onedio
Görüş Bildir

içki Haberleri

içki ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. içki ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Kılıçdaroğlu: 'Bilal Oğlan Ada Alıyor'
Kılıçdaroğlu, 'Bu ülkenin nüfusunun en az yarısı ona hırsız diyor. Hırsız ünvanı verilen adam Başbakanlık koltuğunda oturur mu? Adı 'Başçalan'dır' diye konuştu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , “Dün bir ses kaydı daha düştü. Bilal oğlan ada alıyor, adalar alıyor. Başçalana soruyorlar oğlun ada almış. Başçalan diyor, yok demiş adacık alıyor. Hani gemicik almıştı ya... AKP’ye oy verenlere sesleniyorum. .iz onları iktidar yaptınız, gittikleri yerde alkışladınız. Kırmızı plakalı arabalara bindiler. Bunlar sizi soydular. Bunlara oy verirseniz benim iki elim sizin yakanızda olur” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Yalova'da konuştu. İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları: Bu ülkenin nüfusunun en az yarısı ona hırsız diyor. Hırsız ünvanı verilen adam Başbakanlık koltuğunda oturur mu? Adı ‘Başçalan’dır. Hükümet istifa edebilir mi? İstifa etmeyecekler. Bir adamın yüreğinde Allah korkusu varsa, kul hakkı yemek dünyanın en büyük günahıdır diyebiliyorsa zaten bir gün bile o koltukta oturamaz. Bunlarda Allah korkusu yok, ar damarı yok. Ona her yerde hırsız diyeceğim Rahatlıkla söyleyebilirsiniz kimse bir şey yapamaz size. O hırsız o koltuktan inmedikçe ona her yerde hırsız diyeceğim. Başçalan ‘ben yürütmenin başıyım’ diyor. Biz de sana aynısını söylüyoruz, evet sen yürütmenin başısın. Bir ara demiştim ki ya koltuğu bırak ya helikoptere bin başka yere git demiştim Eleştirdiler. Hak sormayacak mısın diye... Merak etmeyin hesabını sonuna kadar soracağım. Kaçar mı? Kaçar Ama kaç, kaçtığın ülkeden seni geri getireceğim Diktatörlerin başka bir özelliği daha var. Bunlar cami de içki içiyorlar dedi İmam diyor ki içki içilmedi Sen misin bunu diyen imamı sürdüler. İmamı sürdüler, doğruyu söylediler. Sen ne söylersen söyle o imama saygı duyuyorum. Dolaylı yoldan onayladı Kabataş olayını çıkardı sonra... Dövmüşler, bayıltmışlar Ya Allah aşkına binlerce kişinin geçtiği iskelede böyle bir şey yok. Gösterdiler böyle bir şey yok. Ne kavga ne vurma, yere yatırma hiçbiri yok. Yalancıdan başbakan olmaz, başçalandan başbakan olmaz, hırsızdan başbakan olmaz. Başbakan ahlakıyla örnek olacak kişidir. Ne oldu? Bugüne kadar çok sayıda kaset çıktı. Hiç kimde çıkıp bu kaset yalandır, montajdır demedi kabul etti. Ama ne zaman Bilal Oğlanla başçalanın kasetleri çıktı işte o zaman. Önce bir hayal kırıklığı, önce bir sesini kesti. Sonra montaj dedi, sonra kriptolu telefonum dinleniyor dedi. Dolaylı yoldan onayladı. Bilal oğlan ada alıyor Dün bir ses kaydı daha düştü. Bilal oğlan ada alıyor, adalar alıyor. Başçalana soruyorlar oğlun ada almış. Başçalan diyor, yok demiş adacık alıyor. Hani gemicik almıştı ya... AKP’ye oy verenlere sesleniyorum. .iz onları iktidar yaptınız, gittikleri yerde alkışladınız. Kırmızı plakalı arabalara bindiler. Bunlar sizi soydular. Bunlara oy verirseniz benim iki elim sizin yakanızda olur. AKP’ye oy verenler bunlara vicdanınız el veriyorsa diyecek bir şeyim yok. Ama vicdanınız sızlıyorsa 30 Mart’ta haramilerin iktidarına son verelim. Sizin bir belediye başkanınız vardı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nden intikam alacağım diyordu. Ne oldu, AKP'ye geçti? Yalovalılar da seçti belediye başkanı oldu. Ne oldu başka partiye AKP’ye geçti. Kendisine oy veren Yalovalıları kandırdı ve yalan söyledi. Yalan söyleyenden belediye başkanı da olmaz. Hangi partiye oy verdiyseniz Muharrem’i Türkiye’nin her yerine göndereceğim seçim döneminde her yerde çalışacak. Bu başçalan dedi ki suyun diğer tarafında olanlar. Diktatörlerin bir özellikleri de ayrıştırırlar, kavga ettirirler. Hangi partiye oy verdiyseniz verdiniz ben sizi ayırmayacağım, bölmeyeceğim. Demokrasiyi, Çanakkale’yi, şehitlerimizi, Cumhuriyet’i savunuyorum. Hepinizin başımın üzerinde yeriniz var. Kim olursa olsun Kim olursa olsun benim başımın üzerinde yeri var ayrım yapmadım yapmayacağım. CHP olarak büyük çabalar harcadık. 46 tane belediye başkan adayımız var başı açık başı kapalı.T24
Annem ve Eşimin Namusu Gibi Erdoğan'a Güveniyorum, O Sesler Montaj!
Beyaz TV Spor Müdürü ve ünlü spor spikeri Ertem Şener Medyaradar’ın usta röportajcısı Alev Gürsoy Cimin’e bomba açıklamalar yaptı. İşte Ertem Şener’in Medyaradar’a verdiği o çok çarpıcı röportajı…  Spor dünyasından bir isimle siyaset konuşmak çok keyifliydi. Bu röportajın hikâyesi aslında bir tweet ile başladı. Ertem Şener’i ben spor dünyasından tanıyorum, işini de çok iyi yaptığını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde bir tweet attı kendisi. Başbakan’a “Usta-Reis” diyor ve “yalnız” olmadığını söylüyordu. Çok şaşırdım doğrusu. “Biz gazeteciler biraz daha tarafsız olmalıyız” diye bir tweetle karşılık verdim. Belki de hata yaptım. Bilemiyorum. Çünkü artık “Gazeteci nasıl olmalı?” sorusuna yanıtım yok. İnanın kafam çok karışık. Kare kare sorular çözüyor, kündüne koyamıyorum. Medyayı da artık çok anladığımı söyleyemem. Ertem bana güzel bir yanıt verdi, “Herkes fikrini açıklıyor da ben neden susayım” dedi. Ben de bu röportajı yapmayı teklif ettim. Sağ olsun kırmadı. Çok da açık sözlü, lafı gediğine oturtuyor. İlk başta tereddüt ettim acaba nasıl karşılar diye ama çok misafirperverdi. Beyaz TV’de yaptık bu çarpıcı röportajı. Onu dinlerken aklıma “Ben Onu Çok Sevdim” dizisi geldi. Menderes için çekilen o güzel dizi. Ertem, Başbakan Erdoğan’ı çok seviyor, öyle ki artık bunu kendisine bir dava edinmiş. Erdoğan’dan söz ederken gözleri doluyor, duygulanıyor. Hatta heyecanlanıyor. Şaşırdım bu büyük sevgiye. Başbakan’dan “Beyefendi” diye söz ediyor. Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydı için ise net konuşuyor . “Montaj” diyor. Ve hatta ekliyor: “Eşim ve annemin nâmusuna ne kadar güveniyorsam, Başbakan’a da o kadar güveniyorum” diyor. Cemaat konusuna gelecek olursak; 17 Aralık sonrası bağlarını koparmış. Artık Türkçe Olimpiyatları'na gitmeyecekmiş. Başbakan’ı çok sevdiği için “yalaka” ilan edilmesine de isyan ediyor. 