onedio
Görüş Bildir
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Krizler Yılından Sağ Salim Çıkabilmenin Yolu: Özşefkat
‘’Sana Yapılmasını istemediğin Şeyi Başkasına Yapma’’ kadim bir öğretidir, pek kanıksamışızdır.  Peki, kendinizi aşağıladığınız gibi en yakın arkadaşınızı da aşağılayabilir misiniz? Burada bir sorun var gibi, hadi konuşalım.Öz şefkat, ruhen ve bedenen zorlanan yakın bir arkadaşımıza duyarlılığımızı ve desteğimizi nasıl gösteriyorsak, aynı şekilde kendimize de aynı şekilde davranabilmektir. Acı çeken kendimizin yanında tüm içtenliğimizle ve yargısızca durabilmektir.Öz şefkat kendimizi sakinleştirebilmeyi de kapsar. Öfkelendiğimizde kızmak, kaçmak, olayı büyütmek yerine, duyguyu fark ederek orada kalmak ilk aşamadır. Zorlanmak insanidir. Öz şefkat de insan bükücü tüm olaylar karşısında kendimizi kucaklamamızı öğütler. Yaşanan olaylar her ne ölçüde zorlayıcı olursa olsun ortak insanlık halidir, yani hiçbir acı yoktur ki bu dünyada başka birileri tarafından deneyimlenmiş olmasın.
Meltem Farah Konyalı Yazio:  Varlığının En Yüksek İfadesi Nasıl Olursun?
İlahi var olma halinde varlığının en yüksek ifadesisin…Bunu nasıl anlarsın?Ruhun ne istiyor?Hiç dinledin mi?Ruh beden, zihin beden, fizik beden hizalı olduğumuzda kendi varlığımızın  en yüksek ifadesi olma şansımız var.Dengede olarak, ilahi yaşam amacımıza tam hizmet ise varlığımızın en yüksek ifadesi olmamızı sağlar.Egomuzu da dengeleyerek bunu yakalayabiliriz.Egomuzu dengelemeden ruhumuzu dinlemek mümkün değil.İçselliğinden aldığın cevap egondan mı yüksek benliğinden mi, dip akıntıların yani korkularından mı geliyor ya da rehberlik mi alıyorsun?Bunu ayırt etmenin zor olduğunu biliyorum.Ancak sıklıkla ve her gün yaptığında ayırt edebileceksin.Egonun cevabı egosantrik olacaktır; “Sen zaten bunu çok iyi yaparsın' gibi… Egonu besler.Yüksek benliğinden ise bilgece bir mesaj alırsın; “Bu yanlarını düzeltip buna odaklanırsan kolaylaşacaktır” gibi…Dip akıntıların ise seni aşağıya çekmeye devem edecektir; “Sakın yapma yoksa başına şunlar gelebilir'. Yani korku senaryosu yazacaktır.
Güçlü Bir Anneye Sahip Olan Kişilerde Gözlemlenen 15 Önemli Özellik
Güçlü bir anneye sahip olduğunuzu, erken yaşlarda anlayamazsınız. Annenizin gücünü, büyüyüp de size kattığı şeyleri fark etmeye başladığınızda keşfedersiniz. Güçlü bir annenin size verebileceği, vermeye çalıştığı pek çok güç, özellik, karakter vardır, peki siz ne kadarını alabildiniz?
Merve Aydın Yazio: Aslında Ne İstiyoruz?
etiket
Sürekli bir şeyin peşinden koşup duruyoruz; kimimiz bilginin, kimimiz paranın, kimimiz aşkın ya da başka şeylerin ama muhakkak bir şeylerin… Ve genellikle yetinmeyi bilmeyip hep her şeyin daha fazlasının peşindeyiz.
Reklam
Gülşah Elikbank Yazio:  Oyunun Kurallarını Değiştirmeye Var mısınız?
etiket
“Dünya bir oyun sahnesi, bizler de birer oyuncuyuz...” , demişti Shakespeare. Uzun zamandır hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, görünenleri görenin algı ve bilgisinin etkilediğinin farkındayız. Kuantum fiziğindeki gelişmeler gerçekle hayal arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu hepimize gösterdi.
Reklam
Reklam
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Düşüşlerdeyiz Ama Geçecek, Sosyal Jetlag'ın Neresindesin?
etiket
Zor günler bitecek, bitiyor. Bazen olur böyle, her şey üst üste gelir. Boğulacağım sanırsın, boğulmazsın. Çıldıracağım sanırsın, sanmaktan öte buna inanırsın ama dünyada çıldırıp ölen bir tek kişi yoktur. Acının geçiciliği ilkesini hatırlatayım size.  Acıyı, bir kelebeği tutar gibi tutabilir miyiz, sıkmadan, bırakmadan, nazikçe, onu izleyerek…Sürdürdüğümüz mutsuzluğun neyi, nasıl tatmin ettiğine odaklanarak acıya karşı çok uyanık olmalı. Bu farkındalık hiç kimsenin sizin yerine yapamayacağı bir ibadet gibidir. Kendimizdeki acı-bedenine dikkatle, şefkatle eğilebiliriz. Belki de zorlayıcı durumlar tam oradayken bizim için orada olabilen bilinçli birini bulabilecek kadar şanslısınızdır.
