onedio
Görüş Bildir

Yıldız Tilbe Haberleri

Yıldız Tilbe ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Yıldız Tilbe ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Aleyna Tilki'yle Aynı Zorluğu Yaşamış: Melek Mosso Yıllar Önce Hemcinsi Tarafından Zorbalandığını İtiraf Etti
Son dönemlerin en popüler şarkıcılarından biri olan Melek Mosso güçlü sesi, enstrüman yeteneği ve sahne şovlarıyla gündemden düşmüyor. Açıklamalarıyla da dikkat çeken ünlü şarkıcı, Kral Müzik YouTube kanalında gazeteci Serhat Tekin’in konuğu oldu. Mosso, kadın şarkıcılar arasındaki rekabet konusuna değindi. Yıllar önce zorbalandığını açıklayan Melek Mosso'nun bir hemcinsi sanatçıyla yaşadıklarını da itiraf etti.
Safiye Soyman'ın Filtre Dozundan Nasiplenen ve Tanınmaz Hale Gelen Yıldız Tilbe İkilinin Değişimini Tiye Aldı
Yakın dostu Seda Sayan'la yaptığı bol filtreli paylaşımlarıyla görmeye alışık olduğumuz Safiye Soyman, Faik Öztürk'ten sonra Yıldız Tilbe'yi de kurbanlarından biri yaptı! Şarkılarıyla ve sahneleriyle yıllardır müzik sektöründe varlığını koruyan Safiye Soyman adını sık andığımız isimlerden biri. Faik Öztürk'le olan birliktelikleriyle konuştuğumuz çift zaman zaman manşetlere yaptığı şop miktarlarıyla düşebiliyor. Safiye Soyman'ın 'gençlik' filtresinden nasibini alan son isim ise Yıldız Tilbe oldu... Tilbe hem kendisini hem arkadaşını bu pozun ardından tiye almadan edemedi.
Yine Bildiğiniz Gibi: Konserin Ortasında Ayakkabısını Çıkarıp Çoraplarını Giyen Yıldız Tilbe Yine Dile Düştü
Türk müzik dünyasının en özgün isimlerinden biri olan Yıldız Tilbe, kendine has tarzı ve duruşuyla dikkat çeken bir sanatçı. Ürettiği eserler ve başarılı yorumlarıyla geniş kitleler tarafından takdir edilen Tilbe, müziğin yanı sıra kişiliği ve duruşuyla da öne çıkan bir figür. Tilbe, kendi tarzını yaratmayı başarmış ve bu tarzıyla Türk müzik camiasında kendine özel bir yer edinmiş durumda. Her daim gerçekliğini ve doğallığını koruyan Tilbe, bu özellikleriyle de hayranlarının gönlünde taht kurdu. Sahnede yaptığı her hareket, yaptığı her açıklama olay olsa da her birimiz 'O Yıldız Tilbe' diyebiliyoruz.
Yıldız Tilbe: Youtube Yasağı Bana Haksızlık
20 yıl önce yayınlanan ilk albümü ‘Delikanlım’dan bu yana 17’inci albümünü çıkartan Yıldız Tilbe önceki gece ‘Sahne İstanbul’da program yaptı. Şarkı aralarında hayranlarıyla sohbet eden Tilbe, Youtube yasağına da isyan etti... ‘Şivesi Sensin Aşkın’ isimli yeni albümü bir gün önce piyasaya çıkan sanatçı, yaklaşık 700 kişinin doldurduğu mekanda ilk olarak yeni albümünden ‘Kardelen’ isimli şarkıyı söyledi. Yıldız Tilbe, şarkıyı bitirince şunları söyledi: “Ben bugün çok mutluyum. Dün yeni bir albümüm çıktı. 12 şarkıdan oluşuyor. Güle güle dinleyin İnşallah. Ben hepsini ayrı beğeniyorum. Hepsi farklı birbirinden. En güzel hangisi karar veremiyorum. Siz dinlediniz mi? Karar verdiniz mi? İnşallah ben yaşlılığınızın da sanatçısı olacağım.” Ardından, ‘Seni sana Bırakmam’ ve ‘Zaten Aşklar Hep Yalan Dolan’ı seslendiren şarkıcı kendine has dansıyla da izleyenleri coşturdu. Şarkı aralarında hayranlarıyla sohbet eden Tilbe, “İsteklerinize açığım. Benden her türlü şarkıyı isteyebilirsiniz. Kendi şarkılarımın dışında şarkılar da söylüyorum” dedi. Youtube yasağına da değinen sanatçı şöyle devam etti: “Youtube bir açık bir kapalı, döner kapılar gibi. Ben Youtube’da faydalı içerikler paylaşıyorum. Şarkılarımı, şiirlerimi paylaşıyorum. Zararlı içeriklere bakmıyorum. O sayfalar kapatılsın. Youtube yasağı bana haksızlık.”Milliyet
