Görüş Bildir

Yolsuzluk Haberleri

Yolsuzluk ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Yolsuzluk ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Kamer Genç: 'Yolsuzlukların, Hukuksuzlukların Baş Sorumlusu Sizsiniz'
TBMM Genel Kurulu'nda söz alan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, 4 eski bakanla ilgili soruşturma komisyonunu kurulmamasını eleştirdi ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i eleştirdi. Genç, “2 ay önce soruşturma komisyonunu kurulması kabul edildi. AKP 2 ay geçti soruşturma komisyonuna üye vermiyor.' dedi. Genç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu memlekette yapılan yolsuzluklar, hukuksuzlukların baş sorumlusu sizsiniz. Yarına çocuklarınız size yapılacak saldırılara cevap veremezler. Toplum içinde utanç içinde gezerler. Memleket elden gitmiş, Musul konsolosluğu işgal edilmiş, Musul konsolosluğunu işgal eden kişilere silah veren sizsiniz. 80 küsür vatandaşımız tutsak.' Sataşma olduğunu belirten ve AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş söz aldı. TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'yu eleştiren Elitaş, Genç'i hakaretinden dolayı uyarması gerektiğini söyledi. Elitaş, “Konuşmacı çok çirkin bir şekilde yaptığı konuşmayla hepimizi rencide edip üzmüştür. Kişi ben temizim demekle, ben şöyle dürüstüm demekle, namusluyum demekle namuslu olması mümkün değildir. Çamur ne kadar çamurluğunu bilirse ancak o kadar güzel olur. Lağım çukuru ben temizim dediği sürece temiz olması mümkün değildir. ' dedi. Ardından sataşma olduğu gerekçesiyle Genç söz alarak kürsüye çıktı. Genç, “Şurada bütün memlekete yapılanları herkes görüyor. Ben hakaret etmedim meclis başkanına 'Ey Cemil Çiçek soruşturma komisyonunu kurulmasını sağla' dedim. Soruşturma komisyonunu kurdunuz niçin gizliyorsunuz. Demek ki alnınız temiz değil. Arkanızda hesabınızı veremeyeceğin kadar ağır lekeler hırsızlıklar var. Sizin amacınız cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bu konuyu gündeme getirmemek' dedi. Genç, 'Siz bu kadar yolsuzluk yapıyorsunuz, kendi soruşturma önergelerinizde ortada. Musul'da elçilik mensuplarımız içeride. Biz bunları söylemeyelim mi. Sizin başbakanınız Tayip Erdoğan çıkıyor her gün yüzlerce yalan söylüyor. Biz artık utanıyoruz. Bunun yalanlarını dinlemeye. Hırsıza hırsız, talan edene talancı, yalancıya yalancı demeyelim mi. Nasıl ifade edelim. Ben köyden gelmiş adamım. Hırsıza ancak hırsız dersem ancak ifademi sağlamış olurum. Yalancıya yalancı demekle ifademi sağlayabilirim' dedi. Genç, konuştuğu sırada bazı AK Partili milletvekillerinin arkasını döndüğü görüldü. Genç'in konuşmasının ardından AK Partili milletvekilleri Genç'e tepki gösterdi. Bunun üzerine AK Parti ve CHP'li milletvekilleri arasında sözlü tartışma yaşandı. Tartışma, araya giren diğer milletvekilleri tarafından önlendi. Fırat KESKİNKILIÇ/ANKARA,(DHA)
İç Güvenlik Paketinde Değişiklik Nasıl Olabilir?
İç güvenlik paketi’nin çözüm sürecinin koşulu olmadığını söyleyen AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın “Tüm partilere yaptığımız tekriri müzakere dahil, öneri sunma çağrısı geçerlidir” sözleri kapının aralandığını gösteriyor. AKP Grubu, Davutoğlu’nun yurtdışı seyahati nedeniyle yarın toplanıyor. Grup toplantısıyla bu durumun netleşmesi bekleniyor.TEKRİR-İ MÜZAKEREAKP’nin uzlaşmaya yanaşması durumunda iç güvenlik paketinde değişiklik yapmak için için bir kaç seçenek var. 33 maddesi tamamlanan paketin ilk bölümünde yer alan maddeler ile başka maddeler komisyona çekilebilir. Komisyonda varılan mutabakatla yeni düzenlemeler tekrar Genel Kurula indirilebilir. Ancak, AKP’nin komisyona geri çekme önerisine sıcak bakmadığı belirtiliyor. İç tüzüküün ‘Yeniden görüşme’, ‘tekriri müzakere’ yi öngören 89. maddesi işletilebilir. İç tüzük hükmü, “Tasarı veya teklifin tümünün oylanmasından önce, belli bir maddesinin yeniden görüşülmesini gerekçeli bir önerge ile esas komisyon veya Hükümet bir defaya mahsus olmak üzere isteyebileceğini” hükme bağlıyor.BAKAN ALA HAKKINDA GENSORUGenel Kurul yarın 2 Mart Pazartesi günü MHP’nin İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında verdiği Gensoru Önergesi’ni görüşecek. Ala’nın “kamu düzenini sağlamada görevlerini yürütemediği, PKK/KCK’nın faaliyetlerini engelleyemeyerek paralel devlet yapılanmasına zemin hazırladığı, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını akamete uğratma girişimlerinde bulunduğu” iddiasıyla verilen Gensoru’nun, gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerin tamamlanmasının ardından “İç Güvenlik Paketi’nin geçilip geçilmeyeceği de belli olacak.HDP: POLİS ÖLDÜRDÜĞÜ KİŞİLERİN KAÇTIĞINI İDDİA EDEBİLİR7 yılda 185 kişinin polis kurşunuyla öldürüldüğüne dikkat çeken HDP, silah kullanma yetkisi için ” Polis cinayetlerinin hiçbir cezai müeyyide ile karşılaşmamasının da garantisi verilmektedir. Bu düzenleme esas itibariyle polisin toplumsal gösterilerde işlediği cinayetlerin yasal hale getirilmesidir. Madde yazılış tarzı itibariyle çok esnek olup, polis öldürdüğü kişilerin silah kullanmaya teşebbüs ettiğini ya da kaçmaya çalıştığını kendisi iddia edecek (polis arkadaşları bu yönde tutanaklar tutacak) ve kendisini o doğrultuda savunacaktır” diyor.ZETE
Operasyon Kararını Zarrab'ı Bırakan Hakim Vermiş
Medyaya yönelik operasyonu kararının hakim İslam Çiçek tarafından verildiği açıklandı. Çiçek, 17 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda İran asıllı Türk işadamı Reza Zarrab ve bakan çocuklarına tahliye kararı veren hakim olarak biliniyor.İslam Çiçek’in ismini önce Twitter fenomeni Fuat Avni paylaştı. Ardından Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın avukatı Hasan Günaydın da bu bilgiyi doğruladı.CİHAN
'Nerede Yolsuzluğa Bulaşmış Bir Hükümet Varsa Önce Otoriterleşir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Barolar Birliği'ndeki Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezinin 17/25 Sempozyumu'na katıldı.Kılıçdaroğlu, 'Yolsuzluğa bulaşan ve halkının parasını nerelere harcadığının hesabını veremeyen bir devlette adalette yoktur, özgürlükte yoktur, refahta yoktur, o devlet ve o halk tehdit altında demektir'CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 'Siyasal partilerimizin değerli Genel Başkanları, saygıdeğer arkadaşlarım, sevgili katılımcılar, bir yıl önce bugün hepimizi şaşkınlığa uğratan bir olayla karşılaştık. Emin olun ilk duyduğumda inanamadım. Öyle bir şey olamaz dedim. Ama aşama aşama bütün gerçekler bizim önümüze kondu ve gerçeklerden yola çıkarak bugün 17 – 25’in birinci yılını kutluyoruz. Kutluyoruz diyorum şunun için, yolsuzluklar konusunda duyarlı olan bir toplum geleceğe umutla bakan bir toplum. Yolsuzluklar konusunda umutlu olan bir toplum engellenmesi için umutlu olan bir toplum ahlaki değerleri yüksek olan bir toplumdur. Biz bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk olayının birinci yılında bir araya geldik. Bu duyarlılığımızı sadece biz içselleştiremeyeceğiz. Bu duyarlılığımızı toplumu da yansıtmak zorundayız. Hepimizin ortak görevidir bu. Dünya görüşümüz ne olursa olsun, inancımız ne olursa olsun, kimliğimiz ne olursa olsun, bu güzel Türkiye’nin neresinde yaşıyorsak yaşayalım bir noktada görüş birliği sağlamak zorundayız. Bir noktada. O da yolsuzluklar konusundaki duyarlılığımızdır. Eğer bu duyarlılığı korursak, ahlaki değerleri çok güçlü bir toplumu hep beraber yaratmış oluruz. Adalet farklı bir kavramdır, soylu bir kavramdır adalet. Bir bilge diyor ki, adalet kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur bütün kainat onun etrafında döner. Adalet budur. Adalet insanın vicdanıdır. Onun için hep beraber birinci yılındayız o büyük yolsuzluk olayını unutmak, unutturmamak için. Bugün 7 milyar insan Birleşmiş Milletlere kayıtlı 193 ülkede yaşıyor arkadaşlar. Her bir devletin kendine göre koşulları var, farklı rejimleri var. Ama her devletin ortak amacı dünyada saygınlığı, itibarı olan bir devleti tanıtmaktır, kendi devletini tanıtmaktır. Yolsuzluğa bulaşan ve halkının parasını nerelere harcadığının hesabını veremeyen bir devlette adalette yoktur, özgürlükte yoktur, refahta yoktur, o devlet ve o halk tehdit altında demektir' dedi.NEREDE YOLSUZLUĞA BULAŞMIŞ BİR HÜKÜMET VARSA ÖNCE OTORİTERLEŞİRKılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü; 'Tarih bize gösteriyor ki, nerede yolsuzluğa bulaşmış bir hükümet varsa önce otoriterleşir, sonra diktatörleşir. Çünkü kurduğu düzeni devam ettirmenin tek yolu adaleti yok etmek, insan özgürlüğünü de baskı altına almaktır. Romanya’da Çavuşesku olsun, ister Şili’de Pinochet, ister Küba’daki Batista rejimi olsun, ister Endonezya’daki Suharto rejimi. Hepsinde de bir kural geçerlidir. Önce parayı çaldılar, sonra özgürlüğü ve adaleti yok ettiler. Çünkü bir halkın parasını çalacak kadar ahlaksızlaşan insanlar özgürlüğe ve insanların canlarına kastedecek kadar da ahlaksızdırlar. İşte bu yüzden Birleşmiş Milletler ve bütün uluslararası kurumlar yolsuzlukla mücadele etmek için çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon uluslararası yolsuzlukla mücadele günü dolayısıyla şöyle bir demeç vermişti. Yolsuzluk demokrasinin kurum ve değerlerini, etik değerleri ve adaleti zayıflatır. Sürdürülebilir kalkınmayı, hukukun üstünlüğünü tehlikeye sokarak toplumların istikrar ve güvenini tehdit eder. Yolsuzluğun mağduru devlet olabileceği gibi özel sektörde olabilmektedir. Ancak asıl mağdur yolsuzluk nedeniyle yaşam kalitesi bir türlü iyileşemeyen toplumdur diyor. Bunun altına vicdanı olan her insan eminim ki imza atacaktır. Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan bir rapora göre her yıl yaklaşık 2,5 trilyon dolarlık dünyada yolsuzluk yapılıyor. 1 trilyon dolar rüşvet olarak ödeniyor. B20’ye dünya GSMH’nın %5’i yolsuzluğa harcanıyor. Dünya insanlığa karşı işlenen bu büyük suça daha fazla seyirci kalamaz, kalmamalıdır. Her devletin insanlığa karşı görevi bu suçla mücadele etmektir.''YOLSUZLUĞUN YAYGINLAŞTIĞI ÜLKELER ONURLARINI KAYBEDERLER'Kılıçdaroğlu, 'Birleşmiş Milletlerin bölgelerarası suç ve adalet araştırmaları enstitüsü var. Bu enstitü yolsuzluğu şöyle tanımlıyor. Kamu ve özel kuruluşların karar verme mekanizmalarında yozlaşma ve bozulmaya biz yolsuzluk diyoruz diyor. Yolsuzluğun olabilmesi için 4 temel unsurun bir arada olması lazım. Bir; yetkili bir insan olacak. Ülkemizde yetkili insanlar var. İki; bu insana yetki veren kurallar olacak. Yasalarımız var. Üç; bu kurallar ihlal edilecek. İhlal ediliyor. Dört; bu kuralların ihlal edilmesinden birileri menfaat sağlayacak. O menfaatin sağlandığını da 17 – 25 olaylarında bütün ayrıntılarıyla gördük. Yolsuzluk bir toplumun derinden çürümesine yol açar. Bazen fark etmeyiz kültürümüz değişir, ahlakımız değişir, dünyaya bakışımız değişir. Arkadaşımıza bakışımız değişir, komşumuza bakışımız değişir. Her şeyi para merceğiyle görmeye başlarız. Ahlakı bir tarafa iteriz, insanlığı bir tarafa iteriz. Kişisel çıkarlarımızı her şeyin üstünde tutmaya çalışırız ve toplum ağır ağır çürümeye devam eder. Yolsuzluğun olduğu bir ülkede değerli katılımcılar, adaletten bahsedemezsiniz. Orada hukukun üstünlüğü yoktur. Orada birilerinin üstünlerin hukuku vardır. Böyle bir ülkede güçlüler hakim olurken haklı olanların hiçbir gücü kalmaz, hiçbir gücü bulunmaz. Dolayısıyla yolsuzluğun yaygınlaştığı ülkeler önce hukuklarını, sonra ahlaklarını ve son olarak da onurlarını kaybederler. Bu çok iyi bilindiği içindir ki demokrasisi gelişmiş ülkelerde yolsuzlukla mücadele devletin itibarını korumada temel ögedir' dedi.'NEDEN KORKACAKSINIZ İSTEDİKLERİ KADAR ARASINLAR'Kılıçdaroğlu, 'Birkaç tipik örnek vereceğim size değerli katılımcılar. İspanya kralı 6. Felipe’nin kız kardeşi ve eşi bir yolsuzluk skandalı dolayısıyla suçlandılar. Kara para aklamak ve yolsuzluktan dolayı. Savcı İspanya Prensesinin kocası için 19 yıl, 6 ay hapis cezası talep etti. İspanya’dan ikinci bir örnek vereyim size. İspanya’da iktidar partisine yönelik de yolsuzluk iddiaları yapıldı. Altını çiziyorum iktidar partisine yönelik de yolsuzluk iddiaları yapıldı. İktidar partisinin Genel Merkezi bir saat değil, iki saat değil, tam 14 saat polis tarafından didik didik arandı. İspanya’'nın Başbakanı çıkıp şunu söylemedi. Bana darbe yapıyorlar demedi. Ve çıktı ne söyledi biliyor musunuz? Bu iddiaların soruşturuluyor olması İspanya’nın onurudur dedi. İşte devleti itibarlı kılan budur. Devleti devlet yapanda budur. İnsanı insan yapanda budur. Korkmuyorsanız arınıyorsunuz. Neden korkacaksınız istedikleri kadar arasınlar. Gerekçe yaratmayacaksınız. Açık yüreklilikle çıkacaksınız medyanın da önüne, yargının da önüne. Bu kadar açık, bu kadar net örnekler var önümüzde değerli arkadaşlarım. Almanya Başbakanı Wulff’a da yönelik yolsuzluk iddiaları yapıldı. Bakın, iddialar yapıldı. Ne söyledi Cumhurbaşkanı biliyor musunuz? Bana güven sarsıldı böyle göreve devam edemem dedi ve istifa etti Cumhurbaşkanlığından. Ayrıldı, yargıya gitti, aklandı onurlu bir insan gibi Almanya’da geziyor. Bir diğer örnek Danimarka’dan vereceğim size değerli arkadaşlarım. Danimarka Kalkınma Bakanı, kendisi yolsuzluk yaptığı için değil, bulunduğu bakanlıkta bürokratlarında yolsuzluk yaptığı için değil. Devletini bağış yaptığı bir kurumda lüks seyahat harcaması olduğu için görevinden istifa etti. Ve bütün Danimarka bunu alkışladı. Devlet budur, devletin itibarı budur. İnsan budur, insanın ahlakı budur. Japonya’dan örnek vermek istemiyorum ama yine de bir örnek vereyim sizlere değerli katılımcılar. Japonya’da tarım bakanı suçlandı ve intihar etti. Bizde Japon kültürü olsaydı emin olun bakanlar kurulunda herhalde kimse kalmazdı' diye konuştu.'KAMU İHALE YASASI 114 KEZ DEĞİŞTİRİLDİ'Kılıçdaroğlu, '2002 yılında AKP iktidar oldu. Yolsuzluklara karşı duyarlı bir parti olduğunu her aşamada, her söyleminde deklare etti ve 2003 yılında bir komisyon kurdular. Adı şöyleydi; yolsuzlukların sebeplerinin sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi. Bu amaçla bir komisyon kuruldu. Bende o komisyonun bir üyesiydim. Hep beraber oturduk çalıştık. Yolsuzluk dosyalarını masaya yatırdık. Bir daha bu ülkede yolsuzluk olmasın diye alınması gereken önlemleri oybirliğiyle, altını çiziyorum oybirliğiyle yazdık ve TBMM Başbakanına teslim ettik. Aradan geçen süre içinde bırakın o önlemleri almayı mevcut yasalardaki önlemlerin pek çoğu da çıkarıldı. Sadece kamu ihale yasası mevzuatı 114 kez değiştirildi değerli arkadaşlar. Kamu ihale yasası 114 kez değiştirildi. Neden? Bir yandaşıma nasıl ihale veririm, bir arkadaşımıza nasıl ihale veririz. İhalesiz bu işleri nasıl kotarırız diye. 17 – 25 yolsuzluğu bizi dünyanın gündemine taşıdı. Keşke biz dünyanın gündemine bir bilgiyle, yeni bir icatla taşınmış olabilseydik. Bir ahlakla taşınmış olabilseydik. Bir yolsuzlukla dünyanın gündemine taşındık. Ve bir gerçeği bütün dünya gördü, bizde gördük. Bir hükümet bir devleti nasıl soyar? Bunun örneğini yaşadık. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna hep beraber tanık olduk ve bunun çok ağır faturasını Türkiye ödedi, ödemeye de devam ediyor' dedi.'BU GERÇEKLERİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN HALA ŞANSIMIZ VAR'Kılıçdaroğlu, 'Size bazı bilgiler sunarak sözlerimi bitireceğim. PEW’in yaptığı bir araştırma. Yolsuzluk endişesi araştırması yapıyor. Son 7 yılda ortalama yüzde 15 oranında yolsuzluk konusunda ciddi bir endişe artışının olduğunu görüyoruz. En büyük 3 artışın yaşandığı ülkeden birisi Türkiye. Bizi Tanzanya ve Uganda takip ediyor. OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü. Türkiye hakkında şuana kadar yayınladığı en ağır yolsuzluk raporunu yayınladı. Raporda OECD’'nin Türkiye’de yolsuzluklardan çok ciddi endişe taşıdığı ifade edildi. Uluslararası şeffaflık örgütü 2014 yolsuzluk algı endeksinde Türkiye 11 basamak gerileyerek 64. sıraya düştü. Türkiye yolsuzluk algısında rekor puan kaybedip en kötü gerileyen ülke oldu. Yatırımcı bir ülkeye yabancılar gelirken risk primine bakar ona göre o ülkeye gelirler. Türkiye’nin 2013 yılındaki risk primi 172 iken 2014’ün ilk 9 ayında bu rakam 37 puan artarak 209’'a yükseldi. Dünyada hiç kimse hukukun olmadığı, adaletin bulunmadığı yolsuzluğa bulaşmış bir ülkeye gelip yatırım yapmaz. AB komisyonu 8 Ekim tarihinde Türkiye ilerleme raporunu açıkladı. Rapora göre özel sektör yatırımlarının milli gelire oranı son 2 yılda %16.4’ten %15.6’ya gerilemiş durumda. Ve doğrudan yabancı sermaye stokunun milli gelire oranı son 2 yılda %23.6’dan %19.9’a düştü. Yani rapor diyor ki, hukuki öngörülemezlik nedeniyle son dönemde, son yılda 30 milyar liralık doğrudan yabancı sermaye yatırımı Türkiye’den kaçtı. Bu rakam yolsuzluğun ve hukuk tanımaz bir hükümetin Türkiye’ye ödettiği faturadır. AKP rejiminin Türkiye’'ye maliyeti senede 30 milyar dolardır değerli katılımcılar. Bunlar tokat gibi gerçekler. Acı, içimizi yakıyor ama tokat gibi gerçekler değerli arkadaşlarım. Bu gerçekleri değiştirmek için hala şansımız var' diye konuştu.DHA
Halkbank Önündeki Yolsuzluk Protestosunda 6 Gözaltı
SOSYALİST Demokrasi Partisi üyelerinin Karşıyaka Halkbank şubesi önündeki protesto girişimine polis izin vermedi, 6 kişiyi gözaltına aldı.17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının yıl dönümünde SDP üyeleri Karşıyaka Kemalpaşa Çarşısı'ndaki Halkbank şubesi önünde protesto eylemi gerçekleştirdi. Soruşturma kapsamındaki eski bakanlar ve Rıza Sarraf’'ın maskelerini takan bir grup SDP üyesi Halkbank şubesine girerken iki kişi de kapıyı dışarıdan kilitlemeye çalıştı. 'Çalmadık çalanlarla savaştık' pankartı açan SDP’liler 'Hırsızları biz yakaladık' diye bağırdı.Bankanın hemen yanındaki Çarşı Polis Karakolu'ndaki polisler eyleme müdahale etti. Polis eyleme katılan 6 SDP üyesini yaka paça gözaltına alarak karakola götürdü.DHA
'Hızımızı Kesebiliyorlarsa Kessinler'
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan 'Hızımızı kesebiliyorlarsa kessinler. Şimdi saat 4'te gidip temel atacağım' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde Türkiye İhracatçılar Meclisi 21. Olağan Genel Kurulu’nda konuşuyor. Başbakan Erdoğan konulmasında Merkez Bankası'na yüklenerek 'Piyasa faizleri kendisi oluşturup olgunlaştırıyor. Piyasanın olgunlaştırdığı faiz MB’nin çok önünde. Avrupa dün yarım puan düşürdü. Piyasalardaki gelişmeyi görüyorsunuz. Olumlu gelişti. Yatırımcı bu ülkede adımını atacaksa düşük faizle atacak. Yüksek faiz yatırımcının cesaretini ortadan kaldırır' dedi. Engellemelere rağmen çalışmalarına devam edeceklerini belirten Erdoğan '3. Havalimanı ile ilgili hesapları vardı. Onun hızını kesmeye kalkıyorlardı. Eğer hızımızı kesebiliyorlarsa kessinler. Şimdi saat 4’te gidip temel atacağım' şeklinde konuştu. Başbakan'ın konuşmasından satırbaşları; Salı günü 2014’ün ilk çeyrek büyüme oranları açıklanacak. İhracat ve büyümedeki olumlu seyirle birlikte ekonominin diğer alanlarındaki güzel gelişmelere şahit oluyoruz. DARBE GİRİŞİMLERİ BORSAYI DÜŞÜRDÜ İstanbul borsası 2013’ün Mayıs ayında tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Mayıs’ın sonunda başlayan malum sokak eylemleri, Aralık ayındaki darbe girişimleri borsayı düşürdü. Hükümetimizin dik duruşu ekonomimizin sarsılmasını ve zarar görmesini önledi. Dün İstanbul Borsası ilk kez 1 senede 80 bin seviyesinin üstüne çıktı. Merkez Bankası Rezervleri geçen yıl Mayıs ayında 135 milyar dolar seviyesini gördü. Son bir yıl içinde dalgalanan rezerv son aylarda yeniden artmaya başladı. Bu sene tekrar 131 milyar dolar seviyesini gördük. GEZİ OLAYLARI NEDENİYLE FAİZ YÜKSELDİ Gezi olayları nedeniyle faiz yükseldi ve bir ara yüzde 12’lere çıktı. Şu anda bu faiz oranı düşüş eğiliminde ve yüzde 8’lere kadar geriledi. TÜRKİYE 2023 HEDEFLERİNE İLERLİYOR 12 yılda 8 seçim yaşadık. Mali disiplinden asla taviz vermedik. Büyüme ve istikrarda oldukça başarılı bir seyir izliyoruz. 2008 küresel krizinin ardından gelişmiş ekonomilerin tersine büyümemiz devam etti. İşsizlikte bırakın artış düşüş eğilimi devam ediyor. Bütün engelleme çabalarına rağmen Türkiye 2023 hedeflerine doğru ilerliyor ‘TÜRKİYE DE ABD İLE BATACAK’ DİYE MANŞETLER ATTILAR Son 12 yılda Türkiye ekonomisi çok ciddi sınavlardan geçti. Darbe girişimleri ekonomi için imtihandı. Bunlardan başarıyla çıktı. Danıştay saldırısı, Gezi olayları, 17 ve 25 aralık darbe girişimleri, terör saldırıları.. Bunlar ekonomi için zorlu bir imtihandı. Bunları geride bıraktık. Kriz ve kaos birileri için çok ciddi rant kaynağı haline gelmişti. ABD sarsılırken Türkiye de bununla beraber batacak diye manşetler atanlar oldu. Şahsım ‘Bu kriz Türkiye’yi teğet geçecek’ derken dalga geçenler oldu. Ama dediğimiz gibi oldu. Çeteler, mafyatik örgütlenmeler milletin alın terini gasp ettiler. Seçkinci zümrelere milletin alın terini hortumla akıttılar. Sermaye çevrelerinin emir ve talimatlarıyla hareket eden belli çevreler var. Hiçbir zaman doğruyu yansıtmadılar. Milletin heyecanını yok eden başlıklarla çıktılar. ANADOLU SERMAYESİ DENİLEN YENİ BİR OLUŞUMUN ÇIKIŞINI SAĞLADIK Dünyada muhalefet çoğu yerde iktidarın karşısında olmayı kendisine görev telakki etmez. Ülkem bundan ne kazanır diye hesap yapar. Oturur, iktidara desteğini verir. Ülkemizde güzel bir tezgah kurulmuştu. Hiçbir darbe girişiminde bu çarkın parçaları zarar görmemiştir. Enflasyon yükselmiş, kazanan bunlar olmuştur. Bu ülkede yatırım yapanların sayısını arttırdık. Anadolu sermayesi denilen yeni bir oluşumun çıkışını sağladık. Sermayenin belli ellerde toplanması değil dağılmasını sağladık. Benden bize geçiş çok önemliydi. Biz dediğimiz anda, bunu başardığımız anda Türkiye’yi tutabilene aşk olsun 3 Kasım’dan çıkan sonuç şudur: Artık herkes kazanacak. O günlerde bir gazete 3 Kasım sonuçları için ‘Anadolu ihtilali’ diye başlık atmıştı. 79 yılda 6100 km bölünmüş yol vardı. 12 yılda 17 bin km bölünmüş yol inşa ettik. Bu yollar bizden önce neden inşa edilmedi? Milleti daracık yolarda karda kışta ölüme mahkum ettiler. Yol için kullanılması gereken parayı da yüksek faize de peşkeş çektiler ŞU ANDAKİ FAİZ POLİTİKASINDAN MEMNUN DEĞİLİM Ha söyleyeyim. Şu andaki faiz politikasından memnun musunuz? Ben değilim. Allahtan piyasa faizi kendisi oluşturup olgunlaştırıyor. Piyasanın olgunlaştırdığı faiz MB’nin çok önünde. Avrupa dün yarım puan düşürdü. Piyasalardaki gelişmeyi görüyorsunuz. Olumlu gelişti. Yatırımcı bu ülkede adımını atacaksa düşük faizle atacak. Yüksek faiz yatırımcının cesaretini ortadan kaldırır. Gelişmiş ülkelere bakıyorsunuz. ABD’de bir puan, Japonya’da eksi, İsrail’de hakeza. Bizde niçin bütün masraflarıyla 13-14-15’lere çıkıyor. Böyle şey olmaz. Finansmanın maliyeti ne kadar düşerse yatırım bu ülkede o kadar artar. 