onedio
Görüş Bildir

Anıtkabir Haberleri

Anıtkabir ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Anıtkabir ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Mustafa Kemal Atatürk İçin 21 Kasım 1938’de Anadolu’da Yapılan Cenaze Töreninin Fotoğrafları Ortaya Çıktı
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, 10 Kasım 1938'de Atatürk'ün vefatından sonra 21 Kasım'da tüm Türkiye'de ikinci bir matem töreni düzenlendiğini söyledi. Borlat, arşiv çalışmaları ve dönemin yerel basınına yönelik taramalar esnasında 21 Kasım 1938'de Atatürk için Anadolu'da düzenlenen anma törenine dair fotoğrafların ilk kez ortaya çıktığını söyledi.
Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”
Nobel ödülü kazanan Ekonomist Daron Acemoğlu’nun “Atatürk, politik sistemi açmak yerine gücü elinde merkezileştirmeye çalıştı” açıklamalarına gelen tepkilerden sonra gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı da tepki gösterenleri eleştirdi. Katıldığı Youtube yayınında açıklamalarda bulunan Rasim Ozan Kütahyalı “Şeytan taşlamakla Anıtkabir'de yapılanlar benzer eylemler. Bana dindarlar da kızmasın Atatürkçüler de. Ama olan oldu maalesef. Atatürk bir peygamber, Atatürkçülük bir din oldu. Atatürkçüler de İslamcıların kopyası haline geldi” dedi. İşte detaylar… 
A Milli Takım Ata'nın Huzurunda..
İsveç ile Ankara'da bu akşam özel maçta karşı karşıya gelecek A Milliler, müsabaka öncesinde Anıtkabir'e bir ziyaret gerçekleştirdi ve Mustafa Kemal Atatürk'ün huzuruna çıktı.Anıtkabir ziyaretinde Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Başkanvekili Ufuk Özerten ve Yönetim Kurulu Üyesi Ergün Tekin ile Milli Takım Teknik Heyeti ve Futbolcular hazır bulundu.Aslanlı yoldan geçerek Anıtkabir'e gelen kafile, burada Atatürk'e saygı duruşunda bulundu. TFF 1. Başkanvekili Özerten, Atatürk'ün mozolesine çelenk koydu ve Anıtkabir Özel Defteri için kısa bir yazı kaleme aldı. Özerten yazısında, şu satırlara yer verdi: 'Yüce Atatürk, Türkiye Futbol Federasyonu ve A Milli Takım olarak, ilke ve inkılâplarınızın yılmaz bekçisi olduğumuzu hiç kimsenin unutmaması gerektiğini ve Gençliğe Hitabenizin her satırını hiçbir zaman unutmayacağımızı bütün kalbimle temenni ediyorum. Nur içinde yatın. Sizi her zaman özlüyoruz.'Kafile daha sonra Atatürk Müzesi'ni gezerek yetkililerden bilgi aldı, ardından otele dönerek maç saatini beklemeye başladı.Ankara-DHA
Emekli Astsubaylar Anıtkabir'e Yürüdü
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği üyeleri, özlük haklarının iyileştirilmesi talebiyle ölüm orucuna başlayan arkadaşlarına destek vermek amacıyla 'Büyük Ankara Yürüyüşü ve Mitingi' gerçekleştirdi Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği üyeleri (TEMAD), özlük haklarının iyileştirilmesi talebiyle ölüm orucuna başlayan arkadaşlarına destek vermek amacıyla 'Büyük Ankara Yürüyüşü ve Mitingi' gerçekleştirdi. Türkiye'nin farklı illerinden gelen TEMAD üyeleri, Anıtkabir ziyaretinin ardından ellerindeki Türk bayraklarıyla, Abdi İpekçi Parkı'nda toplandı. Buradaki mitingde konuşan TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, Türk ordusunun binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip olduğunu belirterek, 'Büyük Türk ordusunun, Hakkari'nin çıplak dağlarındaki astsubayın yüreği, şehit evladını Peygamber Ocağı'ndan peygamber kucağına gönderen ananın yüreği, Metehan'ın, Alparslan'ın, Fatih Sultan Mehmet'in, Mustafa Kemal'in yüreği bu meydanda bizlerle' dedi. Seslerini ilgili kurumlara yıllardır duyuramadıklarını vurgulayan Keser, bir yılda 20 astsubayın intihar ettiğini belirtti.  milliyet.com.tr
Erdoğan: 'Bana Neden Atatürk Posteri Sallıyorsun?'
