Görüş Bildir

İsmail Saymaz Haberleri

İsmail Saymaz ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İsmail Saymaz ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

17 Eylül Salı Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya?' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 17 Eylül Salı akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
İzmir'de, Kobani Eylemcisini Linç Eden Herkes Serbest
İzmir'deki Kobani eylemleri sırasında Ekrem Kaçaroğlu adlı yurttaşı silahla ve darp ederek öldürdükleri gerekçesiyle gözaltına alınan 4 kişinin tamamı serbest kaldı.İzmir ’deki Kobani gösterilerinde Ekrem Kaçaroğlu adlı yurttaşı ateş ederek ve linç ederek öldürdükleri iddiasıyla ikisi kardeş ve tamamı akraba olan dört kişi gözaltına alınmıştı. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre TOMA’lar tarafından kaydedilen görüntülere göre Kaçaroğlu’na yerdeyken tekme atan ve tahta fırlatan iki kişi tutuklanırken, tüfekle sokaklarda koşturup ateş açan iki kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu karardan iki ay sonra, tutuklu iki saldırganın da serbest bırakıldığı ortaya çıktı.Hakimlik, Kaçaroğlu’nun silahla öldürüldüğünü ifade ederek, tekme atan tutukluların ise ancak kasten yaralama ile suçlanabileceğini ifade etti. Dahası kararda, silahla ateş ettikleri saptandığı halde aynı hakimlikçe tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan iki ayrı şüphelinin varlığına dikkat çekildi. Oysa saldırganlarla akraba olan bu iki şüpheli de “yeterli delil olmadığı için” daha serbest bırakılmıştı.İzmir Bornova’da, geçen yıl 7 Ekim’deki Kobani gösterileri sırasında 38 yaşındaki Ekrem Kaçaroğlu, iddiaya göre milliyetçi bir grup tarafından başından kurşunla vurulup linç edilerek ağır bir şekilde yaralanmıştı. Çay ocağı işleten Kaçaroğlu, 10 gün sonra hayatını kaybetti. Kaçaroğlu’nun ölümü sonrası TOMA görüntülerine istinaden R.A. ve K.A. kardeşler ile akrabaları olan S.D. ve M.K. gözaltına alındı.Görüntülere göre, yerde yatan Kaçaroğlu’na tekme attığı görülen K.A. ve M.K. tutuklanırken, diğer iki kişi serbest bırakıldı.'Karslıyız, bu olaylara prim vermeyiz'Şüphelilerden 29 yaşındaki R.A., TOMA görüntülerinde, üzeri çıplak halde elinde tüfekle TOMA aracı önünde koşarken ve havaya ateş ederken görüldü. İki çocuk babası A., ifadesinde, kalabalık bir grubun evlerini taşladığını iddia ederek, “Karslı olmamız ve bu olaylara prim vermememizden dolayı evlerimizi taşlayarak, olayların içine bizi çekmeye çalıştılar” dedi.Evlere saldırılması üzerine mahallelinin, “canını korumak ve evlere zarar gelmesini önlemek” amacıyla müdahale ettiğini iddia eden A., dışarıdan silah sesleri gelmesi üzerine dedesine ait tüfeği alıp sokağa çıktığını anlatarak, “Mahalle sakinleri bu grupla birbirine taş atıyordu. Pazar yerinde birbirimize bir süre taş attık. Grubun evlerimize yaklaşarak ailelerimize zarar vermesini engelledik” dedi.TOMA’nın sokağa girdiği an kalabalığın içinde olduğunu belirten A., “O sırada TOMA ile birlikte karşı gruba doğru hareket halindeyken tüfekle havaya bir el ateş ettim. Ateş ettikten sonra yeterli sayıda polis gelmesi üzerine tüfeği katlayıp koltuğumun altına aldım. Bir süre bekleyip dedemin evine gittim. Tüfeği bıraktıktan sonra pazar yerine gittim. Yerde yatan bir şahıs gördüm. Etrafı çok kalabalıktı. Ancak ben yanına