlar hiçbir eser bırakmadılar.' haberler.com
Gül, İki Kritik Yasayı Onayladı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; bugün akşam saatlerinde iktidar ile cemaat arasındaki gerilimde önemli bir hususu oluşturan dershanelerle ilgili yasayı onayladı. Gül, çözüm süreci çerçevesinde önem taşıyan ve demokratikleşme paketinin bir aşamasını oluşturan yasayı da onaylayarak Başbakanlığa gönderdi. Dershaneler 2015 yılında kapatılırken, Milli Eğitim Bakanlığı'nda paralel devlet kadrolaşması iddiaları çerçevesinde yönetim kadrolarında önemli tasfiyeler yapılacak. Seçimde Kürtçe propaganda da serbest hale geldi. Cumhurbaşkanlığı'ndan bu akşam yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: '6528 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun; 6529 sayılı 'Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89'uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104'üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir.' MİLLİ EĞİTİM BAKANILĞI'NDA BÜYÜK TASFİYE İki yasa da, Meclis tarafından 6 Mart'ta Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi. 15 günlük inceleme süresi bulunan Gül'ün, yasayı 6 günlük bir değerlendirmenin ardından onaylaması dikkat çekti. Dershanelerle ilgili yasa; hükümet ile Gülen cemaati arasında yaşanan gerilimin en önemli hususlarından birini oluşturuyor. Yarın resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek olan yasada yer alan bazı hükümler şöyle: 1 2015 yerine 1 Ocak 2014 itibarıyla sigorta primi ödenmiş ve en az çalışma süresi 6 yıl olan öğretmenler KPSS şartı olmaksızın 'sözlü sınavla' MEB kadrosuna geçebilecek. Sigortalılık süresinin 1,5 yıl öne çekilmesiyle kapanan dershanelerden daha az sayıda öğretmenin MEB kadrosuna atanması söz konusu olacak. Faaliyet gösteren dershanelerde çalışanlardan gerekli şartları taşıyan öğretmenler 1 Temmuz 2015 -1 Ağustos 2015 arasında başvurmaları halinde sözlü sınavda başarılı olmak kaydıyla öğretmen unvanlı memur kadrolarına atanabilecek. Öğretmenler, 1 yıllık stajyerlik sürelerinin bitiminde yeniden sınavına alınacak. Aday öğretmenliğe atananlar en az 1 yıl fiilen çalışmak, performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla sınava girmeye hak kazanacak. Aday öğretmenliğinde disiplin cezası alanlar da sınavlara katılacak. Yazılı ve sözlü sınavlardan başarılı olanlar öğretmen olarak atanacak; başarılı olamayanlar ilde veya il dışında başka bir okulda görevlendirilerek bir yılın sonunda yeniden değerlendirmeye tabi tutulacak. Sınavlarda 2 defa başarılı olamayanların memuriyetle ilişiği kesilecek. Özel okula dönüşecek dershanelere, resmi okulda okuyan bir öğrencinin devlete maliyeti kadar para desteği yapılacak. Boş kalan öğrenci kapasitesinin tamamı için destek verilmeyecek. Destek, derslik başına düşen kayıtlı öğrenci sayısı üzerinden ve belirlenecek. Dershanelerde çalışan fen edebiyat fakültesi mezunu usta öğreticiler de öğretmen unvanlı memur kadrolarına atanabilecek. Özel okula dönüşecek dershanelere en fazla 25 yıllığına Hazine'den arsa tahsis edilecek. Ancak kurum bakanlık aleyhine açtığı tüm davalardan kayıtsız şartsız feragat ederse arsa teşviğinden yararlanabilecek. Dava açılması durumunda arsa teşviği sözleşmesi iptal edilecek. Birkaç farklı dershanenin biraraya gelerek özel okul açma isteğinde bulunması halinde, bu okul için yapılacak, 'arsa tahsisi' başvurusu, bakanlık tarafından öncelikli olarak değerlendirilecek. Arsa için birden fazla istekli dershane olursa, ihale istekte bulunanlar arasında yapılacak. Mülkiyeti Hazine'ye ait olup MEB'e tahsis edilen arsalar üzerindeki okul binaları da kiraya verilebilecek. Ancak MEB binaları Hazine arazilerine daha pahalı olacak. Okullar, 'hazır tesis' ve 'öğrenci potansiyeli' kapsamında değerlendirileceğinden fiyatları yüksek belirlenecek. Okulları kullanmayı teşvik yerine Hazine'ye ait arsalar üzerinde işletme açılması teşvik edilecek. Dershaneler, 1 Eylül 2015'e kadar faaliyetlerini sürdürebilecek. Dönüşümler, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı sonunda tamamlanmış olacak. Etüt eğitim merkezlerine 12 yaş sınırı getirilecek. Bu kurumlar da öğrencileri sınava hazırlayamayacak. MEB'in izni ve denetimi olmaksızın hiçbir eğitim öğretim faaliyeti yapılamayacak. Mecburi hizmet karşılığı yurtdışına gönderilen doktora öğrencileri, Türkiye'ye döndüklerinde adlarına gönderildikleri kurumların kadrolarına atanacak. Yurtdışında doktorasını tamamlayanlar mecburi hizmetlerini 'milli eğitim uzmanı' kadrosunda