Aydın'da halka seslenen Erdoğan, 'Gelirken birisi bana Atatürk'ün posterini sallıyor. Niye bana sallıyorsun ki, büyük ihtimalle CHP'li.' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , 'CHP'nin tavrına bakın 27 Mayıs öncesindeki gibi aynı gerilim siyasetini yürüttüğünü göreceksiniz. İşverenlere, bazı sendikalara, bazı sivil toplum örgütlerine, bazı gençlik hareketlerine bakın, bire bir 27 Mayıs öncesinde ne varsa bugün de aynısı var' dedi. İzmir 'deki programının ardından kentten ayrılan Başbakan Erdoğan 'ı taşıyan helikopter, Adnan Menderes Stadı'na 12.54'te iniş yaptı. Başbakan Erdoğan 'la birlikte eşi Emine Erdoğan , kızı Sümeyye Erdoğan , Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç , Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de Aydın 'a geldi. Başbakan Erdoğan 'ı Ak Parti Aydın milletvekilleri ile Aydın Valisi Erol Ayyıldız , Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Salih Karataş karşıladı. Erdoğan partisinin düzenlediği miting için İstasyon Meydanı'na gelirken saatler öncesinde alanda toplanan kalabalığın coşkusu arttık. Alkışlar eşliğinde sahneye gelen Erdoğan, vatandaşları selamladı. Konuşmasının başında Adnan Menderes'i anan Erdoğan, şunları kaydetti 'Adnan Menderes Ege 'nin bir evladıydı. Onun memleketinde, Aydın 'dayız. Seçimde ya Menderes 'in verdiği demokrasi mücadelesine sahip çıkacağız ya da onu şehit edenlerin yanında yer alacağız. Menderes , düşünceleri ile en çok da milletin kalbindeki sevgisi ile unutulmayacak. O gün Menderes 'e diktatör dediler, bugün bana diyorlar. Menderes 'e yapılanların hesabını 30 Mart'ta sormaya var mıyız? Gazetelerin manşetlerine bakın 27 Mayıs öncesiyle aynı manşetleri göreceksiniz. CHP 'nin tavrına bakın 27 Mayıs öncesindeki gibi aynı gerilim siyasetini yürüttüğünü göreceksiniz. İşverenlere, bazı sendikalara, bazı sivil toplum örgütlerine, bazı gençlik hareketlerine bakın, bire bir 27 Mayıs öncesinde ne varsa bugün de aynısı var. O gün Menderes 'e 'diktatör' dediler, şimdi bana diyorlar. O gün Menderes 'e ' Hürriyet düşmanı' dediler, bugün aynısını bana söylüyorlar. O gün Menderes 'e 'gençleri öldürdü, öldürüyor' dediler, aynısını bana söylüyorlar. Hatta Menderes 'e 'kıyma makinelerinden geçirip cesetlerini saklıyor' dediler. O gün de Menderes 'e en alçakça yolsuzluk iftiralarını, en edepsiz iftiraları attılar, aynını şu anda bana yapıyorlar. Beni o zamanki CHP 'ye yakın paralel yapı mahkum etmişti. Sizlere çok entresan bir olayı hatırlatmak istiyorum. Darbenin ardından 5 kişiye bir cenaze töreni düzenledi. Aynı bugün CHP 'nin yaptığı cenaze töreni gibi. O zaman o 5 kişeye günlerce sokaklarda gezdirip Ankara'ya getirip Anıtkabir'de defnettiler. Bu 5 kişi nasıl öldü biliyor musunuz? Biri darbe esnasında kendi askerinin kurşunu ile. Biri CHP 'li babanın yanında darbeyi kutlamak için sokağa çıktığında ölmüştür. Biri de darbeye hazırlık yaparken elinde silahın patlaması ile ölmüştür. Beşide pisi pisine ölmüştür. Bu 5 kişiyi kara propadanda için kullandılar. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Onların kemiklerini Anıtkabir'den çıkartarak ailelerine verdiler. Bunu kimse hatırlamıyor. İşte CHP zihniyeti bu. Biz büyükşehir yasasını çıkardığımızda CHP itiraz etti. Onlar belediyeciliği bilmez. Onlar yolsuzluğu iyi bilir. Dağları delerek İstanbul'a su getirdik. CHP İSKİ yolsuzluğu ile tarihe geçti. Bir 94 öncesi İSKİ var. Bir de 94 sonrası İSKİ var. O zamanda paralel yapı vardı. O zaman markası farklıydı. Beni mahkum ettiler. Neydi benim suçum. Ziya Gökalp'in şiirini okudum diye mahkum ettiler beni. Bir yerleri yakmadım, yıkmadım. Ama sen niye minarelere neden süngü dedin diye mahkum ettiler. Camiler bizim kışlamız olmadı mı? Ama Kılıçdaroğlu zihniyeti bunu anlamaz. Bu ülkede Said-i Nursi'yi yargıladılar. Ta sürdüler Sibirya'ya. Bir yolunu buldu geldi buraya ülkesine. Ben kendi vatanımda son nefesimi vereceğim dedi. Ona bile tahammül edemediler. Said-i Nursi'nin izinden gittiğini söyleyen zat, hayatında bir kez olsun Bedüizaman dememiştir. 