'Evet, seviyorum hem de çok seviyorum' diye meydan okuyor. Tabii sadece siyaset değil spor dünyasını da konuştuk. Bana mesleki kariyerindeki en büyük ayıbı da anlattı. Şike sürecine nasıl baktığını da... Her kelimesi manşet, her sözü vurucuydu. Çok heyecanla dinledim. Şimdi o aynı heyecanla hemen aradan çekiliyorum çünkü sözü gene çok uzattım ve derhal sizi bu röportajla başbaşa bırakıyorum. Buyurun tanımadığınız yönleriyle size bir başka Ertem Şener… Sevgiyle kalın, hep umutlu olun. RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN** **Twitter: @gazetecialev **Mail: alevgursoy2008@gmail.com Ertem sence spor dünyası mı daha karışık şu sıralar siyaset dünyası mı? Bence siyaset dünyası daha karışık. Spor dünyasının kurtarılabilir bir yanı var ama siyaset dünyası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Spor 90 dakika ile sınırlı kalıyor ama siyaset böyle değil. Siyaset her dakika karşı ataklar ve sürekli heyecanla geçiyor şu sıralar. Türkiye neyi yaşıyor sence? Türkiye bence kabuğundan çıkıyor. “DARBE GİRİŞİMİ VAR” Hakikaten bir darbe girişimi var mı, Başbakan’ın dediği gibi? Kesinlikle öyle... Darbe girişimiyle beraber Türkiye’nin kabuğundan çıkmaya çalıştığını düşünüyorum. Eskiden askerlerin darbe yapmasına şahit olurduk. Ben 39 yaşındayım ve şimdilerde YARGI DARBE girişimi görüyorum ve ben buna çok üzülüyorum. Bürokrasi ve yargıdaki bazı kadrolar sayın Başbakan’ı içeri atmak istedi. Bu çok açık… “ERDOĞAN’I İÇERİ ATMAK İSTEYEN PARALEL BİR YAPI VAR” Darbeyi yapmak isteyen o sivil yapıdan kasıt kim ya da kimler? Ve bu paralel yapı nedir? Ben bunun ABD ve İsrail kökenli olduğunu düşünüyorum. Herkes bir isim söylüyor ama şu bir gerçek bir paralel yapı var. “CEMAAT ERDOĞAN’I İSTEMİYOR” Cemaat mi bu paralel yapı? Şu anda cemaatin Başbakan’ı istemediği çok açık. Ben Başbakan’ın çok samimi olduğunu ve ülkesi için, milleti için bu yola başkoyduğunu düşünüyorum. “BAŞBAKAN’I ÇOK SEVİYORUM” Başbakan’a “reis ve usta” diyorsun sen, neden çok mu seviyorsun? Evet, hem de çok seviyorum, çok kıymet veriyorum. Bakın odamda Sayın Başbakanımız ve eşinin fotoğrafı duruyor. Çok değer verdiğim bir fotoğraf. Ben “Ustanın Hikâyesi”ni sunduğumda bu fotoğraf beyefendinin önünde duruyordu. Ben kendisinden rica ederek aldım. “İLK ELEKTRİKLENME BAŞKANKEN OLDU” Nereden geliyor bu sevgi, özel bir nedeni mi var, yoksa sadece siyasi tarzından dolayı mı? Ben filmi isterseniz başa sarayım. Bir gün Gaziosmanpaşa’dayım, bir baktım İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan geliyor. Bir meydandayız. Ben onu görmeyi çok istedim, çünkü çok merak ediyordum. Sonrasında baktım ki inanılmaz pozitif. O kalabalığın içinde göz göze geldik. Eliyle başımı tuttu. Ben o zaman üniversitedeydim. İlk o zaman kendisinin insanları ne kadar sevdiğine ve sıcaklığına tanık oldum. “BAŞBAKAN İÇİN AĞLADIM, ONUN İÇİN ÇOK DUA ETTİĞİM OLDU” Ya sonra? Aradan yıllar geçti. Kendisi Pınarhisar Cezaevi’ne girdi. Şu an Kral FM Genel Yayın Yönetmeni olan Gezegen Mehmet bana dedi ki: Seni ziyarete götüreyim mi? Çok heyecanlandım. Ama görüş için savcılıktan bir kâğıdım yoktu. “Gidelim” dedim. Gittik. Ancak ben içeri giremedim, Gezegen Mehmet girdi. Giremediğim için ağlamıştım. Onu ziyaret edemedim diye çok üzüldüm. Ama selamını almak yetti. Mehmet Abim bana en güzel hediyeyi vermişti o gün. Okuduğu şiir nedeniyle cezaevine girmesi beni çok etkiledi. Mektup bile yazdım kendisine. Ben çocukluğumdan beri zaten inançlı biriyim. Başbakan’a çok dua ettiğim oldu. Bakın benim dünüm de aynı bugünüm de. Bu konuda o dönemimi Gezegen Mehmet’e, Afrikalı Ali’ye sorabilirler. Hatta CNN Türk ve Kanal D yıllarımı da Rasim Ozan anlatsın. Muhafazakâr mısın? Ne kadar muhafazakârım bilemiyorum ama çocukluğumdan bu yana çok inançlıyım. Demokrat bir insanım karşı tarafa da çok saygılıyım ama benim düşünceme saygı duyulmadığında çileden çıkıyorum. “BAŞBAKAN ERDOĞAN İÇİN HEP DUA ETTİM” Peki, Başbakan seni seviyor mu, senin onu sevdiğin kadar? Farkında mı senin? Benim onu ne kadar çok sevdiğimin farkında, bence biliyor. Samimiyetimi biliyor Beyefendi. Ben onun için hep dua ettim, etmeye de devam edeceğim. Bana insanlar diyor ki “Neden CNNTürk’deyken, Star’dayken bu görüşlerini belli etmiyordun?” Ben size soruyorum şimdi: Beni bilen biliyordu zaten. Benim nasıl bir insan olduğumu. Ben hiçbir şeyi saklamam. Ben de eskiden içki içtim. Ben de günahlar işledim. Ama yıllar önce tövbe ettim. Şimdi içmiyorum. Çok şükür elimden geldiğince iyi bir insan olmaya çalışıyorum. Allah’ın beni devamlı gördüğünü bildiğim için ona göre yaşıyorum. 'BEN DE İÇKİ İÇTİM, GÜNAHLAR İŞLEDİM AMA TÖVBE ETTİM' Ben de tam bu noktada sana Beyaz TV’ye geçtin diye mi görüşlerin bu hale geldi diye soracaktım? Asla böyle bir şey yok. Bu çok saçma bir soru. Ben Beyaz TV’ye gelmeden önce de buydum. Bu kanala 1,5 yıl önce geldim. 17 ay önce ne Başbakan ile ilgili bir sıkıntı yaşanıyordu ne de Başbakan birileri ile ilgili bir sıkıntı yaşıyordu. Gezi olayları 30 Mayıs 2013’te başladı. Ben o tarihte gelmedim buraya, 2012 ‘de geldim. Ben o zamanlarda da Beyefendi’ye olan sevgimi her daim dile getirdim. Beni çok iyi tanıyanlar Beyefendi'ye olan sevgimi ve dava aşkımı bilirler. Yukarıda belirttiğim isimlere sorabilirler. “USTA’NIN HİKÂYESİ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ” “Usta’nın Hikâyesi” programını da ona olan sevgim nedeniyle sundum. Sayın Osman Gökçek o büyük sevgimi bildiği için, beni layık gördü programı sunmaya. Ne kadar teşekkür etsem azdır kendisine. Çünkü ben o programı sunmayı çok istiyordum. Ben günlerce o program için çalıştım. Hayatımın en önemli anlarından biriydi o üç saat. Ben buraya gelmeden önce Gezi olayları yoktu. Hükümet ile cemaat arasında bir sıkıntı yoktu. Ben yaşanmamış bir şey için ne söyleyebilirdim, nasıl bir tweet atabilirdim ki? Star’da, CNN’deyken sorun yoktu çünkü. Ben o zaman twitter da kullanmıyordum bu kadar sık. Ben şu an elbette sosyal medyadan istediğim fikri paylaşırım. Diktatör dedikleri adama bak. Adama her türlü hakaret ediliyor. Adamın ailesine dil uzatılıyor, düşüncelerine dil uzatılıyor. Adamı “hırsız” yapıyorlar, bunu tırnak içinde söylüyorum çünkü asla inanmıyorum. Adama öldü diyorlar, her şeyi yapıyorlar. Tüm bunlara sesini çıkarmıyor. Sonra gelip buna diktatör diyorlar. Bana dünyada böyle bir diktatör gösterin adımı değiştireceğim. İstediğiniz ismi koyacağım. Diktatörün tanımını biz mi bilmiyoruz. “BANA BİR DİKTATÖR GÖSTERİN İSMİMİ DEĞİŞTİRECEĞİM” Bence de bir ülkenin başbakanına bu ağır ifade kullanılmamalı... Eleştiri elbette olur ama hakaret ve küfür asla… Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı bu adam ve herkes bu kişiye saygı duymak zorunda. “BAŞBAKAN DÖRT DÖRTLÜK BİRİ” Ben röportajcıyım ve tarafsız olmak zorundayım. Sadece soru sormakla yetkiliyim. Sence Başbakan’ın da hiç eleştirilecek tarafları yok mu? Kimse dört dörtlük değildir netice itibariyle değil mi? Benim bildiğim benim tanıdığım kadar yok. Ve ben Başbakanımızı çok da iyi tanıyorum. Dört dörtlük diye bir tanım varsa Başbakan için yaparım. İstanbul’daki Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden tutun, bugün 12 yıllık iktidar döneminde hala tanıyamadık mı? Sorun tanınamayanda değil tanıyamayandadır. Başbakanın her şeyi şeffaf. İftiralarla, dublaj ile montaj ile kul hakkına girmeyin. Yeter artık. 