Reklam
Ercan Altuğ Yılmaz Yazio: Motivasyon ve Akış Döngüsü = Oyunlaştırma
etiket
“Her insan bir cevherdir, eğer işlenirse mücevher olur “der ruh mimarı Mevlana.Kendi potansiyelini keşfetmek uzun süreli ve ince içsel işçilik gerektirir. Tamamı dışarıdan yapılanmaz, hepimizin avantajlı olduğu eğilimler vardır ama içimizi derin kazımadıkça göremeyiz. Bununla beraber içiniz de istek yoksa bir şeyi yapabiliyor olmanız o şeyi seçmeniz için tek başına yeterli neden değildir.
Reklam
Selda Terek Yazio: Error!
etiket
“Benim sistem ‘error’ verdi. Hata kodu! Hem de pandeminin tam 15. ayında...” “Ayol yüzdük sonuna geldik, acık daha duraydın,” dedim, yok, ı ıh! İstiap haddini aşmış. Arayabileceği tüm teknik servisler tam kapanmaya geçmiş. Şu ünlü düşünürlerin nihilist yaklaşımları hasıl olmuş içinde. “Kendimi Salomé yüzünden kafayı sıyıran Nietzsche gibi hissediyorum. Bir hiççilik, bir yokçuluk sardı varoluşumu ki sorma” diyor. “ ‘Var’ süsü veren bir ‘yok’um ben...”Her şey anlamdan ve değerden yoksunmuş... Ve sanki bundan sonra anlamdan ve değerden muaf bir yaşama alışmak gerekiyormuş ama o alışmak istemiyormuş. Sosyal medyada turlamak, Bitcoin akıbetine bakmak, günlük Corona tablosu verileri, kaçamak komşuculuklar, filmler ve hatta seks bile artık haz vermiyormuş ona. İnançlar üzerinden yapılan saçma kavgalardan yılmış. Televizyonda haberleri izlediği, hele ki birbirine çemkiren siyasetçileri gördüğü anda evde kalın bir halat arıyormuş.“O niye o?” dedim. Bulamadığı için henüz asmamış kendini. Hayatı boyunca spor yaparak zinde tuttuğu bedenini bile salmış. “Vah vaaah!” dedim. “Sahiden zor işin senin.” Tam dokuz kilo almış, daha da alırmış, ne olacakmış? Hatta o hep kaçındığı patates cipslerine gömülmüş, evi cips ve birayla doldurmuş. Zalimliği ve acımasızlığı ile ün salmış Papaz Rasputin gibi yiyerek ölmek istediğini söyledi. “Rasputin öyle mi öldüydü ya? Şüphem var, neyse bakarım sonra Google’a. Bana bak, pandemiden sebep biliyorsun her halini ama sanırım pandemi olmasa da sen çıldırmak için mutlaka bir sebep bulurdun.”Böyle uzadı gitti konuşma. Kapattık telefonu ama negatif biriyle konuşunca sağlıklı kalamıyorsunuz, ben de bittim. İçime sıkıntılar bastı. Mutsuzluk salgını var, üstelik telefondan bile bulaşıyor. Adına her ne kadar “depresyon” deseler de şu mutsuzluk, aynı mutluluk gibi, bulaşıcı. “E git bi’ doktora al Prozac’ını rahatla.” Yok. Bence rahatlamak istemiyor. “Tut bir işin ucundan.” O da yok. Öyle bir yayılmış ki tabii bunalıma girer. Bunalıma girmeyecek birileri varsa o da umudunu ve çabasını yitirmeyenlerdir. Adamın her şeyi var, aklı ve amacı yok.
Buket Harıkçı Yazio: Karşılaşmalar Oyunu
etiket
Bulan ‘’ben kendimi buldum’’ demez…Arayan aradığının detaylarında da boğulmaz.-Nerelisin?-Her yerliyim.-Deli misin?-Deli olmadan da derviş olamazsın...Sen dağların diplerinde bitmiş hem kömür hem yıldız tozusun…Sen ğöğe de çıksan yedi kat magma da olsan hep kendini arıyorsun!Aradığın parçalarını toplarken kırıyor, dağıtıyor, yeniden kaybediyor, yeniden bulduğunu zan’nediyorsun.Sen hiç bitmeyen belki de hiç başlamayansın…
Hüsamettin Oğuz Yazio: Hikâye Anlatımının İyileştirici Gücü
etiket
Hikâye anlatımı, hayatınızı anlamanıza ve kişiliğinizi tanımlamanıza yardımcı olmada önemli bir rol oynar. İnsan kültüründe hikâye anlatmanın gücü ve yeri eskidir, becerilerinizi ve yeteneklerinizi başkalarına ifade etmenin bir yolu olarak dil ile birlikte ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Reklam