Görüş Bildir

Baklava Haberleri

Baklava ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Baklava ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Bayramda Diyet Depresyona Neden Olmasın
Diyet zorunluluğu olanların bayram psikolojisini ve bu konuda ailelere düşen görevleri psikolog Gülşah Yahşi anlattı. Günlük hayatta diyeti nedeniyle zorluklarla karşılaşan kişinin, bayram günlerinde daha da zorlandığını dile getiren Yahşi; ‘Bayramlarda yiyip içtiğimiz şeylerin çerçevesini kültürümüzden gelen gelenek ve görenekler belirler. Ramazan Bayramı denince de gözümüzün önüne gelen görüntüler; baklavaların sunulması, kalabalık masalarda eş dost akraba ile yemekler yenilmesi, herkesin bir arada olması… Bu yoğun ve renkli tablonun içinde diyet zorunluluğu olan kişiler üzüntü, kızgınlık, çaresizlik, yalnızlık, güçsüzlük, kontrolsüzlük, kendine güvenin yitirilmesi, kendine olan inancın zedelenmesi gibi duyguları bir arada yaşayabilir. Bu durumun üstesinden gelmek için öncelikle diyet zorunluluğu olan kişilerin karşılaşacakları zorlukların farkında olması ve günlük yaşamda bile çevrelerini, sosyal hayatlarını düzenlerken diyetlerine göre hareket etmeleri gerekir. Bayram öncesi kişide içsel bir sıkıntı başlayabilir. Bayram harici günlerde bile zorlanıyorken bayram döneminde yeme ile olan iletişiminin seviyesini nasıl koruyabilir? Ya biraz baklava yemek isterse? Ya fazla kaçırırsa? Bu tedirginlikler ortaya çıktığında kişi gerekli desteği göremez ve motivasyonunu sabit tutacak ve güçlendirecek bir kişi ya da bir şey (kendine olan inancının sembolize ettiği nesneler olabilir) bulamazsa, direncini yitirebilir ve korktuğu şeyle yüz yüze gelebilir.’ açıklamasında bulundu. HİÇBİR DİYET ÇOK YASAKÇI DEĞİLDİR Bu dönemleri atlatmak için kişinin diyetisyeninden ya da klinik psikologtan destek alması gerektiğinin altını çizen Yahşi, ‘Etkili olabilecek çözüm, kişilerin duygularını kendilerine yakın hissettikleri kişilerle paylaşmasıdır. Onlardan manevi anlamda destek olmalarını isteyebilirler. Yiyecekle olan mesafesini ayarlamada çevresindeki insanların duyarlılığı, bu problemi aşmada kişiye yardım eder. Kişi şunu unutmamalıdır. Bayram bir süreçtir. Kişinin diyet programıyla beraber hedeflediği bir şey vardır. O hedef unutulmamalıdır. Bayramda diyet dışı tutumlar sergilerse kişi sonrasında ‘kendimi kontrol edemedim, işte yine başa döndüm, güçsüzüm, zayıf bir kişiliğim var’ gibi düşünüp, düzeltmek için uğraştığı bozuk yeme davranışından kurtulamaz ve yanında bu sefer, depresyon gibi başka psikolojik sıkıntıları da oluşabilir. Bu nedenle diyet yapan ve diyete yardımcı olan kişiler bayramdan önce diyetisyen ile neyi ne kadar yiyebileceği, limitleri aşarsa ne yapması gerektiği konuşulmalıdır. Hiçbir diyet çok yasakçı değildir. Bu arada ikili ilişkilerini bozmasın veya keyfi kaçmasın diye ikramlara hayır diyememe gibi bir sorun varsa psikologla birlikte diyet tedavisi devam edebilir.’ diye konuştu.
