Görüş Bildir

çatışma Haberleri

çatışma ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. çatışma ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Modern Erkeklerin 6 Kişilik Tipini İnceliyoruz! Otorite Sahibi 'Alfa' Erkeklerden Yalnız Kurt 'Sigma'lara
Son yıllarda sık sık duyduğumuz 'Alfa erkek' kavramını ve çok daha fazlasını inceliyoruz. Modern erkeğin 6 kişilik tipini sosyal medya platformu X üzerinden inceleyen hesabın kişilik analizleri ve kurgusal dünyadan örneklerle hazırlanmış incelemesiyle erkek tiplerinin toplumsal hiyerarşideki yerini keşfediyoruz. Hazırsanız, başlıyoruz! Kaynak: Modern Men's Guide
Savaşın Haklısı Olur mu?
Haklı savaşın olup olmadığı tarih boyunca tartışılan ve farklı perspektiflerden değerlendirilen derin etik, hukuki ve felsefi sorudur. Konuyla ilgili sıkça tartışılan ‘’haklı savaş teorisi’’ belirli koşullar altında savaşın haklı olduğunu savunur.
Bir Yüzleşme ve Çatışma Romanı: "Yarın Savaşta Beni Düşün"
Uzun zamandır kitaplığın bir köşesinde öylece sırasını bekleyen yazarlardan biri de Javier Marias… Müthiş bir yazar. Bu yazımda Javier Marias’ın romanından bahsedeceğim. Önce kitabı fark etmemi sağlayan bir dostuma da teşekkür etmem gerekiyor: Değerli dostum Orhan Çakmur’un “Okudukça” kitap okuma topluluğu bu hafta Yarın Savaşta Beni Düşün kitabını seçmesi iyi bir tesadüf oldu. Antalya’da bir araya gelip kitap okuyan ve inceleyen bu topluluğun tüm üyelerine de selam olsun…
Anne-Babasından Kopamayan Narsist ve Evliliğe  Zararı
Narsist kişilik bozukluğu (NKB), bireyin kendini aşırı önemli görmesi, sürekli hayranlık ve ilgi beklemesi, empati yoksunluğu ve başkalarının duygularını anlamada zorluk çekmesi ile karakterizedir. Bu özellikler, evlilik sonrası aile dinamiklerinde karmaşık ve zorlayıcı durumlar yaratabilir. Narsist bir bireyin anne ve babasıyla olan bağını koparamaması, evliliğin ve aile hayatının üzerinde ciddi etkilere sahip olabilir.
Yılın En Önemli Zamanları! Temmuz Ayında Burçları Neler Bekliyor?
Sevgili astroloji severler, Temmuz ayında gerçekleşecek astrolojik olayları ve Temmuz ayı burç yorumlarını anlattığımız içeriğimize hoşgeldiniz!Bu ay gökyüzünde yok yok! Kaos düzeni getiriyor. İçsel anlamda yorucu bir dolunaydan çıktık ve Temmuz ayındaki tamamlayıcı Ay hareketlerine doğru gidiyoruz. 22 Haziran'da gerçekleşen Dolunay oldukça etkiliydi. Bu dönemde sallantılı ilişkiler bitmiş, iş hayatında ve aile hayatında bir şeyin sonuna gelmiş olabilirsiniz. Aranızda hala hayatındaki biten ilişkilere veda edememiş ve sona geldiğini kabul edememiş olanlar varsa şimdi tam zamanı! Eğer hayatızı altüst olmuş gibi hissediyorsanız: 'Nereden bilebilirsin ki hayatının altının, üstünden daha güzel olmayacağını!'Temmuza Güneş Yengeç'te giriyoruz ancak Aslan'a girerek veda ediyoruz. Tüm Yengeçlerin ve şimdiden Aslan burçlarının doğum günleri kutlu olsun! Temmuz'a 'Merhaba' der demez bizi dolu dolu bir Yengeç Yeni Ayı bekliyor. 