Görüş Bildir

Bahis Haberleri

Bahis ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Bahis ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Dilan Polat Tahliye Olabilir! Avukatı Başvuru Yaptı, Dilan Polat Adli Tıp Kurumu’na Sevk Edilecek
'Suç örgütü kurma ve üye olma', 'mal varlığı değerlerini aklama' ve 'yasadışı bahis' suçlarından yaklaşık 6 aydır cezaevinde tutulan sosyal medya fenomeni Dilan Polat hakkında sürpriz bir gelişme yaşandı. Dilan Polat’ın avukatı, kendisini kesici aletle yaraladığı, sağlık sorunlarının tehlike arz ettiği belirtilerek tutuklu olarak cezaevinde kalmasının elverişli olmadığı gerekçesiyle tahliye talebinde bulundu. Başsavcılık da Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yazı yazarak Dilan Polat'ın en yakın adli tıp kurumu birimine sevk edilmesine karar verdi.İşte Sabah’ta yer alan haberin tüm detayları… 
80 Milyonluk Vurgun Nedeniyle Yargılanıyordu: 'Tatlı Dilli' Dolandırıcıdan Çiçek Abbas Savunması
Aile üyelerinin de içerisinde bulunduğu bir dolandırıcılık şebekesi kurup, çeşitli kişileri 80 milyon TL dolandırmakla suçlanan Bakırköy Adalet Sarayı'nda görevli zabıt katibi Süleyman Demirel mahkeme savunmasında insanların 'tatlı diline' para verdiğini söyledi. İyi niyetinin kurbanı olduğunu söyleyen Demirel, 'Ben bu olayda Çiçek Abbas filmindeki Abbas’ım hakim bey. Senetle dolmuş alıp, senetleri ödemek için gece gündüz çalışıp senetlerini alan Abbas gibiyim ben de.' dedi. 
Dilan Polat Feyz mi Aldı? Kendine Zarar Verdiği İddia Edilen Dilan Yeni Bir Nihal Candan Vakası mı Olacak?
Cezaevinde olan Dilan Polat'ın psikolojik olarak kötü olduğuna dair sık sık haberler görmeye devam ediyoruz. Avukatları ve mektupları aracılığıyla durumunu anlatan Dilan Polat'a dair yeni bir iddia geldi. Nihal Candan'ın anoreksiya tanısı ile tahliye edilmesinin ardından, Dilan Polat'ın arkadaşı fenomen ismin cezaevinde kendine zarar vermeye başladığını anlattı.
BJK 3 – Hakem Koalisyonu Spor 2!
Bu başlığı atarken Çaykur Rize Spor’u tenzih ederek yazıyorum. Onlar elinden geleni yaptılar, oyunu çirkinleştirmeden, sportmence mücadele ettiler. Kendilerini kutluyorum.Gelelim hakemlere:Salih’in dışardan çevirdiği iddiası ile iptal edilen gol!Hani VAR’ın çizgisi nerede? O pozisyonda topun dışarıdan çevrildiğine nasıl karar verdiniz?Muleka’ya ceza sahası içinde yapılan harekette orta hakem Şansalan pozisyona çok yakındı. Pozisyonu süzememesi mümkün değil.Hadi o süzemedi diyelim, VAR hakemleri pozisyonu yaklaşık 4 dakika incelediler. Bu kadar uzun süre inceliyorsanız, bir bakışta bu pozisyon penaltı değil, diyemiyorsunuz demektir. Bu gibi durumlarda, kararı orta hakemin vermesi için monitöre çağırılması VAR kuralları içinde yer alır. VAR 4 dakika izleyip, devam diyemez!Maçın son anlarında, yine bir penaltı pozisyonu var. Top Rizeli oyuncunun eline gitmiyor, Rizeli oyuncu açıktaki eli ile topun yönünü değiştiriyor.
