onedio
Görüş Bildir

Fethullah Gülen Haberleri

Fethullah Gülen ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Fethullah Gülen ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Terörist Fethullah Gülen’in Cenazesinde Yeni Skandallar: Protestan Şirket, 25 Bin Dolarlık Tabut, Doğum Tarihi
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, 20 Ekim'de öldü, 24 Ekim'de ise gömüldü. Gülen'in cenazesine dair yeni skandallar bir bir ortaya çıktı. İHA'da yer alan habere göre Gülen, protestan adetlerine göre gömüldü. ABD'de tabutların fiyatı 2 bin-25 bin dolar arasında değişiyor. Terörist Gülen'e en lüks ve en pahalı tabut istendi. Gülen'i gömen Protestan şirkete örgüt yöneticileri tarafından gizlilik baskısı yapıldı. Gerçek doğum tarihi 1941 olan Gülen 1938 tarihi yazılarak gömüldü ancak cenaze işlemlerini yapan şirket mezara konulacak levhaya 1941 yazdı. Bunun üzerine FETÖ yöneticileri apar topar araya girerek tarihi 1938 olarak düzelttirdi.Kaynak
6 Kasım Çarşamba Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya?' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 6 Kasım Çarşamba akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
Sosyal Medyaya Yasak Sinyali Dünya Gündeminde
Facebook ve YouTube’un kapatılabileceğini söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu çıkışı, dış basında da büyük yankı buldu. İşte uluslararası basında çıkan haberler… Reuters Erdoğan, Türkiye’nin Facebook ve Youtube’u yasaklayabileceğini söyledi Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan siyasi düşmanları tarafından suistimal edildiğini söylediği Facebook ve YouTube’u 30 Mart’taki yerel seçimlerin ardından yasaklayabileceğini belirtti. Erdoğan, yakın çevresindeki isimlerle ilgili yolsuzluk iddialarını içeren “sahte” ses kayıtlarının arkasındaki isim olduğunu söylediği Fethullah Gülen’le bir iktidar mücadelesi içinde. ABD’de yaşayan Gülen, Erdoğan’ın eski müttefiki. Associated Press Türkiye Başbakanı, Facebook ve YouTube’u yasaklamakla tehdit etti Yolsuzluk skandalıyla boğuşan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, interneti sansürlemek için daha ileri adımlar atma tehdidinde bulundu. Bunlar arasında Facebook ve YouTube’un kapatılması da var. AFP Türkiye Başbakanı, YouTube ve Facebook’un yasaklanabileceği konusunda uyardı Türkiye’nin güç durumdaki başbakanı,internetteki sızıntıların giderek büyüyen yolsuzluk skandalıyla ivme kazandırmasının ardından, hükümetin popüler sosyal medya ağları YouTube ve Facebook’un yasaklanabileceği konusunda uyardı. Türkiye’de son yıllarda binlerce internet sitesine erişim engellendi. YouTube’a erişim de Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret içeren unsurlar nedeniyle, 2010 yılına kadar iki sene yasaklanmıştı. El Cezire Erdoğan sosyal medya yasaklarının sinyalini verdi Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ortaya çıkan ses kayıtlarının gittikçe büyüyen yolsuzluk skandalına ivme kazandırması üzerine YouTube, Facebook gibi sosyal ağları yasaklayabilecekleri uyarısını yaptı. Erdoğan, zaten hali hazırda internet üzerindeki kısıtlamaları artırarak yurtiçinde ve yurtdışında eleştirilere neden olmuştu. Der Spiegel Erdoğan, YouTube ve Facebook yasağıyla tehdit ediyor Başbakan Erdoğan, internette çıkan videolar nedeniyle zorda. Şimdi cevap vermek istiyor. Facebook ve YouTube yakında kapatılabilir. ATV’de bir programa katılan Başbakan, 30 Mart seçimlerinde partisinin başarıyla çıkması halinde Facebook ve YouTube’u yasaklayabileceğini söyledi. Erdoğan tam olarak şöyle dedi: “Bu halkı, Youtube’a ve Facebook’a yedirtmeyiz.” Die Welt Ağır yolsuzluk iddiaları ve internette yayınlanan yeni telefon kayıtlarının baskısı altındaki Türkiye Başbakanı Erdoğan, ‘yeni önlemler’ açıkladı: YouTube ve Faceboook’un yasaklanması. The Guardian Erdoğan, Mart seçimlerini kazanırsa Facebook ve YouTube, Türkiye’de yasaklanabilir. Başbakan, siyasi hasımlarını, kurgu internet içeriği kullanarak sosyal medyayı suistimal etmekle suçluyor. Financial Times Erdoğan, özel konuşmalarının seri halinde internete sızmasının ardından, Türkiye’nin Facebook ve YouTube’u seçimlerden sonra yasaklayabileceğini öne sürdü. Le Monde Siyasi ve finansal skandalla sıkıntılı günler geçiren Başbakan Erdoğan, 30 Mart’taki yerel seçimlerden sonra YouTube ve Facebook’u yasaklamakla tehdit etti. Türkiye’de parlamento 5 Şubat’ta, devletin internet üzerindeki kontrolünü artıran bir dizi düzenlemeyi onaylamıştı. Etiketler: başbakan » dış basın » facebook » yasak » YouTube
Adalet Bakanı: 'Bugün Bazı Tahliyeler Yapılabilir'
TOKAT'ın Zile ilçesinde gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesinin İlker Başbuğ ile ilgili verdiği kararı yerinde gördüğünü söyleyerek, 'Biz tutuklulukta biliyorsunuz üst sınır terörle mücadele kanununda yer alan suçlar bakımından 10 yıldı, şimdi onu 5 yıla çeken adımı attık. Dün Cumhurbaşkanımız yasayı onayladı, resmi gazetede de yayınlandı. Şu anda tutuklulukta azami süre 5 yılla sınırlanmış oldu. Bugün belki bu kanun gereği bazı tahliyeler de yapılabilir. Bizim elimizdeki rakamlar 150 civarındaki vatandaşımızın yararlanma ihtimali bulunduğu yöndedir' dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bazı incelemelerde bulunmak üzere karayolu ile Tokat'ın Zile ilçesinde geldi. İlçede ilk olarak adalet sarayını ziyaret eden Bakan Bozdağ, daha sonra kaymakamlık binasın geçti. Bozdağ'ı burada Vali Mustafa Taşkesen, AK Parti Tokat Milletvekilleri Zeyid Aslan, Dilek Yüksel, Zile Kaymakamı Nuri Özder, Belediye Başkanı Lütfi Vidinel ile protokol üyeleri karşıladı. Kaymakamlık önünde yöresel kıyafetler giyen kız çocuklar tarafından karşılanan Bozdağ, kendisine hediye edilen çiçek için çocuklara teşekkür etti, ardından kaymakamın odasına geçti. 