gitmedim, uzaktan izledim” dedi. A., gruba doğru değil, havaya ateş ettiğini ifade ederken, “Ben tüfeği karşı grubun olduğu yöne doğrultmadım. Sadece TOMA’nın önünde koşarken bir kez havaya ateş ettim” dedi.R.A.’nın 19 yaşındaki kardeşi K.A. da TOMA’nın görüntülerine, “elinde uzun siyah bir cisim” ile girdi. Aktaş, pazar yerinde karşı karşıya geldikleri diğer grupla bir-bir buçuk saat boyunca birbirlerine taş attıklarını belirterek, “Biz 20-25 kişi vardık. Grubun sürekli üzerimize gelmesinden dolayı püskürtmek ve kendimizi korumak amacıyla taşla karşılık verdik. Taş atma sırasında 2-3 el silah sesi duydum. Ancak gerçek silah mı, yoksa kuru sıkı silah mı, bilmiyorum. Ben herhangi bir kesici, delici ya da ateşli suç aleti kullanmadım. Bizim gruptan kimin havaya ateş ettiğini bilmiyorum” dedi.Ağabeyinin karşı grup tarafından sıkıştırılması üzerine akrabası S.D.’nin silahla havaya iki el ateş ettiğini savunan K.A., “Ağabeyim tehlikede olduğunu fark edince hedef gözetmeden havaya doğru iki veya üç el ateş etti. Karşı grup silah sesini duyunca ağabeyimi taşlamayı bıraktı. S.D. olmasaydı grup bizi linç edecekti” dedi.'Mahalle halkı' linç etmişS.D., TOMA müdahalesi sırasında bir süre aracın arkasından gidip geri döndüğünü, “mahalle halkının” kalabalık şekilde yerde yatan bir kişiye vurduklarını gördüğünü anlattı. Dinçer, “Ne olduğunu anlamak için gruba yaklaştığımda, yerde yatan, karşı gruptan olduğunu düşündüğüm, ancak daha önceden tanımadığım bir şahsa vurduklarını gördüm. Kalabalığa daha fazla vurmamaları için telkinde bulundum” dedi. TOMA’nın püskürttüğü grubun taş ve sopalarla tekrar mahalleye doğru koşarak geldiğini görmesi üzerine belindeki kuru sıkı silahla havaya iki el ateş ettiğini ifade eden D., “Benim amacım, mahalleye saldıran grubu silah sesiyle korkutarak, mahalleye girmelerine ve canımıza kastetmelerini engellemekti. Ben kimseye vurmadım” dedi.Üç şüpheliyle hem komşu hem akraba olduğunu kaydeden 27 yaşındaki M.K. ise sokakta tanımadığı bir kişiyi yerde yatarken gördüğünü belirterek, “Ben ve diğer akrabalarım yerde yatan şahsın yanına gittik. Ben olayın kızgınlığıyla yerde yatan şahsa tekme attım. Daha sonra karşı gruptan birçok şahsın bizlere karşı müdahalelerinden dolayı yerde yatan şahsın başından ayrıldık” dedi.İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi, “mağdurun ne şekilde ve kim tarafından yere düşürüldüğünün bilinmediği ancak yerdeyken yaralıya eylemde bulundukları” için K.A. ve M.K.’nin tutuklanmasına hükmetti. Silahla ateş eden R.A. ve S.D.’nin mağdura eylemde bulunduklarına dair yeterli, güçlü delil elde edilemediğinden tutuksuz yargılanmalarına karar verildi.'Silahlılar çıktı, siz de çıkın'Bu arada, avukatları tarafından K.A. ve M.K.’nın tutukluluk hallerine itiraz edildi. İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliği geçen 9 Aralık’ta verdiği kararda, görüntülerde M.K.’nın maktüle tekme atarken, K.A.’nın da elindeki sopayı fırlatırken görüldüğünü kaydetti. Kararda, Kaçaroğlu’nun silahla öldürüldüğü belirtilerek, daha önce serbest bırakılan R.A. ve S.D.’nin silahla ateş etmiş oldukları, bu nedenle tutuklu K.A. ve M.K. hakkında ancak kasten yaralama suçundan işlem yapılabileceği ifade edildi. Böylece iki tutuklu, iki ay sonra serbest kalmış oldu.Kaynak: Radikal
Oğullarını Öldüren Polis Evlerine Haciz Gönderdi...