İşte Merakla Beklenen O 11 Maddelik Yeni Kararlar
UEFA'nın kongresinde Türkiye'yi de ilgilendiren yeni kararlar alındı. Bu kararlarla şahıslara ömür boyu futboldan men cezası gelecek. UEFA, Kazakistan'ın Astana şehrinde yaptığı kongrede önemli kararların altına imzasını attı. En çok Türk futbolunu ve geleceğini ilgilendiren 11 maddelik oylama ülke federasyonlarının katılımıyla gerçekleşti. Kabul edilen 11 maddenin içweriğinde şike ve teşvik girişimlerinin sahaya yansımasa bile disiplin suçu sayılması gerekltiği konusu oybirliği ile kabul edildi. İŞte 11 maddelik o madde... 1 -UEFA'nın anahtar hedefi Avrupa futbolunun devamlılığı ve dışarıdan manipülasyonların engellenmesidir. 2 -Bu 11 karar maçların devamlılığını sağlamanın altının çizildiği maddelerdir. 3- Şike ve bahis şikeleri dışında futbolun devamlılığını sarsacak daha ciddi bir şey yoktur. Bu futbolun ruhuna bir saldırıdır ve futbol dahil tüm sporlardan uzak tutulmalıdır. 4- UEFA'ya bağlı bütün kuruluşlar şikenin karşısında durmalı ve bunu kökünden çözmek için verilen kararları uygulamalıdır. Daha açık bir şekilde, tüm üye federasyonlar gerekli kararları almaktan çekinmemelidir. Kararlaştırılan bilgiler 5.maddededir. 5-Federasyonlar bunları kendi yönetmelikleri ve yerel mahkemelere uygun olarak uygulamalıdır. Şike ve teşvik girişimleri disiplin suçu olarak sayılmalıdır. 6- UEFA'nın bütün üye federasyonları şike konusunda beraber hareket etmeli, gerekirse haberlerin beraber çözümlemeli ve şike karşısında bir olmalıdır. 7- Bütün üye federasyonlar spora karışan bu dolandırıcılığın ciddiyetini anlamalı ve bu girişimlerin kanunlar altında bir suç sayıldığının farkına varılmalıdır. 8- Şike dosyaları yerel mahkemelerde görüşüldükten sonra UEFA şike davalarını gelecek son delile kadar sürdürür. Bundan dolayı kişi(ler)in yerel mahkemelerde dahil olduğu dosyalar tamamen kapatılamaz. 9 -Spor Tahkim Mahkemesine göre spor dünyasının yerel mahkemeler kadar bilgilenme gücüne sahip olmadığı unutulmamalıdır. 10- Bütün üye federasyonların kararı doğrultusunda şike, şikeye teşebbüs veya buna benzer herhangi bir girişim sert ve caydırıcı bir şekilde cezalandırılmalıdır. Yöneticiler, oyuncular, teknik direktörler veya hakemler ömür boyu ceza, takımlar da turnuvalardan men, küme düşme veya puan silme cezası almalıdır. 11- Avrupa futbolu şikenin karşısında bir birliktir. Futbolun devamlılığı için buna bir dur diyelim. Şimdi. Eurosport
Yıldız Futbolcudan Açıklama: Terim Olsaydı...
Eskişehirspor forması için ter döken Necati Ateş, Hasan Şaş'ın sözlerini yorumladı. 2003-2007 ve 2011-2012'de Sarı-Kırmızılı formayı giyen şimdilerde ise Eskişehirspor forması için ter döken Necati Ateş, Şaş'ın sözlerini yorumladı. Takımın 2011-12 sezonu şampiyonluğunda forvetin önemli isimlerinden olan, Fatih Terim ve yardımcıları Hasan Şaş-Ümit Davala üçlüsüyle birlikte çalışan Ateş, 'Fatih Terim gelir her şeyi değiştirir. Havaya sokar. Bir anda 8'de 8 yaparsın. Bir hoca değişimi her şeyi değiştirir. Mevzu bahis Fatih Terim ise her şey bir anda değişebilir' diye konuştu. Burak Yılmaz'ın direkten dönen pozisyonundan sonra sadece Burak'ın itiraz etmesi için ise 'İşler kötü gidince moral olarak düşebiliyorsunuz. Ancak takım olmak bazen toplu halde itiraz etmeyi de gerektiriyor' ifadelerini kullandı. 'ARKADAŞLIK VARDI' Tecrübeli futbolcu, Galatasaray'daki ikinci dönemini şöyle değerlendirdi: '3 kulvarda yarışan bir takım. Yeni oyuncular ve genç oyuncular alındı. Ancak bizim oynadığımız dönemde arkadaşlık ve dostluk ön plandaydı. Herkes birbiri için mücadele ediyordu. Bunu kuran bir Fatih Hoca vardı. Bize yakınlığıyla Hasan Şaş ve Ümit Davala vardı. Taraftarla takım herkes bütünleşmişti. Herkes işini iyi yapınca da rahat bir dönem geçirebiliyorduk.' Eurosport
Haftanın Magazin Bombaları