99'da kaçtı gitti ülkesinden. 2 yıl önce davat ettim. Dön gel ülkene dedim ama hala dönmedi. Hala onun söylemlerinde hikmet arayan benim saf kardeşlerim var. İnşallah 30 Mart'ta bu tuzakları bozacağız. Aman ha kardeşlerim sandıklara sahip çıkacağız. Bunlara güvenmeyeceğiz. Her türlü çirkefliği yapabilirler. Bunlar Gezi olaylarında dümen çevirdiler. Ağaç dediler, çevre dediler bunların arkasına sakladılar. Bu tabi Türkiye'ye yönelik bir saldırı idi. Aynı şekilde 17 Aralık, 25 Aralık operasyonları da Türkiye'ye yönelik bir saldırı idi. Yapılan saldırılar sadece bana karşı değil Ak Parti 'ye karşı değildi. Büyük Türkiye'ye karşı yapılmış bir saldırıdır. Ayak oyunları iktidarı yıkmak istediler ama biz dik durduk. Tarih boyunca bu CHP hep darbelerin arkasında durdu. Sandıktan netice alamadı. Şimdi gelirken birisi bana Atatürk'ün posterini sallıyor. Niye Atatürk'ün posterini bana sallıyorsun ki, büyük bir ihtimalle CHP 'li. Ya bana laf üretme iş üret iş üret. Sizin geçmişiniz kirli geçmişiniz. Bunların hepsi belgeli. Ezanı aslından ayıran siz değil misiniiz. Adana Menderes 'i ezanı aslına çevirdiniz diye idama götürdünüz. Her zaman darbelere bel bağladınız. Kendi aralarında bir taktik geliştiridler. MHP'de bunlara takıldı gidiyor. İl il birbilerini destekleyecelermiş. Ama benim partim bunların hepsini sandığa gömer. 30 Mart'ta sandık dışında başka oyunlara baş vuranlara en güzel cevabı halk verecek. En son çete paralel yapı. Hiç merak etmeyin bunu da bitireceğiz. Yeni yeni iftiralar atıyorlar. 2 tane gazete benim oğluma hiç alakası olmayan bir avukat uydurmuşlar. Oğlumun bir sitede evi varmış. Bunu hemen yalanladık ve yargıya başvurduk. Biz Ergenekonla mücadele ettik. Pensilvanya'daki yeni Ergenekonla da mücade edeceğiz. Hiç endişeniz olmasın Türkiye'ye artık sizler istikamet vereceksiniz. haberler.com
Fenerbahçeliler Anıtkabir’i Ziyaret Etti
Fenerbahçe’nin Anıtkabir yürüyüşü bugün yapılacak. Fenerbahçe Dernekleri otobüslerle Ankara’ya ulaştılar. Yürüyüşe bir çok sivil toplum örgütü de katılacak. En dikkat çekici olanları ise “Sessiz Çığlık” eylemleriyle isimlerinden söz ettiren, cezaevinde olan asker yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde” grubu, Milletvekili Mehmet Haberal, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, İsçi Parti İstanbul BŞB başkanı adayı Levent Kırca olacak… Daha bir çok sivil toplum örgütü ve önemli siyasetçi yürüyüşe katılacaklarını bildirdi. PROVAKASYONA KARŞI ÖNLEM Ankara Fenerbahçe Derneği herhangi bir provokasyon ihtimaline karşı da önlem alıyor. Dernek, Anıtkabir öncesinde ve sonrasında herhangi bir organizasyon olmadığını özellikle vurguluyor. Yani Anıtkabir’e gelmeden önce herhangi bir özel toplanma ve yürüyüş olmayacak. Ayrıca Anıtkabir ziyareti sonrası da bir organizasyon olmayacak ve grup dağılacak. Sarı lacivertliler Anıtkabir’e gidecek burada Aslanlı Yol’da yürüyecek ve organizasyon bitecek. Bir provokasyon olmaması için bu durum özellikle vurgulanıyor. YILDIRIM DEFTERE YAZACAK Onbinlerce Fenerbahçeli’nin yanı sıra başka takım taraftarı olan binlerce kişi de anıtkabir ziyaretinde yer alacak. Sarı lacivertliler başta Başkan Aziz Yıldırım olmak üzere tüm yönetim kurulu üyeleri ve kongre üyeleri ile yürüyüşte hazır bulunacaklar. İstanbul’dan bu sabah 07.30’da kalkacak onlarca otobüs ile Ankara’ya akın edecek olan sarı lacivertliler Anıtkabir’in önünde saat 13.30’da buluşacaklar. Tandoğan kapısında gerçekleşecek olan bu yürüyüş sonrası saat 14.00’te Aslanlı kapıdan Anıtkabir’e yürüyüş başlayacak. Mozoleye çelen konulmasının ardından Başkan Aziz Yıldırım’ın şeref defterini imzalaması ile yürüyüş sona erecek PROGRAM 13.30’da Tandoğan kapısı önünde buluşma 14.00’te Aslanlı yoldan yürüyüş başlayacak. 14.30’da Başkan Aziz Yıldırım’ın şeref defterini imzalaması ile yürüyüş sona erecek. Not: Programın öncesinde ve sonrası herhangi bir organizasyon yapılmayacak.
