Görüş Bildir

Reform Haberleri

Reform ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Reform ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

'Barajları Kaldırmak AYM'nin İşi Değil'
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, seçim barajlarının kaldırılmasının AYM'nin işi olmadığını belirterek, 'Bunu yasal değişiklikle yapmayalım denilirse sormazlar mı siyaset niçin var?' dedi.Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı'na katılmak ve çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Kırgızistan'da, Kırgızistan ziyareti ve Türkiye gündemine ilişkin açıklamada bulundu.Türk işadamlarının Kırgızistan'da çeşitli iş kollarında çalışmalarını yürüttüğüne belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Kırgız hükümetinin de Türk işadamlarının önünü açan tedbirleri aldığını kaydetti.Yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesi durumunda AK Parti'nin bu durumdan etkilenip etkilenmeyeceğini değerlendiren Kurtulmuş, 'Ben siyasi hayatım boyunca seçim barajının kaldırılmasının gerekli olduğunu savunan birisiyim. Bu konuda daha önce tekliflerde bulundum' diye konuştu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde diğer partilere 'Seçim barajını tamamen kaldıralım, dar bölgelerde 550 milletvekili ayrı bölgelerde seçime girsin' teklifinde bulunduğunu anımsatan Kurtulmuş, 'Hani siyasetçiler lider sultasından yakınıyordu? Hepimiz milletvekillerinin daha iyi temsil edilmesini istiyorduk' dedi.Seçim barajı konusunda ikinci önemli teklifin de 'daraltılmış üçlü ya da beşli milletvekili sistemi, bunu sağlamak için de seçim barajının 3 ya da 5'e düşürülmesi' olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:'Her iki teklifle ilgili çalışmalarımızı da tamamlamıştık. Defaatle bunları teklif ettik ama maalesef muhalefet partileri bu konuda bir yaklaşımda bulunmadı, tekliflere cevap dahi verilmedi. İstedik ki Türkiye'nin önemli dönüşümlerinden biri olan Seçim Yasası'nın değiştirilebilmesi için bütün partiler ortak bir noktaya gelelim. Maalesef olmadı. Öyle olunca da mevcut sistemle seçime girilmesi noktasına geldi.''Barajları kaldırmak Anayasa Mahkemesinin işi değil'Kurtulmuş, barajların kaldırılmasına sonuna kadar taraftar olduğunu ancak, bunu Anayasa Mahkemesinin değil siyasi iradenin işi olarak gördüğünü vurgulayarak, şunları söyledi:'Dün seçim barajlarının kaldırılması noktasında fikir beyan etmeyenler, bugün 'Anayasa Mahkemesi siyasete bir müdahale etsin de barajlar kalksın, Türkiye'de başka bir tablo ortaya çıksın' arayışı içinde olmamalıdırlar. Bana kalsa yarın barajı kaldıralım ama mevcut Anayasal sistem içerisinde seçime 1 yıl kala yapılan hiçbir değişiklik uygulanamaz. 'Efendim biz bunu yasal değişiklikle yapmayalım, Anayasa Mahkemesi yapsın' denilirse insana sormazlar mı, Türkiye Büyük Millet Meclisi niçin var? Türkiye'de siyaset niçin var?''Kararı birtakım siyasi oligarklar değil millet verir'Siyasette, 'seçim sistemini değiştirmek gibi son derece normal bir konuda dahi mutabakat sağlayamıyor' değerlendirmesinde bulunan Kurtulmuş, şunları kaydetti:'Siyasetin üzerinde bir vesayet mekanizması olarak Anayasa Mahkemesinden medet umuluyorsa buna demokratik bir talep demezler. Demokratik talep, eli en güçlü olduğu anda bile 'Buyrun, sıfır seçim barajıyla seçime girelim' demektir. Biz bunu 30 Eylül 2013'te söyledik. Dolayısıyla bu kadar net, seçim barajlarına tavrı bu kadar ortada olan bir partiye karşı 'Şimdi şartları ve konjonktürü belki değiştirebiliriz' diyerek, başka bir vesileyle medet ummaya kimse kalkmasın, bundan bir sonuç çıkmaz. Ben Anayasa Mahkemesinin böyle bir şekilde karar vereceğine inanmıyorum. Varsayılım ki Anayasa Mahkemesi böyle bir karar alsa bile o zaman hodri meydan. Nihayetinde bu ülkede kararı kapalı kapılar altında birtakım siyasi oligarklar değil millet verir. Dolayısıyla böyle bir şeyin olması, seçimde AK Parti'nin çok daha işine yarar. Ondan da hiçbir tereddüt içinde değiliz.''Gelin, Siyasi Partiler Yasası'nda değişiklik yapalım'Kurtulmuş, 2015 seçimlerinde ittifak iddialarına yönelik, 'Evet, ittifaklar olsun ama ittifakları yine birtakım hesaplarla normal dışı yollarla siyasete müdahale etmenin aracı olarak görmeyin. Gelin, Siyasi Partiler Yasası'nda değişiklik yapalım' dedi.Siyasi partilerin, seçim öncesi ittifak olarak değil de program ittifakı olarak bir araya gelmesi gerektiğini bildiren Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları ifade etti:'A partisi, Z partisi görüşleri itibarıyla birbiriyle taban tabana zıt olabilir ama kalksın desin ki 'Ey ahali biz bu seçime beraber giriyoruz. Eğer bize oy verir, iktidara getirirseniz, milli eğitim politikamız budur, sağlık politikamız, dış politikamız budur. Buna program ittifakı derler. Program ittifakı içerisinde seçim ittifakı tartışılabilir. Ama Allah aşkına bahsi geçen, ittifak yapacağı konuşulan partilerin hangi konuda, hangi projede, hangi programda bir cümlelik bir ittifakı söz konusudur? Dolayısıyla AK Parti ya da bir başka parti karşıtlığı üzerinden kurulacak ittifakın Türkiye siyasetine hiçbir faydası olmaz.''Değişim yapısal hale getirilmeli'Türkiye'nin son 12 yılda büyük bir siyasi ve ekonomik değişim sürecinden geçtiğini ifade eden Kurtulmuş, ancak yeni Türkiye yolunda atılan adımlarım, gerçekleştirilen değişimlerin yeterli olmadığını söyledi.Kurtulmuş, 'İşimiz bitti, buraya kadar' dersek, Allah muhafaza gümbür gümbür düşeriz. Tam tersine daha cesur daha kararlı adımlarla Türkiye 2023'e kadar olan süreci reform istikametinde tamamlamak zorunda' dedi.Bunun için Türkiye'deki değişimi, sadece partilere ya da sadece kişilere bağlı olmaktan çıkartarak, yapısal hale getirmek gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, Türkiye'nin demokratik yapısının artık hiçbir