Görüş Bildir

Süper Kupa Haberleri

Süper Kupa ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Süper Kupa ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

"Mayıs'ta Şampiyon Olacağız"
Galatasaray Yönetim Kurulu Üyesi Emir Sarıgül, merak edilen 'Drogba kalacak mı?' sorusuna mesajlar gönderen önemli bir yanıt verdi, ayrıca sarı kırmızılı ekibin ligde şampiyon olacağını söyledi.“Galibiyeti kaçıran taraftık” Radyospor'da Özgür Sancar'ın canlı yayın konuğu olan Sarıgül, ''Chelsea, Juventus gibi takımların dünya futbolunun önemli markaları olduğunu ifade eden Sarıgül, dünkü 1-1 biten maçı yorumlayarak sözlerine başlarken, “Galibiyeti kaçıran taraftık. Çok keyifli, güzel bir müsabaka izlettirdik. Önemli bir maçtı ve 1-1 bitti ama Galatasaray’ın bu oyunu İngiltere'de de oynayacağını ve turu geçeceğini düşünüyorum. Teknik heyet ve futbolcularda o inancı gördüm. İngiltere'ye gönlümüz rahat gidiyoruz” dedi. Mancini’nin yorumu, bir taktik! Mancini’nin tur şanslarını yüzde 40 olarak görmesini de yorumlayan Sarıgül, “Hocamız takım rehavete kapılmasın diye temkinli yaklaşıyor sanıyorum. Ben de bu şekilde yaklaşmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Teknik heyetteki arkadaşların azminin yüksek seviyeye çıkması için bu yöntemi izliyor” diye konuştu. “Doğru yolda olduğumuzu gösteriyor” Drogba’nın tüm yabancı isimleri gibi Chelsea maçında iyi olduğunu ve bunu sadece yabancı oyuncularla sınırlandırmamak gerektiğini ifade eden Sarıgül, “Tüm futbolcu arkadaşlarımız 90 dakika ellerinden gelenin maksimumunu yaptılar, spor otoriteleri de galibiyeti kaçıran tarafın Galatasaray olduğunu söylemekte. Bu da bizi mutlu ediyor ve doğru yolda olduğumuzu gösteriyor” diye konuştu. “En önemli yanları duygusal davranmamaları” Drogba'nın Türkiye’ye gelmesinde etken isimlerden biri olduğun için mutlu olduğunu vurgulayan genç yönetici, “Drogba ile o günlerden başlayan bir dostluğumuz oluştu. Sneijder ve Drogba için de söylemem gerekirse, en önemli yanları profesyonel olmaları ve duygusal davranmamaları. Drogba da Chelsea – Galatasaray maçlarında eski takım arkadaşlarını görme mutluluğu dışında, profesyonelde Galatasaray’a hizmet etti” ifadelerini kullandı. Drogba için “Makul ve mantıklı” mesajı “Drogba sözleşme yenileyecek mi” sorusuna verdiği karşılığa, futbol konusunda çok yorum getiren biri olmadığını ifade ederek başlayan Sarıgül, Galatasaray'da topyekün uyumlu bir çalışma ekibi olduklarını ifade ederken, “Genelleme yapmam gerekirse, teknik heyetimizin uygun gördüğü, takımda kalmasını istediği tüm arkadaşlarımızla makul ve mantık çerçevesinde, 7 gün 24 saat Galatasaray ile yaşayan başkanımız ilgileniyor ve hiçbir talebi geri çevirmiyor. Ama tekrar ifade etmek istiyorum; makul ve mantıklı olması kaydıyla” diye konuştu. “Drogba kalmak istediğini söylüyor” Drogba’nın Türkiye’nin tanınması ve dünyada marka olmasında bir etken olduğunu söyleyen Sarıgül şöyle devam etti; “Drogba ile özel sohbetlerimde de bana; Galatasaray’da mutlu olduğunu, burada oynamaktan keyif aldığını ancak daha çok Türk insanının misafirperverliğini her geçen gün daha da çok gördüğü için burada kalmak istediğini söylüyor. Drogba ile Galatasaray'ın en ufak bir sorun yaşayacağını sanmıyorum. Tabii futbolcu arkadaşın niyeti ve teknik heyetin raporu her zaman önemlidir. Bu tutuma göre de sayın başkanımız göreve geldiği günden itibaren tüm fedakarlığı gösterdi, bugünden sonra da 25 milyon Galatasaray taraftarı, başkanımız ve bizim bu fedakarlığı göstereceğimizden hiçbir şüphesi olmasın”. “Galatasaray’a zarar vermek için..” Tugay Kerimoğlu’nun yalanladığı “istifa ettiği yönündeki haberi” de yorumlayan Sarıgül, “Bu konuda yorum getirmek doğru değil aslında. Futbolda başkanımız özel mesai harcıyor. Ama unu söyleyebilirim, Galatasaray geçmiş tarihlerde de başarı grafiğini artırdığında bazen