2 kere 2 dört… Her bir puana ödediğimiz faiz yılda 2.5 milyar dolar. Biz bunu ödemek zorunda değiliz. Bunun getirisini ve olmadığı takdirde kaybının ne olduğunu da düşünün. MESELE AĞAÇ DEĞİL Mesele ağaç değil. Mesele park değil. Mesele çevre değil. Mesele yolsuzluk değil. Mesele 3 Kasım 2002 öncesindeki o çarkı, o hortum düzenini yeniden diriltebilmek, kendileri için o eski günlere geri dönebilmek. Çünkü hep bundan kazanmışlar Bugünün aktörleri 12 yıl öncesinin aktörleri ile aynı. Her dönemde kazanan belli çevreler yine devredeler. HİÇ UMMADIĞIMIZ BİR ÇETE ÇIKTI Çeteleri tasfiye ettik. Geri gelmemek üzere bu çarkın dışına çıkmıştır. Ama bu sefer hiç ummadığımız, hiç tahmin etmediğimiz bir başka çete çıktı. Bu faiz çetesinin aktörü oldu. O günler geride kaldı. Eski Türkiye artık geride kaldı. Milletin her zaman kaybettiği, kriz lobisinin her zaman kaybettiği bir Türkiye yok. GERİDE KAOSTA HAYATINI KAYBEDEN GENÇLER KALDI Bundan bir yıl önce ağaç, park, çevre bahane edilerek sokağa çıktılar. Yıktılar, yaktılar, tahrip ettiler. Sonra da evlerine döndüler. Geride o kaos ortamında hayatını kaybeden gençler kaldı. Şimdi de onların istismarı var. Yaralanan polislerimiz kaldı. Türkiye’nin milyarlarca dolar kaynağı artan faize gitti. O günlerde sokağa çıkan gençler yeşil uğruna eylem yaptığına inanan gençlerin o görüntülerini servis ettiler. Herkes evine döndü. Ama fabrikadaki işçi, ihracatçı aylar boyunca bunun bedelini ödemek zorunda kaldı. Ama biz o dönemde dimdik durmasaydık ödenen bedel daha ağır olacaktı. HIZIMIZI KESEBİLİYORLARSA KESSİNLER Mısır, Suriye, Ukrayna’yı görüyorsunuz. Gençler evlerine döndü. Arkalarında enkaza dönmüş bir ülke ve binlerce ölü bıraktı. Ukrayna’da sosyal medyanın tahriklerine kapılıp sokağa çıkan gençler evlerine döndü ama arkada çok ağır bir fatura kaldı. O günlerde dimdik durmasaydık şu anda eski Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Aynı senaryoyu 17 ve 25 Aralık’ta yaşadılar. Bir dosya ile ortaya iddialar attılar. Halkbank’la ilgili hesapları vardı onu görmeye kalkıştılar. 3. Havalimanı ile ilgili hesapları vardı. Onun hızını kesmeye kalkıyorlardı. Eğer hızımızı kesebiliyorlarsa kessinler. Şimdi saat 4’te gidip temel atacağım DÜNYA ŞUANDA BİZİ KONUŞUYOR Hızlı treni provoke etmeye kalktılar. 250 noktada kablolar kesildi. Ha bu bunu durduracak mı? Hayır. Ama bu ülkede bu tür vatan hainlerinin olduğunu görmeniz için bunu söylüyorum Paralel yargı da aynısını yaptı. Ammenin, kamunun, bu milletin.. İdari yargı yardımcı olmaya çalışan bir oluşumdur. Ama bunlar hep önünü kesmeye çalıştılar. Marmaray’da da yaptılar bunu. Öyle de olsa böyle de olsa gecikmeyle de olsa yaptık. Kötü mü oldu? Dünya şu anda bizi konuşuyor. 3. Köprü’nün de önünü kesmeye çalışıyorlar YENİ BAŞBAKANLIK BİNASI YAPIYORUZ Ankara’da Başbakanlık binası yapıyoruz. Çünkü mevcut Başbakanlık binası bize yetmiyor. Başbakanlık binasının dünyada yeri, unutulmazlığı olması lazım. Ben de dedim ki ‘’Biz orayı bitireceğiz, Başbakanlık oraya taşınacak. Bunun önüne geçemezsiniz.’’ Her şeye uygun, yasalara uygun yola çıkıyorsun, birileri çıkıp önünü kesiyor. Halkbank büyüdüğü için hedef yapıldı. BURADA AMAÇ NE? Adana’da çevrilen TIR’ları bu ülke henüz sorgulamadı. Bir ülkenin istihbarat teşkilatının Suriye’ye yardım taşıyan TIR’ları neden durdurulur? Neden bunlar dünya ile paylaşılır. Burada amaç ne? Türkiye’nin bu yardım operasyonundan Türkiye düşmanları dışında kim rahatsız olur. BAŞBAKAN İÇİN ‘ÖRGÜT LİDERİ’ DEMİŞLER Hazırladıkları, sonra panikleyip imha etmeye kalktıkları iddianamede bu ülkenin Başbakanı için ‘Örgüt lideri, dönemin başbakanı’ diye ifadeler var. Kabine de kurulmuş. Bunlar elimize geçti. Bakanlar Kurulu zanlı olarak gösterilmiş. Bu belgeler görevden alınan o polislerin bilgisayarından tek tek çıkarıldı. İLK KEZ AÇIKLIYORUM Burada ilk kez açıklıyorum. Hükümeti yargılamak için kullanılacak fezlekede kriter olarak malum bir gazetenin aboneliğini kullanıyorlar. Abone değilse zanlı olarak belirtiyorlar. Benim çalışma arkadaşlarımı duydukları kinden dolayı o dosyaya koyuyorlar. Bunların belgeleri var. Hepsi ortaya çıkacak. Malum gazete sahte ihbar mektuplarıyla senaryo yazıyor. BANA BENZEYEN ARTİST ARIYORLAR Bir Avrupa ülkesinde hazırlıklar yapılıyor. Platolar hazır. Artist arıyorlarmış bana benzer. Buldukları anda çekime başlayacaklar. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde piyasaya sürmek. Hayırlı olsun. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Kaçıp saklandıkları inlerde her birini bulup adalete teslim edeceğiz. Bu darbe giirşiminin içinde kim varsa her birinden bunun hesabını soracağız. 7-8 YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR BİZE DE TAŞ ATTILAR Çözüm sürecini engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Terör devam ederse kan lobisi, biterse millet kazanacak. Denklem bu kadar basit. Diyarbakır’daki eylem sayesinde parlamentodaki bir siyasi partinin maskesi düşüyor. Anneler ağlarken onlara köpük sıkarken onlar konuşulmuyor. Ama TOMA’lardan su sıktığında o medya tahrik edercesine bunu kullanıyor. Bize de 7-8 yaşında çocukların taş attığını söyleyebilirim. Bunlar o çocukların, o kadınların arkasına saklandılar. Şimdi de 13-15 yaş arasındaki çocukları dağlara kaçırmak gibi eylemin içine girdiler. Özgürlük bağımlılık yapar. ADAYIMIZ KİM OLURSA OLSUN REFORMLAR DEVAM EDECEK 10 Ağustos’ta tarihi bir seçim yapılacak. Doğrudan halk tarafından cumhurbaşkanı seçilecek. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ekonomi olmak üzere her alana olumlu yansıyacak. Adayımız kim olursa olsun reformlar devam edecek, 2023 hedeflerine kararlılıkla devam edilecek. Şahıslar üzerinden değil ilkeler üzerinden ilerliyor politikamız. 28 Ağustos’tan itibaren kim cumhurbaşkanı olursa olsun Türkiye büyümeye devam edecek TBMM hür iradesi ile bir cumhurbaşkanı seçmek isterken Meclis dışı güç odakları farklı arayışların içine girmiştir. 89’da merhum Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olması arkasında bir çok tartışmayı getirmiştir. Özal çok ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Demirel’in de 28 Şubat döneminde üstlendiği vazifeyi biliyoruz. Son seçimde 367 kararı gibi bir hukuk garabetine imza atılmıştır.haberler.com
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Şems Ethem'in paçavrasında masa başında uydurulan haberi 'ihbar' kabul edip soruşturma açan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı Selami Hatipoğlu, Şems'in bir başka paçavrasına demeç verdi.Dün yayınlanan habere göre Başsavcı 'Basın özgürlüğüne müdahale var diyenler soruşturmamızı manipüle etmeye çalışıyor. Basın özgürlüğüne müdahale olsaydı bunları yazamazlardı' diyor.Belli ki Başsavcı'nın AİHM kararları ile ilgili olarak ciddi bir eğitime ihtiyacı var.Uydurma haberlerle bir yayın grubuna toptan bir soruşturma açmasının, Türkiye için bir üst hukuk metni olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin açık ihlali olduğundan haberdar bile değil.Başsavcı soruşturmanın Bakırköy Başsavcıvekili İdris Kurt'un başında olduğu Terörle Mücadele Bürosu tarafından yürütüldüğünü de belirtiyor.'Soruşturma kapsamında PKK ve DHKP-C terör örgütleri lehine Doğan Grubu'na bağlı TV ve gazetelerde yayınlanan tüm haberler ve köşe yazıları mercek altına alındı. Tek tek tespit edilen yayınlarda eser sahiplerinin yanı sıra sorumlu üst düzey isimler de ifadeye çağırılacak' diyor. 'Tek tek' neleri tespit ettiğini merak ettim.Bu grubun yayınlarında böyle bir tane bile haber de bulamazsınız, köşe yazısı da!
