Görüş Bildir

SPK Haberleri

SPK ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. SPK ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

'Erdoğan Yargıya Müdahale Etti' İddiası
Youtube’daki ‘BAŞ ÇALAN’ hesabında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçtiği edilen telefon görüşmelerinin kayıtları yayınlandı. Başbakan Erdoğan ve Sadullah Ergin arasında geçen telefon konuşmalarını içerdiği iddia edilen kayıtta; Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Aydın Doğan’a karşı Semaye Piyasası Kanunu’na muhalefetten açtığı dava değerlendiriliyor. Aydın Doğan’ın yargılandığı davanın duruşması öncesinde eski Adalet Bakanı’nı arayan Başbakan Erdoğan, Sadullah Ergin’in dava sürecini yakın takibe alması için talimat veriyor. Duruşma sonrası Sadullah Ergin’i tekrar arayan Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan’ın aldığı beraat kararından kendisinin duyduğu rahatsızlığı belirtirken, SPK’nın da ‘şok’ olduğunu söylüyor. Beraat kararını veren hakimin Alevi olduğunu söyleyen Sadullah Ergin, kararın Yargıtay tarafından bozulacağına dair Başbakan’a teminat veriyor. Başbakan Erdoğan ise, SPK’nın hassasiyetini ‘kesinlikle bunların mahkûm olması lazım’ sözleriyle belirtiyor. Dosyanın görüleceği Yargıtay Ceza Kurulu’ndaki kişi sayısının kaç olduğunu soran Başbakan Erdoğan,Sadullah Ergin’den “25-30 kişilik bir yapı” cevabını alıyor. Başbakan, yeni çıkarılan kanunla kişi sayısıyla oynayıp oynamadıklarını sorarken; Sadullah Ergin ise yapılan değişiklikle avukatlıktan gelen 2000′e yakın kişinin sisteme dahil olduğunu söylüyor. Zete
'Yargıç ve Savcılar, Avukatlar, Hukukçular Göreve'
Adalet İçin Hukukçular, dün ortaya çıkan ve Başbakan Erdoğan'ın Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e doğrudan talimatlar vermek suretiyle yargıya müdahale ettiğinin görüldüğü ses kayıtları sonrasında bir açıklama yaptı. (soL - Haber Merkezi) Adalet İçin Hukukçular, dün ortaya çıkan ve Başbakan Erdoğan'ın Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e doğrudan talimatlar vermek suretiyle yargıya müdahale ettiğinin görüldüğü ses kayıtları sonrasında bir açıklama yaptı. Adalet İçin Hukukçular'ın açıklamasının tam metni şu şekilde: Yargıç ve Savcılar, Avukatlar, Hukukçular Göreve… 4 Mart 2014 AKP hükümeti artık sadece gayrimeşru bir hükümet değil, iktidarda olduğu süre boyunca işlediği suçları ortaya belgeleri ile saçılan bir suç şebekesidir. Dün gece ortaya çıkan ve yargıya müdahalenin boyutlarını gözler önüne seren, başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in telefon görüşme kayıtları, AKP ile yargı mekanizmasının sade bir özetidir. Görüşme kayıtlarında AKP’nin halk düşmanlığı, alevi düşmanlığı, sayıları binleri bulan hakim kadrolaşması, yüksek yargı dizaynı kendini açıkça göstermektedir. Kaset kayıtları ile ortaya çıkanlar malumun ilanıdır. Yıllardan beri belirttiğimiz bu gerçeğin belgeleri ile ortaya saçılması, suç ortaklarının deşifrasyonu ise kimseyi rahatlatmamalıdır. Tüm bu düzenek, sadece bir diktatörlüğün tesisi amacıyla değil; dönüştüremediği, kendine benzetemediği, boyun eğdiremediği bir toplum karşısında, birer savunma mekanizması olarak örülmüştür. Kayıtlarda da ifade etmekten çekinmedikleri gibi, yargı mekanizmaları içinde tek tek bazı hakimlerin “olumsuz” adamlar olmasının karşısında kurullar “onlardandır”. Onlar, yani sırtlarına hakim, savcı cüppesi giyip SPK'nın ve diktatörün bir dediğini iki etmeyenler; Onlar, yani eskiden AKP yöneticiliği yapmış olan ve avukatlıktan hakimliğe geçenler; Onlar, yani, yandaş bir yargı ile bir ülkede diktatörlüğe giden yolu hukuk gibi bir kavramla döşemeyi “iyi bilen”lerdir… Dürüst yargıç ve savcıların varlığının ise AKP’yi en az ayağa kalkmış bir halk kadar korkuttuğu görülmektedir. Yargıda yaptıkları dönüşüm ile yargı mekanizmalarını suç şebekesi haline getiren bu iktidar, artık sadece bir istifa ile kurtulamamalıdır. Ayakkabı kutuları ve baba oğul şebekesi ile halkı soyanların mal varlıklarına el konulmalıdır. Bu suç şebekesinde bizzat yer alan ve görevi adaleti değil, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni koruma halini alan yargıç ve savcılar yargılanmalıdır. Hazirandan beri “Hükümet istifa” diyen ayağa kalkmış bir halkın mücadelesi, aynı mücadelede yer alan hukukçular için bir güç kaynağı olmuştur. Şimdi ise hukukçuların duruşu, AKP’ye boyun eğmeyen bir halk için güç kaynağı olmalıdır. AKP’nin yargıya tescillenmiş, ortaya saçılmış ve kokuşmuş müdahalesi karşısında, gayrimeşru bir hükümetin yargıdan bir gün daha güç almasının önüne geçmek için hukukçular görev başına geçmelidir. Başta TBB, tüm barolar, hukuk kurum ve kuruluşları, yargıç ve savcı örgütlenmeleri tarafından hükümet istifaya çağrılmalı, halka karşı işlenmiş suçların hesabı hep birlikte sorulmalıdır. Ülkemizde hukukçu olmanın artık tek ölçütü budur. Adalet İçin HukukçularsoL
Erdoğan’ın Yargıya Talimatı, Alevi Hâkim Fişlemesi ve FB Mahkûmiyeti TBMM'de
Umut Oran: Hakim savcılar etnik kökenlerine göre mi ayrılıyor? Adalet Bakanı’nın dava takipçiliği görevi var mı? FB yöneticileri için de Yargıtay girişiminiz oldu mu? ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in telefonla yaptığı telefon görüşmesinde işadamı Aydın Doğan'ın, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) isteği doğrultusunda mutlaka mahkûm olması için Yargıtay nezdinde girişimde bulunması talimatı vermesi, Sadullah Ergin’in ise davaya bakan hâkimin “Alevi” olmasından bahsetmesini TBMM’ye taşıdı. Oran, Erdoğan’ın, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın davasının Yargıtay’da onanması için girişimde bulunup bulunmadığının da açıklanmasını istedi. Erdoğan’dan, Ergin’e, işadamına ceza verilsin talimatı CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde dün gece sosyal medyaya düşen son telefon kaydını gündeme getirdi. Umut Oran önergesinde şunları kaydetti: “Sosyal medyaya yansıyan yasal dinleme kayıtlarına göre Recep Tayyip Erdoğan selefiniz dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i telefonla aramış, aralarında yaptıkları konuşmada halen sürmekte olan bir davayı takip etmesi talimatını kendisine vermiş, yine davada çıkan sonucun kabul edilemez olduğunu ve sanıkların SPK’nın da istediği biçimde mutlaka ceza alması gerektiğini bildirmiştir. Sadullah Ergin ise,  davada karar veren hâkimin “Alevi” ve “kendilerine karşı olumsuz” bir kişi olduğunu ifade etmiş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın istediği sonucun alınacağını beyan etmiştir. Daha sonra aralarında yargıya “transfer edilen” hâkimler hakkında konuşulmuş, konunun Ali Babacan ve Sadullah Ergin tarafından takip edilmesi noktasında anlaşılmıştır.” Hakim savcılar etnik kökenlerine göre mi ayrılıyor? CHP’li Oran’ın, Adalet bakanı’na yönelttiği sorular ise şöyle: Bakanlığınız tarafından hâkim ve savcıların etnik kökenleri, dini ve siyasi inanışları takip edilmekte