Magazin dünyasının usta kalemi Sinan Özedincik, geçtiğimiz haftaya damga vuran olayları Sabah.com.tr'ye değerlendirdi. İşte ünlüler dünyasından son dedikodular, perde arkasında yatan olaylar... SİNEM'İN İŞİ ARTIK ÇOK ZOR Eski nişanlısı Arda Turan'ın 'Sarı fırtına, başımın tacı' dediği Sinem Kobal, ayrılığın ardından özel hayatında fırtınalar estirdi! Adı Muratcan Akdoğan'la anılan Kobal, şimdi de İbrahim Çelikkol ile aşka yelken açtı. İkilinin aşkı, Riva'da görüntülenmeleriyle ortaya çıktı. 20 gündür birlikte oldukları konuşulan çiftten bu iddialara ilk yanıt Sinem Kobal'dan geldi. Kobal, 'Hayatımda biri olsaydı bunu sizinle paylaşırdım' derken Çelikkol ise sessizliğini koruyor. Sinem Kobal ile İbrahim Çelikkol, neden birlikteliklerini saklıyor? Birlikte görüntülendikten sonra yalanlama yapmalarının anlamı ne? Sinem, 'Arkadaşız, aramızda herhangi bir ilişki yok' dedi. Tabi ne kadar doğru bilmiyorum. Sinem ayrılık sonrası normal hayatına dönmeye çalışıyor. Dışarı her çıkışında kameralarla burun buruna geliyor. Yanında görüntülenen herkes de potansiyel sevgilisi durumuna düşüyor. Bu saatten sonra Sinem'in attığı her adım haber olacak. Özellikle de yanında erkek varsa hiç şansı yok. Sinem'in daha önceki açıklamalarında tutarsızlıklar vardı. O yüzden de çok inandırıcı değil aşk haberlerini yalanlaması. Belki de çekiniyorlardır birlikteliklerini ilan etmeye, tabi yine söylüyorum böyle bir ilişki varsa. Sinem bundan sonra kiminle birlikte olursa olsun bazı insanların tepkiyle karşı karşıya kalacak. Kolay kolay da onu biriyle el ele görüntü vermeyecektir. Arda'ya gelirsek; o kafasında Sinem'i bitirdi. Artık onlar için geri dönüş yok. Zaten sürekli Madrid'de partiler düzenliyor, arkadaşlarıyla eğleniyor. Sinem'in ne yaptığını kafasına taktığını hiç sanmıyorum. Bu ilişki bitmiştir. İkisinin hayatında da yeni insanlar olacak. Arda'nın en sevdiği yer Çeşme. Bu yaz onu yanında yeni sevgilisiyle Çeşme'de görürüz diye tahmin ediyorum. SEZEN'İ ZİYARET EDEN İLK KİŞİ TARKAN Geçen yıl dargınlıklarını noktalayan Sezen Aksu ile Tarkan'ın, bir süredir yeniden görüşmediği ortaya çıktı. Sezen Aksu'nun oğlu Mithat Can Özer, Minik Serçe hastanedeyken kendisini ilk arayanın Tarkan olduğunu yalanladı. Megastar'la ne annesinin ne de kendisinin uzun süredir görüşmediğini söyleyen Mithat Can, 'Tarkan'ın İstanbul'da olup olmadığını bile bilmiyorum' dedi. Tarkan, geçtiğimiz haftalarda ameliyat olan ve geçirdiği operasyonun ardından taburcu olan Sezen Aksu'yu aramadı mı? Aralarında bir sorun olduğu doğru mu? Sezen'i ziyarete giden bir ünlü, Minik Serçe'yi ziyaret eden ilk kişinin Tarkan olduğunu, hastaneden çıkarken kendisiyle karşılaştıklarını söyledi. Bunu Sezen de söylemiş. Tarkan'ın günahını aldılar. Kendisi reklamı sevmiyor. Sürekli ortaya çıkıp açıklama yapan biri de değil. Yaptığı iyiliği bile kimsenin gözüne sokmadan, sessiz sedasız yapan bir insan. Bu haberlere de cevap vermeyince yanlış anlaşıldı. Ya Mithat Can'ı yanlış yönlendirdiler, ya da bu açıklamayı o yapmadı. KARI-KOCANIN ŞOKE EDEN OYUNU Berkay ile aşk dedikodularına karışan Derya Şensoy, ünlü şarkıcının kendisi hakkında yaptığı 'Birbirimize aşığız' şeklindeki açıklamasını yalanladı. Geçtiğimiz hafta Berkay'ın söylediği 'Derya'yı çok seviyorum, şu anda benim evimde uyuyor' sözlerine tepki gösteren Şensoy, yaptığı yazılı açıklamada Berkay ile ilişki yaşamadığının altını çizdi. Genç oyuncunun yazılı açıklamasından dikkat çeken noktalar şöyle: 'Bir gece kulübü çıkışında Berkay Şahin'in şahsımla ilgili yaptığı açıklamalar neticesinde, toplumda Berkay Şahin ile bir ilişkim olduğu izlenimi doğmuştur. Şahin'in beyanları kesinlikle gerçekleri yansıtmamaktadır. Kendisi ile aramızda hiçbir ilişki yaşanmamıştır. Bir arkadaşımın doğum günü kutlamasında olduğum gece, kendisinin evinde uyuduğum şeklindeki beyanlarının gerçek dışı olduğu, mahkeme nezdinde ispatlanacaktır. Bu gerçek dışı bilgilere dayalı olarak ve benden görüş alınmadan yapılan yorumlar da medya etik ilkelerinin ihlali niteliğindedir. Kişilik haklarımı zedeleyen bu konularda yasal yollara başvurular yapılması konusunda gerekli adımlar atılmaktadır.' Reklam için bile olsa Derya Şensoy'un adını, 'Şu anda benim evimde uyuyor' sözleriyle bu tarz haberlere malzeme etmesini, 'Berkay'ın son çırpınışları' olarak mı