'BU MEDYA BAŞBAKAN'I AVUCUNDA OYNATACAK SANDI' Medyaya yönelik tutumu çok ağır değil mi? Bakın benim de bir süre içinde bulunduğum medya Başbakan’a zamanında “Muhtar bile olamaz” dedi. Bu medya Sayın Başbakanı birileri ile karıştırdı, bu medya Başbakan’ı avucunda oynatacak sandı. Bakın güçlü olduğunu düşündükleri zamanlarda herkes Sayın Başbakan’ın yanında. Zayıf olduğu bir anda mesela montajlar, dublajlar çıkıyor o zaman herkes hurra Sayın Başbakan’a vurmaya çalışıyor. Ben medyada çok samimi insan görmüyorum. Yahu bu Başbakan kim, ne yaptı, biri bana söylesin. “YANDAŞ DEĞİLİM BAŞBAKANIMIZIN YANINDAYIM” Yandaş mısın? Yandaş değilim sadece Başbakanımızın yanındayım. Bunun adı yandaşlık da değil, yalakalık da değil. Fenerbahçe Taraftarı Aziz Yıldırım’ı çok seviyor. Aziz Yıldırım yalakası mıdır? Galatasaray taraftarları Drogba’yı çok seviyor diye Drogba yalakası mı oluyorlar? “İSTER YALAKA DESİNLER İSTER YANDAŞ, BAŞBAKAN’IN YANINDAYIM” Sana “Yalaka” demelerinden rahatsız oluyor musun? Neyin yalakası Allah aşkına. Benim üç çocuğum var. Ben bir babayım, aile reisiyim. Bakın bu uğurda ister yalaka desinler, ister yandaş. Ben Başbakan’ın yanındayım. Sonu ne olursa olsun elimi taşın altına koydum. Şartlar ve düşünce ne olursa olsun ben Beyefendi’nin yanındayım. Benim ne CHP ne de MHP-BDP liderine karşı tek bir hakaretim, tek bir terbiyesiz tweetim de olmamıştır. Ben savunduğumu yazıyorum. Ben Başbakan’ı çok seviyorum. “BAŞBAKAN’DA KENDİMİ GÖRÜYORUM” Hayran mısın acaba? Ben Başbakan’ı gördüğümde, ona baktığımda kendimi görüyorum. Ona baktığım zaman aynı dili konuştuğumuzu görüyorum. Bugüne kadar 11 yıldır susan bir adamı ne hale getirdiniz? 11 yıldır bu adamı mahvettiniz, her türlü hakareti ettiniz. Girmediğiniz özeli kalmadı. Bırakın da bu adam da bugün sinirlensin. Ağzından birkaç istenmeyen kelime çıksın. Ölmüş annesi ile ilgili geçen gün bir video paylaştım. “İşte Sayın Erdoğan’ın ses kaydı” diye. Kendisi Kuran okuyor. Ne ölüye, ne diriye, ne de Kuran-ı Kerim’e saygıları var. Bu kadar alçak bir insan topluluğu olmuşuz. Yemediğim küfür kalmadı. “KEŞKE TWITTER KAPANSA” Bugün twitter olmasa ben bu işlerin bu kadar ilerleyeceğini sanmıyorum. Keşke twitter kapansa. Keşke ben de kapatsam. Yok artık. O kadar da değil. Zaten yeni internet düzenlemesi de yapıldı. Sosyal medya çok önemli. Ya bana her gün küfrediliyor. Yalan haber yayılıyor. Bakın ben şu an twitterımı açayım; adam benim her şeyime küfrediyor. Bu twitter benim özel sayfam değil mi? Benim beynim, benim düşüncelerim. Benim yazdıklarıma kimsenin müdahale etmeye hakkı yok. Mesela sizinle de bu röportajın başlangıcı twitter’dı. Benim beynimdeki, benim Allah ile aramda olanları buraya yazıyorsam bu benim en doğal hakkımdır. Ben Başbakan’a olan sevgimi yazıyorum buna laf söylemeye kimin ne hakkı var? “BAŞBAKAN’A SAYGI DUYAN HERKESE BEN DE SAYGI DUYUYORUM” Ertem Şener deyince akla spor geliyor. Sen siyasi rengini belli ettiğinde insanlar şaşırıyor olamaz mı? Niye etmeyecek mişim? Neden etmeyeyim? Türkiye’de hangi takımı tutuğunu söyleyen ilk spor spikeri benim. Ben “Beşiktaşlıyım” dedim. Başım dimdik hem de. Milyonların önünde söyledim. Ben hiçbir şey saklamam. Ben eşimle tanıştığımda beş dakika içinde evlenme teklifi eden bir adamım. Ben ateşli bir adamım. Ruhu bedenine sığmayan bir adam hem de. Ben içimdeki düşüncelerimi, fikirlerimi yansıtırım. Elinde bayrakla gezen bir adamım. “FİKİR HOLİGANIYIM” Ben fikir holiganı bir adamım ama bunu yaparken insanları kırmıyorum. Tırnak içinde söylüyorum Gezi Parkı’ndaki “İyi niyetli insanlar”a da saygı duyuyorum. Ben bugün Güneydoğu’da hakkını savunan Kürtlere de saygı duyuyorum. Ben Ermeni vatandaşlarımıza da saygı duyuyorum. Ben Türkiye Cumhuriyeti ve bayrağını savunan herkese saygı duyuyorum. Ben Başbakan’a saygı duyan herkese saygı duyuyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na saygı duymayan adama saygı duymuyorum. Bu insanın oğullarına, kızlarına, düşüncelerine yıllardır hakaret ediyorlar. Kimse ağzını açmıyor. Şimdi bırakın da biraz Başbakan konuşsun. Adam sustu bugüne kadar. Bu ülkede kötü giden bir şey söyleyin bana. “ALKOL DÜZENLEMESİ DE NORMAL, KIZLI-ERKEKLİ ÇIKIŞI DA” Bu konuda sana katılmıyorum çünkü bütün liderler her gün meydanlarda konuşuyor Başbakan da buna dâhil. Bakın Marmaray diyorlar karşı çıkılıyor. 3. köprü diyorlar karşı çıkılıyor. Havalimanı diyorlar karşı çıkıyorlar. Bakın ben bu havalimanı ile ilgili çok özel bir şey söyleyeceğim. Ben araştıran bir insanım. Bir kütüphanem var. Ben sadece spor üzerine konuşmuyorum. Futboldan anlayan sadece futboldan anlamaz. Sadece futboldan anlayan futbolu da anlamaz. Futbolun dışında bir şeyler bilmezseniz futbolu konuşamazsınız. 3. havalimanı Türkiye’ye yılda bir milyon dolar para kazandıracak. Türkiye’de her şey güzel gidiyor. Artık herkes özgür. Diyoruz ki gece 22’den sonra alkol satışı yapılmayacak. Gençler bir anda ayağa kalkıyorlar. Şu an bunu okuyan insanlara soruyorum: Sizin gece 10’dan sonra çoluğunuzun çocuğunuzun içki almasına gönlünüz razı olur mu? Dünyanın birçok ülkesinde var bu alkol düzenlemesi. Kapalı alanlarda sigara içimi yasaklandı, bundan daha güzel bir şey var mı? Eskiden ben Malatya’ya giderdim. 