Şili Devlet Başkanı Yolsuzlukla Anılan Oğlunu Görevden Aldı
Şili Devlet Başkanı Michelle Bachelet adı yolsuzluk olaylarına karışan oğlu Sebastián Davalos’u görevden aldı.Michelle Bachelet, Devlet Başkanlığına bağlı bir kültür vakfının başında olan oğlu Sebastián Davalos’un adının bir devlet bankasından arazi alımı için 6 milyon 500 bin dolar kredi aldığı bilgisinden haberdar olmadığını savunarak “Bu bilgi bana ulaşır ulaşmaz oğlumun istifasını istedim. Bu karar bir anne olarak beni yaralasa bile devletteki görevimi yaptım” dedi.Şili devlet başkanı Michelle Bachelet herkesin ülkedeki yasalara uyması gerektiğininde altını çizerek “Bu kişi evladım bile olsa ülkede kimse ayrıcalıklı değildir. Bir devlet başkanı olarak görevim ülkede yaşayan bireylerin eşitliğini sağlamaktır” sözlerini sarf etti.Bachelet daha da ileri giderek siyasetçilerin halkın seçtiği kişiler olduğunu hatırlattı ve Şili halkının kendisine verdiği güveni ailesinden kimsenin yok etmeye hakkı olmadığını da sözlerine ekledi. Şili Devlet Başkanı Michelle Bachelet’in ayrıca savcıları göreve davet ederek oğlu Sebastian hakkındaki soruşturmada sonuna kadar gidilmesi talimatı verdiği ifade ediliyor. DHA
Gürsel Tekin: 'Kürt Meselesi Onlarca İktidarı Yemiştir, Bu İktidarı da Yiyecektir'
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, çözüm süreci ile ilgili olarak, 'Kürt meselesi onlarca iktidarı yemiştir, bu iktidarı da yiyecektir. Türkiye'nin iç barışını reye tahvil etmeye kalkışırsanız bunun bedelini sadece siz değil, Türkiye de ağır bedel öder. Sayın Davutoğlu sizi ikaz ediyorum' diye konuştu.CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, partisinin Eyüp Kemerburgaz Mahalle Temsilciliği'nin açılışına katıldı. Açılışta partinin ilçe yöneticileri ve bazı milletvekili aday adayları da katıldı. 'Ukrayna polisi gibi tutuklayacaksın'Açılış sonrası basın açıklaması yapan Gürsel Tekin, Ukrayna Acil Durumlar Bakanı Serhiy Bochkovsky ve yardımcısı Vasil Stoetskiy'nin parlamento toplantısı sürerken, kelepçelenerek tutuklanmasını örnek vererek, 'Dünyada hiçbir ülkede bir ülkenin bakanlar kurulunun 3'te biri o ülkeyi soymamıştır. Her ne kadar 4 tanesi suçüstü yakalanmış olsa da. Türk polisine sesleniyorum; Soyguncuları koruyorsun ama bu soygunculara direnç gösterenlere gaz sıkıyorsun. Senin direnç göstereceğin yer Ukrayna polisi gibi, gideceksin bu hırsızları, yasanın sana vermiş olduğu yetkiye dayanarak tutuklayacaksın. Ukrayna'da yolsuzluğa bulaşma ihtimali olan bir bakanı kabineden çıkardılar. Bizde ne oldu? Tüm Türkiye'nin hukuk sistemini değiştirerek, bu yolsuzlukları yapan insanları kurtarma arayışına girdiler' diye konuştu. 'O mühendis kadar onurlu olun'Konuşmasında İzmit Körfezi'nde inşaatı süren köprüde halatın kopması sonrası intihar eden Japon  Başmühendis Kishi Ryoichi'yi hatırlatan Gürsel Tekin,  'Siz intihar etmeyin ama en az o mühendis kadar onurlu, haysiyetli ve şerefli olun' dedi. 'Yolsuzluğun haritasını hazırladık'2011 yılından beri Türkiye'nin organizeli bir şekilde nasıl soyulduğunu harita haline getirdiklerini söyleyen Tekin, haritayı basın mensuplarına gösterdi. Tekin haritada, İstanbul'un 100 binlik planında bir şehrin parsel parsel nasıl ve kimlere satıldığını, hangi planlarda neye dönüştürüldüğünün bütün bilgilerinin yer aldığını ileri sürdü. Tekin haritada, 1999 depreminden sonra kentsel dönüşüm için kamuya ayrılan bir yerin kalmadığını anlatarak, 'Nerede bunlar? Bunların hepsinin sahipleri burada yazıyor' dedi. İstanbul'da bu yolla en az 100 milyar dolar talan olduğunu dile getiren Tekin, 'Ankara'da en az bu kadar, Kayseri'de, Konya'da en az bu kadar' diyerek arazilerdeki yolsuzlukların nasıl yapıldığını anlattı. Tekin, 2 milyon 800 bin dolara bir iş adamına satılan arazinin değerinin emsalinde yapılan değişiklikle 400 milyon dolara çıktığını belirtti. Savcılara seslendi: 'Soruşturmayı organize edilmiş bilirkişi müessesesine bırakmayın'AK Parti Sözcüsü Bülent Arınç'la, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında yaşanan tartışmanın ardından savcılığın soruşturma başlattığını anlatan Tekin, savcılara seslenerek, 'Sakın ha, bu soruşturmayı organize edilmiş adliyelerdeki bilirkişi müesseselerine bırakırsanız buradan sonuç alamazsınız. Size adres veriyorum; Mimarlar Odası, Plancılar Odası ve Çevre ve Şehircilik Mühendisleri Odası. Bu üç odadan bütün bu bilgileri alabilirsiniz. Bu sağlıklıdır ve yol haritanızda size çok yardımı olacaktır. Aksi takdirde bilirkişi müesseselerine göndereceksiniz, onlar da bakanlıklara. Bakanlıklar zaten bunların iş ortakları' dedi. 'Hırsızın başı olarak sizi ilan ederiz'Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Arınç-Gökçek kavgası sonrası tartışmayı 'kapatın' dediğini hatırlatan Tekin, 'Neyi kapatacaksınız? Hısızlığı, yolsuzluğu kapatacaksınız. Eğer bir ülkenin Başbakanı, eğer onuru, şerefi, haysiyeti varsa, kendi hükümet sözcüsünün işaret ettiği talanı, ‘derhal bunu soruşturun' demiyorsa bu ülkedeki talanın tek mimarı da o Başbakanın ta kendisidir. Sayın Davutoğlu, siz hırsızlığın içinde olmayabilirsiniz. Ama hırsızlara göz yumuyorsanız, hırsızın başı olarak sizi ilan ederiz. Bu hırsızlıkları bu talanı kapatacaksın, sonra Allah'ın secdesine duracaksın, dua edeceksin. Kimseyi kandıramazsınız' diye konuştu. 'Emeklilerden sonra sıra taşeron işçilere ve esnafa gelecek'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, yılda iki bayram emeklilere vermeyi vaat ettiği paranın toplamının yılda 25 milyar dolar olduğunu ve Başbakanın, 'Bu parayı nereden bulacaksınız?' diye sorduğunu belirten Tekin, şunları söyledi: 'Para var, para fazlasıyla var. Uluslararası bir kuruluş Türkiye ile ilgili 87 milyar Euro yolsuzluk yapıldığını ifade ediyor. Bu ne demektir; ortalama 10 yıl emeklilerin maaşları çalınmış demektir. Şimdi taşeron işçilere de gelecek, esnafa da gelecek, bunların hepsinin parası hazır, paraları planlanmıştır. Ama sen ve senin kabinen bunların hesaplarını verecektir.'   'Kürt meselesi onlarca iktidarı yemiştir, bu iktidarı da yiyecektir' Çözüm süreciyle ilgili bir soru üzerine Tekin, şunları söyledi:'Ben eski Başbakanın deyimiyle başlamak istiyorum. 'Çözüm sürecini bozanlar, sürece engel olanlar vatan hainidir' demişti. CHP olarak elbette biz başından beri barış ve kardeşlik isteriz, çözüm isteriz, silahların susmasını isteriz. 'Ne yapacaksanız yapın ama vatandaşı rahatsız edebilecek boyutlara getirmeyin' dedik. Bunlar diyor ya, ‘Benim bilgim yok' buna inanmayın. Dolmabahçe görüşmesinden iki gün sonra eski Başbakanın  önüne bir kamuoyu yoklaması geliyor. Her ikisinde de AKP'nin oyları yüzde 40'ın altında görülüyor. Yüzde 40'ın altında görünce o telaşla 'milliyetçi hassasiyetleri olan vatandaşları nasıl kandırabilirim' kaygısıyla çıkıyorsun ‘bu mesele yok' diyorsun. Sen var desen ne olur yok desen ne olur? Bütün bu mesele, Kürt meselesi onlarca iktidarı yemiştir, bu iktidarı da yiyecektir. Bu meseleyi reye tahvil etmeye kalkışırsanız, sakın ha Türkiye'nin iç barışını reye tahvil etmeye kalkışırsanız bunun bedelini sadece siz değil, Türkiye de ağır bedel öder. Sayın Davutoğlu sizi ikaz ediyorum.'Tekin, İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na da değinerek, 'Bu güvenlik yasası dedikleri sıkıyönetim yasasının tek amacı sandıklara nasıl darbe yapabilirizdir' diyerek sözlerini tamamladı. DHA