'Rahat Uyu Atam...'
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım tarafından mozoleye çelenk konulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Ardından Başkan Aziz Yıldırım Anıtkabir Özel Defteri'ne duygu ve düşüncelerini yazdı.  Aziz Yıldırım şu ifadeleri kullandı: Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Yüce Atatürk; İtibar ve iltifatlarınıza mazhar olmuş, yegane ruhu Kuvai-Milliye olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Başkanı olarak heyecan ve gururla huzurunuzdayım. İşgal altındaki bir ülkeyi çağdaş, demokratik bir cumhuriyet haline getiren irade ve devrimlerinize sahip çıkmak konusundaki kararlılığımız ve mücadelemiz tamdır. İstikbalde dahi bir gün yurdun tüm toprakları işgal edilmiş, tüm tershanelerine girilmiş, bütün kaleleri zapt edilmiş ve bütün ordulara dağıtılmış olsa da istiklal ve cumhuriyeti müdafa mecburiyetinde kaldığımız da dahili ve harici beddahlara karşı içinde bulunacağımız vaziyet çok namüsait bir vaziyette tezahür etmiş olsa da; 'Rahat Uyu Atam. Yolun Yolumuz. Andın Andımız olacaktır. Söz veriyorum ki devrimlerinizi ve ilkelerinizi unutturmak isteyen karanlıkların yüzünde yanan son bir ışık kalacaksa o Fenerbahçe olacaktır. Ve muhtaç olduğumuz yegane kudret yolunuzda akmak için 1 dakika bile tereddüt etmeyecek olan damarlarımızdaki asil kanımızdır. Her gün biraz daha artan 'özlem' ve 'hasretlerimizle'... Ercan ATA, Ankara-DHA
uA'dan Yıldırım ve F.Bahçe'ye Sert Sözler
Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Fenerbahçe'de bugün yapılan Anıtkabir ziyaretine Galatasaray'ın etkili taraftar grubu ultrAslan'dan cevap geldi. Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Fenerbahçe'de bugün yapılan Anıtkabir ziyaretine Galatasaray'ın etkili taraftar grubu ultrAslan'dan cevap geldi. Binlerce sarı lacivertli taraftarın katılımıyla gerçekleştirilen Anıtkabir yürüyüşü sonrasında Galatasaray'ın taraftar grubu ultrAslan, Fenerbahçe Kulübü'nü hedef alan sert bir açıklama yayınladı. Yazıda, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım için 'A.Y.' ibaresinin kullanılması ise dikkatlerden kaçmadı. İşte ultrAslan'ın yayınladığı o bildiri; Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş en kapsamlı şike davasında hüküm giyen SUÇLULAR ve suçlarını örtmek için paravan olarak örgütledikleri kalabalık; son çare olarak Anıtkabir’e çıkmış ve Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü de kendilerine kalkan etme çabasına girişmişlerdir. Başkanlığı boyunca yolu Anıtkabir’den pek geçmeyen A.Y. kendi oluşturduğu bataklığı ve sabit olan suçunu unutarak “Türkiye İçin Adalet, Fenerbahçe İçin Adalet” diye Ata’nın huzuruna çıkmıştır. Peki acaba ATATÜRK devrimleri, ilke ve inkılapları, dünya görüşü ve adalet anlayışı gibi hususlarla bu suç aklama çabaları ne kadar örtüşüyor? “BEN SPORCUNUN ZEKİ, ÇEVİK VE AYNI ZAMANDA AHLAKLI OLANINI SEVERİM.” diyen Atatürk, kendisini Atatürkçü olarak “pazarlayan” zatların takımı olan Fenerbahçe’ye bazı oyuncuların transferlerinin kendilerine karşı kötü oynaması karşılığında gerçekleştiğini bilse “OLMAZ OLSUN SİZİN GİBİ ATATÜRKÇÜ” demez miydi? 