onedio
Görüş Bildir

Yargı Haberleri

Yargı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Yargı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

İstanbul Metrosunun 25 Kasım Yürüyüşü Nedeniyle Kapatılmasına Kadınların İki Çift Lafı Var
İstanbul Valiliği 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü nedeniyle Beyoğlu’ndaki etkinlikleri yasaklamıştı. Bu yasaklara bir de metroların kapatılması eklendi.Metro İstanbul, X hesabından yapılan paylaşımda şöyle denildi:“M2 Yenikapı-Hacıosman Metro Hattı’nın Haliç, Şişhane, Taksim,Osmanbey ve Şişli/Mecidiyeköy istasyonları ile F1 Taksim-Kabataş Füniküler Hattı işletmeye kapalı olacak; T1 Kabataş-Bağcılar Tramvay Hattı’nda ise seferler Eminönü-Bağcılar istasyonları arasında yapılacaktır.”Şiddete ve yok sayılmaya karşı bir araya gelip sesini yükseltecek kadınların elbetteki bu paylaşıma söyleyeceği iki çift laf vardı!
Megastar Tarkan, Tutuklanan Eski AKUT Başkanı Nasuh Mahruki'ye Destek Çıktı
Geçtiğimiz gün sosyal medya paylaşımlarında kullandığı ifadeler nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Nasuh Mahruki, tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti. Ardından mahkeme sürpriz bir kararla  Mahruki'nin tutuklanmasına hükmetmişti. Sosyal medyada tepki çeken tutuklanmaya ünlüler camiasından bir isim de ses çıkardı. Megastar Tarkan'dan Nasuh Mahruki'ye destek gecikmedi.
UCM Nedir? Uluslararası Ceza Mahkemesi Kimleri Yargılayabilir?
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkardı. Bu kararın ardından birçok kişi tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ne olduğu ve söz konusu kurumun tarihçesi araştırılmaya başladı.Peki, UCM nedir? Uluslararası Ceza Mahkemesi nerede, ne zaman kuruldu ve bu mahkeme kimleri yargılayabilir? Hepsinin cevabı bu içeriğimizde!
Kızılcık Şerbeti'nde Kıvılcım'ın Haluk'a Yargı Dağıtmasına Kerimcan Durmaz'dan da Alkış Geldi!
Ekranların sevilen dizisi Kızılcık Şerbeti son bölümüyle yine sosyal medyanın gündemine oturdu. Yeni doğmuş bebeğin başının örtülmesinden tutun da Görkem'in kötülükleri izleyiciler tarafından çok konuşuldu. En az onlar kadar konuşulan sahnelerden birisi de Kıvılcım'ın Haluk'a yargı dağıtması oldu. İzleyiciler bu sahne için hem Kıvılcım karakterini hem de onu canlandıran Evrim Alasya'yı alkışladı. Alkışlardan biri de Kerimcan Durmaz'dan geldi.
23 Kasım Cumartesi Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 23 Kasım Cumartesi akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
İran’da Başörtüsü Yasağını Soyunarak Protesto Eden Genç Kadın Serbest Kaldı
İran’da bulunan İslami Azad Üniversitesi'nde düzenlenen başörtüsü protestosunda genç bir kadının soyunduğu internette paylaşılan bir videoda yer almıştı. Genç kadının gözaltına alındığı ve hakkında işlem yapılacağı iddia ediliyordu. BBC’de yer alan habere göre, İran’daki mahkeme kaynakları, soyunan genç kadın hakkında işlem yapılmadığını açıkladı. Yetkililer, isminin Ahoo Daryaei olduğu iddia edilen genç kadının hastanede tedavi edildikten sonra ailesine teslim edildiği ifade etti.