yapacak. Yurtdışındaki eğitim süresi memuriyette geçmiş sayılacak. Talim Terbiye Kurulu'nun görev ve yetkileri değiştirilerek, Milli Eğitim mevzuatı konusunda 'karar vermekten', 'görüş bildirmeye' çevrilecek. TTK'nın statüsü, 'danışman' olarak değiştirilecek. Milli Eğitim'de büyük tasfiye TTK üyeleri, müsteşar yardımcıları, genel müdürler 'bakanlık müşaviri', grup başkanları, il müdürleri yine 'grup başkanı ve il müdürü', şube müdürleri ise 'eğitim uzmanı' olacak. Eğitim uzmanı kadrosuna atananlar Bakan tarafından belirlenen birimlerde sürekli görevle istihdan edilecek. Bunlardan daha önce öğretmen olarak görev yapanlar ihtiyaç bulunan okullarda öğretmen olarak görevlendirilebilecek. Milli Eğitim Başdenetçisi, milli eğitim denetçisi, il eğitim denetmeni kadrosundakiler de 'maarif müfettişi' çatısı altında birleştirilecek. 350 personel, 'havuz' olarak bilinen bakanlık müşavirliği, grup başkanlığı ve eğitim uzmanlığı kadrolarına atanarak, fiilen görevden alınacak. 40 bin yönetici değişecek Okul müdürü atamaları sadece il milli eğitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile yapılabilecek. Kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren 4 yıl ve daha fazla süredir okul ve kurum müdürlüğü ve müdür yardımcılığı yapanlar bu yıl sonunda görevlerinden ayrılacak. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya göre bu düzenlemeden 39 bin 870 okul yöneticisi etkilenecek. Görevden almalar yasayla yapılacağı için yöneticiler yargıya başvuramayacak. KÜRTÇE SEÇİM PROPAGANDASI ARTIK SERBEST Kamuoyunda 'demokratikleşme paketi' olarak bilinen yasayı da Gül, 6 günlük incelemesi sonucunda onayladı. Yarın yürürlüğe girecek yasadaki bazı hükümler şöyle: Polis, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde 'gizli çekim' yapamayacak. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntüleri kolluk tarafından yapıldığı belli olacak şekilde kaydedilebilecek. Elde edilen kayıt ve görüntüler şüpheliler hakkında suç ve delillerinin tespiti dışında başka bir amaçla kullanılamayacak. Yerel ve genel seçimlerde siyasi partiler ve adaylar propagandalarını, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapabilecek. Ön seçimlerde yapılacak propagandalarda Türkçe'den başka dil ve yazı kullanılması yasağı da kaldırılacak. Adayların ön seçim propagandasında kendilerini Türkçe'den başka dil ve yazıyla da ifade edebilmelerine imkan sağlanacak. Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek. Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, işe alınmasını, olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Milliyet
Başbakan Erdoğan'dan 'Sağduyu' Çağrısı
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Dilovası'nda İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu'nun İzmit Körfez Köprüsü ayağı keson batırma törenine katıldı. Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Dilovası'nda İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu'nun İzmit Körfez Köprüsü ayağı keson batırma törenine katıldı. Köprüye ilişkin teknik bilgi veren Başbakan Erdoğan, 'Bu köprü kendi sınıfında 2 bin 683 kilometre uzunluğu ile dünyanın 4. büyük köprüsü olacak. Kulelerin son temelleri başka yerde imal edildi yüzdürülerek buraya getirildi. Projenin tamamında kamulaştırma çalışmalarında 3 milyar 650 milyon lira harcama yapıldı. Büyük projelere girişmek için büyük ideallerinizin, büyük hedeflerinizin olması gerekir. Türkiye hamdolsun küresel ölçekli projeler yapıyor projeler gerçekleştiriyor' dedi. 'TÜRKİYE'Yİ KUCAKLAYAN SİYASETİN MÜCADELESİNİ VERDİK'- 12 Yıllık iktidarlarında engel tanımadıklarını belirten Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü. 'Bizim siyasetimiz gerilim siyaseti değil, bizim siyasetimiz, kamplaştırma, kutuplaştırma, ayrıştırma siyaseti değil, biz sizi Allah için seviyoruz, sizi yaratandan ötürü seviyoruz. Biz 77 milyonu kucaklıyoruz, asla hangi bir ırkın etnik unsurun milliyetçiliğini yapmadık. Biz hizmet milliyetçiliği yapıyoruz, biz 81 vilayete 77 milyonu bir ve beraber gördük tüm Türkiye'yi kucaklayan siyasetin mücadelesini verdik. Biz her zaman yaşatmanın siyasetini savunduk. Faili meçhullere bu ülkede biz son verdik. İşkenceye sıfır tolerans dedik, insanımıza insan gibi muamele edilmesi devletin vatandaşına hizmetkâr olma anlayışını 81 vilayete hâkim kıldık. Her gün acıların yaşandığı, her gün şehitlerin geldiği, her gün ocakların söndüğü Türkiye'de Huzurun barışın, baharın olduğu bir Türkiye'ye kavuştuk.' 