kimse ya da çevre tarafından değiştirilemeyecek kadar sağlam hale getirilmesinin önemini vurguladı.'Başkanlık sistemi temelli esasında yeni bir Anayasal reformu'Siyasette Türkiye'nin önünde 4 önemli alan olduğunu belirten Kurtulmuş, 'Bunlardan birisi Yeni Anayasa Reformu. Bu ,Türkiye'nin hangi konusunu tartışırsak tartışalım sonuçta iş geliyor Anayasa meselesine. Dolayısıyla Türkiye'nin başkanlık sistemi temelli esasında yeni bir Anayasal reformu tartışmasının zaruri olduğu kanaatindeyim' değerlendirmesinde bulundu.Tek başına Anayasa değişikliğinin yeterli olmayacağını dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'nin 12 Eylül'den kalan bütün antidemokratik yasaların hepsini elinin tersiyle itip, çöp tenekesine atması gerektiğini söyledi. Kurtulmuş bunun için de Türkiye'nin acil ve kapsamlı bir hukuk reformu gerçekleştirmeye ihtiyacı olduğunu kaydetti.Kurtulmuş, Türkiye'nin çözüm sürecini başarılı bir şekilde tamamlamasının önemine işaret ederek, 'Bunun için de Türkiye'de çok uzun bir süre geçmeden barış ve kardeşliği sağlayacak, halklar arasındaki kadim dostluğu, kardeşliği kıyamete kadar pekiştirecek çözüm sürecinin başarıyla tamamlanması temenni ediyor ve bütün siyasi riskleri göze alarak yola devam ediyoruz. Ayrıca bu süreç sadece bizim için siyasi bir süreç değildir aslında insani bir süreçtir' diye konuştu.Türkiye'de dördüncü temel meselenin ise toplumsal bütünlüğün sağlanması olduğunu belirten Kurtulmuş, eski Türkiye'de birinci ve ikinci sınıf vatandaşlar bulunduğunu ifade etti. Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:'28 Şubat'ın o muktedir generalini hatırlayın. 'Özde ve sözde vatandaşlar' tanımlamasını yapıyordu ve eski Türkiye için bu doğruydu. Türkiye'de dindar vatandaşlarımızın problemler vardı, Kürt kimliğini öne çıkaran vatandaşlarımızın sıkıntıları vardı, Alevi inancına bağlı yurttaşlarımızın ve gayrımüslimlerin sorunları vardı. Ve çok şükür bu sorunların hiçbirisi halkın birbirine karşı olan sorunlar değildi. Öyle bir Türkiye kurmak zorundayız ki hiçbir vatandaşımız kendisini ötekileştirmiş hissetmemesi lazım. Bunun gerekli Anayasal değişikliklerin yapılması gerekiyor.''Kararlı yürüyüşümüz, koşarak devam edecek'Yeni yılda bu 4 temel alandaki politik reformların gerçekleşmesi için çok önemli adımların atılmasını temenni eden Kurtulmuş, 'Türkiye'nin artık bu yeni adımları atması lazım. Yeni Türkiye istikametinde yürümek istiyorsak mutlaka çok kısa sürede aşmak zorunda olduğumuz engellerdir. Türkiye'nin bunları aşacağına inanıyorum' dedi.Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 'Reform istikametindeki kararlı yürüyüşümüz, koşarak devam edecek. Kim hangi provokasyonu yaparsa yapsın, kim nerede çelme takmaya çalışırsa çalışsın, herkesin nasıl engeller koyacağını bilecek ama hiçbir zaman bu engellere milletin desteğiyle takılmadan devam edeceğiz' ifadelerini kullandı.Zafer Fatih Beyaz, AA
Economist: 'K. Irak'taki Gelişmeler Türkiye'deki Kürtleri Heyecanlandırdı'
Economist, bu hafta sayfalarında, Türkiye'deki Kürtler'le ilgili son siyasi durumu, Türkiye siyasetindeki ve Kuzey Irak'taki gelişmeler ışığında ele alan bir yazıya yer veriyor. Yazı, Diyarbakır'ın Lice ilçesinin Yalaza köyü ve civarından izlenimlerle başlıyor. Yalaza'da 'özgür Kürdistan'ın tohumlarının ekildiğini' belirtiyor dergi. Türkiye'de ilk kez Kürtçe dilinde eğitim verecek okulun yakında Yalaza'da açılacağı aktarılıyor. Yalaza'da daha önce hint keneviri ekildiğini, PKK'nın büyüyen uyuşturucu ticaretini yasakladığını, bu nedenle artık köydeki tarlaların artık tütün ve yasal ürünlerle ekili olduğu belirtiliyor. Derginin görüştüğü Serdar Çelik isimli bir PKK üyesi, 'Yalaza'nın tüm Kürdistan için bir komün modeli olacağını, devletin buraya ayak basamadığını' söylemiş. Economist, Lice-Diyarbakır karayolu üzerinde bir askeri kontrol noktasından bir kilometreden daha az mesafe uzaklıkta PKK bayrağının dalgalandığını belirtiyor. Lice'deki karakol protestolarına ve geçen ayki olaylarda iki kişinin öldürülmesi sonra 14 aylık ateşkes sürecinin çökme ihtimalinin oluştuğunu yazan Economist bu gerilimde Kürtler'in kazandığını belirtiyor. Dergi, Lice'de karakol inşaatlarının durdurulduğunu, daha fazla PKK bayrağının asıldığını, hükümetin yeni bir reform paketini açıkladığı, hapisteki binlerce Kürt siyasi eylemcinin salıverildiğini, özel okullarda Kürtçe eğitime olanak sağlayan yasaların meclisten geçtiğini belirtiyor. Dergiye göre Türkiye'nin başka yerlerinde ayrımcılıkla karşı karşıya olduklarını söyleyen sıradan Kürtler bu gelişmelerden etkilenmemiş durumda. Economist 'e konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, ağırlıklı olarak Kürtler'in yaşadığı bölgelerde bir referandum yapılması durumunda 'halkın yüzde 80'i bağımsızlık lehine oy kullanacağını' söylüyor. Economist, Kuzey Irak'la ilgili son dönemli gelişmelerden, yani Kerkük'ün Kürt yönetimince ele geçirilip bağımsızlık yolunda da hızlanılmasından, Türkiye'nin Kürtlerinin heyecanlandığını yazıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'ın Kürt bölgesini yakın bir müttefik olarak gördüğünü ve onu teşvik ettiğini ekliyor dergi. Kışanak, Türkiye hükümetinin Türkiye sınırları dışında küçük bir Kürdistan'ın kurulmasına izin vermekle büyük bir Kürdistan'ın kurulmasını engellemeyi düşündüğünü söylemiş. Özerlik ihtimaliyle ilgili dergiye konuşan AKP milletvekili Galip Ensarioğlu, en fazla sunabileceklerinin, şiddete karışmamış PKK'lı tutuklular ve savaşçılar için af, mevcut terörle mücadele yasalarının rafa kaldırılması, Kürtçe eğitime devlet okullarında da izin verilmesi olduğunu söylüyor. Yazının sonunda Yalaza'daki PKK'lı Çelik'in, Türkiye Kürtlerinin kendi gelecekleri hakkında kendilerinin karar vereceği yönündeki sözlerine yer veriliyor.
