onedio
Görüş Bildir

ifşa Haberleri

ifşa ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. ifşa ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Tehdit mi? Metin Cantimur'dan 'Kemik' Krizini Patlatan 40 Yıllık Eski Dostu İbrahim Tatlıses'e İfşa Gibi Tepki
Son dönemde çeşitli olaylardan dolayı gündemden düşmek bilmeyen İbrahim Tatlıses yine ve yeniden manşetlere damga vurdu. Ünlü türkücünün 'Kirvem' dediği 40 yıllık dostu Metin Cantimur'la arasında büyük bir kriz patlak verdi. Tatlıses 'Beslediğim köpeklerin...' diyerek yaptığı paylaşımla ağızları açık bıraktı. O sözlerin Metin Cantimur'a yönelik olduğu iddiası ortalığı fena karıştırdı. Kaosların çıkmasıyla sessizliğini bozan Cantimur'un ifşa gibi açıklamaları da kısa sürede gündeme bomba gibi düştü.
Yeni Liste Ortaya Çıktı! Markalar İfşa Oldu: İki Ünlü Markanın Balları Sahte Çıktı
Tarım ve Orman Bakanlığı, gıdada hile yapan yeni firmaları ifşa etti. Bakanlık tarafından hazırlanan liste güncellendi. Taklit ve tağşiş yapan firmaların açıkladığın listeye 12 Kasım'da iki yeni firma daha eklendi. Zincir marketlerde de satılan firmalara ait ballarda taklit ve tağşiş tespit edildi. Dün açıklanan listede, kıyma diye at ve eşek eti, döner yerine dil, kaşar peyniri yerine yağ, zeytinyağı yerine ise tohum yağı yedirdikleri ortaya çıkmıştı.
İstanbul'un En Meşhur Börekçisi İfşa Oldu: Kıyma Yerine Sakatat Kullanmışlar!
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan  'Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar' listesine ünlü bir börekçi de eklendi. İstanbul'un en meşhur börekçisinde kıyma yerine sakatat kullanıldığı ortaya çıktı. Ünlü börekçiden ifşa sonrası açıklama geldi. İddialara yanıt veren Sarıyer Börekçisi, 1895’ten bu yana faaliyet gösterdiklerini belirterek, “Bizim başka şubemiz yoktur. Gündeme gelen haberlerde bahsedilen Sarıyer Börekçisi biz değiliz” dedi. 
Bakanlık Hile Yapan Firmaların İsimlerini Duyurdu: Döner Yerine Dil Yedirmişler
Tarım ve Orman Bakanlığı, gıdada hile yapan yeni firmaları ifşa etti. İstanbul, Manisa, Bursa, İzmir, Tokat ve Mersin'de faaliyet gösteren firmaların yaptığı hileler akıllara durgunluk verdi. Kıyma ve dönerdeki hileler dikkat çekti. Kıyma diye at ve eşek eti, döner yerine dil, kaşar peyniri yerine yağ, zeytinyağı yerine ise tohum yağı yedirmişler. Koyun sütüyle yapıldığı iddia edilen eritme peynirinin içinden koyun sütü çıkmadı. 
7 Kasım Perşembe Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 7 Kasım Perşembe akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
'Muhteşem Yüzyıl' 126. Bölüm 2. Fragmanı
‘Muhteşem Yüzyıl’ 126. bölüm 2. fragmanı yayınlandı!Muhteşem Yüzyıl’da bu hafta, Bayezıd ve Selim arasında kılıçlar çekiliyor!Hürrem, Cihangir’in ölümünün ardından kaderine sitem ederken, Süleyman çilehanede acısıyla başa çıkmaya çabalıyor. Selim ve Bayezıd cenazede herkesin gözü önünde birbirine giriyor.Mustafa’nın ölümünün ardından saflar değişiyor. Hürrem’in canını yakmak isteyen Fatma, Selim’i desteklemeye karar veriyor. Bayezıt ve Huricihan’ın evliliğini öğrenen Selim, Nurbanu’nun yardımıyla bu evliliği ifşa ediyor! Mihrünnisa ve Mahidevran, Hürrem’le yüzleşmek için payitahta geliyor.Nisa herkesin gözünün önünde Hürrem’i şok eden bir hamle yapıyor. Atmaca ise Rüstem’i öldürmek için harekete geçiyor. Rüstem’in canından can kopuyor! Selim, Hürrem’in Bayezıt’ı korumasını hazmedemiyor. Bayezıt’ın hayatını tehlikeye atacak öyle bir tuzak kuruyor ki, iki kardeş arasındaki masumiyet sona