onedio
Ebeveyn Olarak Gençlerin Problem Çözme Becerilerine Destek Olabilmek İçin Atmanız Gereken 10 Adım
Büyürken hayat her zaman güllük gülistanlık olmayabilir. Gençlerin karşılarına sorunlar çıkar, kafaları karışır, bazen de ne yapacaklarını bilemezler. İşte tam da burada biz ebeveynlere büyük bir görev düşüyor. Onların yanında olmak, desteklemek, çözüm yollarını göstermek ve hata yapmalarına bile alan açmak… Çünkü problem çözme becerisi öyle bir günde öğrenilmez, sabır ve sevgiyle şekillenir. Peki, gençlere bu yolculukta nasıl yardımcı olabiliriz? İşte, onların problem çözme becerilerini desteklemek için atabileceğimiz 10 basit ama etkili adım! 😊
Bu Hayatta En Çok Hangi Duygu ile Başa Çıkmakta Zorlanıyorsun?
Herkesin hayatında başa çıkmakta zorlandığı duygular vardır. Kimi öfkeyle cebelleşir, kimi hayal kırıklığını içine atar.  Hüzün de mutluluk kadar doğal bir duygudur ve onu kabul ettiğimizde zorlayıcı duygularla başa çıkmamız kolaylaşabilir.Not: Bu test sadece eğlence amaçlıdır. Kesin bir tanı koymaz ve profesyonel bir değerlendirme yerine geçmez. Doğru bir tanı ve destek için lütfen bir uzmana danışmayı unutma. 
Kriz Anlarında İhtiyaçlarını Ne Kadar İfade Edebiliyorsun?
Hepimiz zaman zaman zorlayıcı durumlarla karşılaşıyoruz değil mi? Peki, böyle anlarda gerçekten neye ihtiyacın olduğunu açıkça ifade edebiliyor musun, yoksa işler içinden çıkılmaz bir hal mi alıyor? Kriz anlarında iletişim kurma becerilerini test etmek istersen seni teste alalım!Not: Bu test sadece eğlence amaçlıdır. Kesin bir tanı koymaz ve profesyonel bir değerlendirme yerine geçmez. Doğru bir tanı ve destek için lütfen bir uzmana danışmayı unutma. 
Farklı Hayatlar Yaşasalar da Her Gencin İllaki Stres Yaptığı 10 Konu
Genç olmak demek bazen bir uçurtmanın peşinden koşar gibi özgür hissetmek, bazen de rüzgarın nereye savuracağını bilememek demek. Hayatın en güzel yılları diyorlar ya, işte o “güzel” kısmına ulaşana kadar kafamızda binbir soruyla cebelleşiyoruz. İşte her gencin illa ki kafasına taktığı, bir şekilde stres yaptığı o konular ve birkaç küçük öneri.
Kaygılanmak Bile Beni Kaygılandırıyor Diyenlerden misiniz? Tebrikler! Tek Yön Kaygı Bileti Kazandınız
Dışarı çıktınız yürüyorsunuz. Etrafınızdaki insanları gözlemlediğinizde neler dikkatinizi çekiyor? Hepimiz telefonlarımıza gömülmüş bir şekilde hayatımızı sürdürüyoruz. Sosyallik, alışveriş tek bir tık ile kısa sürede ulaşılabilir hale gelen pek çok şey… Elbette burada “Keşke teknoloji ilerlemeseydi, telefonun, internetin olmadığı herkesin birbirinden bir haber olduğu mektuplaştığı dönemde yaşasaydık.” Şeklinde bir dönemi romantize etme amacında değilim.  “Eskiden her şey daha güzeldi.”, “İnsanlar bu kadar kötü değildi.” söylemlerini hepimiz duymuşuzdur. Peki ya her şey aynıysa, ama haberleşme ağı çok fazla gelişmediği için çoğu şeyden haberdar değilsek ve iyi olduğunu düşünüyorsak? Kabul edelim bu ihtimal daha yüksek. İçinde bulunduğumuz sürece odaklanmak davranışsal anlamda değişiklik yapmayı ve harekete geçmeyi gerektiriyor. Ancak geçmiş ve gelecek arasında düşünsel anlamda yaptığımız yolculuklarla işlevsel olmayan bir savunma mekanizması geliştiriyoruz. Gelecekte yaşanma ihtimali olan olumsuzluklar konusunda kaygılanma ve geçmişe dair keşkeler ya da geçmiş daha güzeldi yanılgısına odaklanmak. Hayatımız, bindiğimiz bir otobüsün pencere kenarındaki koltuğunda, geçmiş ve gelecek arasındaki anılar ve ihtimaller penceresinden bakarak geçiyor. Bu tek yön otobüs bileti hiç durmadan ve aynı döngü içinde bizi tek bir şeye ulaştırıyor. Daha fazla kaygı…
Reklam
İnsan Neden Övülmek İster?
etiket
Kendini gerçekleştirme yolunda ilerleyen bir kişinin kararlarında en güçlü ses kendi iç sesidir. Bu makalenin amacı insan nedir ve neden övülmek ister, sorusuna cevap aramak niteliğinde olup, insanı bütüncül bir yaklaşımla vurgulayan felsefe bilimi ve psikoloji kuramcılarının nasıl ele aldığını Carl Gustav Jung’un arketipler kuramı ve Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini temel alarak insanın neden övgüye ihtiyaç duyduğunu açıklayan alt nedenleri incelenmiştir.
