onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Tarih Boyunca İnsanlığın En Tuhaf ve Karanlık Yanlarını Ortaya Çıkarmış 27 Psikolojik Deney

etiket Tarih Boyunca İnsanlığın En Tuhaf ve Karanlık Yanlarını Ortaya Çıkarmış 27 Psikolojik Deney

Psikoloji bilim dalları arasında belki de en ilginç aynı zamanda en korkunç olanıdır. İşte belki tam da bu yüzden bilimin geçmişinde merak edilenleri bulmak için yapılanlar elde edilen sonuçlardan çok daha zorlu oldu. Biz de bu tarihin en tartışma yaratan deneylerini sizler için Boredpanda'dan derledik.

Kaynak: https://www.boredpanda.com/psychology...
İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

27. Bölünmüş sınıf deneyi

27. Bölünmüş sınıf deneyi

1968 düşünce önderi ve aktivist Martin Luther King öldürüldükten sonra öğretmen Jane Elliott 3. sınıf öğrencileriyle ayrımcılık, ırkçılık ve önyargı gibi konukları tartışmaya başladı.

Tartışma pek ileri gitmeyince öğrencileri 2 günlüğüne mavi gözlüler ve kahverengi gözlüler olarak ikiye ayırdı. Önce bir grup öğrenciye daha olumlu daha destekleyici davrandı, sonra da diğer gruba. Bu ufak deneyin sonunda hangi gruba daha iyi davranılıyorsa o grubun derslerde daha başarılı olduğunu gözlemledi.

26. Volkswagen'in 'Eğlence Teorisi'

26. Volkswagen'in 'Eğlence Teorisi'

Bu insiyatifte, insanların sıkıcı bir işi eğlenceli hale getirildiğinde daha çok tercih edeceği kanıtlandı. İsveç'in başkenti Stockholm'de metro merdivenleri piyano tuşları olarak boyandı. 

Bu değişiklik sonrasında %66 daha fazla yolcu merdivenleri yani sağlıklı fakat zor olanı seçmişti. Basit bir eğlence yaklaşımı insanların yaklaşımını değiştirmişti.

25. Metrodaki piyanist deneyi

25. Metrodaki piyanist deneyi

12 Ocak 2007 günü, Washington D.C metrosunda bir müzisyen 45 dakika boyunca keman çaldı. Çaldığı toplam 6 parçanın 2'si Bach besteleriydi. Toplamda sadece 6 kişi durup müziği dinledi, 20 kişi ise para bıraktı. Müzisyen o 1 saatte toplam 32 dolar para kazandı. 

Aslında kemanı çalan müzisyen, ünlü virtüöz Joshua Bell'di ve elindeki 1713 Stradivarius model 3.5 milyon dolar değerinde bir kemandı. Joshua Bell olaydan üç gün önce Boston Operası'nda biletlerin 100 dolar olduğu bir konserde çalmıştı.

Bu deney güzellik ve sanat algısı konusunda büyük sorulara yol açmıştı.

24. Odadaki duman deneyi

24. Odadaki duman deneyi

Bu deney esnasında denekler bir anket doldurmak için bir odaya davet edildi. Denekler odada bulunan diğer iki kişinin oyuncu olduklarından habersizdi. 

Odaya aniden duman verilmeye başlandığında iki aktör sakin kaldığı taktirde denekler de sakindi. Fakat yalnız başına olan kişiler %75 oranında olayı yetkililere bildirdi. Odadaki aktörler sakin kaldığında sadece %10 denek odayı terk etti ya da dumanı yetkililere haber verdi. 

Deney, insanların yanlarında başka pasif bireyler olduğunda tepki vermelerinin geciktiğini, üstelik kendi içgüdülerimiz yerine başkalarının tepkilerine daha çok baktığımızı gösterdi.

23. Carlsberg Deneyi

23. Carlsberg Deneyi

Danimarkalı bira markası Carlsberg, bir sinemaya bir grup dövmeli, motorsiklet gruplarına mensup sert gibi görünen erkek oturttu. Bu 'tedirgin edici' motorcuların arasında 2 kişilik yer vardı. Sinemaya giren çiftler sadece orada 2 kişilik yer olmasına rağmen o koltuklara oturmayı tercih etmedi.