midir, bu bilgiler bir bilgi notuyla Başbakan’a sunulmakta mıdır? Bakanlıkta kaç Alevi hâkim ve savcı çalışmaktadır? Alevilik olumsuz bir özellik mi? Alevi olmak “olumsuz” bir özellik midir? Alevi vatandaşlarımızın hâkim ve savcı olma hakkı yok mudur? Alevi hâkim ve savcıların yaptığı işlemler doğrudan hukuksuz mudur? Hukukta “Aleviler hâkim, savcı olamaz” diye bir mevzuat bulunmakta mıdır? Bakanlar Kurulu’nda bu konuda izahatta bulunulacak kadar bunun alenileşmesi hükümetinizin politikalarından biri midir? Ayrımcılık suçu değil mi? Bir kamu görevlisi, hâkim-savcıyı, vatandaşı “Alevi” diye nitelemek ayrımcılık suçunu oluşturmuyor mu? Hâkim ve savcıları etnik kökenleri, dini ve siyasi inanışları nedeniyle fişleyerek ayrımcılık suçu işleyen personel hakkında tarafınızca başlatılan adli veya idari bir soruşturma bulunmakta mıdır? Bu soruşturma kapsamında kaç bürokrat soruşturulmaktadır, bu emirleri veren amirler hakkında da soruşturma başlatılmış mıdır? Adalet Bakanı’nın dava takipçiliği görevi var mı? Adalet Bakanı’nın görevleri arasında Başbakan’ın emri üzerine dava takipçiliği yapmak bulunmakta mıdır? Bakanlığın ve personelinin bu amaçla kullanılmaması için aldığınız önlemler nelerdir? Göreve geldiğiniz günden bugüne kadar Başbakan’ın şahsen sizin takip etmenizi istediği davalar nelerdir, bu davalarda Başbakan hangi kararların çıkmasını istemiştir, Anayasa’ya aykırı ve yargıya müdahale anlamına gelecek bu kanunsuz emirlere uydunuz mu? Şahsınıza bu kanunsuz emirleri veren şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak adli süreci başlattınız mı? Kamuoyunda Ergenekon, OdaTV, Balyoz, Poyraz, KCK adıyla bilinen davalar Bakanlığınız tarafından takip edilmiş midir, bu davayı görmekte olan mahkemelerin hangi kararları alacağı yönünde Bakanlığınız tarafından verilen sözlü veya yazılı bir talimat bulunmakta mıdır? FB yöneticileri için de Yargıtay girişiminiz oldu mu? Kamuoyunda 3 Temmuz davası adıyla da bilinen, Fenerbahçe ve Beşiktaş yöneticilerini kapsayan dava da Erdoğan ve selefiniz Sadullah Ergin tarafından takip edilmiş midir? Yargıtay 5. Dairesi’ne bu davada Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe yöneticilerine ceza verilmesi yönünde bir talimat gönderilmiş midir?
Ses Kayıtlarındaki 'Alevi Hakim' Konuştu
Başbakan ile Bakan Ergin arasında geçtiği öne sürülen konuşmada “Alevi” denilen hâkimin kimliği belirlendi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçtiği iddia edilen ses kaydında “Alevi Hakim” olarak bahsedilen İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Abuzer Kara, “Alevilik Sünnilik günümüz koşullarında konuşulacak konular değil” dedi. Adliye kaynaklarından edinilen bilgiye göre Hakim Abuzer Kara’nın, konuşmaları kendisine hatırlatan meslektaşlarına da ‘Alevi olmak suç değil’ dediği öğrenildi. Radikal’den Fatih Yağmur’a konuşan Hakim Kara, ses kayıtları ile ilgili herhangi bir şey söylemek herhangi bir yorumda bulunmak istemediğini belirterek “İşimizi yapıyoruz. Zaten verilen kararlar belli” dedi. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Kanunu’na muhalefetten Aydın Doğan aleyhine açılan davada beraat kararı verilmesinin ardından yapıldığı iddia edilen görüşme kaydında, Erdoğan olduğu öne sürülen kişi “Bak dava görüldü, yani kararı verdi adam” diyor. Ergin, yanıt olarak “Mahkemenin hâkiminin Alevi olduğu yönünde bir bilgi de vardı” ifadesini kullanıyor. Bu konuda görüşü sorulan Hakim Abuzer Kara şu değerlendirmede bulundu: “Ne diyebilirim ki? Allah herkesin gönlüne göre versin. Bir şey diyemiyorum. Bugüne kadar çalıştığım yerler belli, şeyler belli… Herkeste bilir, tanır. Verdiğimiz kararlar belli. O açıdan o konular bana üzerinde konuşulacak konular gelmiyor günümüz koşullarında. Alevilik, Sünnilik falan. Bana pek, benim pek şeyim değil yani. O açıdan yorumda bulunmak istemiyorum.” Adliye kaynaklarından edinilen bilgiye göre Hakim Abuzer Kara’nın, konuşmaları kendisine hatırlatan meslektaşlarına da ‘Alevi olmak suç değil’ dediği öğrenildi. Fişlemenin kendisini üzdüğünü anlatan Kara’nın şimdilik herhangi bir hukuki girişimde bulunmayacağı öğrenildi.Cumhuriyet
Ve Erdoğan Ses Kayıtlarını Doğruladı
Başbakan Erdoğan, Ankara'da yerel medya temsilcileriyle bir araya geldi. Erdoğan, iki gündür internette yayınlanan ses kayıtlarına değindi. Erdoğan, hem MİLGEM projesiyle hem de bazı davalarla ilgili sözlerinin 'olağan' olduğunu savundu. Erdoğan, toplantıda dün internete düşen MİLGEM ihalesiyle ilgili ses kaydı hakkında da konuştu. Sözkonusu videoda Başbakan'ın iş adamı Metin Kalkavan'la görüştüğü iddia ediliyor. Başbakan, bu konuda ''Bir çok ihaleler yapılıyor birisi saf dışı edilmiş olabilir, şahsıma müracaatı olabilir, ben de dava et diyorum. Bu neticede devletin yüzlerce milyon dolar kazancı oluyor. İşte bunlar bu görüşmeyi dinleyecek kadar karaktersiz'' yorumunda bulundu. Erdoğan, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile internete düşen ses kaydıyla ilgili de 'Benim Adalet Bakanıma 'Bunu yakından takip et dememden daha doğal ne olabilir. Kirli ilişkiler bunu gerektiriyor.' açıklamasını yaptı. Başbakan'ın açıklamalarından satır başları Kurtuluş savaşımızda mahalli basın faaliyetini sürdürebildiği yerlerde destanlar yazdı. Tek parti dönemlerindeki sansüre rağmen yerel basın buna hiçbir zaman boyun eğmedi. 2002’de günde 4 milyon gazete satılıyordu. Bugün internetin bu kadar yaygınlaşmasına rağmen 4,5 milyon gazete satılıyor. 'MEDYA ÜZERİNDEKİ VESAYETİ DE KALDIRDIK' Siyasetin üzerindeki vesayeti kaldırırken medya üzerindeki vesayeti de kaldırdık. Şu anda yaşı 25’in altında olan gençlerin özgürlüklerin nereden nereye geldiği konusunda kıyas yapmakta zorlandığını görüyoruz. İNGİLTERE ÖRNEĞİ İngiltere’de gazeteciler haber yapma adına bazı telefonları dinlediler. 50 gazeteci gözaltına alındı. Bazıları ceza aldı. Yayıncı kuruluş tarafından bu gazete kapatıldı. Ama hiç kimse gazeteciler gözaltına alındı, tutuklandı, İngiltere’de basın özgürlüğü yok demedi. 'BUNLAR YASAL DİNLEME DEĞİLDİR' Bizde ise medya her gün ses kayıtları ve tapeler yayınlıyor. Bazıları bunlar yasal dinleme diye kılıf uyduruyor. Bunlar yasal dinleme değildir. Türkiye’de dinleme yapmanın kuralları vardır. 'BİR BAŞBAKANI DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE DİNLEYEMEZSİNİZ' Bir Başbakanı, cumhurbaşkanını, bakanları dünyanın hiçbir yerinde dinleyemezsiniz Savcı yasalara aykırı şekilde keyfi olarak devletin mahrem görüşmelerini dinlemiştir. Savcıların ya da memurların servis ettikleri bu görüşmeleri yayınlayanlar da anayasa ve yasaları ihlal etmişlerdir. Kriptolu telefonlar dinlenmiştir. İstenilenin elde edilemediği durumlarda da sesler üzerinde montaj, dublaj, kurgu yapılmıştır. Ortaya hayali piyesler çıkarılmıştır. 