Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Papa: 'Tanrı Türkiye'yi Kutsasın ve Korusun'
Papa Franciscus ve beraberindeki heyeti taşıyan İtalya havayolları Alitalia’nın kendisine tahsis ettiği ve üzerinde Papalık arması bulunan özel uçak, saat 12.50'de Esenboğa Havalimanı'na indi. Karşılamada askeri kıta hazır bulundu. Türkiye ziyaretine Anıtkabir'de saygı duruşuyla başlayan Papa Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın ilk resmi konuğu oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Papa Franciscus Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki görüşmenin ardından ortak bir açıklamada bulundu.
Katolik aleminin ruhani lideri Papa Franciscus'un bugün başlayan Türkiye ziyareti 30 Kasım'a sürecek. Ziyaretin ilk ayağı Ankara. Papa Franciscus'u taşıyan özel uçak saat 13.00 sıralarında Esenboğa Havalimanı'na indi.
Papa ilk ziyaretini Anıtkabir'e gerçekleştirdi ve ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Papa Franciscus Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Açıklanan programa göre Papa daha sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le görüşecek.
Papa’nın Mart 2013’te göreve gelmesinden bu yana yapacağı 6. yurtdışı gezisi olan Türkiye ziyareti, hem Hristiyan alemi içindeki ayrılıkların aşılması, hem de İslam dünyasıyla ilişkilerin güçlendirilmesi açısından özel bir öneme sahip.
Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede yaşananlar da bu ziyaretin etki alanını Vatikan-Türkiye ekseninden çıkarıp genişletiyor.
Papa Franciscus, Anıtkabir özel defterine ne yazdı?
Papa Türkiye'yi kutsadı
Papa ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ortak açıklama
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Papa basın toplantısı düzenlemedi, basından soru alınmadı. Onun yerine ortak bir açıklama yapıldı. Konuşmaya ilk olarak Erdoğan başladı.
Konuşmasında barış ve hoşgörü mesajları veren Erdoğan, dünyaya mesaj göndererek 'Türkiye kendi içinde birlikte yaşama kültürünü güçlü şekilde desteklerken bölgesinde ve dünyada da bunun mücadelesini samimi şekilde veriyor. Birlikte yaşama kültürünün küresel ölçekte desteklenmesi adına Türkiye'nin tavsiyelerinin dikkate alınması gerekir. Batıda yükselen tehditler konusunda da Türkiye'nin uyarı ve tavsiyelerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum' dedi.
Papa ise konuşmasında Türkiye'den övgüyle bahsedip konuşmasını 'Her şeye kadir yüce Tanrı Türkiye'yi kutsasın ve korusun ve onu etkin kabul görür bir barış inşacısı yapsın.' sözleriyle bitirdi.
ERDOĞAN'IN AÇIKLAMASINDAN SATIRBAŞLARI:
'Dünyadaki olaylarla ilgili farklı düşündüğümüz konu neredeyse hiç yok. Teröre bakışımız tamamen aynı. Dünyada özellikle şiddete yönelik bakışımız aynı. Paranın egemenliğine yönelik bakışımız aynı. Bu egemenliğin neleri doğurduğuna yönelik bakışımız aynı. Bu ziyaretin bölgemizin kritik süreçten geçtiği zaman diliminde gerçekleşiyor olması çok çok anlamlı.
'PATRİK HAZRETLERİNİN KARDEŞLİK VURGUSU ÇOK ÖNEMLİ'
Bu ziyaretin çok hayati bir adım olduğuna inanıyorum. Bugün buradan verilecek mesajlar sadece Türkiye'ye ve Vatikan'a değil tüm İslam ve Hıristiyan coğrafyasına ulaşacak ve barış umudunu artıracak şekilde yankı bulacaktır.
