Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
“Vatan Partisi Türkiye’nin Politikalarına Yön Veriyor”
“Vatan Partisi Türkiye’nin Politikalarına Yön Veriyor”
Türkiye’de 24 Temmuz 2015’te Çözüm Sürecinin sona ermesiyle teör örgütü PKK’yla yoğun mücadele ediliyor. OHAL sürecinde çıkartılan KHK’ların da etkisiyle terörle ilişkisi olduğu iddia edilen yayın kuruluşları, sivil toplum kuruluşları kapatıldı. Başta ‘Barış İçin Akademisyenler’ başta olmak üzere birçok akademisyen görevinden uzaklaştırıldı. İçinde bulunduğumuz süreci bir kesim Saray Savaşı olarak değerlendirirken, bir başka kesim de Vatan Savaşı olarak ifade ediyor. Süreci Vatan Savaşı olarak ifadelendirenlerden biri de Vatan Partisi. Vatan Partisi, en başından beri Çözüm Süreci’ne karşı çıktığı, sürecin bölücülüğe yarayacağını söylediği ve operasyonlara destek verdiği için AKP’yle ittifak kurduğu iddia edildi. Vatan Partisi, bu iddialarla karşılaşırken bir yandan da ülkemizin Suriye ve Rusya politikalarında da aktif olarak girişimlerde bulunuyor. Bütün bu çalışmaların yanında Vatan Partisi’nde kurultay heyecanı da yaşanıyor. Partinin gençlik örgütlenmesi olan Öncü Gençlik kampüs kampüs, ilçe ilçe ve il il kurultaylarını düzenleyip 17-18 Aralık’ta 10. Genel Kurultayına hazırlanıyor. Bütün bu tartışmaları ve süreçleri Öncü Gençlik Genel Sekreteri Uğurcan Yardımoğlu ile konuştuk.
Röportaj: Ercan Deniz Küçük – Sibel Gülersöyler
Fotoğraf: Enis Derdimentoğlu
ERCAN DENİZ KÜÇÜK (EDK): Öncelikle hep sorulan sorudan başlayalım. 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki süreçte Vatan Partisi ile AK Parti’nin ittifak yaptığı, yakınlaştıkları iddiası var. Siz Vatan Partisi Öncü Gençlik olarak bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Vatan Partisi AK Parti ile işbirliği içerisinde mi?
“TÜRKİYE’NİN POLİTİKALARINA YÖN VERİYORUZ”
UĞURCAN YARDIMOĞLU (UY): Vatan Partisi iktidar partisinin politikalarını desteklemiyor. Vatan Partisi Türkiye’nin siyasi, iktisadi ve sosyal-kültürel politikalarına yön veriyor. Meseleyi buradan ele almayanlar Türkiye’nin hayati bir meselesi olan terör sorununda Vatan Partisi’nin aldığı vatansever tutumu yani Türkiye’yi birleştirecek tutumu iktidar partisine destek olarak algılıyor. Siz düşman tarafı ABD olarak görürseniz bunun terör unsurlarıyla yaptığı işbirliğini, hatta onları aparat olarak kullandığını da görürsünüz. O aparatlar bugün Türkiye’nin şehir merkezlerinde bombalar patlatıyor, kırsallarına el yapımı bombalar döşüyor. Türkiye’nin varlığını, bütünlüğünü tehdit eden bu terör örgütleri ABD desteklidir. Türkiye bugün o terör örgütlerine ve arkasındaki ABD-ABye karşı mücadele etmektedir. Vatan Partisi bu mücadelenin içerisindedir ve ona siyasi olarak önderlik etmektedir. Meseleyi böyle özetlemek mümkün. Yoksa AKP’yi desteklemek veya ona payanda olmak Vatan Partisi’ne kesinlikle yakıştırılamayacak ithamlardır. Çünkü Vatan Partisi kurulduğu günden itibaren başka hiçbir siyasi gücün emrinde olmamıştır. Vatan Partisi her zaman politika belirleyen olmuştur. Belirlediği politikalar ise Türkiye’nin önünü açan politikalardır.
“FETÖ TEHLİKESİNİ İLK SÖYLEYEN BİZ OLDUK”
EDK: Son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milli cephede yer aldığı tartışılıyor. Bu konuda Vatan Partisi ne düşünüyor? Erdoğan şu anda milli cephede mi yer alıyor?