🌑5 Temmuz'da gerçekleşecek Yengeç burcundaki Yeni Ay, 22 Haziran'daki Oğlak Dolunayı'nın tamamlayıcısı olacak. Yani, hayatınızda her neyi bitirdiyseniz yenisi ve daha güzeline hazırlıklı olun!Oğlak ve Yengeç burcunun karşıt burçlar olduğunu bilenler beni anladı! Kaos burada düzeni getirecek. Dolunay'daki yenilik sancıları Yeni Ay ile birlikte bir 'doğumu' simgeliyor. Yeni bir umut, yeni bir aşk, bambaşka bir bakış açısı ve yüreğinizde serpilen tohumlar!2 Temmuz itibariyle Merkür Aslan burcuna geçiyor. 🔥Bu ayı iletişimsel anlamda efektif kullanmak önem taşıyor. Her türlü ilişkimizde lider pozisyonda olabileceğimiz bir aydayız. Dahası bu ay boyunca hayallerinizi sözsel anlamda ifade etmeye özen gösterin, Merkür konumu ve açıları ile birlikte mucizevi bir enerjide. Bu nedenle konuştuklarımızın gerçek hayatta tezahür ettiğini görebiliriz. Elbette, olumsuz konuşmalar yapmamanızı ve sözlerinizde halinizden şikayet etmemenizi de öneririm. Çünkü bunların da geri dönüşü olacaktır.11 Temmuz'da Venüs Aslan burcuna geçecek. 🦁❤️Aşkımızı dolu dolu yaşamak ve aşka doymak mümkün. Ancak dikkat etmeniz gereken karşı taraftan daha çok ilgi bekliyor olmanız. Bu durum ilişkide tartışma ve kıskançlıkları da getirebilir. Aslan burcu etkisi ile ilişkide alıcı pozisyona geçebilirsiniz. İlgi, değer ve şefkat hep bana gösterilsin, isteyebilirsiniz.Bunun ilişkinizdeki alma ve verme dengesini bozacağını atlamayın!Venüs'ün Aslan burcuna geçişi ile birlikte astrolog Hande Kazanova'nın açıklamalarına göre 'altını konuşacağız.' 💰Bir birikiminiz varsa bu ay kontrollü davranmanız gerekiyor. Altın'da büyük bir sıçrayış ya da ani düşüşler yaşanabilir.Aman dikkat!📌Mars'ın 20 Temmuz'da İkizler burcuna geçişi ile birlikte kazalara açık durumda olacağız. İletişim kazaları, fiziksel yaralanmalar ve dil yaraları oluşabilir. Ve Temmuz Ayını Oğlak burcunda bir dolunay ile uğurluyor olacağız. 🌕Haziran'da yaşanan Dolunay'ın etkilerini görebileceğimiz hızlı ve yeni kararlar aldığımız bir Dolunay geçireceğiz. 2018 yılından bu yana varsa ödenecek hesaplar bugün kesilecek. Bu Dolunay'da yaptıklarınızın karşılığını alacaksınız, iyi ya da kötü!29 Haziran'da Satürn Retrosu başladı. 🪐Bu dönemde salgınlar, depremler yeni gündemimiz olabilir. Aynı zamanda Satürn'ün yargı dağıtacağını da unutamayalım. Bu ay ektiklerimizi biçtiğimiz ve yeni döngüler başlattığımız harika bir ay olacak!Hadi burçlara geçelim...