18 saat boyunca otobüste yanımdaki adam babam sürekli sigara içerdi. Ben “Baba sigara içme diyemezdim” Malatyalı bir çocuk babaya karşı gelebilir mi? 18 saat boyunca benim ciğerlerim parçalanıyordu. Şimdi takside bile sigara içemiyorsun. Kızlı-erkekli denen bir şey çıktı. Yahu benim iki oğlum bir kızım var. Benim o çocuklarım büyüdüğü zaman ben onların kızlı erkekli kalmasını istemem. Kalamazlar. Biz Türkiye’yiz. Biz Türk’üz. Örf-adet geleneği olan bir toplumuz biz. Bunları bu Başbakan söylüyor diye tartışıyorlar. “ANNEM VE EŞİMİN NAMUSU GİBİ ERDOĞAN’A GÜVENİYORUM. O SESLER MONTAJ” Velev ki başbakan ve oğluna ait olduğu iddia edilen o ses kaydı doğru çıktı. Tabii asla böyle bir düşüncemiz olamaz ama farz edelim ki öyle. Düşüncelerin değişir mi, sevgin, saygın? Biraz ağır olacak ama anneme ve karıma nasıl güveniyorsam, Başbakanımıza da o kadar güveniyorum. Annemin ve eşimin namusuna ne kadar güveniyorsam hem Sayın Erdoğan hem de Bilal Bey’e o kadar güveniyorum. Ben 29 Aralık’ta bir tweet atmıştım “Bilal Erdoğan’ın alnı secdeli, adam gibi adam. Bu ülke için dertli mi dertli” niye rahatsız oldular? Bu konuda beni bazı kötü niyetli insanların önüne atanlarla önce bu dünyada adalet önünde hesaplaşacağız.Hadi bu dünya neyse de kalbimi kıranları Allah’a havale ettim bu işin bir de öbür dünyada hesabı var. Gelinen süreçte hala o tweetin arkasında mısın? Sonuna kadar hem de... Ben eşime nasıl güveniyorsam onlara da öyle güveniyorum. Benim maaşımı Başbakan vermiyor ki, ben Başbakan’ı görmüyorum bile. Ben nasıl yalakalık yapayım? Bunlar benim en samimi duygularım. “ANNEM VE BABAMI DA AK PARTİLİ YAPTIM” Ailen de mi AK Partili? Mesela annen, baban, eşin. Onlarda da bu sevgi var mı? Annemle babamı ben AK Partili yaptım. Karımı da yine öyle. Babam CHP, annem MHP’liydi. Ama son iki dönemdir onlar da benden daha koyu AK Partili oldu, eşim de. Sence seçimlerde AK Parti’nin oy oranı ne olur? Türk insanı mağdur olandan yanadır. Şu anda Başbakanımızı bir karalama kampanyası var. Bu oyları artıracak. Cemaate yakınlığın var mı? Gülen Cemaati konusunda düşüncelerini merak ettim doğrusu? Evet, cemaate yakınlığım vardı. Vardı!.. Artık bitti… Onların da benim ile… “DAHA DA GİTMEM TÜRKÇE OLİMPİYATLARINA” Bu kavganın kazananı ya da kaybedeni kim olur? Ben Başbakanımızın çok samimi olduğunu düşünüyorum. Bana diyorlar ki: “Daha düne kadar Türkçe Olimpiyatları’nda sen de Hocaefendi’yi övüyordun.” Evet övüyordum. Ama artık Türkçe Olimpiyatlarına da gitmeyeceğim. Hiçbir bağım kalmamıştır cemaatle. 17 Aralık’tan sonra tarafımı belli ettim. Başbakanımıza haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Benim tarafım Başbakanımızın yanı. “BENİM TARAFIM BAŞBAKAN'IN TARAFI, BU ARTIK BENİM İÇİN BİR DAVA” Cemaate dokunan yanar diyorlar. Bu doğru mu? Bilmiyorum. Benim bir açığım varsa yanayım. Ne açığım var ki niye yanacakmışım? Cemaatten bazı arkadaşlar benim şimdiki tavrımı bir kusur olarak görüyor. Ben kendilerine de söyledim; ‘Sizin kusur olarak gördüğünüz şeyi ben dava olarak kabul etmişim’. Artı benim Gezi’den bu yana rotam hiç değişmedi. Ben hep Başbakan’ın yanındayım. Sonradan değişen ben miyim yoksa, neyse… Uzatmayalım. “GÖKÇEK’İ DE ÇOK SEVİYORUM, BU ÜLKE İÇİN BAŞINI ORTAYA KOYDU” Melih Gökçek’in de ses kaydı yayınlandı. O ses kaydının kendine ait olduğunu kabul etti. Sence CHP afişlerinin yayınlanmaması normal mi, gazeteci olarak yanıt istiyorum? Onun da arkasında mısın, onu da seviyor musun? Tabii ki çok seviyorum. Tabii ki Melih Bey’in sonuna kadar arkasındayım. Gücüm yettiğince. Dualarımla. Geziden bu yana elini değil, kolunu değil, başını, bedenini taşın altına koydu bu ülke için…Sayın Başbakan ve Sayın Gökçek bir dava arkadaşı. Onlar sırt sırta vermiş gönül arkadaşları. Başbakanımız gibi, Melih Gökçek, bu ülkeyi çok seven bir insan. O bir vatan sevdalısı. Hak dostu. Onunla oturup bir bardak çay içmek lazım onu tanımak için. Çok başka biri. “MELİH GÖKÇEK YÜZDE BİR TRİLYON ANKARA’YI ALIR” Ankara’yı alır mı sence? Ceketi yeter. Yüzde yüz değil yüzde bir milyon alır. Bu röportajı saklayın yüzde bir milyon bile belki eksik söylüyorum yüzde bir trilyon alır. Allah’ın izni ile. “OYUM ELBETTE AK PARTİ’YE” Oyun zaten çok açık AK Parti’ye değil mi? Çok net belli değil mi? Elbette. Ben çalışanın yanındayım. Her şey çok güzel gidiyor. “YENİDEN YARGILAMADAN YANAYIM” Dinlemeler diyoruz, montaj diyoruz. Başbakan mağdur, iktidar mağdur peki ya yıllardır Silivri’de yatanlar ne? Onların günahı ne, tarafsız bir şekilde soruyorum? Ben çok net herkesin tekrar yeniden yargılanmasını istiyorum. Bugün herkes yeniden yargılansın. Aziz Yıldırım da. FB’li yöneticiler de.Silivri’de yatanlar da. İlker Paşa da. Bu yeniden olmalı. Suçlu tabii ki cezasını çeksin ama bilerek kalem kırmaya, idam etmeye tahammül edemem. 'BAŞBAKAN’I SEVİYORUM DİYE ARKADAŞLARIM BENİ TWİTTERDAN VE YÜREĞİNDEN SİLİYOR' Medyayı nasıl buluyorsun? Maalesef medya bölünmüş durumda. Kutuplaşmalar var. Medyada arkadaşlıklar da bozuldu. Ben Başbakan’ı seviyorum diye eski çalıştığım kurumlardaki arkadaşlarım, medya dışından dostlarım, çocukluk arkadaşlarım beni yüreğinden, twitterdan siliyor. “BAŞBAKAN'I SEVİYORUM DİYE ÖZEL SUNUMLARA BİLE ÇAĞIRMIYORLAR ARTIK” Çok garip değil mi bunlar? Bakın ben de çok şeyler yaşadım. Öyle ki bizler dışarda da özel işler alabiliyoruz. Reklam seslerinden tutun, özel sunumlara kadar her şey durdu. Kestiler. Sebep; Başbakanımızın yanında olmam ve fikirlerimi açıkça belli etmem. Olsun. Çok şükür. Hani diyorlar ya bana ‘çıkarları için menfaatleri için, para için Başbakan’ı savunuyor’ diye. Tam aksi aslında. Çıkarlarım için hareket etseydim şu anda 3-4 kat daha fazla kazanıyordum. Ama ben halimden memnunum. Benim için para değil inandığım değerler önemli. Ben sonuna kadar Başbakanımızın yanında olmaya devam edeceğim.Yanımda medyadan, ailemden kimse kalmasa da tek başıma olsam da Başbakanımızın yanında olacağım. “MAHALLE BASKISI YAŞIYORUM” Mahalle baskısı yaşadın mı mesela? Şu anda yaşadığımın adı tam da bu. Ben bugün Beyaz TV’de söylediklerimi yarın Star’a gittiğimde de söylerim. Ben Başbakan’ı savunduğumu söylüyorum bunu söylemek de bir demokrasi. Bütün gazeteciler fikirlerini saklasın ben de saklayacağım söz veriyorum. O zaman gazetecilik yapılmaz ki? O zaman bana neden susun diyorsunuz? Susun demiyorum eleştirilecek hiç mi bir tarafı yok diyorum? Neden o zaman fikirlerimi saklayayım. Twitterımı bir gün size vereyim emin olun dayanmazsınız. O küfürlere katlanamazsınız. “BAŞBAKAN OLSAM BEN DE ARARDIM” Mesela Başbakan’ın Fatih Saraç’ı arayıp bir alt yazıya müdahale etmesi doğru mu? Futbolun da siyasete karıştığı dönemler oldu. Biz de şimdiye dek şike konuştuk, FB cephesinde yaşananları konuştuk ama ben tek bir gün Başbakan’ın arayıp da bize müdahale ettiğini görmedim. Burada suçlu Başbakan değil bence. Benim fikirlerim biraz serttir. Ben bunları bir birikim olarak görüyorum. Başbakan olsam belki ben de arardım. Yetmez mi? Sen de seninle ilgili bir haber olsa ararsın. “MEDYANIN SORUNU SAYGISIZLIK” Sence medyanın en büyük sorunu ne? Saygısızlık. Gülen ile şu süreçte röportaj yapmak ister miydin? Hayır istemezdim. Artık hiçbir şeyi merak etmiyorum çünkü.ı Muhalif cepheden beğendiğin gazeteciler kimler? Yok. medyaradar.com ALEV GÜRSOY CİMİNRöportajın tamamı için tıklayınız!