UY : Biz 2002’de Türkiye’nin savaş düzenine girdiğini söylemiştik. Bu savaş düzeni Türkiye’nin özellikle Soğuk Savaş sonrası azgınlaşan ABD ile gerilen ilişkilerin sonucuydu. O ilişkiler elbette gerilmek zorundaydı. Çünkü siz varlığınızı tehdit eden bir kuvvetle stratejik ortaklık kuramazsınız. Türkiye, ABD ile savaşmaya 90’lı yıllarda başlamıştı. Ve bundan sonra bütün politikalarımızı bu doğrultuda belirledik.2006 yılında da Türkiye’nin önüne bu savaştan zaferle çıkabilmesi için Milli Hükümet Programı’mızı koyduk. Milli Hükümet Programı’mızla Türkiye’ye bir rota çizdik. O rota ABD ile mücadeleden nasıl zaferle çıkılacağını gösteren rotaydı. Atatürk’ün 6 Ok’una ve Cumhuriyet Devrimi süresince yaptığı işlere dayanıyordu.
Biz hala bu rotadayız. Bu rotada olmayan AKP başta olmak üzere birtakım kuvvetler Türkiye’nin bağımsız olmak, bütünlüğünü korumak gibi mecburiyetlerini kavradı. Ve o rotaya dahil olarak bazı politikalarını belirlemeye başladı. Özellikle Türkiye’nin son dönemde belirlediği dış politika hattı ve ekonomik düzleme ilişkin aldığı kararlar, bu rotada alınmış kararlardır. Şimdi biz mi AKP’nin yanına gitmiş oluyoruz? Hayır. AKP, ABD’nin dümen suyundan sıyrılıyor, Türkiye’nin mecburiyetlerini kavrıyor. Kavrayamadığı yerde de bu yanlışlarını iktidarın yüzüne vuruyoruz, vurmaya da devam edeceğiz. Çünkü biz Türkiye’yi yönetmeye, önünü açmaya talibiz.
Türkiye’nin bütünlüğü, üretim ekonomisi, dış politikada bölgesel işbirliği ve aynı zamanda Avrasya çağını gören ilk biz olduk. FETÖ tehlikesini ilk farkeden, ifşa eden ve Türkiye’nin varlığını riske attığını ilk söyleyen biz olduk. Eğer, bu Türkiye tarafından geç de olsa kavranmışsa, bizim iktidarın yanına gittiğimiz anlamına gelmez, onların bu programa geldiğini ve Kemalist Devrime teslim olduklarını gösterir.
“TÜRKİYE’YE ASLA BAŞKANLIK SİSTEMİNİ GETİREMEYECEKLER”
SİBEL GÜLERSÖYLER (SG) : Ülkemizde son zamanlarda en çok tartışılan konulardan biri de Başkanlık Sistemi. Vatan Partisi Öncü Gençlik’in Başkanlık Sistemi hakkındaki düşünceleri nelerdir?
UY : Vatan Partisi, başkanlık sistemine karşıdır. Başkanlık sistemi; Türkiye’nin mayasını bozacak, milli devletini ve milli ordusunu inanılmaz risklere atacak bir sistemdir. Başkanlık sistemi, Türkiye’nin karakterine kesinlikle uygun değildir. Türkiye’ye en uygun yönetim biçimi parlamenter demokrasidir. Türkiye’ye bu sistemi getiren Cumhuriyet Devrimi’dir. Eğer siz Cumhuriyet devriminin yaptığı ilk iş olan parlamenter demokrasiyi değiştirmeye kalkarsanız bu defa toplumun ve devletin karakterini bozmaya kalkmış olursunuz. Bu hedef de esas olarak emperyalistlerin hedefidir.
Hatırlayalım:
90’lı yıllarda emperyalist yöneticiler, AB’nin Türkiye komiserleri, CIA’nin Türkiye masa şefleri ne demişlerdi?
– “Türkiye’yi milli kimliğinden kopartın. Türk gençliğini milli kültürden kopartın.”
Peki Türkiye’yi milli kimlik ve kültürüne ençok sarılması gereken bu zamanda bu kimlik ve kültürden kopartmak istersek kime hizmet oluruz?
-‘Kemalizmin modası geçti’ diyen emperyalistlere.
AB’ye, ABD’ye hizmetin en önemli başlığı mafyalaşan kapitalist-emperyalist düzeni güçlendirmek ve bunun için halkçı-devletçi cumhuriyeti yıkmak. İşte iktidar, emperyalizme hizmet döneminden BOP eşbaşkanlığı döneminden kalan fikirlerle bu hataya düşüyor. Onları buradan uyarıyoruz, Türkiye’ye asla başkanlık sistemini getiremeyecekler. Türkiye cumhuriyetle yönetilmeye Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi ilelebet devam edecektir.
