Görüş Bildir

melih altınok Haberleri

melih altınok ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. melih altınok ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Gün geçmiyor ki memleketin bir köşesinden restorasyon faciası haberi duyulmasın. Türkiye’de çok çok istisna hâller dışında, restorasyon tarihî bir yapının başına gelebilecek en büyük felakettir. Malum, son restorasyon skandalının adresi Antakya Arkeoloji Müzesi . Konu, Antakya Gazetesi ’nden Tamer Yazar ’ın yazdığı bir yazıyla gündeme taşındı.52 milyon lira maliyetle 55 bin metrekare alan üzerine kurulan dünyanın ikinci büyük mozaik sergileme alanına sahip Antakya Arkeoloji Müzesi’nin sahip olduğu Roma dönemi mozaikleri nin son hâli görenleri hayrete düşürdü. Restorasyonla eserlerdeki ifadelerin estetik ameliyat geçirmiş gibi bozulması, eski müzedeki orijinallerinde görülen ancak yeni müzeye taşındıktan sonra bazı parçaların yok olması ciddi bir skandal.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Belki de Erdoğan’a “samimiyeti” için teşekkür etmeliyiz. O dinmek bilmez öfkesini azıcık dizginleyebilse, biraz tarafsız bir görüntü verebilse, böyle meydanlara inip ekranlara çıkıp muhaliflerini uluorta tehdit etmese, belki imdadına koştuğu partisi bu kadar ağır bir yenilgi tatmayacaktı. Yapamadı. Kendini tutamadı. Her zamanki gibi hedef gösteririm, korkuturum, sindiririm sandı. Bu kez sert kayaya çattı. Hep kendi kitlesini sağlamlaştırmak için kullandığı taktiği, yıllardır ekmeğini yediği öfkesi, bu kez ona ihanet etti; muhaliflerinin bir araya toplanmasını sağladı. “Hepsine karşı ben” söylemiyle, karşısında bir “anti-Erdoğan” cephesi yarattı. Yüzde 10 barajını yıkan da o cephe oldu; yani Erdoğan kendi kurduğu barajın altında kaldı. Baraj yıkıldı; sıra Saray’a geldi.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Zaten bir yığın tarihî çelişkiyle ayrışmış bir toplum bu. Dünyanın netameli bir yerinde ve bu yer de kendi tarihinin en gergin dönemlerinden birini yaşıyor. Burada seçim kazanma ve iktidarda kalma stratejini gerilimi artırma taktiği üstüne oturtursan, olacağı bu. Berbat bir durumdayız; bu nasıl düzelir, düzeltilir, görünürde bir çözüm yok. Bir kere, toplumu buraya taşıyan aktörlerde yöntemlerinden vazgeçeceklerine dair en ufak bir belirti yok.İntihar saldırısı, bomba, patlama vb., bunlar “rutin” hale geldi. Ama zaten şu ya da bu “terörist”in yaptığı bu gibi saldırıların yanısıra, güneydoğuda devam eden savaş var. Tankı topu, her şeyi tamam. Gazetede ya da televizyonda gördüğümüz “kent” manzaraları korkunç. Yıkım korkunç. Şu birkaç aydır bu bölgede olanlardan sonra burada insanların oturup sakin sakin barış konuşmaları beklenebilir mi?