böyle negatif algılar yaratılmak isteniyor ki Galatasaray’a zarar verilsin.. Tugay Kerimoğlu eski kaptanımızdır, Türk futbolunda nezaket ve zarafeti hat safhada tutan biridir. Zaten bu olayın yaşanma ihtimali bile olmamıştır. Galatasaray'da hepimiz el ele kol kola uyumlu ve kararlı bir çalışma yapıyoruz. Ben böyle bir olayın yaşanmış olma ihtimalini bile düşünmüyorum” dedi. “Ünal Aysal başkanımız için en önemli başarı…” Lig ve Avrupa’daki hedeflerini de iddialı şekilde dile getiren Sarıgül, ligde mayıs ayında zafere kendilerinin ulaşacağını söyledi. “Galatasaray için hedef her zaman zirveye oynamaktır” diyen Sarıgül, “Sayın başkanımız Ünal Aysal’ın bize çizdiği 3 ana kriterimiz var; mali, sportif ve idari başarı. Mali ve idari başarı katlanarak artıyor. Sportif olarak da çok iyi noktadayız. İlk önceliğimiz Türkiye’de lig şampiyonluğu kupasını kaldırmak. Ancak UEFA ve Süper Kupa’yı getirip, tüm Türkiye’yi ay yıldızlı bayraklarla sokağa döken bir takımın yöneticisi olmak bizi gururlandırıyor. Bizim Avrupa’dan getirmediğimiz tek kupa, Şampiyonlar Ligi kupası. Ünal Aysal başkanımız için de en önemli başarı her dönem lig şampiyonluğu, ama asıl Şampiyonlar Ligi kupasını da Türkiye’ye Galatasaray olarak getirmek. Hedefimiz Şampiyonlar Ligi’nde çok önemli başarılar ve emin adımlarla devam ediyoruz” dedi Türkiye’de de her müsabakanın çok önemli olduğunu ifade eden Sarıgül, “Çok ufak puan farkları var. Dönem dönem bizim, bazı dönemlerde de diğer spor kulüplerinin müsabakalarında puan kaybetmesi oldu. Ama ben düğümün son 4-5 hafta kala çözüleceğini düşünüyorum. Galatasaray taraftarı merak etmesin, mayıs ayında gülen Galatasaray olacak ve kupayı Türk Telekom Arena’da kaldıran da biz olacağız” şeklinde konuştu. Radyospor
Avcı'dan Özel Açıklamalar!
YENİ SEZONDA DOĞRU BİR PROJE, DOĞRU BİR TAKIMLA ÇALIŞMAYA BAŞLAYACAĞIM Radyospor’da Özgür Sancar’ın canlı yayın konuğu olan Avcı, “Resmi biraz uzaktan görmek istiyorum. Yurtdışına çıkıyorum. Maçlar izliyorum. Zaman zaman Türkiye’de maçları izliyoruz. Önümüzdeki sezon doğru bir proje, doğru bir takımla bu yarışmanın içerisinde olacağım” dedi. YURTDIŞINDAN TEKLİF ALDIM Yurtdışında teklif aldığını teklif aldığını belirten Avcı, “Çok sıcak bir teklifti; ama çalışmayı düşünmediğimi ifade ettim. Yurtiçinden de aldım. Ama sezon sonuna kadar çalışmak istemediğimi söyledim. Yarışın biraz dışında kalmak, kendimi yenilemek istiyorum. Takım ismi veremem” ifadelerini kullandı. TÜRK FUTBOLCUSUNDA GENETİK BİR SORUN YOK, SORUN EĞİTİMLE İLGİLİ A Milli Takım teknik direktörlüğüne çok büyük destek alarak geldiğini vurgulayan Abdullah Avcı, “Sonuç alamadığınız zaman başarısız oluyorsun. Top çizgiyi geçerse başarılı, geçmezse başarısızsın. Biz sonuç alamadık. Ama önemli projeler hazırladık. Bugün Riva Projesi’nin temelinde ben ve ekibim aktif olarak yer aldık. Akademi Ligi ve altyapı eğitimleri konusunda önemli adımlar attık. Bugün Alman Milli Takımı’nda 2 Türk oynuyorsa, 3 sezon önce 3 tane Türk Real Madrid’te oynuyorsa, bez de genetik olarak sorun yok. Ama eğitim olarak yatırım yapmalıyız. Biz böyle bir proje başlatmıştık” dedi. YERLİ OYUNCU REKABET EDEBİLİYORSA, YABANCI SINIRSIZ OLSUN. HİÇ SORUN YOK Yabancı kontenjanı sınırlamasıyla ilgili olarak Avcı, “Yabancı kontenjanı sınırlaması futbolumuzun ilerlemesi için bir sorun değil. Ülkemize gelen yabancı futbolcuya da sınır koyamazsınız. Gelen yabancı oyuncuların bir çoğunun kriteri sadece paradır. Yerli yabancı rekabetini sağlamalıyız. Yerli oyuncu sayısını arttırır, yatırım yaparsak, yabancı oyuncu sınırsız olsun. Sorun değil” şeklinde konuştu. A MİLLİ TAKIM’DA YABANCI OYUNCULAR DA OYNAYABİLİR “Niasse ya da benzeri yabancı oyuncuların A Milli Takımımız’da oynamasına nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna Abdullah Avcı, “Özellikle küçük yaş gruplarında