Patrik hazretlerinin kardeşlik vurgusu çok önemlidir . Önyargıların hiç arzu edilmeyecek şekilde büyüdüğüne şahit oluyoruz. Batıda ırkçılık ayrımcılık, farklı olana nefret ve islamofobi ne yazıkki hızlı şekilde tırmanıyor. Müslüman coğrafyalarada batıya karşı önyargı artıyor. İnsanlar mensup olduğu dinlerden dolayı peşinen gerici hoşgörüsüz tutucu ya da şiddet yanlısı olarak yaftalanabiliyorlar.
'MEDYA BU IRKÇI ALGIYI ÇOĞALTIYOR'
Medya bu ırkçı algıyı bilerek veya bilmeyerek çoğaltıyor. Batı dünyasında İslam'ı terörle özdeş hale getirmek gibi girişimlerin milyarlarca Müslümanı derinden incittiğini müşahade ediyoruz. Buna karşılık İslam dünyasında da Müslümanlara yönelik olumsuz algıyı besleyecek şekilde öfke, nefret ve şiddetin yaygınlaştığını esefle görüyoruz. Kendisini yenilmiş ve mazlum hisseden milyonlarca insan umutsuzluk içinde terör örgütlerinin istismarına açık hale gelebiliyor.
'SURİYE'DE BİR DEVLET TERÖRÜ ARDIR'
DEAŞ gibi El Kaide gibi, Boko Haram gibi terör örgütleri uzun yıllardır devam eden yanlış politikaların sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yalnızlığa itilen ayrıma tabi tutulan yoksullukla başbaşa bırakılan çifte standarta uğrayan yığınlar bu terör örgütlerinin istismarına açık hale gelmiştir. DEAŞ terör örgütü tüm dünyada biliniyor. Hakkında her gün konuşuluyor. Her gün bu soruna tedbir aranıyor. Ancak Suriye'de kendi halkından 300 bin masum insanı öldüren, 7 milyon insanın ülkesinde veya ülke dışına iltica veyahut sığınmacı olarak gönderen insanların durumu gözardı ediliyor. Bu konuda kimse bir şey ciddi anlamda konuşmuyor. Burada bir devlet terörü var. Kişisel terörler var bunu biliyoruz ama Suriye'de de bir devlet terörü var. Orada devlet terörü estiren bir kişi var. Böyle bir zalime karşı acaba o giderse onun yerine kim gelir gibi hiçbir mantığı olmayan bilimsel altyapısı olmayan bir yaklaşım sergileniyor.
'ULUSLARARASI CAMİA DUYARSIZ'
Gazze'de mazlumların ölümüne yol açan devlet terörü dünyanın dikkatini çekmiyor. Kudüs'te Müslümanların en kutsal mekanlarındaın biri olan Mescidi Aksayı hedef alan ihlal ve saldırılar gözardı ediliyor. farklı dini cemaatlerin özgürlüklerine yönelik kısıtlama yapılıyor. Ama uluslararası camia buna da duyarsız kalıyor.
Türkiye'de 50 bin insanın ölümüne neden olan PKK terörü dünyadan gereken tepkiyi almıyor. Bazı ülkelerdeki darbeler, katliamlar, hak ihlalleri dünyadan gereken cevabı almayarak adeta teşvik ediliyor. İşte bu çifte standartlı tutum, adaletsiz yaklaşım, sadece İslam dünyasının ruhunda değil adalete gönül veren tüm insanların ruhunda tamiri zor tahribata yol açıyor.
'BİZİM VERMEKTE OLDUĞUMUZ MESAJ; HOŞGÖRÜ VE İTTİFAK'
Bunlara çözüm üretecek olan hoşgörü ve ittifaktır. Buradan vermekte olduğumuz mesaj aslında bu olacaktır. Medeniyetler arasında, inançlar kültürler mezhepler arasında uçurumlar derinleşiyor. Bunun karşısında eli kolu bağlı durmak tarihe karşı büyük bir haksızlık olacaktır. Dünyayı tehdit eden ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçlarına birlikte çözümler üretmek zorunda olduğumuza inanıyorum. BM çatısı altında İspanya ile başlattığımız Medeniyetler İttifakı'nın önemli bir fırsat olduğunu düşnüyorum. Bu girişimin yaşatılması gerekmektedir.