MHP Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Yayınladı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin il ve ilçe yöneticilerine gönderilmek üzere 8 maddelik genelge yayınladı. Provokasyon uyasının yapıldığı ve AKP hükümetinin eleştirildiği genelgede, “Cumhurbaşkanı Seçim sürecini sabote etmek, krize sokmak için bazı mihrakların tetikte beklediği şüphe götürmez bir gerçektir” denerek, çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu’nun milletin her ferdine anlatılması istendi. Yayınlanan genelge şöyle: AZİZ MİLLETİMİZ İÇİNDEN KUŞATILMIŞ, İÇERİDEN İHANETE UĞRAMIŞTIR Türkiye uzun zamandır; adı konulmamış bir krizin, ilan ve itiraf edilmemiş bir bunalımın tesiri altında kıvranmakta, kopkoyu bir esaretin pençesinde can çekişmektedir. AKP hükümetiyle geçen 12 yılın bilançosu yabancılaşma, yasak, yalan, yıkım, yozlaşma, yolsuzluk ve yoksullukla temellenmiştir. Geçen yıllar boyunca Türk milleti yok sayılmış, Türk tarihi reddedilmiş, Türk bayrağı indirilmiş, Türk vatanı bölücülerin taarruzuna uğramıştır. Milli ve manevi değerlerimiz çok açık, çok tehlikeli, çok aktörlü saldırıların hedefi olmuştur. AKP’yle birlikte PKK mevzi elde etmiş, bölücü odaklar cesaret kazanmış, bebek katili mevki, statü ve itibar payesi alarak siyasal bir figür mertebesine adım adım çıkarılmıştır. Başbakan Erdoğan dönemsel iktidar gücünü millet lehine ve yararına kullanmaktansa, Türk ve Türkiye düşmanlarının çıkarları için seferber etmiştir. Bu yüzden aziz milletimiz içinden kuşatılmış, içeriden ihanete uğramıştır. Başbakan ve hükümeti adaleti örselemiş, kardeşliği sekteye uğratmış, birlikte yaşama iradesini hançerlemiştir. Ülkemiz ve demokrasimiz tarihin en vahşi, en zalim, en sinsi tertip ve tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Başbakan Erdoğan siyasi varlık ve geleceğini teröristlere, küresel çetelere, para ve servet avcısı lobilere, üzerimizde hesap ve hevesleri olan batılın bekçilerine aynısıyla bağlamış ve sabitlemiştir. Başbakan ve hükümetiyle geçen 12 yılda; Fitne kazanı fokur fokur kaynamış, iftira ateşi alabildiğine körüklenmiştir. Küfür ve hakaret zirveye tutunmuş; haksızlık, hukuksuzluk ve hıyanet sel gibi yayılmıştır. Doğruluk ve dürüstlük gözden düşmüş, haram ve hırsızlık el üstünde tutulmuştur. Şiddet ve asayişsizlik kontrolden çıkmış; uyum, uzlaşma, hoşgörü ve anlaşma hasletleri kaybetmiştir.” BAŞBAKAN TERÖRİSTLERİN ÖZERKLİK İSTEKLERİNE, OTONOMİ BEKLENTİLERİNE YEŞİL IŞIK YAKMIŞTIR Başbakan Erdoğan ‘ezberleri bozuyoruz’ diyerek, Türkiye’nin sosyal dokusunu yaralamış, tarihi yürüyüşünü yavaşlatmıştır. ‘Geçmişle yüzleşiyoruz, yanlışlarla hesaplaşıyoruz, ileri demokrasiyi getiriyoruz, hayalleri gerçekleştiriyoruz’ sözleriyle aziz ecdadımızın kutlu mirasını küresel akbabalara, bölgesel terör örgütlerine peşkeş çekmiştir. ‘Açılım yapıyoruz, çözüyoruz, barışıyoruz, görüşüyoruz, milli birlik ve kardeşliği tesis ediyoruz’ iddialarıyla PKK terör örgütüne altın tepsi üzerinde Türkiye’yi ikram etmiştir. TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen, madde madde kabul edilen sözde “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı” Türkiye’nin onyıllardır sürdürdüğü terörle mücadelesini hiçe sayan bir zillet ve rezalet olarak tarihe geçmiştir. İhanete ortak olanları, teröre yüz sürenleri, PKK’yla kurulan pazarlık masalarında Türkiye’yi satanları hukuki, idari veya cezai sorumluluktan muaf tutma arayışı asla sonuç vermeyecektir. Dünyanın hiçbir medeni ve güçlü ülkesinde kanun çıkararak terörün sonlandığı, bölücülüğün pes ettiği veya emellerinden vazgeçtiği görülmemiştir. Yine Dünyanın hiçbir iddialı ve kudretli devleti teröristlerin her istediğini normal görüp makul bularak huzur ve selamete kavuşamamıştır. Bölünerek güçlenmiş, milli tez ve kabullerinden tavizler vererek dirliğe ulaşmış, atalarına sırt dönerek talihi açılmış bir ülkeye tarih henüz sahne olmamıştır. PKK’nın taleplerini hazmettire hazmettire karşılamak, statü ve kimlik konusundaki dayatmalarını etap etap sonuçlandırmak milli ve üniter devlet yapımıza ölüm fermanı yazmakla eşdeğerdir. Başbakan teröristlerin özerklik isteklerine, otonomi beklentilerine yeşil ışık yakmıştır. Başbakan İmralı canisinin çetesiyle birlikte affına el altından vize vermiş ve bunu pazarlıklarla takvime bağlamıştır. PKK’lı militanların sözde eve dönüşü, sosyal yaşama katılımı ve uyumlarının temini konusunda TBMM’in kutlu iradesini alet etmiş, millet vekâletini kötüye kullanmıştır. Şu günlerde Meclis’te, AKP’nin sayısal çoğunluğuyla kanunlaşan PKK’nın talep listesi Türkiye Cumhuriyeti’nin mahvına, Türk vatanın parçalanmasına tamı tamına yasal kılıf hazırlama çabasıdır. CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMASI BİLE BAŞLI BAŞINA SKANDAL VE AYIPTIR Türkiye, Erdoğan eliyle bölünme kulvarına sokulmuştur. Ve bu bölünme süreci tek milletin idamı, tek vatanın imhası, tek devletin itlafı, tek bayrağın inkarı, tek dilin iflasından başka herhangi bir netice doğurmayacaktır. PKK’nın önce özerklik, ardından federasyon, daha sonra konfederal, en sonunda da bağımsız Kürdistan amacına Erdoğan şevkle hizmet etmektedir. Kürdistan’ı zımnen tanıyan, Barzani’ye övgüler düzen, millet hasımlarına methiyeler yağdıran bu zihniyetin, Cumhurbaşkanı adayı olması bile başlı başına skandal ve ayıptır. Bu itibarla Erdoğan milletin değil, milliyetsizlerin, vatansızların, millete cephe alan geniş bir şer koalisyonun ‘parlak adamı’dır. Erdoğan milli iradenin ya da milli gücün değil; milli değerlerin, manevi emanetlerin karşısındaki yegâne adamdır. KÜRT KÖKENLİ KARDEŞLERİMİZ ALÇAK TELKİNLERE KAPILMAYACAKTIR Başbakan İmralı canisiyle başkanlık konusunda fikir birliği halindedir. Başbakan; Barzani, İşçi Partisi, HDP, yandaş medya, havuzcu işadamları, DHKP-C, IŞİD, El Kaide, İmralı canisi, İsrail ve Müslüman katilleriyle ortaklık içindedir. Haçlı hesaplarının yedeğinde, zalim niyetlerin kuyruğunda, Türk ve Cumhuriyet düşmanlığının peşinde kim varsa Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması için mücadele vermektedir. HDP’nin adayı olarak ön plana çıkmış Eşbaşkan, Başbakan ve partisinin piyonu olarak kapalı kapılar arkasında desteğini belirli şartlar doğrultusunda vaat etmiştir. AKP; HDP ve PKK’yla Türkiye’nin parçalanması konusunda uzlaşmış ve anlaşmıştır. İradesini Kandil’e, varlığını canilerin emrine seneler evvel devreden malum Eşbaşkanın, BOP Eşbaşkanıyla gizli ihanet nikahı kıyması Kürt kökenli kardeşlerim tarafından hoş görülmeyecektir. Şunu bir defa bilmek lazımdır ki, bin yıllık kardeşliğin aziz emaneti olan Kürt kökenli kardeşlerimin ne HDP, ne BDP, ne PKK, ne AKP ne de İmralı’daki emzikli bebek katili temsilcisi değildir. Kürt kökenli kardeşlerim istismara aldanmayacak, isyana davet eden alçak telkinlere kapılmayacaktır. Oynanan oyunları bozacak, yazılan senaryoları inanıyorum ki yırtıp atacaklardır. Yine inanıyorum ki, 10 Ağustos’ta tercihlerini birlikten, istikrardan, iffetten, bütünlükten, huzurdan ve kardeşlikten yana kullanacaklardır. Artık Kürt kökenli kardeşlerimin uyanış şafağı sökmüş, silkinip, doğrulma ve üzerlerindeki ağırlığı fırlatıp atma zamanı gelip çatmıştır. Doğu ve Güneydoğu üzerinden çıkar sağlayan yabancı uşakları, emperyalizme keşif kolu sağlayan fesat yuvaları Kürt kökenli kardeşlerimin dirilişiyle, vahdet kararıyla hüsrana uğrayacaklardır. Çünkü bölünmenin, ayrı düşmenin, küsmenin, kopmanın, ufalanmanın, dilimlere ayrılmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacaktır. Bu nedenle Erdoğan’ın HDP’yle gayri meşru temas ve beraberliği ters tepecektir. CUMHURBAŞKANI OLURSA, SEÇECEĞİ KUKLA BAŞBAKANLARLA DİKTATÖR OLMA YOLUNDA HIZLA İLERLEYECEKTİR Türkiye’nin karşısında toplanan, Türk milletinin aleyhine faaliyet gösteren tüm mihraklar için Erdoğan son şans, son eşik, son ümit, son adamdır. Bunun için Cumhurbaşkanı olması maksadıyla içte ve dışta çok faal bir lobi çalışması karanlık bir kampanya eşliğinde yürütülmektedir. Başbakan Erdoğan bölücülüğün aynı zamanda vitrin süsü, aynı zamanda vesaiti, aynı zamanda da vokalisti olmaya istekli ve adaydır. 12 yıldır sürdürdüğü Başbakanlık göreviyle Türkiye’yi perişan eden Başbakan’ın yarım kalan darbesini, yarım kalan saldırılarını tamamlamak için Çankaya’yı bir fırsat gördüğü neredeyse kesindir. Ne var ki, Başbakan hala 17-25 Aralığın hesabını verememiştir. Hala rüşvetçi bakanlarıyla ilgili Meclis Soruşturmasını savsaklamaktadır. Hala ayakkabı kutularını, yatak odalarında bulunan para kasalarını, villaları, villalardan çıkan milyar dolarları izah edebilmiş, bu kapsamda aklanmış da değildir. Başbakan’ın sicili kapkaradır. Ve bu sicil Cumhurbaşkanı olmaya hukuken, ahlaken, vicdanen engeldir. Tarafsız Cumhurbaşkanı olmayacağını söyleyen, rehavete kapılmayacağını ileri süren Başbakan’ın işlediği onlarca anayasa suçu elbette yakasından düşmeyecek, peşini bırakmayacaktır. Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olduğu taktirde tarafsız kalmayacağına dönük ifadeleri de bizatihi Anayasa aykırıdır. Yol, köprü, havalimanı yapma polemikleriyle Cumhurbaşkanı’nın görevlerini sulandıran Başbakan’ın, daha düne kadar “devlette çift başlılığa izin vermem, yetkilerimi kimseyle paylaşmam” sözleri unutulmuş değildir. Anlaşılan Çankaya’ya çıkarsa ihalelere fesat karıştırmaya ve yandaşları kollayıp hukukun kanına giren malum işadamlarından yüzde almaya devam edecektir. Başbakan, şayet Cumhurbaşkanı olursa, seçeceği kukla başbakanlarla diktatör olma yolunda hızla ilerleyecektir. AKP’ye oy veren aziz vatandaşlarım, AKP’de görev yapan vicdanlı milletvekili ve yönetici arkadaşlarım derin Erdoğan komplosunun farkına varmalıdır. Bilinmelidir ki, hırsızlığa adı karışmış, soyguna azmetmiş, ihanete tam teşebbüs etmiş bir şahsın Cumhurbaşkanı veya adayı olması Türk milletine pahalıya mal olacaktır. Bu itibarla Erdoğan masalı, Erdoğan serüveni sandıkta bitirilmelidir. BAŞBAKAN’IN MİLLETİN KESESİNDEN SEÇİM MASRAFLARINI KARŞILAMASI AHLAKSIZLIĞIN İLERİ BOYUTUDUR Ayrıca Başbakan’ın devletin bütün imkanlarını Cumhurbaşkanı olmak için kullanması, milletin kesesinden seçim masraflarını karşılaması ahlaksızlığın, kural ve insaf tanımazlığın ileri boyutudur. Başbakan’ın emrinde devletin uçakları, helikopterleri, otobüsleri, otomobilleri, valileri, kaymakamları, memurları sıra sıra dizilmiştir. Buna karşılık Türk milletinin sesi ve nefesi olmaya aday, büyük bir uzlaşmanın eseri olarak temayüz etmiş Sayın Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu kısıtlı ve dar imkanlarla demokrasi mücadelesini sürdürmektedir. Sayın İhsanoğlu sadece beş siyasi partinin değil, milli iradenin ortak çatısı, ortak kararıdır. Sayın İhsanoğlu Türkiye’nin adayı, masumların nidası, mazlumların hamisi, sessiz milyonların tercümanı, kenara itilenlerin rüyası, horlananların davacısı, küçümsenenlerin alacaklısı, Anadolu bozkırlarının çığlığıdır. Sayın İhsanoğlu milletin safında, milletin yanında, milletin hizmetinde bir değer iken; Erdoğan despotluğun, art niyetin, vefasızlığın, vizyonsuzluğun, çalmanın, kaba gücün, baskının, zorbalığın çirkin yüzüdür. Kucaklaşmak ve buluşmak için Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olmalıdır. Kutuplaşmayı bertaraf etmek için Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanlığına seçilecek en doğru, en meşru, en doğal, en layık isimdir. GEÇMİŞTE UYGULANMIŞ BAYAT SİYASET OPERASYONLARININ TEKRAR DOLAŞIMA SOKULDUĞU ANLAŞILMAKTADIR Cumhurbaşkanı seçimi yaklaştıkça maksatlı ve belirli gayelere yönelik tartışma ve dedikoduların arttığı gözlenmektedir. Özellikle partimize ve davamıza gönül veren milyonlara yönelik geçmişte uygulanmış bayat siyaset operasyonlarının tekrar dolaşıma sokulduğu anlaşılmaktadır. Bundan dolayı bazı hususların açıklığa kavuşturulması ve ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması acil ve gerekli görülmüştür. Genelgede, “Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanyasını yürütmek için Türk siyasetinin beş güzide partisinin katkılarıyla bir Seçim Koordinasyon Merkezi teşekkül ettirilmiştir” denilerek, şu maddelere yer verildi: 1) İlk turu 10 Ağustos 2014′te yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçimine katılacak şahısların müracaatları 29 Haziran 2014 tarihinde başlamıştır. 30 Haziran 2014 tarihinde seçimlere katılma yeterliliği olan siyasi partiler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit ve ilan edilmiştir. 3 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı adaylığına başvurunun son günü olarak belirlenmiştir. 