“AMERİKA’NIN DÜMEN SUYUNA GİRMEYİN”
SG: Son 50 yılın en çok tartışılan fotoğraflarından biri Abdullah Öcalan ile Doğu Perinçek’in birlikte çekilmiş fotoğrafları oldu. Geçtiğimiz haftalarda da Doğu Perinçek ile Ekrem Dumanlı’nın Zaman gazetesinde çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. Siz bu fotoğraf hakkında neler söyleyeceksiniz? Bu fotoğraf da 50 yıl konuşulur mu?
UY: O fotoğraflar ortaya yeni çıkmadı. O fotoğrafları kendi yayın organlarımızda yayınladık. Özellikle Abdullah Öcalan ile çekilen fotoğraf uzun yıllar boyunca partimize saldırı kampanyasının aracı oldu. O fotoğrafın çekildiği döneme bakalım. Pentagon Kürt senaryosunu geliştirmiş, Türkiye’yi bölme planlarını uygulamaya koyuyor. Burada, Türkiye’nin vatan bütünlüğünü savunanların yapması gereken nedir? Türkiye’de siyaset yapan herkesi uyarmak. ”Türkiye’nin bütünlüğü içerisinde yer alın, silahlarınızı bırakın, teröre son verin, Türkiye’nin birliğine katkıda bulunun, ABD’nin dümen suyuna girmeyin. ” demek. Bu uyarıları yapmak yanlış mıdır? Biz bu uyarıları yaptık Abdullah Öcalan’a. Tabi o uyarılarımızı ciddiye almadı. PKK, kendini tam tersi bir noktada konumlandırdı ve bugün geldiği noktayı görüyoruz. Amerikan uşaklığının sonunda millet onu hendeklere gömdü.
Biz bu sorunların yaşanmaması, PKK terörünün canımızı yakmaması için birtakım uyarılar yaptık. Ve uyarılarımızdan da devletin, toplumun haberi oldu. Bunun için bu görüşmeleri kitap haline getirdik. Kaynak Yayınları’ndan bastık. ‘Abdullah Öcalan’la Görüşmeler’ kitabını merak eden herkes alabilir. Bu kitaptan bütün devlet yöneticileri, toplumun kanaat önderleri yararlanmışlardır. Abdullah Öcalan ile görüşen tek siyasetçi, gazeteci Doğu Perinçek değildir. Burada müthiş bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Bu görüşmelerin içeriğine bakılmıyor. Diğer gazetecilerin yaptıkları görüşmelerin vıcık vıcık içeriklerine bakılmıyor. Fakat fotoğrafa bakılıyor. Hani onların fotoğrafları nerede? Yaptıkları görüşmelerin kayıtları nerede? Neler görüştüler Abdullah Öcalan’la? Hangi tavizleri verdiler?
Sosyalist Parti’ye CHP’nin listesinden 4 milletvekilliği önerdi PKK. Sosyalist Parti’nin lideri Doğu Perinçek bu teklifleri partimizin kurullarına sorma gereği bile duymadan reddetti. Çünkü böyle bir teklifi biz kabul edemezdik. En başında da söylediğim gibi tarihimiz boyunca hiçbir kuvvetin dümen suyuna girmedik. 4 milletvekili önerisini reddetmemiz Türkiyenin birliğinden bütünlüğünden yana olmamız ve partimizin bağımsız siyaset yapma ilkesinden kaynaklanıyor.
Ekrem Dumanlı ile fotoğrafa gelince de, Genel Başkanımız bunu çok iyi açıkladı. Biz dost ve düşman, bizimle görüşmek isteyen hiçbir kurumu reddetmeyiz. Bütün basın yayın kuruluşlarını kendimizi anlatmak fırsatı olarak görüyoruz. Zaman gazetesinde ne konuştuk? ‘Fetullah Gülen Hocaefendinin’ siyasetlerini destekliyoruz mu dedik? Hayır ! Kendi programımızı anlattık. Bizimle röportaj yapan Zaman Gazetesi’nin temsil ettiği siyasetleri karşımıza aldığımızı oralarda ifade ettik.