Sıla: "Evdeki Televizyonu Söktüm"
Sıla: Twitter, bize zaman kazandırıyor. Herkes muhabir oldu. Doğalgaz patlaması olduğunda ilk televizyonlar yayında değildi, hepimiz ilk Twitter'a baktıkŞarkıcı Sıla, “TV ile hiç alakam yok. İki üç senedir hiç TV seyretmiyorum, sadece film seyredecek bir düzenim var. TV’yi söktüm. Söktüm, çünkü her baktığımda biraz daha düştüğümü gördüm TV’ye” dedi. Yeni albümü 'Yeni Ay'ı geçen ay yayımlayan Sıla, Radikal gazetesinden Armağan Çağlayan’a konuştu. Armağan Çağlayan’ın Sıla ile yaptığı söyleşi şöyle: Sizin çok mesafeli bir tavrınız var. Bu mesafe özellikle mi? Mizaç. Hep böyleydim, çocukken de. Beni sonradan tanıyanlar çok şaşırır. Ama özellikle koyduğum bir mesafe değil. Bir ticari yaratım değil, böyleyim. Alışmam zaman alıyor benim insanlara. Önce biraz durup bakmayı seviyorum. Sonra kendiliğinden doğal bir şekilde çözülüyor, duvar da kalkıyor. Ama bu mizaca ters bir meslek yapıyorsunuz? Sahnede böyle değilim ama. Konserde çok iyi ve rahat bir bağ kurarım. Onu almaz yani seyirci, mesafeyi. Zaten şarkılar da arayı kapatıyor. Yazım süreci de malum yaratım süreci de çok benle ben arasında. Sıkıntısını çekmiyorum yani. Bir de daha yapış yapış bir hale alıştığımız için senelerdir, o yüzden benim yapım farklı geliyor. Popüler kültüre de magazine de bir mesafe varmış gibi duruyor... Sevmiyorum magazini. Kastım şu: Olması gereken magazine her zaman varım. Ama çok özel hayat, çok açık bir hayat, yani kendimi göstermeyi çok sevmiyorum. Anlatmak istediklerimi zaten şarkılarla anlatıyorum. O kadar merak ettiklerini zannetmiyorum ben de merak etmiyorum mesela. Hiç merak etmez misiniz başkasını? Ben insanlara bakmayı seviyorum. Burası bir kafe olsa mesela ben size bakarım. Ama Armağan Çağlayan olarak değil x biri olarak bakarım. İnsanları seyretmeyi seviyorum, tepkilerini, nasıl cevap verdiğini.. Bu da bir mesleki deformasyon aslında. Seviyorum insanları seyretmeyi, nasıl âşık olur diye, kime âşıktır diye merak etmiyorum. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Ben çok seviyorum müziğinizi, bana arabeske yakın geliyor, Müziğinize “Tam rakı masası şarkıları” diyorlar.. Çok hoşuma gidiyor bu benzetme. Rakı masası çok samimi ve âdâplı ortamdır. Dolayısıyla iyi bir tanım. Ben çocukken kendi şarkılarımı yazıp söyleme hayali kurdum. Evet, deodorant şişesi ya da saç fırçasıyla çok anım var. Geceliğimiz arkasına kıskaçlı kuyruk, Emel Sayın’dan özenip. Ama hiçbir zaman sadece yorumcu olarak, ışıkların altında olmak istemedim. Hep kendi şarkımı, sözümü ve hikâyemi anlatabileceğim bir şey düşledim. En büyük şansım; yaptığım işin popülist bir yerden çıkmayıp popüler olması. Müziğimi özgün olarak tanımlıyorum, benim müziğim işte! Siz mesela modern Yıldız Tilbe gibi