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Kara Harp Okulu dönem birincisi Ebru Eroğlu, geleneksel mezuniyet yemininin ardından arkadaşlarıyla birlikte kılıçlarını havaya kaldırarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demişti. Ancak bu sözleri söylen Eroğlu ve teğmenler hedef gösterilmiş, haklarında soruşturma açılmış ve ihraç talebiyle disipline sevk edilmişti. Eroğlu ihraç edilme riskiyle karşı karşıya kaldı. Gazeteci Barış Terkoğlu, bugün Cumhuriyet’te yayımlanan köşesinde Eroğlu’nun uğradığı tacizi savcılığa şikayet ettiğini ancak yazılan küfürün “İfade hürriyeti” sayıldığını anlattı. Terkoğlu yazısında üç skandal yargı kararını yazarak “Cumhuriyet kurumlarının ne hale getirildiğini anlayın” notunu düştü. Kaynak
Songül Öden'i Yakından Tanıyalım
Bugün sizlere ünü sadece Türkiye’de değil Ortadoğu, Balkanlar hatta Rusya’ya ulaşmış bir oyuncumuzdan bahsedeceğiz. Kendisi 1979 Diyarbakır doğumludur. Bizler onu Gümüş dizisinde gördük ilk. Gümüş dizisinde oldukça başarılı bir performans sergiledi. Kıvanç Tatlıtuğ’un oynadığı Mehmet karakteri ile kendisinin oynadığı Gümüş karakterinin aşkı, efsanelerden biri oldu dersek yanlış bir yargı sürmüş olmayız herhalde. Songül Öden Gümüş karakterinin naifliğini ve gerçekliğini bizlere gösterdi. Naif , duygusal ve gerçek rol kabiliyeti olanlardandı. Gümüş dizisi Ortadoğu’ da da merakla takip edilmeye başlandı. Orda da karakterin naifliği ve gerçekliği ekranları başına kilitledi izleyiciyi. Daha sonra Vazgeç Gönlüm ve Mükemmel Çift dizilerinde de oynadı. Özellikle Mükemmel Çift’ te oynadığı karakter daha vamp bir roldü ve onu da başarı ile canlandırdı. Ve son olarak onu Umutsuz Ev Kadınları’ndaki Yasemin rolüne hayat verirken gördük . Dizi bir uyarlama ve Songül Öden oynadığı karakterin hakkını sonuna kadar verdi. Hülya Avşar ve Yavuz Bingöl’e başrolünü paylaştığı 72. Koğuş sinema filminde de gayet iyi bir iş ortaya çıkarmıştı. Bizler onu sadece sinema ve dizilerde de seyretmedik . Tiyatroda da baya güzel işlerde seyrettik kendisini. Songül Öden deyince aklıma gerçek ve doğal bir oyunculuk gelir . Kıymeti bilinmesi gereken oyuncuların başında gelir
AKP'den İstifa Eden Vekillerden 'Demokrasi Bildirisi'
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, kendisi başta olmak üzere eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile milletvekilleri Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan adına 'Demokrasi Bildirisi' okudu.Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen İdris Bal, Türkiye'nin geçmişte antidemokratik süreçler yaşadığını, 28 Şubat süreci ve o süreçte yaşananların hafızalarda tazeliğini koruduğunu vurguladı. Son dönemde Türkiye'nin yine antidemokratik bir süreç içerisine girdiğini belirten Bal, 'Ülkemiz hem İslam Dünyası, hem de gelişmekte olan ülkeler açısından model ülke olarak kabul edilirken, son gelişmelerle model olmak bir tarafa kendisi bölgede bir sorun haline gelmektedir. Bu anlamda hem 28 Şubat sürecinin yıl dönümü olması nedeniyle, hem de içinde bulunduğumuz anti demokratik adımların atıldığı bu süreçte demokrasiye, şeffaflığa, hesap verebilirliğe barışa, ortak yaşam bilincine, evrensel değerlere inanan insanlar olarak, hayati konuların kamuoyuna hatırlatılmasının faydalı