Genel Başkanımıza Fetullah Gülen ile bir kahve içmesi karşılığında 5 milyon dolar teklif edildi. Partinizin mali zorlukları var, seçimlere gireceksiniz, bu görüşmeyi yapmak sizin için çok faydalı olur dediler. Anında reddettik. Çünkü biz tarikat ve cemaatlerin karşısındayız. Özellikle ABD destekli olan Fetullah Gülen Cemaati’nin. Ki o cemaat bugün bir terör örgütüne dönüşmüştür, adına FETÖ dediğimiz. Ve ülkemizde silahlı bir isyana kalkışmıştır. Görüşmek ve uyarmak başkadır, onun milletvekilliği teklifini kabul etmek başkadır. Kendimizi anlatmak başkadır, onun dümen suyuna girdiğimizi gösteren pozu vermek başkadır. Biz buralarda çok ilkeli ve dikkatli davranıyoruz. Partimizin tarihi o ilkeli duruşumuzdan ibarettir.
“TÜRKİYE’Yİ BÖLME ÖZGÜRLÜĞÜ OLAMAZ”
SG: Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza atan hocaların görevden alınmasıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
U.Y: Üniversitelerde vatansever gençlik ‘Barış İçin Akademisyenler’ girişimine tepkisini yüzlerce toplulukla karşı imza toplayarak gösterdi. Biz de Vatan Partisi olarak bu tepkiyi destekliyoruz. Ve içinde yer alıyoruz. Vatan Partisi Öncü Gençlik olarak, üniversitelerde akademisyenlik kisvesi altında KCK’nın, PKK’nın siyasetini yapan, Amerika’nın siparişlerini yerine getirenlerin karşısında yer alıyoruz.
Oradaki barış sözcüğü tehlikeli bir sözcüktür, dikkat edelim. Barış iki şekilde sağlanır: Ya Sevr antlaşmasını imzalarsınız, ülke bölünür, Türkiye’yi parça parça emperyalistlere altın tepside verirsiniz ya da emperyalistleri denize döker, Lozan’ı imzalarsınız.
Hangi barışı savunuyorsunuz? PKK’nın silahlı olarak Güneydoğu’da kol gezdiği, üniversitelerde terör estirdiği, eşkiyalık yaptığı, vatansever gençliğe saldırılar düzenlediği barışı mı savunuyorsunuz? Yoksa terörün ezildiği, hendeklere gömüldüğü, Türkiye’nin birleşip bilim, kültür, sanat konusunda atılım yaptığı bir barışı mı savunuyorsunuz?
O akademisyenler barış için değil, Amerika’nın çizdiği rota için imza toplamışlardır. O rota açılımdaki rotaydı. Türkiye’de şehit analarının, gazilerin, vatansever gençlerin ve milletimizin karşısına şımarıkça geçerek Türkiye’yi böleceğini, Kürdistan’ı kuracağını, siyasi mücadelesinde PKK’ya güvendiğini ilan eden milletvekillerinin, akademisyenlerin özgürlüğünü savunmuyoruz. Türkiye’yi bölme özgürlüğü olmaz. Türkiye’yi bölmek için imza toplanmaz. Türkiye’yi bölmek için kürsülerden açıklama yapma özgürlüğü olmaz. Özgürlüğün sınırları vardır. Özgürlük Türkiye’yi bölme özgürlüğüyse ona özgürlük demiyoruz. Ona ihanet diyoruz. Ve sözde barış için toplanan o imzalar maalesef ihanet sürecine hizmet etmişlerdir , onların karşısında yer alıyoruz.
Soruşturma geçirmeleri de gayet normaldir. Fakat burada akla karayı ayırt etmek de lazım. Sadece iktidara muhalefet ettiği için, vatansever bir zeminde kalarak iktidarın politik hamlelerinin karşısında durduğu için kimse soruşturma geçiremez. Hiçbir gazeteci, hiçbir akademisyen, hiçbir öğrenci soruşturma geçiremez. Burada cumhuriyet devriminin getirdiği fikirlerini açıkça ifade edebilme özgürlüğünü savunuyoruz. Fakat bugün ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne imza atmak demek açılım politikasını geri döndürmek, Güneydoğu’da PKK kol gezsin, Türkiye’yi bölelim Güneydoğu’yu bir kukla devlete verelim demektir. ABD’nin el altından yöneteceği bir kukla devlete ülkemizin Güneydoğu’sunu sunalım demek. ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ Sevr için imza toplamaktır.