İzmir ’de, yedi yıl önce oğlu Baran’ı öldüren polise hakaret ettiği suçlamasıyla mahkum olan anne Berin Tursun’a, polisin 1.734 TL’lik avukatlık masrafı da çıkarıldı. Tursun Ailesi, “Oğlumuzun katiline para vermeyiz” diyerek bu parayı ödemeyi reddedince, polis memuru da tahsil için İcra Müdürlüğü’ne başvurdu. İcra Müdürlüğü, 1.734 TL’lik borca karşılık Tursun Ailesi’nin 5 trilyon lira değerindeki 5 dairesine birden haciz koyarak, satışa çıkardı.Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, İzmir'de, 25 Kasım 2007'de, yanında iki arkadaşıyla birlikte aracıyla eğlenceden dönen Baran Tursun, polis Oral Emre Atar'ın “Dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti. Polis Atar, bir buçuk ay cezaevinde kalırken, Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen yargılamada 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.BEŞ DAİREYE HACİZAnne Berin Tursun hakkında, polis Atar’ın tahliyesinden sonra adliye önünde ağlayarak, “Şerefsiz polis, gözünü oyacağım” dediği iddiasıyla dava açılmıştı. Anne Tursun, yargılama sonunda, Polis Atar’a ‘hakaret’ ettiği için 5 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Ayrıca mahkeme , polis Atar’ın 1.734 TL tutan avukatlık giderlerinin de anne Tursun tarafından ödenmesine hükmetmişti.Tursun Ailesi bu parayı ödemeyi reddedince polis Atar, borcun tahsili için İzmir 5. İcra Müdürlüğü’ne başvurdu. Müdürlük de, Berin Tursun’un üzerine kayıtlı, değeri 5 trilyonu bulan, Karşıyaka’daki beş daireye haciz koydu. Şimdi dairelerin satışa çıkarılması bekleniyor.İsmail Saymaz | Radikal
Hakimler Anlamasın Diye IMEI Üzerinden 4891 Kişi Dinlenmiş
İstanbul Emniyeti'nde 2008-2013 yılları arasında hukuk dışı telefon dinlemelerini ele olan ek müfettiş raporu, bir skandalı ortaya çıkardı. Emniyet'in 'hakimler kimin dinlendiğini anlamasın diye' telefonların IMEİ numaraları üzerinden dinleme talebinde bulunduğu anlaşıldı. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, haberine İstanbul Emniyeti’nde 2008-2013 yılları arasında hukuk dışı telefon dinlemelerini ele olan ek müfettiş raporu, IMEİ skandalını ortaya çıkardı. Yapılan belirlemeye göre Emniyet, “hakimlerden gerçek kişilerin kimliğini gizlemek suretiyle yargıyı yanıltmak için” telefon makinelerinin kod numaraları üzerinden dinleme talebinde bulundu. Bu şekilde, son beş yılda 4891 telefon numarası takip edildi. Bu kişiler arasında yer alan işadamı Aydın Doğan’ın da kullandığı telefon ‘Ahmet’ ve ‘Ahmet Doğan’ adlarıyla, Prof. Mümtaz Sosyal ise ‘Osman’ sahte adıyla, bugün polislere ilişkin operasyonu yürütmekte olan İstanbul TEM Şube Müdürü Mustafa Çalışkan ve TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ise sadece ön adıyla dinlendi. AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un ise milletvekiliyken telefonlarının dinlendiği belirlendi. 