yakalayıp, ülkemizde gelişimini sağladıysa olabilir. Bunu dünyanın önemli ülkeleri yapıyor. Önemli olan ruhu ve performansı vermesi” dedi. NE SELÇUK İNAN’LA NE DE BİR BAŞKA OYUNCUYLA SORUN OLMADI. HEPSİYLE GÖRÜŞÜYORUM Milli Takım’daki oyuncularla ilişkileri açısından da değerlendirme yapan başarılı çalıştırıcı, “Abdullah hocanın bulunduğu kulüpler ya da kurumlarda ne futbolcularla ne de yöneticilerle hiçbir zaman problem olmamıştır. Bugün istifa ettiğim 30 Ağustos itibariyle Selçuk İnan, Arda, Nuri ve diğer tüm futbolcularla genel iletişimim devam ediyor. Arayıp üzüntülerini belirtmişlerdir. Bu bir sonuç oyunu, sonuç alamayınca teknik direktörler değişime gideceklerdir. Onlar benim evlatlarım. Arkadaşlarım, dostlarım. Bizim olduğumuz yerde mutluluk olur. Sorun olmaz. Ben o çocuklarla milli takımda birlikte çalışmıştım. Bu süreçte A Milli Takım’da da birlikte olduk. Onları seviyor ve başarılar diliyorum. İletişim devam ediyor” şeklinde konuştu. BUNDAN SONRA YA REAL MADRİD-BARCELONA YA DA PREMİER LİG’İN ÜST DÜZEY TAKIMLARINDA OYNAMALI Şampiyonlar Ligi’nde Milan’a attığı gol ve sezonun genelinde gösterdiği performansla dikkatleri üzerine toplayan Arda Turan için de önemli bir tespit yapan Acı, “Arda tabii ki Galatasaray’ın altyapısında ve milli takımlarda bunun sinyallerini verdi. Hayata çok olumlu bakarak pratik çözümler bulabiliyor. Gelişimlere ayak uyduruyor. İspanya’ya gidip Arda’yı izlediğimizde de eleştir aldık. ‘Ne gerek vardı Arda’yı izlemeye’ dediler. İspanya’nın en büyük 3 takımından bir tanesinde oynuyor. Bundan sonraki hedefi İspanya’da takımının rakibi (Real Madrid – Barcelona) gibi takımlarda ya da İngiltere’de üst düzeyde olan takımlarda oynamak olmalı. Arda da bunun bilincinde. Zaman zaman bunu paylaşıyoruz. UEFA Kupası, Süper Kupa, Kral Kupası, Avrupa Lig Kupası’nı yaşadı. Şampiyonlar Ligi’nde finali de yaşayacağını ben kendisine ifade ettim. Bunları hak eden bir çocuk. Onunla gurur duyuyoruz” dedi. UMARIM PREMIER LİG’DE DE OYNAR Arda’nın hep daha üst seviyeyi istediğini vurgulayan Avcı, “Premier Lig’den teklifler somutlaşırsa gider, neden gitmesin; Arda hep bir üst seviyeyi isteyen bir oyuncu. Umarım böyle bir şey gerçekleşir. Değişik futbol kültürlerinin içerisinde olması, Arda’nın Türkiye’ye döndüğünde o vizyonu ülke futbolu açısından kullanması bakımında çok önemli. Arda’yla zaman zaman bunu paylaşıyoruz” diye konuştu. GALATASARAY KONUSUNDA PİŞMANLIK DUYMADIM Eski başkan Adnan Polat döneminde Galatasaray’dan teklif aldığını hatırlatılması üzerine Abdullah Avcı, “Geriye dönük hiç düşünmedim. Keşke değerlendirseydim demedim hiçbir zaman. O dönemki teklifi kabul etmeme kararımı olumsuz bir karar olarak hiç düşünmedim” dedi. GALATASARAY TEKNİK DİREKTÖRLÜĞÜ HEDEF MİDİR? Abdullah Avcı, “Galatasaray teknik direktörlüğü hedef midir?” şeklindeki soruya ise, “Ben ülkede gelebileceğim en üst seviyeye geldim. Bundan sonra nereye geleceğimi zaman içerisinde göreceğiz. Ben profesyonelim. Yapacağım performansın beni nereye taşıyacağını göreceğiz” ifadelerini kullandı. CHELSEA MAÇINDA ÖNCE OYUN KALİTESİ OLMALI Abdullah Avcı, “Galatasaray, hocası ve oyuncu kadrosuyla birlikte üç kulvarda başarıyla devam ediyor. Mancini, Galatasaray’ı oyunun iki yönüyle de oynayan bir ekip olma yönünde değiştirmeye başladı. Böyle bir resim. Ben iyi gittiğini düşünüyorum. Chelsea maçında 1-0 geriye düşse bile, kontrolü kaybetmemesi çeyrek final şansını son saniyeye kadar taşıyacaktır. Oyun kalitesi birinci plandadır. Sonra bireysel performanslar devreye girer. Oyuncu kalitesi ikinci plandadır” dedi. Radyospor
Vakıfbank Yarı Finale Yükseldi