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bu kadar hızlı ve belirsizliği yüksek bir dönem daha önce yaşamamıştık. Sürprizlere gebe bir dönemdeyiz. Göreceğiz...7 Haziran seçimleri sonrası, “hız” ın ve “belirsizlik” in en yüksek boyutlara ulaştığı bir dönemi yaşıyoruz.Bu kadar hızlı ve belirsizliği yüksek bir dönem daha önce yaşamamıştık.Genç yaşlarında katledilen gençler, uykularında infaz edilen polisler…IŞİD ile savaş…Amerika ile kapsamlı anlaşmalar…PKK/KCK’ya yapılan hava saldırıları…ülke çağında aramalar, gözaltılar, tutuklamalar…Erken seçim mi, büyük koalisyon mu; sarkaç her gün ibresini değiştiriyor.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bunların hiçbirini eşitlemeden, hiçbirini aynı zeminde görmeden, hiçbirini aynı potada eritmeden, hiçbirini benzer noktada değerlendirmeden... Hepsine ayrı ayrı sesleniyorum:SEN EY PKK!7 Haziran seçiminde sana yakın parti HDP, son 50 yılın en büyük siyasi başarısını göstermişti. Ne oldu da bulduğun ya da bulmadığın ilk fırsatta...Hain suikastlarla, alçak tuzaklarla yoksul Anadolu çocuklarının canına kıyıyorsun?Seni hangi gizli el, harekete geçirdi?Kimin maşasısın?Kim adına kan döküyorsun? Kim adına tuzak kuruyorsun? Kim adına hainlik yapıyorsun?Döktüğün bu kanın üzerine neyi inşa edebilirsin ki?Planın ne? Hesabın ne? SEN EY HÜKÜMET!Daha düne kadar hepimize 'Dolmabahçe'de buluştuk, her şey yolunda' mesajı verdin. Kendisine sonsuz kredi açtığın ve meşruiyet tanıdığın parti, seçimde 80 milletvekili çıkardı.Ne oldu da birdenbire bu partiyi, PKK'dan bile daha tehlikeli ilan ettin?PKK'ya demediğini neden bu partiye demeye başladın?Eğer bu partinin PKK'dan farkı yoksa...Neden bu partinin en önemli isimleriyle hem sen hem de devletin yetkilileri aylarca müzakereler yürüttü?
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
“Daha kaç çocuk öldüreceksiniz?” manşetini, dün PKK-HDP'nin yayın organı olan Özgür Gündem yerine, Cumhuriyet veya Yeniçağ gazetesinde görmek daha makul olurdu.Cizre'de aralarında çocukların da olduğu 20 civarında insan hayatını kaybetti. İlk olarak sivillerin arasına saklanarak güvenlik güçlerine ateş açtıkları için, ikinci olarak sivil kayıpların çokluğuna dayalı bir taktik izlediği için bu cinayetlerin sorumlusu doğrudan PKK. Sadece Cizre'de değil, Güneydoğu'da bazı il ve ilçe merkezinde PKK “özyönetim” ilan etti ve silahla bu düzeni tesise çalışıyor. Sivil kayıpların sebebi, kuş gribi cinsinden bulaşıcı bir hastalık veya polislerin durduk yere ateş etme isteği değil, PKK'nın başlattığı bu “halk savaşı”. “20 sivil kimin silahından çıkan mermiyle öldü?” sorusuna da hiç tereddüt etmeden, “PKK'nın” karşılığını verebilirsiniz; çünkü izlenen taktik, 200-300 silahlı PKK'lının güvenlik güçlerine galebe çalması değil, mümkün olduğu kadar çok sivil kaybın olması. “Devrimci halk savaşı” Cizre'de tanık olduğumuz şekilde yürütülüyor.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
“Barışçı Çözüm ” ya da “Barış Süreci” gibi, içinde “barış” kelimesi geçen adlar verdiğimiz bir dönem oldu, “ Kürt Sorunu ” yerine bu adları kullandık. Çok da iyi oldu, ne kadar içi boş olursa olsun, bu “ barış ” kelimesini telaffuz etmemiz. Ağını açan ezmekten, parçalamaktan söz ederken “ barış ” kavramına iyi kötü bir yatırım yapıldı. İnsanlar ya da bazı insanlar bunun mümkün olabileceğini düşündüler; “ mümkün ”den öte, iyi bir şey olacağını düşündüler. “ Barışmak ” nasıl bir şeydir, “ nasıl barışılır ”, buna da biraz kafa yormaya başladılar.O dönem içinde AKP kalemşorları da politikayı savunuyorlardı tabii –AKP’nin yaptığı her şeyi savunmak durumundalar. Ama sanki bir tutuklukları vardı. Bunu, şimdiki durumla kıyaslayarak söylüyorum. Şimdi “ barış ” kavramı rafa kalktı ve HDP’ye serbest atış dönemi başladı ya, bu işi daha bir aşkla şevkle yapıyor gibiler. Daha bir “ kendilerini bulmuş ” gibiler. Bunu daha iyi yakıştırıyorlar.AKP iktidarı öncesinde siyasî İslâm’ın çeşitli sözcüleri “ Kürt Sorunu ”nu çözecek anahtarın İslâm olduğunu ileri sürerlerdi. Malûm “ Hepimiz Müslüman’ız ” edebiyatı. Din, “ kavmiyet ”in üstünde olmalı. O halde, din temelinde, sorun çözülebilirdi.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