'Amaç, kişiyi hakimlerden gizlemek' A. Turgay Alpman ve Selim Kutkan tarafından hazırlan Ek Tevdi Raporuna göre; yürütülen araştırmalar kapsamında İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi’nin 2008 yılından bu yana aldığı bütün dinleme kararları taranarak, Exell dosyası haline getirildi. İlk bakışta, çok sayıda vatandaşa ait telefonun İMEI numarası üzerinden dinlendiği tespit edildi. İstihbarat görevlilerinin, “İstihbarat programları kullanılarak, IMEİ numaralarının kimlere ait olduğu rahatlıkla öğrenilebilir” diye uyarması üzerine bir test işlemi yapıldı. Rapora göre; “Örnek birkaç karar aralığında bulunan iletişim numarası ile, İstihbarat personelince kullanılan program marifetiyle yapılan testte, kod adı verilerek IMEİ numarası üzerinden alınan mahkeme karar taleplerinin aksine, kararda geçen makine numarasında dinlenen şahsın numara, abone ve kimlik numarası bilgilerine rahatlıkla ulaşılabileceği” görüldü. Fiziki müdahale olmaksızın bir kişinin IMEİ numarasının tespit edilemeyeceği belirtilen raporda, “Mahkeme kararlarının alındığı dönem itibariyle mevcut istihbarat sorgulama programlarının kullanıldığı göz önünde tutulduğunda, kod adı verilerek gerçekleştirilen işlemlerin hakimlerden gerçek kişinin kimliğini gizlemek suretiyle yargıyı yanıltma amacı güdüldüğü” iddia edildi. Beş yılda 4891 kişi IMEI numaraları üzerinden yapılan 2008-2009 yıllarında arttığı ve 2010 yılından itibaren azaldığı ifade edildi. Verilen şemaya göre, 2008’de 805, 2009’da 1231, 2010’da 933, 2011’de 828, 2012’de 814, 2013’te de 280 kişi İMEI numarası üzerinden dinlendi. Toplamda 4891 kişi bu şekilde takibe alındı. AKP’li Yakut vekilken dinlenmiş Yapılan inceleme sonunda ulaşılan diğer usulsüzlükler şöyle: GSM, sabit telefon, IMEI, ADSL ve elektronik posta adresleriyle ilgili iletişime müdahale talep ve karar yazılarında gerçek isimler yerine yargıyı yanıltmaya yönelik yanlış ve eksik isim bilgilerinin kullanıldığı, belirtilen tarihlerdeki teknolojik imkanlar ve istihbari veriler göz önüne alındığında şahısların gerçek kimlik bilgilerinin tespitinin kolayca mümkün olmasına rağmen iletişime müdahalenin yanlış ve eksik isim bilgileriyle müteaddit defa uzatılmasına devam edildiği saptandı. Mevcut İstanbul Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mustafa Çalışkan, eski emniyet müdürleri Cevdet Saral, Avni Atilla ve Gürsel Fırat’a yönelik dinleme talep ve kararlarında gerekçe gösterilen suç faaliyetlerinin, “Ergenekon Terör Örgütü, Organize Suç Örgütü ve uyuşturucu madde kaçakçılığı” gibi farklılıklar göstermesi ve örtüşmemesi nedeniyle bu konuda tutarsızlık ve keyfilik olduğu saptandı. Bu taleplerde imzası olan personelin, “taleplerin içeriğindeki bilgileri bildikleri halde gerçeğe aykırı belge düzenledikleri ve uzatma karara talepleri de dikkate alındığında gerçeğe aykırı belge düzenlemeye devam ettikleri” belirlendi. AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un dinlendiği dönem içerisinde milletvekili olduğu anlaşıldı. AKP Milletvekili Sadık Yakut ve eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden’in gerçek isimleriyle dinlendiği, fakat “bu şahıslar hakkında Ergenekon Terör Örgütü ile teknik takibe gerekçe teşkil edecek herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı” belirlendi. Aynı şekilde, aralarında gazeteci İbrahim Karagül’ün de olduğu üç kişi için “İllegal alanda faaliyet gösteren şahıslarla irtibatlı” olmak suçlamasına