VakıfBank Voleybol Takımı, Teledünya Bayanlar Süper Kupa çeyrek final rövanş maçında Beşiktaş'ı 3-0 yendi.Eşleşmenin ilk maçını da 3-0 kazanan VakıfBank, rövanş karşılaşmasında da rakibini aynı skorla geçerek yarı finale yükseldi. Salon Burhan Felek Hakemler Serdar Nişancıoğlu, Ebru Ayata VakıfBank Gözde Sonsırma, Melis Gürkaynak, Polen Uslupehlivan, Nikolic, Kübra Akman, Naz Akyol (Gizem Örge, Çağla Akın, Brakocevic) Beşiktaş Seda Eryüz, Selime İlyasoğlu, Dicle Babat, Natalia, Nizetich, Gabriela (Ayça İhtiyaroğlu, Seda Türkkan, Nilay Konar, Ceyda Aktaş) Setler 25-18, 25-9, 25-16 Süre 65 dakika (24, 19, 22)Maraton
"Duygularımızı Tarif Edemem"
Sarı-lacivertli takımın deneyimli oyuncusu Eda Erdem Dündar, CEV Kupası'nı kazanmanın kendileri açısında çok önemli olduğunu söyledi. Sarı-lacivertli takımın deneyimli oyuncusu Eda Erdem Dündar, CEV Kupası'nı kazanmanın kendileri açısında çok önemli olduğunu söyledi. CEV Challenge Kupası'nı kazanan Fenerbahçe Grundig'i tebrik eden Eda, 'Öncelikle erkek takımımızı, sonra da kendi takım arkadaşlarımı kutluyorum. Bizim için çok önemli bir kupaydı. Geçen sene kaybetmiştik ve bu sezon kesinlikle kazanmamız gerekiyordu. Burada olağanüstü bir atmosfer vardı. Bizi destekleyen herkesin ellerine ve yüreklerine sağlık' diye konuştu. Sarı-lacivertli kulüpteki 6. sezonunu yaşadığını hatırlatan Eda, 'Unutamadığım anılar yaşıyorum. Kariyerimde sadece CEV Kupası eksikti. Bunu da bugün kazandık. Duygularımızı tarif edemem. Fenerbahçe, gerçekten başka bir kulüp ve ben bu kulübü çok seviyorum' ifadelerini kullandı. Oyunculardan Derya Çayırgan ise elde ettikleri şampiyonluktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek, 'Çok çalışıyoruz. Emeğimizin karşılığını aldık. Önümüzde iki kupa daha kaldı. İnşallah Türkiye Ligi ve Süper Kupa'yı da alacağız' dedi.Sporx
Drogba: "Buraya Para İçin Gelmedim"
Galatasaray'a veda eden Didier Drogba, kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu.İşte kulüp televizyon kanalına yaptığı açıklamalar: Big Legend’ın sezon finaline hoş geldin; ama sadece sezon finali diyorum, final değil. Umarım bu konu hakkında da konuşacağız. Ancak biliyorsun, Türkiye’de büyük bir trajedi yaşandı. Soma’da 300’den fazla madencimizi kaybettik. İlk olarak, bu konu hakkında bir şeyler söylemek ister misin? Evet, ülke için büyük bir trajedi. Burada bir buçuk yıldır yaşıyorum. Ve bu tabii ki beni de etkiledi. Ben de tüm iyi dileklerimi hayatını kaybeden işçilerin ailelerine gönderiyorum; çünkü o işçiler, Türkiye’nin büyük bir ülke olmasını sağlayan kişilerdi. Tüm o ailelere… Evet, sizin için çok zor bir durum olduğunu biliyorum; ama sürekli sizi düşünüyorum. Zorlu bir sezon olduğunu söyleyebiliriz; hem takım için, hem de sezonun son bölümünde yaşadığın sakatlıktan dolayı senin için… Senin de bu yüzden üzgün olduğunu biliyorum. Sezon hakkında genel olarak ne söylersin, en başından sonuna kadar… Farklı durumlarla karşılaştığımız bir sezon oldu. Ve takım buna alışık değildi. Çok sayıda farklı şey yaşandı. Yeni kurallar, yabancı sınırı… Bu, ligdeki tüm takımlar arasında en fazla Galatasaray’ı etkiledi. Ayrıca teknik adam değişikliği yaşadık. Bu da takım için oldukça zor bir durumdu. Biliyorsunuz, Fatih Terim’e çok büyük bir saygım vardı ve onu seviyordum. Bence geçtiğimiz sezon takım olarak beraberliği ve takım ruhunu yakalama konusunda zorluklar yaşadık. Bunu bazı zamanlarda başardık, özellikle de Şampiyonlar Ligi’ndeki maçlarda; çünkü orası rekabet alanı yüksek bir turnuva. Ancak lig maçlarında bunu pek hissedemedik. Ve bu yüzden de ligde fazla puan kaybı yaşadık. Burada bir buçuk yıl geçirdin. Senin için en unutulmaz hatıra ne oldu? Bundan sonra biri sana, “Galatasaray” dediğinde… O kadar fazla ki… Çok güzel anılarım var burada. İlki havalimanında taraftarlar tarafından karşılandığım an. İkincisi, takım arkadaşlarımla tanışmam ve onlarla birlikte antrenman yapmış olmam. Ama bir numarada Akhisar maçında oyuna girdikten sonra topa ikinci veya üçüncü dokunuşumda Burak’ın yaptığı ortada attığım o gol var. O anı