yorumlamalıyız? Bu konunun artık suyu çıktı. Her hafta konuşuyoruz. Bir türlü bitmek bilmiyor. Berkay genç bir kızın geleceğiyle de oynadı. Yani evde uyuyor ne demek. Bu çok ağır bir laf. Kız açıklama yapmak zorunda kaldı, baba Ferhan Şensoy da devreye girmiş. Berkay'ın yaptıkları film gibi. Ciddi sorunları olduğunu düşünüyorum. Ne yapmak istediği belli değil. Bir gün önce söylediğini ertesi gün yalanlıyor. Söylediklerinden pişman oluyor. Tutarsız bir insandan bahsediyoruz. Allah akıl fikir versin ne diyeyim. Kendini toparlaması için gerekirse tedavi görmeli. Artık iş hayatı için de çok zor bir durumda. Berkay'a da çok yüklenmek istemiyorum çünkü Asena Erkin de sütten çıkmış ak kaşık değil. Sürekli Berkay'ı takip ediyor, onun olduğu mekânlara gidiyor. Berkay'ın, Asena'dan sıkıldığını, sürekli peşinden olmasından rahatsızlık duyduğunu söylemesi bana samimi ifadeler gibi geldi. Onları uzun zamandır konuşuyoruz ama olan Derya Şensoy'a oldu. Arada onu harcadı, yazık oldu. Caner Erkin'in de bu durum karşısında hiçbir şey yapmamasına anlam veremiyorum. Aklı başında bir futbolcu. Bu yıl hayatının transferini yapacak diye düşünüyorum. Benim tezim şu; CanerFenerbahçe'den ayrılacak ve yurt dışında bir takıma gidecek. Türkiye'den gitme nedeni olarak da basını gösterecek. Arda Turan Madrid'e giderken magazin basını yüzünden ülkeyi terk ettiğini söylemişti. Caner de bu taktiği kullanacak. Ben karımla mutlu, huzurlu bir hayat yaşamak istiyorum ama magazin basını yüzünden bu mümkün olmuyor, o yüzden de ülkeyi terk etmek zorunda kalıyorum diyecek. Bu yüzden de karı-koca bir oyun oynuyorlar diye düşünüyorum. Eğer benim tezim doğru çıkarsa Berkay masum bile olabilir. Yanılırsam da yine Berkay-Asena adlarını aynı haberde okumaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Caner, Galatasaray maçından sonra masaya oturacak. Ne sonuç çıkacağını çok merak ediyorum. EŞİ ÜNLÜ OLANLAR DİKKAT! Engin Hepileri'nin eşi Ayşe Topçu'dan boşanma nedeni olarak, aynı dizideki rol arkadaşı Beyza Şekerci ile yasak ilişkisi gösterilmişti. İddialar doğru çıktı, Engin Hepileri ile Beyza Şekerci, önceki akşam Tarabya Oteli'ne girerken görüntülendi. Hepileri, 1,5 ay önce eşinden boşanmıştı. İhanet iddiaları çıktığında siz, her boşanma sebebinin bir başkasına bağlanmaması gerektiğini, ama yine de söz konusu ünlüler olduğunda her ihtimalin göz önüne alınması gerektiğini söylemiştiniz. Bir boşanmanın ardından daha ihanet çıktı. Bir ünlüyle evli olanlar, aldatılma ihtimali nedeniyle sürekli tetikte mi olmalı? Uzun süren set saatleri, rol arkadaşlarını birbirine yakınlaştırıyor. Onca saat yan yana olunca, hele bir de rol icabı iki sevgiliyi canlandırıyorlarsa aralarında aşk doğması kaçınılmaz son oluyor. Evli olan oyuncuların işi çok zor. İhanet etmek zorundalar mı değiller, bunu doğru da bulmuyorum ancak eğer eşine ihanet ediyorsa, zaten o evlilik sağlam temeller üzerine kurulu değildir. Genellikle de genç çiftlerin evliliklerinde oluyor bu ihanet durumu. Kolayca aldatabiliyorlar, kolayca ayrılabiliyorlar. Buna rağmen evliliklerini düzgün bir şekilde sürdüren ünlü oyuncular da var. Bergüzar Korel-Halit Ergenç, Burçin Terzioğlu-Murat Yıldırım, Dolunay Soysert-Sinan Tuzcu çiftleri örnek çiftlerimizden. HABER OLSUN DA NASIL OLURSA OLSUN! Uzun süredir bacağındaki damar genişlemesinden yakınan Ceyda Ateş, son çare olarak ameliyat masasına yattı. Bir ameliyat daha olabileceğini belirten oyuncunun, narkozun etkisinden kurtulur kurtulmaz basın mensuplarına röportaj vermesi şaşırttı. Çok acı çektiği her halinden belli olan Ateş'in bu tavrına anlam verilemedi. Ceyda Ateş için; gündemde kalmak, konuşulmak adına yapmayacağı şey yok diyebilir miyiz? Ameliyat olan bir ünlü, başka hangi nedenle narkozun etkisi geçer geçmez basın karşısına çıkmak ister? Ceyda Ateş'le ilgili hep söylüyorum, haber olmayı çok seviyor. Gündemde kalmak, konuşulmak adına yapmayacağı şey yoktur diye çok ağır bir söz söylemek istemiyorum ama yaptığı hareketler bunu gösteriyor. Ceyda, sevgilileriyle de hep gündemdeydi. Sosyal medyadan