Game of Thrones için Azor Ahai Teorileri (!!! ağır spoiler içerebilir)
       Öncelikle kitap serisinin ismi A Song of Ice and Fire Song (Buz ve Ateşin Şarkısı) olmasına rağmen insanlar arasında daha çok serinin ilk kitabının ismiyle anıldığı için başlıkta Game of Thrones ismini kullandım. Şimdi öncelikle nedir bu Azor Ahai onunla başlayalım. Azor Ahai, Aegon'un Karaya Çıkışı'ndan yaklaşık 8000 yıl önce yaşamış efsanevi bir kahramandır. Uzun Gece'nin ortasında Ötekiler'i yendiği kılıcı Işık Getiren'i kullandığı söylenir. Kralların Çarpışması kitabında Salladhor Saan Işık Getiren'in dövülme hikayesini şöyle anlatır:    ''Dünyanın karanlığa gömüldüğü zamanlardı. Karanlığın karşısına dikilecek kahramanın daha önce hiç görülmemiş emsalsiz bir kılıcı olmalıydı. Azor Ahai, otuz gün otuz gece hiç uyumadan tapınakta kaldı ve kutsal ateşte bir kılıç dövdü. Erit, döv, katla. Erit, döv, katla. Kılıç tamam olana kadar. Ama soğutmak için suya soktuğunda çelik parçalara ayrıldı.    O bir kahramandı, baştan başladı. Bu sefer tam elli gün elli gece tapınakta kaldı ve dövdüğü kılıç, ilkinden daha iyi görünüyordu. Azor Ahai bir aslan yakaladı, çeliği hayvanın kalbinde soğutacaktı ama kılıç canavarın kalbine değer değmez yine parçalara bölündü. Azor Ahai'nin kederi büyüktü, ne yapması gerektiğini bilmiyordu.    Üçüncü gün, kılıç için yüz gün yüz gece çalıştı. Kılıç, kutsal beyaz alevler içinde parlarken karısını çağırdı. 'Nissa Nissa' diye seslendi kadına, karısının adı buydu. 'Göğsünü aç ve seni bu dünyadaki her şeyden daha fazla sevdiğimi unutma.' Kadın, adamın dediğini yaptı ve Azor Ahai sıcak çeliği karısının kalbine sapladı. Kadının içindeki bütün kan, bütün cesaret, bütün güç çeliğe aktı ve Işık Getiren yaratıldı.''Kehanete göre, Asshai'nin eski kitapları uzun yaz mevsiminin ardından gelecek olan günü anlatır. O gün yıldızlar kanayacak ve soğuğun ağır nefesi dünyanın üstüne çökecek. O dehşet dolu gün geldiğinde, bir savaşçı alevlerin arasındaki kılıcı çekecek. O kılıç Işık Getiren'dir. Kahramanların Kızıl Kılıcı'nı tutan adam, Azor Ahai'nin yeniden hayata gelişi olacak ve karanlık onun ardında kalacak. Vadedilmiş Prens, Işık Getiren'i bir kez daha ellerine alacak ve Ötekiler'e karşı kullanacak eğer o yenilirse dünyada onunla birlikte düşecek. Ve yine kehanete göre bu Vadedilmiş Prens kanayan bir yıldız altında, tuz ve dumanın içinde doğacaktır.
Ona Hayır Deyin!