hayatım boyunca hiç unutmayacağım. O an hissettiklerimi hayatım boyunca asla unutmayacağım. Kariyerindeki en iyi anlardan biri olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet, kariyerimin en üst noktalarından biriydi; çünkü bu gibi anların hayalini her zaman kurarsınız. Yeni bir takım, ilk maç… Ve aynı zamanda kale arkasındaki tribün tamamen Galatasaray taraftarlarıyla doluydu. Ben de o kaleye attım golü. Maç 0-0’dı… Ben her zaman maçı değiştiren golleri atmayı sevmişimdir. Sanırım bu da onlardan biriydi. Golden sonra neler hissettin; çünkü senin de söylediğin gibi topa sadece ikinci veya üçüncü dokunuşundu… “Evet, başlıyorum” dedin mi? Bilemiyorum, bilemiyorum. Yeni bir dünyayı keşfetmek benim için bile zordu. Ama bunu hâlâ yapabileceğimi kanıtlamıştım. Ve benim kariyerimdeki en iyi gollerden biriydi. O golü kesinlikle ilk 10’a koyarım. Gol sonrası mutluluğumu taraftarlarla ve takım arkadaşlarımla paylaşmak harika bir histi. Kusursuz bir karşılama oldu benim için. Burada aldığın en iyi tavsiye veya öğrendiğin en iyi ders ne oldu? En iyi tavsiye? Bilemiyorum, aslında en iyi tavsiye değil; ama burada çok şey öğrendim. Oyunculardan, insanlardan gerçekten çok şey öğrendim. Galatasaray’ı temsil ettiğim için onur duydum. Tüm Türkiye’nin saygısını kazandığım için çok şanslıyım. Bu kendi adıma futboldan çok daha önemli bir şey. Böylesi bir saygıyı kazanmak, her zaman görülen bir şey değildir. Bu yüzden gerçekten gurur duyuyorum. Türkiye’deki kariyerin boyunca karşılaştığın herhangi bir zorluk oldu mu? Eğer varsa, bunun üstesinden nasıl geldin? Hayal kırıklığı yaşadığım bazı şeyler oldu. İnsanların takıma bağlılığımı sorguladıkları ve benden kuşku duyup, benim para için burada olduğumu düşünmeye başladıklarında... Tamamen yanılıyorlardı. Ben buraya para için gelmedim. Parayı düşünsem, zaten Çin’de kalırdım. Orada oynamasam bile paramı öderlerdi. Ama ben buraya para için gelmedim. Buraya futbol oynamak, tutkuyu yeniden hissedebilmek için geldim. Buradayım; çünkü burada rekabet vardı. Dördüncü yıldızı kazanma hırsı vardı. Evet, bazı hayal kırıklıkları yaşadım. İnsanlar, benim daha önce Chelsea’de oynadığım için onlara karşı yeteri kadar iyi performans sergilemediğini düşündükleri anlarda… O hâlde şöyle yapalım; siz de Galatasaray’la şampiyonluklar yaşayın ve birkaç sene sonra Galatasaray’a karşı oynayın. Ben de o zaman sizin reaksiyonunuzu görmek isterim. Ben sahip olduğumun en iyisini verdim. Benim için duygusal bir maçtı ve belki de bu yüzden sakatlık yaşadım, hâlâ bununla mücadele ediyorum; ama futbolun içinde bunlar var. Burada karşılaştığım tüm güzel şeylerle kıyaslandığında, yaşadığım hayal kırıklıkları bunlardı. Galatasaray – Fenerbahçe rekabeti, Beşiktaş maçında attığım iki gol, Süper Kupa maçında Fenerbahçe’ye karşı attığım gol… Ve taraftarların bana gösterdiği saygı. Benim onlara karşı çok büyük saygım var. Benim için en önemli olan da bu. İnsanları her gün mutlu edemezsiniz; ama 365 günün 340’ında mutlu ederseniz, bu iyi bir şeydir. Fenerbahçe ile oynanan son derbi maçından önce sakatlığın vardı… Evet, oynamamalıydım. Ama oynamak istediğini söyledin. Maç öncesinde, maç sırasında neler oldu? Kendini nasıl hissettin? Evet, Chelsea maçında yaşadığım sakatlıktan dolayı iki hafta antrenman yapamamıştım. Koşamıyordum, yönümü değiştiremiyordum. Hâlâ o maçı nasıl oynadığımı bilmiyorum. Ama evimizde, Fenerbahçe’ye karşı oynadığımız bir derbi maçıydı. Ve istediğimiz yerde olduğumuz bir sezon değildi. Oynamak zorundaydım. Kazanmak zorundaydık. Evet, şampiyon olamayabilirdik; ama evimizde Fenerbahçe’ye kaybedemezdik. Sahip olduğum her şeyi verdim. Maçı da kazandık. Ve herkes çok mutluydu… Chelsea ile 2012 yılında Münih’te oynadığın final maçının ardından herkes Şampiyonlar Ligi’nde son kez sahaya çıktığını düşünüyordu. Ama sen daha sonra Galatasaray ile Şampiyonlar Ligi’nde iki harika sezon yaşadın. Münih’tekinin bu turnuvadaki son maçın olmadığını biliyor muydun? Hayır, bilmiyordum. Benim için turnuvadaki son maçtı. Tekrar edeyim, benim bir kontratım varsa, o kontrata bağlı kalmak isterim. İlişkilerimiz iyiyse, kontratıma saygı duyarım. Çin’e gittiğimde de bunu yaptım. Ama pişman değilim. Buraya geldim ve burada yeni bir ev, yeni bir yuva buldum. Evet, son maçım olmadığını bilmiyordum. Galatasaray ile imzaladığımda bana, “Şampiyonlar Ligi’nde Schalke ile oynayacağız” dediklerinde, “hmm, bu çok iyi, yeniden iş başına geçiyorum” diye düşündüm. Hayatının her bölümü güzel bir hikâyeyi andırıyor. Fildişi Sahili’nde doğdun, Fransa’da büyüdün, İngiltere’de tecrübe kazandın. Türkiye’nin insan olarak hikâyendeki yeri ne olacak? Buraya geldikten beş ay sonra, ülkede bazı problemler yaşandı. Taksim’de ve başka yerlerde… Sosyal medyadaki fotoğraflara bakarken kendi ismimi gördüm: “Çare Drogba.” Ve endişelendim, “neden her yere benim ismimi yazıyorlar, ben herhangi bir yanlış yapmadım.” Ama daha sonra insanlar bana bunun ne anlama geldiğini açıkladı. İşin aslını öğrendiğimde, bu kelimenin ne kadar güçlü olduğunu fark ettim. Futbolun çok ötesinde bir şeydi. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları tek bir amaç için bir araya gelmişlerdi. Kendi düşünceleri savunuyorlardı. Ve benim adeta bir elçi olmamı istiyorlardı. Böyle bir ülkeyi en üste koymalısınız. En üste. Fildişi Sahili ile beraber en üste. Fildişi Sahili’nden sonra? Evet, Fildişi Sahili doğduğum yer. Tabii ki, onu demek istemedim. Bu çok önemli bir şey… Elbette gol atmak benim için çok güzel, harika bir his. Ama bir insanın bana gelip, “sen harika bir adamsın” demesi beni daha çok gururlandırıyor. Hayatındaki en büyük amaç gol atmak değil, öyle değil mi? Çok gol attım. Hâlâ atmak istiyorum. Ve atacağım. Ama hayattaki en büyük amacım, iyi bir insan olmak. Ben insanların, “belki çok iyi futbolcu değil; ama bana saygı duyuyor” demesini isterim benim için; çünkü futboldan sonra hayat başlar. Futbolu 10, belki de 15 sene oynayabilirsiniz; ama sonrasında hayat devam eder. Biliyoruz ki, biz yeniden buluşacağız, ben senin gözlerine bakıp, “nasılsın” diye sormayacaksam, bu neye yarar? Bu özelliğini Türkiye’de de korumayı başardın. Bir buçuk sezon, çok uzun bir zaman dilimi değil; ama sen buradaki insanlar için büyük bir karakter, bir rol modeli oldun. Sadece Galatasaray taraftarları değil, Fenerbahçe, Beşiktaş, tüm takımların taraftarları seni bir karakter, rol model olarak aldı. Bunu nasıl sağladın? Özellikle Galatasaray taraftarları, seni tüm kalbiyle seviyor… En başından beri aynı davrandım. Kalbimle oynadım. Bu tip şeyleri hesaplamam. Asla, “evet, bu maçta şöyle davranarak tüm ilgiyi üstüme çekeceğim” diye düşünmem. Ben buyum. Bunu açıklayabilir miyim, bilmiyorum. Sizin için, diğer insanlar için bu çok özel bir şey olabilir. Ama benim için normal, ben buyum. Benim ailemden gelen bir şey, ben bu şekilde büyütüldüm. Kendi çocuklarımı da böyle yetiştiriyorum. Ve hep bu gibi şeylerle hatırlanmak istiyorum. İlk hedefinin iyi bir insan olmak istediğini, iyi bir futbolcu olmanın ikinci planda yer aldığını söylüyorsun, öyle değil mi? Herkes senin gibi düşünmüyor çünkü. Ama benim fikrimi sorarsan, bu doğru bir düşünce şekli… Evet, bu farklı bir şey. Benim futbol dünyasına girişim biraz geç oldu, en üst seviyedeki ilk maçımı oynadığımda 24, 25 yaşındaydım. Ama her zaman söyledim, tüm bunlardan önce ben sadece Didier’dim. Sadece Didier. Guingamp’tan Marsilya’ya geçtiğimde Drogba oldum. Her şey değişti. İnsanların bana bakışı, davranışı, her şey değişti. Ama ailemin, arkadaşlarımın gözünde hâlâ Didier’dim. Didi, Tito, nasıl isterlerse… Değişmeye ihtiyacım yoktu. Kameraları, fotoğraf makinelerini gördüğüm, goller attığım veya