kendisi ilan ediyor birçok şeyi. Sürekli oradan basına malzeme veriyor. Şimdiki sevgilisi Buğra Toplusoy'la ilgili birçok haberi de Ceyda kendisi yaptırdı. Haber olmuş hoşuna gidiyor. O yüzden de ameliyattan çıkar çıkmaz röportaj vermesine şaşırmamak lazım. FATİH HOCA'DAN KIZLARINA UYARI Fatih-Fulya Terim çiftinin büyük kızları Merve'nin hamileliği, bayram havası yarattı. Doğacak bebeğin cinsiyeti ise merak konusu oldu. Merve'nin arkadaşları, aralarında mini bir parti düzenleyip bahisleri başlattı. Önceki gün bir mekânda buluşan Merve'nin akrabaları ve arkadaşları, duvara kocaman 'Büyük tahmin' ve 'Kız mı, erkek mi?' diye pankartlar asıp aralarında toto oynadı. Sonuçta genel kanı, bebeğin kız olacağı şeklindeydi. Bebeğin cinsiyeti için bahis yapılması, birçok kişinin tepkisini çekti. Siz bu bahis olayına ne diyorsunuz? Bahis olayına çok fazla tepki verdiler diye düşünüyorum. Çocukça bir eğlence yapmışlar aralarında. Ne var ki bunda? Herkesin kendi hayatı, kendi tercihi, kendi eğlence anlayışı. Kime ne? Tepkilerin asıl nedeni bu bahis olayının zamanlamasıydı bence. Çünkü seçimlerden çok kısa bir süre önceydi. Ülkede kaos ortamı varken, Türkiye'nin geleceğinin konuşulduğu bir zamanda kendi aralarındaki bu eğlenceleri normalden iki kat göze battı. Bir de Buse de Merve de her şeylerini Instagram'dan paylaşıyorlar. Sosyal medyada yaşıyorlar. Bu konuda biraz daha dikkatli olmaları lazım. Çünkü Fatih Terim bu konuda çok hassas. Kızlarının üstüne de titriyor. Mümkün olduğunca magazin basınından da uzak durmaya çalışıyor. O uzak durdukça kızlar sosyal ortamda her şeyi paylaşıyorlar. Onlar paylaşmasa bile çevreleri çok geniş olduğundan illa ki biri paylaşım yapıyor. Fatih Hoca bunlara çok üzülüyor. Özellikle seçim arifesinde kızlarının bu haberle gündeme gelmesinden dolayı bir hayli üzülmüştür. Eminim kızlarını da uyarmıştır. Zamanlaması hariç, çok çocukça ve genççe bir şeydi yaptıkları. BİR DAHA YAN YANA GELMEZLER İki ünlü oyuncu, Canan Ergüder ile Tardu Flordun'un ilişkisi 2008 yılında başladı. Çift, 5 yıl boyunca sorunsuz bir beraberlik yaşadı. 2013 Haziran'ında ise ilişki bitti, çift de yollarını ayırdı. Ancak ikili, 4 ay sonra yeniden barıştı ve Taksim'de dudak dudağa görüntülendi. Herkes ilişkinin sürdüğünü sanırken Flordun, geçen hafta Beyoğlu'nda başka bir kadınla görüldü. Büyük aşk bitmişti. Ancak iddialara göre çift, kötü bir şekilde ayrıldı. Flordun'un Ergüder'i, beraber oturdukları Galata'daki evlerinde dövdüğü, olay sonrası Ergüder'in evi terk ettiği ortaya çıktı. Tardu Flordun'un şiddet konusunda dosyası epey kabarık. Ünlü oyuncu daha önce eski sevgilisi Arzu Yanardağ'ın burnunu ısırmıştı. Flordun'un 2006 yılında da H.M. adlı bir kadını bıçakladığına dair haberler medyada yer almıştı. Canan Ergüder'i ikinci bir şans için zar zor ikna eden Tardu Flordun, nasıl oldu da sevgilisini dövdü? Flordun'un şiddet eğilimi mi var? Bu haber beni çok şaşırttı. Bu duruma gelmeleri çok üzücü. Oktay Kaynarca'nın da şiddet uyguladığı için davalık olduğunu biliyoruz. Sanırım Canan Ergüder iş uzasın istemedi. İlişkiyi tamamen bitirmekle yetindi. Anadolu'daki insanları şiddet konusunda yargılarlar, eleştirirler ama demek ki bunun okumuşlukla ya da cahillikle, parasızlıkla ya da zenginlikle alakası yokmuş. Türkiye'nin gerçeği bu. Kesinlikle doğru bulmuyorum şiddete başvurmayı. Çok yanlış bir şey ancak bu tarz haberlerle maalesef sık sık karşılaşıyoruz. Bu olayın ardından artık bir daha onları yan yana görmeyiz. SayfaÖZGE'NİN YAPAMADIĞINI NESLİŞAH YAPTI Engin Altan Düzyatan, geçen ay İzmir'de aile arasında nişanlandığı Neslişah Alkoçlar'la, bu kez arkadaşlarının da katıldığı bir törenle ikinci kez yüzük taktı. Ünlü oyuncu, Düzyatan Ailesi ile Alkoçlar Ailesi'nin de hazır bulunduğu töreni, Beyoğlu'ndaki evinde düzenledi. Romantik anlara sahne olan geceye Düzyatan'ın diz çökmesi damga vurdu. Düzyatan, nişanlısına evlilik teklifinde bulundu, aldığı 'Evet' yanıtı alkışlarla karşılandı. Çift, daha sonra mutluluk pozları verdi. Sevgililer, tüm gece tebrikleri kabul etti. Çiftin