Ramazan Bayramı’nda gelenek haline gelen şeker, çikolata ve tatlı ikramlarıyla artan şeker tüketimine, özellikle diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalığı olan bireylerin dikkat etmesi gerektiği bildirildi. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nevin Şanlıer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oruç tutarak aç kalmaya çalışan bireylerde Ramazan Bayramı’nın gelmesiyle birlikte yemek yeme isteğinin artabildiğini ya da sahur yemeklerinin, ramazan sonrası gece yemek şeklinde sürdürüldüğünü söyledi. Bundan dolayı yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayı sonrasında da önem taşıdığını vurgulayan Şanlıer, ”Yaz aylarına denk gelen ramazan ayı boyunca özellikle 17 saat aç ve susuz kalınması ve hava sıcaklığındaki artışa bağlı olarak vücuttan su kaybının fazla olması metabolizmanın normal düzenini, beslenme alışkanlıklarını etkiliyor. Bu nedenle bayramda da sağlıklı beslenmeye ve bol sıvı tüketimine dikkat edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. Ramazan Bayramı’nda gelenek haline gelen şeker, çikolata ve tatlı ikramlarıyla artan şeker tüketimine, özellikle diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalığı olan bireylerin dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Şanlıer, ayrıca çocukların, büyüme ve gelişmeye katkısı olmayan şeker ve şekerli besinlerden mümkün olduğunca uzak tutulmasının gerekliliğine dikkati çekti. ‘İkramları sağlıklı hale getirin” Tüketilmesi durumunda ise şeker miktarına dikkat edilmesinin yanı sıra şerbetli tatlılar yerine küçük porsiyonlu sütlü tatlılar tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Şanlıer, şunları kaydetti: ” Bayram boyunca tatlı, çikolata tüketimine dikkat edilmeli, çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınmalıdır. Ramazan Bayramı’nda geleneksel hale gelen şeker, çikolata, baklava gibitatlı ikramları yerine serinletici ve hafif olması özelliğiyle dondurma ya da taze meyveler ve sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Misafirlerinize de şeker, çikolata yerine kuru meyveleri (kayısı, hurma, erik gibi), şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlıları, dondurma, taze meyveler, porsiyon kontrolünü sağladığınız sürece fındık, ceviz, badem gibi kuruyemişleri ikram ederek daha sağlıklı seçimler yapabilirsiniz. Ayrıca misafirler her gittikleri yerde ikramlarla ağırlanacaklarından çok ısrardan kaçınmak gerekir. Bu tür besinlerin tüketiminden sonra diş temizliğine özen gösterilmesi de diş sağlığının korunması açısından önemlidir.” Bayramda seyahate çıkanlar tercihlerine dikkat etmeli Bayramda seyahate çıkanların da tatil mekanlarında özellikle açık büfe şeklinde sunulan menülerde aşırı yemekten kaçınması gerektiğini ifade eden Şanlıer, aşırı tuzlu, yağlı ve şekerli besinlerden, açıkta bekletilen kremalı, çiğ yumurta, süt, balık gibi hazırlanan yemek tüketiminden uzak durulması gerektiğini bildirdi. Besin zehirlenmelerinin, özellikle yaz aylarında artan önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna işaret eden Şanlıer, ”Yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulan potansiyel riskli besinlerin (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletilmemesi, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmesi, el temizliği ile sebze ve meyveleri yemeden önce iyice yıkanması sağlanmalıdır” dedi. ”Fiziksel aktivite düzeyinizi artırın” Bayram ziyaretleriyle enerjisi yüksek besinlerin tüketiminin artmasından dolayı enerji harcamasının da artırılmasının önemli olduğuna dikkati çeken Şanlıer, artan fiziksel aktivitenin oruç tutma nedeniyle azalan metabolizma hızının artmasına da imkan sağlayacağını söyledi. Şanlıer, ”Her gün mutlaka aç karnına olmamak kaydıyla yaklaşık 45-60 dakika fiziksel aktivite yapmak ihmal edilmemeli” şeklinde konuştu. akyaka otel - akyaka otelleri - muğla butik otel - butik otelAA
Beyaz Baklava Tarifi
Zonguldak yöresine ait muhteşem lezzetiyle evde yapabileceğiniz beyaz baklava tarifi sizlerle..Malzemeler;4 su bardağı un1 paket kabartma tozu1 adet yumurta1 su bardağı sıvıyağ1 tatlı kaşığı sirke1 su bardağı ılık süt1 su bardağı ılık suAldığı kadar un3 su bardağı ceviz250 gr. tereyağıŞerbeti için:4 su bardağı şeker4 su bardağı su1- 2 damla limon suyuBeyaz Baklavanın Yapılışı;Yumurta, süt, ılık su, sıvıyağ, sirke karıştırılır, Üzerine kabartma tozu ve un yavaş yavaş ilave edilip kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edilir.Hamur 10 dakika dinlendirilir.Ceviz biraz iri kalacak şekilde ezilir.Şerbet için su ve şeker de bu arada ocağa koyulur.Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alınır.5’erli gruplar halinde önce bezeler çay tabağı büyüklüğünde nişasta ile açılır aralarına nişasta serpilerek üst üste dizilir ve hepsi birlikte açılır.Her beş bezeden sonra ceviz serpilir.Baklava dilimlenir, üzerine eritilmiş tereyağı gezdirilir ve fırına koyulur.Beyaz olmasını sağlayacak püf nokta fırının 120 derecede olması ve bir süre kapağı hafif aralanmış şekilde pişirilmesi, son 10 dakikada kapak kapatılıp tatlının içini çekmesi sağlanır.Şerbet kaynadıktan sonra 15- 20 dakika kaynatılır, son 5 dakikada limon suyu eklenir.Tatlı fırından çıkarılıp ilk sıcaklığı gidince soğuk şerbet dökülür.Beyaz baklava servise hazır! Afiyet olsun.
