Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Yeni Aşamanın Hükümeti | Serpil Çevikcan | Milliyet
Ankara siyase-tinde baş döndüren bir günü geride bıraktık.
Önce 65. hükümetin kabinesi açıklandı. Ardından Ak Parti’nin yeni dönemdeki MYK listesi.
Meclis’te hükümet programının açıklanmasını beklerken, Yargıtay’ın, MHP’de muhaliflerin talep ettiği tüzük kurultayının yapılması konusundaki onama kararı geldi.
Birçok gelişmeyi domino taşı hızıyla etkileyecek bu kararın yankıları sürerken, MHP lideri Devlet Bahçeli “hodri meydan” hamlesini yaptı ve seçimli olağanüstü kongre kararını açıkladı.
Yeni kabineye fokuslanalım...
MKYK listesinde radikal bir değişikliğe tanık olmuştuk. Kabine konusunda da tahminlerin ötesinde bir revizyon gördük.
Kuşkusuz 65. hükümetin şeması Yıldırım’ın tercihleri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “son sözü” ile şekillendi.
Önceki gece bir araya gelen Cumhurbaşkanı ile Başbakan listeye son şeklini verdi.
Yeni hükümet üyeleri açıklandıktan sonra “denge kabinesi” ya da “tutkal kabine” gibi nitelemeler gün boyu konuşuldu.
'Araseçim' Tuzağına Dikkat | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
GAZETELERE yansıdığına göre, CHP Lideri, AKP'nin kurduğu tuzağa düşmemiş.
En azından kendisi böyle söylüyor.
Dokunulmazlıklar ile ilgili Anayasa değişikliğine olumlu oy kullandırmış çünkü AKP’nin “partili cumhurbaşkanı” tuzağını fark etmiş.
Böylece, CHP, dokunulmazlıklar ile partili cumhurbaşkanlığının bir paket halinde referanduma sunulmasını engelleyerek, Erdoğan’ın planını bozmuş!
Ben o kadar emin değilim, çünkü Saray’ın asıl planı bu yolla, TBMM’de yeterli çoğunluğa ulaşmak gibi geliyor bana.
Cumhurbaşkanı her seferinde ‘Erken seçim yok’ diyor ama seçimle TBMM aritmetiği değişmeden de istediğini yapabilmesi mümkün görülmüyor.
Şöyle bir plan içinde olabilirler:
Anayasa’nın 84. maddesi, hangi koşullarda milletvekilliğinin düşeceğini anlatıyor: “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurul’a bildirilmesiyle olur.”
‘İnsani Riyakârlık’ | Ceyda Karan | Cumhuriyet
Dünyadaki riyakârlığı gözümüze sokan bir zirve için güzide kentimiz İstanbul’un seçilmiş olmasından gurur duyacak değiliz. Birleşmiş Milletler’in (BM) 70 yıllık tarihinde düzenlediği ilk “Dünya İnsani Zirvesi”, insanın ruhunu yaralıyor, en hafifinden derin bir iç sıkıntısı yaratıyor. Ev sahipliği yaptığımız “boş lafa dünyanın parası dükkânından” ibaret. Giderek otoriterleşen Türkiye yönetimine siyasi hırsları yüzünden müsebbiblerinden olduğu Suriye’deki yıkımdan ötürü “ödül niyetine gövde gösterisi” fırsatı veren bir nevi “BM şarlatanlığı”.
İstanbul zirvesinde iki gün boyunca 175 ülkeden temsilciler, BM ajansları, hükümet dışı örgütler; yeni küresel insani standartlar oluşturulması, yardımların yapılandırılması, yerel grupların fonlanması, savaş kurallarına uyulması ve sığınmacı nüfusunun paylaşımını konuştular. Ev sahibi ülkenin “başkanını” dinlediler bol bol. Tabii bir de Mehter Marşı’nı...
İlk Adım: Süreklilik | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
AK Parti Kongresi'nden sonra ilgili en önemli aşama, yeni dönem açısından kendi başına bir gösterge olabilecek Bakanlar Kurulu terkibiydi.
Bakanlar Kurulu açıklandı.
Bakanlar Kurulu değişik açılardan yorumlanacaktır. Ancak sanırız, temel husus, Erdoğan ve Yıldırım ikilisinin sürekliliği tercih etmiş olmalarıdır.
Süreklilik pek çok açıdan karşımıza çıkıyor.