'TÜRKİYE'NİN UYARILARINI DİKKATE ALIN'
Şu anda ülkemiz sınırları içinde yer alan azınlıklara yönelik olarak tarihi nitelikte reformlar gerçekleştirdik. Samimi adımlar attık. Türkiye kendi içinde birlikte yaşama kültürünü güçlü şekilde desteklerken bölgesinde ve dünyada da bunun mücadelesini samimi şekilde veriyor. Birlikte yaşama kültürünün küresel ölçekte desteklenmesi adınaTürkiye'nin tavsiyelerinin dikkate alınması gerekir. Batıda yükselen tehditler konusunda da Türkiye'nin uyarı ve tavsiyelerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye'nin tavsiyeleri siyasi polemikler içinde görmezden gelinmesin. Biz yaklaşan tehlikeyi görüyoruz ve tedbir almaya çağırıyoruz. Daha yaşanabilir bir dünya için çırpınıyoruz. Sadece yakın coğrafyada değil açılım ile son yıllarda ulaştığımız Afrika, Uzak Doğu ve Latin Amerika gibi bölgelerdeki sorunlarla da yakından ilgileniyoruz.Türkiye bugün dünyanın donör ülkelerinden biri haline gelmiştir. 2015 yılı boyunca yürüteceğimiz G20 dönem başkanlığı sırasında da göç fakirlik ve gelir dağılımı eşitsizliği gibi konuları önceliğimiz arasında değerlendireceğiz.
'ZİYARETİNİZ ÖNYARGIYI YIKACAKTIR'
Katoliklerin ruhani lideri Papa Fransuva Hazretleri, bu ziyaretiniz hiç şüphesiz İslam dünyası üzerinde olumlu bir iz bırakacaktır. Hırsitiyan dünyası üzerinde de nice önyargıyı kıracaktır diye düşünüyorum. Bu ziyaretin yeni bir sürecin ilk adımı olması en büyük arzumuzdur. Sizi ve heyetinizi ülkemizde görmenin memnuniyeti içerisinde tekrar teşekkür ediyor, bu ziyaretin hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum.
PAPA'NIN AÇIKLAMALARINDAN SATIRBAŞLARI:
Doğal güzellikler ve tarihi açıdan zengin antik medeniyetler arasında köprü vazifesi gören ülkenizi ziyaret etmekten dolayı çok memnunum. Aziz Pavlus burada doğmuştur. Burası ilk dini kilise konsiline ev sahipliği yapmıştır. Halen Efes yakınlarında kilise geleneğinin Meryem Ana olarak bildiği İsa'nın annesinin bir kaç yıl yaşadığı yere dünyanın her yerinden insanlar hac görevi için gelirler. Bunlar sadece Hıristiyan kardeşler değil Müslüman kardeşler de vardır.
'BİZİM DİYALOĞA İHTİYACIMIZ VAR'
Bütün bunların yanısıra büyük bir canlılık çalışkanlık ve halkının cömertliğinde aranması gereken şey Türkiye'nin önemi ve takdir edilmesinin sebepleridir. Bu dostluğun karşılıklı değer verme ve takdir fırsatını değerlendirmek benim için sevinç kaynağıdır. Aynen seleflerimin yaptığı gibi bu diyalog döneminde papalık temsilcilği yapan sonrasında Aziz olan 23. Papa Johanna, 2. Vatikan konseyi tarafından hazırlanmıştır. Bizim diyaloğa ihtiyacımız var. Bir çok ortak unusurumuz ve değerimiz var.