eriyor! Çilehanedeki günlerini tamamlayan Süleyman, Mustafa’nın ölümüyle yüzleşmek için Amasya’ya gelir. Taşlıcalı’nın yazdığı mersiyeyi okuyan Süleyman’ın Taşlıcalı hakkında vereceği karar merak konusu olur.Nisa ve Mahidevran Hürrem’den hesap sormak için payitahta gelir.Nisa’nın Hürrem’in gözlerinin önünde yaptığı hamle herkesi şok ederken, Mahidevran evlat acısıyla Hürrem’in üstüne yürür. Fatma ise Hürrem’in taht adayının Bayezıt olduğunu bildiğinden Selim’in yanına geçer. Kara Ahmed’in gelişiyle itibarını iyice kaybeden Rüstem saraydan kovulur. Atmaca’nın kendisine kurduğu tuzağı fark edemeyen Rüstem, sevdiği birinin ölümüne şahit olur. Bayezıt’ın Huricihan ile evliliğini öğrenen Selim, kardeşine bir oyun oynar. Hürrem ise var gücüyle iki oğlu arasında sulh sağlamaya çalışır. Hürrem’in kendisinden desteğini çektiğini anlayan Selim, Bayezıt’a ölümcül bir tuzak kurar. Selim’in attığı adım ile iki kardeşin savaşı başlar…‘Muhteşem Yüzyıl’ yeni bölümüyle Çarşamba akşamı saat 20.00′de Star TV’de!‘Muhteşem Yüzyıl’ın 126. bölüm 2. fragmanını izlemek için lütfen aşağıdaki bağlantıya tıklayın.
Türk Havucunu Çaldılar
Çokuluslu Biyoteknoloji Şirketi Monsanto, bitki çeşit hakkını talep ettiği Türkiye kaynaklı Mor havucu pazara sürüyor... Hint asıllı tohum aktivisti ve yazar Vandana Shiva tarafından Buğday Derneği'ne iletilen yazıya göre, Çokuluslu Biyoteknoloji Şirketi Monsanto, bitki çeşit hakkını talep ettiği Türkiye kaynaklı Mor havucu pazara sürüyor. GDO'ya Hayır platformunun bir parçası olan Buğday Derneği'nin Yönetim Kurulu Başkanı Güneşin Aydemir, konuyla ilgili şöyle görüş bildirdi: “Yerli çeşitlerimiz sadece kültürel çeşitliliğimizin bir parçası veya gıda güvenliğimizin garantisi değildir. Yerli çeşitler aynı zamanda üreticiler elinde sürekli olarak kendilerini yenileyen ve ekolojik şartlara uyum sağlayan tohumları içerir. Dolayısıyla tohumlar, onları eken çiftçiler, ekildikleri coğrafya ile bir bütündür. Biyo-korsanlık, çeşitleri sadece genetik malzemeler olarak görmeye, toplumun bütününe ait olan -dolayısıyla da kimseye ait olmayan- bu zenginliği kendilerine mal etmeye, çiftçiliği köleleştirmeye çalışmanın adıdır ve ekolojik yaşam mücadelesi içinde olan herkesin bu konuda uyanık olması gerekir. Mor havuç örneği tohumların sadece çiftçilikle devam ettirilmesi değil aynı zamanda genetik materyal olarak topluma ait olması gerektiğini çok güzel anlatıyor. Yerli çeşitlerin sahiplenilmesi ile ilgili hukuki mevzuatın bu bağlamda ele alınması zaruridir.” Biyoçeşitlilik, tarım, biyogüvenlik gibi konularda danışmanlık hizmeti veren Prickly Research’ın (www.pricklyresearch.com) Genel Müdürü, 1994 yılından beri biyoçeşitlilik üzerinde çalışmalar yürüten Edward Hammond’ın 20 Şubat 2014 tarihinde kaleme aldığı yazı aşağıdaki gibi: 'Çoğu insan havucun turuncu olduğunu düşünür. Bu daha çok, 16. ve 17. yüzyıllarda Hollandalı bitki ıslahatçılarının, Hollanda krallığının rengini öne çıkarmak için havucu bu renkte üretmeleri ve böylece, havucun geleneksel rengi olarak turuncu rengin kabulüne yol açmış olmalarının sonucudur. Bitki ıslahçılarının 300 yıldır üzerinde durmadığı mor havucu, Monsanto’nun bağlı kuruluşu Seminis neden şimdi yeniden üretmeye kalkışıyor? Sebebi yoğun bitki yetiştiriciliği mi? Hayır. Genetik mühendislik mi? O da değil. Seminis, mor havucu pazara çıkarmak için dünyada renkli havuç üretimine ara vermemiş bir yer olan Türkiye’nin güneyine giderek buralı çiftçilerden tohum satın aldı. Basit bir eleme