'TÜRKİYE, EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR HUKUK İHLALİ VE İHANETLE KARŞI KARŞIYA' Aslında çok vahim bir skandalla karşı karşıyayız. Türkiye tarihinde eşi görülemeyen bir hukuk ihlali ve ihanetle karşı karşıyayız. Dinlemeler gerekli izinler alınmadan yapılmıştır. Selam Örgütü gibi hayali örgüt oluşturulmuş 3 bin kişinin telefonu dinlenmiş. Diğer bir dosyada ise bürokratlar, Genelkurmaybaşkanı, Başbakan'ı, Cumhurbaşkan'ı, sanatçılar herkes dinlenmiş. 'MAHREM GÖRÜŞMELERİ DİNLİYORLAR' Burada Türkiye'de bir savcı keyfice dosya hazırlayıp son derece mahrem görüşmeyi dinleyebiliyor. Bir ülkenin enerji bakanı son derece mahrem görüşmeler yapar. Dün sayın Putin ile bir görüşme yaptım. Bunu sadece istihbarat örgütleri dinlemek ister. Oysa bir savcı bir dosya hazırlayıp keyfi şekilde dinleyebiliyor. MİLGEM İHALESİ Birçok ihaleler yapılıyor birisi saf dışı edilmiş olabilir, şahsıma müracaatı olabilir, ben de dava et diyorum. Bu neticede devletin yüzlerce milyon dolar kazancı oluyor. İşte bunlar bu görüşmeyi dinleyecek kadar karaktersiz. 'ÖZGÜRLÜK KİMSEYE BAŞKALARINI DİNLEME, KAYDETME, YAYINLAMA HAKKI VERMEZ' Paralel yapı içinde bu ülkenin menfaatini hiçe sayan tipleri gördük. Özgürlük kimseye anayasa ve yasaları çiğneme hakkı vermez. Özgürlük bir insanın özgürlük alanının bir başka insanın özgürlük alanına kadardır. Özgürlük kimseye başkalarını dinleme, kaydetme, yayınlama hakkı vermez. 'SADECE DİNLEME YOK, GÖRÜNTÜLEME DE VAR!' Yeryüzündeki hiçbir din, mezhep, kültür iki kişi arasındaki konuşmanın başkalarına aktarılmasına cavaz vermez. Sadece dinleme yok, görüntüleme de var. Bir ailenin mahremine girecek kadar olan aile dışında ilişkileri görütülenmek suretiyle sosyal medyada yayınlamak hakkını internet anlayışı veriyorsa ben bunu kabul etmiyorum. BU DİNLEMELER HUKUK ADINA YAPILMADI Gayrimeşru ilişki kurar, meşru ilişkisi de vardır. Ama bunun yayınlama hakkını kimse elde edemez. TÜBİTAK gibi kurum merkezinde bu dinlemeleri yapıyor siz burası güvenli hattır sanıyorsunuz. Güvenli hat diye söylenen kriptolu telefonlar bunu imal eden yer tarafından dinleniyor depolanıyor. Bunlar kopyalanıp çalışıp götürülüyor. Bu dinlemeler hukuk adına yapılmadı. Çok net şekilde görülüyor ki örgüt adına, örgüt çıkarları adına yapıldı. Bu örgütte güya dini yapı, hizmet yapılanması... 'İŞ ADAMLARINA GİDİP HARAÇ TOPLADILAR, YAPARSAN ŞÜKRAN, YAPMAZSAN KASET VAR' Ben imam hatip lisesinde okudum dinimi az da olsa bilirim. benim dinim gayrimeşru işe hoş bakmadı, bakmaz. Devlet içine sızacaksınız, insanlarını dinleyeceksiniz, iş adamlarına gidip haraç toplayacaksanız. Şurada okul yaparsan sana şükranlarımızı bildiririz ama yapmazsanız elimizde kaset var. Böyle tehditler var. Ben daha önce söyledim. Ellerinde ne varsa döksünler. Daha önce yaptıkları gibi bugün de istedikleri dublajı, kurguyu yapsınlar. Korkumuz yok. Şu ana kadar 14 vilayete gittim. Meydanlar her şeyi açık net söylüyor. 'SİYASETİ BIRAKMAYA HAZIRIM' Birileri meydanlardaki kalabalığın montaj olduğunu ifade ediyor. Onları buyursunlar bizim mitinglerimize davet ediyorum. O insanları miting meydanlarına taşığımız iddiaları var. Meydanda reel yapıyı görmek için teşkilatımıza yasak getiririm. Asla bir il diğer ile taşınmayacak. Anketler yoluyla oynanmak istenen oyun var. Çok iddialı ifade kullanıyorum. Partim bu seçimlerden birinci olarak çıkmazsa siyeti bırakmaya hazırım. Diğerleri hazır mı? CHP'nin MHP'nin başkanları bırakabilir mi? Çöreklenmişler koltuklara. Gerilim üretsinler, hakaret etsinler. Bir kere de gelsin desein ki birinci olmadığım takdirde bırakacağım. Onlar o koltuğu korumanın peşindeler. 'ADALET BAKANIMA BUNU TAKİP ET DEMEMDEN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR' Boğaz'a karşı viskisini yudumdayıp Trakya için ahkam kesenler hala gerçekleri görmüyorlar. Dün Adalet Bakanımla benim görüşmem yayınlanmış. Dönen dolapları biz biliyoruz. Adalet bakanıma bunu takip et dememden daha doğal ne olabilir. Paralel yapı ya da bunun dışındaki yapılar ister istemez burayı yakından takip et dememi gerektiriyor. SPK'nın bana verdiği bilgiler tehlikeli bilgiler. Bunu ülkem için istiyorum. Bunlar spor kıyafetleriyle evlerinde Başbakan ağırlamış tiplerdir, İstedikleri gibi hükümet kurmuş hükümet indirmişlerdir. Şimdi istedikleri gibi hükümet yok. Bunlar bu ülkede milleti aptal yerine koydular. Bundan sonra kaybedecekler. Eski Türkiye'yi geri getirmek için girişimler yapıldı. Seçim dönemlerinde partimize yönelik kirli senaryolar devreye sokuldu. Eski Türkiye'yi özleyenler 17 Aralık darbe girişimini yaparak yeni Türkiye'ye hücum ettiler. Eski Türkiye'yi özleyen kim varsa bu darbe girişiminde yer aldı. Tüm güçlerini topladılar. Ellerindeki imkanları koydular. 17 Aralık darbe girişimi aldığımız tedbirler neticesinde çuvallamıştır. 17 Aralık darbe girişimi püskürtülmüştür. ORTALIĞA ÇOK PİSLİK DÖKÜLECEK 30 Mart'ta milletimiz darbe girişimine gerekli cevabı verecek bizde hgukuk içinde hesap sormak için hazırlıklarımızı yaptık. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. Ortalığa pislik dökülecek şimdiden söylüyorum. Kurban kesimden, haraç toplamaya, dershaneye kadar çok şaşırtıcı sonuçlar orataya çıkacak. Makbuzsuz toplanan paraların nerelerde olduğu ortaya çıkacak. Failleri de yargı önüne çıkacak. haberler.com
Gül, ÖYM Düzenlemesini Onayladı
Cumhurbaşkanı Gül, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemeyi onayladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; Ergenekon, Balyoz, KCK, Devrimci Karargah, Oda TV gibi davalarla gündeme gelen özel yetkili mahkemeler (ÖYM) ile Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca kurulan ağır ceza mahkemelerini kaldıran yasayı onayladı. ÖYM'lerin görev alanına giren suçlarda azami tutukluluk süresi 10 yıldan 5 yıla indirildi. Özel yetkili cumhuriyet savcılarınca yürütülen soruşturma dosyaları, cumhuriyet başsavcılıklarına devredilecek. Henüz gerekçesi yazılmamış Ergenekon davası gibi davaların gerekçeleri 15 günde yazılacak. Cumhurbaşkanlığı'ndan bugün yapılan açıklamada; '6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir' denildi. Yasa, yarın Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Davlar devredecek Yasada yer alan bazı hükümler şöyle: Yasayla dinleme, teknik takip, arama ve el koyma kararlarına ilişkin uygulamalar değişecek. Ergenekon, KCK ve Balyoz gibi önemli davalara bakan ÖYM'ler ile TMK 10'a göre oluşturulan imtiyazlı mahkemeler kaldırılacak. Bu mahkemelerin kapanmasıyla kritik davalar ağır ceza mahkemelerinde yeniden görüşülebilecek. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ve askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler ile çocuklara özgü kovuşturma hükümleri saklı kalacak. Ağır ceza mahkemesinin suç işleyen bir kişinin mal varlığına el koyabilmesi için BDDK, MASAK, SPK, Hazine'den en fazla 5 ay içinde rapor alması gerekecek. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), ÖYM'lerde görevli hakim ve savcıları uygun göreve atayacak. Yargılaması devam eden dosyalar, yetkili ve görevli mahkemelere devredilecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda veya Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam edilecek. Henüz gerekçesi yazılmamış hükümlerin gerekçeleri, düzenleme yürürlüğe girince 15 günde yazılacak. Kaldırılan mahkemelerde bulunan ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve dokümanlar HSYK'nın belirleyeceği mahkeme veya mahkemelere devredilecek. Müteakip işlem ve talepler bu mahkemelerce yerine getirilecek veya karara bağlanacak. 149'dan fazla tahliye Önleme dinlemelerine karar vermeye HSYK'nın belirleyeceği Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yetkili olacak. ÖYM'lerin kapsamına giren suçlarla ilgili açılan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemeyecek. ÖYM'lerin alanına giren suçlarda uygulanan azami tutukluluk süresi 10 yıldan 5 yıla indirilecek. 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan 149'dan fazla kişi tahliye olacak. Avukatların soruşturma dosyasını incelemesi yönündeki kısıtlama kalkacak. Somut delil şartı Gözaltı kararları için, 'kuvvetli suç şüphesi' yerine 'somut delil' şartı aranacak. Şüpheli ya da sanığın üstü, eşyası, eş yeri ya da evinde yapılacak arama 'makul şüphe' yerine 'somut delile' dayanacak. İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri için verilecek kararda da suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığına bakılacak. Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma kararını veren hakim, kuvvetli şüphe oluşturan somut delilleri gerekçelendirmekle yükümlü olacak. Yedeklemenin kopyasının şüpheliye veya vekiline verilmesi isteğe bağlılıktan çıkarılıp zorunlu hale getirilecek. Suçun işlendiği hususunda somut delilere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilecek. Dinlemede yeni düzen Bozdağ'ın, Meclis görüşmeleri sırasında 'sonsuz dinlemeye son veriyoruz, dinlemeleri sınırlandırıyoruz' diye açıkladığı yasa uyarınca dinleme kararı ve dinlemelere itiraz için sulh ceza hâkimi yerine artık ağır ceza mahkemesi karar verecek. Karar, oy birliğiyle alınacak. Teknik araçlarla izleme tedbiri için 4 hafta olan tedbir süresi 3 haftaya, 4 hafta olan uzatma süresi 1 haftaya indirilerek, en fazla 8 hafta olan teknik araçlarla izleme süresi azami 4 haftayla sınırlandırılacak. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bir hafta süreyle müteaddit defalar uzatılarak teknik araçla süresiz izleme uygulamasına son verilerek, örgütlü suçlar bakımından uzatma süresi 4 haftayla sınırlandırılacak. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda daha önce süresiz yapılan teknik araçlarla izleme, toplam 8 haftaya indirilecek. İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirinin 3 ay olan süresi 2 ayla, 3 aylığına uzatılmasına ilişkin süre de bir ayla sınırlandırılarak, toplam 6 ay olan süre 3 aya indirilecek. Tahliyeler olabilecek TCK'nın 220. maddesi, dinleme yapılabilecek katalog suçlar kapsamından çıkarılacak. Yolsuzluk operasyonunda tutuklanan Rıza Sarraf ve iki bakanın oğlunun da soruşturulduğu TCK'nın 220. maddesindeki, 'suç işlemek amacıyla örgütü kurmak' suçlamalarında savcılıklar dinleme talep edemeyecek. Devlete karşı suçlar ve terör suçunda azami tutukluluk 10 yıldan 5 yıla, normal suçlar ve örgütlü suçlarda gözaltı süresi 24 saate inecek. Telefon dinlemesine ilişkin süre 6 aydan 3 aya indirilecek. Teknik araçlarla izleme tedbirine ilişkin süreler 8 haftadan 4 haftaya indirilecek. Fuhuşa teknik takip Dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler, nitelikli hırsızlık ve yağma suçlarında uygulanacak. Ayrıca, teknik araçlarla izleme, nitelikli hırsızlık, yağma ve fuhuş suçlarında da yapılabilecek. Kişisel verileri kaydedenlere hapis cezası Kişisel verileri hukuka aykırı kaydedenlere verilecek cezanın alt sınırı 6 aydan 1 yıla, hukuka aykırı olarak başkasına veren, yayan veya ele geçirenlere verilecek cezanın alt sınırı 1 yıldan 2 yıla çıkarılacak. Kanunların belirlediği sürelerin geçmesine karşın verileri sistemde yok etmeyenlere 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. Suçun konusunun CMK hükümlerine göre ortadan kaldırılması veya yok edilmesi gereken veri olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılacak. Üst düzeye soruşturma izni HSYK'dan En üst dereceli kolluk amirleri hakkında inceleme ve soruşturma izni Adalet Bakanı yerine mevcut durumda olduğu gibi HSYK tarafından verilmeye devam edilecek. TCK'nın 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316. maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapabilecek. Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 26. maddesi hükmü saklı olacak. Hâkim ve cumhuriyet savcılarının kararları nedeniyle açılacak tazminat davalarına ilişkin usul ve esasları belirleyen 2802 sayılı Kanun'un 93/a maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilecek. Tahliyesi gündeme gelecek Ergenekon sanıkları İddialara göre; Ergenekon davasında 5 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan Alparslan Arslan, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Muzaffer Tekin, Fikret Emek, Ergün Poyraz, İsmail Yıldız, Veli Küçük, Mehmet Fikri Karadağ, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Zekeriya Öztürk, Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek, Hasan Atilla Uğur, Durmuş Ali Özoğlu, Tuncay Özkan, Ataman Yıldırım, Levent Göktaş, İbrahim Şahin, Mustafa Dönmez, Levent Ersöz'ün haklarındaki kararın bozulması durumunda tahliyeleri gündeme gelecek. Bahar Atakan/Ankara | Milliyet
AKP İktidarında Kadının Adı Yok
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye'nin 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetildiğini, bu sözlerin AKP’nin kadına bakışını yansıttığını belirtti. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyetinin, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istediğini belirten Umut Oran, '30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor…AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir' dedi.Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle: AKP İKTİDARINDA KADININ ADI YOK…SANDIKTA AKP’NİN BİLETİNİ KADINLAR KESECEK…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. Cumhuriyet özünde kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Çünkü aksi halde çağdaş ve ileri bir toplum olamazdık. 8 MartDünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınlar ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardan giderek dışlandı. İktidardaki parti, kadını, toplumsal hayattan dışlayan, onu evi ile sınırlayan anlayışıyla kadının konumunu geriletti.Türkiye 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetiliyor. Bu sözler AKP’nin kadına bakışını yansıtıyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istiyor.Türkiye nüfusunun 38.2 milyonla yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Çalışma hayatında ise kadının adı yok. Kadınlarda işgücüne katılım yüzde 30.8’le 1990’ların gerisinde. Türkiye bu oranda OECD sonuncusu... Çalışma çağındaki 28 milyonu aşkın kadın nüfusun 11.5 milyonu ev kadını. Orta boy bir ülke nüfusuna denk bu kesim çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumda ve işgücünden sayılmıyor.2.5 milyon dolayındaki kadının okuma yazması yok. Okuyanlar da iş bulamıyor. Çalışanlar yönetici olamıyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluştururken yöneticiler içinde kadın oranı yüzde 13.6.