Türkiye, Kırım İçin Devrede: Amaç Barışçıl Çözüm
Rus askeri birliklerinin, Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Bölgesi’ne girmeleri ve stratejik noktaların kontrolünü ele geçirmesiyle çok daha tehlikeli bir sürece giren “Kırım bunalımı”, yerel seçim gündemine boğulmuş Türkiye’nin de gündeminde. Kırım bölgesinin Türkiye açısından tarihsel ve stratejik öneminin yanısıra nüfusu 350.000’in üzerindeki Kırım Türkleri ile yakın soydaşlık bağları da Türkiye’nin, bunalımın en kısa sürede ve diplomatik yollarla çözümü için devreye girmesine yol açan unsurlar arasında yer aldı. Ukrayna’da aylardır yaşanan gerilimin, Karadeniz’i etkileyebilecek sıcak savaş sınırına yaklaşması üzerine Cumartesi günü Ukrayna’ya dışişleri bakanını gönderen ve göreve gelen yeni yönetimle ilk temas kuran ülke olan Türkiye, Kırım’da yaşanan gerginliğin giderilmesi için çok yönlü bir diplomatik süreç içerisinde. Bakan Davutoğlu, Cumartesi gününden bu yana aralarında ABD, Fransa, Polonya, Almanya, İngiltere ve AB dışişleri bakanları olmak üzere süreci yakından takip eden ülkelerle yakın temas içinde kaldı ve görüş alışverişinde bulundu. Dışişleri Bakanı’nın bu temaslarının ileriki günlerde de devam edeceği ve Rusya ile de konunun ele alınacağı bir zemin arayışında olduğu kaydedildi. Türkiye’nin konuyla en üst düzey ilgisini gösteren gelişme Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün liderliğinde Pazartesi günü gerçekleştirilen ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile diğer yetkililerin de katıldığı toplantı oldu. Toplantıda, Kırım bunalımının yanısıra gelişmelerin bölgeye olası etkileri ve Türkiye’nin takınması gereken tavır da masaya yatırıldı. Türkiye açısından en olumsuz senaryo, Kırım merkezli gerilimin Rusya ve Ukrayna arasında bir askeri çatışmaya dönme ihtimali olarak görülüyor. Her iki tarafın da Karadeniz’de güçlü filolarının bulunması olumsuz bir durumda gelişmelerin Türkiye’ye önemli yansımaları olabileceğini gösteriyor. Bu kapsamda, olası çatışma durumunda, NATO’nun alacağı karar da Montreux Sözleşmesi ile Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin boğazlardan askeri gemi geçişlerini kontrol altında tutan Türk hükümeti açısından büyük önem taşıyacak. Dolayısıyla Ankara’da yapılan ilk değerlendirmelerde, sorunun sıcak çatışmaya dönüşmeden barışçıl yollarla çözümüne vurgu yapılıyor. Davutoğlu, Pazar günü yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın parçalanmasının bölgedeki birçok tartışmalı bölgeyi de olumsuz etkileyebileceği değerlendirmesini yapmış, Moldova ve Gürcistan’daki bazı bölgelerin de kopuş içine girebileceklerini kaydetmişti. Ancak Davutoğlu, bölgedeki en önemli dengelerden birinin Türk-Rus ilişkileri olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin “Rusya’la bir gerilim içine girmeyeceği” öngörüsünde bulunmuştu. Aynı değerlendirmelerde en acil durum olarak ise sayıları 350,000’i bulan Kırım Türkleri’nin can ve mal güvenliğinin korunması ve gelişmelerin Kırım Özerk Bölgesi’nin Ukrayna’dan kopmasına yol açacak şekilde büyümesini önlemek olarak görülüyor. “Kırım’ı Türkiye’nin bir parçası olarak mütalaa ediyoruz” diyerek, konunun Ankara açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kırım Türkleri’nin geçmişte yaşadığı acıları tekrar yaşamamaları için konuyu hassasiyetle ve yakından takip ettiklerini kaydetti. Atalay, “Kırım bizim için çok önemli. Orada yeni haksızlıklar olmaması için de şu anda Türkiye aktif şekilde devrede,” diye konuştu. Bakan Davutoğlu da 50 kadar derneğin katılımıyla oluşan Kırım Dernekleri temsilcilerini kabul ederek, Türkiye’nin bu süreçte Kırım Türkleri’nin yanında olmaya devam edeceği güvencesini verdi. Kırım Türkleri’nin 1944 senesinde yaşadıkları topraklardan sürüldüğünü ve büyük acılar yaşadıklarını anlatan Davutoğlu, “Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın, Kırım’da veya dünyanın herhangi bir yerinde soydaşlarımızla ilgili herhangi bir meseleye kayıtsız kalacağını zihninizin ucundan bile geçirmeyin,” diye konuştu. Toplantıya katılan Kırım dernekleri adına çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Kırım Türkleri Yardımlaşma Derneği Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Türkleri’nin can güvenliklerinin tehlikede olduğunu belirterek, Ukrayna ordusuna bağlı generallerin bile teslim olmaya başladığını anlattı. Kalkay, Türkiye’den beklentilerinin işgalin durdurulması ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve siyasi egemenliğinin “barışçıl yollarla” korunması için uluslararası toplumu harekete geçirmesi olduğunu da belirtti. Serkan DemirtaşBBC Türkçe
Kırım'da Neler Oluyor?