Oturan bazı çiftlere ise bira hediye edildi ve dövmeli sert çocuklar bu çifti coşkuyla alkışladı.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

22. Hırsızların Mağarası Deneyi

22. Hırsızların Mağarası Deneyi

Gerçekçi çatışma teorisini test eden bu deney, sınırlı kaynakların bulunduğu yerlerde gruplar arasında yaşanan olumsuz davranışlar ve çekişmeleri örneklendirmiş oldu.

Deneyi gerçekleştiren araştırmacılar, 11 - 12 yaşlarındaki bir grup erkek çocuğu yaz kampı adı altında bir yere götürdü. İlk iki hafta boyunca, iki grup birbirinden ayrıydı ve habersizdi. Bu süre içinde her iki gruptaki çocuklar birbirleriyle kaynaştı.

İki grup birbiriyle tanıştırıldığı anda çatışma başladı. Araştırmacılar iki grup arasında rekabet yaratınca bu davranışlar giderek kötüleşti. İlerleyen günlerde ise içme suları kesilince iki grup ortak çalışmaya ve arkadaşlık kurmaya başladı.

21. Stanford marşmelov deneyi

21. Stanford marşmelov deneyi

Psikolog Walter Mischel tarafından gerçekleştirilen bu deneyde, 4 ile 6 yaş arasında denekler kullanıldı. 

Çocuklar bir odada yalnız bırakıldı ve önlerine şekerlemeler kondu. Bu şekerleri yemelerine izin vardı fakat 15 dakika daha beklerlerse onlara birer şeker daha verileceği söylendi.

Katılan 600 çocuktan çok az bir kısmı çekeri kısa sürede yedi. Bir kısmı bir süre bekledi ama ikinci şekeri almaya yetmedi. Bir grup ise ikinci marşmelovu haketti. Bu sonuçlarda yaş oldukça önemli bir etkendi. 

Takip eden araştırmalarda şeker için bekleyen çocukların ilerideki yaşamda daha başarılı, daha sağlıklı ve daha mutlu bireyler oldukları ortaya çıktı.

20. Stanley Milgram Deneyi

20. Stanley Milgram Deneyi

Stanley Milgram'in 1961'de yaptığı bu oldukça korkunç deney insanların otoriteye ne kadar boyun eğdini kanıtladı. 

Bir odaya alınan deneklere, yan odada, göremedikleri bir yerde birinin olduğu söylendi. Odada denek ile birlikte bulunan önlüklü kişiler, yan odadaki kişiye soru soracaklarını ve her yanlış sorada deneğin ona elektrik vermesi gerektiğini söylediler. Diğer odadaki kişi aslında bir oyuncuydu ve her elektrik verildiğinde acı çekermiş gibi bağırdı ve haykırdı. 'Araştırmacılar' şaşkınlık içindeki denek elektrik verdikçe ona daha yüksek voltaj vermesi gerektiğini söylüyordu. Katılımcılardan %65'i en yüksek voltaj olan 450 volta kadar çıktı. 

Araştırma sonucunda en basit bireylerin bile otorite karşısında boyun eğdiği, bir başka insanı öldürmeye kadar gidebileceği ortaya çıktı.

19. Araba kazası deneyi

19. Araba kazası deneyi

1974'te Loftus ve Palmer tarafından yapılan deney, bir olayı yaşayan kişinin hatıralarının manipüle edilecek gerçeğin farklı bir şekilde lanse edilebileceğini kanıtlamayı hedeflemişti. 

Bir grup denek bir trafik kazası videosu izledi. Daha sonra deneklere 'Araç çarptığında/tosladığında/kafa kafaya çarptığında/temas ettiğinde ne kadar hızlı gidiyordu?' sorusu sorulduğunda kullanılan fiilin deneklerin verdikleri cevaplara etki ettiği gözlemlendi. Farklı fiilleri kullanan denekler ayrıca araçların hızlarını da farklı tahmin etti.

18. Sahte konsensüs yanlılığı

18. Sahte konsensüs yanlılığı

Bu deneyde, bir grup üniversite öğrencisine kampüste 'Joe'nun mekanında yiyin' pankartlarıyla 30 dakika boyunca dolaşıp dolaşmayacaklarını sordu.