Galatasaray’da oynadığım için değişirsem eğer, bana saygı duymayın. Değişirsem, farklı olursam bana saygınızı yitirebilirsiniz. Ben şu an neysem, 10 yıl veya 20 yıl sonra da o olacağım. Tabii ki geliştireceğim kendimi; çünkü çok tecrübe kazandım. Hatalar yapabilirim, hâlâ yaptığım gibi; ama umarım bunları 10-15 sene sonra tekrarlamayacağım. Ama bilge bir insan olmak için bazı hatalar yapmanız da gerekiyor. Hayatında gerçekleştiremediğin için üzüldüğün bir dileğin var mı? Listemde kayıp bir dilek yok. Fırsat bulursam, yapacağım şeyler var; ama şu an, nasıl derler, elhamdülillah, Tanrı’ya şükürler olsun, sahip olduğum her şeyden dolayı çok mutluyum. Belki duygusal bir soru olacak, benim için, senin için, tüm Galatasaray taraftarları için… Ben, “bizimle kal” demek istiyorum. Ama bu olacak mı, bilmiyorum. Sen neler söylemek istersin? Çok zor bir soru… Bunun açıklamasını bence yönetime bırakalım, benim buraya gelişimi de onlar duyurmuştu. Üzücü; çünkü burada daha yapacak çok işimiz vardı. Ama hayat bu. Ben her şeye, herkese saygı duyuyorum. Ama nasıl Chelsea’ye, Marsilya’ya saygı duyuyorsam, Guingamp’ta oynamayı çok sevdiysem, dünyanın neresine gidersem, gideyim; insanlara Galatasaray’ı anlatacağım. Burada çok fazla arkadaş edindim, çok güzel insanlar tanıdım. Kendimi çok iyi hissettim. Ama üzücü. İnsanlar sizi “efsane” olarak adlandırdığında, size büyük saygı duyduklarını hissettirdiğinde… Bu gibi şeyleri anlatmak her zaman oldukça zor. Ben de tüm bunları açıklamak için burada değilim; ama gelecek sezon birlikte olacağımızdan da emin değilim. Belki yeni bir hikâye… Önemli değil. Önemli olan şu an. Emin değilim… Umarım önünde oynayacağın bir Dünya Kupası var. Sakatlığın ne durumda? Kendimi biraz daha iyi hissediyorum. Fenerbahçe maçından sonra oynayamadım, takımın dışında kalmak çok zordu. Türkiye Kupası finalinde oynayamamak beni duygusal anlamda çok etkiledi. Ama orada takımla birlikte olmaktan keyif aldım ve o anın tadını çıkardım. Beni “selfie” çekerken görmüşsünüzdür. Duygularımı saklamak zorundaydım. Kupayı kazandığımız için çok mutlu oldum. Umarım çok, çok daha iyi olacağım. Bir ilerleme var. Ama evet, umarım çok daha iyi olacağım. Takım arkadaşlarına söylemek istediğin bir şey var mı? Birebir veya genel olarak? Şunu söylemek istiyorum. Buraya gelme kararını vermeme bir adam çok yardımcı oldu: Wesley. Mourinho’yla konuşuyordum, bana, “Eğer Wesley oraya gidiyorsa, sen de git. Sen de bundan keyif alacaksın, sen de orada eğleneceksin” dedi. Ben de onu dinlemekte haklı olduğumu gördüm. Bana doğru fikri verdi. Buraya geldim, harika insanlar tanıdım. İlk olarak, Wesley. Buraya gelme nedenlerinden birinin Wesley olduğunu söylüyorsun… Nedenlerimden biriydi. Sadece o değil tabii, nedenlerden biri. Bir sene önce dünyanın en iyisi olan bir oyuncunun sizinle birlikte olacağını bilmek size yardım edebilir. Bana göre o dünyanın en iyi oyuncusuydu. Aynı zamanda onunla birlikte oynamak iyi bir fırsattı, ondan öğrenebileceklerim vardı, onlarla birlikte kendimi geliştirebilirdim. Buraya geldikten sonra daha da şaşırdım. İzlediğim ilk maçta, sanırım Kasımpaşa’ya karşı (Antalyaspor maçı), Burak iki gol atmıştı. Daha sonra diğer takım arkadaşlarımla tanıştım. Harika insanlar tanıdım. Hiçbirinin kalbi kötü değildi, hepsi iyi yürekli insanlardı. Seni, “baba” diye çağırıyorlardı… Bana, “baba” diyorlardı; ama ben Godfather’ı tercih ediyorum. İşte, bilirsiniz… Burada çok fazla yetenekli oyuncu var. Favorilerimden biri, gençlerden Emre. En beğendiğim oyunculardan biri Semih. Çok mütevazı, basit oynar, sahada kalbini, her şeyini verir. Asla konuşmaz, asla şikâyet etmez. Sadece çok çalışır. Tabii ki tüm çocukları seviyorum. Ama o böyle çalışmaya devam ederse, bu takımın lideri olabilir. Çok fazla oyuncu var. Selçuk, Burak… Eğer takımınızda Burak gibi bir oyuncunuz