'HUKUKTA İDARE-İ MASLAHAT VE HURAFELERE DAYANMAK MİLLETLERİ UYANDIRMAKTAN MEN EDEN EN AĞIR BİR KÂBUSTUR. TÜRK MİLLETİ ÜZERİNDE KÂBUS BULUNDURMAZ.' Diyen ATATÜRK; eğer hayatta olsa şike meselesini gerektiği gibi çözmek yerine hukukun üstünlüğünü değil üstünlerin hukukunu isteyen hükümlü A.Y.’yi huzurundan kovmaz mıydı? Bu yalancıların hurafeleri altında hipnotize olan ve haftalık yürüyüşler düzenleyen güruha uyanmalarını öğütlemez miydi? Avrupa Futbolu’nun düzenleyicisi UEFA’dan şike yaptığı şüphesiyle men edilen, şike yapmadığına ilişkin yalan beyan vermesiyle 2 yıl ceza alan ve bu beyanı vefat eden bir kulüp üyesinin üzerine yıkan hükümlü A.Y. ve yandaşları “MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZÜ, MUASIR MEDENİYET SEVİYESİNİN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ” hedefini koyan ATATÜRK’ün hedeflerine ihanet ederken hangi ATATÜRKÇÜLÜK anlayışına sahiptirler? Sahte çürük raporu alan, bu rapor ortaya çıkınca geçmişe dönük bedelli yasasından yararlanan hükümlü A.Y.; hangi yüzle ordusundan kaçtığı GAZİ MUSTAFA KEMAL’in huzuruna çıkmıştır? “ANCAK HATALARINI KABUL EDENLER, AFFEDİLMEYE LÂYIK OLURLAR. ÇÜNKÜ, BUNLAR, HATALARINI ANLAMIŞ, PİŞMAN OLMUŞ, BİR DAHA AYNI HATAYI İŞLEMEMEYE KARAR VERMİŞ KİMSELERDİR. FAKAT SUÇLARINI SAPTIRMAYA VE SAVUNMAYA KALKIŞANLAR, AYNI YOLDA DEVAM EDECEKLER DEMEKTİR Kİ, BUNLARI HOŞ GÖRÜP AFFETMEK KESİNLİKLE UYGUN DEĞİLDİR.” sözleriyle bugün aynı suçlarına devam etme cüreti gösteren yüzsüzleri onlarca yıl önce tanımlayan ATATÜRK, bugün yaşasaydı şikecilerin sözde adalet özde suça tolere arayışlarına karşı durmaz mıydı? “BENİ GÖRMEK DEMEK BEHEMAHAL YÜZÜMÜ GÖRMEK DEMEK DEĞİLDİR. BENİM FİKİRLERİMİ, BENİM DUYGULARIMI ANLIYORSANIZ VE HİSSEDİYORSANIZ BU KAFİDİR” diyen Ulu Önder ATATÜRK’ün fikir ve söylemlerini sadece dilde söyleyip kalplerinde ATATÜRK’ü işledikleri suçlara perde yapmaya çalışan bu güruh bilmelidir ki; TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURUCUSUNU SADECE KENDİ LİDERLERİ GİBİ LANSE ETMEYE ÇALIŞANLAR TÜM ÜLKENİN ATATÜRK SEVGİSİ VE ANLAYIŞI KARŞISINDA BAŞARILI OLAMAYACAK VE ATATÜRK DEVRİMLERİNE KARŞI EYLEMLERİ ELBET ORTAYA DÖKÜLECEKTİR. ÇÜNKÜ BU ÜLKE ATATÜRKÇÜLÜK MASKESİ ALTINDA HER TÜRLÜ HİLE VE HURDAYI YAPANLARIN CİRİT ATABİLECEĞİ BİR YER OLMAYACAK; TAM AKSİNE ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARI DOĞRULTUSUNDA O’NUN GÖSTERDİĞİ HEDEFE DURMADAN YÜRÜYEN DÜRÜST VE AHLAKLI NESİLLERİN OMUZLARINDA YOLUNA DEVAM EDECEKTİR ! ultrAslan
Dünya Basınından Olay Gönderme!