'BARIŞ ÇABASINI SABIRLA İLERİ TAŞIMALIYIZ'
Sağlam bir barış inşa etmek çabasını sabırla ileri götürmemiz gerekmektedir. Bu barış temel haklara saygı üzerine kurulmalıdır. Bu yolda ancak önyargılar ve yanlış korkular yaşanabilir. Saygıya ve diyaloğa yer açılmalıdır. Bunun için Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan vatandaşların yasalara uygun olarak aynı haklara sahip olmaları ve aynı ödevleri yerine getirmeleri gerekir. Bu vatandaşların böylece birbirilerini daha kolay bir şekilde kardeş ve yoldaş olarak kabul edileceklerdir. Böylece her seferinde yanlış anlamadan uzaklaşarak işbirliğini besleyeceklerdir.
'KARDEŞ KATİLİNİN YAŞANDIĞI SAVAŞLAR'
Din özgürlüğü ve ifade özgürlüğü herkese garanti edilmelidir. Barışın anlamlı bir işaretidir bu. Dostluk böylece yeşerecektir. Ortadoğu ve Avrupa ve tüm dünya bu yeşermeyi bekliyor. Ortadoğu kardeş katlinin yaşandığı savaşlara sahne olmaktadır. Bir savaş başka bir savaşı doğurmaktadır. Savaşa verilecek yegane cevap sanki yeni bir savaşmış gibi devam etmektedir. Bu barış yetersizliği nedeniyle daha ne kadar acı çekecek Ortadoğu. Durumun daha iyi olması mümkün değilmiş gibi bu çatışmaların devam etmesine göz yummamalıyız. Tanrının yardımını her zaman hissetmeliyiz. Tüm müzakere yollarını kullanmaya ve barışla kalkınmanın yollarını aramaya çalışmalıyız.
Dinler arası ve kültürler arası diyalog büyük katkı sağlar. Bununla birlikte insanlığı ciddi derecede aşağılayan her çeşit köktenci yönelim ve terörizm bertaraf edilir. Anlaşmazlıkları körükleyen fanatizme ve kökten dinciliğe karşı gelinmelidir. Tüm inananların dayanışması insan hayatına saygının ibadet özgürlüğüne göre yaşama anlamına gelen dini özgürlüğün bir taşıyıcı sütunu gibidir. Bu çaba onurlu bir yaşamın korunması içindir. Ortadoğu'da bulunan halk ve devletler savaşa ve şiddete karşı çıkarak diyalogu hukuku ve adaleti isteyerek barış sürecini olumlu bir şekilde götürmeye acilen ihtiyaç duymaktadır.
'AZINLIKLARA YÖNELİK BÜYÜK ZULÜMLER GERÇEKLEŞİYOR'
Ne yazık ki bu güne kadar çatışmalara şahit olduk. Özellikle Suriye ve Irak'ta terör eylemleri halen aralıksız devam etmektedir. Tutukluluar ve farklı etnik gruplara karşı en basit insani kurallar dahi çiğneniyor. Azınlık gruplara yönelik büyük zulümler gerçekleşiyor. Sadece Hıristiyanlar ve Ezidiler değil yüzbinlerce insan evlerini ve vatanlarını hayatlarını kurtarmak ve inançlarına bağlı kalmak için terkediyorlar.
Türkiye cömertlik sergileyerek bir çok göçmeni kabul etti. Bu savaşlardan doğrudan etkilendi. Uluslararası camianın bu göçmenlere yardım etmesi ahlaki bir mecburiyettir. Bu durumu ortaya çıkaran sebeplere de duyarsız kalınmamalıdır. Her zaman uluslararası hukuka saygılı olmak şartıyla haksız saldırılara karşı sorunun çözümü olarak sadece askeri çözüm yeterli olmayacaktır. Barış için güçlü bir çaba gereklidir.