Google, 2014’ün En Çok Arananlarını Açıkladı
Yıl sonu yaklaşırken, teknoloji şirketleri yılı özetleyen listeler/videolar paylaşmaya devam ediyor. Google kısa süre önce yayınladığı listeyle 2014’ün küresel ve ülkeler bazında en çok arananlarını listeledi ve bir videoyla aramaları özetledi.Google Trends altından ulaşabileceğiniz listelere Türkiye özelinde baktığımızda Yükselen Aramalar’da genel olarak ülke gündeminin izlerini görmek mümkün.Ülke gündemini birebir yansıtan Seçimler, Soma, İşid, Kobani, Torba yasa, Gazze gibi başlıklar listenin yarısını oluşturuyor. Listenin diğer yarısı ise Dünya Kupası, Flappy Bird, Als hastalığı, Selfie gibi daha sosyal konulardan oluşmuş.Türkiye’den 2014’te en çok arananlarSeçim SonuçlarıDünya Kupası 2014SomaFlappy BirdKobaniİşidAls HastalığıSelfieTorba YasaGazzeDünya gündemine baktığımızda ise en yüksek arama yapılan isim geçtiğimiz aylarda vefat eden Robin Williams oldu. Ölümü tüm dünyada yankılanan ünlü isim Google’da en çok aranan isim olmuş. Dünya Kupası, Ebola, ALS hastalığına dikkat çeken IceBucket Challenge, Malezya Havayollarının kaybolan uçağı, Flappy Bird, Conchita Wurst, İşid, Frozen filmi, Sochi Kış Olimpiyatları listenin geri kalanını oluşturuyor.Tüm dünyada 2014’te en çok arananlarRobin WilliamsWorld CupEbolaMalaysia AirlinesALS Ice Bucket ChallengeFlappy BirdConchita WurstISISFrozenSochi OlympicsTürkiye’de trend olan isimlerNejat İşlerBerkin ElvanEkmeleddin İhsanoğluİrem DericiKenan IşıkNur BozarRobin WilliamsMehmet PişkinMurat GöğebakanDeniz SekiTürkiye'de trend olan dizilerKiraz MevsimiGüneşi BeklerkenKaçak GelinlerKardeş PayıMedcezirUlan İstanbulGüllerin SavaşıKüçük AğaKara Para AşkReaksiyonTürkiye'de trend olan filmlerRecep İvedik 4Düğün DernekEyvah eyvah 3NymphomaniacHükümet Kadın2İncir Reçeli2İnterstellarMandıra FilozofuÇılgın Dersane3Unutursam FısıldaTürkiye'de trend TV programlarıArkadaşım HoşgeldinBu Tarz BenimSurvivor 2014Canım KardeşimGüldür GüldürNiloyaX FactorÜtopyaO Ses ÇocuklarPeppeTürkiye'de en çok aranan yemek tarifleriMercimek KöftesiÇıtırbörekYalancı BaklavaHelvaCordon BleuOsmanlı ŞerbetiSaç KavurmaFirik PilavıPırasa YemeğiAğlayan PastaGoogle’ın 2014 listelerine Trends altından ulaşabilirsiniz. Türkiye listesi ve küresel listeler de burada.Webrazzi
32 Maddeyle Dünyanın Tek Madalyalı Şehri Kahramanmaraş
Kahramanmaraş, eski ve halk arasındaki adıyla Maraş, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık on sekizinci şehri. 2014 itibarıyla 1.089.038 nüfusa sahiptir. Kurtuluş Savaşı'nda işgale direnişi nedeniyle TBMM tarafından 5 Nisan 1925'te şehre İstiklal Madalyası verildi. 7 Şubat 1973'te Maraş olan adı, Kahramanmaraş olarak değiştirildi.Şair Gülten Akın, Maraş halkı için 'Adamın su gibi akanıdır Maraşlı' demiştir. Ünlü Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi, ise Seyahatnamesinde Maraş halkı için, 'Kelimatları lisan-ı Türkidir ve ekseriya halkı Türkmendir' der. Maraş ve çevresi başta Oğuzların Avşar, Bayat ve Beydili boyları çoğunlukta olmakla birlikte hemen hemen 24 Oğuz boyunun tamamı mevcuttur.2012'de çıkarılan 6360 sayılı kanun ile büyükşehir oldu. Aynı zamanda Kahramanmaraş Türkiye'nin elektrik ihtiyacının %14'ünü karşılamaktadır.