olduğunu düşünerek aşağıdaki hususlara dikkat çekmek istiyoruz.' dedi. Bal'ın okuduğu Demokrasi Bildirisi şöyle: 'Darbe meşru olmayan yollarla, Anayasa’da ve yasalarda yer almayan bir şekilde gücü elde etmektir. Darbe sadece silahla, tankla yapılmaz. Şu anda yürütme, yasamadaki çoğunluğu da arkasına alarak yargıyı kontrol etmektedir. Bu aslında adı konulmamış bir darbedir. Türkiye’de sistem tıkanmıştır. Türk demokrasisinin istikrarı, imajı ve hukuk devleti gereği sistemin önü açılmalı, Türkiye normalleşmelidir.Kuvvetler ayrılığı, demokrasinin vazgeçilmez bir gereğidir. Kuvvetler ayrılığı yöneticilerin, yönetimin ceberutlaşmaması, diktatörleşmemesi için demokrasilerde temel kural haline gelmiştir. Türkiye’de şu anda kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmıştır. Yargı, yürütme ve yasamanın çoğunluğunun kontrolüne girmiştir. Derhal kuvvetler ayrılığı tesis edilmelidir. Yeni yasalaşan HSYK düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. Yargıyı kontrol ve baskı amaçlıdır. AB normları açısından kabul edilemez bir düzenlemedir. Yargı bağımsızlığı acilen tekrar tesis edilmeli ve baskılar sona ermelidir. Hakim ve savcıların keyfi olarak yer değişikliğine tabi tutulması kabul edilemez ve bu yargıya, yargı bağımsızlığına bir müdahaledir. On bin civarındaki polisin bir gerekçe gösterilmeden, tasfiye mantığı ile yerlerinin değiştirilmesi, özellikle terörle mücadele, organize suçlar, mali suçlar, istihbarat gibi yerlerdeki mesleki tecrübesi olan kişilerin yerlerinin değiştirilmesi, ülkenin iç huzuru ve güvenliği açısından önemli zafiyetler oluşturabilir. Şeffaflık, demokrasinin temel prensiplerinden biridir. Bunun için ise düşünce ve ifade hürriyeti medyanın, STK’ların, Düşünce Kuruluşlarının ve Üniversitelerin özgür olması şarttır. Birçok örnekle sabit olduğu gibi, özellikle Türkiye’de medya ve medya mensupları üzerinde baskılar bulunmakta, talimatlar verilmektedir. Medya ve medya mensupları üzerindeki baskılar kabul edilemez, her kesime yönelik tüm baskılar derhal sona ermelidir. Üniversite ve düşünce kuruluşları bağımsız olmalıdır. Baskı altında hür düşünce gelişemez, hür analizler çözümlemeler yapılamaz. İnternet düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. İnternet düzenlemesindeki kararlar ülkemizi maalesef bir muhaberat devleti yapma yolunda alınan kararlardır. MİT’e dair düzenleme demokratik bir toplumda kabul edilemez niteliktedir. İleride operasyon yetkisi suiistimallere, ciddi sorunlara yol açabilir. Denetim eksikliği ciddi riskleri beraberinde getirebilir. Yaşanan olaylar açısından baktığımızda Sayın Cumhurbaşkanı üzerine düşen görevi yerine getirememiştir. Cumhurbaşkanlığı makamı sembolik olmakla beraber devlet kurumlarının arasında ahenkli bir çalışmak gibi bir görevi vardır. Ancak son süreçte ülkenin sistemi açısından son derece kritik gelişmeler yaşanırken Sayın Cumhurbaşkanı bu misyonunu yeterince yerine getirememiştir. Özellikle özgürlüklerin son derece önem kazandığı, teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediği, internetin bir insanlık hakkı olduğu bu dönemde internetin doğasına aykırı olan bir internet yasasını onaylaması daha sonra HSYK düzenlemesini onaylaması bunun bir göstergesidir. Yolsuzluklara, yargının kontrol ediliyor