Sonra aynı öğrencilere başkalarının da bunu kabul etmeyeceği sorulduğunda, evet diyen öğrenciler daha fazla öğrencinin de bunu yapacağına inanırken, hayırcılar başkalarının da yapmayacağını düşündü. 

Sahte konsensüs yanlılığına göre, birey inançları, tercihleri ve davranışları nasıl olursa olsun çoğunluğun da öyle olduğuna inanıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

17. Bu videodaki öğrenciler kaç kez paslaşıyor?

Görünmez goril deneyi Harvard Üniversitesi'nde birkaç yıl önce yapıldı. Videoyu izleyen kişilerin yarısı arada geçen dev gorili görmemişti. 

Bu deney çevremizde olan biten birçok şeyi fark etmediğimizi ve bu kadar şeyi kaçırdığımızın farkında olmadığımızı kanıtlamış oldu.

16. Canavar araştırması

16. Canavar araştırması

Bir konuşma patologu olan Dr. Wendell Johnson'un yaptığı araştırma kekemeliğin sebebini incelemeyi amaçlamıştı. 1930'lu yıllarda konuşma bozukluklarının genetik bir sebebi olduğuna inanılıyordu.

Doktor Johnson çocukların kekeme olarak damgalanmasının durumlarını daha kötüye götürebileceğini kanıtlamak istemişti. 22 küçük yaşta yetim çocuk deneye katıldı. Bir grup 'normal konuşan' olarak adlandırıldı diğer bir grup ise 'kekeme'. Kekeme adı verilen grubun sadece yarısı gerçekten konuşma zorluğu çekiyordu. Hem grup arkadaşları hem de öğretmenlerinin negatif yaklaşımı ve oldukça kırıcı davranışları sonucu kekeme grubuna konmuş 6 normal çocuktan 5'i kekelemeye başladı. 5 gerçekten kekeme olan çocuktan 3'ü daha da kötüye gitti. 

Normal diye adlandırılan gruptan ise sadece 1 çocukta konuşma bozuklukları başladı. 

Deney oldukça kötü bir yere gitmişti çünkü çocuklar tedavi edilemedi ve hayatları boyunca kekeme kaldılar. Daha sonra Iowa Üniversitesi'nden resmi bir özür geldi.

15. Hawthorne efekt

15. Hawthorne efekt

1955 yılında Henry Landsberger tarafından yapılan araştırmada, fiziksel koşulların üretkenlik üzerindeki etkisi incelendi. Hawthorne fabrikasında çalışan iki grup işçiye yapılan deneyde, çalışma ortamı ışığı, vardiya süreleri, molalar farklılaştırıldı. Çalışanlar zorlu şartlarda daha az üretken olmuyor, şartlar değiştiğinde daha fazla üretken oluyordu. 

Araştırmacılara göre, çalışanların üretkenlik seviyesi fiziksel çalışma koşullarına bağlı değildi. Çalışanlar işyerinin önemsendiğini ve birilerinin onları gözlemlediğini hissedince daha iyi iş çıkarıyordu. Bunun sebebi ise birinin onları düşünüyor olduğunu görmekten mutlu olduklarıydı.

14. Halo etkisi

14. Halo etkisi

1920'de yapılan bu araştırmada eğitim psikoloğu Edward Thorndike iki komutandan askerlerinin düzenini, sesini, fiziğini, dayanıklılığını, enerjisini, zekasını, liderlik yeteneğini ve kişisel özelliklerini (güvenilirlik, sadakat, sorumluluk, işbirlikçilik) değerlendirmesini istedi. 

Araştırmanın sonucunda bir kişinin herhangi bir iyi özelliğinin, diğer özelliklerinin de iyi olduğu yanılgısına sebep olduğu ortaya çıktı. Bunun tam tersi de geçerliydi. Bir askerin herhangi bir kötü özelliği onun diğer daha olumlu özelliklerinin de hiçe sayılmasına sebep olmuştu.

13. Kitty Genovese cinayeti ve seyirci kalma etkisi

13. Kitty Genovese cinayeti ve seyirci kalma etkisi

1964 yılında New York'ta bir kadın sokak ortasında bıçaklanarak öldürüldü. Kitty Genovese adlı kadının cinayetinde sokakta yaşayan birçok komşu sesleri duymuş hatta cinayeti görmüş olmasına rağmen kimse polisi aramamıştı. 