Ukrayna’nın özerk Kırım bölgesinde çekildiği iddia edilen bir görüntü, bu sabah Rus savaş gemilerinden kalkan askeri MI-24 Hind savaş helikopterlerinin Ukrayna hava sahasına girerek Kırım’da Sivastopol havalimanına doğru uçtuğunu gösteriyor. Youtube’a yüklenen bu amatör videoda gözüken helikopterler, yerel medyaya göre Ukrayna Sınır Güvenliği tarafından da teyit edildi. Helikopterlerin radara yakalanmayacak şekilde alçaktan uçarak ilerledikleri gözüküyor. Zete
Kilis'te Hamile Kadın Taşıyan Ambulansta 5 Bomba Bulunmuş!
Suriye sınırındaki Öncüpınar’a, 20 Şubat’ta 26 insanın öldüğü saldırıdan birkaç gün önce gelen ve hamile bir kadını taşıyan ambulansta bomba düzenekleri bulundu; güvenlik önlemleri artırıldı. Suriye’de başlayan iç çatışmalar sonrasında El Kaide bağlantılı IŞİD Örgütü’nün Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’nda eylem yapmayı planladığı ortaya çıktı. Sınır Kapısı’nda 20 Şubat’ta yaşanan patlamadan birkaç gün önce hamile bir kadını Türkiye’ye getiren bir ambulansta bomba düzenekleri ile uzun namlulu silahlar bulundu. Kilis bölgesinde sınırın karşı tarafındaki Essalame Sınır Kapısı ve çevresini kuşatan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı El Kaide’ye bağlı faaliyet gösteren örgütün, Türkiye’ye yönelik sürekli saldırı planladığı yönünde alınan istihbaratlar, Türkiye güvenlik birimlerini harekete geçirdi. Halep’e bağlı Azez ilçesinin kontrolünü elinde bulunduran IŞİD, Esselame Sınır Kapısı’nın güvenliğini elinde bulunduran Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Kuzey Kasırgası Tugayı ile giriştiği çatışma sonrasında Öncüpınar Sınır Kapısı’nda etkin konuma geçti. IŞİD’in son üç hafta içinde arka arkaya bombalı eylem gerçekleştirmeye çalıştığı belirlendi. Yaklaşık 30 bin Suriyeli’nin kaldığı çadır kentin bulunduğu Esselame Sınır Kapası’nda, son olarak 20 Şubat günü yaşanan bombalı araç patlamasında asıl hedefin Türkiye olduğu bilgisine ulaşıldı. Eylemden üç gün önce 17 Şubat’ta yine sınır kapısından Türkiye’ye giren Suriye plakalı bir araçtan şüphelenilmesi üzerine sınır kapısı geçici olarak kapatılmış ve güvenlik kuvvetleri araçta arama gerçekleştirmişti. Son dönemde bombalı araç eylemlerine karşı alarma geçen Türkiye güvenlik kuvvetleri, Kilis Valiliği’nin oluşturduğu güvenlik duvarı çerçevesinde yoğun bir çalışma yaparken, 20 Şubat’ta yaşanan bombalı araç patlamasından önce yine Türkiye’ye yönelik eylem girişimi olduğu öğrenildi. Milliyet’in aldığı bilgiye göre, 26 kişinin yaşamını yitirdiği eylemden birkaç gün önce, içinde hamile hasta bir Suriyeli kadının bulunduğu belirtilen Suriye plakalı bir ambulans, Suriye - Türkiye sınırındaki tampon bölgeye girerek hasta kadını Türk sağlık ekibine teslim etmek istedi. Lastik patlayınca kaçtı Öncüpınar Sınır Kapısı’nın hemen önündeki tampon bölgede yaşanan bu olay anında, Türkiye’den sağlık ekip hastayı almak için