geliyorsunuz bana. Şarkı tarzından ödün vermeyen, kendi tarzı olan, piyasanın peşine takılmayan.. Bizim şöyle bir şarkıya ihtiyacımız var diye hiç oturmadık biz kanepeye. Hiç gitarı almadık öyle elimize. Hep içimizden döküldüğü gibi onun peşinden gittik. O zaten insanı özgünleştiren. Ötekisi iyi bir şey değil. Çok talihsiz bir zamanda çıktı ‘Yeni Ay’ albümü. İnsanların çok politikleştiği bir dönemdi... Siz de büyük bir cesaretle çıkardınız. Hiç kimsenin aklına gelmedi mi? Çok konuştuk bunu. İki ay daha bekleyeceğiz, seçimi atlatacağız... Çok şey değişir mi dinleyicim için? Hayır, biraz aralanmış olurlar sadece. Dolayısıyla korkmadan yürüdük, bir zararını da görmedim. Gayet olması gereken yere ulaştı. Şimdi de ikinci klibi ‘Yabancı’ya çektik. 15 gün içinde izlersiniz tahmin ediyorum. Biraz da bu müziğinize ve kendinize güvenle ilgili bir durum… Evet, yaptığım işe güveniyorum. Zaten güvenmediğim şey olaydı ben onu CD’ye bastırmazdım. İlgileniyor musunuz Türkiye’de neler olduğuyla? Politize olmaktan kaçındınız mı? Mümkün değil kaçınmak. Yaşadığınız topraklarda ne oluyorsa ilgili olmak zorundasınız. Ben biraz politikadan kaçtım, çünkü ben politik bir aileden geliyorum. Benim iki dedem de -biri Adalet biri de Demokrat Parti’den- milletvekiliydi. Bir tanesi Yassıada mahkûmlarından hatta, Muzaffer Balaban. Babam çok uzun süre politikayla uğraştı, milletvekili olacaktı köşesinden döndü. Dolayısıyla biz ne zaman otursak bir yerden sonra politika konuşulur. Kaçış yok. Ayrıca o kadar çok şey yaşandı ki son dönemde kayıtsız kalmak imkânsız. Dışardan baktığımda sizin sosyal demokrat bir aileden geldiğinizi düşünürdüm. Belki attığınız tweet’lerden dolayı öyle olabilir. Olabilir. Ben biraz daha sosyal demokratım diyelim. İzmirli misiniz aslen? İzmirliyim. Denizli doğumluyum, babam Denizlili annem İzmirli. İlkolulu Denizli’de bitirdim. Daha sonra Fransızca sevdası yüzünden İzmir’e okumaya gittim. Üniversite için İstanbul’a geldim. Müzik piyasasında ilk kiminle tanıştınız? İstanbul’a geldiğim sene Fransız Edebiyatı’na girdim, çünkü konservatuvarı kazanamadım. Küstüm de biraz müziğe. Fransız edebiyatından giderim diye düşündüm. Fakat ilk sene illallah geldi. Evde gizli gizli şarkı yazıp söylüyordum. Bir arkadaşım Bilgi’de müzik okuyordu, onunla konuştum. “Bir piyanist arkadaşım var. Çok iyi anlaşacağını düşünüyorum. Senin gibi delidir biraz. Çalış onunla, bak bakalım” dedi. Demir Durukan, şimdi çok iyi bir müzisyen oldu Viyana’da. Onunla çalışmaya başladıktan sonra çok şevklendim. Sonrasında Bilgi’de Caz Vokal’e girdim ve rahmetli Nuket Ruacan’la çalışmaya başladım. Çok klişe ama hakikaten sahne tozu yutmak lazım. Liseden beri tanıdığım Cem Öcal, Kenan Doğulu’ya vokal yapardı o zamanlar. “Ben seni Cihan Okan’a yönlendireyim” derken bir haftada Kenan Doğulu’nun sahnesinde buldum kendimi. En çok şeyi o sahnede öğrendim. 