'ÖNEMLİ BİR KARAR' Burada basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Bakan Bozdağ, Tokat'a gelmekten dolayı mutlu olduğunu söyledi. Ardından bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesinin İlker Başbuğ ile ilgili verdiği kararı hatırlatması üzeren Bakan Bozdağ, şöyle konuştu: 'Anayasa mahkemesinin Sayın Başbuğ ile ilgili verdiği karar önemli bir karar olarak görüyorum ve yerinde bir karar olarak görüyorum. Önemli çünkü, insanların kişi olarak hürriyeti ve güvenliği, hukuku, onuru son derece önemli. Bunu korumak görevi de hepimize ait. Ama herkesten çok yargı görevi yapanların bu hususa riayet etmesi lazım. Kişi hürriyeti ve güvenliğini herkes koruyacak. Yargı görevi yapanlar herkesten daha fazla koruması lazım. Tutuklama kararı verirken veya başka bir koruma tedbirlerine başvururken mutlaka hukukun öngördüğü gerekçeler sıhhatli bir şekilde olmalı ve bunlar kararlar da detaylı bir şekilde yazılmalıdır. Biz de daha önce bu konuda yasal düzenlemeler yaptık. Bunlar somut gerekçeler olsun ve bunlar yasa da yazılsın, bu noktada önemli yasal düzenlemeler yaptık. Esasında hükümetlerimiz döneminde tutuklulukla ilgili katolok suçları getirerek, tutuklulukta süre sınırı getirerek tutuklamanın da istisnasının istisnası gerektiğine ilişkin yasalarla kararlı bir irade ortaya koyuldu. Ancak maalesef bazı davalar nedeniyle Türkiye'de tutukluluk sanki bir kural gibi serbest yargılama istisna gibi bir algı oluşmasına yol açtı' '150 CİVARINDA VATANDAŞIMIZ VAR' Konuşmasında, 'Biz bunu ortadan kaldırmak içinde biliyorsunuz adli kontrol konusunda yasal bir üst sınır vardı' diyen Bakan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Şimdi tutuklamayı gerektiren hallerde dahi adli kontrole hükmederek serbest yargılama yapılabilmesinin de önünü açtık. Son derece önemli bir karar. Biz tutuklulukta biliyorsunuz üst sınır terörle mücadele kanununda yer alan suçlar bakımından 10 yıldır, şimdi onu 5 yıla çeken adımı attık. Dün Cumhurbaşkanımız yasayı onayladı, resmi gazetede de yayınlandı. Dün itibari ile bu yasa da yürürlüğe girmiş durumda. Şu anda tutuklulukta azami süre 5 yılla sınırlanmış oldu. Bugün belki bu kanun gereği bazı tahliyeler de yapılabilir. Bizim elimizdeki rakamlar 150 civarındaki vatandaşımızın yararlanma ihtimali bulunduğu yöndedir. Tabi Sayın Başbuğ ile ilgili Anayasa mahkemesinin kararı da, ilk derece mahkemesinin de bugüne kadar gerekçeli kararı yazmamış olması önemli bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Bu kararın gerekçelerinin birisi de odur. Mahkemeler karar verirken gerekçesi hazır haldeyse asıl karar vermesi ve karar verdiği anda gerekçeyi de dosyaya koyması lazım. Eğer mahkeme karar verdiği anda gerekçeyi dosyaya koyamıyorsa kanun diyor ki, 15 gün içerisinde gerekçeyi dosyaya koyması lazım. İşte Sayın Başbuğ'nun da yargılandığı davada 7 ayı aştı hala mahkeme gerekçeli kararı yazıp dosyasına koymadı, koyamadı. Bu büyük bir yanlışlıktır. Yasanın öngördüğü kuralların ihlalidir. Çünkü yasa 15 gün süre veriyor. Son TMK'ları kaldırıp, TMK ona göre görevli özel mahkemeleri kaldıran kanunda yeni bir 15 günlük süre verdi. Umarım ki bu süre içerisinde gerekçeli karar yazılır. Bunun önemi çok büyük. Çünkü temyiz hakkını kullanacak mahkum olan kişiler, bu hakkı kullanamıyor. Belki Yargıtay bozacak, bazıları tahliye olacak, belki olmayacak. Ama bireysel başvuruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi diğer yargı yollarına müracaat etme hakkı var, imkanı var. Kararın direk yazılmamış olması hale dosyasına konmamış olması burada hüküm giyen vatandaşlarımızın yargıtayda ve diğer yargı yollarında hak aramasını da geciktirmektedir. Burada lehlerine çıkacak karar belki bazıların tahliyesini gerektirecektir, o tahliye edilecek kişiler mevcut yazılan karardan karar nedeniyle belki şu anda 7 aydır içeride haksız olarak yatıyor da olabilir. O yüzden kararın dosyaya yazılması doğru olandır. Bende adalet bakanı olarak bir mahkeme kararının gerekçesini 7 aydır yazılmamış olmasını anlamakta zorlanıyorum. Ben hukuksal bir gerekçe bulamıyorum' 'İDARE BİR KONUDUR' Bakan Bozdağ, Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten konusunda şöyle konuştu: 'Daha öncede söyledim bu kırmızı bülten konusu Türkiye'de soruşturma evresinde ancak hakim kararıyla yapılabilecek işlemlerden bir tanesidir. Türkiye'de bir soruşturma olur ve bu soruşturma çerçevesinde ortaya çıkan deliler savcıların böyle bir talepte bulunması gerektirir, savcılar talepte bulunur hakim de karar verirse böyle bir uygulama yapılabilir. Adalet bakanlığının böyle bir yetkisi yok. Bu tamamen yargısal süreç içerisinde olabilecek bir husustur. Yargı ile ilgili bir konudur, idare ile ilgili konu değildir' Bakan Bozdağ, açıklamasının ardından Cuma namazı için Ulu Camine geçti, ardından partisinin seçim irtibat bürosunun açılışını yapacak. YOLLAR ÇELENKLE KAPLANDI Bu arada Bekir Bozdağ’ın açılışını yapacağı irtibat bürosunun bulunduğu İstasyon Caddesinin her iki tarafından yüzlerce çelenk bulunması dikkat çekti. Partililerin kendi isimlerini yazdırarak gönderdiği çelenkler ilgili bilgi veren Zile Belediye Başkanı AK Partili Lütfi Vidinel, yaklaşık bin 500 çelengin bulunduğunu ve bunun kendilerini mutlu ettiği söyledi. Mustafa TURAPOĞLU-Fatih YILMAZ/ZİLE,(Tokat),(DHA)
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Tazminat Davası