Hollande ve Merkel Oy Kaybetti
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ilk sonuçlara göre, Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Cephe sandıktan birinci çıktı. Hollande'ın partisi ancak üçüncü oldu. Almanya'da da Merkel'in partisi yedi koltuk kaybetti. Almanya ve Fransa'da, Avrupa Parlamentosu (AP) için yapılan seçimlerde Almanya Başbakanı Angela Merkel liderliğindeki Hristiyan Demokrat Birliği ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın partisi Sosyalist Parti tahminlerin altında oy alabildi. Fransa'da ise Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Cephe, yüzde 25,4'lik oyla birinci gelirken, Hollande'in partisi ise yüzde 14,5'luk oy ile yüzde 21 oy alan Halk Hareketi Birliği'ni takip ederek ancak üçüncü olabildi. Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen, Cumhurbaşkanı François Hollande'ın bu sonuçların ardından meclisi lağvederek erken seçimlere gitmesini istedi. Seçim zaferinin kesinleşmesinin ardından basına açıklama yapan Le Pen, 'Fransız seçmenin bugün iradesini güçlü bir şekilde sandığı yansıtmasının ardından Cumhurbaşkanı Hollande başka ne yapabilir' ifadesini kullandı. Fransa Başbakanı Manuel Valls, Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarının partisi için ''deprem'' niteliği taşıdığını belirterek, seçim mağlubiyetini kabul etti. Seçim sonuçlarının ardından basına açıklama yapan Valls, yenilgiye rağmen bütçe açığının düşürülmesi için hükümet olarak ekonomi politikasını kararlılıkla sürdüreceklerini ifade etti. Valls, ''Cesaret göstermemiz ve Fransa'da başlattığımız reform sürecini sürdürmemiz gerekir'' dedi. Başbakan Valls, aşırı sağın ülkesinde seçimi açık farkla kazanmasının, AB'deki kurumların Fransız seçmenin kaygılarını daha fazla göz önüne alması gerektiğini ortaya koyduğunu söyledi. Le Pen'in partisinin Avrupa Parlamentosu'na 24 parlamenter göndermesi bekleniyor. Merkel oy kaybetti, ortağı kazandı Almanya'da da ilk sonuçlara göre Başbakan Merkel'in partisi, AP'deki 42 sandalyesinden yedisini kaybetti. Almanya'da birinci, Merkel’in koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) oldu. SPD, oy oranını 6,8 puan artırıp yüzde 27,6’ya, milletvekili sayısını da 23’ten 27’ye yükseltti. 'Harika bir sonuç' Almanya'da Merkel'in koalisyon ortağı SPD Federal Meclis Grubu Başkanı Thomas Oppermann, partisinin seçimlerde oy oranını yaklaşık 6,5 puan artırmasını 'harika bir sonuç' olarak nitelendirdi. SPD'nin seçimlerde bugüne kadarki en yüksek büyümeyi sağladığını vurgulayan Oppermann, bu başarının Avrupalı sosyal demokratların AB Komisyonu Başkanlığı adayı olan Martin Schulz'un başkan olması için iyi bir fırsat doğurduğunu belirtti. En fazla üye Almanya'dan Seçim sonuçlarının kesinleşmesinin ardından merkezi Strasbourg’da bulunan Avrupa Parlamentosu’nda beş yıl için görev yapacak. Ülkelerin göndereceği vekil sayıları, nüfusları oranında belli oluyor. Toplam 751 sandalyesi olan AP'de en fazla koltuğa 96 üye ile Almanya sahip olacak. Bu ülkeyi, 74 üyeyle Fransa, 73 üyeyle İngiltere ve İtalya izliyor. AP'ye en az üye gönderecek AB ülkeleri ise altı üyeyle Lüksemburg, Malta, Estonya ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olacak. aljazeera.com.tr
Çipras 'Anlaşmaya Hayır' Diyen Kabine Üyelerini Görevden Aldı
Euro Bölgesi'nden kalmasını sağlayacak 86 milyar euroluk üçüncü bir kurtarma paketi karşılığında, yeni kemer sıkma önlemleri almayı kabul eden Yunanistan'a, Berlin ve Brüksel'den iki iyi haber geldi. Almanya Federal Meclisi kurtarma paketini onaylarken, AB Atina'ya 7 milyar Euro'luk 'köprü' kredi verilmesini kabul etti. Tüm bu gelişmelerin ardından Başbakan Çipras yeni reform paketine karşı çıkan ve parlamentoda hayır oyu kullanan kabine üyelerini görevden aldı.Almanya Federal Meclisi Yunanistan ile ilgili varılan 86 milyar Euro’luk kurtarma paketini onayladı. Bu kararın ardından AB de paket ile ilgili süreç tamamlanana dek Atina'ya 7 milyar euro verilmesini onayladı.Almanya Federal Meclisi'ndek oylamadan önce milletvekillerine seslenen Almanya Başbakanı Angela Merkel anlaşmanın reddedilmesinin kaosa neden olabileceğini belirterek bunun Avrupa Birliği’nin dayanışma ruhuna da zarar vereceği uyarısında bulundu..Mecliste oy kullanan 598 milletvekilinden 439'u müzakerelere ‘evet' dedi. Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert, Meclis'te düzenlenen özel oturumun ardından yaptığı açıklamada 119 milletvekilinin ‘hayır' oyu kullandığını, 40 milletvekilinin çekimser kaldığını bildirdi.Euro Bölgesi maliye bakanları dün Yunanistan'a üçüncü yardım paketi için müzakerelerin başlaması kararını alarak, topu ulusal meclislere atmıştı. Müzakerelerin başlayabilmesi için kararın Euro Bölgesi üyesi ülkelerin parlamentolarında da onaylanması gerekiyor. Fransa ve Finlandiya parlamentoları anlaşmaya destek vermişti.Yunanistan 86 milyar Euro’luk yardım paketi karşılığında köklü yapısal reform sözü vermiş, reform paketini sert tartışmaların ardından parlamentodan geçirmişti
Dünya Bankası'ndan 500 Milyon Dolarlık Kredi