Suriye’den gelen ambulansa yanaştığı sırada ambulans, geri manevra yaparken aracın arka lastikleri yol üzerindeki çelik kapana takılarak patladı. Patlamayla birlikte ambulanstan inen genç Suriyeli şoför, araçtan hızla uzaklaştı. Türk görevliler, araç sürücüsünün bu hareketine önce bir anlam veremezken, hasta hamile Suriyeliyi Türk sağlık ekibinin aracına koyarak Kilis’te hastaneye götürdü. Bomba düzeneği çıktı Durumdan şüphelenen güvenlik güçleri sahipsiz kalan ambulansta güvenlik araması yaptı. Araçta çeşitli kablolar ve bomba düzenekleri bulunması üzerine olay yerine gelen bomba uzmanları, araçta 5 bomba düzeneği ile uzun namlulu silahlar ve roketatar buldu. Elde edilen patlayıcı ve malzemelere el konulurken, bölge savcılığı soruşturma başlattı. Olayla ilgili gelişmeler Ankara’ya bildirildi. Kilis Valiliği’nin aldığı yoğun güvenlik önlemleri çerçevesinde, Öncüpınar Sınır Kapısı’nda tampon bölgede güvenlik önlemleri artırıldı. Milliyet
AKP'den İstifa Eden Vekillerden 'Demokrasi Bildirisi'
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, kendisi başta olmak üzere eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile milletvekilleri Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan adına 'Demokrasi Bildirisi' okudu.Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen İdris Bal, Türkiye'nin geçmişte antidemokratik süreçler yaşadığını, 28 Şubat süreci ve o süreçte yaşananların hafızalarda tazeliğini koruduğunu vurguladı. Son dönemde Türkiye'nin yine antidemokratik bir süreç içerisine girdiğini belirten Bal, 'Ülkemiz hem İslam Dünyası, hem de gelişmekte olan ülkeler açısından model ülke olarak kabul edilirken, son gelişmelerle model olmak bir tarafa kendisi bölgede bir sorun haline gelmektedir. Bu anlamda hem 28 Şubat sürecinin yıl dönümü olması nedeniyle, hem de içinde bulunduğumuz anti demokratik adımların atıldığı bu süreçte demokrasiye, şeffaflığa, hesap verebilirliğe barışa, ortak yaşam bilincine, evrensel değerlere inanan insanlar olarak, hayati konuların kamuoyuna hatırlatılmasının faydalı olduğunu düşünerek aşağıdaki hususlara dikkat çekmek istiyoruz.' dedi. Bal'ın okuduğu Demokrasi Bildirisi şöyle: 'Darbe meşru olmayan yollarla, Anayasa’da ve yasalarda yer almayan bir şekilde gücü elde etmektir. Darbe sadece silahla, tankla yapılmaz. Şu anda yürütme, yasamadaki çoğunluğu da arkasına alarak yargıyı kontrol etmektedir. Bu aslında adı konulmamış bir darbedir. Türkiye’de sistem tıkanmıştır. Türk demokrasisinin istikrarı, imajı ve hukuk devleti gereği sistemin önü açılmalı, Türkiye normalleşmelidir.Kuvvetler ayrılığı, demokrasinin vazgeçilmez bir gereğidir. Kuvvetler ayrılığı yöneticilerin, yönetimin ceberutlaşmaması, diktatörleşmemesi için demokrasilerde temel kural haline gelmiştir. Türkiye’de şu anda kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmıştır. Yargı, yürütme ve yasamanın