“TÜRK ORDUSU KILICINI EMPERYALİZME ÇEKMİŞTİR”
EDK: Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili fikirleriniz nelerdir?
UY: ABD ve Türkiye; büyükşehirlerimizde, Güneydoğusu’muzda, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde cephe cepheye savaşmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin yaptığı Fırat Kalkanı operasyonu, Kürt koridoruna karşı yapılmıştır. Fırat Kalkanı Harekatı bu Kürt koridoru planını kılıçla kesmiştir. Vatan Partisi bunu net bir biçimde ortaya koyuyor. Türkiye- Suriye-Irak-İran ve bölgedeki diğer ülkelerin işbirliği, Avrasya’nın öncüsü konumunda bulunan Çin ve Rusya’nın desteğiyle bölgede Amerikan emperyalizminin esamesinin bile okunmayacağı bir döneme doğru gidiyoruz.
”TÜRK GENÇLİĞİ VATANSEVERDİR”
SG: Önümüzdeki günlerde Öncü Gençlik Genel Kurultayı gerçekleşecek. Kurultayda neler konuşulacak? Gündem ne olacak?
UY: Kurultayımızın gündemi ve birincil hedefi vatansever gençliği Öncü Gençlik’te örgütlemektir. Vatansever gençlere buradan da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Vatanımızı savunma, bütünlüğünü koruma ve ülkemizi Cumhuriyet Devrimimizin programıyla geliştirme hedefi bulunan herkes, Vatan Partisi’nde örgütlenmelidir. Cumhuriyet devrimimizin rotası ülkemizin önünü açacak tek rotadır. Ülkemizi geliştirecek, kalkındıracak, başı dik yurttaşlar yaratacak, emperyalizmin güdümünden kurtaracak tek programdır. Vatan Partisi Öncü Gençlik’in kurultayı da Türkiye’nin geleceğini güvence altına alacak gençleri bekliyor. Işleyiş olarak da fikirlerini özgürce ifade edebilecekleri, tüm önerileri yapabilecekleri ve bu önerilerin karara dönüşüp uygulanabileceği bir kurultay olacak. Bugün sistem partilerinin gençlik kollarına bakalım. Gençlere sundukları bireysel çıkarlar, parsacılık, iş imkanı vs…Biz herkesin iş yapabilme olanağı bulduğu, yeteneklerini sergileyebildiği, kendisini yetiştirip gerçekleştirebildiği bir Türkiye kurma olanağı sunuyoruz. Bireysel değil toplumsal kurtuluş çözümleri sunuyoruz. Ben inanıyorumki Türk gençliğinin büyük çoğunluğu vatanseverdir. Toplumsal çıkarları kendi çıkarlarından daha yukarıda tutar. Bütün gençlerimiz toplumun meseleleri ile yakından ilgilenmelidir. Ülkemizin geleceği, hepsinin geleceğidir. Ve o geleceği önemseyerek Vatan Partisi Öncü Gençlik’e katılacaklardır. Tüm arkadaşlarımızı 17-18 Aralık’ta Ankara Anemon Otel’de yapacağımız 10. Olağan Genel Kurultayımıza davet ediyoruz.
Milli Hükümet Vatan Partisi’nin Milli Hükümet Programını iktidara taşımasının adıdır. Ve bu program er ya da geç iktidara gelecektir. Türkiye bir devrimci sürece girmiştir. Önümüzdeki dönem Vatan Partisi dönemi olacak. Çünkü Türkiye’nin bütün kesimleri Vatan Partisi’nin siyasetlerinin doğrulandığını görüyor. Gençliğe ilişkin programlarımızın doğrulanacağı da Öncü Gençlik kurultayımız ile ortaya konacaktır.
EDK. Röportajlık okurlarına son olarak neler söylemek istersiniz?
UY: Röportajlık ekibine yaptığı tüm çalışmalarda başarılar diliyorum. Başarılı çalışmalara imza atıyorlar, takip ediyoruz. Bundan sonra daha büyük başarılara imza atacaklarını da biliyoruz. Röportajlık okurları da nitelikli, genç ağırlıklı ve Türkiye’nin vatansever birikimini, özgürlük birikimini yansıtan okurlardır. O okurlara sesleniyorum. Türkiye’nin bütünlüğünü korumak isteyen, vatanın bağımsızlığını isteyen, özgürce gelişimi isteyen, başı dik yaşamayı isteyen bütün gençleri Vatan Partisi Öncü Gençlik’e davet ediyorum.
Röportajlık
Yorum Yazın