Başbakan Erdoğan, 'kendisi ve ailesi hakkında şantaj çetesinin uydurduğu kasetlerle iftirada bulunduğu' gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aleyhine dava açtı.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin TBMM Grup Toplantısı ile bazı mitinglerinde, 'kendisi ve ailesi hakkında 'montaj, şantaj çetesinin' uydurduğu, kayda alınması, ifşası, yayılması suç teşkil eden kasetleri esas alarak, iftirada bulunduğu' gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na 200 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Erdoğan'ın avukatları Ali Özkaya, Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan'ın açtığı davanın dilekçesinde, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Anayasa'daki 'haberleşme hürriyeti ve özel hayatın gizliliği' kurallarını ihlal eden, 'telekulak/kocakulak, montaj, şantaj ve tehdit çeteleri' türediği bildirildi. 'Bu çetelerin, suç teşkil eden yöntemlerle kişilerin haberleşmesini ve özel hayatını dinlediği, kayda aldığı, sosyal medya aracılığıyla servis ettikleri kasetlerle siyaset, ticaret ve bürokrasiyi dizayn etmeye çalıştığı' kaydedilen dilekçede, şunlara yer verildi: 'Toplumun önde gelen tüm insanları, hukukun içinde veya dışında bir şekilde dinlenmekte, takip altına alınmakta ve insanların özelleri tespit edilip, buna göre kasetler oluşturularak, zamanı ve zemini gelince piyasaya sürülerek, sonuç alınmak istenmektedir. 2011 genel seçimleri öncesinde hızlanan bu süreçte, önce CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a karşı çirkin bir tuzak kurulmuş, suç teşkil eden yöntemlerle elde edilen görüntüler internete verilerek, istifa etmesi sağlanmıştır. Bu komplonun akabinde de davalı Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmuştur. Aynı yöntem MHP'nin milletvekili adayları için de uygulanmış ve 9 MHP adayı kesinleşmiş listelerden istifa etmek zorunda bırakılmıştır.' 'Bu çetenin önemli bir kısmının kamu görevlisi olma ihtimalinin yüksek olduğunun ortaya çıkan bilgilerle görüldüğü' bildirilen dilekçede, '17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde, yasalar ile UYAP sisteminde birçok ihlal yapılarak, birbiriyle ilgisiz yıllarca biriktirilmiş soruşturma dosyaları bir araya getirilerek, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili soruşturma iddiası altında operasyonlar başlatıldığı' belirtildi. 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkma ve yargı yoluyla darbe yapma amaçlı bu girişim sonrası, medyaya birçok görüntü ve bilgi servis edildiği' anlatılan dilekçede, '24 Şubat 2014'te, Türkiye'nin montaj ve şantaj çetelerinin, yeni bir operasyonuyla karşı karşıya kaldığı' kaydedildi. Bu çete tarafından bu tarihte 'BAŞÇALAN' isimli sahte Twitter hesabı açıldığı, bu hesaptan Başbakan Erdoğan ile ilgili ses kasetlerinin yükleneceğinin açıklandığı aktarılan dilekçede, bu adresten, bahse konu montaj ses kaydının yayınlandığı Youtube adresinin paylaşıldığı ifade edildi. 'Taraflar, karşılıklı paslaşarak...' Daha sonra Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, eski polis ve Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu, Uslu ile geçmişte aynı köşeyi paylaşan ve halen Malatya Polis Meslek Yüksek Okulunda görevli olan Önder Aytaç'ın da Twitter hesaplarından bahse konu montaj ses kaydının linkini paylaştıkları ve bazı yorumlarda bulundukları anlatılan dilekçede, şunlar kaydedildi: 'Fethullah Gülen Grubu olarak bilinen medya, basın-yayın organları, gazetecileri ve taraftarlarının (haklarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğumuz, kim olduğu henüz tarafımızdan bilinmeyen, suç teşkil eden yöntemlerle dinleme yapıp, birden çok konuşmadan kes, kopyala, yapıştır veya başka yöntemlerle montaj ve şantaj çeteleri tarafından üretilen) bu ses kasetini internette yayılması sonrasında, yeterli kamuoyu oluştuğunu düşünen davalı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin 25 Şubat 2014'teki grup toplantısında, bu sahte kaseti kürsüden herkese dinletmiştir. 26 Şubat 2014'te de bu defa Zaman gazetesi söz konusu suç teşkil eden kasetin dökümlerini davalı Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısına dayanarak, yayımlamıştır. Yani taraflar, karşılıklı paslaşarak, bu suç teşkil eden montaj kasetleri siyasi hedefleri doğrultusunda yaymışlar, yayınlamışlardır. Suç teşkil eden kasetlerin yayınlanmasının başka hiçbir gerekçe olmaksızın kişilik haklarının ihlalini oluşturacağı aşikardır.' Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun 25 Şubat'ta CHP'nin Grup Toplantısı, 28 Şubat'ta Çanakkale, 1 Mart'ta Bursa ve Yalova, 2 Mart'ta Eskişehir mitinglerinde yaptığı konuşmalardan bazı bölümler aktarıldı ve Kılıçdaroğlu'nun, bu konuşmalarında, Erdoğan hakkındaki, 'Başçalan', 'Hırsız' gibi ifadelerine dikkat çekildi. 'Bu montaj ve şantaj çetesinin ürettiği ses kasetlerinin, gerçekliği ve hukuki karşılığının olmadığı' belirtilen dilekçede, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında dinleme, fiziki takip ve kayda alma kararının olmadığının adli makamlarca açıklandığı hatırlatıldı. Başbakan hakkında ise anayasal sistem gereği telefon dinlemesi veya kayda alma kararının olmayacağına işaret edilen dilekçede, 'montaj ve şantaj çetelerinin Anayasa ve CMK'ya aykırı, usulsüz ve suç teşkil eden dinlemelerden elde ettikleri ses havuzundaki bazı kelimeleri özellikle seçerek, bir araya getirip, algı oluşturmaya çalıştıkları' anlatıldı. Kılıçdaroğlu'nun anayasal hakları ihlal ederek, montaj bu ses kayıtlarını yaydığı, bu hukuk dışılığa ilave suç isnatlarıyla yeni kişilik ihlallerinde bulunduğu kaydedilen dilekçede, 'Davalı (Kılıçdaroğlu), söz ve davranışları ile sürekli toplumu ve siyaseti germektedir. Çirkin, kaba, onur kırıcı, suç isnadı içeren, iftira atan ve hakaret edici bir üslupta konuşmayı ilke edinmiştir' denildi. Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan ve ailesi hakkında 'montaj ve şantaj çetesinin' uydurduğu, kayda alınması, ifşası ve yayılması suç teşkil eden kasetleri esas alarak, iftira atıp, her gün vatandaşlara bu suç isnadı içeren beyanları dinletmesi ve ifade etmesinin kişilik haklarının ihlaline neden olduğu belirtilen dilekçede, bu nedenlerle 200 bin lira manevi tazminat talep edildi.
Dünya, Berkin Elvan Cenazesini Böyle Gördü
Geçen yıl gösteriler sırasında ağır biçimde yaralanan ve 269 gün komada kaldıktan sonra önceki gün vefat eden Berkin Elvan’ın cenaze töreni dolayısıyla Türkiye çapında yapılan büyük protesto gösterileri ve yaşanan şiddet olayları, dünya medyasında geniş yankı buluyor.- FİNANCİAL TİMES: “BERKİN’İN ÖLÜMÜ TÜRKİYE’Yİ SARSTI”-Berkin’in cenaze törenine katılan binlerce insanın buluştuğu İstanbul merkezindeki protestocuları dağıtmak için tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullandığını anlatan Financial Times ise, “Belkin Elvan’ın ölümü Türkiye’yi sarstı” ifadesini kullanıyor. İngiliz gazetesi, Gezi protestolarının aksine bu defa televizyon kanallarının cenaze törenini geniş biçimde yansıttıklarına işaret ettiği haberinde “Bu yıl hem Erdoğan ile bir mücadele içinde olan vaiz Fethullah Gülen’e yakın medya hem de daha laik kuruluşların hükümete ilişkin konuları daha agresif biçimde haberleştiriyorlar” diye yazıyor.-GUARDİAN: “HUZURSUZLUĞUN ERDOĞAN ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRMASI BEKLENİYOR”-İngiliz The Guardian gazetesi, Berkin’in cenaze törenine on binlerce kişinin katıldığını anlatırken polisin yas tutanları dağıtmak için gaz ve tazyikli su kullandığına dikkat çekiyor. “Elvan’ın ölümü haberinin hükümete ve itibarının, ailesini ve siyasi müttefiklerine yönelik suçlamaları içeren bir yolsuzluk soruşturmasıyla paramparça olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yeni bir şiddetli sokak protestoları dalgasını tetikler” görüşünü dile getiren gazete, ”Yeniden başlayan huzursuzluğun, Erdoğan üzerinde baskıyı artırması bekleniyor” diyor.- BBC: “KARIŞIKLIKLAR, ERDOĞAN ÜZERİNDEKİ ARTAN BASKIYI KÖRÜKLÜYOR”-Türkiye’deki huzursuzluğun Başbakan Erdoğan üzerindeki artan baskıyı körüklediğini düşünen BBC, Berkin’in ölümünden sonra Türkiye çapında meydana gelen protestolarda yaşanan şiddete vurgu yapıyor ve Çarşamba günü olaylar sırasında biri polis iki kişinin öldüğüne dikkat çekiyor. Haberde “Başbakan Erdoğan, protestoları küçümseyerek görevini sadece seçimleri kaybetmesi durumunda bırakacağını söyledi” diyor.- WALL STREET JOURNAL: “ÇATIŞMALAR KUTUPLAŞMAYA VURGU YAPIYOR”-Türkiye’de Çarşamba günü olup bitenlere ilişkin haberine Berkin’in ölümünün, geçen yıl da tüm ülkeyi etkileyen “huzursuzluktan sonra en büyük hükümet karşıtı gösterileri” tetiklediğini, cenaze töreninin ardından da “birkaç Türk kentinde protestolar büyürken iki insanın öldüğünü” anlattıktan sonra şu savlarını dile getiriyor:“Çatışmalar, bu aydaki kritik seçimler öncesi ülkenin karışıklıklar içine sürüklenebileceği korkularını körüklüyor ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın destekçiler ile muhalifleri arasındaki kutuplaşmaya vurgu yapıyor. Başbakan ise, bir seçim mitinginde konuşurken sokaklara dökülen insanların demokrasiyi yıktıklarında ısrar ederek meydan okumaya devam etti” savlarını öne sürüyor.- LE MONDE: “ERDOĞAN’A KARŞI ÖFKELERİNİ HAYKIRDILAR”-Fransa’nın büyük gazetelerinden Le Monde da “Bir gencin ölümünden sonra Erdoğan karşıtı hareket” başlığını kullandığı haberinde polisin Taksim’e doğru yürüyen protestocuları dağıtmak için gaz kullandığını anlatıyor. Gazete, diğer bir haberde ise “Geçen Haziran ayında polis tarafından ağır yararlanan 15 yaşındaki bir genç olan Berkin Elvan’ın ölümünün açıklanması üzerine Türkiye’nin birçok kentinde toplananlar, Başbakan Erdoğan’a karşı öfkelerini haykırdılar” ifadelerini kullanıyor.- LE FİGARO: “SEÇİME ÜÇ HAFTA KALA DEV GÖSTERİLER”-Diğer Fransız gazetesi Le Figaro ise, “Sokağın Erdoğan’a karşı uyanışı” sözlerini başlığına çıkarttığı haberinde “İlk bahardan bu yana komada olan bir gencin cenaze töreni, kritik seçimlere üç hafta kala dev gösterilere yol açtı” yorumunu yapıyor. Gazete, protestoculara karşı gaz kullandığı gösteriler sırasında bir polis vefat ettiğine dikkat çekiyor.- EL PAİS: “BERKİN, HALKIN İSLAMCI HÜKÜMETE MUHALEFETİNİN SEMBOLÜ OLDU”-İspanya’nın en büyük gazetesi El Pais, “15 yaşındaki bir çocuğun ölümü, Erdoğan karşıtı gösterileri canlandırdı” derken Berkin’in “halkın, İslamcı hükümete muhalefetinin sembolü haline geldiği” yorumunu yapıyor. Başbakan Erdoğan’ın göstericilerin demokrat olmadıklarını söylediğine, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış’ın da göstericileri “nekrofil” olarak nitelediğine dikkat çektikten sonra “Çocuğun ölümü, mensup olduğu ve İslamcı hükümete karşı olan Alevi topluluğunu çileden çıkarttı” değerlendirmesini yapıyor.(ANKA)
Elif Şafak Guardian'a Yazdı: 'Halk İhanete Uğramış Hissediyor