'TANRI TÜRKİYE'Yİ KUTSASIN VE KORUSUN'
Türkiye tarihi bölgedeki coğrafı konumu ve önemi nedeniyle büyük bir sorumluluğa haizdir. Türkiye'nin yaptığı seçimler özel bir değere sahiptir. Ayrıca medeniyetlerin bir araya gelmesine katkı sağlayabilir, izlenebilir barış ve kalkınma yollarını çizebilir. Her şeye kadir yüce Tanrı Türkiye'yi kutsasın ve korusun ve onu etkin kabul görür bir barış inşacısı yapsın.'
Diyanet İşler Başkanı: 'Müslümanlığa Saygısızlık Ediliyor'
Türkiye'ye gelen Papa Françesko, Anıtkabir ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı ziyaretlerinin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’na geldi. Papa ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısından satır başları:
MEHMET GÖRMEZ:
- Dünyadaki tüm Müslüman kardeşlerinin hizmetinde olan diyanet işleri başkanlığımıza hoş geldiniz. Bu coğrafya dün olduğu gibi bugün de farklı dinlere dillere mezheplere anlayışlara ev sahipliği yaparak insani değerlerin egemen olduğu herkesin barış içinde yaşadığı medeniyeti temsil eder. Bu medeniyet herkesin aklını dinini mezhebini mukaddes kabul eder. Hiç kimsenin dilinden ırkından mezhebinden ve düşüncesinden dolayı hak mahrumiyetleri yaşamasını asla kabul etmez. Bütün ilahi dinlerin mensuplarını hiçbir ayrıma bırakmadan yaşatan ülkemizde, farklılıkların ötekileştirilmek istendiği bugünün dünyasında, Katolik dünyasının liderini Diyanet’te ağırlamanın önem taşımaktadır.
- O kutlu elçileriyle merhamet müjdesi indirdi. Karanlığın karşısında aydınlığı bahşetti. Bizi iman ve samimiyete, iffet ve adalete davet etti. Bu davet tüm insanlaraydı. Fakat biz insanlar, bu ilahi davetin kıymetini hakkıyla takdir edemedik. Tabiatın dengesini bozduk. Nihayet dünyayı kendi ellerimizle felaketlerin eşiğine getirdik. Açıkça ifade edelim ki bu hepimizin ortak vebalidir. Hangi dine mensup olursa olsun her vicdan sahibi insanın sürüklendiği bunalım karşısında, ağır yük altında kalmıştır. Rabbimizi unutarak konuşanlar kadar, onun adına konuşanlar, tanrı edasına bürünenler, konuşulması gereken yerde susanlar hep birlikte bu cürme ortak olmuşlardır.
- Değerli misafirimiz, dünyamız bugün açlığın, hukuk ihlallerinin, kadın çocuk ticareti dahil kirli ticaretlerin, savaş ve insanlık suçlarının pençesindedir. Bütün bunlar olup dururken hangi insaf sahibi yürek masum olduğunu iddia edebilir? Aslında modern zamanların esas felaketi küreselleşmiş çıkarların halkları maddeperestlere mahkûm etmesidir. Her biri insanlığa bahşedilmiş ilahi nimetler olan doğal kaynaklarımız, nice masum insanın hayatına mal olmaktadır.
'BU KIYIMI ŞİDDETLE REDDEDİYORUZ'
- Suriye’de Irak’ta Arakan’da Orta Afrika’da Somali’de Müslüman toplumların tüm birikimleri hunharca yok ediliyor. Özellikle Müslüman coğrafyalarda şiddet sarmalı insanlığı ayaklar altına almakta, başka dinden olsun herkes büyük acılar yaşamaktadır. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki, bir barış çağrısı olan İslam’ın mesajına aykırı yola saparak şiddet saçanlar, adları ne olursa olsun Allah’a isyan halindedirler. İnsan insana muhtaçtır ve emanettir. İnsan insanın kurdu değil yurdudur. Bu emanete sahip çıkmamak kabul edilemez bir aşırılıktır. Müslümanlar olarak böylesi bir kıyımı şiddetle reddediyoruz.