olmasına karşı ciddi, net uyarılarda bulunamamıştır. Hesap verebilirlik, demokrasinin bir gereğidir. Sayıştay güçlendirilmeli, yetkileri iade edilmeli, statüsü dünyadaki birinci sınıf demokrasilerdeki yere getirilmelidir. Partiler kurumsallaşmalı, lider partisi olmaktan çıkmalıdır. Liderlerin partisi algısı, partilerin lideri algısına dönmelidir. Parti içinde tahammül gücü, hazım kapasitesi artmalıdır. Parti içi demokrasi ve milletvekili saygınlığı, bağımsızlığı olmadan gerçek bir demokrasi tesis edilemez. Bunun için ise başta seçim kanunu değiştirilmeli, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Parti içerisinde öz eleştiri, beyin fırtınası, istişare yapabilecek mekanizmalar geliştirilmelidir. 'Tabular' üzerinden siyaset bitmelidir. Din, tarih, Atatürk, laiklik ve her türlü klasik tabu üzeriden siyaset sona ermelidir. Bir Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist, Ateist ya da başka biri dünyanın her yerinde siyaset yapabilmelidir. Siyasetin ön şartı içinde siyaset yapılan toplum ile toplumun farklı renkleri ile barışık olmak, onların inançlarını, kültürlerini yaşayabilmeleri için imkan hazırlamak ve onların toplumun ve devletin farklı yerlerinde yer alabilmeleri için uygun meşru kanallar açmaktır. Siyaset projeler üzerinden yapılmalıdır. Türkiye’de siyasi partiler arasındaki ideolojik makas çok açıktır. İdeolojik makas daralmalı, partiler birbirleri ile savaşmaya hazır aktörler olarak algılanmak yerine, hizmette yarışan dost aktörler olarak algılanmalı ve partiler arası ilişkiler çatışma yerine işbirliği, istişare, beyin fırtınası formatına oturtulmalıdır. Siyaset yatırım alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Siyasete, servetine servet katmak, almak için değil, vermek için girilmelidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik, medya bağımsızlığı, bağımsız- tarafsız yargı, ideal bir ihale kanunu gibi unsurlar bu bağlamda son derece önemlidir. Türk siyasetinde köşeli, ilkeli, medeni, cesur, kişilere değil ilkelere kendini adamış, demokrat, özgür insanlar daha fazla yer almalıdır. Dış siyasetimiz tekrar barış mantığına, kazan kazan mantığına, tıpkı Suriye ile İsrail’i barıştırmak için arabuluculuk yaptığı model bir formata geri dönemlidir. Ne şekilde olursa olsun, kimler karışırsa karışsın, her türlü yolsuzluk sonuna kadar soruşturulmalı, yargılanmalı ve yolsuzluğa giden tüm yollar kapatılmalıdır. Siyasetçilerin kişisel hırsları ve kariyerleri için devlet sistemi bozulmamalıdır. Devletin DNA’ları ile oynanmamalıdır. Sistemdeki bozukluk ekonomik istikrarsızlığı getirecek ve zaten borçlu olan toplumu daha da borçlu ve ekonomik olarak sıkıntılı hale getirecektir. Siyasal ahlak montaj argümanlarıyla harcanacak kadar değersiz değildir. Siyasal ahlakın korunması en başta siyasetçinin görevidir. Gerçek neyse bağımsız kurumlar tarafından ortaya çıkarılmalıdır. Bu ülkede bir daha ne 28 Şubat yaşanmalı ne de insanların birbirlerini bitirme planları yaptığı, fişlemelerin yapıldığı antidemokratik uygulamalara müsaade edilmelidir. Evrensel değerlerin ve projelerin hazırlandığı, gençlere, kadınlara ve girişimcilere yeni imkanların tanındığı yeni hikayelere, makul olana, evrensel standartlara ve gerçek birinci sınıf demokrasiye ihtiyaç vardır.Cihan