'KIŞKIRTICI, AYRIŞTIRICI, ÇATIŞMAYA ÇAĞIRAN DİL VE ÜSLUPTAN UZAK DURMAYA ÇAĞIRIYORUM'- Son günlerde artan sokak olaylarına da değinen Başbakan Erdoğan, 'Her ne sebeple olursa olsun, sokakların çatışma alanına dönmesine gençlerin karşı karşıya gelmesine, asla tahammül edemeyiz. Sandıktan ümidi kesenlerin sokaklardan medet umduğunu görüyoruz. Buradan bir kez daha herkesi sorumlu davranmaya çağırıyorum. Buradan siyasi partilerin Genel Başkanlarına, sorumluluk ve samimiyet çağrısı yapıyorum. Hem genel başkanların hem de milletvekillerinin kışkırtıcı, ayrıştırıcı, çatışmaya, çağıran dil ve üsluptan uzak durmaya çağırıyorum. Medyanın sokaklarda çatışmayı körükleyecek, dili derhal terk etmesini diliyorum. Birileri gençlerimizi sokaklara Molotoflarla, silahlarla döner bıçakları ile salı vermesini kabullenmiyoruz' dedi. AK Parti gençliğinin çatışmanın kavganın gençliği olmadığını belirten Erdoğan, AK Parti gençliğinin elinde tablet bilgisayarların, kalemlerin, defterlerin, kitapların olduğunu söyledi. 'HİZMETE OY VERİN'- Muhalefetin 1- 2'inci köprünün yapılışına karşı çıktığını belirten Başbakan Erdoğan, 'Şimdi 3. köprüyü yapıyoruz, Yavuz Sultan Köprüsü yine karşı çıkıyorlar. Bunlardan bir şey olmaz, kimlik siyasetine değil, ideolojiye değil, hizmete oy verin. Türkiye'yi hizmetler büyütecek. Türkiye'de gerçekten güzel gelişmeler yaşanıyor. Ekonomi bütün saldırılara rağmen, dirençli şekilde ilerliyor. Ne yaparlarsa yapsınlar Yolsuzluğun karışmadığı iktidar böyle büyür. Ama yolsuzluk içinde olanlar bize böyle bir Türkiye devrettiler. Çözüm süreci bütün sabotajlara rağmen kararlı şekilde ilerliyor, demokrasinin standartları ilerliyor, Milli irade güç kazanıyor, huzur, kardeşlik refah artıyor. Bunu bozmaya yönelik her saldırı ok açık şekilde vatanda ihanettir. Türkiye'ye ihanettir. Görüyorsunuz yurt dışından Türkiye'yi karIştırmaya çalışanlar var. Perde gerisine saklanıp alçakça saldıranlar var. İsmini yüzünü saklayıp ortalığa montajlar atıp Türkiye'de huzur ve istikrarın önüne geçmeye çalışanlar var. Devlete, milli güvenliğimize, bütünlüğümüze, bu saldırılara siyasi partiler sahip çıkmamalıdır. Bu saldırılara medya çanak Tutmamalı, bu saldırılara iş dünyası, sahip çıkmamalı. Kasetle, montajla, Tahrikle Türkiye gündemini değiştirmeye çalışılmasına hiç kimse destek olmamalı. Türkiye'ye yön verecek olan sadece millettir, sandıktır' diye konuştu. Erdoğan konuşmasında, Fettullah Gülen'e siyaset yapmak istiyorsan ülkene dön er meydanına çık çağrısında bulundu. İzmit Körfez Köprüsü 36 metre genişliğindeki köprü 2 bin 682 metre uzunluğunda olacak. 198 bin metre küp betonun kullanıldığı köprü tamamlanması ile birlikte dünyanın en büyük 4. asma köprüsü olacak. Köprünün tamamlanmasıyla birlikte 1 saat 20 dakika olan Gebze Dil Burnu-Yalova Hersek Burnu arası 6 dakikaya inecek.sondakika.com
"Artık Türkçe Olimpiyatları Bitti, O Defter Kapandı"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen'i 'Türkiye'den kaçan örgüt lideri' diye niteleyerek, Türkçe Olimpiyatlarının artık bittiğini söyledi. Erdoğan, 'Onların malum olimpiyatları vardı, artık bitti bizim için tabii bunlar. Artık bundan sonra bunların olimpiyatları molimpiyatları diye bir şey bizim dünyamızda yok. Bitti onlar, o defterler kapandı, geçti' dedi. Erdoğan, Dilovası'nda İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu İzmit Körfez Köprüsü Ayağı Keson Batırma Töreni'nde konuştu. Erdoğan konuşmasında alandakilere kamplaştırma, kutuplaştırma, ayrıştırma siyaseti yapmadıklarını, 77 milyonu kucakladıklarını, 'hizmet milliyetçiliği' yaptıklarını söyledi. Erdoğan, her zaman yaşatmanın siyasetini savunduklarını öne süren Erdoğan, şunları söyledi: 'Faili meçhullere bu ülkede biz son verdik. 'İşkenceye sıfır tolerans' dedik. İnsanımıza, insan gibi muamele edilmesi, devletin vatandaşına hizmetkar olma anlayışını 81 vilayete hakim kıldık. En önemlisi biz, çözüm süreci için mücadele ederek, çözüm süreci için bedenimizi, canımızı ortaya koyarak, gençleri yaşatmak için gayret gösterdik. Her gün acıların yaşandığı, her gün şehitlerin geldiği, her gün ocakların söndüğü bir Türkiye'den, huzurun, baharın, barışın hakim olduğu bir Türkiye'ye kavuştuk. Gençlerin ölümüne son verdiğimiz, bunun mücadelesinde başarı sağladığımız bir dönemde yeni gerilimlere, yeni çatışma sahalarına, yeni ölümlere asla tahammül edemeyiz. Her ne sebeple olursa olsun, sokakların çatışma alanına dönmesine, gençlerin karşı karşıya gelmesine asla tahammül edemeyiz. 