Alkol Vücudunuzu Nasıl Etkiler?
Alkol toplumlunuzda en yaygın olarak kullanılan uyuşturu­cudur ve kolay bir şekilde elde edilebilmesi nedeniyle bir­çok insan tarafından uyuşturucu olarak düşünülmez. Fakat öyledir ve eğer yanlış kullanılırsa vücudunuzda pek çok za­rara neden olabilir. • Alkol bir uyarıcı değildir, fakat aslında merkezî sinir sistemi için yatıştırıcı bir depresandır. • Damarları bozabilir. • Sizi ısıtmaz, fakat terlemeyi artırarak ve vücut ısısı kaybı ile daha çok üşümenize neden olur. • Gerekli suyun çekilmesi ile birlikte beyin hücrelerini yok eder. • Vücuttaki Bl, B2, B6, B12 vitaminlerini, folik asidi, C vitaminini, K vitaminini, çinko, magnezyum ve po­tasyumu tüketir. • Günde dört bardak içki içmek organ hasarına neden olabilir. • Karaciğerin yağ işleme özelliğini güçleştirebilir...haber kaynağı: 724saglik.org/beslenme-ve-diyet
İşte Uyku Getiren Şeyler! Rahat Uyku İçin 20 Basit Yöntem
Doğal dinlenme biçimimiz olan uyku, bedensel fonksiyonlarımızın en önemlilerinden biridir. Fakat depresyon, stres, amfetamin, antidepresan türü ilaçlar, açlık, tokluk, ışık, yüksek ses, sigara, çay, kahve, zihnin meşgul olması gibi birçok neden uyku kalitemizi etkiliyor. Uykusuzluk ya da kalitesiz uyku pek çok sağlık sorununun sebebi oluyor.Çay için Bitki çayları yatmadan önce gevşemenize yardımcı olur.Kitap okuyun Yoğun bir günün heyecanını yatıştırmak için favori kitabınızı elinize alın.Teknolojiden uzak durun Teknoloji ürünü cihazlardan gelen mavi ışık gün içinde olanları düşünmenizi sağlar, bu sebepten dolayı uyumadan en az yarım saat önce bu cihazları kapatın.Bir şeyler arıştırın Bal, süt ve fındık gibi atıştırmalıkların içerisinde olan bileşimler uykuyu tetikler.Germe egzersizleri yapın Germe ağrılarınızı azalttığı gibi aynı zamanda sizi sakinleştirerek uykuya hazırlar.Meditasyon yapın Meditasyon zihninizi temizleyerek sizi uykuya meyilli hale getirir.Işığı kapatın Alarm, cadde lambası, elektronikler- bunların hepsi sizin derin bir uyku uyumanızı engeller. Işık kirliliğini engellemek için bir şeyler ile bunları örtün.Sıcak duş Duş kaslarınızın gevşemesine sebep olur, buda duşa kolay dalmanızı sağlar.Egzersiz Gün içinde egzersiz ile enerjinizi harcamak, akşam uykuya dalmanızı hızlandıracak.Yemeği erken yiyin Yatağa dolu bir mide ile girmek, yatarken sizi rahatsız edecektir, akşam yemeğinizi erken saatlerde ve hafif bir şekilde yiyin .Şaraptan uzak durun Gece yatmadan içilen içki huzursuz bir uyku uyumanızı sağlar.Stresten kaçının Tedirgin ve kaygılı olmak sizi her zaman uyanık tutar, bütün gün ve gece boyunca stresten uzak durmanın yollarını bulun ve zihninizi temizleyin.Kokuları deneyin Lavanta ve çay ağacı yağı huzur verici kokulardır. Yatağınıza ve saçınıza birkaç damla bu kokulardan damlatın.İdeal ısıyı bulun Sağlıklı bir uyku uyumak için en uygun sıcaklık 18-22 derece aralığıdır.Yoga yapın Germe egzersizlerinin yanı sıra yoğa çalışmaları aynı zamanda zihninizin de rahatlamasını sağlar.Uyuklamayın Dinlendirmeyen bir uyku sizi gün içinde uyuklamaya sevk eder, fakat bu sadece gece uykunuzun daha da kaçmasına sebep olur.Yeni bir yatak deneyin Ağrı ve acılar ile uyanıyorsanız, yatağınız yeteri kadar sizi dilendirmiyor olabilir ortalama 8 yılın üzerinde ise yatağınızı değiştirin.Öğleden sonra kahve yok Kafein herkesi farklı etkiler fakat gece yatakta dönüp duruyorsanız öğlenden sonraki kahve keyfinizi bırakmanın zamanı gelmiş demektir.Doğal reçeteler Birçok insan kediotu ve melatonin gibi takviyelerin doğal, sağlıklı bir uyku için birebir olduğunu söyler.Rutininiz olsun Güzel bir uyku uyumak, bedeninizi ve ruhunuzu iyi bir gece uykusuna hazırlamak, dinlenip sakinleşmek için kendinize zaman ayırın. Uyku öncesi ritüeli yapmak için listeden birkaç şey seçin.
Tası Tarağı Toplayıp Uruguay'a Yerleşmek İçin 29 Sebep
Soğuk iklimleri sevmeyenler için bu sefer daha sıcak bir iklim öneriyoruz. Ücretsiz sağlık, eğitim hizmetleri, ülke genelinde internet erişimi, ücretsiz park, bahçe ve müzeleri, orta halli devlet başkanı, güzel kızları, ucuz benzini ve Uruguay'ı yaşanılır kılan daha onlarca sebep... Uruguay şu sıralar ülkemizde oldukça popüler. Nedeni ise son günlerde adını sıkça duyduğumuz Çiftlik Bank'ın firari CEO'su Mehmet Aydın.
'Camide İçki İçtiler' Diyen Erdoğan'a Takipsizlik
Erdoğan’ın “Camide içki içtiler” açıklamasıyla “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçunu işlediği gerekçesiyle yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Erdoğan’ın açıklamaları için “mutlak dokunulmazlık' dedi.Selin Asker - soLErdoğan’ın “Kabataş’ta başörtülü bacıma saldırdılar”, “Camide içki içtiler” şeklinde Gezi eylemlerini karalamak adına yaptığı yalan açıklamalar hakkında “halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek” nedeniyle yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın Başbakan Erdoğan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve AKP milletvekili Mehmet Metiner’in Gezi eylemleri günlerinde Dolmabahçe Cami’nde içki içildiği, Kabataş’ta türbanlı bir kadının saldırıya uğradığı açıklamalarıyla “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “ayrımcılık” ve devlet nüfuzunu kötüye kullanmak” gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu sonuçlandı.'Mutlak dokunulmazlık'Başsavcılık, yapılan açıklamaların “mutlak dokunulmazlık” kapsamında olduğunu ileri sürerek takipsizlik kararı verdi. Kararın gerekçesinde, “Söylendiği iddia olunan sözlerin mutlak dokunulmazlık kapsamında bulunduğu, sözlerin içeriği ile ilgili ceza hukuku yönünden değerlendirme yapılmasına gerek bulunmadığı, başbakan ve bakanlar hakkında soruşturma yetkisinin TBMM’ye ait olduğu ve şüpheliler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi” denildi.Karar mahkemedeCHP’li Kart, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği takipsizlik kararını mahkemeye taşıdı. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuran Kart, “nefret, ayrımcılık, şiddet içeren” söylemlerin cezai yaptırıma tabi olduğunu belirterek, “Suçlama konusu olan söz ve eylemlerin milletvekilliği faaliyetiyle uzaktan ya da yakından bir illiyeti yoktur” dedi. Kart, yasama sorumsuzluğunun “mutlak” olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını, Erdoğan, Bozdağ ve Metiner hakkında kamu davası açılmasını istedi.