Huzur Veren Doğası ve Muhteşem Yemekleri ile Artvin'in 23 Harikası
Doğu Karadeniz'in her köşesi cennet, evet. Ama Artvin için bir ayrıcalık yapabilmeliyiz bence. Hopa'dan Borçka'ya, Kamilet'ten Mençuna'ya, görülmeyi bekleyen onlarca yeri ve kilo almanız için hazırda sizleri bekleyen yemekleri ile benim şimdiye kadar gittiğim en güzel yer!Ben mutlaka görün demeyeyim, siz okuyup gitmeye karar vereceksiniz nasılsa :)
Türkiye'nin En Genç Cumhurbaşkanı Adayının 7 Vaadi
Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin 'reisi' olabilmek için belirli şartlar aranıyor. Bunların en başta geleni tabi ki 40 yaş zorunluluğu. Türkiye’nin 0-30 yaş arası nüfusu 2013 yılı rakamlarına göre 37.827.892. Seçilecek olası 40 yaş üzeri cumhurbaşkanına göre daha genç olan kırk yaş altı toplam nüfus ise 50.197.710. Yani potansiyel cumhurbaşkanı ülke nüfusunun yarısından fazlasından yaşlı. Peki yaşlılık bir ülkeyi yönetmek için yeterli mi? Bir toplumun yarısından fazlasının yaşam koşullarından, isteklerinden, hayallerinden, o ülkenin toplumunun yarısını anlayabilme yeteneğinden yoksun bir kişinin ülkeyi yönetebilmesi ne kadar mümkün? Yaşlanmak sadece yaş almakla mı alakalıdır? Yoksa yaşanmışlıklarla mı? Benim de içerisinde bulunmaktan gurur duyduğum 90 kuşağı ya da “batılıların” isimlendirmesiyle “y kuşağı” değil mi egemenlerin tahakkümüne başkaldırıp günlerce tüm ülkeyi ayağa kaldıran? En büyüğü 25 yaşında, en küçüğü daha 15 yaşında, 8 genç insan değil miydi özgürlük için hayatlarını feda eden? Ya da 2004 yılında, 12 yaşındayken 13 kurşunla vurulan Uğur Kaymaz? O da bu 90 kuşağından değil miydi? Yaşasaydı/yaşayabilseydi, büyüklerin kurşunlarından kurtulabilseydi o da çıkmaz mıydı sokağa Haziran Direnişinde? Şimdi nerede ne yaptığını bile bilemediğimiz 12 yaşında baklava çaldığı için 9 yıl ceza alan çocuklar zamanında ödememiş miydi ayakkabı kutularındaki milyon dolarların cezasını? 13 yaşındaki N.Ç. küçücük yaşına bakılmaksızın 26 tane “büyüğün” tecavüzüne uğramamış mıydı? Hatta daha da “büyük” adaletimiz “kızın rızası var” diyerek, mahkemede uslu durdu “iyi hal” diyerek ceza indirimi yapmamış mıydı tecavüzcülere? Evet abilerim/ablalarım, gördüğünüz gibi yıllardır bu ülkede siyaset biz gençlerin sırtından dönüyor. Devletin “güvenlik önlemleri” doğrultusunda “düşük yoğunlukta savaş”ta ölen asker de genç, gerilla da. Devlet “büyüklerimizin” siyasetleri doğrultusunda ölen de genç, öldüren de. Yukarıdaki olaylar son 10-15 yıl içerisinde gerçekleşmiş ve birçok benzeri halen gerçekleşen olaylar. Başımızdaki “büyükler” gitmeden de gerçekleşmeye devam edecekler. Biz siyaseti ne yazık ki büyüklerin