Önce Kürt meselesinden cemaatle mücadeleye, yargı politikasından dış siyasete kadar AK Parti'nin son dönemde siyasi eksenini oluşturan konularla ilgili bakanların Adalet, İçişleri, Dışişleri Bakanlarının yerlerini korumuş olmasıdır. Bu tercih, şüphe yok ki, her şeyden önce bu konularda sürdürülen politikaların başarılı bulunduğuna ve ana çizginin korunacağına işaret ediyor.
O Rulet Masasında Kim Kazandı! | Ümit Alan | BirGün
Hatırlayacaksınız, 19 Nisan 2016 tarihli Sözcü’nün manşeti “Bakanın oğlu kumar masasında” şeklindeydi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım, Singapur’da bir kumarhanede rulet masasında görüntülenmişti. Bir defa kaynağı kim olursa olsun haber değeri taşıyan bir kare. Bir gazetenin manşete çekmesinde de bir tuhaflık yok. Haberi yapan muhabir Taylan Büyükşahin, fotoğrafı 12-15 Nisan tarihleri arasında Singapur’da düzenlenen Türkiye’den de geniş katılım olan bir fuar sırasında, otelin kumarhanesinde Hürriyet muhabiriyle birlikte tesadüf eseri çektiğini söyledi. Buradan iki şeyi anladık. Bir haber taze, iki Hürriyet kullanmamış. Muhabir Büyükşahin, Erkan Yıldırım’ı basındaki fotoğraflarından tanıdığını söylüyor. Beyanı esas kabul ettiğimizde, manşet ayağa gelmiş gibi bir durum var. Kısa süre sonra, yani 4 Mayıs’ta ise kamuoyunda “Saray Darbesi” diye anılan, Davutoğlu’nun istifa süreci başlıyor. O manşet, o günlerde bir harala güreleyle geçti ama Binali Yıldırım’ın yeni görevinin ardından bence iki yönüyle de tekrar konuşulmalı. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun derdi bu.
Yüksek Yargı Başkanlarının Karadeniz Gezileri Bir Skandaldır | Tarık Ziya Ekinci | Bianet
Yüksek yargı organlarının başkanları, Sayın Cumhurbaşkanı ve kimi bakanlarla birlikte bir Karadeniz gezisine katıldılar. Sayın Erdoğan, gezi boyunca HDP milletvekillerini terör eylemlerine katılmak, bölücülük yapmak ve ülke bütünlüğünü bozmakla suçlamış ve süratle yargılanmalarını isteyen mesajlar vermiştir. Mahkûm edilmeleri için açıkça talimat vermiştir. Bu bir anayasa ihlalidir. Yüksek yargıçlarımız da bu geziye katılmakla kuvvetler ayrılığı ilkesini yok saymış, meslek etiğine aykırı hareket etmiş ve yargıçlık mesleğinin saygınlığına gölge düşürmüşlerdir.
Sayın Erdoğan HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmayı bir tutku haline getirmişti. Bu arzusu CHP ve MHP’nin desteğiyle gerçekleşti. Şimdi de tutuklanmalarını sağlamak ve HDP’yi meclisten atmak istiyor. Haklarında yalan ve iftiralarla bezenmiş sözde suç dosyaları ve fezlekeler hazırlanmış. Bu dosyalar AKP’nin atadığı yetkili Sulh Hâkimlerine ulaştığı anda HDP’li vekillerin teker teker tutuklanmaları an meselesidir. Arkasından mahkûmiyet kararlarının çıkması da gecikmez. Önemli olan bu kararların süratle yüksek yargıdan geçerek kesinleşmesi ve sanıkların parlamentodan atılmalarıdır. Sayın Erdoğan bunun da yolunu buluyor. Yüksek yargı başkanları ile Karadeniz gezisi düzenliyor. Onlarla birlikte çay Hasadı yapıyor. Yeri ve icabı yokken, misafirlerinin de hazır bulunduğu topluluklara hitaben şu tarzda konuşmalar yapıyor:
“Terörle inşallah bizleri bir an önce zafere ulaştırsın diyorum. Şuna hep birlikte inandık; Şehitler Tepesi boş değil. Bunlarla mücadelede Allah’ın izniyle şuna emin olun, er veya geç zaferle bu iş noktalanacaktır.'
Konuşulacak ve Konuşul(a)Mayacak Hususlar | Fikret Adaman | Al Jazeera
Çatışkılı durumlar olduğu müddetçe, insani krizler kaçınılmaz olacaktır; bu krizlerin olumsuz etkilerini azaltmanın önemi malumsa da, asıl sorulması/sorgulanması gereken çatışkılı durumların doğmasına neden olan sistemik yapı değil midir?