“Başkanlık sistemi” üzerinden Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında artık aleniyete dökülmüş bir atışma sürüyor.Başbakan geçen hafta bu tartışmanın yol açtığı fiilî belirsizlikten şikayet etmiş ve “Parlamenter sistem mi, başkanlık sistemi mi, tercihini ortaya koyamamış bir sistem var. Ortada problem var, bu problemi yaşıyorum.” demişti. Öncesinde ise Cumhurbaşkanı'nın “Cumhurbaşkanı başka telden başbakan başka telden çalarsa o zaman netice alamayız.” sözü ile “Senkronize olmamız lâzım” ihtarı duruyordu. Davutoğlu'nun “Türkiye karma sistemi kaldıramıyor. Net bir sistem olmalı. Türkiye'nin birinci gündem maddesi bu (başkanlık sistemi) değil.” cümlesi ile polemik tırmandı. Ardından Cumhurbaşkanı'ndan Davutoğlu'na serzeniş yüklü bir bombardıman geldi: “Çift başlılığı ortadan kaldırmak lâzım. Aksi takdirde birbirinizi ne kadar sevseniz de, geçmişte ne kadar beraber olsanız da zaman zaman sıkıntılar söz konusu olabilir.”Demek ki Putin ile Medvedev arasındaki uyumlu ilişki Erdoğan ile Davutoğlu arasında yok. Aslında bu ikilileri mukayese etmek, Türkiye'deki aksaklığı gösterecek ipuçları barındırıyor.Rus anayasasının peş peşe iki dönemden fazla başkanlık yapılamayacağı hükmü (m. 81) yüzünden Putin devlet başkanlığını Medvedev'e bırakmış, kendisi ise gücü elinde bulundurmak kaydıyla başbakanlık koltuğunda bir dönemi geçirmişti.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
HDP Merkez Yürütme Kurulu, yayınladığı bildiride benim için 'KORKAK' ve 'KAYPAK' demiş.“KORKAK” suçlamasına cevabım şudur:-Silahlı ya da silahsız, herhangi bir örgütüm yok.-Sırtımı dağlara, bağrımı ovalara yaslamıyorum. -Yanımda yöremde canlı bomba olmayı göze alabilecek denli gözü dönmüş bir tek kişi bile yok.-Buna rağmen silahlı terör örgütünün hışmını üzerime çekecek, canlı bomba olacak kadar gözü dönmüşleri kızdıracak yazıları, gözümü hiç kırpmadan yazabiliyorum.-Bu mudur korkaklık?“KAYPAK” suçlamasına gelince...-Eğer kaypak olmamaktan kastınız, siz ne yaparsanız yapın, hep ve daima sizin yanınızda olmaksa... Açık söylüyorum: Ben bir kaypağım.-Siz demokrasiden, özgürlükten, Türkiyelilikten yana olduğunuzda sizin yanınızda olurum ve sizinle beraber bu toprakların en güzel türkülerini söylerim.-Ama siz dağlara dönüp sıkılmış yumruklarınızla “durun” diye haykıramazsanız... Canlı bombanın taziyesine gidilmesine çok net ve sert bir şekilde itiraz edemezseniz... Hendek ve barikatlara selam çakarsanız...-Anında kaypaklık yapar karşınıza geçerim.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacının olduğu, darbe anayasasının siyasi ve toplumsal krizlere yol açtığı, yapılan değişikliklerin anayasayı yamalı bohçaya çevirdiği, maddeler değişse de anayasanın ruhunun “darbeci” olduğu ifadelerine hepimiz fazlasıyla aşinayız.1980’li yılların ikinci yarısından bu yana siyasetçilerin, sivil toplumun anayasaya yönelik ortaklaşan eleştirileri bunlar.Bu eleştiriler, özellikle geçtiğimiz parlamento döneminde dört partili bir anayasa masası kurulmasına ve aylarca süren çalışmalar yürütülmesine altyapı hazırladı.Ancak toplumsal beklenti ve iyi niyet partilerin kırmızı çizgilerinin bir noktada yumuşamasına yetmedi.Ama yine olmadı.