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını oluşturan kadınların tercihi büyük önem taşıyor. Her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan ve kadını ikinci sınıf gören zihniyetten kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor. Sandıkta, AKP’nin biletini kadınlarımız kesecek…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. ‘Kadın’ dahi diyemeyen ‘bayan’ı tercih eden bu anlayış gereken cevabı bizzat kadınlarımızdan alacak.Kadınlarını ekonomik yaşamın içine katmayan bir ülkenin kalkınması, gelişmesi, ilerlemesi mümkün değildir. Kadınlar, ancak özgür, eşit, bağımsız bireyler olarak toplumda saygın yerini alır, erkeklerle aynı hak ve imkanlara sahip olur ve toplumsal süreçlere etkin biçimde katılabilirse, çağdaş ve ileri bir toplum yaratılabilir.Cumhuriyet kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Cumhuriyeti kuranlar, aksi halde çağdaş bir toplum ve ileri bir ülke olamayacağımızın bilincindeydi. Günümüzün en ileri ülkelerinden çok daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda katılımı giderek geriledi. Ne yazık ki Türkiye 12 yıldır, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça söyleyebilen bir başbakan ve partisi tarafından yönetiliyor. İktidardaki parti, kadının haklarını ve katılımını artırmak bir yana, zihniyeti gereği kadını evi ile sınırlayarak toplumsal süreçlerden dışlamayı tercih etti. AKP,  kadının toplumdaki konumunu geriletti, onu erkeğin tahakkümü altında, ikinci sınıf insan konumuna itti ve kadına şiddeti de reva gördü.2.5 milyon kadın okuma yazma bilmiyor… Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda var olabilmelerinin en önemli aracı ise eğitim. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kız çocukları eğitime kazandırıldı ve ayrımcılık ortadan kaldırıldı. Ancak kadının eğitim imkânlarından yararlanma oranı AKP döneminde geriledi. Türkiye’de 2012 yılı itibarı ile okuma yazma bilmeyen 2.8 milyon kişinin yüzde 83’ünü kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de okuryazar olmayan her beş yetişkinden dördü kadındır. AKP iktidarı döneminde kız çocukları eğitimden uzaklaştırıldı; 4+4+4 sistemi ile eğitimde kız çocuklarının 5.-6. sınıflardan sonra okullarını terk eğilimi arttı. Kadınlarda yüksek eğitim oranı çok düşük… Üniversite mezunu kadın nüfusun en yüksek olduğu il olan Ankara’da bile bu oran yüzde 15.3’te bulunuyor. Bu oran Hakkari’de yüzde 2.6’ye kadar düşüyor. Çalışma hayatında kadının adı yok…2013 itibariyle Türkiye nüfusunun 38 milyon 194 bin 504 kişi ile yüzde 49.8’ini kadınlar oluşturuyor. Yani kadın nüfus erkek nüfusla yaklaşık olarak eşit… İleri yaş gruplarında ise kadın nüfus erkek nüfustan fazla… Çalışma çağındaki kadın sayısı 28 milyonu aşıyor. Bunların 11.5 milyonu ev kadını. Yani orta boy bir ülke nüfusuna yakın kadın iş gücü, çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumunu sürdürüyor, bunlar “ev kadını” oldukları için işgücü sayılmıyor. Eğitime devam eden, emekli, iş bulma umudu olmayan, mevsimlik çalışan vb. de eklendiğinde, çalışma çağında olup da iş gücüne dahil olmayan toplam kadın sayısı 20 milyona yaklaşıyor. Geriye iş gücü olarak 8.7 milyonluk bir kadın nüfus kalıyor. Bunların da 1 milyon 33 bini işsiz, 7.6 milyonu çalışıyor. Ancak “çalışıyor” gözüken kadınların 2.4 milyonu, gerçek bir istihdam şekliyle ilgisi olmayan “ücretsiz aile işçisi”, bunların da tamamına yakını kırsal kesimde… Bu istatistik kamuflajına rağmen kadınlarda işsizlik oranı yüzde 11.9’la daha yüksek.Böylece 28 milyondan fazlası çalışma çağında olmak üzere toplamda 40 milyona yaklaşan kadın nüfus içinde ücretli-yevmiyeli, işveren ya da kendi hesabına çalışanların sayısı 5 milyon dolayında kalıyor. İşveren ve kendi hesabına çalışan kadın sayısı sadece 915 bin ve bunun toplam kadın nüfustaki oranı yüzde 2.4.2013 itibariyle kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30.8’le, 1990’lı yıllardakinin altında bulunuyor. Türkiye, kadının iş gücüne katılımında OECD ülkeleri içinde son; dünyada ise 127. sırada yer alıyor.İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı…İktidardaki parti, adar yıllardır cinsiyet ayrımcılığını ve kadın düşmanı politikalarını artırarak sürdürüyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluşturuyor. Buna karşılık 2013 kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9.3’e kadar gerilemiş durumda. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için yüzde 28.1 oldu. Kadın polis oranı 2013 yılında da yüzde 5.5’lik düzeyini korudu. BDDK, SPK gibi kuruluşlarda hiç kadın yönetici bulunmuyor, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay  ve HSYK başkanları, rektörlerin tamamına yakını erkek. Türkiye kadına ayrımcılıkta Tanzanya ve Katar’la aynı ligde…Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’na göre Türkiye’nin 136 ülke arasında 120. sırada bulunuyor. Sıralamada Türkiye’den hemen sonra gelen ülkeler ise Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkeler...Kadına siyasette yer yok…AKP döneminde kadınların siyasete, sivil toplum kuruluşlarına ve genel olarak karar alma süreçlerine katılımlarındaki artış adeta durdu. Ülke nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken, kadın milletvekili oranı yüzde 14.4’te kalıyor.  Türkiye’de 2013 itibariyle kadın bakan sayısı sadece 1 ve kabinede kadın bakan oranı olarak yüzde 4’e denk geliyor. Oysa bu oran Norveç’te yüzde 52.6, İsveç’te yüzde 52.2 düzeyinde bulunuyor. Kadınlar sivil toplum örgütlerinde de yeterince yer alamıyor. 2012 itibariyle toplam dernek üye sayısı içinde kadınların oranı yüzde 11.9’la çok düşük. Dernek üyesi kadınların toplam nüfusa oranı da sadece yüzde 2.2.AKP döneminde kadına şiddet tavan yaptı…AKP döneminde kadını ikinci sınıf gören zihniyetin tolerans ve himayesiyle toplumda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de tavan yaptı. Aralık 2002-Temmuz 2009 dönemini kapsayan bir araştırmaya göre bu dönemde kadın cinayetleri yüzde bin 400 arttı. göre 2002’de 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2009’un ilk 7 ayında 953’e yükseldi. Daha yeni verilere göre de 2011 yılında 257 kadın öldürülürken, 102 kadın tecavüze uğradı ve 202 kadın yaralandı. 2012 yılının ilk altı ayında 100’e yakın kadın hayatı kaybetti.Türkiye’de günde ortalama 5 kadın, eşleri, sevgilileri ya da tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyor. Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri açılış törenleri ile teşhir ediliyor, koruma talebiyle polis veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73’ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gidiyor.AKP, erkek tahakkümünü hak görüyor…Başbakanın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözleri doğrudan AKP’nin kadına bakış açısını yansıtıyor. Bu zihniyet kadının, “fıtratı” gereği zayıf ve erkeğin himayesine muhtaç olduğu; bu nedenle kapatılması ve kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek aile içine hapseden, onu “itaatkâr eş ve anne” rolüne zorlayan AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalan, erkeğine koşulsuz hizmet eden kadın tipi yaratmak istiyor.Ne kadar az eğitim, o kadar çok çocuk…Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre 2011 yılında, 15 ve daha yukarı yaşta ve en az bir evlilik yapmış okuryazar olmayan kadınların yüzde 74.9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş durumda… Bu oran lise veya dengi okul mezunu kadınlarda yüzde 4.8’e, yükseköğretim mezunu kadınlarda yüzde 1.9’a düşüyor.Buna göre eğitimle çocuk sayısı arasında ters orantı bulunuyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı azalıyor. O halde Başbakan’ın çiftlerden “en az 3 çocuk” talebinin gerçekleşmesi için kadının eğitimsiz kalması gerekiyor. Bu istatistik, kürtaj ve sezaryeni yasaklatan Başbakanın nasıl bir kadın, aile ve toplum tasavvuruna sahip olduğunu gösteriyor.Fuhuş sektörü AKP döneminde zirve yaptıAKP, istatistik oyunlarıyla ekonomik göstergeleri makyajladı, kötü gidişatı kamuflaj yöntemiyle gözlerden uzak tutmaya çalıştı, ekonomide sahte pembe tablolar çizdi. Şimdi de 30 Mart seçimleri öncesi, “Ben lafa değil, icraata bakarım” temalı, asılsız başarı öyküleri anlatan TV reklamları ile göz boyamaya, beyin yıkamaya devam ediyor. Bu reklamlarda yok yok… Bunları izleyenler bu ülkeye bırakın metroyu, neredeyse uçağı bile ilk AKP’nin getirdiğini sanabilir.Oysa AKP’nin 12 yıllık iktidarında uyguladığı ekonomi politikaları kitlelere iş-aş yaratmadığı gibi, gelir dağılımı daha da bozuldu, milyonlar daha da yoksullaştı. Bir ülkede ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da artar.  Resmi veriler AKP döneminde fuhuş sektörünün adeta tavan yaptığını gösteriyor. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 2002’de 25 bin olan hayat kadını sayısı, 2010 itibariyle 100 bini aşmış durumda. Araştırma, 40 bin kadının da vesika alabilmek için beklediğini gösteriyor. Bu resmî veriler, 4 yıl önceki tabloyu yansıtıyor. Bu sayının bugün itibariyle çok daha yüksek düzeylere ulaştığı muhakkak…   AKP’nin toplum modelinde kadına biçilen rolAKP’li belediyeler düzenledikleri etkinliklerde kendi kafalarındaki kadın modelini topluma benimsetmeye çalışıyor; konuşmacılar, kadınlara erkeklerin üstünlüğünü kabul etmeleri yönünde telkinde bulunuyor. AKP kendi zihniyetindeki toplumun inşası için gerekli kadın tipini yaratma sürecinde rol modeller de oluşturuyor. Bu görevi üstlenen ve AKP’nin toplum mühendisliği çalışması kapsamında “Yaşam koçluğu ve aile danışmanlığı” sıfatıyla seminerler verenSibel Üresin, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde açık açık çok eşliliği, imam nikahının resmileşmesini savunuyor.AKP zihniyetinin kadına bakışını gösteren sadece birkaç örnek ifadeyi hatırlamakta yarar var:- “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' (Tayyip Erdoğan / Kadın dernekleri ile yaptığı toplantıda)“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” (AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci)- “Kadına şiddet abartılıyor' (Tayyip Erdoğan / AKP’nin ilk 7 yılında yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında.- “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem' (Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş hakkında)- “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.' (Recep Akdağ / Eski Sağlık Bakanı, Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum…' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı, Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.' (İ. Melih Gökçek / AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)- “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.' (İ. Melih Gökçek)- “Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya...' (Tayyip Erdoğan / Münevver Karabulut cinayeti hakkında)- “Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik' (Fatma Şahin / Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı)- “Türk kadını evinin süsüdür.' (Vecdi Gönül / Eski Savunma Bakanı)- “Evdeki işler yetmiyor mu?' (Veysel Eroğlu / Orman ve Su İşleri Bakanı / Kendisinden iş isteyen kadına)- “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.' (Erhan Ekmekçi / AKP İl Genel Meclis Üyesi)- “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.' (Mehmet Şimşek / Maliye Bakanı)- 'Kocama arkadaşımı tavsiye ettim', “Kocamın ikinci bir eş almasına müsaade ettim” (Sibel Üresin / AKP’nin yaşam koçu ve aile danışmanı)- “15’inde kız ya erde, ya yerde olmalı” (Prof. Remzi Fındıklı / Hükümetin 2012’de atadığı Polis Akademisi Başkanı)“Kızlı-erkekli aynı evde ne yapıyorlar belli değil” (Tayyip Erdoğan / Üniversiteli gençler hakkında)Peki CHP ne yapacak? CHP iktidarında Eşitlik Bakanlığı kurulacak ve eşitlik eylem planı gerçekçi hedefler ve somut önerilerle yenilenecektir. Bütün kamu kurumlarında toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yapılacaktır.Eşitliğe kaynak ayırma şeffaf hale getirilecektir.En fazla beş yıl içinde okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacaktır.CHP kendi yönetim kademelerinde yüzde 33 kadın kotası koyarak, kadınların karar verme süreçlerine katılmasındaki kararlılığını göstermiştir.CHP kamu yönetiminde kadın yönetici sayısını en üst düzeye çıkartacaktır.AB ülkelerine koşut olarak özel sektörde de kadınların yönetim kademelerinde yer almasını sağlayacak hukuki yaptırım ve teşvikler uygulanacaktır.Kadınların çalışma hayatına vasıflı işgücü olarak katılmaları sağlanacaktır. Güvencesiz çalışmanın önüne geçilecek ve bu konuda işverene destek olunacaktır.Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır. Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır.- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir.Kadınların başta ekonomi olmak üzere yaşamın her alanında daha fazla ve etkin biçimde yer alması gerekiyor.Kadınların; eğitimde eşit fırsata sahip olması, ekonomi, toplumsal yaşam ve siyasete özgür ve eşit katılımı sağlanmalıdır.Demokrasinin “olmazsa olmaz”ı niteliğindeki eşit temsil ve katılım ilkesinin gerçekleşebilmesi için TBMM’de kadın milletvekili oranının kadınların nüfustaki ağırlığına paralel bir orana ulaşması gerekiyor.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor… AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...