Teşhis Koyma Oyunu: Herkes de Terapist Oldu!
etiket
Bir arkadaşınızla bir konuda dertleşirken “Bence sen kesin bağlanma travması yaşıyorsun!” diyen birine denk geldiniz mi? Ya da internette “İşte narsistlerin 5 özelliği, 3’ü sende varsa dikkat et!” tarzında içeriklere rastladınız mı? Artık nereye baksak bir şeyin uzmanı(!), bir ilişki koçu(!), bir bilinçaltı okuma ustası(!) karşımıza çıkıyor.Son yıllarda psikolojiye olan ilginin artması elbette sevindirici. Ancak asıl sorun, bu konunun magazinselleştirilmesi, herkesin kendini uzman ilan etmesi ve insanların birbirlerine teşhis koyma konusunda sınır tanımamaları. Artık “Sen toksik bir insansın!”, “Kesinlikle travman var!”, “Bunun sebebi çocuklukta yeterince sevgi görmemiş olman!” gibi ifadeler, hiçbir bilimsel dayanağı olmadan, sosyal medyada bolca dolaşıyor.Peki, bunun ne gibi tehlikeleri var? Gerçek uzmanlar ne diyor? Ve en önemlisi, bu bilgi kirliliği psikolojimizi nasıl etkiliyor?
Reklam
Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler Anlatıyor: İlişkiler, Öfke ve Kimlik
etiket
YouTube’da Emel Özuğur’un 'Doğrunun Peşinde' programında, Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler ile insan psikolojisinin derinliklerine yolculuk yapıldı. Programda ilişkilerde tekrar eden döngüler, duygusal dayanıklılık ve öfkenin kökenleri gibi konular ele alındı. İşte sohbetten öne çıkan başlıklar!
Toplumsal Travmalar ve Kolektif Bellek: Hafızamızın Yükü
etiket
Türkiye, tarihi boyunca büyük felaketler, krizler ve dönüşümler yaşamış bir ülke olarak, toplumsal travmaların etkilerini nesiller boyunca taşıyan bir hafızaya sahiptir. Depremler, ekonomik krizler, siyasal çalkantılar, savaşlar ve kitlesel göçler, yalnızca bireylerin değil, kolektif belleğin de temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Bu travmaların nasıl hatırlandığı, nasıl aktarıldığı ve toplumu nasıl şekillendirdiği önemli bir sorudur. Ancak daha kritik olan, bu travmaların tekrarlanmasını önlemek için ne derece etkin mekanizmalar geliştirildiğidir.
Kısa Videoların Sırrı: Anında Kahkaha, Anında İyileşme!
etiket
TikTok’un büyüsü, videoların saniyeler içinde kalpleri fethetmesinde yatıyor. İşte bu platformda, duygularınızı 15 saniyelik bir videoyla paylaşmak, bazen saatlerce süren terapötik sohbetlere bedel:• Hızlı etki: Bir videoyu izler izlemeyince, 'Ben de yaşıyorum!' dedirtmeyi başarıyor. Bu hız, tıpkı hızlı servis yapan bir psikolojik fast-food gibi, anında tatmin sağlıyor.• Gerçek hayat, gerçek gülüşler: Kullanıcılar, günlük dramlarını (evet, o “bugün kahvem döküldü” anlarını bile) mizah dolu bir dille anlatıyor. Böylece, izleyici “ben de öyleyim” diyerek hem rahatlıyor hem de gülümsüyor.• Yaratıcı terapi: Zor konuları, hafif esprilerle harmanlamak; mesela “hayat bazen pizza gibidir, dilim dilim yenir” dedirten içerikler, duygusal derinliği mizahla buluşturuyor.
Reklam
Beynimizin Güzellik Kavramıyla Derdi Ne?
etiket
İç güzellik mi, dış güzellik mi? Bu sorunun cevabını vermeden önce gelin; güzellik nedir, bazı renkler bizi heyecanlandırırken, bazı şekiller neden daha fazla bizi cezbeder, markalar güzellik kavramını neden önemsemektedir? Bu soruların cevabını beraber düşünelim. Yıllar boyunca, bu soruların cevabı fazlasıyla merak konusu olmuştu. Henüz son 15 yıl kadar süre ile bilim dünyası, güzellik kavramına özellikle nörobilimin kaynak sağladığı bilgiler ışığında fazlasıyla yol aldığı gerçeğini görüyoruz. Güzellik kavramının, bu kadar çok kişiden kişiye göre değişkenlik göstermesi, neden ve nasıl olduğuna dair belirsizlikler, bizi gizemli bazı cevaplara ulaştırıyor.