çıkarları için ölerek, öldürerek, tecavüze uğrayarak, cezaevlerine atılarak öğrendik. Cezaevlerindeki tutuklu öğrencilerin sayısının 2000’i çoktan aştığı ve çocuk cezaevlerindeki tecavüz vakaları ise hepimizin malumu. Yok, artık bitti öyle gençliğin sırtından siyaset yapan “büyükler” devri. Bundan sonra onlar dinleyecek gençler karar verecekler kendi yaşamlarına. Büyüdükçe seçilen, seçildikçe “büyüyen” siyasetçiler yeter artık. En son ne zaman sokakta korumasız gezen bir başbakanı oldu bu ülkenin? En son ne zaman devletin sunduğu imkanları sonuna kadar kullanıp köşklerde oturan bir cumhurbaşkanı yerine kendi mütevazi evinde yaşayan, kendi yemeğini kendi pişiren bir cumhurbaşkanı oldu? Olmadı. Çünkü onlar büyük. Önemli insanlar. Önemli insanlar hizmet etmez, önemli insanlara hizmet edilir. Elbette hep o makamda kalmayacaklar, o yüzden biraz da emekliliğe “birikim” yapmak lazım. Bu yüzden bir de kendi “gençleri” vardır. Bu gençler 15 yaşında bardakta mısır şirketi kurabilir. Ya da 25 yaşında milyon dolarlık evler alabilir. Önemli olan “babacığının genci” olmak değil topluma faydalı bir genç olmak. Gençliğin sınıfsal aidiyeti –eğer kendisi işçi değilse- ailesinin sınıfına bağlıdır. Yani işçi anne-babanın çocuğu potansiyel işçidir. “Köşeyi dönme” hayalleriyle kandırılan, gözünü yükseklere dikip bulunduğu konumu görmeyen bir genç “büyüklerin” istediği gençtir. Kendi toplumsal sınıfının farkında olan gençlerin başına neler geldiği ise malum. Velhasılıkelam artık kendi sözümüzü söylemek büyüklerin kendi aralarında halktan kopuk bir şekilde belirledikleri cumhurbaşkanı adaylarına karşı özbeöz halkın çocuğu, büyüklerin siyasetinin birebir mağduru olarak cumhurbaşkanlığına adaylığımı koyuyorum. 23 yaşındayım. Bekarım. 17 yıldır profesyonel öğrenciyim. Ege Üniversitesi'ni terkettim. Halen İstanbul ve Anadolu üniversitelerinde öğrenciyim. Bu sene yine sınava girdim. Kısmet. Şimdilik kampanya sloganlarımdan bağzıları aşağıda #ÖğrenciCumhurbaşkanıAdayıCanAlaygut hastaginden takip edebilir, destek ve taleplerinizi iletebilirsiniz.
Tatilde "Karşılaşmasam Şaşarım" Dedirten 20 İnsan Tipi
Sıcak kumlardan serin sulara dalmayı kim özlemedi ki! Yaz mevsimine doğru giden şu günlerde kendimizi azıcık yaza hazırlayalım istiyoruz, çok mu şey istiyoruz sanki! Düşünsenize, kumsala uzanmışsınız ( eee içinize güneş damlamasa olmaz şimdi :) ) bir yandan dondurmanızı yiyor bir yandan da güneş gözlüklerinizin altından etrafı seyrediyorsunuz. Etrafta kimleri görüyorsunuz? Ya da durun durun siz söylemeyin, biz hangi tip insanları görebileceğinizden bahsedelim. İşte, kambersiz düğün olmaz dedirten 20 tatil insanı: