Kılıçdaroğlu: 'Rakibimin Olması Partiye Güç Verir, Keşke Tek Aday Çıkmasaydım'
Muharrem İnce ve Umut Oran'ın aday olmayacaklarını açıklarken, olası rakibi Mustafa Balbay’ın gerekli imzaya ulaşıp kendisine rakip olmasını dileyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Rakibin olması her zaman iyidir. Partiye dinamizm katar, güç verir. Keşke tek aday olarak çıkmasaydım' dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 'Demokrasi, değişim ve kardeşlik' adını verdiği kurultay öncesinde Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının bir bölümü şöyle:
Bu kurultayın adı, demokrasi, değişim ve kardeşlik kurultayıdır. Değişmeyen tek şey aslında değişimin kendisidir. Dünyada her şey değişiyor. CHP’nin de bu değişime ayak uydurması lazım.
'Şimdi statükocu parti AKP’dir'
(Siz genel başkan olduktan sonra değiştiniz mi?) Elbette. Dünyaya, olaylara bakışınız, çözüm üretmeniz, bir araya gelip tartışmanız, yeni şeyler öğrenmeniz; bunların hepsi değişimin parametreleri. CHP öteden beri AKP tarafından, ‘Değişime direnir, statükocudur’ diye eleştirilirdi. Şimdi statükocu parti AKP’dir. 21. yüzyıl Türkiyesinde eğer baskının dozu giderek artıyorsa, aydınlar, insanlar giderek nefes alamaz hale geliyorlarsa bunlara cesaret verecek, bunların yanında duracak bir dil geliştirmek CHP’nin görevidir. Kurultayda ağırlıklı olarak şunu söyleyeceğim: ‘Birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz’. Alt alta nelerin olması gerektiğini açıklayacağız. Hep beraber cumhuriyeti kurduk. Çok partili hayata geçtik, sonra bu ülkeye sosyal demokrasiyi getirdik ama bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi henüz getirmiş değiliz. CHP, bu dördüncü büyük adımı atmak zorundadır. O da çağdaş, katılımcı, çoğulcu demokrasi. Bunu kendi içimizden de başlayarak bütün Türkiye’ye göstermek istiyoruz.
'Taban yönetimde değişim istiyor, olacak'
(Bu iddiayı CHP’deki mevcut yönetim yapısıyla gerçekleştirmek mümkün mü? Bu kurultayda ciddi bir yönetim değişikliği görecek miyiz?) Evet. Örgüt, taban, parti yönetiminde bir ciddi değişim istiyor. Sadece yönetim bağlamında bunu ele almak doğru değil. Türkiye’nin 81 ilinde ve bütün ilçelerindeki örgütlerimizle beraber yapmak zorundayız. Sandık çevresi sorumlusu uygulamasını güçlendirerek devam ettireceğiz. Her sandık çevresinin en az iki sorumlusu olacak. Bu sandık çevresinde oturan hanelerin sayısı en fazla 350. Sandık çevre sorumlusu, sorumlu olduğu alanla çok yakın insani ilişkiler kuracak. Yani evlere gireceğiz. Ayrıca evlere girilecekse, kadın kollarının mutlaka daha güçlü olması lazım. Daha sağlıklı, daha tutarlı, daha insani diyalog kurması lazım.
'Keşke tek aday çıkmasaydım'
Mustafa Balbay’ın genel başkanlığa aday olmak için gerekli sayıya ulaşmasını isterim. O da aday olur. Böylece belki biraz daha renkli olur kurultayımız. Düşüncelerini söyler. Rakibin olması her zaman iyidir. Partiye dinamizm katar. Yeni düşünceler, söylemler partiye güç verir. Keşke tek aday olarak çıkmasaydım.
'Parti içinde iktidar olmaya hep karşı çıktım'
(Aday olmayacağını açıklayan Umut Oran’ın size yönelttiği; ‘Gerçeklerle yüzleşmek, özeleştiri yapmak, tabanın değişim taleplerini karşılamak yerine bahaneler uyduruyor. Parti içinde iktidar olmak için hukuksuzluk yapmayı tercih etti’ eleştirilerine yanıtınız nedir?) Keşke örnekleseydi daha mutlu olurdum. Bunlar asla yok. Bunlar ağır ithamlar. Tam tersine, ben parti içinde iktidar olmaya hep karşı çıktım. Parti içinde iktidar hevesim olsaydı genel başkan adayları için divanın huzurunda yüzde 20 imza verilmesi uygulamasını kaldırmazdım. Kimse o zaman gelip aday bile olamazdı. Tam tersine, herkesin önünü açtım, herkese fırsat verdim. Bütün illerde ve ilçelerde kongreler oldu. Adaylar gidip kendilerini anlatabilirlerdi, delegeleri ikna edebilirlerdi. Ben hiçbir zaman, ‘Bu geldiği zaman içeri almayın, konuşturmayın’ diye bir şey söylemedim. Sayın Oran da giderdi İstanbul, Ankara, İzmir, Adana kongrelerinde CHP’nin nasıl daha güçlü olabileceğini anlatabilirdi. Çok memnun olurdum, belki yararlanırdım.
'Benim yönetimimde delegeye baskı olamaz'
(Kongre sürecinde delegelerin tespitinde genel başkanın baskı uyguladığı yönündeki iddialar konusunda) Asla doğru değil. Benim yönetimimde böyle bir şey olamaz. Bir genel başkan, kendi genel başkanlığını delege nezdinde niye sorgulatsın? Ben bugüne kadar açıp da bir telefonla, ‘Şunu seçin, bunu seçmeyin, şunu atın, bunu atmayın’ diye bir şey söylemedim, söylemem. Onlar eskide kaldı. Eskinin devam ettiğini düşünüyorlar, yok öyle bir şey.
'Cumhurbaşkanlığı makamının ağırlığına uygun olmayan bir dil kullanırsanız sadece kendinizi küçültürsünüz'
(Akademisyenlerin bildirisi) İçerikten bağımsız olarak aydınların kendi düşüncelerini açıklamalarını doğal kabul etmemiz lazım. İçeriği eleştirebilirsiniz ama ‘Asarız, keseriz, siz karanlık adamlarsınız’ gibi cumhurbaşkanlığı makamının ağırlığına uygun olmayan bir dil kullanırsanız sadece kendinizi küçültürsünüz. Bu bildiriyi, ‘Bunu görüyordunuz da PKK’nın yaptığı silahlı eylemleri niye görmüyorsunuz?’ diye eleştirebilirsiniz. Ama, ‘Asarım, keserim’ dediğiniz andan bir başka mecraya gidiyor ve sonra da bir mafya lideri çıkıp, ‘Kanlarınızı akıtacağız, o kanla banyo yapacağız’ diyor. Kan içenler neydi, yarasa mıydı, vampir miydi?
'CHP samimidir. HDP ve MHP de samimi olmalı'
(HDP’nin özerklik karşılığında başkanlık meselesinde Ak Parti ile bir dirsek teması içinde olduğunu iddia ettiniz. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da, ‘MHP ile AKP başkanlık konusunda anlaştı’ diyor. Muhalefetin birbirine başkanlık konusunda güvenmediği manzarada anayasa masasına nasıl oturulacak?) Tavrımızı gayet açık, net söylüyoruz. Başkanlık sistemine karşıyız, parlamenter sistemi savunuyoruz. Parlamenter sistemin aksayan yönleri neyse süratli bir şekilde düzeltelim. HDP’nin de MHP’nin de bu kadar açık ve net söylemesi lazım. Yöntemi çok basit. Komisyon üyeleri bir araya geldiğinde, önce komisyonun nasıl çalışacağına ilişkin bir yönerge hazırlıyorlar. Bizim arkadaşlarımız o çalışma sırasında kendi düşüncelerini tartışmaya yer bırakmayacak sadelikte anlatacaklar ve tutanaklara girmesini isteyecekler. Kabul ederlerse bir mesele yok. Diğerlerini de göreceğiz. Kendimizi baştan bağlıyoruz. Onlar da bağlamalılar. CHP samimidir. HDP ve MHP de samimi olmalı.
'Terörü sonlandıracağım diye yola çıkanlar, terör örgütünün güçlenmesi için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdi'
‘Terörü sonlandıracağım’ diye yola çıkanlar, üzülerek ifade edeyim terör örgütünün güçlenmesi için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiler. Bugün çatışmaların sürdüğü 17 ilçede PKK silah yığınağı yaptı. Elemanlarını buraya yerleştirdi. Kent içinde nasıl mücadele edilir eğitiminin görüntüleri defalarca yayınlandı ama hükümet hiç ses çıkarmadı. Valilere, ‘Sakın ola ki dokunmayın’ diye talimat verdiler. Şimdi ortaya çıkan tablonun sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir. ‘Terör örgütüyle niye mücadele ediyorsunuz’ diye bir suçlama yapmıyoruz. Terör örgütünün bu kadar güçlenmesine siz neden izin verdiniz ve neden bu siviller ölüyor? Ölen her sivilin sorumlusu bu hükümet. İktidara geldiklerinde 2002’de Türkiye’de terör yoktu. Bu yetmedi, bir de IŞİD belasını getirdiler.
'Emniyet, istihbarat biliyordu'
Neden koskoca Türkiye Cumhuriyeti 80-90 yılda Ortadoğu’da bir işe bulaşmamaya özen gösterdi. Kendi tarihinden habersiz olan bir yönetim, Ortadoğu’ya bodoslama daldı, kendi ideallerini gerçekleştirmek için. Sandı ki bütün Araplar kucak açacak. Türkiye, bir taraftan PKK ile uğraşırken IŞİD’i Türkiye’ye ithal ettiler. 70 ilden IŞİD’e katılan var. Sınır güvenliği niye tam alınmıyor, IŞİD bu 70 ilde nasıl örgütlendi, taban buldu? Adım gibi eminim; Emniyet İstihbarat bunların tamamını biliyordu ama siyasi iktidar emniyetin önlem almasını engelliyordu.
Tamamını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Yorum Yazın
bi Atatürk ün chp sine bak birde şimdiki chp zihniyetine, yazık. la bu koltuk ne tatlı bişeymiş oturan kalkmıyor abicim.
Gwn kılıçlardoğlunu zorladılar seçiem adam gitti seçime ama zorlayanlardan hiç biri aday bile olmadı 2 kasımı hatırla muharrem inceyi istifa çağrısı yaptı se... Devamını Gör
Bu adama rakip çıkmaması nasıl bi yokluktur.
en güzel yorumu sen yapmışsın
Tek aday çıkmasaydın genel başkan olamazdın