yeterli delil olmadığı ifade edildi. Keza araştırmacı Gareth Jenkins’in ADSL aracını Ergenekon iddiasıyla takibe yetecek bilgi ve belge bulunmadığı vurgulanırken, Jenkins’in Ergenekon soruşturmasına ilişkin operasyonların arkasında Fethullah Gülen Hareketi’nin olduğuna ilişkin rapor sunduğu iddia edildi. PKK üyesi iddiasıyla takip edilen E.B.’nin de MİT personeli S.B.’nin eşi olduğu kaydedildi. Raporda, “Şahısların yukarıda belirtilen eksik, yanlış veya uydurulmuş gerekçe ve bilgilerle alınan kararlar doğrultusunda iletişimlerine müdahale edildiği, telefonlarının dinlendiği, kayıt altına alındığı ve kamu görevlileri tarafından incelendiği” kaydedildi. Kaynak: Radikal | CNN Türk
Eskişehir Tabip Odası: 'Ali İsmail'i Doktorlar Değil, Polis Öldürdü'
Ali İsmail Korkmaz'ın ölümünün, iki doktorun bir eylemi ya da eylemsizliği sonucunda değil, 2 Haziran 2013 gecesinde polisler ve siviller tarafından dövülmesi sonrası 'geç dönemde ortaya çıkan beyin kanaması ve öngörülemeyen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği' kaydedildi.Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre Eskişehir Tabip Odası, Ali İsmail Korkmaz’ın dövülmesi sonrası gittiği hastanede gerekli muayene ve tetkikleri yapmadıkları iddia edilen Dr. Hasan Gülcü ve Dr. Nesrin Topçu Çiçek hakkında yaptığı soruşturma sonunda iki doktoru suçsuz bulurken, ölümün “İki doktorun eylemi ya da eylemsizliği sonucunda değil, polisler ve sivillerce dövülmesi sonrası geç dönemde ortaya çıkan beyin kanaması ve öngörülemeyen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği” ifade edildi. Kararda görüşüne yer verilen Doktor Hasan Gülcü, Korkmaz’ın göğsündeki gözle görülür şekildeki ameliyat izini, “Göğüs dokusunun yağlı ve kıllı olması nedeniyle tespit edilemediğini” savundu.Eskişehir’deki Gezi Parkı gösterilerine katılan 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, 2 Haziran 2013 gecesi bir grup polis ve sivil tarafından dövülmüştü. Kafasına ağır darbeler alan Korkmaz, ilkin Anadolu Üniversitesi’ne bağlı Mavi Hastane’ye, ardından da Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne başvurmuştu. İddiaya göre Korkmaz, geçmişte kalp kapakçı ameliyatı olduğunu ve ‘‘Coumadin’ adlı kan sulandırıcı ilaç kullandığını söylediği halde buna uygun işlem yapılmamıştı. Doktor Gülcü ve Çiçek ise savunmalarında ne Korkmaz’ın ne de iki arkadaşının bu yönde bir uyarıda bulunduğunu vurguladı. Dr. Gülcü, ifadesinde, diğer meslektaşı tarafından tespit edildiği halde neden Korkmaz’ın göğsündeki gözle görülür ameliyat izlerini fark etmediğine ilişkin, “Hastanın boy-kilo oranına göre kilolu görünmesi, göğüs dokusunun yağlı ve kıllı olması nedeniyle göğüs kafesinde bulunduğu iddia edilen eski ameliyat izinin fiziki muayene sırasında tespit edilemediğini” söyledi.GÖĞSÜ KILLI DİYE GÖRMEMİŞ!Acil Tıp Uzmanı Dr. Engin Deniz Arslan ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer tarafından hazırlanan fezleke, Eskişehir Tabip Odası Onur Kurulu’na gönderildi. Onur Kurulu, 12 Kasım tarihli kararda, Korkmaz’ın 3 Haziran sabahı dövülmesine karşın fişlenme ve polisle yeniden karşılaşma korkusuyla