çoğunluğunun kontrolüne girmiştir. Derhal kuvvetler ayrılığı tesis edilmelidir. Yeni yasalaşan HSYK düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. Yargıyı kontrol ve baskı amaçlıdır. AB normları açısından kabul edilemez bir düzenlemedir. Yargı bağımsızlığı acilen tekrar tesis edilmeli ve baskılar sona ermelidir. Hakim ve savcıların keyfi olarak yer değişikliğine tabi tutulması kabul edilemez ve bu yargıya, yargı bağımsızlığına bir müdahaledir. On bin civarındaki polisin bir gerekçe gösterilmeden, tasfiye mantığı ile yerlerinin değiştirilmesi, özellikle terörle mücadele, organize suçlar, mali suçlar, istihbarat gibi yerlerdeki mesleki tecrübesi olan kişilerin yerlerinin değiştirilmesi, ülkenin iç huzuru ve güvenliği açısından önemli zafiyetler oluşturabilir. Şeffaflık, demokrasinin temel prensiplerinden biridir. Bunun için ise düşünce ve ifade hürriyeti medyanın, STK’ların, Düşünce Kuruluşlarının ve Üniversitelerin özgür olması şarttır. Birçok örnekle sabit olduğu gibi, özellikle Türkiye’de medya ve medya mensupları üzerinde baskılar bulunmakta, talimatlar verilmektedir. Medya ve medya mensupları üzerindeki baskılar kabul edilemez, her kesime yönelik tüm baskılar derhal sona ermelidir. Üniversite ve düşünce kuruluşları bağımsız olmalıdır. Baskı altında hür düşünce gelişemez, hür analizler çözümlemeler yapılamaz. İnternet düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. İnternet düzenlemesindeki kararlar ülkemizi maalesef bir muhaberat devleti yapma yolunda alınan kararlardır. MİT’e dair düzenleme demokratik bir toplumda kabul edilemez niteliktedir. İleride operasyon yetkisi suiistimallere, ciddi sorunlara yol açabilir. Denetim eksikliği ciddi riskleri beraberinde getirebilir. Yaşanan olaylar açısından baktığımızda Sayın Cumhurbaşkanı üzerine düşen görevi yerine getirememiştir. Cumhurbaşkanlığı makamı sembolik olmakla beraber devlet kurumlarının arasında ahenkli bir çalışmak gibi bir görevi vardır. Ancak son süreçte ülkenin sistemi açısından son derece kritik gelişmeler yaşanırken Sayın Cumhurbaşkanı bu misyonunu yeterince yerine getirememiştir. Özellikle özgürlüklerin son derece önem kazandığı, teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediği, internetin bir insanlık hakkı olduğu bu dönemde internetin doğasına aykırı olan bir internet yasasını onaylaması daha sonra HSYK düzenlemesini onaylaması bunun bir göstergesidir. Yolsuzluklara, yargının kontrol ediliyor olmasına karşı ciddi, net uyarılarda bulunamamıştır. Hesap verebilirlik, demokrasinin bir gereğidir. Sayıştay güçlendirilmeli, yetkileri iade edilmeli, statüsü dünyadaki birinci sınıf demokrasilerdeki yere getirilmelidir. Partiler kurumsallaşmalı, lider partisi olmaktan çıkmalıdır. Liderlerin partisi algısı, partilerin lideri algısına dönmelidir. Parti içinde tahammül gücü, hazım kapasitesi artmalıdır. Parti içi demokrasi ve milletvekili saygınlığı, bağımsızlığı olmadan gerçek bir demokrasi tesis edilemez. Bunun için ise başta seçim kanunu değiştirilmeli, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Parti içerisinde öz eleştiri, beyin fırtınası, istişare yapabilecek mekanizmalar geliştirilmelidir. 