SPK'dan Fenerbahçe'ye Ceza
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Fenerbahçe Futbol AŞ'ye Kurulun 28 Mart 2008 tarih ve 9/412 sayılı kararında belirtilen kriterlere uyulmaması nedeniyle 269 bin 500 lira idari para cezası verilmesine karar verdi.SPK'nın haftalık bülteninde, Fenerbahçe Futbol AŞ'ye Kurulun 28 Mart 2008 tarih ve 9/412 sayılı kararında belirtilen kriterlere uyulmaması nedeniyle 269 bin 500 lira idari para cezası verilmesine karar verildiği bildirildi. Ayrıca Fenerbahçe Futbol AŞ'nin, Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği’nden olan alacakları konusunda, SPK'nın aynı kararında belirtilen kriterlere, verilen süre içerisinde uyulmaması nedeniyle, varsa zarara uğrayan yatırımcıların, genel hukuk hükümleri çerçevesinde, yasal koşulların oluşması halinde, mevzuata aykırılık teşkil eden bahse konu işlemde sorumluluğu bulunan şirket yöneticileri aleyhine dava açabilecekleri hususunun SPK bülteni aracılığıya kamuya duyurulmasına karar verildi.Şampiy10
Nereye Yatırım Yapmalı
Para kazanmak ve mevcut parayı yönetmek anlamında kişilerin daha bilinçli olduklarını görüyoruz. Geleceğe yatırım yapmak adına ellerinde bulunan birikimleri en doğru şekilde değerlendirerek gerek emeklilikte rahat bir yaşantı gerekse çocukların eğitimlerinin daha iyi koşullarda gerçekleştirilmesi için çalışılmakta. Aynı zamanda gelişen teknoloji ve yükselen yaşam standartlarına uyumu sağlamak adına da hemen hepimiz daha fazla paraya ihtiyaç duyuyoruz. Daha fazla para kazanmak isteyen kişilerden, günümüzde nereye yatırım yapmalı, neye yatırım yapsam kazanırım tarzı soruları daha sık duymaya başladık. İnternet kullanımının gelmiş olduğu nokta ise kişileri internetten para kazanmaya yöneltiyor. Aynı zamanda fiziki olarak ekstra bir işte daha çalışmak hem yorucu hem de sosyal yaşantı için pek uygun değil. İnternet bu noktada kişilerin ihtiyaçlarını en iyi karşılayan araç olarak görülüyor.İnternetten Yatırım Yapmak İnternetten yatırım yapmak ilk başta kişilere güvenli bir yöntemmiş gibi görünmüyordu. Günümüzde hem internetin hem de finans piyasalarının geldiği durum göz önünde bulundurulduğu zaman ise daha güvenli ve yasal işlemler için denetimlerin olduğu görülmektedir. En eski tanıdığımız finans piyasası olarak borsa piyasası işlemleri günümüzde internetten yapılabilmektedir. Aynı zamanda forex piyasası gibi küresel bir finans piyasasının işlemleri de internet üzerinden güvenli bir şekilde yapılabilmektedir. Forex piyasası ülkemizde 2010 yılında denetlenmeye başlamıştır ve 2011 yılında yasal aracı kurumları ile birlikte popülerlik kazanmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından denetlenen piyasa ve aracı kurumlar sayesinde internetten güvenli ve yasal bir şekilde yatırım yapılarak para kazanılmaktadır. Aynı zamanda forex piyasası dünyanın en büyük finans piyasası olarak hizmet vermektedir. Günlük 6 trilyon dolar civarında olan işlem hacmi sayesinde kısa vadeli yatırımlar yapılarak yüksek kazanç elde etmek mümkündür. Borsa piyasasında gerçekleştirilen uzun vadeli yatırımlar bazı kişilere pek uygun gelmemektedir. Forex piyasasının kısa vadeli yatırım yapılma özelliği bu kişiler için en iyi özelliklerden birisidir. Borsada Neye Yatırım Yapsam? Borsada denildiği zaman akla öncelikle hisse senetleri gelmektedir. Hisse senetlerine yatırım yapmak 2013 yılının en karlı yatırımı olarak belirlendi. Uzun vadeli olarak en iyi yatırım aracı olan hisse senetleri, aynı zamanda borsada işlem gören en yüksek likiditeye sahip yatırım araçlarıdır. Hisse senedi alım – satımı yapmak isteyen kişilerin öncelikli olarak borsa piyasasını iyi bir şekilde tanımaları ve borsa nasıl oynanır öğrenmeleri, deneyim kazanmaları gerekmektedir. Borsada para kazanmak için en önemli kriterlerden birisi kesinlikle bilgi ve deneyimdir. Bunun için aracı kurumlar tarafından internet üzerinden sunulan eğitim olanaklarından faydalanılabilir. Bu eğitimler sayesinde piyasa tam anlamıyla tanınabilir. Ama borsada deneyim kazanmak da gerekmektedir. Bunun için de demo hesap denilen ve sanal para ile gerçek piyasa koşullarında işlem yapılmasını mümkün kılan programlar kullanılabilir.     İlgili İçerik:    Hisse Senedi Nasıl Alınır, Nasıl Satılır? Borsada hisse senetleri dışında diğer menkul kıymetler, emtialar, dövizler ve türev araçlar denilen futures, forward, opsiyon sözleşmeleri de işlem görmektedir. Borsada tek bir yatırım aracına tüm paranızı yatırmak yerine, borsa beklentilerinize en uygun portföyü oluşturarak yatırım yapmanız daha karlı sonuçlar elde etmeniz adına gereklidir. Portföyünüzü nasıl oluşturmanız gerektiği hakkında portföy yöneticilerinden yardım alabilir ve bilgileriniz, tecrübenizle kendi portföyünüzü oluşturabilirsiniz. Forex Piyasasında Neye Yatırım Yapsam? Forex piyasası, bir ülkenin para biriminin anlık alınması, başka bir ülkenin para biriminin de anlık satılması ile alım – satım arasında oluşan farkın karınız olarak kaydedildiği finans piyasasıdır. Tanımda yalnızca dövizlerden bahsedilmesinin yanı sıra emtialar, dünyaca ünlü hisse senedi ve borsa endeksleri de forex piyasasında işlem gören yatırım araçlarıdır. Forex piyasasında gerçekleştirilen anlık alım – satım işlemlerinden dahi yüksek kazançlar elde edilebilmektedir. Bu hem yüksek işlem hacminden hem de işlem özelliklerinden kaynaklanmaktadır. 100 dolarlık bir teminatla forex piyasasında yatırıma başlamak mümkündür ve kısa vadede elde edilen kazançlar sayesinde daha büyük lotlarda işlem yapmak mümkün olacaktır. Kısa vadeli fiyat dalgalanmalarından kazanç elde edildiği forex piyasasında iyi bir piyasa takibi yapılarak herhangi bir yatırım aracı anlık alınabilir ve beklenen dalgalanmalar meydana geldikten sonra satış gerçekleştirilerek kazanç elde edilebilir. İşlem özellikleri bakımından bakıldığı zaman, çift yönlü işlem özelliği sayesinde yatırım araçlarının fiyatları hem yükselirken hem de düşerken alım veya satım yapılarak pozisyon açılabilir. Fiyatlar yükselirken alım yönünde, düşerken de satış yönünde işlem yapılarak kazanç elde edilebilir. Kaldıraç sistemi de kısa vadede yüksek kazanç elde etmeyi mümkün kılan özelliklerden birisidir. Ülkemizde 1:100 oranına kadar izin verilen kaldıraç oranları sayesinde paranızın 100 katına kadar işlem yapabilir ve elde edeceğiniz kar oranını 100 