başından geçenleri ‘merdivenden düşme’ diye anlattığı, kalp ameliyatı geçirdiğini ve ‘Coumadin’ adlı ilacı kullandığını söylemediği savunuldu. Muayenelerin sonucunda polikliniklere yönlendirildiği fakat Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), adli vaka kaydının kapatılması için polis ifadesi koşulu gibi “hukuki ve bürokratik uygulamaları gerekçesiyle hastanın poliklinik hizmetine ulaşabilmesinin zorlaştırıldığı” vurgulandı. Dr. Nesrin Topçu Çiçek ve Dr. Hasan Gülcü’nün herhangi bir özen eksikliği veya mesleki uygulama hatasının olmadığı ifade edildi. Kararda, Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün, iki doktorun bir eylemi ya da eylemsizliği sonucunda değil, 2 Haziran 2013 gecesinde polisler ve siviller tarafından dövülmesi sonrası “geç dönemde ortaya çıkan beyin kanaması ve öngörülemeyen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği” kaydedildi.Korkmaz Ailesi’nin avukatı Özlem Şen Abay, bu karara itiraz etti. Abay, itiraz dilekçesinde, “Daha önce açık kalp ameliyatı olduğunu ve Coumadin kullandığını beyan eden, vücudunun her yerinde darp olan genç bir insanın, sorumlu bir hekim anlayışı ile derhal müşaade altına alınması ve tedavi uygulanması beklenilirdi. Yine Ali ismail’in yanında bulunanların yaptıkları tanıklıklarda, tanıkların özellikle Ali İsmail’in uyuyup uyuyamayacağını sorduklarını hekimlerin ‘Uyuyabileceğini, sınavına kadar hiçbir şeyi kalmaz, iyileşirsin yarın gel, sargılarını alalım’ dediği sabittir” dedi.İsmail Saymaz, Radikal
Tetiği Çeken Polise 'Sıkma' Talimatı, Uğur Kurt İddianamesine Girmedi!
Okmeydanı Cemevi'nde polis kurşunuyla vurulan Uğur Kurt'un ölümüne ilişkin iddianamenin sanık polisin ifadesiyle paralellik göstermesi dikkat çekti.Okmeydanı Cemevi’nde, cenaze beklerken polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Uğur Kurt ’un ölümüne ilişkin iddianame hazırlanarak, İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamenin büyük bir bölümünün sanık polisin savunmasıyla örtüştüğü görüldü. Tetiği çeken polise amirlerinin 'sıkma' diye seslenmesi de iddianameye girmedi.Henüz mahkemece kabul edilmeyen iddianamede, sanık polisin ateş ettiği nokta ile Kurt’un vurulduğu nokta arasında 73.5 metre mesafe ve 9.5 metrelik kot farkı olduğu ortaya çıktı.İsmail Saymaz ’ın Radikal’de yer alan haberine göre, kot farkı, polis S.K.’nin eli yere eğik şekilde ateş ettiğini gösteriyor. Ayrıca bu kurşunun, molotofkokteyli attığı iddia edilen göstericinin kafasının 26 santimetre üzerinden geçip Kurt’a isabet ettiği kaydedildi. Yani, S.K.’nin, Kurt olmasa da, ilk göstericiyi öldürmek üzere ateş ettiği saptandı.Öldüren silah polise iade edildiİddianamede, ateşten önce arkadaşlarının polis S.K.’ye “Sıkma!” diye ikazda bulunduğu bilgisine yer verilmedi. Buna karşılık savcılık, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “hata hali düzenlenmediği” için “meşru müdafaanın kasıt olmaksızın aşılması” maddesine istinaden dava açtığını vurguladı. Kurt’u öldüren tabanca da sanık polise iade edildi.Savcı: Polis kendini koruduHazırlanan iddianamede; Liseli Dev- Genç adlı grubun Berkin Elvan anması için yaptığı toplantı sonrası polise taş ve molotofkokteyli attığı ve daha sonra Okmeydanı’na doğru kaçtığı ifade edildi. TEM’de görevli S.K.’nin de içinde olduğu 24-62 numaralı ekip aracının erken saatlerden itibaren grubu izlediği, saat 11.30’dan itibaren de kaçanları takip ederek, mahalleye geldiği belirtildi. Bu aracın hemen arkasında, Kağıthane Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı 80-43 numaralı ekip aracının bulunduğu ifade edildi.İki aracın Çınar Sokak’a girdiği anda hemen karşıdaki Barçın Sokak üzerinden, kimliği belirsiz kişilerce atılan molotofkokteylinin zırhlı aracın ön havalandırma deliği camdan içeriye girdiği ve aracın alev aldığı kaydedildi. Şoför mahallinde bulunan V.A. ile yanında olan Ş.K.’nin elleri ve yüzlerinin yandığı savunuldu. Bu arada, Seyhan Sokak’ta bulunan, aralarında C.K.’nin de olduğu dört göstericinin zırhlı araca doğru koşarak taş ve molotofkokteyli atmaya başladıkları ileri sürüldü.Zırhlı aracın arka kapısından inen polis S.K. ve B.A.’nın “kendilerini korumaya çalıştıkları” ve “üst üste taş ve motolofkokteyli atılmakta olduğu istikamete dönerek” ateş ettikleri ileri sürüldü.İddianamede, S.K.’nin eylemi için, “Son bir hamle ile molotofkokteyli atan şüphelinin polislere fırlattığı molotofkokteylinin henüz zırhlı araca veyahut polisler ve civarına isabet ettiği anda, bu şüpheli ile diğer şüphelilerin bulunduğu yöne doğru ateş etmeye başlarken, diğer polislerin de havaya ateş ettiği” iddia edildi. S.K.’nin açtığı ateş sonucu Kurt’un başından vurularak öldüğü ifade edildi.Kot farkı, dokuzbuçuk metre!Yapılan tespit sonucu; polis S.K. ile Uğur Kurt’un vurulduğu nokta arasında 73.5 metre mesafe olduğu, aradaki kot farkının 968 santimetre olduğu kaydedildi. Buna karşılık, polis S.K. ile elinde molotofkokteyli bulunduğu iddia edilen C.K. adlı gösterici arasında ise 31 metre olduğu ve S.K.’nin açtığı kurşunun, C.K.’in baş izasından 26 santimetre yüksekten geçtiği kaydedildi.Hedef şaşırmışİddianamede; polis S.K.’nin bulunduğu zırhlı araca beş adet taş ve molotofkokteylinin atıldığı, üçünün aracın üzerine veya yanına düştüğü anlatıldı. C.K. ve diğer göstericilerin polisleri öldürmek veya yaralamak niyetiyle molotofkokteyli attıkları savunuldu. Buna karşılık polis S.K.’nin “kendisine yahut diğer polislere yönelik, tekrarı büyük olasılık olan saldırıyı bertaraf ederek, yanar vaziyette molotofkokteyli atan şüpheliyi etkisiz hale getirmek için silahla ateş etmesine rağmen hedef aldığı şüpheliye isabet ettiremeyip, aynı istikamette caddenin alt tarafındaki cemevi bahçesinde bulunan ve olaylarla ilgisi bulunmayan Kurt’u vurarak, ölümüne sebebiyet verdiği” kaydedildi. Ayrıca “Yapılan ölçümde merminin izlediği yol çizgisi takip edildiğinde, kamera görüntülerine göre, silahtan çıkan kurşunun molotofkokteyli atan şahsın başının 26 santimetre uzağından geçtiği” kaydedildi.'Taksirle ölüme sebebiyet vermekten' ceza istendiPolis S.K.’nin TCK’nin 25 ve 27. maddelerine göre meşru müdafaa halini kasıt olmaksızın aştığı öne sürülerek, şöyle denildi: “S.K.’nin, molotofkokteyli ile ağır ve haksız saldırıya maruz kalmaları ve bu saldırının devam etmesinin pek muhtemel olması nedeniyle gerek kendisi, gerekse diğer polisleri korumak amacıyla ani gerçekleşen saldırıyla orantılı olacak şekilde, haksız saldırı ile eşzamanlı kabul edilebilecek bir anda karşılık verirken, hedefte hata yaparak, olayla ilgisi bulunmayan Uğur Kurt’u vurarak, ölümüne sebebiyet verdiği…”İddianamede, TCK’da “hata hali düzenlenmediği” için, 27. Maddeye göre “meşru müdafaanın kasıt olmaksızın aşıldığı” sonucuna varan savcılık, “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan dava açılmasını istedi. Ayrıca Uğur Kurt’u öldüren silahın şüpheliye teslimini istedi.T24
TÜBİTAK, Ali İsmail Korkmaz Davasında "Delil Karartma" Tespit Etti
Eskişehir'de, Ali İsmail Korkmaz adlı gencin Gezi Parkı gösterilerinde polisler ve sivillerce dövülerek öldürülmesine ilişkin aylardır beklenen TÜBİTAK raporu dosyaya girdi. Raporda polisin otel çalışanlarına 'Kameraları kapatın, hatta daha önceki saate gel, on dakika öncesine' dediği tespit edildiRadikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre TÜBİTAK, Ali İsmail Korkmaz'ın dövülerek öldürülmesi olayında 'delil karartma' tespit etti. TÜBİTAK, Korkmaz Davası’na gönderdiği 36 sayfalık raporda, otele giren Engin’le otel çalışanları arasında diyalogları açığa çıkardı. Engin’le çalışanlar arasındaki ses kaydı bire bir rapora konuldu. Ses kaydında, Engin’in güvenlik kamerasının kapatılmasını ve hatta geriye dönük olarak silinmesini istedikleri anlaşıldı. O diyaloglar şöyle: “Saat 00.16,31’de Beşik Otel isimli iş yerine elinde cop olan bir şahsın girdiği, kameralar kayıt yapıyor mu diye sorduğu, otel çalışanlarının ‘Kameralar kayıt yapıyor efendim’ dediği, otele giren şahsın ‘Onları kapatabilirsiniz’ dediği, otel çalışanlarının ‘Kapatalım mı’ diye sorduğu, otele giren bu şahsın ‘Kapatabilirsiniz, kapat’ dediği, ‘Hatta daha önceki saate gel, on dakika öncesine’ dediği…” ‘DÖVÜLEN ALİ İSMAİL OLABİLİR’ Raporda ayrıca, görüntülerde darp edilen kişinin Ali İsmail Korkmaz olabileceği ifade edilerek, şöyle denildi: “Beşik Otel kamerasında 3 Haziran 2013 tarihinde 00.15,40 ve 00.15,41’de görüntülenen iki şahıs ile olay yerine yakın iş yerlerinden Tekno Market kamerasında 3 Haziran 2013 tarihinde 01.28,19’da görüntülenen iki şahıs arasında benzerlikler olduğu değerlendirilmiştir. Beşik Otel kamerasında görüntülenen iki şahıstan birisi (arkada bulunan şahıs) Beşik Otel önünde darp edilmiştir. Harman Ekmek Fırını ve Beşik Otel kamerası arasındaki saat zaman farkı dikkate alındığında, darp edilen şahsın darp sonrası Harman Ekmek Fırını kamera saati ile yaklaşık olarak 23.57,28 saatinde Harman Ekmek Fırını’na doğru koşarak kaçtığı görülmektedir. Harman Ekmek Fırını kamera saati ile 23.57,50 ve 23.59,05 arasında darp edilen şahıs ile bu şahsın aynı şahıs olabileceği değerlendirilmiştir.” TÜBİTAK, Korkmaz’ın dövüldüğü sokağa bakan Beşik Otel’e giren, Korkmaz Davası’nda sanık olarak yargılanan polis Hüseyin Engin ile otel çalışanlarının arasındaki delil karartma diyalogunu rapora koydu. Korkmaz’ın dövüldüğü sokağa bakan Beşik Otel’e ait görüntülerde 20 dakikalık kaybın olduğu tespit edilmişti.Haberartıbir