Dünya Bankası, Türkiye'ye 500 milyon dolarlık kredi verecek. Bu kredi, Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu tarafından Türkiye'ye ye kalkınma hedefleri esas alınarak Paylaşılan Büyümenin Sürdürülmesi Kalkınma Politikası (SSG – DPL) kredisi olarak veriliyor. Dünya Bankası tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre; bu kredi, Türkiye'nin ülkede paylaşılan rehafı arttırmada kilit öneme sahip olan sosyal ve çevresel açıdan sürdürülebilir büyüme hedefini desteklemeyi amaçlıyor. Dünya Bankası'nın Türkiye Direktörü Martin Raiser, Türkiye'nin son 10 yılda kaydetmiş olduğu büyümenin kapsayıcı olduğunu belirtiyor. Daha az uygun bir uluslararası ortamda bu kazanımların riske gireceğini de ifade ediyor. Bu kredinin desteklediği noktalar ise; Rekabet gücünün ve şeffaflığın arttırılması, İstihdam artışını sürdürme ve kadın istihdamını arttırma, Finansal kapsayıcılığı arttırma, Ülke altyapısı için uzun vadeli ve kaliteli yatırımlar çekmeye yönelik düzenleyici çerçeve oluşturma alanlarındaki reformlar.  Paylaşılan Büyümenin Sürdürülmesi Kalkınma Politikası programı kapsamında desteklenen politikalar, stratejiler ve reform eylemlerinin hedefi ise şu şekilde; Kayıt dışı istihdamda azalma, Bağımsız denetimden geçen şirket sayısında, yeni patent başvurularında, şirket tahvili ihraçlarında ve gelir vergisi beyannamesi sunan mükellef sayısında artış, Kadınların işgücüne katılma oranında, kamu ve özel kredi bürolarının kapsama oranında, ticari bankalardaki mevduat sahiplerinin sayısında, kiralama penetrasyon oranında artış, Bireysel emeklilik planlarına otomatik kayıt uygulamasının getirilmesi, Elektrik üretim kapasitesine özel sektör tarafından yapılan yatırımlarda artış, BOTAŞ tarafından ithal edilen gazın oranında azalma, Borsa İstanbul'un elektrik ve gaz piyasası katılımcılarının sermaye katkısı ile birlikte EPİAŞ'ın bağımsız bir şirket olarak faaliyet göstermesi, TCDD'nin altyapısı üzerinde faaliyet gösterecek en az bir özel sektör yük taşımacılığı işletmesinin lisanslandırılması. Martin Raiser, Dünya Bankası'nın Türkiye'nin gelirleri arttırma, istihdam yaratma ve sürdürülebilir altyapı inşa etme alanlarındaki başarılarını devam ettirme yönünde yapısal reformlarını desteklemek için bu krediyi verdiğini söylüyor. Kaynak: http://altaybilgin.blogspot.com.tr/
Siyasi Parti Trollerine Karşı Savaş
Bulgaristan’da beş siyasi parti, internet ortamını trollerden temizlemek için mücadele başlattı. Kendi trol faaliyetlerini durdurma kararı alan partiler medyayı da denetime çağırdı.
Konutta Yüzde 15'lik Devlet Desteği Nasıl Alınacak?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 10. Ekonomik Kalkınma Planı'nı açıkladı. Davutoğlu, 'Kıdem tazminatı sisteminde yaşanan sorunların çözümü amacıyla ilgili sosyal taraflarla istişare halinde gerekli mevzuat düzenlemelerini yapacağız. İşsizlik sigortasından yararlanma koşullarını esnetmek ve yararlanma sürelerini arttırmak için mevzuat çalışması yapacağız' dedi. Konutta yüzde 15'lik devlet desteği nasıl alınabilecek sorusu ise bugün yanıt buldu. Bankada açılacak konut hesabına para yatıran kişi 5 yıl sonunda yüzde 15'lik devlet katkısı alabilecek.Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Palas'ta düzenlediği basın toplantısında 10. Kalkınma Planı'nda belirlenen 25 öncelikli dönüşüm programından son pakette yer alan 8 programı ve bunlara ilişkin 380 eylem planını açıkladı. Türkiye’nin 12 yılda olağanüstü bir ekonomik ve paradigma devrimine şahit olduğuna işaret eden Davutoğlu, toplumsal hayatta süreklilik ile değişim unsurlarını göz önünde bulundurmayan hükümetlerin başarılı olamayacağını vurguladı.Hem süreklilik unsurlarıyla ortaya konan politikaların takibinin yapılması hem de dünya şartları içinde reform bilincine dayalı, yaygın ve etkin bir değişim süreci yaşanması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, 'AK Parti hükümetlerinin en önemli başarılarından biri sürekliliği durağanlık, değişimi de yapboz tahtasına dönüştürmeme başarısıdır. Süreklilik bir durağanlık değil aksine toplumların hayatında devamlılığı sağlayan bir ilkedir. Reform düşüncesi, değişim ise hayatın getirdiği dinamizmin anlaşılması çerçevesinde bir zarurettir. Bu açıdan 62. Hükümeti kurar kurmaz 12 yıllık birikim üzerinden yeni bir ekonomik hamlenin altyapısını oluşturacak, kapsamlı bir reform çabasını kamuoyuyla kademeli şekilde paylaşıyoruz' diye konuştu.Öncelikli dönüşüm programlarının, özel önemi bulunduğunu, bir omurga teşkil etiklerini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:'Bu omurga, bizim için önümüzdeki 2023'e kadar olan dönemin temel değişim parametrelerini, reform parametrelerini ortaya koyuyor. Geçen sunumlarda, önce reel sektörle ilgili 8, daha sonra makro ekonomik sektörle ilgili 7 alanda dönüşüm programını açıkladık. Bugün de 8 alanda daha dönüşüm programı açıklayacağız. Bu çerçevede atacağımız adımları tespit edeceğiz. Burada bir hususu dikkatlerinize ayrıca getirmek istiyorum, o da bunun takibi, bu kesinlikle bir şekilde kağıt üzerinde kalacak bir çalışma değil. Takibiyle ilgili en başından taahhütte bulunduk. Takip izleme mekanizmaları da devreye girdi ve 3 ayda bir bürokratik düzeyde takip, 6 ayda bir de Bakanlar Kurulu'na sunum şeklinde takip ve belli aralıklarla benim bizzat kamuoyuna çıkarak, anlatarak ya da Başbakanlık üzerinden, bu daha kısa süreyle olur, bir yazılı sunumla ya da kamuoyunun da önünde, bu, benzeri formatta yapacağımız toplantılarla bunu paylaşacağız.'