Latané ve Darley bunu seyirci kalma etkisine dayandırmıştı. Bir olaya şahit olan kişi sayısı ne kadar çoksa verilen tepki de o kadar az oluyordu. Kitty Genovese olayında komşular bir başkasının polisi aramış olduğunu düşünerek aksiyon almamayı tercih etmişti.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

12. Bobo oyuncağı deneyi

12. Bobo oyuncağı deneyi

Bobo oyuncağı deneyini 1961 yılında Albert Bandura, insan davranışlarının sosyal imitasyon ve taklitle öğrenildiğini, genetik yolla aktarılmadığını kanıtlamak için yaptı. 

İki farklı gruba ayrılan çocuklardan, ilki yetişkinlerin oyuncağa agresyon gösterdiğini, ikincisi ise sadece oyun oynadığını izledi. Kontrol grubu çocuk hiçbir yetişkin ile bir araya getitilmedi. 

Çocuklar daha sonra oyuncakla odada yalnız bırakıldıklarında agresyon görenler benzer tavırlar gösterdi. Olumlu yaklaşımlar izleyenler ve hiçbir yetişkin görmeyenler çok daha pozitifti ve Bobo oyuncağıyla oynamayı tercih etti.

11. Asch deneyi

11. Asch deneyi

Asch deneyi de grup halinde kişilerin başkalarının yargılarından etkilendiğini kanıtlyor. 

Bir denek bir grup başka insanlar birlikte bir odaya alınır. Gruptaki insanların hepsi aslında oyuncudur. Daha sonra gruba yukarıdaki görsel gösterildi ve en uzun çizginin hangisi olduğu soruldu. Soruya önce aktörler cevap verdi ve çok net olarak yanlış cevabı verdi. 

Deneklerden %32'si diğerlerinin verdiği cevaba uymak adına yanlış seçeneği göstermişti. Deneyden sonra deneklerin çoğu verdikleri cevaba inanmadıklarını fakat grubun içinde 'garip' görünmek istemediklerini söyledi. Bazıları ise grubun kendisinden daha bilgili olduğuna inanmıştı.

10. Princeton teoloji semineri deneyi

10. Princeton teoloji semineri deneyi

1973 yılında Princeton teoloji seminerine katılan öğrenciler, dini eğitim konusunda bir deneye katıldıklarını sanmışlardı. 

Bir binada bir anket doldurulması istenen öğrencilere daha sonra bir başka binaya aceleyle gitmeleri söylendi. Bu binada iş sahibi ya da iyi bir vatandaş olmak hakkında bir konuşma yapmaları istenecekti. Öğrencilerin bazılarına daha çok acele etmeleri söylendi, bazılarına ise o kadar acele hissi yaratılmadı. 

Öğrenciler bir binadan diğerine aceleyle giderken yolda iki büklüm olmuş birini görüyorlardı. Durup bu kişiye yardımcı olmaları ise Karakterden çok daha fazla 'acele etme' değişkenine bağlıydı. Deneyin sonucuna göre acele etmek yardım etme ve merhamet hissini oldukça fazla etkiliyordu.

9. Fantz'in izleme deneyi

9. Fantz'in izleme deneyi

1961 yılında yaptığı deneyde Fantz basit ama dahice bir deney gerçekleştirdi. Bir bebeğin üzerine yerleştirdiği düzeneğe bir insan yüzü ve bir boğa gözü resimleri yerleştirdi. 

İki aylık bebek insan yüzüne, boğa gözüne baktığının iki katı daha fazla bakıyordu. Daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda da psikologlar insanların 'insan yüzüne' karşı belli bir algıyla doğduğunu kanıtladı. Bunun hayatta kalma içgüdüsüyle doğrudan ilişkili olduğuna inanılıyor.

8. Üçüncü dalga deneyi

8. Üçüncü dalga deneyi

Üçüncü dalga, California'da bir lise öğretmeni olan Ron Jones tarafından Alman halkının Nazilarin zulmünü nasıl kabullendiğini açıklamak için yapılmış bir deneydi. 