'Tabular' üzerinden siyaset bitmelidir. Din, tarih, Atatürk, laiklik ve her türlü klasik tabu üzeriden siyaset sona ermelidir. Bir Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist, Ateist ya da başka biri dünyanın her yerinde siyaset yapabilmelidir. Siyasetin ön şartı içinde siyaset yapılan toplum ile toplumun farklı renkleri ile barışık olmak, onların inançlarını, kültürlerini yaşayabilmeleri için imkan hazırlamak ve onların toplumun ve devletin farklı yerlerinde yer alabilmeleri için uygun meşru kanallar açmaktır. Siyaset projeler üzerinden yapılmalıdır. Türkiye’de siyasi partiler arasındaki ideolojik makas çok açıktır. İdeolojik makas daralmalı, partiler birbirleri ile savaşmaya hazır aktörler olarak algılanmak yerine, hizmette yarışan dost aktörler olarak algılanmalı ve partiler arası ilişkiler çatışma yerine işbirliği, istişare, beyin fırtınası formatına oturtulmalıdır. Siyaset yatırım alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Siyasete, servetine servet katmak, almak için değil, vermek için girilmelidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik, medya bağımsızlığı, bağımsız- tarafsız yargı, ideal bir ihale kanunu gibi unsurlar bu bağlamda son derece önemlidir. Türk siyasetinde köşeli, ilkeli, medeni, cesur, kişilere değil ilkelere kendini adamış, demokrat, özgür insanlar daha fazla yer almalıdır. Dış siyasetimiz tekrar barış mantığına, kazan kazan mantığına, tıpkı Suriye ile İsrail’i barıştırmak için arabuluculuk yaptığı model bir formata geri dönemlidir. Ne şekilde olursa olsun, kimler karışırsa karışsın, her türlü yolsuzluk sonuna kadar soruşturulmalı, yargılanmalı ve yolsuzluğa giden tüm yollar kapatılmalıdır. Siyasetçilerin kişisel hırsları ve kariyerleri için devlet sistemi bozulmamalıdır. Devletin DNA’ları ile oynanmamalıdır. Sistemdeki bozukluk ekonomik istikrarsızlığı getirecek ve zaten borçlu olan toplumu daha da borçlu ve ekonomik olarak sıkıntılı hale getirecektir. Siyasal ahlak montaj argümanlarıyla harcanacak kadar değersiz değildir. Siyasal ahlakın korunması en başta siyasetçinin görevidir. Gerçek neyse bağımsız kurumlar tarafından ortaya çıkarılmalıdır. Bu ülkede bir daha ne 28 Şubat yaşanmalı ne de insanların birbirlerini bitirme planları yaptığı, fişlemelerin yapıldığı antidemokratik uygulamalara müsaade edilmelidir. Evrensel değerlerin ve projelerin hazırlandığı, gençlere, kadınlara ve girişimcilere yeni imkanların tanındığı yeni hikayelere, makul olana, evrensel standartlara ve gerçek birinci sınıf demokrasiye ihtiyaç vardır.Cihan
Bilinçaltımız Hastalıklara Yol Açabilir mi?