Guardian'da yazar Elif Şafak'ın 'Geriye dönüş yok' başlıklı bir makalesi de yer alıyor bugün. Şafak önce 'Türkiye'de devam eden siyasi kargaşa da fark edilmemiş olabileceğini söylediği, oğlu Yaser Onur Can gibi intihar etmeyi seçen Hatice Can vakasından bahsediyor. Şafak, üç yıl önce uyuşturucu satma şüphesiyle gözaltına alınan mimar Yaser Onur Can'a işkence yapıldığı, sözlü ve cinsel tacize maruz kaldığı iddiaları olduğunu, daha sonra da polis tarafından muhbirlik yapma baskısı altına alındığını belirtiyor. Genç mimarın haftalar süren acıya dayanamadığı ve evinin balkonundan atlayıp intihar ettiğini yazan Elif Şafak 57 yaşındaki annesinin de aynı yolu seçtiğini belirtiyor. Şafak ailenin Onur'un ölümünden sorumlu polis memurlarını adaletin önüne çıkartma çabalarının sonuçsuz kaldığına dikkat çekiyor. Daha sonra Berkin Elvan'ın başına gelenlerden bahseden yazar Elvan'ın cenazesine onbinlerce kişinin katıldığını, ancak polisin katılımcılara karşı biber gazı ve basınçlı su kullandığını ve Elvan'ın ölümünün Türkiye'de yeni bir protesto dalgası başlattığını belirtiyor. Şafak önceki gece yaşanan şiddet olaylarında iki kişinin daha öldüğünü söylüyor. Yazar şöyle devam ediyor; 'Türkiye'nin ana akım gazeteleri ve televizyon kanalları bu trajedileri tam olarak işlemekte isteksiz davranırken, internet halkın öfkeli mesajlarıyla dolu. Türkiye'nin genç, şehirli nüfusu Youtube, Facebook ve Twitter üzerinden giderek artan oranda hoşnutsuzluklarını ve öfkelerini seslendiriyor. Hükümet yetkilileri, işadamları ve hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin dahil olduğu yolsuzluk skandallarına gün ışığına çıkarken, geri döndürülemez bir dönüşüm yaşanıyor.' Şafak ortaya çıkan ses kayıtlarının şoke edici olduğu kadar, bu kayıtların elde edilme yönteminin de problemli olduğunu vurguluyor. Elif Şafak 'Erdoğan'ın baş düşmanı' diye tanımladığı Fethullah Gülen'e yakın yetkililerin yıllarca gizlice ve yasadışı bir şekilde binlerce telefonu dinleyip, binlerce konuşmayı kaydettiğinin iddia edildiğini anlatıyor ve bu durumun da bir başka skandal olduğunu söylüyor. Elif Şafak yazısına şu sözlerle son veriyor. 'Muhafazakâr ve laikler arasında zaten bölünmüş olan Türkiye bir başka kutuplaşmayla karşı karşıya. Ancak Türkler'in kendisi artık bu irade savaşlarından bıktı. Farklı ideolojik ve kültürel geçmişlerden gelen insanlar liderlerine karşı derin güvensizlikte birleşti. Türkler çocukluklarından beri devlete saygı göstermeyi öğrenirler, hatta bazıları çocuklarına 'Devlet' adını koyar. Bugün devlete saygı hiç olmadığı kadar az. İktidar savaşı hızlanırken Türkiye halkı ihanete uğramış ve terk edilmiş hissediyor. Filler tepişirken çimenler ezilir. Hangi taraf kazanırsa kazansın, Türkiye'nin demokrasisi şimdiden zayi oldu.' Ukrayna'daki gelişmeler yine İngiltere basınının geniş yer verdiği konulardan. Özellikle de bu Pazar günü Kırım'da yapılması beklenen Rusya'ya katılım referandumu eleştiriliyor.^ BBC Türkçe
"Artık Türkçe Olimpiyatları Bitti, O Defter Kapandı"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen'i 'Türkiye'den kaçan örgüt lideri' diye niteleyerek, Türkçe Olimpiyatlarının artık bittiğini söyledi. Erdoğan, 'Onların malum olimpiyatları vardı, artık bitti bizim için tabii bunlar. Artık bundan sonra bunların olimpiyatları molimpiyatları diye bir şey bizim dünyamızda yok. Bitti onlar, o defterler kapandı, geçti' dedi. Erdoğan, Dilovası'nda İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu İzmit Körfez Köprüsü Ayağı Keson Batırma Töreni'nde konuştu. Erdoğan konuşmasında alandakilere kamplaştırma, kutuplaştırma, ayrıştırma siyaseti yapmadıklarını, 77 milyonu kucakladıklarını, 'hizmet milliyetçiliği' yaptıklarını söyledi. Erdoğan, her zaman yaşatmanın siyasetini savunduklarını öne süren Erdoğan, şunları söyledi: 'Faili meçhullere bu ülkede biz son verdik. 'İşkenceye sıfır tolerans' dedik. İnsanımıza, insan gibi muamele edilmesi, devletin vatandaşına hizmetkar olma anlayışını 81 vilayete hakim kıldık. En önemlisi biz, çözüm süreci için mücadele ederek, çözüm süreci için bedenimizi, canımızı ortaya koyarak, gençleri yaşatmak için gayret gösterdik. Her gün acıların yaşandığı, her gün şehitlerin geldiği, her gün ocakların söndüğü bir Türkiye'den, huzurun, baharın, barışın hakim olduğu bir Türkiye'ye kavuştuk. Gençlerin ölümüne son verdiğimiz, bunun mücadelesinde başarı sağladığımız bir dönemde yeni gerilimlere, yeni çatışma sahalarına, yeni ölümlere asla tahammül edemeyiz. Her ne sebeple olursa olsun, sokakların çatışma alanına dönmesine, gençlerin karşı karşıya gelmesine asla tahammül edemeyiz. 'Sandıktan ümidi kesenler... ' Sandıktan ümidini kesenlerin sokaklarda medet aradığını görüyoruz. Buradan bir kez daha herkesi sorumlu davranmaya çağırıyorum. Buradan siyasi partilerin genel başkanlarına sorumluluk ve samimiyet çağrısı yapıyorum. Hem genel başkanların hem de milletvekillerinin kışkırtıcı, ayrıştırıcı, çatışmaya çağıran dil ve üsluptan uzak durmalarını önemle rica ediyorum. Medyanın, sokaklarda çatışmayı körükleyecek, sorumsuz dili derhal terk etmesini temenni ediyorum. Birilerinin gençlerimizi, sokaklara molotoflarla taşlarla sopalarla döner bıçaklarıyla salıvermesini kabullenmiyoruz. İşte AK Parti'nin gençliği ortada... Bizim gençliğimizin elinde tablet bilgisayarı görürsünüz, bilgisayarı görürsünüz, kalemi görürsünüz, kitabı görürsünüz. Asla AK Parti'nin gençliği çatışmaların gençliği değildir, kavganın gençliği değildir. Onlar, aydınlık yarınların tesisine çalışan bir gençliktir. İş dünyasının huzuru, istikrarı, güven ortamını zedeleyecek bu tür tahriklerden uzak durmasını temenni ediyorum.' 'Perde gerisine saklanıp namertçe saldıranlar var' 'Bu adamların hangisinin bu tür eserler yaptığını duydunuz Allah aşkına' ifadelerini kullanan Erdoğan, birinci köprüye, ikinci köprüye karşı çıktıklarını, şimdi yapılan üçüncü köprüye de karşı çıkıldığını söyledi. Muhalefeti, 'Bunlardan birşey olmaz' sözleriyle eleştiren Erdoğan, Ne yaparlarsa yapsınlar, yolsuzluğun karışmadığı bir iktidar böyle büyür. Ama yolsuzluk içinde olanlar bize öyle bir Türkiye teslim ettiler, hatta yürütemediler hükümeti, kaçıp gittiler 3,5 yılda. Çözüm süreci bütün sabotajlara rağmen kararlı bir şekilde ilerliyor. Demokrasinin standartları yükseliyor. Milli irade güç kazanıyor, huzur, kardeşlik, refah artıyor. Bunu bozmaya yönelik her saldırı çok açık şekilde vatana, Türkiye'ye ihanettir' şeklinde konuştu. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Yurt dışından Türkiye'yi karıştırmaya çalışanlar var. Perde gerisine saklanıp namertçe saldıranlar var. İsmini, yüzünü saklayıp ortalığa montaj dağıtıp Türkiye'de huzur ve istikrarı yaralamaya çalışanlar var. Devlete, milli güvenliğimize, bütünlüğümüze yönelik bu saldırılara siyasi partiler sahip çıkmamalı, medya tarafsız olmalı, iş dünyası prim vermemeli. Kasetle montajla tahrikle Türkiye gündeminin esir alınmaya çalışılmasına hiç kimse destek olmamalı.' Proje İstanbul-İzmir arasında karoyulu ulaşımını 3,5 saate düşürecek 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi', tamamlandığında, mevcut devlet yoluna göre mesafeyi, 95 kilometre kısaltacak. Bu kapsamda 8-10 saatlik ulaşım süresi 3-3,5 saate inecek. Karşılığında yılda 650 milyon dolar tasarruf sağlanacak. Otomobil ile mevcut yolu kullanarak Körfez'i geçmek 1 saat 20 dakika, feribot ile geçiş 45-60 dakikayken, planlanan Körfez geçişi ile mesafe 12 kilometreye, ulaşım süresi ise 6 dakikaya düşecek. Projenin en önemli geçiş noktası olan İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü, bin 550 metre, orta açıklığı ve toplam 2 bin 682 metre uzunluğu ile dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüleri arasında 4. sırada yer alacak. İzmit Körfez Geçişi'nin Asma Köprü, Kuzey ve Güney Yaklaşım Viyadükleriyle birlikte toplam uzunluğu 4 bin 540 metre olacak. Köprünün '17 katlı apartman yüksekliğinde' ve yaklaşık 38 bin 400 ton ağırlığındaki keson temelleri Altınova Kaytazdere mevkisindeki ıslak havuzda tamamlandı. 'Önümüzdeki yıl tamamlanacak' Önümüzdeki yıl sonu itibarıyla İzmit Körfez geçişi asma köprüsü ile Gebze-Kemalpaşa ayrımı ve İzmir bölümündeki çalışmaların tamamlanacağını dile getiren Erdoğan, projenin tamamında kamulaştırma çalışmalarında yüzde 80, yapım işlerinde yüzde 30 gerçekleşmeye ulaştıklarını söyledi. Erdoğan, 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu için bugüne kadar kamulaştırma çalışmaları ve inşaat işleri olarak 3 milyar 650 milyon yani, 3 katrilyon 650 trilyon harcama yapıldı. Bu harcama yaklaşık yarısını oluşturan kamulaştırma bedellerini devlet, diğer yarısını oluşturan inşaat bölümünü de projeyi üstlenen firmalar gerçekleştirdi' dedi. Erdoğan'ın, 'O anlamaz, onun hayatında bir dikili ağaç yok ya, onda yalan var, takiye var, iftira var, fesat var' sözleri üzerine, kalabalıktan yuhalama sesleri geldi. Erdoğan, 12 yıl önce 15 bin kilometre bölünmüş yol yapacakların söylediklerinde buna ihtimal vermeyenlerin olduğunu belirterek, şöyle devam etti: 'Çünkü bizden önceki 79 seneye bakıyorlardı. 79 senede bu ülkede 6 bin kilometre bölünmüş yol yapılmıştı. 79 senede bu olduğuna göre bunlar nasıl olacak da 10-15 senede 15 bin kilometre bölünmüş yol yapacaklar, diyorlardı. Şimdi ne oldu. 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Hesap ortada. 79 senede 6 bin 100 kilometre, 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol. Biz bu yolların üzerinde dağları delerek 122 ayrı tünel inşa ettik. Şuradaki viyadükleri görüyorsunuz değil mi? Bunlar öyle sıradan kişilerin yapacağı iş değil. İş bilenin kılıç kuşananın. Dağlar çıktı, açtık geçtik. Vadiler çıktı, viyadüklerle geçtik. Olmadı, denizin altından Marmaray'ı döşedik. Çünkü biz Fatih'in torunlarıyız. O karadan gemileri yürüttü, biz de denizin altından Marmaray'ı geçirdik. Karşımıza çıkan tabiat engelleri vardı. Tabiat engellerini aşmak öyle veya böyle halloldu da, bunun dışında büyük projeleri, küresel projeleri engellemek için yeri geldi karşımıza bir kısım yargı engelledi, yeri geldi çeteler, siyasete yönelik saldırılar çıktı. Sabırla, dirayetle dik durarak işte o engelleri de aştık. Biz halka hizmeti Hakka hizmet olarak gördük. Hayırlı niyetlerle çıktığımız bu yolda karşımıza çıkan şerleri aşıyor, milletimizi hizmetle buluşturuyoruz.' 'Türkçe Olimpiyatları bitti, o defterler kapandı' Erdoğan daha sonra Adana'da ve Antalya'nın Kepez ilçesinde mitinglere katıldı. Erdoğan, Antalya'da, Kepez Spor Salonu yanında düzenlenen mitingdeki konuşmasında, 'Bir örgüt lideri var Pensilvanya'da, 99'da buradan kaçıp gitti, 'vatanım' diyor vatanına gelmiyor. 2 yıl kadar önce kendisine davet yaptım. Onların malum olimpiyatları vardı, artık bitti bizim için tabii bunlar. Artık bundan sonra bunların olimpiyatları molimpiyatları diye bir şey bizim dünyamızda yok. Bitti onlar, o defterler kapandı, geçti...Çünkü bugüne kadar çok aldattılar. Hatta hatta Türkçe olimpiyatlarında, İstanbul Atatürk Stadyumu'nda öyle bir şey söylendi ki ben de şaşırdım. O gün Peygamber efendimiz oradaymış. Bunu söylediler. Bunlarda garip garip şeyler oluyor. Kendi televizyonun bir dizisinde Peygamberin Efendimiz Miraç'tan iniyor, kamyonete bindiriliyor ve o şekilde götürülüyor' diye konuştu. 'Casusluktan yargılanacaklar' Ses kayıtlarına ilişkin 'haftalarca bunları ama montaj ama doğru yayınlıyorlar' diyen Erdoğan, 'Bir cumhurbaşkanını, başbakanı dinlemek suçtur, casusluktur, bakın o kadar ileri bir suçtur. Bir genelkurmay başkanını, bakanları dinleyemezsiniz, suçtur. Bunlar casusluk suçundan yargılanacaklar. Çünkü bunun bedelini ödemeleri lazım. Biz bu devleti sokakta bulmadık' dedi. Erdoğan, konuşmasında 'Pensilvanya, medya, işverenler İstanbul'da sokak eylemlerini her gün tahrik ediyorlar. Sandığa gölge düşürmek için her gün yeni bir çirkin komployla ortaya çıkıyorlar' iddiasında da bulundu. Cnntürk
'30 Mart'tan Sonra Pensilvanya ile Mücadele Edeceğiz'
Erdoğan, Fethullah Gülen için 'Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor' dedi“Paralel yapı” dediği Gülen cemaatini eleştiren Başbakan Tayyip Erdoğan , “12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan AKP’nin Manisa mitinginde konuşuyor. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle: Büyüyen ekonomi rahatsız etti Kirli ittifaklar var. Kirli ilişliler var. Komplo ve kumpaslar var, bunları bozacaksınız. Biz Allah’ın karşısında rücuğa eğiliriz. Bunun dışında kimsenin karşısında eğilmek yok. Eğilmedik bugüne kadar, Allah’ın izniyle bundan sonra da… 81 vilayet, 77 milyon, işte bu oyuna itiraz ediyor. Türkiye’ye yönelik saldırının herkes farkında. Yeniden bir istiklal mücadelesi verdiğimizin herkes farkında. Türkiye’nin büyüyen ekonomisi birilerini rahatsız etti. Aktif, kucaklayıcı, barışçı dış politikası birilerini rahatsız etti. Küresel projeleri, hedefleri, vizyonu birilerini rahatsız etti. Biz göreve geldiğimizde milli gelir neydi? 230 milyar dolar. Yani MHP’den 230 milyar dolarla aldık milli geliri. Şimdi 820 milyar dolar. Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda siz 230 milyar dolardan 820 milyar dolara gelebilir misiniz? 79 senede, cumhuriyet tarihinde Türkiye’de yapılan bölünmüş yol neydi biliyor musunuz 6 bin 100 kilometre. 11 senede yapılan bölünmüş yol ne oldu biliyor musunuz? 17 bin kilometre… 6 bin 100 kilometre nire, 17 bin kilometre nire… Sormak lazım bu Bahçeli’ye, siz ne yaptınız arkadaş ya? İnanın yaptıkları bir şey yok. Ne varsa AK Parti’nin iktidarı döneminde var. Zaten, millet 5 yıllığına bunlara iktidar verdi, 3,5 yıl verdiler kaçıp gittiler. Niye kaçıp gittin? Kimse size bırak demedi, niye kaçıp gittiniz? Götürecek mecalleri kalmamıştı. Çünkü onlar maalesef, Sakarya depreminde, Kocaeli depreminde, Düzce depreminde çöktüler, bittiler. Biz geldik, imar ettik. Bizim dönemimizde de Bingöl depremi oldu, Van depremi oldu, Simav depremi oldu. 1 yılda yeniden inşa ettik. Biz buyuz, biz buyuz. Biz iş bilenin, kılıç kuşananın anlayışıyla yürüdük. MHP’ye gönül vermiş, CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Biz MHP’nin, CHP’nin yavrusuyla ortak olduğu iktidarda IMF’ye borç 23,5 milyar dolardı. Ödedik, ödedik, ödedik, geçen 14 Mayıs’ta sıfırladık. Şimdi Türkiye’nin IMF’ye borcu yok, şimdi IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar, veririz dedik. Veren el, alan elden üstündür. Bunlar milliyetçi değil mi, sevsinler böyle milliyetçiliği. Bunlar kafatası milliyetçisi. Milli bankamız Merkez Bankası… Kasasında ne vardı biliyor musunuz, devraldığımızda MHP’den 27,5 milyar dolar. Şimdi ne var? 128 milyar dolar var. Halep oradaysa, arşın Manisa’da. Manisa, hesabı sormaya var mıyız? MHP ile CHP’nin yavrusu… Göreve geldim, masamın üzerine bir hesap geldi. MHP’den, CHP’nin yavrusundan aldık ya. Zorunlu tasarruf adı altında 13,5 katrilyon kestiler, işçi ve memurdan. Dedim, işçiye memura devlet borçlu olur mu. Sendikaları toplayın, bu parayı ödeyeceğiz dedik. O parayı biz ödedik, biz. Yolsuzlukların iktidarında böyle bir şey olabilir mi? Bitmedi… Bir de hatırlayın, konut edindirme yardımı adı altında para topladılar mı, topladılar. O 3,5 katrilyonu da biz ödedik. Memur kardeşim, işçi kardeşim umudunu kesmişti ama onu da biz ödedik. Bütün bu olaylar karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu net borç stoğu, 100 liranın 73 lirası borçtu. Şimdi ne oldu, 100 liranın 35 lirası borç. Nereden, nereye düşürdük. Devletin borçlanma faizi, 100 liraya 63 lira faiz ödüyordu, şimdi tek haneye düştü. Aradaki fark vatandaşımın cebinde kalıyor. Enflasyon neydi? Yüzde 30… Şimdi yüzde 8. Aradaki fark Ayşe bacının, Fatma bacının mutfağında kalıyor. Ahmet kardeşimin cebinde kalıyor. Ey MHP, ey CHP… Sizin böyle bir derdiniz, aşkınız yok. Bizde dert var. Onun içişn 30 Mart çok önemli. Ne zaman şehit gelse MHP’liler istismar eder Bu arada en çok da çözüm süreci birilerini rahatsız etti. İnşallah bunu da bozacağız. Ölümlerin durması, kanın durması, gözyaşının dinmesi birilerini rahatsız etti. Şehit cenazeleri geldiği zaman MHP’liler sokaklara dökülür, istismar eder. BDP de bunu tersini yapar. İçlerinden biri ölünce bunu istismar eder. Birisi siyasi Kürtçülük, biri siyasi Türkçülük yapıyor. Biz, Türküyle, Kürdüyle, Boşnağıyla, Arnavutuyla,i Romanıyla, Lazıyla, Gürcüsüyle, aklınıza ne gelirse… Biz diyoruz ki tek millet. Ben Türkü de Kürdü de, Arabı da, Boşnağı da beni yaradan Allah onu da yarattığı için seviyorum. Çünkü bizim inancımızda ne siyahın beyaza, ne beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Ne Arabın Kürde, ne Türkün Kürde, ne Kürdün Türk’e üstünlüğü yoktur. Onun için ne diyoruz, tek millet. Arkadan bir şey daha söylüyorum, nedir o? Tek bayrak… Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır. Üç, tek vatan… Ama 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa, doğuda, güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Çünkü Türkiye’nin 780 bin kilometrekaresi hep birlikte ayağa kalkacak. 