Ron Jones, 5 gün boyunca disiplin ve birlik düzenini ön planda tutarak, Nazi hareketinin belli özelliklerini göstermeye çalıştı. Bu hareket Üçüncü Dalga ismi verdi. Bunun bir inanış olduğunu, en iyisinin bu olduğunu öğrencilerine öğütledi. Öğrenciler kısa sürede kendilerini bu grubun içinde hissetmeye başlamıştı. Fakat bu hareket sınıfın dışına da taştı ve okuldaki yüzlerce öğrenciye yayıldı. 

Ron sonunda öğrencilerine televizyonda bir başkanlık seçiminin olacağını ve Üçüncü Dalga'dan bir aday olduğunu söyledi. Bir araya gelen öğrencilere Nazilerle ilgili bir video izleterek yaptığı deneyi anlattı.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

7. Facebook deneyi

7. Facebook deneyi

2012 yılında Facebook kullanıcıları üzerinde, onlar farkında olmadan dev bir deney yaptı. Sosyal medya devi, 689,003 kullanıcısının ana sayfa haber akışını manipüle etti. Kimi kullanıcılara pozitif haberler daha ön planda tutulurken, kimilerine negatif ya da duygusal içerikler gösterildi. 

Bunun farkında olmayan kullanıcıların, yaptığı paylaşımlar da değişmişti. Facebook kullanıcılarının 'duygusal durumları' üzerinde ciddi etkiler yapabiliyordu.

6. Bilişsel uyumsuzluk deneyi

6. Bilişsel uyumsuzluk	deneyi

Bilişsel uyumsuzluk teorisine göre, insanlar içinde bulunduğu ortamla, çevreyle ve insan gruplarıyla ilgili belli farklı algılara sahiptir. Bu algıların zıtlaştığı noktada bir gerginlik durumu oluşur ve buna bilişsel uyumsuzluk adı verilir.

1959 yılında Leon Festinger tarafından yapılan deneyde, katılımcılardan sıradan ve sıkıcı işler yapılması istendi. Sonrasında ise dışarıda beklemekte olan sıradaki katılımcıya içeride yapılan işin gerçekten ilginç olduğunu söyledikleri taktirde $1 ya da $20 verdi. Sonra katılımcılara deney hakkında sorular yöneltildiğinde 1 dolar alan denekler yaptıkları işin oldukça sıkıcı olduğunu söylerken, 20 dolar alanlar işi eğlenceli bulduklarını söyledi.

5. Koruyucu anne deneyi

5. Koruyucu anne deneyi

Harry Harlow, 1960'lı yılların başında bir çocuğun gelişiminde anne sevgisinin önemini araştırmak istedi. 

Yeni doğan maymunları 6 ile 12 saatlik süre içinde annesinden ayıran Harry Harlow, bir gruba sert demirden yapılmış bir bakıcı anne verirken diğer grua ahşap ve yumuşak bezle sarılı bir bakıcı anne model verdi. İlk deneyde maymunlara annelerini seçme imkanı tanındı. Maymunlar her iki anneden de besin alabiliyorlardı. Bu noktada maymunlar yine de daha çok sıcak vakit geçirebildikleri ahşap ve bez anneyi tercih etti. 

İkinci deneyde ise, maymunların anneleri seçme şansı yoktu. Annesiyle daha çok sarılarak, daha sıcak anlar geçiren maymun grubu daha mutlu büyüyordu.

4. AVM'de kaybolma deneyi

4. AVM'de kaybolma deneyi

AVM'de kaybolma deneyi bir bireyin hatıralarının manipüle edilebileceğini hatta hiç yaşanmamış şeylerin insan hafızasına kazınabileceğini kanıtlayan bir deneydi.

Psikolog Elizabeth Loftus'un öğrencisi Jim Coan tarafından gerçekleştirilen deneyde Coan'ın annesi, kız ve erkek kardeşleri katılımcı olarak kullanıldı. Jim Coan, çocukluğunda yaşadığı farklı olaylar için 4 ayrı hikaye yazdı ve tüm katılımcılara bu öyküleri verdi. Daha sonra onlardan bu olaylar hakkında mümkün olduğunca fazla detay hatırlamalarını istedi. 4 öyküden biri tamamen uydurmaydı ve erkek kardeşinin bir keresinde alış veriş merkezinde kaybolduğundan bahsediyordu. 