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon tarafından hazırlık çalışmalarına Ocak 2012’te başlanılan Dünya İnsani Zirvesi (World Humanitarian Summit ) 23-24 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşiyor. Bu kapsamda ve bu adla yapılacak ilk zirve olma özelliğini taşıyor İstanbul’daki buluşma.
Zirvenin ana eksenini ise, 153 ülkede 23 binden fazla kişiyle görüşülerek hazırlanan ve geçtiğimiz Şubat’ta açıklanan “One Humanity: Shared Responsibility (Bir İnsanlık: Ortak Sorumluluk)” adlı araştırma raporu oluşturuyor. Bu rapor, beş temel sorumluluk tanımlıyor: Çatışmaları sonlandırmak ve önlemek için küresel düzeyde çalışmak; insanlığı koruyan normların savunuculuğunu yapmak (savaş kurallarına uymak da dahil olmak üzere) ve bu normların tesis edilmesini sağlamak; hayati risk taşıyan herkese ulaşabilmek, tabir caizse arkada kimseyi bırakmamak; insanlara yardım götürmektense insanların ihtiyaç içinde kalmalarını sonlandırmak; insanlığa yatırım yapmak.
Allah Aşkına Siz İnandınız mı? | Saygı Öztürk | Sözcü
Başbakan Binali Yıldırım, yeni hükümeti açıkladı, AKP hükümetinin zamanında mücadele etmeyip ülkenin başına bela ettiği örgütlerle kararlı bir biçimde mücadele edeceğini söyledi. 7 Haziran'dan bu yana 513 şehit verilmesinin sorumlusu olanlara sormak gerekiyor “Sahi siz 14 yıldır terörle kararlı mücadele etmiyor, terörcülük mü oynuyordunuz? Yazık değil mi bu ülkenin gençlerine…”
Bölücü örgüt PKK yetmiyormuş gibi bir de dinci örgüt Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ortaya çıktı. Canlı bomba ve patlayıcı yüklü araçları patlatma gibi daha çok Ortadoğu ülkelerindeki eylem türlerini Türkiye'ye taşıdılar. İlginçtir, canlı bomba ve patlayıcı yüklü araçlarla eylemler hep Gaziantep'te planlanıyor, eylemciler oradan eylem iline gönderiliyor.
IŞİD için Gaziantep, Rakka kadar önemli… Gaziantep'i önemli kılan sınır geçişleri, eleman aktarımı, silah, lojistik malzeme, finans temini, patlayıcı madde üretim ve dağıtım merkezi, kaçakçılık faaliyetleri, canlı bombaların sınır geçişlerinin sağlandığı merkez olmasından kaynaklanıyor.
Sayın Bakan, Fatma Betül Kaya Hemşirem! | Gülse Birsel | Hürriyet
Yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Kaya, benimle aynı liseden mezun.
Ve Beyoğlu Anadolu Lisesi’nde, İngiliz okulu olduğu yıllardan kalan ‘prefect’lik sistemi vardır. Yani büyük sınıflar, küçük sınıflara ablalık yapar, tavsiye verir, bir tür öğretmen asistanı gibi davranır.
Kendisinden yaşça da büyük olduğum için, bir nevi ‘okul ablası’ olarak, çiçeği burnunda bakana ‘Kız kardeşim’ diye hitap edip, kendisinden beklentilerimi sıralamakta sakınca görmüyorum.
Sevgili kız kardeşim, okuldaşım!
Malumunuz, mezun olduğumuz okulun Beyoğlu’ndaki küçük, bahçesiz ama tarihi binasında okuyan genç kızlardan nice işkadınları, bilim insanları, girişimciler, sanatçılar çıkmıştır.
Yeni Hükümete Merkez'den Sahte Faiz İndirimi | Süleyman Yaşar | Taraf
Dün yeni kabine açıklandı. Buna göre ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek yerinde kaldı. Böylece piyasaların istediğine uyuldu.
Bu arada Kalkınma Bakanı’nın değiştiğini hemen belirtelim. Belki de değişmesi iyi oldu.
Niye iyi oldu?
Çünkü Kalkınma Bakanı, 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde piyasa fiyatlarıyla dolar bazında hazırlanan Türkiye milli gelirini Orta Vadeli Program’da sansür ederek devletin geleneklerini bozdu.
Peki, niye yaptı bunu? Yaptı, çünkü; dolar bazında düşen milli geliri vatandaşın bilgisinden saklayarak hükümetin başarısızlığını gizledi. Cumhuriyet tarihinde böyle bir sansürün daha önce yaşanmadığını belirtelim. Yine ekonomi Bakanı’nın da değiştiğini unutmadan söyleyelim.
Yorum Yazın