'Sandıktan ümidi kesenler... ' Sandıktan ümidini kesenlerin sokaklarda medet aradığını görüyoruz. Buradan bir kez daha herkesi sorumlu davranmaya çağırıyorum. Buradan siyasi partilerin genel başkanlarına sorumluluk ve samimiyet çağrısı yapıyorum. Hem genel başkanların hem de milletvekillerinin kışkırtıcı, ayrıştırıcı, çatışmaya çağıran dil ve üsluptan uzak durmalarını önemle rica ediyorum. Medyanın, sokaklarda çatışmayı körükleyecek, sorumsuz dili derhal terk etmesini temenni ediyorum. Birilerinin gençlerimizi, sokaklara molotoflarla taşlarla sopalarla döner bıçaklarıyla salıvermesini kabullenmiyoruz. İşte AK Parti'nin gençliği ortada... Bizim gençliğimizin elinde tablet bilgisayarı görürsünüz, bilgisayarı görürsünüz, kalemi görürsünüz, kitabı görürsünüz. Asla AK Parti'nin gençliği çatışmaların gençliği değildir, kavganın gençliği değildir. Onlar, aydınlık yarınların tesisine çalışan bir gençliktir. İş dünyasının huzuru, istikrarı, güven ortamını zedeleyecek bu tür tahriklerden uzak durmasını temenni ediyorum.' 'Perde gerisine saklanıp namertçe saldıranlar var' 'Bu adamların hangisinin bu tür eserler yaptığını duydunuz Allah aşkına' ifadelerini kullanan Erdoğan, birinci köprüye, ikinci köprüye karşı çıktıklarını, şimdi yapılan üçüncü köprüye de karşı çıkıldığını söyledi. Muhalefeti, 'Bunlardan birşey olmaz' sözleriyle eleştiren Erdoğan, Ne yaparlarsa yapsınlar, yolsuzluğun karışmadığı bir iktidar böyle büyür. Ama yolsuzluk içinde olanlar bize öyle bir Türkiye teslim ettiler, hatta yürütemediler hükümeti, kaçıp gittiler 3,5 yılda. Çözüm süreci bütün sabotajlara rağmen kararlı bir şekilde ilerliyor. Demokrasinin standartları yükseliyor. Milli irade güç kazanıyor, huzur, kardeşlik, refah artıyor. Bunu bozmaya yönelik her saldırı çok açık şekilde vatana, Türkiye'ye ihanettir' şeklinde konuştu. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Yurt dışından Türkiye'yi karıştırmaya çalışanlar var. Perde gerisine saklanıp namertçe saldıranlar var. İsmini, yüzünü saklayıp ortalığa montaj dağıtıp Türkiye'de huzur ve istikrarı yaralamaya çalışanlar var. Devlete, milli güvenliğimize, bütünlüğümüze yönelik bu saldırılara siyasi partiler sahip çıkmamalı, medya tarafsız olmalı, iş dünyası prim vermemeli. Kasetle montajla tahrikle Türkiye gündeminin esir alınmaya çalışılmasına hiç kimse destek olmamalı.' Proje İstanbul-İzmir arasında karoyulu ulaşımını 3,5 saate düşürecek 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi', tamamlandığında, mevcut devlet yoluna göre mesafeyi, 95 kilometre kısaltacak. Bu kapsamda 8-10 saatlik ulaşım süresi 3-3,5 saate inecek. Karşılığında yılda 650 milyon dolar tasarruf sağlanacak. Otomobil ile mevcut yolu kullanarak Körfez'i geçmek 1 saat 20 dakika, feribot ile geçiş 45-60 dakikayken, planlanan Körfez geçişi ile mesafe 12 kilometreye, ulaşım süresi ise 6 dakikaya düşecek. Projenin en önemli geçiş noktası olan İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü, bin 550 metre, orta açıklığı ve toplam 2 bin 682 metre uzunluğu ile dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüleri arasında 4. sırada yer alacak. İzmit Körfez Geçişi'nin Asma Köprü, Kuzey ve Güney Yaklaşım Viyadükleriyle birlikte toplam uzunluğu 4 bin 540 metre olacak. Köprünün '17 katlı apartman yüksekliğinde' ve yaklaşık 38 bin 400 ton ağırlığındaki keson temelleri Altınova Kaytazdere mevkisindeki ıslak havuzda tamamlandı. 'Önümüzdeki yıl tamamlanacak' Önümüzdeki yıl sonu itibarıyla İzmit Körfez geçişi asma köprüsü ile Gebze-Kemalpaşa ayrımı ve İzmir bölümündeki çalışmaların tamamlanacağını dile getiren Erdoğan, projenin tamamında kamulaştırma çalışmalarında yüzde 80, yapım işlerinde yüzde 30 gerçekleşmeye ulaştıklarını söyledi. Erdoğan, 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu için bugüne kadar kamulaştırma çalışmaları ve inşaat işleri olarak 3 milyar 650 milyon yani, 3 katrilyon 650 trilyon harcama yapıldı. Bu harcama yaklaşık yarısını oluşturan kamulaştırma bedellerini devlet, diğer yarısını oluşturan inşaat bölümünü de projeyi üstlenen firmalar gerçekleştirdi' dedi. Erdoğan'ın, 'O anlamaz, onun hayatında bir dikili ağaç yok ya, onda yalan var, takiye var, iftira var, fesat var' sözleri üzerine, kalabalıktan yuhalama sesleri geldi. Erdoğan, 12 yıl önce 15 bin kilometre bölünmüş yol yapacakların söylediklerinde buna ihtimal vermeyenlerin olduğunu belirterek, şöyle devam etti: 'Çünkü bizden önceki 79 seneye bakıyorlardı. 79 senede bu ülkede 6 bin kilometre bölünmüş yol yapılmıştı. 