10 yıl önce, 12 yıl önce denseydi ki Şırnak’ta havalimanı yapılacak, buna kim inanırdı? Iğdır’da, Ağrı’da, Kars’ta havalimanı yapılacak dense kim inanırdı? Buyurun, bu havalimanları bitti, sadece Hakkari kaldı. Orada da ne yazık ki bölücü terör örgütü zaman zaman tehditlerle müteahhitleri kaçırttı. İsteseler de istemeseler de bitecek. Ablalara ‘defolun’ deyin Huzuru bozmak, istikrarı zedelemek, ekonomiyi durdurmak için gayret sarf edenlere inşallah fırsat vermeyeceğiz. Şimdi çıkmışlar, birileri abla olmuş. Duydunuz mu bu ablaları? Size de yalan, yanlış, iftira her şeyi anlatmaya başladılar mı? Geçen güb Hatay tarafında bir teyze bunlara ne güzel cevap verdi. Ya bunlarda iftira, yalan var. Bunlara sadece bir şey söyleyin. Artık benim vatandaşım adresi biliyor. Bunlara şunu söylemek lazım. Sizin hocanız, benim kızımın başının örtüsünü açmaya çalışan birisidir. Defolun demek lazım. MHP, ne zaman Pensilvanya’yla dost oldun? Affedersiniz, kendine göre fetvalar veren birisiyle bizim işimiz yok. Bunu söyleyin. Bunlar hizmet yapıyor öyle mi? Ne oldu? Aralar açılınca şimdi öğrencileri dışarı atıyorsunuz. Siz onları orada bedava yatırmıyordunuz. Ne oldu şimdi size? Aldığınız o zekat paralarını nereye harcadınız? Aldığınız kurbanlıkları nereye harcadınız. Kardeşlerim 30 Mart aynı zamanda bu hesabın bozulmasıdır. Bu ablalar diyorlar ki, AK Parti’ye değil MHP’ye verin. Şimdi orayla dost oldular. Ne zamandan beri dost oldunuz? Dert o değil, dert AK Parti’yi Manisa’da, Türkiye’de oylarını düşürebilir miyiz? Başarılı olamayacaksınız. Sizin tuzağınız varsa, halkımın da tuzağı var, Hakk’ın da tuzağı var. Onların ablaları bir kenara, bizim ablalarımız bize yeter. Onlar beddua seansları yapıyor evlerde. Yurtlarında… Ama bizim dua seanslarını yapan kardeşlerimiz burada. Abiler burada,… Onların ağabeyleri varmış… Bizim ağabeylerimiz Allah’ın izniyle Manisa’da sandıkları patlatacak. Aileleri böldüler aileleri, milleti parçaladılar milleti. Yalan yanlış gazeteler, broşürler basıp evlere dağıttılar. Bunun adı hukukta casusluktur, ajanlıktır. Ama yakayı ele verdiler, bedelini de ağır ödeyecekler. Dedim ya, inlerine gireceğiz. Öyle kolay kolay biz bu devleti sokakta bulmadık. Milli birliğimizi, milli güvenliğimizi tehdit eden bu unsurlara karşı gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz, gereken hesabı da soracağız. Mardin’de BDP’ye oy verin diyorlar Mardin’de, Siirt’te açık açık BDP’ye oy istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz? AK Parti’nin karşısında kim güçlüyse orada. Kendi amaçları uğrunda, meşru, gayrimeşru… Yeter ki AK Parti’nin karşısında olsun. MHP’lilere diyorlar ki, Ankara’da İzmir’de İstanbul’da CHP’ye oy veren. Pensilvanya CHP’den yolsuzluk nedeniyle atılmış şahsı aday olarak istedi. Bu CHP’de onu aday yaptı. O yolsuzluk klasörünün önünde Kılıçdaroğlu’nun çekilmiş resimleri vardır. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun da ondan pek farkı yok. Kılıçdaroğlu utanmadan ‘ortaya çıkar’ diyor İstediğimiz hastaneye gidiyor muyuz? İlaçlarımızı istediğimiz eczaneden alıyor muyuz? Bunun kadri kıymetini 30 Mart’ta gösterelim diyorum. Sandıklara sahip çıkın, bunlar her türlü numarayı yapa. Bunlar her şeyi yaparlar. Sandıklar bizim namusumuzdur diyeceksiniz, sahip çıkacaksınız. Kuş uçurtmayacağız. Her gün konuşmalarına bakın. Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’nin konuşmalarına bakın. Adeta birbirlerinin avukatlığını yapıyorlar. Eli kanlı terör örgütlerine de artık sahip çıkıyorlar. Polise kurşun yağdıran terör örgütüne, kendisi üstlendiği halde, DHKP-C, Kılıçdaroğlu utanmadan bul çıkar diyor. Hale bak ya. Seni biliyoruz, gösterin bana o terör örgütünü, gideyim üye olayım diyen adamsın sen. Senin karakterinde bu var. Şimdi bakıyoruz, MHP de kol kanat germeye başladı. Kardeşlerim, dikkat edin, oyun çok büyük. Bunlar AK Parti iktidarını, milletin iktidarını yıpratmak, istedikleri gibi at oynatabilecekleri bir Türkiye kurmak istiyorlar. Bu oyuna gelme Manisa. 30 Mart’ta sen bu oyunu sandıkta bozacaksın Manisa… Manisa’daki CHP’li, MHP’li kardeşim. Az önce örnekler verdim. MHP döneminde neler oldu, biz neler yaptık? 30 Mart’ta sen de gönül verdiğin partiye bir ders vermelisin diyorum. Bunlar büyükşehir belediyeciliği nedir bilmez. İstanbul gibi bir şehirde 4,5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. CHP’den 2.5 milyar dolarla devraldım, 1.2 milyar dolar borçla devrettim. Çamur, çöp, hava kirliliği, susuzluk felaketti. Hamdolsun 2 yılda ne çöp dağları, ne susuzluk, ne hava kirliliği kaldı. Aynı şekilde Manisa’yı da modern bir büyükşehir haline getirelim. Biz büyükşehir yasasını çıkardığımızda, CHP, MHP ve BDP karşı çıktı. Şimdi bunlar hangi yüzle karşınıza çıkıp oyunuzu bize verin diyecekler. Siz Manisa’nın büyükşehir olmasını istemediniz ki ya? Bunlara gereken dersi vereceğiz . Bu meydan zaten bunu gösteriyor. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon 12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz. Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor. Sen hoca mısın, istihbarat örgütünün başı mısın, nesin sen?T24