'Menderes'in Oğlunun Evinde 1 Milyar Dolar Çıkmadı, Kendini Onla Bir Tutma'
Erdoğan'ı eleştiren Kılıçdaroğlu, 'Neden daha fazla çocuk istediğini daha iyi anladık. 1-2 çocuk yetmiyor malı götürmeye, daha fazla çocuk istiyor' dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , “Bana yaptıklarını Adnan Menderes ’e de yapmaya çalıştılar” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan ’a “Adnan Menderes’i kullanıyor. Sakın ola ki, o insanı ağzına alma. Adnan Menderes’in çocuklarının evlerinde 1 milyar dolar çıkmadı. Bakanlarının evlerinde 7 kasa çıkmadı. Ona bu millet asla hırsız demedi, ama sen meydanların sesini duy” dedi. CHP Genel Başkanı Muğla’da konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satırbaşları şöyle: Ortadoğu’ya örnek olan tek ülkeyiz. İslam dünyasına örnek olan tek ülkeyiz. Demokrasiyi taçlandıran tek ülkeyiz. Demokrasi ayaklarımızın altından kayıyor. Bu zata diktatör diyordum, neden diktatör diyorsun diyorlardı. Kadınlar kaç doğum yapacak, hangi gazetecinin işine son verilecek o karar veriyor, oğlunun evine Bilal’in evine 1 milyar dolar nakit para bırakılacak, o karar veriyor. Yeni bir diktatörümüz var. Bu diktatörden kurtulmak istiyor musunuz? Söz, mücadele edeceğiz .Demokratik yollarla beraber vereceğiz mücadelemizi. Ayın 30’unda kol kola, omuz omuza, barış içinde, birlik içinde sandığa gideceğiz ve bir demokrasi şöleni yaratacağız. Ben de söz veriyorum, beraber çalışacağız. Yatağan özelleştirilmeyecek Yatağan işçileri aramızda biliyorum, onlara saygım var ama onları tepeden yönetenlere saygım yok. İşçi kardeşlerimizin çok güzel bir sloganı var, “susma sustukça sıra sana gelecek” diye. Sıra kendilerine gelince bağırdılar, soruyorum. CHP’nin iktidarında Yatağan özelleştirilmeyecek. Benim sözüm. Hiç kimsenin aşıyla işiyle uğraşmadık. Kendi inancımıza da aykırı buluruz, ahlakımıza da aykırı buluruz. Görüşü, kimliği ne olursa olsun herkes evine helal lokma götürsün ve mutlu bir hayat sürdürsün. Bu zat, diktatörlerin birden fazla özelliği vardır. Birinci özellikleri çok rahat yalan söyler. Diyordu ya, camide içki içildi. İmam diyor ki vallahi içilmedi, ben nasıl yalan söylerim. Diktatör diyor, hayır içildi. Alo Mustafa esas duruşta Başörtülü bir kadına 50-100 kişi saldırdı. Ortaya çıktı ki, o da yalan. Düne kadar başörtüsü üzerinden siyaset yapıyordu. Onu elinden aldım, şimdi söylüyorum. Uygar bir kente söylüyorum, ister başı açık olsun ister başı kapalı olsun, bütün kadınların benim başımın üstünde yeri var. Hiçbir zaman başörtüsü üzerinden siyaset yapmadım, o yapıyordu. Yeni ses kayıtları internete düştü. Yandaş bir gazetenin patronuna telefon ediyor. Eskiden Alo Fatih vardı şimdi ekarte ettiler, Alo Mustafa çıktı. Alo Mustafa da esas duruşta. Telefonda esas duruşa gerek yok diyoruz da, kalkmış. Senin gazetede başörtülü bir yazar var diyor, onun işine son vereceksin diyor ve işinden attırıyor. Başörtülü kadınlara sesleniyorum Başı örtülü bütün kadınlara sesleniyorum. Sizin başörtünüz üzerinden siyaset yapan bu diktatör, bir başörtülü kadının gazetede yazı yazmasına tahammül edemiyor v eonin işine son verdiriyor. Sandığa giderken, elinizi vicdanınıza koyun ve sandığa öyle gidin. Sizin başörtünüzü asla siyaset konusu yapmayan, sizi ayırmayan, ötekileştirmeyen bir parti var. Adı halkın partisi. Adı Cumhuriyet Halk Partisi. Sizi CHP şemsiyesi altında bekliyorum. Adnan Menderes’in adını ağzına alma Bunlar zaman zaman darbeden şikayet ederlerdi. Sanki darbeden zarar görmüş, darbeden en çok biz zarar gördük. Biz şikayetçi değiliz, beyefendi darbe edebiyatı yapıp gidiyor. Özellikle Adnan Menderes’i kullanıyor. Sakın ola ki, o insanı ağzına alma. Adnan Menderes’in çocuklarının evlerinde 1 milyar dolar. Bakanlarının evlerinde 7 kasa çıkmadı. Ona bu millet asla hırsız demedi, ama sen meydanların sesini duy. Bunun unvanı ne? (Kalabalıktan ‘Hırsız Tayyip Erdoğan’ sesleri) 12 Eylül döneminde, daha sonraki dönemlerde bir sürü insan geldi geçti. Gencecik fidan gibi çocuklarımızı idam ettiler. Darbeden yana değiliz, demokrasiyi savunuyoruz. Özgürlükleri savunuyoruz. Bir dönem, 28 Şubat oldu biliyorsunuz. Başbakanlık’ta Batı Çalışma Grubu vardı. Benim de aleyhime bir çalışma yazmışlardı. Bunların döneminde Batı Çalma Grubu var, başında Başçalan var, bakanlar var, bürokratlar var, altında kirli işadamları var. Siz hiç bir bankanın genel müdürünün evinde ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar olacağını düşünür müydünüz? Neden daha çok çocuk istediği anlaşıldı Bilal oğlanı babasının arayıp sabahın 8’inde paraları sıfırla diyeceğini düşünür müydünüz? Neden daha fazla çocuk istediğini daha iyi anladık. 1-2 çocuk yetmiyor malı götürmeye, daha fazla çocuk istiyor. Bir başbakanın oğlunun evinde bir gün geçtikten sonra, paralar dağıtıldıktan sonra hala 30 milyon Euro kalıyorsa ve vatandaşımız ayın 30’unda sandığa gidiyorsa, ya helale ortak olacaksın, ya harama ortak olacaksın. Neye ortak olacağız? Helale ortak olacağız. Helal olsun size. Çiftçiye mazot 1,5 TL olacak Çiftçi kardeşlerim, dünyanın en pahalı mazotunu, elektriğini size satıyorlar. CHP iktidarında, çiftçinin kullanacağı mazotun litresi 1,5 TL olacak. Nokta. Benim sözüm. Diyor ki, aile sigortası için parayı nereden bulacaksınız? Yürüttükleri para 247 milyar Lira. Bu parayı onlardan alacağım, burunlarından fitil fitil getireceğim, paranın tamamını bu millete harcayacağım. 2-B arazileri köylülere verilecek 2-B konusu var Muğla’da onu da biliyorum. Bizim görüşümüz belli, kanun teklifi, verdiğimiz önergeler var. Orman köylüsünün arazisi hiçbir bedel alınmadan köylüye verilecek. Onun dışındaki arazileri, emlak vergisi bedeli üzerinden köylüye verilecek. Rayiç bedel değil. Biz halktan yana bir partiyiz, o arazi onlara babalarından, dedelerinden kalma. Sözümüz sözdür, çiftçiler bunu iyi bilsinler. Türkiye devletini soyan bir hükümetle karşılaştık Biz, dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz. Bir tarafımız baharken öbür tarafta kar yağar. Bir tarafta yağmur yağarken öbür tarafta güneşimiz vardır. Nehirlerimiz, tarlalarımız, ovalarımız vardır. En güzel güzel insanlarımız vardır. İsteriz ki aşı, işi olsun. Eğer bir evde bir çocuk işsizse anne baba huzurlu değildir. İster ki onu da evereyim, benden daha iyi yaşam koşullarına sahip olsun. Bizim de en büyük arzumuz budur. Bütün bunlar nasıl gerçekleşir? Temiz bir siyasetle gerçekleşir. İnsanını ötekileştirmeyen bir siyasetle gerçekleşir. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren saygıdeğer yurttaşlarım, ben hükümeti eleştiriyorum diye sakın bunları üstünüze almayın. Sandığa gidip oy kullandınız, çünkü onlar size söz verdiler. Bize oy verin, hırsızlığı, yolsuzluğu, yoksulluğu önleyeceğiz dediler. Yasakları kaldıracağız dediler. Ama Mevlana’nın düğün gecesinde bir olayla karşılaştık. Türkiye devletini soyan bir hükümetle karşılaştık. Bu gerçeği hiçbir yurttaşımın unutmasını istemem. İftiradır, vs. falan filan. Bunlara inanmayın. Bunlar iftira olsa niye dört bakan istifa etti? Bakanın kolundaki 750 milyarlık kol saati nedir? Haram parayla nasıl Umre’ye gidersin. Bunları sormayacak mıyız? Eğer temiz bir Türkiye istiyorsak, kul hakkı yenmeyen bir Türkiye istiyorsan, eğer bu ülkede herkesin işi, aşı olsun istiyorsan, siyasetçi halka hesap vermeyi namuslu bir görev olarak görsün istiyorsan, elini vicdanına koyup sandığa gideceksin.T24