2000 yılında başladım Kenan’a, ilk albümümün çıktığı 2007’ye kadar vokalliğini yaptım. Çok şey öğrendiğim bir yerdi. Kenan Doğulu’nun çok yardımı oldu. Popüler kültüre uzak duruyorsunuz ama çıkan albümleri alır mısınız, dizi izler misiniz, Türk yazarları okur musunuz? Merak ettiklerim oluyor müzikal olarak, onları takip ediyorum. TV ile hiç alakam yok. İki üç senedir hiç TV seyretmiyorum, sadece film seyredecek bir düzenim var. TV’yi söktüm. Size gelsem ben bir kanal izlemek istiyorum desem imkânsız mı? Evet, internetten açarız ama. Çok ilginç. Ben bir televizyoncu olarak hiç böyle insanların olduğunu düşünmüyordum. Söktüm, çünkü her baktığımda biraz daha düştüğümü gördüm TV’ye. Filme çok merakım var, bol bol vakit buldukça film izliyorum. Türk Edebiyatı’na ilgim büyük. Acayip bir Hakan Günday fanıyım. Yeraltı edebiyatını çok severim. Ben ‘Daha’yı çok beğendim. ‘Az’ı da çok beğenmiştim. Evde televizyonu sökünce bir eksiklik hissetmiyor musunuz? Yok hissetmiyorum. Gerektiğinde internetten bakıyorum. Her gün gazete okur musunuz? Okurum. İnternetten okuyorum. Sabah uyandığım zaman ilk gazeteleri tararım, ne olmuş ne bitmiş... Siz dışardan çok kurumsal gözüküyorsunuz. Yönetilen marka olarak gözüküyorsunuz. Öyle mi? İlk başta konuştuğumuz mesafeli durma hali kurumsallık veriyordur. Hem de bir yandan da Sıla Gençoğlu olarak Sıla markasını yönetiyorum. Ve tek başına yönetmiyorum bu markaya hizmet eden çok kişi var Efe başta olmak üzere. İki taraflı yani. Mutlu musunuz bu durumdan? Sıkıyor mu? Çok mutluyum. Sıkmıyor. Ben işe iş gibi davranmayı seviyorum. Ben yazan tarafta olduğum için bu taraf çok eğlenceli, çok inişli çıkışlı. Dolayısıyla bu beni ayakta tutan bir şey. Geri kalan kısmı yönetilen idari, iş kısmı. Onlar da beni çok sıkmıyor, çünkü onlar olmazsa bu kadar dik duramayabilirim çünkü. Orada falso olmaması gerekiyor. Çok iyi şarkıcılar var mesela ama şarkısı yoksa ne dinleyeceğim ben ondan? Türkiye’de iyi şarkıcı kim? Çok var Türkiye’de. Tarkan iyi şarkıcı mesela. Aslan gibi şarkıcı işte. İbrahim Tatlıses, Kibariye, Mine Koşan, Kubat çok iyi şarkıcı. Farkındaysanız hep farklı yerlerden. Yıldız Tilbe çok iyi şarkıcı. O kadar Orhan Gencebay dinlememe rağmen ben o şarkıyı ilk Yıldız Tilbe’den duydum. Kenan Doğulu ile çalışırken Bodrum’da bir akşam Yıldız Tilbe geldi ve Kenan davet etti sahneye. Ki gerçekten çok beğenirdim, bir şarkı söyledi sahnede baya dizimin bağı çözüldü o söylerken. Siz de benim gibi küçük yerde doğup büyümüşsünüz. Ben bunun insana çok şey kattığını düşünenlerdenim. Büyük bir şehirde büyüseydim belki buralara gelemezdim.. Kesinlikle çok önemli bir şey. Hep bir adım ilerisini hayal edersiniz ya... Bir de etrafınızda gördüğünüz her şey büyük yerlerde bu seçim zamanında da çok konuştuğumuz şey aslında, alır mı almaz mı falan... Hepimiz birbirimizi doldurduk, hele Twitter’da… Ben bunu konserlerde çok net algılıyorum. Twitter hepimizin hayatında durduğunu düşündüğümüz bir şey ya. O da bizim hayatımızda bir yerde duruyor. Atıyorum Çorum’a konsere gidiyorum. Her konserden sonra kontrol ederim konserle ilgili ne düşünmüşler diye. İnanın bu taraflarda konserle ilgili Twitter’da yorum görüyorum. Ama gittiğim o bölgelerde hiç görmüyorum Twitter’da. Kullanmıyorlar ki. Siz çok düşkün müsünüz Twitter’a? Ben düşkündüm. Ondan da kendimi iteledim. Bir baktım ben okuyacağım iki sayfayı erteliyorum. Böyle kitaplar