Hastalıklarımızın sebeplerinin sadece fiziksel olmadığını, duygusal çatışmalarımızın da hasta olmamızda büyük bir etken olduğu bilinen bir gerçek. Ruhsal Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal duygusal çatışmalarımızn hastalık sebebi olduğunu belirtiyor ve “Hastalığı bedenden uzaklaştırmak tedavi edilmeli. Ancak, bilinçaltımıza yerleşmiş ve hastalığa neden olan olumsuz düşünceleri tespit ederek onları dönüştürdüğümüzde hastalıkları kalıcı biçimde ortadan kaldırmak mümkün” diyor. Son zamanlarda hangi doktora gidersek gidelim, “stresten uzak durun” önerisini sık sık duymaya başladık. Yaşamımızdaki her deneyim gibi hastalıklarımızı da düşüncelerimizle, bilinçaltımıza yerleşmiş inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü bozduğumuz zaman ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor. Öfke en önemli etken Ayrıca öfkenin hasta olmamızla ilgili çok önemli bir etken olduğunu vurgulayan Gülnur Ünal Şunları söylüyor: “Yaşadığımız olaylar ve bunların bizde bıraktığı düşünce, inanç ve duygular bilinçaltımızda kodlamalar olarak yerleşiyor. Geçmişte yaşanmış bir olayı kodlayan bilinçaltı, o durumu hatırlatan bir imgeyle karşılaştığında sorunu aktifleştiriyor. Duygusal çatışma yaşadığımız her durum bedenimizde belirli bir bölgeyi etkiliyor. Çatışmanın şiddetine bağlı olarak rahatsızlığın ölçüsü de değişiklik gösteriyor. Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun ağrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok da korku, endişe, öfke, güvensizlik duyduğumuz zamanlarda ortaya çıkıyor. Öfke ya da korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmini, akciğerlerinizi ve diğer organlarınızın sağlıklı çalışmasını bozabilirsiniz.” www.unimetre.com Ayrıca kimi duygu ve düşüncelerin vücudun belirli yerlerinde rahatsızlıkara yol açabileceğini söyleyen Gülnur Ünal, bunları şu şekilde sıralıyor; •Baş Ağrısı: Kendini muteber görmemek. Kendini eleştirmek. Korku. • Kilo: Korku, korunma ihtiyacı. Duygulardan kaçmak. Güvensizlik, kendini reddetmek. Doyum aramak • Bulimia: Kendinden nefretin çılgın bir doldurma ve boşaltması. Umutsuz dehşet. • Bunama (Alzheimer): Çocukluğuna sözde geri dönüş. Bakım ve ilgi talep etmek. Hayatın yükünden kaçış. • Cinsel Soğukluk: Korku, zevk almayı reddetmek. Cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanmak. Duyarsız partnerler. Babadan Korkmak. • Depresyon: Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık. Umutsuzluk. • Hiperaktiflik: Korku. Kendini baskı altında ve çılgın hissetmek • Diyabet: “Keşke öyle olsaydı” düşüncesinden kaynaklanan özlem. Büyük bir kontrol ihtiyacı. Derin keder. “Geriye hiçbir tatlılık kalmadı.” • Horlama: Eski düşünce kalıplarını bırakmayı inatçı bir biçimde reddetmek. • Kalp Krizi: Para ya da mevki uğruna kalbindeki tüm sevinci yok etmek. • Kanser: Derin incinme. Uzun zamandır süren içerleme. İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren bir sır ya da üzüntü. Nefretleri taşımak. “Ne yararı var ki?” yaklaşımı. • Kısırlık: Korku ve yaşama sürecine direnme veya ebeveynlik deneyimine ihtiyacı olamama. • Menepoz: Artık arzu edilmeme korkusu. Yaşlanma korkusu. Kendini reddetmek. Kendini yeterince iyi, yeterli hissetmemek. • Sağırlık: Reddetmek, inatçılık, kendini tecrit etmek. “Duymak istemediğiniz nedir? “Beni rahatsız etmeyin?” • Selülit: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmak. • Tiroit- boğaz rahatsızlıkları: Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edememe: • Göz rahatsızlıkları: Hayatından memnun olmama, kendine güvensizlik, umut kaybı. • Dalak, pankreas rahatsızlıkları: Hayatın zevklerini yaşayamama, gelecekten ve başaramamaktan korkma • Boyun, omuz ağrıları: Yaşamda esnek olmama, inatçılık, öfke kaynaklı duygusal çatışmalar.