katına kadar arttırabilirsiniz. Bu işlemleri gerçekleştirirken belirlediğiniz risk faktörünü zarar durdur / kar al emri olarak piyasaya iletebilir ve beklenmedik kayıplardan korunabilirsiniz. Forex piyasasında da kazandıran işlemler gerçekleştirebilmek için öncelikle forex nasıl oynanır öğrenmek gerekmektedir. Bunun için yasal aracı kurumların eğitimlerine internetten başvurulabilir ve eğitimler ücretsiz olarak internetten alınabilir. Hangi Yatırım Araçlarına Yatırım Yapılmalı? Hangi yatırım aracınız seçeceğiniz yatırım beklentilerinize, işlem yeteneklerinize göre değişkenlik gösterse de en büyük etkenlerden birisi piyasa takibi sonucunda yatırım aracının değer kazanıp kazanmayacağıdır. Dövizler, emtialar, hisse senetleri, borsa endeksleri ve türev araçlar arasından hangi yatırım araçlarını seçmek isterseniz isteyin iyi bir piyasa takipçisi olmanız gerekmektedir. Borsada hangi yatırım aracını seçecekseniz gelecekte değer kazanacağını bilmeniz gerekmektedir. Borsada yalnızca değer kazanacak olan yatırım araçlarından para kazanmak mümkündür. Ama forex piyasasında çift yönlü işlem özelliği sayesinde değer kazanacak veya kaybedecek yatırım aracına yatırım yapılabilir. Borsada portföyünüzü oluştururken borsa beklentilerinizi belirlemeli ve buna uygun özelliklere sahip yatırım araçlarını seçmelisiniz. Diğer bir yönden bakmak gerekirse; genel olarak dövizlerin günlük yüksek işlem hacmi nedeniyle kısa vadeli kazanç elde etmek isteyen kişiler döviz yatırımı yapmaktadır. Ama ülkelerde meydana gelen ekonomik krizler, siyasi anlaşmazlıklar, savaşlar, olumsuz gelen makro ekonomik veriler gibi birçok etken nedeniyle dövizlere olan güven azalır. Bu dönemde döviz yatırımcıları daha güvenli olarak gördükleri emtialara yatırım yapmayı tercih ederler. Emtialardan özellikle altın en güvenli yatırım aracı olarak görülmektedir ve 12 yıl boyunca göstermiş olduğu iyi performans nedeniyle yatırımcılar altına yatırım yapmayı tercih ederler. KAYNAK: http://www.borsanasiloynanir1.com/nereye-yatirim-yapmali/
Finans Piyasalarını Şoke Eden İflas
2000 yılından bu yana foreks piyasalarında işlem yaptıran Hedefonline iflas etti. Binlerce yatırımcının yaklaşık 15 milyon TL'si buharlaştı. '13 Yıllık Güven' ve 'Global Forex Broker' sloganları ile yurt içi ve yurt dışından binlerce kişinin parasını toplayan Hedefonline battı. Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) denetimine girmeyip lisans almayan Hedefonline, yılbaşından bu yana müşterilerine tek kuruş ödeme yapmadı. 2000 yılında İzmir'de kurulan, son olarak merkezi Kıbrıs'ta olan Hedefonline adlı şirkette yatırımcıların yaklaşık 15 milyon TL para kaptırdığı tahmin ediliyor. KİMSEYE ULAŞILAMIYOR Önce müşterilerinin işlem yaptığı paneller ardından da şirketin internet sitesi kapatıldı. Şirketin Kıbrıs'taki ofisi de Ocak ayında Apar Topar kapatılırken müşteri temsilcileri de işten çıkarıldı. Konuya yakın kaynakların verdiği bilgiye göre, müşterilerin sorularını yanıtlamak için sadece tek bir müşteri temsilcisinin bırakıldığı ve bu kişinin de müşterileri 'Şirketimiz zor durumda. Toparlamak için uğraşıyoruz. Paralarınızı ödeyeceğiz' diyerek oyaladı. Ancak bu kişi de kısa bir süre sonra sırra kalem basıp ortadan kayboldu. 5 BİN KİŞİNİN PARASI GİTTİ Hedefonline adlı şirkette yaklaşık 5 bin civarında kişinin parasının battığı söyleniyor. Bu kişilerden 200'ünün parasını Sistemli Hesap Yönetimi (SYH) adı altında yönetilen hesap çeşidi için parasını teslim ettiği geri kalan müşterilerin ise kendi paralarını kendilerinin yönettiği belirtiliyor. MAĞDURİYETİN GİDERİLMESİ ÇOK ZOR Hedefonline'ın SHY müşterilerine en son 2013 Aralık ayı için yüzde 4.25 oranında brüt kar payını ilişkin hesap ekstresi gönderdiği ve SHY hesapları için 40 ay boyunca kar açıkladığı kaydedildi. Şirkete para yatırıp hiçbir işlem yapmayan çok sayıda müşterinin de mağdur olduğu söylenenler arasında. Uzmanlar, Hedefonline adlı şirketin SPK lisansının olmaması nedeniyle müşterilerinin mağduriyetlerinin giderilmesinin çok zor olduğunu ifade ediyor. KURTLAR VADİSİ'NİN DOKTORUYDU SPK'nın Ekim 2013'te izin almadan sermaye piyasası faaliyetinde bulunduğu gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunduğu Hüseyin Kırçıltepeli, Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin çeşitli bölümlerinde rol aldı. Kırçıltepeli, Kurtlar Vadisi Filistin filminde de doktor rolündeydi. Hedefonline'ın sahibi Kırçıltepeli, Almanya'da banka ve sigorta şirketlerinde 10 yıl yatırım danışmanı olarak çalışmıştı. SPK, Kırçıltepeli'nin izinsiz olarak kaldıraçlı alım satım faaliyetinde bulunduğu şirket web siteleri www.hedefonline.com, www.hedefonline-forex.com, www.hedefoption.com hakkında 2 yıl arayla 2 defa suç duyurusunda bulundu. FOREKS NEDİR? İngilizce döviz ticareti anlamına gelen Foreign Exchange kelimelerinin kısaltması ile oluşan Forex (Foreks) piyasasında hem yükselişten hem de düşüşten para kazanılıp kaybedilebiliyor. Kaldıraçlı işlemler nedeniyle işlem hacmi yüksek. Örneğin, 1'e 100 kaldıraç oranı ile 100 dolar karşılığı 10 bin dolarlık alım-satım yapılabiliyor. Dolayısıyla risk de bir o kadar yüksek oluyor. 13 YILLIK BİRİKİM BİR ANDA SIFIRLANDI Hedefonline'ın sahibi Hüseyin Kırçıltepeli ile bazı mağdurların ayında İzmir'de yüz yüze görüştüğü ve bu görüşmede '13 yıllık birikimimiz sıfırlandı, iflas ettik' dediği iddia edildi. Kırçıltepeli'nin 2013 yılında yaşanan Gezi olayları ve 17 Aralık operasyonlarının şirketin Mali yapısını etkilediği ve kendi üzerine olan gayrimenkulleri satıp müşterilerin parasının sadece yüzde 20'sini ödeyebileceğini söylediği kaydedildi. LİSANSLI ARACI KURUMDA İŞLEM YAPIN! Dünyanın en büyük piyasası olan Foreks piyasasının günlük işlem hacmi günlük 5.3 trilyon dolar. Dünyada Foreks piyasasındaki işlemlerin denetim altında tutan tek ülke olan Türkiye'deki Foreks piyasasının ise aylık işlem hacmi ise yaklaşık 250-300 milyar TL civarı. Bu rakamın yaklaşık üçte birini regülasyon önceki dönemde olduğu gibi yurt dışı firmalarda yapılan işlemler oluşturuyor. SPK lisansı altında işlem yapan kurumların işlem hacminin ise ayda 160 milyar TL olduğu belirtiliyor. Uzmanlar lisanslı şirketlerle çalışan müşteri teminatlarının Takasbank'ta saklandığını ve dünyanın en güvenli Foreks işlemlerinin Türkiye'de olduğunu belirtiyor.haberler.com