düğününün de 24 Ağustos'ta İstanbul'da olacağı konuşuluyor. Engin Altan Düzyatan'ın, Neslişah Alkoçlar ile ilişkisi başladığından beri attığı her adım, yaptığı her sürpriz haber oldu. Birçok kişinin kafasında 'Sanki bunları, birilerinin gözüne sokmak için yapıyor' düşüncesi oluştu. Sizin bu konuda yorumunuz nedir? Neden her anları gazetelerde manşet oluyor? Engin'in peşinde derken yani tekrar beraber olalım diye değil, sadece görüşmek, konuşmak istiyormuş. Sonuçta çok ciddi bir ilişki yaşadılar. Güzel bir birliktelikti. Evliliğe giden bir ilişkiydi. Engin Altan Düzyatan'ın bu kadar evlilik meraklısı olduğunu bilmiyordum. Hatta duyduğuma göre ayrılma nedenleri de Özge'nin evlenmek istemeyişi, Engin'in evlenmek isteyişiymiş. Çok ilginç, genelde tam tersi olur kızlar evlenmek ister erkekler evlenmek istemez. Engin, Türkiye'deki en popüler erkek oyunculardan biri. O konumdaki birinin evlenme meraklısı olması şaşırtıcı. Kötü bir şey değil tabi ki bu, ne güzel bir an önce yuva kurmak istiyor ancak bu tarz bir durumu alışık olmadığımız için şaşkınız. Ne diyelim, helal olsun Neslişah'a. Engin'i önünde diz çöktürttü. Demek ki söyleyene değil söyletene bakmak lazım. Engin'i zorla diz çöktürtmedi. Adamın içinden gelmiş. Özge'ye bile böyle bir teklif yapmadığı için arkadaşları bile şaşırdı. Demek ki karşı cinsle alakalı bir durummuş bu. Birbirlerine hakikaten çok âşıklar belli ki. Yazın da evleniyorlar. Aileler de birbirini çok sevdi. Allah mesut etsin. Özge de artık bir takım şeyleri kabullenmeli. Zaten psikopat kızlar gibi Engin'i taciz edecek bir kız değil. Sadece Engin'i görmek istiyordu ancak Neslişah haklı olarak henüz imzayı atmamışken görüşmelerini istemiyor. Bu çok normal. Her an her şey olabilir diye düşünüyor sanırım.FULYA UGAN / Sabah.com.tr
Akdoğan'dan Kılıç'a: 'Evrensel Değer Siyasetçiye Laf Yetiştirmek Değildir'
Yalçın Akdoğan: Ben ilk turda cumhurbaşkanının seçileceği kanaatindeyim, bu makam-mevki meselesi değildirBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan , Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak, “Bu makam-mevki meselesi değildir. Burada mesele kişisel ikbal meselesi değildir. Ben ilk turda cumhurbaşkanının seçileceği kanaatindeyim” dedi. NTV'nin canlı yayınında Funda Görey 'in sorularını yanıtlayan AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan yumruklu saldırıya ilişkin “Bu kabul edilebilir bir durum değil şiddetle kınıyoruz. Ben de bir kez daha sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na geçmiş olsun diyorum” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin Twitter’a erişim engelinin kaldırmasının ardından Haşim Kılıç ’ın Başbakan’ın “kararı milli bulmuyorum ve saygı duymuyorum' sözlerine cevaben söylediği “Bu kararın sonucunda da bu tür duygusal bir takım refleksler olabilir” şeklindeki yorumunu değerlendiren Akdoğan, “Mahkeme başkanının açıklamaları da çok doğru değil ben şaşkınlıkla izledim doğrusu. Mahkemeler kalkıp kişilere cevap vermezler mahkeme kararını eleştirdi diye. Evrensel değerler siyasetçiye laf yetiştirmeyi gerektirmiyor” ifadesini kullandı. Akdağan'ın NTV'de yayınlanan söyleşisi şöyle: Bugün Meclis'te meydana gelen yumruklu saldırı ile başlayalım. Siz ne söyleyeceksiniz? Bu kabul edilebilir bir durum değil şiddetle kınıyoruz. Ben de bir kez daha sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na geçmiş olsun diyorum. Olayın arka planı şahıs kimdir amacı nedir bunu emniyet ortaya çıkaracaktır ve hukuken de gerekenler yapılacaktır. İnşallah Meclis'te güvenlik tedbirleri daha da sıkılaştırılır, inşallah bu son olur diyelim. Meclis milletin Meclis'i çok fazla sınırlama getirmek doğru değil. Milleti Meclis'e sokmamak bir formül değil. Salı günleri tansiyon çok yükseliyor gerilim artıyor. Biz bu konuda çok çağrı yaptık bu Salı kabusundan kurtulalım herkes siyasetini, projelerini anlatsın. Gerginliğe ve gerilime sebep olmayacak bir üslupla ortaya konulsun şeklinde bir çağrı yaptık. Ama bu mümkün olmuyor. Biz yine bu çağrımıza uymaya çalışıyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin Twitter'a ilişkin verdiği karar ve sonrasında mahkeme başkanının açıklamaları çok tartışılıyor. Başbakan bugün ''Bu kararın düzeltilmesi gerekir'' dedi. Bu Twitter konusunda bizim düşüncemiz belli. Kişilerin haklarına bir saldırı olduğu zaman kişi dava açarak hakkını koruyacak. Fakat mahkeme kararları gerçekleşmiyor. Twitter ne mahkemeyi tanıyor ne Türkiye'yi tanıyor ne de kişilik haklarına dönük saldırıları kaale alıyor. Böyle olunca tek tek o hesaplar kapatılmayınca Twitter kapatılmış oldu. Sayın başbakanımız da tamam açıldı iletişim özgürlüğü vesaire ama diğer tarafında da bir mağduriyet var o nasıl giderilecek? Kişisel hakları da korumak gerekiyor. Belki üç beş dava bahis oldu ama yüzlerce açılmış dava var. İletişim özgürlüğü de bir nizam çerçevesinde olmalı. Bu çerçevede anayasa mahkemesinin son kararı tartışıldı üzerine bir de YSK ile ilgili şikayetleri de değerlendiririz gibi bir yaklaşım olunca anayasa mahkemesi tamamen görev ve yetki alanını sınırsızmış gibi mi kullanıyor? Bir yapısal tartışma yaşandı. Mahkeme başkanının açıklamaları da çok doğru değil ben şaşkınlıkla izledim doğrusu. Mahkemeler kalkıp kişilere cevap vermezler mahkeme kararını eleştirdi diye. Evrensel değerler siyasetçiye laf yetiştirmeyi gerektirmiyor. Bu kurumsal bir eleştiridir. Siyaset kurumuna dönük duygusaldır gibi bir değerlendirme yapılmasını ben çok şık bulmadım. Siyasi tartışmaların içine çekilmesi bu kurumun yıpranmasına sebep olur. Aynı şekilde YouTube yasağına ilişkin de bir çok başvuru yapıldı mahkemeye. Bu eleştirileri mahkeme üzerinde bir baskı olarak görebilir mi? Millilik işin bir tarafıyla alakalı bir değerlendirme. Bir tarafta şahıslar var hukuk sisteminiz var şahısların kişisel hakları var. Öbür tarafta da yabancı bir şirket var. Biz bu tür hadiselerde dövülmeye başlıyoruz ve objektif değerlendirme yapmak yerine karşı tarafı tutmaya başlıyoruz. Bu şirket Türkiye'yi tanıyor mu tanımıyor, Türk hukuk sistemini kaile almıyor, vergi vermiyor. Burada yaptığı işler hukuk çerçevesi içinde olmalı. Bu şirket kendi kendini kapatma kararı aldı diyelim anayasa mahkemesi iletişim özgürlüğüne ağır bir darbedir sen kendi kendini kapatamazsın mı diyecek. Bu yüzden sapla samanı karıştırmadan değerlendirmek lazım. İletişim özgürlüğü şarttır ama kişisel hakların korunmasını da göz önüne almak lazım. Örneğin milli güvenlikle ilgili toplantının dinlenmesi servis edilmesi ulusal güvenlikle ilgili bir sorun olarak karşımıza çıktı. Bu çerçevede youtube meselesi de siz Türkiye'nin ulusal güvenliğine dönük bir takım yayınlara aracılık ediyorsanız burada mahkeme kararı bile gerekmiyor dünyanın her eyerinde devletler buna müdahale etmektedir. Sayın başbakanımızın dediği millilik bu konu. Ama ortada hukuki bir durum var eleştiriye açık bir konudur. Cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışılır hale geldi artık. Siz ne diyorsunuz sayın başbakan Köşk'e aday olur mu sayın Gül tekrar başbakanlığa döner mi? Bu şahısların iradelerine ipotek koyacak şekilde tartışmaların içine çekilmesini ben doğru bulmam. Onların öncelikle şahsi kanaatleri, tercihleri kararları önemlidir. AK Parti Türkiye'nin en büyük hareketlerinden birisi. 2007 yılında da o süreçte büyük kurullar çalıştırıldı fikirleri alındı. Balıkçıya, esnafa kadar herkese sordu sayın başbakanımız. Türkiye'nin hayrına olan hem de AK Parti fikrini yansıtacak şekilde bir karar aldı. Bu süreçte toplumun hissiyatı, partinin ne dediği tabi ki önemlidir. Sayın cumhurbaşkanımızla başbakanımız bu tür konuları daha öncede istişare etmişlerdir yine edeceklerdir. Elbette kim olacak sorusuna cevap ararken bir çok seçenek değerlendirilecektir, sonrası da, partinin geleceği de değerlendirilecektir. Bu hareketin yetiştirdiği bir çok isim var. AK Parti'deki bir çok isim muhalefet partisi liderlerinden kat kat daha değerlidir, başarılıdır daha tecrübelidir. Bu yüzden böyle bir isim sıkıntısı, AK Parti'nin türbülansa girmesi gibi bir durum söz konusu hiç olamaz. Burada mesele kişisel ikbal meselesi