Dünyanın en önemli medya kuruluşlarından biri olan Financal Times, Fenerbahçeli taraftarların Anıtkabir ziyaretini bakın hangi haberin fotoğrafı olarak kullandı. Fenerbahçeli taraftarların uzun süredir organizasyonu için uğraştığı ve dün Ankaraya'ya adeta çıkarma yaptığı Anıtkabir ziyareti ülkemizde büyük yankı buldu. Sarı lacivertli taarftarlar her kesimden binlerce Fenerbahçeliyi bir araya getiren organizasyonda Ata'nın huzuruna çıktılar. Anıtkabir ziyareti dünya basınına mesaj oldu Fenerbahçe'ye gönül vermiş isimler hem son dönemde yaşanan siyasal sııntıları hem de sarı lacivertli camianın istediği yeniden-adil yargılanma taleplerini yüksek sesle dile getirdiler. Ülkemizde son günlerde yaşanan ve son olarak sosyal sitelerinin yasaklanmasıyla devam eden süreç dünya basınında da geniş yer buldu. Financal Times'ta yer alan haberde Türkiye'de yasaklana Twitter'in yankılarına yer verildi. Gerek Avrupa gerekse de Amerika'dan gelen siyasi tepkilerin yer aldığı haberde Fenerbahçe taraftarlarının Anıtkabir yürüyüşünden fotoğraflar yer aldı. Financal Times uluslararası baskısı ve internet sitesinde yer alan haberde Fenerbahçe taraftarının Anıtkabir fotoğraflarının Twitter yasakları haberinde kullanılması dikkatlerden kaçmadı. Haberin detyaındaysa Fenerbahçeli taraftarların muhalif tavırlarından bahsedildi. Son dönemde yaşanan sıkıntılıların yer aldığı haberde sarı lacivertli taraftarların Ata'nın huzurundaki fotoğraflarının kullanılması da siyasi rejime bir gönderme olarak algılandı.
‘Hiçbir İktidarın Dili Olamayız’
Ekranların Behzat Ç’si Erdal Beşikçioğlu, bugünlerde “Bir Delinin Hatıra Defteri” ile İstanbul’da. Oyundan sonra, merdivenlerde göründüğünde, delikanlının biri önüne atılıyor: ‘Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Abi sen nasıl bir adamsın ya!’Üsküdar Stüdyo Sahne, oyunu bekleyen insanlarla tıklım tıklım. Bazıları şanslı. Satışa sunulduğunda dakikalar içinde tükenen biletlerden alabilmiş. 2008’den beri bu böyle. Diğerleri bir ihtimal, sahnede boş yer kalmasını dileyerek bekliyor. Onların sayısı da hiç az değil.Oyun başlıyor. Yaklaşık 1.5 saatlik, tek perdelik, tek kişilik bir oyun. Tiyatro sanatçısının enstrümanı bedenidir derler. Sahnedeki oyuncu bu ifadenin saf karşılığı. Hareketli vincin üzerinde, Gogol’ün “Bir Delinin Hatıra Defteri” eserini, alın teri sahneye yağarken, tek an soluğu kesilmeden oynuyor.Kalabalık da nefesini tutmuş, 7. sınıf memur Poprişçin’i sistemin nasıl delirttiğini izliyor. Oyun bitince alkış kıyamet.Ama aradan yarım saat geçmesine rağmen kimsenin Stüdyo Sahne’den ayrılacağı yok. Sanatçının yanlarına gelmesini bekliyorlar. Alkışlamak yetmemiş, bir kez de yüz yüze teşekkür etme hevesindeler.Merdivenlerde göründüğünde, delikanlının biri, sanatçının önüne atılıyor. Hayranlık ve içtenlikle “Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Abi sen nasıl bi adamsın ya!” diyor.Gence gülümseyip göz kırpan o abi, Erdal Beşikçioğlu. Bu kez Behzat Ç. değil, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun turnedeki oyuncusu olarak seyircilerin arasında.Tüm bunlar olup biterken, kapıda, Devlet Tiyatroları’nı lağvedecek, hükümetin Türkiye Sanat Kurumu Yasa Tasarısı Taslağı’na karşı imza kampanyası var.‘Sistem değişmediği sürece…’‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ klasik bir eser. Ama bugünleri de çok iyi anlatıyor değil mi?Sistemler değişmediği sürece dertler de değişmiyor. Dertler değişmediği zaman, bilmem kaç tarihinde yazılmış bir oyunun bugünde karşılığını bulabiliyorsunuz. Zaten edebiyat böyle bir şey. Şimdi bir de yaşadığımız hikâyeyle, Gogol’ün anlattığı hikâye arasında paralellik kurulunca...