79 senede bu olduğuna göre bunlar nasıl olacak da 10-15 senede 15 bin kilometre bölünmüş yol yapacaklar, diyorlardı. Şimdi ne oldu. 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Hesap ortada. 79 senede 6 bin 100 kilometre, 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol. Biz bu yolların üzerinde dağları delerek 122 ayrı tünel inşa ettik. Şuradaki viyadükleri görüyorsunuz değil mi? Bunlar öyle sıradan kişilerin yapacağı iş değil. İş bilenin kılıç kuşananın. Dağlar çıktı, açtık geçtik. Vadiler çıktı, viyadüklerle geçtik. Olmadı, denizin altından Marmaray'ı döşedik. Çünkü biz Fatih'in torunlarıyız. O karadan gemileri yürüttü, biz de denizin altından Marmaray'ı geçirdik. Karşımıza çıkan tabiat engelleri vardı. Tabiat engellerini aşmak öyle veya böyle halloldu da, bunun dışında büyük projeleri, küresel projeleri engellemek için yeri geldi karşımıza bir kısım yargı engelledi, yeri geldi çeteler, siyasete yönelik saldırılar çıktı. Sabırla, dirayetle dik durarak işte o engelleri de aştık. Biz halka hizmeti Hakka hizmet olarak gördük. Hayırlı niyetlerle çıktığımız bu yolda karşımıza çıkan şerleri aşıyor, milletimizi hizmetle buluşturuyoruz.' 'Türkçe Olimpiyatları bitti, o defterler kapandı' Erdoğan daha sonra Adana'da ve Antalya'nın Kepez ilçesinde mitinglere katıldı. Erdoğan, Antalya'da, Kepez Spor Salonu yanında düzenlenen mitingdeki konuşmasında, 'Bir örgüt lideri var Pensilvanya'da, 99'da buradan kaçıp gitti, 'vatanım' diyor vatanına gelmiyor. 2 yıl kadar önce kendisine davet yaptım. Onların malum olimpiyatları vardı, artık bitti bizim için tabii bunlar. Artık bundan sonra bunların olimpiyatları molimpiyatları diye bir şey bizim dünyamızda yok. Bitti onlar, o defterler kapandı, geçti...Çünkü bugüne kadar çok aldattılar. Hatta hatta Türkçe olimpiyatlarında, İstanbul Atatürk Stadyumu'nda öyle bir şey söylendi ki ben de şaşırdım. O gün Peygamber efendimiz oradaymış. Bunu söylediler. Bunlarda garip garip şeyler oluyor. Kendi televizyonun bir dizisinde Peygamberin Efendimiz Miraç'tan iniyor, kamyonete bindiriliyor ve o şekilde götürülüyor' diye konuştu. 'Casusluktan yargılanacaklar' Ses kayıtlarına ilişkin 'haftalarca bunları ama montaj ama doğru yayınlıyorlar' diyen Erdoğan, 'Bir cumhurbaşkanını, başbakanı dinlemek suçtur, casusluktur, bakın o kadar ileri bir suçtur. Bir genelkurmay başkanını, bakanları dinleyemezsiniz, suçtur. Bunlar casusluk suçundan yargılanacaklar. Çünkü bunun bedelini ödemeleri lazım. Biz bu devleti sokakta bulmadık' dedi. Erdoğan, konuşmasında 'Pensilvanya, medya, işverenler İstanbul'da sokak eylemlerini her gün tahrik ediyorlar. Sandığa gölge düşürmek için her gün yeni bir çirkin komployla ortaya çıkıyorlar' iddiasında da bulundu. Cnntürk
'30 Mart'tan Sonra Pensilvanya ile Mücadele Edeceğiz'
Erdoğan, Fethullah Gülen için 'Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor' dedi“Paralel yapı” dediği Gülen cemaatini eleştiren Başbakan Tayyip Erdoğan , “12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan AKP’nin Manisa mitinginde konuşuyor. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle: Büyüyen ekonomi rahatsız etti Kirli ittifaklar var. Kirli ilişliler var. Komplo ve kumpaslar var, bunları bozacaksınız. Biz Allah’ın karşısında rücuğa eğiliriz. Bunun dışında kimsenin karşısında eğilmek yok. Eğilmedik bugüne kadar, Allah’ın izniyle bundan sonra da… 81 vilayet, 77 milyon, işte bu oyuna itiraz ediyor. Türkiye’ye yönelik saldırının herkes farkında. Yeniden bir istiklal mücadelesi verdiğimizin herkes farkında. Türkiye’nin büyüyen ekonomisi birilerini rahatsız etti. Aktif, kucaklayıcı, barışçı dış politikası birilerini rahatsız etti. Küresel projeleri, hedefleri, vizyonu birilerini rahatsız etti. Biz göreve geldiğimizde milli gelir neydi? 230 milyar dolar. Yani MHP’den 230 milyar dolarla aldık milli geliri. Şimdi 820 milyar dolar. Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda siz 230 milyar dolardan 820 milyar dolara gelebilir misiniz? 79 senede, cumhuriyet tarihinde Türkiye’de yapılan bölünmüş yol neydi biliyor musunuz 6 bin 100 kilometre. 11 senede yapılan bölünmüş yol ne oldu biliyor musunuz? 