Reklam
Bir Psikoloğun Gözünden Yeni Yılda Yeni Alışkanlıklar Kazanmanın İpuçları!
Yeni yıl, çoğumuz için taze bir başlangıç anlamına gelir. Ancak yeni yıl kararlarımızın sadece bir kısmı gerçekten kalıcı alışkanlıklara dönüşür. Peki iyi alışkanlıkları nasıl sürdürülebilir hale getiririz? Psikologlar insan beyninin otomatik pilotunu “hacklemek” için bazı etkili yollar sunuyor. İşte alışkanlık inşa etmenin ve kötü alışkanlıklardan kurtulmanın yolları…Kaynak
Neden Yeni Şeyler Denemekten Korkuyoruz? Sebeplerini Öğrenince ''Vay Be'' Diyebilirsiniz!
Daha önce hiç yeni bir şeyler denemeniz gerekirken kendinizi geri çekmek zorunda hissettiniz mi? Hani bir şey yapmaya yeltenirsiniz de içinizden bir ses ''Yapma, bildiğin yoldan devam et'' der ya... İşte, tam olarak sizi yeni şeyler denemekten alıkoyan o sesten bahsediyoruz.Bu içeriğimizde, insanların neden yeni şeylere karşı tedirgin hissettiğini ve hangi faktörlerin bizi bu şekilde düşünmeye ittiğini anlatıyoruz. Eğer siz de yeni şeyler deneme konusunda kendinizi çekingen hissediyorsanız, bu yazımızda kendinizden bir parça bulabilirsiniz!
Reklam
Freud’un Tanatos Kavramı ve Anti-Longevity Etkisi
etiket
Sigmund Freud, insan ruhunu anlamada devrim yaratan psikanalitik teorisinin bir parçası olarak, insanın iç dünyasında iki temel güç olduğunu öne sürmüştür: Eros ve Tanatos. Eros, yaşam enerjisini temsil ederken; Tanatos, ölüm enerjisi ya da yıkıcı güç olarak tanımlanır. Bu güçlerin bilinçdışı bir şekilde bireyin davranışlarını ve yaşamı algılayışını şekillendirdiği düşünülmektedir. Tanatos’un anti-longevity etkisi üzerine odaklandığımızda, Freud’un teorilerinden yola çıkarak bu yıkıcı gücün insanın hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini anlamak mümkündür.
İlişkilerdeki Soğukluğun Fizyolojik ve Psikolojik Sebepleri
etiket
Beyza Hakan’ın YouTube kanalında, ilişkilerin karmaşıklığı ve bireyler arasındaki duygusal bağların dinamikleri tartışılan yeni bölümde programın konuğu, Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler, ilişkilerde yaşanan duygusal soğukluk, bağlanma sorunları ve çiftlerin yaşadığı krizlerin temel nedenlerini ele aldı. İşte programdan öne çıkan başlıklara göz atalım.
Rasyonel Akıl, Duygusal Derinlik: Duygular ve Denklem Çözümleri
etiket
Bazen hayat, sayılarla o kadar iç içe geçer ki, bunları görmemek imkansız hale gelir. Ancak sayılar sadece matematiksel işlemler değildir, aslında evrenin en derin işleyişinin birer temsili olarak insan zihninde yankı bulurlar. Bu noktada, matematikle psikolojiyi birleştirdiğimizde, insan zihninin işleyişine dair pek çok bilinmeyeni keşfetmeye başlarız. Matematik, soyut kavramların somutlaştırılmasına yardımcı olan bir dilken, psikoloji de insan davranışlarını, düşüncelerini ve duygularını anlamaya çalışan bir bilim dalıdır. Bu iki alan, başlangıçta çok farklı gibi görünse de aslında birbirleriyle son derece derin bir bağa sahiptirler.
Psikolog Francesca Tighinean'a Göre Birinin Sizi Sevmediğini Gösteren 5 Basit İşaret
Hiç biriyle konuşurken bir şeylerin ters gittiğini hissettiniz mi? Açıkça bir şey söylemeseler bile aradaki soğukluk neredeyse elle tutulur hale gelir. Psikolog Francesca Tighinean, bu belirsizliği açıklığa kavuşturacak ipuçlarını paylaşıyor. Beden dili, çoğu zaman kelimelerden daha fazla şey anlatır. İşte birinin sizi aslında pek sevmediğini gösteren 5 basit işaret!
Reklam