Türk Tabipler Birliği'nden Erdoğan İçin 'Endişeliyiz' Duyurusu
Türk Tabipler Birliği yaptığı yazılı bir açıklama ile Başbakan Erdoğan'ın 'duygu durumu'ndan endişe duyduklarını ifade etti.Türk Tabipler Birliği internet sayfasından yaptığı basın duyurusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın 'ruh durumu'ndan endişe duyduklarını açıkladı. 'Başbakan Erdoğan'ın duygu durumundan endişeliyiz' başlıklı duyuruda şunlar yazılı; '“Gezi olaylarını faiz lobisi çıkardı.” “Dolmabahçe Camii’nde içki içtiler.” “Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar.” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Direnişi’nden bu yana kullandığı ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz. Dün Gaziantep Mitingi’nde Berkin Elvan’la ilgili söylediklerini dinlediğimizde ise dehşete kapıldık. Normal/de hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz. Normal/de hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez. Normal/de hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri “demir bilye” olarak çarpıtmaz. Normal/de hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz. Bizler hekimiz.İnsanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz. Başbakan Erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz. Fevkâlâde endişe duyuyoruz. Kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz. Endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİCumhuriyet
İdris Bal'dan Erdoğan'a 23 Soru
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, Başbakan Erdoğan'a mektup yazdığını, bunu basın toplantısı aracılığı ile ileteceğini ifade etti AKP'den istifa eden Kütahya bağımsız milletvekili olan İdris Bal , Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Tayyip Erdoğan 'a mektup yazdığını açıkladı. Bal, mektubunda Erdoğan'ın Gezi olayları sırasında iddia ettiği birçok suçlamaları ispat etmesi gerekliliğini vurgulayarak, 'Gezi Parkı olaylarının bir misilleme olduğunu ve bu olayların içerden ve dışardan koordineli bir biçimde yürütüldüğünü iddia ettiniz. Bu konu ile ilgili elinizde belgeler olduğunu ve bu ihanet şebekesini halka açıklayacağınızı ifade ettiniz. Ancak aradan 9 ay geçmesine rağmen hiçbir belge açıklamadınız? Bu belgeleri ne zaman açıklayacaksınız?' dedi. Başbakan'ın özellikle son dönemlerde kullanmaya başladığı dil ve üslubun, toplumu kucaklamayıp aksine hızlı bir şekilde kutuplaştırdığını öne süren Bal, 'Başbakan'ın meydanlarda kullandığı üslup ve ifadeler, siyasetin ve siyasetçinin saygınlığına zarar vermekte, toplumu derinden yaralamakta, ayrıştırmakta ve kaosa doğru sürüklemektedir' diye konuştu. Bal, şunları söyledi: 'Bir Başbakan olarak, kamuoyunda en fazla bilinen kişilerden biri olarak hal, tavır ve söylemlerinizle örnek olmanız gerekirken mesnetsiz iddialar, çelişkili ifadeler, ispatlanamayan ithamlarla ve hakaretlerle dolu ifadeleriniz konumunuza ve sizden beklenenlere uygun düşmemektedir. Türkiye ve dünya kamuoyuna mal olan ve artık açığa kavuşturulması bir zaruret haline gelen ifadelerinizi size tekrar hatırlatmak ve bunların biran önce cevaplanmasını kamuoyu adına sizden talep ediyorum. Sizin de birçok yerde ifade ettiğiniz gibi, iddia eden, iddiasını ispat etmekle mükelleftir. Kamu vicdanının rahatlatılması adına bu iddiaları ispat etmenizi bekliyoruz.' Bal, Başbakan'ın bazı olaylarla ilgili sözlerinden örnekler vererek, 'bu iddialarını ispatlamasını' istedi. İşte o mektup Sayın Başbakan; Bu mektup, bazı konuların aydınlatılması için tarafınıza yazılmıştır. Siz, 77 milyonun Başbakanı olduğunuzu her platformda ifade ediyorsunuz. Ancak, özellikle son dönemde kullanmaya başladığınız dil ve üslup, toplumu kucaklamamakta aksine hızlı bir şekilde kutuplaştırmaktadır. Meydanlarda kullandığınız üslup ve ifadedeler, siyasetin ve siyasetçinin saygınlığına zarar vermekte, toplumu derinden yaralamakta, ayrıştırmakta ve kaosa doğru sürüklemektedir. Bir Başbakan olarak, kamuoyunda en fazla bilinen kişilerden biri olarak hal, tavır ve söylemlerinizle örnek olmanız gerekirken mesnetsiz iddialar, çelişkili ifadeler, ispatlanamayan ithamlarla ve hakaretlerle dolu ifadeleriniz konumunuza ve sizden beklenenlere uygun düşmemektedir. Türkiye ve dünya kamuoyuna mal olan ve artık açığa kavuşturulması bir zaruret haline gelen ifadelerinizi size tekrar hatırlatmak ve bunların biran önce cevaplanmasını kamuoyu adına sizden talep ediyorum. Sizin de birçok yerde ifade ettiğiniz gibi ‘iddia eden, iddiasını ispat etmekle mükelleftir’. Bu çerçevede, iddialarınızı size hatırlatıyor ve kamu vicdanının rahatlatılması adına bu iddiaları ispat etmenizi bekliyoruz. Maddeler halinde bu soruları aşağıda sıralıyorum. 1) Geçmişteki çalışmalarından dolayı hep takdirle andığınız ve kendisine başarılarından dolayı zırhlı araç hediye ettiğiniz bir savcıya 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra ciddi ithamlarda bulundunuz. 22 kez yurt dışına çıktığını ve tatil masraflarını başkasına ödettiğini söylediniz. Savcı ispat istedi ve ispat olursa istifa ederim dedi. Bir daha gündeme getirmediniz. İddialarınızı edecek misiniz ? 2) Reza Zerrap’la alakalı hayırsever işadamı dediniz fakat 8 ay önce MİT’in size Reza Zarrap’la alakalı rapor sunduğu iddia edildi. Eğer bu rapor doğru ise hangi sebeplerden dolayı böyle bir açıklama yaptınız. Neden MİT raporuna itibar etmediniz? 3) Her konuşmanızda milli irade vurgusu yapıyorsunuz. Bakanların fezlekeleri milli iradenin temsilcisi olan meclise niye bu kadar geç geldi ve neden klasörler ve içerikleri azaltıldı? 4) Sayın Fethullah Gülen’den size mektup geldiğini söylediniz. Mektubun içeriğinde pazarlık var dediniz. Mektubun Sayın Cumhurbaşkanına geldiği ve içeriğinde pazarlık olmadığı ortaya çıktı. Bir daha gündeme getirmediniz. Niye böyle bir iddiada bulunduğunuzu açıklayacak mısınız? Doğru olmadığı ortaya çıkan bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz? 5) Son günlerde ortaya çıkan sizin ve oğlunuza ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili neden tercihen ABD veya bir AB ülkesinde somut bir tetkik ve araştırma yaptırmıyorsunuz. Sayın Bakan’ın yaptığı ‘montaj olduğunu hissettim’ ifadesi kimseyi tatmin etmedi. Herkesin onay verebileceği bağımsız ve objektif kurumlara, bu ses kayıtlarını inceletecek misiniz? 6) 10 bin civarında polisi paralel yapı bağlantısı ile suçlayıp tasfiye mantığı ile tayin ettiniz. Belli birimlerde uzmanlaşmış ve tecrübe kazanmış bu polislerin tayin edilmesi, terör, istihbarat gibi farklı birimlerle alakalı bir zafiyete sebep olmayacak mı? Herhangi bir somut suçlama olmadan, kışın ortasında, ailelerini hiç hesaba katmadan bu kadar polisin tayinini nasıl izah edeceksiniz? Daha yakın zamandaki gezi olaylarında kahraman ilan ettiğiniz bir teşkilata şimdi böyle davranmanız bir çelişki değil mi? Emniyet Teşkilatında branşlaşmanın kaldırılması emniyette zafiyete yol açmaz mı? 7) Diplomasinin bir üslubu olduğu gibi siyasetin de bir üslubu olması gerekmez mi? Siyasetçilerin üslubundaki bozukluk halka nasıl yansır diye bir kaygı taşımanız gerekmez mi? Haşhaşi, kan emici vampir, virüs, sülük gibi ifadeler, bir Başbakan’a yakışan ifadeler midir? Sizi eleştiren demokrasiye, hukuk devletine davet edenleri, paralel, öteki, illegal ve hain ilan ederek, bu ülkeyi, ABD, AB ülkeleri gibi 1. Sınıf demokrasiye, sivil topluma, çoğulculuğa değil, Lübnanlaştırmaya götürdüğünüzün farkında mısınız? 