17 bin kilometre… 6 bin 100 kilometre nire, 17 bin kilometre nire… Sormak lazım bu Bahçeli’ye, siz ne yaptınız arkadaş ya? İnanın yaptıkları bir şey yok. Ne varsa AK Parti’nin iktidarı döneminde var. Zaten, millet 5 yıllığına bunlara iktidar verdi, 3,5 yıl verdiler kaçıp gittiler. Niye kaçıp gittin? Kimse size bırak demedi, niye kaçıp gittiniz? Götürecek mecalleri kalmamıştı. Çünkü onlar maalesef, Sakarya depreminde, Kocaeli depreminde, Düzce depreminde çöktüler, bittiler. Biz geldik, imar ettik. Bizim dönemimizde de Bingöl depremi oldu, Van depremi oldu, Simav depremi oldu. 1 yılda yeniden inşa ettik. Biz buyuz, biz buyuz. Biz iş bilenin, kılıç kuşananın anlayışıyla yürüdük. MHP’ye gönül vermiş, CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Biz MHP’nin, CHP’nin yavrusuyla ortak olduğu iktidarda IMF’ye borç 23,5 milyar dolardı. Ödedik, ödedik, ödedik, geçen 14 Mayıs’ta sıfırladık. Şimdi Türkiye’nin IMF’ye borcu yok, şimdi IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar, veririz dedik. Veren el, alan elden üstündür. Bunlar milliyetçi değil mi, sevsinler böyle milliyetçiliği. Bunlar kafatası milliyetçisi. Milli bankamız Merkez Bankası… Kasasında ne vardı biliyor musunuz, devraldığımızda MHP’den 27,5 milyar dolar. Şimdi ne var? 128 milyar dolar var. Halep oradaysa, arşın Manisa’da. Manisa, hesabı sormaya var mıyız? MHP ile CHP’nin yavrusu… Göreve geldim, masamın üzerine bir hesap geldi. MHP’den, CHP’nin yavrusundan aldık ya. Zorunlu tasarruf adı altında 13,5 katrilyon kestiler, işçi ve memurdan. Dedim, işçiye memura devlet borçlu olur mu. Sendikaları toplayın, bu parayı ödeyeceğiz dedik. O parayı biz ödedik, biz. Yolsuzlukların iktidarında böyle bir şey olabilir mi? Bitmedi… Bir de hatırlayın, konut edindirme yardımı adı altında para topladılar mı, topladılar. O 3,5 katrilyonu da biz ödedik. Memur kardeşim, işçi kardeşim umudunu kesmişti ama onu da biz ödedik. Bütün bu olaylar karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu net borç stoğu, 100 liranın 73 lirası borçtu. Şimdi ne oldu, 100 liranın 35 lirası borç. Nereden, nereye düşürdük. Devletin borçlanma faizi, 100 liraya 63 lira faiz ödüyordu, şimdi tek haneye düştü. Aradaki fark vatandaşımın cebinde kalıyor. Enflasyon neydi? Yüzde 30… Şimdi yüzde 8. Aradaki fark Ayşe bacının, Fatma bacının mutfağında kalıyor. Ahmet kardeşimin cebinde kalıyor. Ey MHP, ey CHP… Sizin böyle bir derdiniz, aşkınız yok. Bizde dert var. Onun içişn 30 Mart çok önemli. Ne zaman şehit gelse MHP’liler istismar eder Bu arada en çok da çözüm süreci birilerini rahatsız etti. İnşallah bunu da bozacağız. Ölümlerin durması, kanın durması, gözyaşının dinmesi birilerini rahatsız etti. Şehit cenazeleri geldiği zaman MHP’liler sokaklara dökülür, istismar eder. BDP de bunu tersini yapar. İçlerinden biri ölünce bunu istismar eder. Birisi siyasi Kürtçülük, biri siyasi Türkçülük yapıyor. Biz, Türküyle, Kürdüyle, Boşnağıyla, Arnavutuyla,i Romanıyla, Lazıyla, Gürcüsüyle, aklınıza ne gelirse… Biz diyoruz ki tek millet. Ben Türkü de Kürdü de, Arabı da, Boşnağı da beni yaradan Allah onu da yarattığı için seviyorum. Çünkü bizim inancımızda ne siyahın beyaza, ne beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Ne Arabın Kürde, ne Türkün Kürde, ne Kürdün Türk’e üstünlüğü yoktur. Onun için ne diyoruz, tek millet. Arkadan bir şey daha söylüyorum, nedir o? Tek bayrak… Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır. Üç, tek vatan… Ama 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa, doğuda, güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Çünkü Türkiye’nin 780 bin kilometrekaresi hep birlikte ayağa kalkacak. 10 yıl önce, 12 yıl önce denseydi ki Şırnak’ta havalimanı yapılacak, buna kim inanırdı? Iğdır’da, Ağrı’da, Kars’ta havalimanı yapılacak dense kim inanırdı? Buyurun, bu havalimanları bitti, sadece Hakkari kaldı. Orada da ne yazık ki bölücü terör örgütü zaman zaman tehditlerle müteahhitleri kaçırttı. İsteseler de istemeseler de bitecek. Ablalara ‘defolun’ deyin Huzuru bozmak, istikrarı zedelemek, ekonomiyi durdurmak için gayret sarf edenlere inşallah fırsat vermeyeceğiz. Şimdi çıkmışlar, birileri abla olmuş. Duydunuz mu bu ablaları? Size de yalan, yanlış, iftira her şeyi anlatmaya başladılar mı? Geçen güb Hatay tarafında bir teyze bunlara ne güzel cevap verdi. Ya bunlarda iftira, yalan var. Bunlara sadece bir şey söyleyin. Artık benim vatandaşım adresi biliyor. Bunlara şunu söylemek lazım. Sizin hocanız, benim kızımın başının örtüsünü açmaya çalışan birisidir. Defolun demek lazım. MHP, ne zaman Pensilvanya’yla dost oldun? Affedersiniz, kendine göre fetvalar veren birisiyle bizim işimiz yok. Bunu söyleyin. Bunlar hizmet yapıyor öyle mi? Ne oldu? Aralar açılınca şimdi öğrencileri dışarı atıyorsunuz. Siz onları orada bedava yatırmıyordunuz. Ne oldu şimdi size? Aldığınız o zekat paralarını nereye harcadınız? Aldığınız