değildir, mevki meselesi değildir. Bu bir hareket meselesidir. Türkiye'nin menfaati meselesidir ve en doğru olan elbette bulunacaktır. Ele alacağınız dönelerden biri de yerel seçim sonuçları olacaktır. Bu oy oranının Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına verilmiş bir oy olarak yorumlanabilir ve Köşk'e giden yolu kolaylaştırdı şeklinde yorumlar da var. Yerel seçimlerde tabi aday faktörü çok önemli. Genel seçimlerde iddiası olmayan partiler yerel seçimlerde şahıslarla iddialı olabiliyorlar. Bu seçim biraz genel seçim arasında geçti. Genel seçimde yine yüzde 50'leri aşacağımızı gösteriyor anketler. İlk turda ben cumhurbaşkanının seçileceği kanaatindeyim AK Parti'nin önereceği adayın. Muhalefet seçim sonuçlarından gerekli dersi çıkarmayabilir ama biz çalışıyoruz üzerinde. Türkiye'nin her tarafından AK Parti oy aldı. 823 belediye kazandı. Biz bunları tek tek analiz ediyoruz. Biz seçmenin mesajını oy versin veya vermesin AK Parti'ye doğru okumaya çalışıyoruz. Bu haritayla birlikte çözüm süreci nasıl şekillenir? Seçimden de kendi iddialarıyla güçlü çıktıklarını söylüyor BDP. Çözüm sürecinin sahibi AK Parti'dir. Bu seçimlerde bir sendeleme yaşasaydı AK Parti hem çözüm sürecinde hem ekonomi de bir sıkıntı yaşanırdı. Bu oranlar çözüm sürecinin de devam edeceğini göstermektedir. Çözüm sürecinin faydalarını bölgede rahat bir seçim atmosferi geçirilmesiyle de yaşadık. İlk defa baskı şantaj olmadan bir seçim geçirildi. BDP gerçekte bölgede bir çok yer aldı siyasi meşruiyetini arttırmış oldu ama gerilediğini söyleyebiliriz HDP ile toplarsak. Sebeplerden birisi bölgede baskının tehdidin kalkması vatandaşın rahat oy kullanmasına sebep oldu. Mesela Diyarbakır'da 70'leri bekliyordu 55 aldı. Batı bölgelerinde aday bir çok yerde çıkarmadığı için diğer partilere dağılmış oldu. Örgüt tarafından da yol kesmeler, taciz ateşleri filan bu tehlikeli bir oyundur. Bu tür bir dayatma içine girerlerse bu yanlış olur. Siyaset kurumunun muhatap olması, konuşması gerekir. Siyaset zeminin de bu tartışmalar yürür. Somut olarak ne bekleyebiliriz? BDP’liler İmralı’ya gidiyor, Nevruz’da mesaj verdi, vesaire... AK Parti zaten kendi reform sürecini devam ettiriyor. Toplumsal algıyı idare ederek yol almamız gerekiyor. Bu süreçte yapılacaklar var, yapılanlar var. Belki daha ileri adımlar olabilir ama bunlar dediğim gibi toplumun hazım kapasitesiyle ve bütün Türkiye'nin kabul edeceği şekilde olmasıdır. Bunu sağlaması gerekenler de siyaset kurumudur. Bundan sonra Kandil’deki, kırsaldaki örgüt elemanlarının konuşması, bir takım tehditlerde dayatmalarda bulunması değil. BDP'nin bu süreçte 'biz varız' demesi lazım. Her konu olduğunda tekrar silah dayatması içine girmesi bu süreci zehirler. Ben bu işin başında değilim tabi bugüne kadar birçok adım attık ve bunları örgüt istiyor diye atmadık. Vatandaşımızın hak ettiği ne varsa adımları atıyoruz. Paralel yapıyla ilgili Başbakan bu konuyla ilgili bu ihanetin karşılığı olacaktır dedi. Balkon konuşmasıyla ilgili de bir yumuşama sinyali beklendiği şeklide yorumlara da sert çıktı, çok istiyorsa muhalefet balkon konuşmasını yapar dedi. Empati yapması gereken, değişmesi gereken hep AK Parti oluyor. AK Parti kendisini de yeniliyor mesajı alıyor yapısal dönüşümler yapıyor. Peki muhalefet ne yapıyor? Kimse neden muhalefeti zorlamıyor? Bu kadar seçim kaybetti bu liderler niçin bırakmazlar? Zaten Cumhuriyet Halk Partisi yapısal dönüşüm gerçekleştiremedi son bu Milliyetçi Hareket Parti’li isimleri aday göstermesi filan kendi içinde debelenip duran bir muhalefet var. Muhalefeti de değişime zorlamak lazım.'T24
Beşiktaş-F.Bahçe Maçında İddaa Oranları Açıklandı
Süper Lig'de Pazar günü oynanacak dev derbide bahis oranları açıklandı.Spor Toto Teşkilatı'nın açıkladığı oranlara göre mücadelede Beşiktaş'ın galibiyetine 2,15 verilirken, Fenerbahçe'nin galibiyet oranı 2,30 olarak belirlendi. Karşılaşmanın berabere sonuçlanması halinde ise oran 3,30 olarak belirlendi.Mücadelede 2,5 Gol Altı'nın oranı 1,85 iken, 2,5 Gol Üstü'ne 1,50 oran verildi.Türk Futbol