duruyor başucumda. Ben biraz daha Instagram’a yöneldim. Çok insan takip etmek gerekiyor biraz öyle ama daha temiz bir ortammış gibi geliyor bana... Sosyal medya galiba hayatımızı mahvediyor. Ben de geçen hafta TV fuarı için yurtdışına gittim, dedim ki döndükten sonra evde geceleri bilgisayar açmayacağım, telefondan Twitter’a bakmayacağım daha faydalı şeyler yapacağım. Ama bir yandan da haber kaynağı, ben bir sürü şeyi ilk orada görüyorum.. Geçen doğalgaz patlaması oldu. Evime yakın bir yerdeydi. Hepimiz ilk Twitter’a baktık. Ben koştum hemen internetten CNN Türk’ü açabilir miyiz falan ama hiçbiri vermiyor ki haberi. Zaman kazandırıyor Twitter bize. Herkes muhabir oldu aslında yani. Ama böyle böyle yazılı basın ölecek. Nasıl eskiden kaset vardı CD çıktı kaset öldü, YouTube gibi siteler çıktı şimdi de CD ölüyor yavaş yavaş. Geçen ben İzmir’e gittiğimde babama sordum benim ilk albümün kasedi var mı evde diye. Görmek istedim yani, tekrar elime almak istedim. Babam dedi ki valla yok. İlk albüm çıktığında kaset basmıştık. Çünkü o zaman hâlâ esintisi vardı. Sizin çocukluğunuzda yoktu ama benim çocukluğumda long play vardı. Anne babamın bütün long play’leri bende. Çok severim pikaptan müzik dinlemeyi. Acayip bir ses geliyor bir kere, hiçbir şeye benzemez. Hele ki biraz da plak eskiyse. Babamın plaklarından da biraz izinli aşırdım Ferdi Özbeğenler falan Zeki Mürenler tam yani olması gerektiği gibi. Üç sene sonra nerede olacak peki müzik sektörü? Total olarak dijitale kayacağız, bu belli oldu yani. CD de bulamayacağız, öyle mi? Buluruz, buluruz, üç seneye buluruz. Ama daha uzun vadede yüksek ihtimal daha başka bir şeye dönecek, tamamen dijitale kayacağız. Ben bile bir albümü merak ettiğimde iTunes’da bakıyorum. Çok özellikli bulursam gidip tabii alıyorum CD’sini. Benim de ilk elim artık oraya gidiyor bu çok ilginç bir durum. Ben üzülüyorum da bir yandan, yani nasıl fiziki somut elimizde durmaz ki?T24
Webcam'den Sevgili Yapmak İçin 23 Tüyo
Sevgili bulmak kolay iş değil azizim. İnsan her aradığında  bulamıyor gönlüne göre birini. Bulamayınca da alternatif yollar mübah oluyor haliyle. 'Her yol helal zımbala Bilal' diyebilme cesaretine sahip her Türk gencinin uğrak noktasıdır sanal ortamlar. Bir zamanlar MIRC vardı sonra ICQ geldi, MSN geldi, Facebook geldi derken artık direk videolu chat imkanı sağlayan siteler aldı başını gitti. Görücüye gider gibi videolu chat üzerinden genç, yaşlı binbir çeşit insan birbirine yürür oldu. Ancak bu işin de bir adabı, bir püf noktası var elbette. Öyle her önüne gelen muradına eremiyor. Şimdi size 10 Esra Erol gücünde etki edecek webcam üzerinde kısmetinizi açacak tüyolarımızı veriyoruz, not defterlerinizi çıkarın millet;
Yıldız Tilbe ile Hülya Avşar Arasındaki 13 Fark
Bana Hülya mı, Yıldız mı dersen, askerlik arkadaşın mı onlar derim sayın okur soyadları ile seslen derim. Şaka şaka sayın okur ben Gülben Ergen’ciyim. (GÜLÜŞMELER) Ne karakter ne şarkılar açısından pek alakaları olmayan iki güzide şarkıcımızı karşılaştırdım. Ha ben bunu üniversitedeyken Metal grupları için yapıyordum ama bu aramızda kalsın sayın okur ;) kıpss kıpss.