kurbanlıkları nereye harcadınız. Kardeşlerim 30 Mart aynı zamanda bu hesabın bozulmasıdır. Bu ablalar diyorlar ki, AK Parti’ye değil MHP’ye verin. Şimdi orayla dost oldular. Ne zamandan beri dost oldunuz? Dert o değil, dert AK Parti’yi Manisa’da, Türkiye’de oylarını düşürebilir miyiz? Başarılı olamayacaksınız. Sizin tuzağınız varsa, halkımın da tuzağı var, Hakk’ın da tuzağı var. Onların ablaları bir kenara, bizim ablalarımız bize yeter. Onlar beddua seansları yapıyor evlerde. Yurtlarında… Ama bizim dua seanslarını yapan kardeşlerimiz burada. Abiler burada,… Onların ağabeyleri varmış… Bizim ağabeylerimiz Allah’ın izniyle Manisa’da sandıkları patlatacak. Aileleri böldüler aileleri, milleti parçaladılar milleti. Yalan yanlış gazeteler, broşürler basıp evlere dağıttılar. Bunun adı hukukta casusluktur, ajanlıktır. Ama yakayı ele verdiler, bedelini de ağır ödeyecekler. Dedim ya, inlerine gireceğiz. Öyle kolay kolay biz bu devleti sokakta bulmadık. Milli birliğimizi, milli güvenliğimizi tehdit eden bu unsurlara karşı gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz, gereken hesabı da soracağız. Mardin’de BDP’ye oy verin diyorlar Mardin’de, Siirt’te açık açık BDP’ye oy istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz? AK Parti’nin karşısında kim güçlüyse orada. Kendi amaçları uğrunda, meşru, gayrimeşru… Yeter ki AK Parti’nin karşısında olsun. MHP’lilere diyorlar ki, Ankara’da İzmir’de İstanbul’da CHP’ye oy veren. Pensilvanya CHP’den yolsuzluk nedeniyle atılmış şahsı aday olarak istedi. Bu CHP’de onu aday yaptı. O yolsuzluk klasörünün önünde Kılıçdaroğlu’nun çekilmiş resimleri vardır. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun da ondan pek farkı yok. Kılıçdaroğlu utanmadan ‘ortaya çıkar’ diyor İstediğimiz hastaneye gidiyor muyuz? İlaçlarımızı istediğimiz eczaneden alıyor muyuz? Bunun kadri kıymetini 30 Mart’ta gösterelim diyorum. Sandıklara sahip çıkın, bunlar her türlü numarayı yapa. Bunlar her şeyi yaparlar. Sandıklar bizim namusumuzdur diyeceksiniz, sahip çıkacaksınız. Kuş uçurtmayacağız. Her gün konuşmalarına bakın. Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’nin konuşmalarına bakın. Adeta birbirlerinin avukatlığını yapıyorlar. Eli kanlı terör örgütlerine de artık sahip çıkıyorlar. Polise kurşun yağdıran terör örgütüne, kendisi üstlendiği halde, DHKP-C, Kılıçdaroğlu utanmadan bul çıkar diyor. Hale bak ya. Seni biliyoruz, gösterin bana o terör örgütünü, gideyim üye olayım diyen adamsın sen. Senin karakterinde bu var. Şimdi bakıyoruz, MHP de kol kanat germeye başladı. Kardeşlerim, dikkat edin, oyun çok büyük. Bunlar AK Parti iktidarını, milletin iktidarını yıpratmak, istedikleri gibi at oynatabilecekleri bir Türkiye kurmak istiyorlar. Bu oyuna gelme Manisa. 30 Mart’ta sen bu oyunu sandıkta bozacaksın Manisa… Manisa’daki CHP’li, MHP’li kardeşim. Az önce örnekler verdim. MHP döneminde neler oldu, biz neler yaptık? 30 Mart’ta sen de gönül verdiğin partiye bir ders vermelisin diyorum. Bunlar büyükşehir belediyeciliği nedir bilmez. İstanbul gibi bir şehirde 4,5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. CHP’den 2.5 milyar dolarla devraldım, 1.2 milyar dolar borçla devrettim. Çamur, çöp, hava kirliliği, susuzluk felaketti. Hamdolsun 2 yılda ne çöp dağları, ne susuzluk, ne hava kirliliği kaldı. Aynı şekilde Manisa’yı da modern bir büyükşehir haline getirelim. Biz büyükşehir yasasını çıkardığımızda, CHP, MHP ve BDP karşı çıktı. Şimdi bunlar hangi yüzle karşınıza çıkıp oyunuzu bize verin diyecekler. Siz Manisa’nın büyükşehir olmasını istemediniz ki ya? Bunlara gereken dersi vereceğiz . Bu meydan zaten bunu gösteriyor. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon 12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz. Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor. Sen hoca mısın, istihbarat örgütünün başı mısın, nesin sen?T24
"Kırım Ciddi Bir Sınav"