- Dünyanın geleceği için hayra yoramayacağımız bir başka husus ise, küresel medyanın yeni bir ırkçılık çeşidi olan Müslüman karşıtı söylemlerle dehşet senaryoları yaymasıdır. Bu yolla sadece İslam aşağılanmıyor, yeryüzünde yaşayan insanların aklı selimine haksız ediliyor. Anti semitizm tarihin sayfalarını nasıl utanç olarak kirlettiyse, Müslüman karşıtlığı da kirli sayfalar eklemekten başka netice vermeyecektir. İnanmak istiyoruz ki, bütün insan kardeşlerimiz, izan ve vicdan sahibidirler. Akıllarını aşağılamaya kalkan senaryolara aldanmayacaklardır.
- Bu kadim coğrafya, inanç din ve millet ayırmaksızın tüm insanlar için güven yurduydu. Hukuk ve adalet birikimine, medeniyetine burada hep sahip çıkıldı. Mescitleri olduğu kadar kiliseleri de dokunulmaz saydı.
- Her gün bu yolculuğa çıkanlar menzillere varamadan cesetleri Akdeniz kıyılarına vurmaktadır. Bütün bu konularda dini kurumlara büyük görevler düşmektedir. Sorumlulukları sadece ölenlerin cenaze törenlerini icra etmek olmamalıdır. Din insana hayat verir, insanı ölüme terk etmeyi değil huzurla yaşamayı murad eder. Dini kurumlar da her konuda bir çaba içinde olmalıdır. Tüm dini yapıların erdemliliği esas alan bir çalışma içinde olması hayati derecede önem arz etmektedir.
- İnsanlık adına uyuşturucudan alkolizme açlıktan sokak çocuklarına nefretten çatışmaya çevre sorunlarından dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasında ortak çalışma yapması elzemdir. Birbirini ötekileştirme çabaları arasında, birlikte yaşama ahlakı konusunda bir arayış içinde olmaları gerektirir. Kudüs, bir çatışma alanı değil dün olduğu gibi bugün de birlikte yaşama hukukunun kriterlerinin oluşmasına ilham veren mukaddes bir merkez olmalıdır.
- Bugün peygamberlerin getirdiği kutlu mesajlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bugün yeryüzünün tüm sakinleri, mazlumları, göçmenleri Hazreti Musa’nın şu sözünü duymak istiyor 'Yabancıya baskı yapmayacaksınız. Yabancılığın ne olduğunu bilirsiniz. Çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız
- Hazreti İsa’nın adaletini duymak istiyor 'İşte, benim seçtiğim kulum, canımın hoşnut olduğu sevgili kulum. Ruhumu O'nun üzerine koyacağım, O da adaleti uluslara ilanedecek. Çekişip bağırmayacak, yollarda kimse O'nun sesini duymayacak. Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek, ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak.'
- Bugün bütün dünya Hazreti Muhammed’in şu sözünü hatırlıyor, “Ey iman edenler Allah için adaleti tesis edin ve siz öncülük edin. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın, adil davranın, bu Allah'a karşı sorumluluk bilinci duymaya en yakın olan davranıştır. Ve yolunuzu Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.
PAPA FRANCISCUS:
- Papaların görevi gereği, farklı ülkelere gittiğinde diğer dinlerin temsilcilerini de ziyaret ederler. Diyalog kurmak olmayınca bir Papa’nın ziyareti gerçekleşmemiş olur, bende seleflerim gibi bunu amaçlıyorum. Bu yüzden 2006'da bu aynı yerde gerçekleştirdiği buluşmayı da hatırlatmaktan memnuniyet duyuyorum.