8 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı Seçimi nedeniyle aday gösterilenlere ilişkin geçici aday listesi Yüksek Seçim Kurulu tarafından Resmi Gazete’de ilan edilmiştir. Bu tarih adaylara yönelik itirazların da başlangıcıdır. Nihayetinde 11 Temmuz 2014 Cuma günü Cumhurbaşkanı kesin aday listesi Resmi Gazete’de duyurulacak, aynı anda propaganda dönemi de başlayacaktır. Başbakan Erdoğan ile HDP Eşbaşkanı olan şahsın Cumhurbaşkanı adaylığının sorunlu ve tartışmaya açık olduğu daha önce tarafımızca ifade edilmiştir. Yapılan itirazların sonucu ne olursa olsun, tüm parti teşkilatlarımız, tüm dava arkadaşlarımız var güçleriyle ve heyecanla Sayın Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçim kampanyasına aktif destek vereceklerdir. Mahalli düzeydeki karşılama, tören, ziyaret, toplantı, miting ve benzeri çalışmalara gerek yöre milletvekillerimiz, gerek MYK üyelerimiz, gerekse de teşkilat yöneticilerimiz en üst düzeyde iştirak edeceklerdir. Bu konunun takip ve temininden Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı müştereken sorumlu olacaklardır. 2) Cumhurbaşkanı seçiminin daha önce TBMM’de yapıldığı bilinmektedir. Bu seçimin doğrudan doğruya ve ilk defa millet tarafından yapılması usul açısından bazı aksaklıklara, bazı sorunlara, bazı anlaşmazlıklara sebebiyet verebilecektir. Bu itibarla kampanya dönemi boyunca çok dikkatli olunacak, bilhassa sandık güvenliğine önem verilecek, haksızlık ve usulsüzlüklerle başa çıkabilmek için olağanüstü mücadele sergilenecektir. Tüm teşkilatlarımız Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’nın tavsiye, bilgilendirme ve talimatlarına riayet edeceklerdir. 3) Cumhurbaşkanı seçim sürecini sabote etmek, krize sokmak için bazı mihrakların tetikte beklediği şüphe götürmez bir gerçektir. İçimize sızan bazı AKP kontrollü unsurların ve devlet içinde yuvalanmış karanlık odakların değişik platformlarda provokasyonlara kalkışma ihtimali yabana atılmamalıdır. Bu vesileyle hiçbir dava arkadaşımız herhangi bir gerginliğin, herhangi bir çatışmanın, herhangi bir çekişmenin taraf ve faili olmayacaktır. Tüm çalışmalar demokratik sabır ve nezaket içerisinde sürdürülecek, milletimizin her ferdine Cumhurbaşkanı adayımız sayın Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu tanıtılacak ve anlatılacaktır. 4) Başbakan Erdoğan ve hükümetinin Cumhurbaşkanı Seçim sürecinde algı operasyonlarından medet umacağı, bu maksatla sinsi taktik ve stratejileri devreye sokacağı bugünden bellidir. Geçmişte benzerlerine rastlanan kamuoyu yönlendirme kurnazlıklarına ısrarla ve tekraren tevessül edilecektir. Hatta bu konuda ilk çalışmalar hükümetin kol kanat gerdiği, rüşvet ve haram parayla beslediği havuz medyası tarafından başlatılmıştır. Yandaş medya ve AKP güdümündeki sosyal medyada partimize oy veren değerli kardeşlerimizden bir bölümünün Erdoğan’a kayacağı hayasızca gündemde tutulmaktadır. Açıkça Türklük ve milliyetçiliğe mahsurlu ve şaşı bakışta İmralı canisiyle aynı fikri maziden gelen, PKK’nın yedek parçası olan çevrelerin bu ipe sapa gelmez ham ve ucube hayali MHP’nin hedefte olduğuna işarettir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e kafatasçı, katil, Fatiha bilmeyenler, namaz kılmayanlar, oruç tutmayanlar, ırkçı, faşist, morg bekçisi, vagon, şerefsiz, alçak, adi küfürleriyle hakaretler eden PKK havarisi Erdoğan’a en ufak bir destek verilmesi varoluşumuzun inkarıdır. Başbakan’ın ‘Ülkücü kardeşlerim’ diyerek oy hesapları yapması düştüğü derin çukurun, koltuk uğruna nasıl bir şahsiyet fukarası olabileceğinin net ispatıdır. Bu bayağı propagandanın püskürtülmesi için herkes teyakkuz halinde olacaktır. Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilmek için dava arkadaşlarımızı ve gönüldaşlarımızı çirkefçe aldatmanın ve akıllarını çelmenin basitliğine kapılmıştır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket dününe, fikriyatına, şeref ve namus bildiği değerlerine kast etme niyetinde olan 17-25 Erdoğan’ı çok iyi bilmektedir. TC’yi silen, Andımızı kaldıran, ‘Ne Mutlu Türküm Diyeneö sözünü şeytanlaştıran, milliyetçiliği ayaklar altına alan, onbinlerce vatan evladının katilleriyle müzakere çadırında kucak kucağa oturan Erdoğan’a Milliyetçi- Ülkücü Hareket’ten bir oy bile gitmesi söz konusu değildir. Aksine, gelişmeler AKP’ye oy veren değerli vatandaşlarımın Erdoğan’a yüz çevirecekleri, Sayın İhsanoğlu’na destek verecekleri yönündedir. Bu çerçevede AKP medyasında çıkan, internet ortamında servis edilen hiçbir beyanata, kafa karıştırıcı açıklamaya, habere, yoruma, partimizin sağlam bünyesini yıpratmaya yönelik kara kampanyalara itibar edilmeyecektir. Medya, Tanıtım ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı basın ve yayın organlarındaki AKP tuzağını ve komplosunu çok yakından takip edecek, gerekli müdahaleyi anında yapacaktır. MHP’yi akıllarınca dizayn etme, yön verme, içten içe kemirme fikri taşıyan AKP maşaları, yandaş medya asalakları çok sıkı şekilde izlenecek, lazım gelen her mücadele sergilenecektir. 5) Yine AKP’nin gölgesine yatan yalaka ve satılmış medya, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bazı sözlerini silah gibi kullanarak özellikle partimizle çelişkiye düştüğünü yazıp çizmektedir. Sayın İhsanoğlu bir partinin değil, milletin adayı olup siyasi bir kaygı gütmeksizin herkese, her kesime seslenmek durumundadır. Sayın İhsanoğlu siyasi mensubiyet taşımayan, siyasi bir hedefle hareket etmeyen, herkesin ortak görüşünü yansıtma iddiasında olan kaynaştırıcı, birleştirici ve uzlaştırıcı bir Cumhurbaşkanı adayıdır. Bu nedenle asılsız ve yersiz sözlerle Sayın İhsanoğlu’nu destekleyenlerin şevkini kırmaya, arasını açmaya dönük AKP kumpasına karşı çok hazırlıklı olunacak, hiçbir şekilde aleyhte icra edilen propagandalara aldırış edilmeyecektir. 6) Cumhurbaşkanı Seçim sürecinde Genel Merkez duyuruları, açıklamaları, bildirileri, mesajları yakından takip edilecek, tüm açıklamalar bu çerçeveyle sınırlı kalacaktır. 7) Seçim kampanyası süresince belirlenmiş slogan, flama, logo, afiş, döviz gibi materyallerin yeknesaklık içinde kullanımı sağlanacaktır. 8) Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin olarak yayımlanan 18 Nisan 2014 tarihli Genelge hükümleri de geçerliliğini korumaktadır. Umut ve temenni ediyorum ki, Türk milleti 10 Ağustos’ta adaleti, hakkaniyeti ve beraberliği tercih edecektir. Cumhurbaşkanı Seçimi Türkiye’ye musallat olan belaların defi için tarihi bir karar anıdır. Aziz milletimiz istikbalini oylayacak; cepheleşmeye, çözülmeye, çürümeye ve dağılmaya karşı muhabbeti, kardeşliği, esenliği, tecrübeyi, huzuru, sakinliği, tavizsiz iradeyi seçecektir. Bu düşüncelerle tüm dava arkadaşlarıma üstün başarılar diliyorum. Cenab-ı Allah bizleri mahcup etmesin diyorum. Mübarek Ramazan ayının bereket ve rahmeti hepinizin üzerine olsun. Yolunuz ve bahtınız açık olsun. Rabbim yar ve yardımcınız olsun. (DHA)