‘Gençler sorguluyor’Aslında metaforlarla yüklü ağır bir hiciv. Oyuna gençlerin ilgisi de muazzam. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?Gençler her şeyi araştırıyor, sorguluyor. İnternet, kitabın yerini almış durumda, okumaya ön ayak oluyor. Biz biraz daha romantik insanlar olduğumuz için, elimizdeki kitapla, onun yazarı tarafından var edilip elle tutulur bir hale geldikten sonraki durumuyla ilgileniyoruz.Ama gençler bilgi açlığına düştükleri için, neredeyse bütün dünyadaki bilgileri emiyorlar. Biz onların yaşlarındayken tek kanal televizyonumuz vardı, üzerinde dantel örtülü. Onlar ceplerindeki telefonlarla her şeye ulaşabiliyorlar. Her ne kadar engellenmeye çalışılsa da bir yolu bulunup o bilgiye ulaşıyor.‘Senaryo inandırıcı değil’Engel demişken, konu mecburen internet yasaklarına geliyor…Başbakan “Bundan 10 yıl önce SSK’de kuyruktaydınız” diyor. 10 yıl önce benim 226 KB’lik bir bilgisayarım vardı. Şimdi dünya bambaşka bir teknolojiye ulaştı. Devletin işletilmesine talip olan bir iktidarın zaten bu değişimin gereğini yapması gerekiyor. Bu çok normal, yapmazsa ayıp.Ama bunun yanında Twitter’ı kapatmaya çalışıyor. Bu hareket çok gülünç. Bir de diyorlar ki yargı gereği kapatmak zorunda kaldık. Böyle bir bahane olabilir mi?Bu senaryoyu kimse beğenmiyor. İnandırıcı bulmuyor. İnandırıcı bulmayınca da bu filmin gişesi olmaz.‘Tedavi görmeli…’Geçende Türk Tabipleri Birliği, Başbakan’ın ruh sağlığından endişe duyduğunu açıkladı. Siz 6 yıla yakın zamandır, sahnede “deli”yi canlandıran biri olarak, nasıl buluyorsunuz ruh halini?3 yıl boyunca Behzat Ç. gibi bir karakteri canlandırdım. 3 yıl boyunca sabahtan gece yarılarına kadar bir rolle beraber yaşamak zorunda kaldım. Her şeyi aynı şekilde kodladığınızda, bir süre sonra kendinizi öyle zannetmeye başlıyorsunuz. Bu büyük bir hastalıktır.On yıllık bir iktidar süresince, hikâyenin böyle geliştiğini düşünürsek, birtakım ruhsal değişiklikler çok normaldir. O da insan. Ama bunun kişi tarafından fark edilip tedavisinin yapılması gerekiyor.Bazen insanlar devlet işletmesine geldiklerini unutabilir. Bunun hatırlatılması gerekiyor. Devlet başka bir şey. Onun işletmesine gelen siyasi iktidarlar başka.Hizmeti görmezden gelmek…Yıllardır biletleri yok satan bir oyunun kahramanı, bir devlet sanatçısı olarak, TÜSAK tasarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?TÜSAK büyük bir saçmalık. İngiltere sistemi diyorlar, ama dünyada en fazla DVD’nin satıldığı ülke İngiltere’dir. Eğitim seviyesi o kadar yukarıda ki. Ben Diyarbakır’da mecburi görevimi yaptığım zaman, Güneydoğu’daki kasabalara, köylere gidiyorduk. Sahneleri yoktu, yemekhanelerde masaları yan yana koyup sahne haline getiriyorduk. Şimdi sistem böyleyken, Devlet Tiyatroları’nın yaptığı hizmeti görmezden gelmek korkunç. Bir de aranızda çalışmayan adamlar var diyorlar.‘TÜSAK büyük bir yalan’‘Bankamatik sanatçıları’ söylemi...Evet, ama o bankamatik sanatçılarını biz yaratmadık. Devlet Tiyatroları kurulduğundan bugüne kadarki hükümetlerin kayırmalarıyla gelen birtakım arkadaşlar eğer oradaysa, bu kurumun problemi değildir. Siyasi iktidar Devlet Tiyatrosu’nun üzerinde hâkimiyet kurduğu sürece bankamatik sanatçıları maalesef oluşacaktır.Siz siyasi iktidarlar olarak elinizi ayağınızı çekeceksiniz ki biz kendi kıstasımızda, kendi entelektüel seviyemizdeki insanlarla beraber sorunlarımızı çözelim.Bir kere olsun tiyatroya gelmemiş bir insanın tiyatronun sıkıntılarını bilmesi mümkün değildir. O yüzden TÜSAK büyük bir yalan, kandırmaca ve umarım bu konuda halk desteğini bizden esirgemez.Sadece bizim için değil, Shakespeare çok önemli bir laf söylemiş: “Bir tek bilgili dost bilgisiz bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için.” Halkın desteği bunun için gerekli. Güneydoğu için, Doğu Karadeniz için, İç Anadolu için... En azından herkese soru sormasını öğretebilmemiz için gerekli.