“Reform programlarının sahiplenilmesi konusunda mekanizma kuracağız”Söz konusu reform programlarının Ankara’da hazırlanıp Ankara’da kalması durumunda istenilen amaca ulaşılamayacağını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:'İki yönde bu reform programlarının sahiplenilmesi ve yönetimi konusunda mekanizma kuracağız. Birisi yerele dönük olarak, Kalkınma Bakanlığımızın koordinasyonuyla, önemli vilayet merkezlerimizde, bölgesel merkezlerde, İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, KOP, DAP, KOP gibi zaten belli çalışmaların yürütüldüğü koordinasyon merkezlerinde, bu programları anlatmak üzere seri çalışma yürüteceğiz. Dolayısıyla yerel aktörlerin, alanda bulunan aktörlerin bu programları benimsemesinin önünü açacağız. Aynı şekilde uluslararası alanda bunların bilinmesi önemli. Ben geçtiğimiz hafta İngiltere’de yatırımcı firmalarla buluştuğumda da bunu fark ettim. Yabancı analistler, buna çok özel önem verdiklerini ortaya koydular ve Türkiye’den daha fazla dikkat çekecek şekilde, bunu dikkatli takip ettiklerini gösterecek şekilde sorular yönelttiler, bu yatırımcılara ne tür imkanlar sunacak gibi.'Davutoğlu, sektörel dönüşüm reform programının uluslararası alanda da tanıtımını yapacaklarını bildirdi. Sadece Avrupa ve ABD’de değil Japonya, Hindistan ve yükselen ekonomik havzalarda da bu tanıtım çalışmalarını yürüteceklerini anlatan Davutoğlu, 'Böylece bir sahiplenme ve bilinme, tanıtım olgusuna dikkat çekeceğiz' dedi.Bugün 8 program açıklayacaklarını belirten Davutoğlu, bunların, “iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi programı”, “temel ve meslek becerilerini geliştirme programı”, “nitelikli insan gücü için çekim merkezi programı”, “sağlıklı yaşam ve hareketlilik programı”, “yerelde kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi programı”, “rekabetçiliği ve sosyal uyumu geliştiren kentsel dönüşüm programı”, “kalkınma için uluslar arası işbirliği alt yapısının geliştirilmesi programı” ve “kayıt dışı ekonominin azaltılması programı” olduğunu bildirdi.8 yeni program 380 eylem planından oluşuyorSöz konusu 8 programın 380 adet eylemden oluştuğunu kaydeden Davutoğlu, “Daha önce açıkladıklarımızla bu, bin 350 eylem planını barındırıyor. Böylece bütün toplum katmanlarına yayılan kapsamlı bir dönüşümü gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz” ifadesini kullandı.Davutoğlu, “İş Gücü Piyasasının Etkinleştirilmesi Programının” hedef kitlesinin işsizler, iş gücü piyasası dışında kalan kadınlar, kayıt dışı çalışanlar ve işverenler olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:“Dolayısıyla bu programla hedefimiz, işsizliğin azaltılması, kadınların iş gücü piyasası katılımının teşviki, kolaylaştırılması ve kadınların bu anlamda kariyerle aile arasında tercih yapmak zorunda kalmalarının önüne geçilmesi ki bununla ilgili başlı başına bir açıklamada bulunduk. İş gücü piyasasını daha etkin hale getirmeyi, nitelikli ve insana yaraşır istihdamı artırmayı, işsizliği azaltmayı ve iş gücü verimliliğini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Program döneminin sonunda yani 2018 sonunda, kadınların iş gücüne katılımı ve istihdam oranlarını her yıl ortalama 1 puan artırmayı, esnek çalışma biçimlerini ki çocuk sahibi kadınlarımızın böyle kısmi zamanlı çalışmalarıyla ilgili daha önce açıklamalarda bulunduk, esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırmayı ve istihdam teşviklerinin etkinliğini artırmayı planlıyoruz.”“Kadın erkek fırsat eşitliği bilincini artırmaya yönelik etkinlikler yapacağız”“İş Gücü Piyasasının Etkinleştirilmesi Programının” 43 eylem planından oluştuğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi:“Bunların arasında dikkat çekici olanlardan bazıları şunlar; kadın girişimciliği programını hazırlayarak, uygulamaya koyacağız. Girişimciliği, özellikle kadın girişimciliği teşvik etmek için. Çalışanların ve işverenlerin kadın erkek fırsat eşitliği bilincini artırmaya yönelik etkinlikler yapacağız. Nasıl anne ve baba, kız ve erkek çocukları arasında ayrım yapmaz, gerçek anne babaysa bu muhabbeti hepsine aynı ölçüde hisseder, devletin ve kamunun da kadınlar erkekler arasında ayrım olmaksızın bir eşitsizlik olmaması için fırsat eşitliği bilincini artıracak çalışmalar yapacağız. Aktif iş gücü programlarına ilişkin bir izleme ve değerlendirme sistemi kuracağız. Bu çok önemli. Programlarını takibini 81 il düzeyinde gerçekleştireceğiz. Yani nüfus dinamizmimiz, bizim her bölgede farklı, ya daha genç nüfusa sahip olan şehirlerden büyük şehirlere akım oluyor ya da orada o şehirde olmuyorsa bu akım o şehirde bir işsizler ordusu doğuruyor. Aktif iş gücü programlarına ilişkin bu anlamda hem izleme hem mümkün olduğu kadar yerinde istihdamı gerçekleştirmeye çalışacağız. Özel politika gerektiren gruplar için yeni program, proje ve uygulamalardan yararlanan kişi sayısını artıracağız. Uzaktan eğitim sistemini kuracak ve sisteme işlerlik kazandıracağız.”Kıdem tazminatı sistemiKıdem tazminatı sisteminde yaşanan sorunların çözümü için ilgili sosyal taraflarla istişare içinde gerekli mevzuat düzenlemelerini yapacaklarını bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:“Bu da çok uzun süredir gündemimizde olan konu. Bununla ilgili etkin ve herkesle istişare içinde bir politika gerçekleştireceğiz. İşsizlik sigortasından yararlanma koşullarını esnetmek ve yararlanma sürelerini artırmak için mevzuat çalışmaları yapacağız. Mevcut esnek çalışma sistemlerini daha güvenceli hale getirecek yeni esnek çalışma sistemlerini içeren mevzuat çalışması yapacağız. Esnek çalışma, belli şartlarda işverenle işçinin buluşmasını temin eden ve bir anlamda iki tarafa da esneklik getirmek suretiyle verimliliği artıran bir alan ama bunun iyi düzenlemesi halinde istismarlara yol açabilecek alan. Dolayısıyla bunun mutlaka en iyi şekilde bir sistem içinde düzenlenmesine özen göstereceğiz.”'Faiz oranlarının düşmesi zaten beklenen bir gelişmeydi'Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın dünkü açıklamaları ve faiz oranlarına ilişkin düşüncelerinin sorulması üzerine Davutoğlu, Merkez Bankası'nın kendi değerlendirmelerini yaparak, faiz oranları ve enflasyon konularında açıklamalarını yaptığını ifade etti.Hükümet kurulduktan sonra, gerek Başçı ile yaptığı görüşmede gerekse de Merkez Bankası'nda aldığı brifingde kanaatlerini paylaştıklarını hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:'Dün de Sayın Başçı'nın söylediği gibi Merkez Bankası bağımsız olmak üzere, hükümete ve Başbakan'a bir danışmanlık verir. Ekonominin genel performansı itibarıyla böyle bir rolü de vardır. O yüzden Bakanlar Kurulunu yılda iki kez bilgilendirir. Bunu tamamen birbirinden kopuk mekanizmalar olarak görmek yanlış. Biz de her zaman kanaatlerimizi kendisiyle paylaştık. Davos'ta da yine bir görüşme yaptık. Düşüncelerini ve bu perspektifte yaklaşımını ortaya koydu, biz de kanaatlerimizi paylaştık. Önemli olan burada en doğru kararları, dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisinin gelişim seyrinde en doğru zamanda alabilmek.'Bu bakımdan, enflasyondaki düşüş ve dünya ekonomisindeki genel trend göz önüne alındığında faiz oranlarında düşmenin, zaten beklenen bir gelişme olduğunu belirten Davutoğlu, siyasi istikrarın da faiz oranlarını etkilediğini söyledi.Başbakan Davutoğlu, siyasi istikrarsızlık olan ülkelerde faizlerde çok ciddi sıçramaların yaşandığına işaret ederek, şöyle devam etti:'Türkiye'de özellikle 2 seçim sonrasında 2014 yılında siyasi istikrarın, 62. Hükümetle birlikte bir anlamda görev değişiminden sonra çok güçlü bir şekilde devam etmesinin bizatihi kendisi bile faiz oranlarını etkileyen, istikrarı yansıtan bir husus. Dolayısıyla daha önceden de böyle bir faiz indirim beklentisi bizim açımızdan vardı ve bunlar, tamamen teknik düzeyde her zaman yaptığımız görüşmelerde ifade edilmiştir. Merkez Bankası'nın enflasyonu kontrol altında tutabilmek ve fiyat istikrarı konusundaki kaygıları da göz önünde bulundurarak takip ettiği bir politika vardır. Son faiz indirim kararı doğru bir karardır, Sayın Başçı'nın dün yaptığı açıklama doğru yönde atılan bir adımdır.''Doğru zamanda doğru kararı almak gerek'Göstergelerin artık çok dinamik seyrettiğini belirten Davutoğlu, toplantı için 1 ay beklemek yerine gerektiğinde olağanüstü, öne alınmış toplantılarla piyasanın nabzını, ekonominin trendini doğru takip edip, doğru zamanda doğru kararı almak gerektiğini ifade etti.Bunun bir tabu olmadığını vurgulayan Davutoğlu, 'Şu günde toplanacak, şu günde karar alınacak diye... Sayın Başçı'nın açıklamasıyla, 'toplantı daha erkene alınabilir' demesi ve 'bu konuda karar alınabilir' demesi doğru bir açıklamadır. Bu konulardaki beklentinin ne olması gerektiğini de biz kendileriyle de konuşuruz, ekonomik değerlendirmeler yaparız ama kamuoyunun özellikle ekonomik istikrar konusunda hiçbir tereddüdün olmaması önemli' diye konuştu.Türkiye'nin rasyonel bir ekonomik anlayış içinde atılması gereken adımları atma konusunda AK Parti döneminde bir tecrübe ve birikim kazandığını vurgulayan Davutoğlu, daha önceki istikrarsızlıkların hiçbir zaman kendi dönemlerinde görülmediğini bildirdi. Davutoğlu, 'Bu çerçevede önümüzdeki günlerde, haftalarda yapılacak toplantılarla faiz oranlarının daha aşağı inme, daha aşağı bir trende doğru yönelmesi beklentisi hepimiz için söz konusudur. Bu yönde bir eğilim ve bu yönde bir karar alınacağı düşüncesindeyim ama Merkez Bankası kendi çalışma sistemini bu anlamda uygulayacak' ifadelerini kullandı.Gayrimenkul projeleri kira sertifikalarıGayrimenkul sertifikası ve sukukla ilgili soruyu da yanıtlayan Davutoğlu, bunların menkul ve gayrimenkul değerler arasında çok sağlıklı bir ilişki kurmakla ilgili olduğunu ifade etti.Davutoğlu, bu ilişkinin farklı araçlarla sağlanabildiğinin altını çizerek, bu konuda çalışmalarını yaygınlaştırarak, daha özgün, Türkiye'nin şartlarına uygun ve halkın daha fazla itibar edeceği her türlü finansal yöntemi kullanmaya kararlı olduklarını bildirdi.Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bu konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, kira sertifikasının bir varlık üzerine kurulan bir enstrüman olduğuna dikkati çekti.Gayrimenkul projeleri üzerine kurgulanmış kira sertifikalarının dünyada gittikçe yaygınlaştığını vurgulayan Babacan, Türkiye'de de inşaat sektöründe finansal amacıyla gayrimenkul projeleri üzerine üretilmiş kira sertifikalarının yaygınlaştırılmasını istediklerini belirtti.Babacan, bunun küçük küçük örneklerinin de başladığını ifade ederek, 'Şu anda katılım bankaları üzerinden yürüyor. Ama bunun her zaman için inşaat şirketlerinin kendi üretecekleri kira sertifikaları ile yapmaları da ileride mümkün olabilecek' diye konuştu.Sosyal yardım ile istihdam arasında irtibat kurulacakBaşbakan Davutoğlu, iş dünyasının temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerde, artan sosyal yardımların istihdamı bazen olumsuz etkilediğinin ve çalışacak insan bulmakta zorluk çekildiğinin kendilerine aktarıldığını belirterek, 'Bu anlamda sosyal yardım ve istihdam arasında irtibat kurup, sosyal yardımların istihdamı teşvik edici şekilde kullanılması, yoksa 'nasıl olsa ben şu kadar sosyal yardım alıyorum, çalışsam bunu alamayacağım, çalışmaktansa sosyal yardım alan kesim içinde bulunayım' şeklindeki bir kanaat, çok dinamik bir insan gücünü, iş gücü piyasasının dışında tutuyor' diye konuştu.İşkur'a kayıt edilen sosyal yardım yararlanıcılarına bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti sunacaklarını bildiren Davutoğlu, şöyle devam devam etti:'Çalışabilir durumdaki sosyal yardım alanlar için istihdama kazandırıcı faaliyetlere katılmaları şartıyla, işsizlik yardımı ve benzeri özendirici yardım programları geliştireceğiz. Sosyal yardım alanların özel sektörde istihdamı halinde, sosyal güvenlik primi işveren payında teşvik getireceğiz. Mevcut istihdam teşviklerinin yetki analizi çalışmalarını yapacağız. İstihdamla ilgili bütün bu sektörel dönüşüm programlarından bağımsız olarak istihdamla ilgili, işsizlikle mücadeleyle ilgili ayrı bir çalışma ekibi kurma talimatı vermiştim. Bu çerçevede yapılan çalışmayı aynen aile ve nüfus dinamizmini koruma sunumu gibi kamuoyumuza önümüzdeki bir veya iki hafta içinde paylaşacağız. İstihdam bizim için hayati konudur.'İkinci programın 'Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme Programı' olduğunu belirten Davutoğlu, burada da çalışma hayatı, yabancı dil, finansal okur yazarlık, problem çözme, iletişim, liderlik, kariyer planlama gibi temel becerileri geliştirmenin yer aldığını anlattı.Davutoğlu, Türkiye'de meslek sahibi olmanın belli bir ihtisas alanında diploma sahibi olmak şeklinde algılandığına dikkati çekerek, 'Halbuki o diploma, iş becerisini teminat altına alan bir belge değil. O diploma belli bir eğitimin tamamlandığı anlamına gelen belgedir. Burada yapmamız gereken o diplomayı çalışma hayatında pratik uygulamada, daha etkin daha anlamlı bir yere nasıl oturtacağız? Onun için de ek bazı çalışmalar yapmak gerektiği kanaatindeyiz' dedi.İnsanın iş hayatı dışındaki sağlığı, tatmini ve mutluluğu açısından sanatsal ve sportif becerilere sahip olmasının da önemli olduğunu değerlendiren Davutoğlu, bu programla eğitimin tüm kademelerinde temel becerilerin ağırlığını artırmayı planladıklarını dile getirdi.'Meslek liselerini, iş dünyasıyla buluşturacağız'İş gücü piyasası ile eğitim sistemi arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlayacaklarını açıklayan Davutoğlu, bunların birbirlerine hiç değmeyen iki ayrı alan gibi göründüğünü söyledi.Başbakan Davutoğlu, uygulamalı eğitimi yaygınlaştırarak, okul ve iş dünyası arasındaki işbirliğini güçlendireceklerini vurgularken, Konya'da Ayakkabıcılar Sitesi'ninin Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde açtığı meslek lisesini örnek verdi.Sitenin ayakkabı endüstrisi neyi gerektiriyorsa ona göre tanzim edildiğini ve buradan mezun olanların da hemen iş bulabildiklerini anlatan Davutoğlu, meslek liselerini iş dünyası ile yeni bir reformla, uygulamalı ve iş dünyasının da fiilen ve maddi olarak katkıda bulunduğu bir alan haline dönüştürmenin şart olduğunu kaydetti.Ahmet Davutoğlu, 'Özellikle mesleki eğitimde özel sektörün rolünü güçlendirecek, odalar ve borsalara çok daha fazla sorumluluk vereceğiz. İş dünyası da bunu benimsiyor. Onlar için de ara eleman bulma konusunda en kolay yöntem' değerlendirmesinde bulundu.Three master yaygınlaşacakİş gücü piyasası ihtiyaç analizlerini etkinleştirerek, mesleki eğitimleri iş gücü piyasasının taleplerine göre planlayacaklarını ifade eden Davutoğlu, 'Üniversitelerde, bir dönem uygulamalı iki dönem akademik eğitim içeren 'three master', yani iki sömestr yerine üç sömestr uygulamalarını yaygınlaştıracağız' şeklinde konuştu.Başbakan Davutoğlu, tatili ortadan kaldırmayı düşünmediklerini, tatil içinde de bir anlamda sosyal uyum olarak değerlendirilebilecek bir düzenleme planladıklarını dile getirdi.Fabrikaların sektörlerine göre özel mesleki veya teknik eğitim okulları açabilmeleri için de düzenleme yapacaklarını bildiren Davutoğlu, mesleki okulların atölye ortamlarını da sektörel bazlı iyileştireceklerini ifade etti.Mesleki ve teknik eğitim okul yönetim modelini geliştireceklerinin, yerel yönetim ve sektör temsilcilerinin katılımlarını da sağlayacaklarının altını çizen Davutoğlu, bunun hayati önemde olduğunu söyledi.Başbakan Davutoğlu, eğitimin tüm kademelerindeki müfredatı, temel becerileri içerecek şekilde güncelleyeceklerini de açıklayarak, 'Ortaokul ve liselerde bireysel yeteneklere göre öğrencileri yönlendirebilecek bir