sürecinden sonra, şirket bu havucun kendisine ait olduğunu iddia etti ve hem ABD’de (US PVPA Sertifikası 200400327) hem de AB’de (EU CPVO Sertifikası 20050779) bitki çeşit hakkını (PVR) aldı. Sertifika, 1999 yılının Kasım ayında, eski bir Seminis temsilcisi John Wester’in Adana, Türkiye’de bir çiftçi pazarından açık tozlaşma ile üremiş yerel, yani çiftçiye ait havuç tohumu satın aldığını, bu tohumu Seminis havuç yetiştiricisine gönderdiğini, tohum paketinin üzerinde isim yazmadığını, bu nedenle “Türkiye menşeli Siyah Havuç” olarak isimlendirildiğini ifade ediyor. Ardından, kendi talebinden utanmışçasına, tohum derlemeyi aşağıdaki şekilde tarif ederek, köy pazarlarındaki tohumun kendi fikri mülkiyet hakkı için satın alınmış olmasını haklı gösteriyor. ‘’ABD tarım bakanlığının ve uzak, izole bölgelerden yabani bitki gen kaynakları toplayan bu gibi çalışmaları, yeni ve heyecan verici bir çeşitlilik sağladığından çok değerli çalışmalardır.” Yeni ve heyecan verici çeşitlilik deniyor, ama Seminis’in durumunda, tohum derlemesi çeşitliliği korumak amaçlı değil, fikri mülkiyet hakkı ve kar için yapılmıştı. Şunu da belirtmek gerekir ki Seminis, tarım alanın merkezinde yer alan 1,5 milyon nüfuslu Adana’yı uzak ve izole bölge olarak ileri sürmesi doğru değildir. “Türkiye menşeli Mor Havuç” olarak adlandırılan yerel çeşidin, Seminis’in fikri mülkiyeti olan Anthonina’ya dönüşmesi süreci hiç de karmaşık değildi. Mor Havuç herhangi bir türle melezleştirilmedi. Seminis yalnızca Türk tohumunu ekti ve filizlenenler arasından çabucak kendi amacına en uygun olanları, yani istenen kök şeklini sağlayan ve mor renkli bitkileri seçti. 2000 yılı sonları ve 2004 yılı başları arasında Kaliforniya’da altı nesil üretilmesi sonrasında, Mor Türk havucundan Anthonina’nın dolaysız elemesi tamamlanmış oldu. Bunun ardından Seminis, önce ABD’de, sonra da AB’de bitki çeşit hakkına başvurup bunu elde etti. Mor Türk Havucunun geçmişi hakkında başka neler biliyoruz? Bitki Çeşidi Hakkı savunucuları muhtemelen, Türkiyeli çiftçilerin Mor Türk Havucunu ekmeye devam edebileceklerini söyleyerek Monsanto’nun Anthonina’yı kendine mal etmesinde yanlış bir şey olmadığını savunacaklardır. Zarar verildi mi? Hayır. Türkiyeli çiftçilerin kendi havuçlarını ekmeye devam edebilecekleri doğru olsa da, konu bu değil. Tartışma bazı kritik konuların etrafından dolanıyor: İlk olarak, Seminis havucu kendine mal etmek için fazla bir işlemden geçirmiş değil. Anthonina, özellikle havucun en çok pazarlanabilir özelliği olan rengi açısından, özünde Türkiyeli çiftçilerinin melezlemiş olduğu tohum ile aynı. Monsanto esasen kendi melezlemediği şeyin Bitki Çeşit Hakkı’na sahip. İkinci olarak, fayda-paylaşımı da tamamen göz ardı edilmiş. Monsanto’nun, genetiği Türkiye’de olan kaynaklara (havuç tohumlarının ABD’ye gönderilmesinden iki yıl önce, 1997 yılında Türkiye Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ni imzalamıştı) erişebilmiş olması ve bunlardan yararlanmaya devam etmesi mor havucu melezlemiş olan çiftçilere herhangi bir yarar sağlamıyor. Monsanto’nun, başka birinin getirdiği yeniliği sahiplendiğini belgeleyen bu olayda tohumun kaynağına ilişkin kilit detaylar ifşa oldu. Bitki çeşit hakkına başvuranların daha ağzı sıkı olduğu veya kaynak tohumları nereden elde ettiğinin sorulmadığı durumlarla ise daha sık karşılaşılıyor, bu da bitki çeşidi koruma yasasındaki çiftçilerin kaynaklarının ve getirdiği yeniliklerin çalınabilmesine yol açan kabul edilmez bir eksikliktir.”