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''Kırım, uluslararası sistem için ciddi bir sınav. Suriye sınavında maalesef çok başarılı olunamadı'' dedi.Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kırım'ın uluslararası sistem için ciddi bir sınav olduğunu belirterek, 'Suriye sınavında maalesef çok başarılı olunamadı. Ukrayna krizi konusunda da bizim gördüğümüz, erken aşamalarında engellenemeyen krizler daha ileriki aşamalarda çok ciddi bedeller ödetebiliyor' dedi. Davutoğlu, NTV'de katıldığı televizyon programında gündemi değerlendirdi. Suriye'de Türkiye'nin bütün çabalarına rağmen krize erken aşamalarda müdahale edilemediği için tansiyonun yükselip, yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine, büyük trajedilerin ortaya çıkmasına yol açtığını anımsatan Davutoğlu, orada BM sisteminin tıkandığını ifade etti. 'Ukrayna bağlamında baktığımızda da çok erken aşamalarda rahatlıkla karşılıklı anlayışla çözülebilecek bir mesele' diyen Davutoğlu, şunları söyledi: 'Bu aşamalarda gerekli adımlar atılmadığı için zamanla tırmandı ve maalesef bugün gerçekten kritik bir aşamaya geldi. Türkiye, hem AB aday ülkesi, hem NATO üyesi hem de Rusya ile son derece derin ilişkisi olan bir komşu ülke olarak özel bir konuma sahip.' Referandumun ertelenmesi mümkün olmadı Davutoğlu, Kırım'ın Türkiye'nin karşı kıyısı sayılabilecek bir ada olduğunu belirterek, 'İçinde soydaşlarımızın olduğu, dolayısıyla tarihi bağlarımızın olduğu bir ada. Son iki telekonferansta mümkünse referandum ertelenebilir mi? diye diplomasi takip edildi. Biz de çaba gösterdik ama bu mümkün olmadı. Bir uzlaşıya varmak mümkün olmadı' diye konuştu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Ukrayna karar tasarısı için yapılan oylamaya da değinen Davutoğlu, karar tasarısının esnetilmiş bir karar tasarısı olduğunu, Rusya tarafından veto edildiğini, dikkat çekici bir unsurun da Çin'in çekimser kalması olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz bir komşu ülke olarak Rusya'nın uluslararası sistemde böyle izole olmasını istemeyiz. Ama Rusya'nın hem Suriye hem de Ukrayna krizinde yalnız karar alması veya tek başına bir politika da yürütmesi sağlıklı değil. Bugün saat 17.30'da yapacağımız telekonferansta yeniden bir durum değerlendireceğiz. Ayrıca akşam da Türkiye'ye gelecek olan Kırımoğlu İzmir'de Başbakanımız ile görüşecek, benimle de ya Ankara'da ya da İstanbul'da programıma göre görüşme yapacağız.' Davutoğlu, Türkiye olarak Rusya'nın izole olmasını istemediklerini vurgulayarak, komşu ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini de beklediklerinin altını çizdi. Ukrayna krizinde söz konusu durumun devam etmesi halinde Türkiye'nin tutumunun ne olacağı ile ilgili soruya, Davutoğlu şu yanıtı verdi: 'Biz bölgeye bütün olarak bakıyoruz. Karadeniz dengeleri açsından da bakıyoruz, Avrasya dengeleri açısında da bakıyoruz. Bölgede, Moldova, Azerbaycan, Gürcistan'da benzer konular var. Bu pandoranın kutusunu açmamak lazım. Bizim tutumumuz, referandum olsa bile, neticeleri itibarıyla toprak bütünlüğünü sarsan sonuç doğurmamalı. Ukrayan'da de facto bir durum yaratmaya kalktığınızda, bu bütün ülkeleri etkiler. Bunun için yoğun diplomasi diyoruz.' Türkiye'nin bir başka önceliği olduğunu hatırlatan Davutoğlu, 'Bunu çok açık ve net herkese söylüyoruz. Kırım'daki Tatar soydaşlarımızın güvenliği ve esenliği Türkiye'nin en önemli stratejik önceliğidir. Ona zarar verebilecek her türlü gelişmeye karşı da tutum belirleriz. Bunu da herkes gayet yakından biliyor' dedi. AP'nin Türkiye İlerleme Raporu'nu onaylaması Davutoğlu, Türkiye'nin çevresinde yaklaşık 7 ile 8 idare edilemeyen ülkenin bulunduğunu, bu coğrafyada Türkiye'nin istikrar ülkesi olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: 'Bizim hem vizyonumuzu korumamız, hem karar alma kabiliyeti ve Türkiye'nin etkin yönetim kabiliyetini ve siyasi istikrarını korumamız lazım. Bu konuda kimsenin tereddüdü olmamalı. AP raporları veya diğerleri, 2013 yılı değerlendirmesi yaptıklarında sadece bardağın boş gibi görünen tarafı değil, bir başka yeri de doldurmak lazım. 2013 yılı belki de bütün bu kriz bölgesi içinde bir tek makul, rasyonel uzlaşı yılı. Türkiye'de çözüm süreci bağlamında hiçbir ülkenin yapamadığı bir şeyi yaptık. 30 yıllık bir terörü 2013 yılında biz bir çözüm ve müzakere süreci içinde doğru bir eksene oturttuk. Türkiye'de son 20, 30 yılın en barışçıl seçim dönemi yaşanıyor. Herkes propagandasını yapabiliyor. Bir gerginlik görmedim ben sokakta. İnşallah seçim gününe kadar devam eder. Bu o kadar önemli bir değer ki bunu korumamız lazım.' 'Türkiye'de siyaset ve istikrar AK Parti'nin başarı kriterine bağlanmışsa bu AK Parti'nin 12 yıl içinde Türkiye'nin siyasetini belirleyen aktörü olduğunu gösteriyor' diye konuşan Davutoğlu, AK Parti olarak alana çıktıklarında taleplerinin daha önceki bütün seçimlerden daha fazla oy almak olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bizim için başarının ölçüsü yok. Bizim için başarı, tek bir vatandaşımızın kalbinde dahi AK Parti ile bir mesafe varsa onu ortadan kaldırmaktır.'AA