rehberlik sistemi oluşturacağız. Şu anda da var. Fakat bireysel yeteneklere göre ayarlanmış değil' diye konuştu.Hayat boyu öğrenme merkezleri olacakYetişkin nüfusun temel beceriler kazanmasına yönelik programları yaygınlaştıracaklarını belirten Davutoğlu, halk eğitim merkezlerini, hayat boyu öğrenme merkezlerine dönüştüreceklerini bildirdi.Genç iş gücünün İşkur faaliyetlerine erişimini arttıracaklarını vurgulayan Davutoğlu, üniversitelerde İşkur noktalarının yaygınlaştırılacağını kaydetti.Davutoğlu, 'Eğitim müfredatını her gence en az bir sanat veya spor dalında performans becerisi kazandıracak şekilde güncelleyeceğiz. Sanat ve spor genelde eğitimin bir parçası gibi görünmüyor' açıklamasında bulundu.Başbakan Davutoğlu, eğitim dışındaki bu alanların da insanı en az eğitim kadar geliştireceğine dikkati çekerek, mesleki eğitim alanında AB ile tam uyumu öngören yeterlilikler çerçevesini oluşturacaklarını ve uygulanması noktasında gerekli mevzuat değişikliklerini yapacaklarını da belirtti.Tersine beyin göçü...Üçüncü programı, 'Nitelikli İnsan Gücü için Çekim Merkezi Programı' olarak açıklayan Davutoğlu, şöyle konuştu:'Bu, beyin göçü de diyebileceğimiz bir alan. Yükselen bütün ülkelerde tarih boyunca ya da medeniyetlerde mutlaka gözlenen bir husus. Yükselen medeniyet merkezlerine doğru nitelikli insan gücü artar, düşen yerlerden de artar. İstanbul'un fethinden sonra, Fatih Külliyesi'ne baktığınızda bütün Semerkand'dan Ali Kuşçu'nun gelişi, Kahire'den, Bağdat'tan insanların ilim için veya saygı görmek için İstanbul'a akışları bir örnektir. Aynı şekilde, 2. Dünya Savaşı'nda, hatta 19. yüzyılın sonlarında ABD'ye dönük olarak, Avrupa'dan önemli akademisyenlerin, önemli ailelerin göç edişi. Amerikan kültürünün 19. yüzyıldaki oluşumunun arkasında bu göç hareketi vardır. Hatta 2. Dünya Savaşı'nda Almanya'yı bombalayan Amerikan uçaklarının Nazi'lere karşı Heidelberg'e dokunmaması ve oraya özellikle saygı göstermelerinin sebeplerinden biri Heidelberg Üniversitesi'nden gelenlerin Amerikan üniversitelerine yaptığı katkıdır. Özellikle son dönemde gördüğümüz eğilim, Türkiye'den 28 Şubat şartlarında kaçan akademisyen ve nitelikli insan gücü, darbe dönemlerinde, 12 Eylül'de de olmuştur üniversiteden atılan öğretim görevlileri çoğu yurt dışında iş bulmak için çaba sarf etmiştir. 28 Şubat'ta da olmuştur.''Şimdi tersine yurt dışında iyi eğitim görmüş insan unsurumuz Türkiye'ye dönmeye çalışıyor' diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Ortadoğu ülkelerindeki, Ukrayna'daki istikrarsızlık da yine Türkiye'ye dönük kaliteli insan unsurunun, sadece mülteciler şeklinde değil, kaliteli insan unsuru 'daha iyi şartlarda bilim hayatını nasıl varlığımı sürdürebilirim' kaygısını taşıyor. Burada bizim çekim merkezi oluşturmamız, en kaliteli insan unsurunu, Türkiye'nin üniversitelerinde bulundurması önem taşıyor' görüşünü paylaştı.
12 Madde İle Osmanlı'nın Batı Müziğiyle İmtihanı: Ecdadımız Vals Besteliyordu!
Cumhuriyet ve kazanımları üzerinden yürütülen popüler ama içi boş tartışmaları bir kenara bırakmayı başarabilirsek, tarihimizle ilgili sisli perdeler ardında kalmış gerçekleri gün ışığına çıkarmamız çok daha kolay olur. Misal, 1826-1920 yılları arasındaki “Batılılaşma” , “Yenilenme” veya “Modernleşme” diye adlandırılan bölümde, Osmanlı‟nın dünyaya karşı çağın gerisinde kalmamak adına gerçekleştirdiği reformlar ile verdiği kültürel savaşın izleri açıkça görülmektedir. Klasik Batı Müziği ile ilgili çalışmalara da biz bu vesileyle ulaşmış olduk.
Ve Ukrayna, AB ile Ortaklık Anlaşmasını İmzaladı
Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasını imzaladı. Poroşenko, 'Ukrayna, son aylarda Avrupa hayalinin gerçek olması için olabilecek en büyük bedeli ödemiştir.' dedi. Devrik cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in ortaklık anlaşmasını imzalamaktan son anda vazgeçmesi, ülkeyi aylarca süren gerginliğe sürüklemişti. Rusya ile Batı'nın nüfuz mücadelesinin sürdüğü Ukrayna, Moldova ve Gürcistan liderleri, Brüksel'de AB ile serbest ticaret ve siyasi ortaklık anlaşmalarına imza attılar. Ukrayna'nın AB hedefi için son aylarda önemli bir bedel ödediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, tam hazır olunca AB'ye girmek istediklerini kaydetti. İşbirliği anlaşmasını üyelik için hazırlık olarak gören Poroşenko, 'AB bir değerler birliği. Biz AB ile aynı değerleri paylaştığımız için anlaşmayı imzaladık.' dedi. Gürcistan Başbakanı Irakli Garibashvili ise 'Gürcistan halkı demokrasi, reform ve geri döndürülemez AB entegrasyonunu seçmiştir.' ifadelerini kullandı. Anlaşma'ya Modova adına da Başbakan Iurie Leanca imza attı. Ukrayna'da devrik Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in 2013 sonunda AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamaktan son anda vazgeçmesi, ülkeyi iç savaşın eşiğine sürükleyen olayları tetiklemişti. Rusya'dan ilk tepki ise Dışişleri Bakan Yardımcısı Grigori Karasin'den geldi. Bu tür anlaşmaları imzalamanın her ülkenin egemen hakkı olduğunu kaydeden Karasin, 'Ancak Ukrayna ve Moldova açısından bunun önemli sonuçları olacak. Biz yanlış anlaşılmalara neden olacak açıklamadan kaçınmak istiyoruz.' ifadelerini kullandı. FARUK AKKAN - MOSKOVA | Cihan