Türkiye'de Lezbiyen Olmak: Sokakta El Ele Yürümekten Korkan Üç Lezbiyen Kadın Neler Yaşadıklarını Anlatıyor
Türkiye'de lezbiyen olmak kolay mı? Üç lezbiyen kadın neler yaşadıklarını anlatıyor: Homofobiyle mücadele etmek, aileye açılmak, örgütlenmek, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine yönelik ayrımcılığa karşı kanuni koruma olmayan bir ülkede kamusal alanda var olabilmek...
Türkiye'de ve dünyada kabullenilmeyen şeylerin en başında geliyor LGBTİQA+'lar. Eş cinsellik 21. yüzyılda hala tabu; heteroseksüel olmayan bizden değil kafası ne yazık ki bir türlü değiştirilemedi.
İnsanların kimle yatıp kalktığı, ne yediği ne içtiği toplum için çok önemli çünkü biliyorsunuz. Üstümüze vazife olmadan insanları yargılamak en büyük hobimizdir...
İşte Eda Burcu Şenel & Ece Pişirici çifti ile Avukat Yasemin Öz bugünün Türkiyesi'nde lezbiyenliğin nasıl bir şey olduğunu DW'nin +90'ında anlatmışlar.
İçlerini bir güzel dökmüşler de diyebiliriz.
Ece ile Eda bir bakıma şanslı olanlardan çünkü tüm dünyaya açılmışlar; aileleri de onlara destek veriyor. Evlilik düşündükleri ve Türkiye'de böyle bir hakları olmadığı için yurt dışına yerleşmeyi ve hatta çocuk sahibi olmayı planlıyorlar!
14 aydır da beraberlermiş. İlk başta bilgiye erişim zor olduğundan ve İnternet diye bir şeyin çok yaygın olmamasından dolayı epey yalnızlık çekmişler. Çünkü onları destekleyecek kimse yokmuş, bu yüzden de uzun bir süre cinsel yönelimlerini saklamışlar. Şimdilerde herkes onların lezbiyen olduğunu biliyor olsa da yine de epey zorluk yaşıyorlarmış. Kabullenemiyorlarmış çünkü!
Şu anda ikisi de sosyal medyada epey aktif ve lezbiyen çift olarak açıklar. YouTube'daki Eda & Ece kanalları ve diğer sosyal medya hesaplarıyla farkındalık yaratmak için hikayelerini paylaşıyorlar.
Ancak nefret söylemleri hala var!
Çok fazla rahatsız edildikleri de oluyormuş.
Yapılan yorumların ve atılan mesajların haddi hesabı yokmuş.
İlişkide 'kim erkek rolünde?' sorusunu çok fazla alıyorlarmış.
Öyle bir şeyin olmadığını ikisinin de kadın olduğunu ve zaten lezbiyenliğin olayının bu olduğunu söylüyor Eda.
Öte yandan Yasemin Öz, Türkiye'de lezbiyen olmanın çok da mümkün ve rahat bir hayat olmadığını söylüyor.
Kadınların ikinci sınıf insan muamelesi görmesinin lezbiyenliğin kötü görünmesindeki en büyük nedenlerden biri olduğunun da altını çiziyor.
2013 yılında yapılan ve 100 bin kişinin katıldığı Pride Yürüyüşü'nün toplumun bir kesimini dönüştürmeyi başardığına dikkat çeken Yasemin Öz, LGBTİQA+ hareketi için "Bence Türkiye'nin en başarılı hareketi" diyor.
İlk başlarda bir avuç insanken kimse bizi takmadı ve tehdit hissetmedi diyen Öz, şu anda tüm siyasilerin bile artık LGBTİQA+'yı bildiğini söylüyor.
Peki Türkiye'de neden hiç ünlü lezbiyen yok? Yasemin Öz, bunun mümkün olmadığını söylüyor: "Söylemeye cesaret edemiyorlar çünkü kadın olarak yaşadıkları ezilmişliğin üzerine ikincil bir ezilmişlik biçimi eklenecek."
Sizce bu mümkün mü?
Ece'nin ablası Melike Pişirici, kardeşini "hayatı kaçırmadığı" için tebrik ediyor ve ekliyor: "O kadar çok Ece ve Eda var ki kendini maalesef saklamak zorunda kalan…"
Ne kadar üzücü!
Hala kabullenilmemiş, toplumda kendisine yer edinmeye çalışan insanları bir düşünsenize...
Korkularından saklanıyorlar. Psikiyatrist Seven Kaptan, ben kolum yokmuş gibi davranamam, onlar da davranamazlar diyor.
Öte yandan Psikiyatrist Seven Kaptan, lezbiyenlik hakkında yanlış bilinenlere açıklık getiriyor: "Dizilerde görüldüğü için, özenerek olunmaz, heteroseksüellik ne kadar sağlıklıysa o kadar sağlıklı."
Bunu kabul etmeliyiz!
Yorum Yazın