Deney sonunda Coan'ın kardeşine öykülerden hangisinin yanlış olduğu sorulduğunda adam bu soruya doğru cevap veremedi. İnsan hafızası halihazırda yaptığı 'örn alışveriş merkezine' gitmek gibi detayları eski hafızalarla birleştirebiliyordu. Aradan geçen zamanın da hafıza üzerinde etkileri yadsınamazdı.

3. Stanford hapishane deneyi

3. Stanford hapishane deneyi

Stanford hapishane deneyi, psikoloji profesörü Philip Zimbardo'nun tedirginlik verici deneylerinden biriydi. 1971 yılında Stanford Üniversitesi'nde yapılan deneyde, tamamen rastgele seçilen öğrencilerden bir kısmına gardiyan bir kısmına ise tutuklu olacakları söylendi. 

Kostümler, tutuklulara verilen rakamlar, eşyalarının ellerinden alınmasına kadar her şey gerçeğe uygun hazırlanmıştı. Deneyin başlamasından saatler sonra, gardiyan olarak belirlenen öğrenciler 'tutukluları' taciz etmeye, onlara saçma işler vererek ezmeye başlamıştı bile. Birkaç gün içinde her iki grupta da öğrenciler duygusal olarak çökünce Zimbardo deneyi durdurmak zorunda kaldı.

Bireyin ona yüklenen role nasıl uyum sağladığını ve verilen otoriteyi kötüye kullanma eğiliminin ciddiyetini kanıtlamış oldu.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

2. Küçük Albert deneyi

2. Küçük Albert deneyi

1920'de John Watson ve Rosalie Rayner tarafından yapılan ve büyük tartışmaya sebep olan bu deney Johns Hopkins Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. 

1 yaşındaki bebek Albert, bir odanın ortasında yer alan masanın üzerine kondu. Beyaz bir laboratuvar faresi Albert'in yanına kondu ve fareyle oynamasına izin verildi. Bu noktada araştırmacılar, Albert fareye her dokunduğunda çelik bir boruya çekiçle vurarak yüksek bir ses çıkardı. Albert bu yüksek çınlamadan korkuyor ve çığıklar atıyordu. 

Sonrasında ise Albert yanına getirilen tüm tüylü hayvanlardan herhangi bir ses duymasa da, korkmaya ve gördüğü anda ağlamaya başladı. Bebek yüksek sesi, tüylü hayvanlarla bağdaştırmıştı.

1. Pavlov'un köpekleri

1. Pavlov'un köpekleri

Ivan Pavlov sindirim sisteminin detaylarını araştırıyor aynı zamanda da salya akmasının sebepleri gibi benzer durumları neyin tetiklediği üzerinde çalışmalar yapıyordu. Bir köpek yiyecek gördüğünde ağzından salyalar akar, tükürük bezleri çalışmaya başlar. Bu tükürük aslında yiyeceği yumuşatmak ve yutmayı kolaylaştırmak için salgılanır. 

Pavlov da bu refleksi araştırmak istemişti çünkü yemek verilince ağzından tükürük akan köpekler, artık laboratuvar önlükleri görünce de salya akıtıyordu. Çünkü köpeklere yemeği veren araştırmacı her zaman beyaz önlük giymiş biri oluyordu. 

Pavlov bir dizi deney daha yaparak, köpeklere yemek verildiğinde bir zil çaldı. İlerleyen günlerde Pavlov zili çaldığında köpeklerin ağzından salya akıyordu. Bu yeni tetik yeni bir davranışı ortaya çıkarmıştı. Pavlov koşullanmış refleks teorisini doğrulamış oldu.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
307
50
38
19
15
12
3
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
miss.av

Bir gün Ivan Pavlov kafede arkadaşlarıyla otururken zil çalmış. Pavlov demiş: "Müsaadenizle. Benim köpeklere yemek vermem lazım."

2. Küçük Albert deneyi biraz acımasızca olmuş sanki. El kadar bebeğin çığlık atması filan. Bi garip oldum.

Pickle Rick

Maalesef o deneyin sonunda çocuk travmayı atlatamadı ve 6 yaşında beyinde su toplanması sonucu hayatını kaybetti.

#16 Özür yeterli miymiş onları kekeme yapmaya? Bir de özür dilemişler sanki bir işe yarar gibi.