- Ortadoğu'daki durum Suriye ve Irak'ta çok trajiktir. Çatışmalardan dolayı herkes acı çekmekte insani durumda dehşet vermektedir. Bebekler, anneler, yaşlılar göçmek zorunda kalmaktadır. Her türlü şiddeti kast ediyorum bunu söylerken. Aşırı ve köktenci bir grup sebebiyle, insanlık dışı şiddete bütünüyle maruz kalmış, acı çeken toplulukların durumu da özel bir kaygı kaynağıdır.
- İnsan hayatı yaradan Allah'ın armağanıdır. Mahkum edilmelidir, her şeye kadir olan sadece hayatın ve barışın tanrısıdır. Dünya ona tapınan herkesten, etnik dini kültürel ideolojik farklılıklar olsa da kardeş olarak yaşamalarını beklemektedir. Uygun çözümler bulmak üzere ortak çalışmaların izlenmesi gerektirir. Herkesin işbirliğinin gerektirdiği kaçınılmazdır.
- Bizler Müslümanlar ve Hıristiyanlar olarak paha biçilmez ruhani hazinelerin emanetçisiyiz. Kendi geleneklerimize göre yaşasak da ortak öğeleri biliyoruz. Merhametli tanrıya ihanet, atamız İbrahim’e uymak, dua etmek, oruç tutmak. İçtenlikle yaşanan bu öğeler hayatı değiştirebilir.
- İnsan varlığının kutsallığının her iki tarafça da tanınması, ortak bir merhamet dayanışma yardımlaşma gerektirir. Bu bağlamda çatışmaların etkisindeki ülkelerinden kaçan yüz binlerce insana yönelik yaptıklarından dolayı Müslüman ve Hıristiyan bütün Türk halkına duyduğum takdiri ifade etmek isterim. İki milyon kişi...
- Bu başkalarına hizmet için birlikte nasıl çalışılacağına somut bir örnektir. Cesaret ve destek için bir örnektir. Diyanet İşleri Başkanlığı’yla, papalık dinler arası komisyon arasındaki işbirliğini memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Umuyorum ki çalışmalarına devam ederler.
- Sayın Başkan... Yüreğimi sevinçle dolduran bu görüşme için size ve çalışma arkadaşlarınıza şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Her birinize yüklenmiş bulunduğum hizmet için, dualarını nedeniyle minnettarım. Ben de kendi adıma sizin adınıza daha fazla dua edeceğimi belirtiyorum. Tanrı hepinizi kutsasın.
AA
İkinci durak İstanbul
Papa, 29-30 Kasım’da da İstanbul’da Ayasoyfa Müzesi, Sultanahmet Camii, Saint Esprit Kilisesi ve Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret edecek.
Papa’nın Türkiye’deki temas ve açıklamalarında, Katolik-Ortodoks kiliseleri arasındaki ayrılığın aşılması, Müslüman dünyasıyla diyaloğun pekiştirilmesi, Türkiye ve Ortadoğu’daki Hristiyanların sıkıntıları ve Avrupa’daki İslamofobi gibi konuların öne çıkması bekleniyor.
Papa Francesco da geçen çarşamba günü yaptığı konuşmada Türkiye ziyaretinden söz ederken bu seyahatin Vatikan için anlam ve önemini ortaya koydu. Papa, “Herkesi (bu ziyaretin) barış, dinler arası samimi diyalog ve Türk milletinde harmoni meyveleri vermesi için dua etmeye çağırıyorum” dedi.
Papa’nın Türkiye’deki temaslarında üzerinde durulması beklenen başlıca konular şunlar:
Ortodoks Kilisesi’yle yakınlaşma
Vatikan’a yakın haber kaynakları, ziyaretin baş unsurunun Patrikhane ziyareti olacağı görüşünde birleşiyor. Katolik Kilisesi’ne yakınlığıyla bilinen Avvenire gazetesi ziyaretle ilgili bir haberinde “Türkiye gezisinin baskın karakteri ekümenik boyutu olacak. Francesco, Bartholomeos ile İstanbul’da bir araya gelecek ve ortak bir bildiri imzalayacak” diye yazdı.