yoksa, her sezon 15-20 gol daha az atarsınız ve ligi kaybedersiniz. O, böyle bir santrfor. İnsanların onun hakkında, “bunu iyi yapmıyor, şunu şöyle yapmıyor” dediklerini biliyorum. Ama günün sonunda, şu an ikinci sıradaysak, onun attığı goller sayesinde. Ona daha fazla saygı duyulması lazım. Eğer futbolun içindeyseniz, ne kadar iyi olursanız, olun; insanlar daha fazlasını istediği için sizin hakkında kararlar verir. O da bunu öğreniyor. Ama futbol bu… Sen sadece bir futbolcu değilsin, bir futbol adamısın, bir efsanesin. Türk futboluna, daha iyi seviyeye gelebilmesi için, bir tavsiye vermek ister misin? Gelecek sezon yabancı kuralının 5+3 olacağını öğrendim mesela… Bu sezonkinden iyidir… Eğer ligi daha cazip, ilgi çekici yapmak isterseniz, Sneijder, Nando gibi büyük yabancı oyuncuları buraya getirmelisiniz. Bunun için de düşünce tarzınızı, mantalitenizi daha açık hâle getirmeniz gerekir. Bu oyuncular sizin gelişmenizi sağlar. Siz de aynı şekilde onlara yardımcı olursanız, onlar sizi daha iyi hâle getirir. Örneğin Brezilya Milli Takımı’ndaki tüm oyuncular, yurt dışında forma giyiyor; ama hâlâ iyi bir milli takımları var. Yani bunun bir anlamı yok. Fenerbahçe, geçtiğimiz sezon UEFA Avrupa Ligi’nde yarı final oynadı. Biz Avrupa’nın en iyi takımlarından Real Madrid’e karşı kendimizi gösterdik. Bu sezon Juventus önünde gücümüzü kanıtladık. Onlar Türk futbolunun nerede olduğunu biliyor, Türk futboluna saygı gösteriyor. Futbol evrenseldir… Kesinlikle, kesinlikle. Galatasaray taraftarlarına bir mesajın var mı? Onlara neler söylemek istersin? Onlar seni gerçekten çok seviyor, kalpten seviyor… Hepsini söylemek istersem, bu çok uzun sürer. Onları asla unutmayacağım. Gittiğim her yerde, her tatilimde, her zaman Galatasaray olacak. Bilmek isterseniz, her yerde sarı ve kırmızı olacak. Kalbimde de öyle… Kalbim de Galatasaray için atacak. Burada sadece bir buçuk yıl kaldım. Ama bu takım için attığım her gol, kariyerimin en iyi deneyimlerden biri oldu. Marsilya ve Chelsea ile birlikte. Kariyerimin en güzel anlarından biri. Her şey için teşekkürler Didi. Benim için kariyerimdeki en zor programlardan biri oldu. Ama umarım bu seninle son programımız olmayacak… Hayır, son olmayacak. Çok eğlenceliydi. Burada veya başka bir ülkede, yine birlikte olacağız.Hoş gelirsiniz, her zaman. Galatasaray tarihinin en önemli sayfalarında yerini alacaksın. Burada her zaman bir efsane olarak hatırlanacaksın. Ve eminim herkes senin için, “o bir Galatasaray efsanesi” diyecek… Çok teşekkür ederim.Şampiy10
Arda Turan'a Bir Talip Daha!
Atletico Madrid’in yıldızı Arda Turan ile İtalyan devi Juventus’un ilgilendiği iddia edildi. İspanyol Sport gazetesinin haberine göre Torino ekibi transfer etmek istediği milli futbolcuyu izlemeye aldı. Gelecek yıl özellikle Şampiyonlar Ligi için iddialı bir kadro oluşturmak isteyen Juventus’ta teknik direktör Antonio Conte’nin, Arda Turan ile orta sahasını güçlendirmek istediği ifade edildi. Arda için daha önce Manchester United, Arsenal, Barcelona başta olmak üzere bir çok takımın ilgilendiği öne sürülmüştü. Galatasaray’dan 2011’de Atletico Madrid’e transfer olan Arda Turan, İspanyol ekibinde Avrupa Ligi, UEFA Süper Kupa kazanma başarıları gösterdi. Dev ekiplerin ilgisini çeken 27 yaşındaki oyuncu, ligde Barça ve Real Madrid ile şampiyonluk mücadelesi veren takımının yıldızı olarak gösteriliyor. Milliyet
Vakıfbank Eczacıbaşı'na Patladı
Teledünya Süper Kupa Kadınlar Dörtlü Final'de ilk maçında Galatasaray Daikin'i set vermeden mağlup eden Vakıfbank, ikinci randevusunda Eczacıbaşı Vitra'yı da 3-0 yenerek, 6 puana ulaştı.İlk seti 25-19, ikinci seti 25-22 kazanarak 2-0 öne geçen Vakıfbank, çekişmeli geçen üçüncü setin son bölümünde oyuna ağırlığını koyarak 27-25'lik skorla maçı kazandı: 0-3.Vakıfbank, yarın Fenerbahçe ile final maçına çıkacak.Şampiy10