8) 17 Aralık’tan bugüne kadar neredeyse her konuşmanızda bir ‘paralel yapı’ söyleminiz var. Sizce paralel yapı olma kriteri nedir? Hangi bilimsel ve sosyolojik kıstaslara dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Daha da önemlisi hangi somut delillere dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Belli bir grubu delilsiz bir şekilde paralel yapı ilan ederken, mahkemesi olan, vergi toplayan, her fırsatta sizi ve ülkeyi tehdit eden gerçek paralel yapıdan neden hiç bahsetmiyorsunuz? 9) 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna imza atmak isteyen Savcı Muammer Akkaş’ı hedef tahtasına koydunuz. Savcı Akkaş ile bizzat hesaplaşma yoluna gittiniz. “Seninle işimiz bitmedi, senin nereye çalıştığını biliyoruz, sen açıklamazsan biz açıklayacağız” dediniz. Bu iddianızda hava da kaldı. Bu konuya bir açıklık getirecek misiniz ? 10) Bazı siyasilerin mahrem görüntüleri için özel değil genel demiştiniz. Sizinle alakalı ortaya çıkan tapeler bahsedilen siyasiler ile ilgili iddialardan daha genel ve toplumun genelini ilgilendiren konular değil midir? Niçin daha somut cevaplar vermiyor, bilimsel araştırmalara dayanarak konuşmuyorsunuz? 11) Sayın Fethullah Gülen’e ve arkadaşlarına ait olduğu iddia edilen konuşmalardaki bazı ifadeleri, bilhassa ‘ananas’ ve ‘tuzluk’ ifadesini çok sık kullanıyorsunuz. Kaset ve ses kayıtlarına bu kadar tepki gösterirken bunları kullanmanız, çifte standart, yaman bir çelişki değil mi? Eğer Sayın Gülen’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtları doğruysa bile, bu kayıtlar bir suç unsuru içermezken, mitinglerde, konuşmalarınızda kullanmanıza rağmen, sizin hakkınızda bu kadar büyük iddialar varken neden montaj deyip geçiştiriyor ve gereğini yapmıyorsunuz? 12) Kabataş’ta saldırıya uğradığını iddia ettiğiniz bayanla alakalı kamera görüntüleri ortaya çıktı ve iddia edildiği gibi bir saldırı olmadığı belirlendi. Israrla saldırıya dair görüntüler var dediniz fakat hala görüntüleri ortaya çıkarmadınız. Görüntüleri paylaşacak mısınız? Eğer görüntüler yoksa, kamuoyundan özür dileyip sizi yanıltanlardan hesap soracak mısınız? 13) Gezi olaylarında, camide içki içildiğini, görüntünün olduğunu iddia ettiniz. Caminin müezzini yalanladı ve bunun üzerine tayin edildi. Bu tayin, yalan söylemediği için müezzin sürüldü şeklinde basına yansıdı. Varsa ilgili görüntüleri yayınlatacak mısınız? Yoksa, toplumsal huzursuzluğa yol açan, birçok insanı kutuplaştıran bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz? 14) Gezi Parkı olaylarının bir misilleme olduğunu ve bu olayların içerden ve dışardan koordineli bir biçimde yürütüldüğünü iddia ettiniz. Bu konu ile ilgili elinizde belgeler olduğunu ve bu ihanet şebekesini halka açıklayacağınızı ifade ettiniz. Ancak aradan 9 ay geçmesine rağmen hiçbir belge açıklamadınız? Bu belgeleri ne zaman açıklayacaksınız? 15) İç İşleri Bakanı Sayın Efkan Ala’nın Bank Asya’ya yönelik olduğu iddia edilen, döviz topladı iddiası bir daha gündeme getirilemedi. Sayın Bakan bunun belgeli bir iddia olduğunu söylemişti. Ne Bank Asya ile ilgili ne de başka bir kurumla alakalı şimdiye kadar bir belge sunulmadı. Bu belgeyi Sayın Bakan’dan isteyecek misiniz? Eğer böyle bir belge yoksa Sayın Bakan’dan hesap soracak mısınız? 16) Operasyonların arkasında ABD var dediniz ve ABD Büyükelçisine yönelik ciddi ithamlarda bulundunuz. Daha sonra ABD’den gelen uyarılar sonunda bu iddialardan vazgeçtiniz. ABD’nin bu olaylarla ilgisini ispatlayan belgeleri gerekli kurumlara teslim edecek misiniz? Yoksa böyle bir belgenin olmadığını, iddiaların mesnetsiz olduğunu kabul mü ediyorsunuz? 17) Halk Bankası genel müdürünün evinden çıkan paraların Çorum Osmancık İHL’ni yaptırmak için ayrılan bağış parası olduğunu söylediniz. Ancak o İHL için Kalkınma Bakanlığının bütçe ayırdığı ortaya çıktı. Bu çelişkiyi izah etmeyi düşünüyor musunuz? 18) Urla’da yapılan villalarla alakalı 35 yıldır orada olduğunu söylediniz. Fakat Google Earth haritasından bu yapıların birkaçı hariç hemen hemen tamamının, daha yakın zamanda yapılmış olduğu kanıtlandı. Bu ciddi iddiayı vuzuha kavuşturmayı ya da sözlerinizi geri almayı düşünüyor musunuz? 19) Sınırdan geçerken savcı tarafından durdurulan tırlarla alakalı Türkmenlere yardım götürdüğü açıklaması yapıldı. Fakat bizzat Türkmenler bu iddiayı yalanladı. Tırların ne taşıdığı ile alakalı ciddi iddialar ortaya atıldı. Kimileri tırların para taşıdığını, kimileri de Esed’in meşrulaşmasında büyük payı olan dünyada genelde terör örgütü olarak kabul edilen El Kaide’ye silah taşındığını iddia etti. Eğer tırlarda taşınan şey MİT kontrolündeki yardım ise valiliğe bilgi verilmesi gerekmez miydi? Tırların içinde ne olduğu ile alakalı kamu vicdanını tatmin edecek bir açıklama yapacak mısınız? 20) Başka partilerden size katılan belediye başkanları ve milletvekillerini, törenle ve coşkuyla kabul ederken, parti rozetlerini şahsınız sevinçle takarken, bizzat parti tarafından, sadece düşüncelerini açıkladı diye disipline verilen ben ve benim gibi vekillerin istifasının siz ve parti yetkilileri tarafından ihanet olarak ilan edilmesi yaman bir çelişki, ilkesizlik değil midir? 21) ABD Başkanı Sayın Obama’yı arayarak Sayın Fethullah Gülen’i iade etmelerini istediğinizi söylediniz. Sayın Obama’nında bu konu ile ilgili “mesaj alınmıştır” dediğini belirttiniz. Ancak Beyaz Saray yaptığı açıklamada böyle bir ifadenin olmadığını açıkladı. Böylelikle dünyada ilk defa ABD Başkanı tarafından yalanlanan bir Başbakan olarak tarihe geçtiniz. Dünya ve Türkiye kamuoyu önünde ülkemizin itibarı adına zedeleyici olan bu durumdan dolayı bir açıklama yapacak mısınız? 22) Her fırsatta eleştirdiğiniz 28 Şubat sürecinde öğrencilere yapılan baskı benzeri uygulamaların okullarda müfettişler tarafından yapıldığı iddia ediliyor bu konuda bir açıklama yapacak mısınız? 23) Devlet kurumları bir partinin, bir görüşün ya da bir kişinin değil milletin kurumlarıdır. Son dönemde devlet kurumlarının siyasallaştığına dair kaygılar var. Bu hususta kamuoyunu aydınlatıp rahatlatacak mısınız? Bu ve benzeri kamuoyuna mal olmuş soruların cevaplarını, bulunduğunuz makamın ve şahsınızın daha fazla yıpranmaması ve halk nezdinde itibar kaybetmemesi adına, kamuoyuyla paylaşmanızı sizden talep ediyorum. Bu soruların cevaplanmaması bulunduğunuz makama ve ülkemize çok büyük zararlar vermektedir. Daha vahim gördüğüm senaryo ise bu soruların cevabının bulunmamasıdır. Eğer bu kötü senaryo gerçek ise, ülkemizin selameti adına, bu sorular cevaplanana kadar ‘Başbakanlık’ makamını bırakmanızdır. Saygılarımla… T24 Hülya Karabağlı / Ankara