‘İçeride de oynarım…’İşin bir de repertuvar boyutu var. Malum, genel ahlak kriteri vb. Diyelim “Bir Delinin Hatıra Defteri” uygun bulunmadı, ne yaparsınız?Bedenim kaldırabildiği ölçüde, kendi imkânlarımızla oynarız. Yasaklarlar, ben yine oynamaya devam ederim. Suç işledin derlerse içeride de oynarım. Çünkü benim başka derdim yok.Bir kavram kargaşası var. Bunu yaratan da hükümetin lideri. Sanatçının tanımının yeniden yapılması gerekiyor. Değersizleştirmeye çalıştığı ölçüde hepimizi aynı kefenin içine koyuyor. Bizi niye basitleştiriyorsun? Niye değersizleştiriyorsun? Öyle kolay yetişen insanlar değiliz biz.Geçenlerde çok üzüldüm. Bunları söylediğimiz için ateist olduk biz. Benim nüfus kâğıdımda İslam yazıyor kardeşim! O değerlendirdiğin kitle içindeyim, ama ateist değilim. Bir başbakana bunun için dava açabilir miyim diye çok düşündüm. Belki şimdi burada söylemek bile yeterli: Ben ateist değilim. O senin söylediğin standartlardayım, nüfus kâğıdımda da İslam yazıyor.‘Tiyatroda ısınalım…’Devlet sanatçıları, özel tiyatrolardakiler gibi, kendini halka teslim edemez mi? Bu da bir alternatif olamaz mı?Oyuncular iyiyse tabii ki seyirciyle buluşmaya devam edecekler. Ama bizim amacımız seyircilere 50 lira karşılığında bu işi sunmak değil. Bizim amacımız 5 liraya, 10 liraya sunmak. Kısıtlı bütçesi olan bir insanın evde yakacak odunu yoksa bu gece tiyatroda ısınalım diyebilmesini sağlamak.İkinci Dünya Savaşı sırasında bu yapıldı zaten. Almanya bombalanırken Alman tiyatroları doluydu. Toplu halde ısınabildikleri için... Kalben, ruhen, zihnen ısınmak manasında da söylüyorum bunu.‘Mesleğim gereği…’ Bir tarafta TÜSAK tartışması varken, Ankara’daki Devlet Tiyatroları arazisindeki talan yaşandı. Siz oradaki manzarayı gördünüz, manzara nasıldı?O olay çok korkunç. Bir devlet kurumunun özel bir şirkete karşı yalnız bırakılması korkunç. Teamüllere aykırı. Biz devletin kurumuyuz ve devlet ayakta kaldığı sürece biz de üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmakla mükellefiz.Biz hiçbir siyasi iktidarın dili ya da söylemi olamayız. Ben buna inanıyorum, bu inancımı da insan gibi sonuna kadar söylemeye, anlatmaya çalışacağım. Çünkü benim mesleğim bunu gerektiriyor.‘Baba, ben bu ülkeden…’Erdal Beşikçioğlu’yla sohbet ederken, “Geçen gün çok önemli bir şey oldu” diyerek anlatmaya başlıyor. O çok önemli şey, Berkin Elvan’ın ölümünün ardından, 13 yaşındaki kızının eve gelip “Baba, ben bu ülkeden nefret ediyorum” demesi.Sonrasını yine ondan dinleyelim:Kızımla 3 yaşından beri Anıtkabir’e gideriz. Orada olmak, o hikâyeleri anlatmak, Cumhuriyetin ne manaya geldiğini anlatmak...Bütün gelişim sürecinde böyle bir ortamda büyümüş bir genç kız adayı okuldan gelip “Baba, ben bu ülkeden nefret ediyorum” dedi. Neden kızım diye sorduğumda yanıtı “Bu ülkenin başbakanı çocukları öldürüyor” oldu.Bu noktadan sonra beni ilgilendiren ne ayakkabı kutusu, ne yolsuzluklar, ne başka bir şey. 13 yaşında bir kız çocuğu, kalbiyle, ruhuyla hareket edip hayatı sorgulamaya başladığında böyle bir örnekle karşılaşıyor. Bu reva mıdır?Bir çocuk ölmüş. Allah rahmet eylesin demek çok mu zor? Bir ölümü siyasi rant haline getirmek bu kadar basit mi?Benim ailemin içine böyle hastalıklı bir düşünce düşmüşse o zaman ben bir baba olarak sorgulamaya başlarım. Bunu yapmaya bu devlette yaşayan hiç kimsenin hakkı yok. Başbakan’ın bile.Aslı Uluşahin / Cumhuriyet