İtalyan La Stampa gazetesinin Vatikan haberleri veren “Vatican Insider” sitesi de “ziyaretin baş amacı Ortodokslara bir kardeşlik jestinde bulunmak” değerlendirmesinde bulundu.
Nitekim Papa Francesco’nun Türkiye ziyareti, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un daveti üzerine gündeme gelmiş ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan davetle resmiyet kazanmıştı.
Daha önce Türkiye’yi ziyaret eden diğer 3 papadan ikisi, 6. Paolo ve 16. Benediktus da, Francesco gibi ziyaretlerini, Patrikhane’nin kuruluş günü sayılan 30 Kasım’daki Aziz Andreas Yortusu’na denk gelecek şekilde organize etmişlerdi.
Bu ziyaretler, Katolik Kilisesi ile Ortodokslar arasında 1054 yılına dayanan ayrılığı aşarak Hıristiyan dünyasında birlik yaratma arzusunun bir yansıması olarak görülüyor.
Papa Francesco’nun “kardeşim” diye hitap ettiği Patrik Bartholomeos’la yakın bir ilişkiye sahip olduğu biliniyor.
Patrik Bartholomeos, Mart 2013’te Vatikan’da Francesco’nun Papalık makamına geçme ayinine katılarak, bu törene iştirak eden ilk Ortodoks Patrik olmuştu. İki din adamı daha sonra da Vatikan ve Kudüs’te bir araya gelerek kiliseler arasında yakınlaşma mesajı vermişti.
Papa Francesco geçen ay yaptığı bir konuşmada İstanbul ziyaretinden söz ederken “Roma Piskoposu'nun (Papa), Ekümenik Patrikhane'yi ziyareti ve Patrik Bartholomeos'la şahsen yeniden görüşecek olmam, Roma ve Konstantinopolis makamlarını birleştiren derin bağların ve bizi hala ayıran engelleri sevgi ve gerçek vasıtasıyla aşma arzusunun bir göstergesi olacaktır' demişti.
İslam’la diyalog
Ortadoğu’daki Hıristiyanlar, Avrupa’daki Müslümanlar
Papa’nın ziyaretinde Türkiye’deki Katolik cemaatlerinin sıkıntılarının ve Ortadoğu’daki Hıristiyanların maruz kaldığı baskının da gündeme gelmesi bekleniyor.
Papa Francesco’nun, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’le görüşmesinde Avrupa’daki Müslümanların durumunun da görüşüleceği tahmin ediliyor.
Görmez, geçen Eylül ayında yaptığı bir konuşmada Almanya’da camilere yönelik saldırılardan yola çıkarak “Bu öyle sadece genç bir kızın ayaklarını yıkamakla veyahut dinler arası futbol maçı, turnuvası düzenlemekle olmaz. Bu ilahi dinlerin yeryüzüne getirdiği hikmetlerden hareketle İslam gibi yüce bir dinin mensuplarına yönelik ötekileştirme, düşmanlaştırma hareketlerinin önünü almak gerekiyor” demişti.
IŞİD tehdidi
IŞİD örgütünün Irak ve Suriye’deki Hıristiyanlara yönelik tehdidinin de Papa’nın Türkiye gezisinde gündeme geleceği tahmin ediliyor.
Papa’nın Türkiye ziyaretinden önce IŞİD’le ilgili verdiği son mesajlardan biri de “diyalog kapılarının kapatılmaması” oldu. Papa Francesco, geçen salı günü Strasbourg’dan Vatikan’a dönerken uçakta düzenlediği basın toplantısında bir gazetecinin IŞİD’le diyaloğun mümkün olduğuna inanıp inanmadığını sorması üzerine “Diyalog kurulamasa da asla kapılar kapatılmamalı” dedi.
Kaynaklar: Övgü Pınar | BBC Türkçe, DHA, CHA ve AA