Yüksekdağ ve Demirtaş Açıkladı: İşte HDP'nin 1 Kasım Bildirgesi
HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 1 Kasım seçimleri için hazırlanan parti bildirgesini açıkladı. 'İnadına barış, inadına HDP' sloganına yer verilen bildirgede ilk bölüm kadınlara ayrıldı.
Bildirgenin ekonomi başlığında en dikkat çeken değişim, asgari ücret vaadinde. Yoksulluk sınırı göz önünde bulundurularak yeniden yapılan hesapla bin 800 TL olan ücret 2 bin TL oldu. Ekonomik vaatler kadar, demokrasi ve barış vaadi de öne çıkıyor.
Yüksekdağ açılış konuşmasında 'Dün başaramayacaksınız, sizi başkan yaptırmayacağız dedik. Bugün de yine başaramayacaksınız, sizi diktatör yaptırmayacağız. 1 Kasım'da, Saray'ı barış altında bırakacağız' diye konuştu. 'HDP bu gemide olmazsa bu gemi batır. Biz yolun bundan sonrasına HDP ile devam edeceğiz. Bu yola taş koyanlardan Allah razı olsun ama biz artık yola HDP ile devam edeceğiz' diyen Demirtaş, Gandi'nin sözünden alıntı yaparak, 'Adaletsiz rejimi adaletle yıkınız ve alkışlar önüne kansız elle çıkınız' ifadelerini kullandı. Demirtaş’ın bu sözleri, “PKK’ya mesaj” olarak yorumlandı.
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, partilerinin seçim beyannamesini açıkladı. 7 Haziran seçimlerinde 'Bizler Meclis'e sloganını kullanan HDP, 1 Kasım için 'inadına' diyor.
'İnadına' sloganı, çevreden, kadın sorunlarına, ekonomiden, demokrasiye kadar her konuda kullanan HDP'nin ana sloganı ise 'İnadına HDP'.
Yüksekdağ: 'Umut ve neşe vardı'
Toplantıda Yüksekdağ ve Demirtaş konuşma yaptı. İlk sözü Yüksekdağ aldı.
Yüksekdağ, şunları söyledi:
'Güzel başlamıştı her şey ve güzel başlamıştı. Siyasi iktidarın ve sarayın hırsı Türkiye’nin aydınlatan geleceğini karartmadan önce, savaş başlamadan önce umut vardı, neşe vardı. HDP yani bizler büyük insanlığın yürüyüşünü başlattığımızda büyük enerji Türkiye’ye yeni bir ufuk açmıştı. Yarınından korkan, endişeyle yaşayan HDP’de kendi çoğulluğunu kendi renklerini gördü.
'Siyahtan, griden başka renk tanımayan bu iktidarın karşısında bütün renklerin kardeşliğini gördü. Bir ışık, umuttu HDP. HDP bir kişi, bir lider, bir örgüt değildi. Yıllar boyunca birbirinden koparılan Türkiye halklarının nasıl bir araya gelebileceğini gösteriyordu. İşte ufku karartanlar bundan korktular. Karanlıkla beslenenler, aydınlıktan ışıktan korkarlar.
'HDP ve onun milyonlardan oluşan gönüllüler ordusu, gençler, kadınlar, işçiler, LGBTİ bireyler, ezilen halklar ve inançlar büyük insanlığın değişim gücü olabileceklerini gösterdiler. Ve başka bir şeyi daha gösterdiler, hiçbir zulüm saltanatının yıkılmaz olmadığını gösterdiler.
‘Başka bir dünya başka bir Türkiye mümkün’
“İşte 7 Haziran’ın en büyük başarısı buydu. HDP’nin ve onu oluşturulan bizlerin en büyük başarısı budur. Başka bir dünya başka bir Türkiye mümkün. Yan yana olduğumuz müddetçe değiştirebiliriz. Alternatif bir yaşam ve siyaseti var edebiliriz. İşte esas korktukları buydu. Türkiye toplumunun demokrasiyle buluşmuş olmasıydı.
“7 Haziran’da ne gördüler bilmiyor musunuz? Karşılarında zulümle, baskıyla, yalanla güdemeyecekleri bir halk olduğunu gördüler. Bu zalimleri ve iktidar sahiplerini en fazla ürküten şey olmuştur. 7 Haziran seçim sonuçları ve bizlerin büyük başarısı işte büyük halkı resmetti.
“Sarayın saltanatına sığınanları, haksızlıklar, hırsızlıklar ve yolsuzluklar içinde yaşayanları korkuttu, ürküttü. 7 Haziran sabahından itibaren sanki o gün seçim sandıklarına gidilmemiş ve o gün hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Bugün de aradan 6 ay geçtikten sonra Türkiye halkları bir tekrar seçimle karşı karşıya.
‘Sizin günleriniz doldu’
“7 Haziran seçim yenilgisini hazmedemeyen saray ve AKP iktidarı 1 Kasım seçimlerinde iktidar hırsını tatmin edecek daha büyük ve başarılı bir sonuç elde etmeyi düşünüyor. Ama şunu çok net ve güçlü bir şekilde ifade ediyoruz, yine başaramayacaksınız. Sizin günleriniz doldu, sizin süreciniz bitti. Artık saray ve AKP hükümetinin siyaseti anlayışı Türkiye’nin tarihinde kalacak bir süreç olacaktır.
“Türkiye 7 Haziran’da çoğulcuğulu, birlikte yönetmeyi seçti. Yönetime katılmayı seçti.
“Seçimle iş başına gelenler, seçimle gitmek istemediler. Seçimle iş başına gelenler savaşla yeniden yönetime gelmek, yeniden tek başına iktidar olacakları bir sonuç elde etmek istiyorlar.
“7 Haziran sabahından itibaren başlatılan savaşın, çatışma, kan ölüm ve gözyaşının tek nedeni vardır. Sarayın iktidar hırsı ve o iktidarı sürdürmek için mevcut siyasetin her şeyi göze alması. 7 Haziran’dan önce HDP barajı geçerse eğer Türkiye’de kaos olur demişlerdi. 7 Haziran seçimlerinden sonra da gözümüzün içine baka baka eğer 400 vekil verseydiniz bütün bunlar yaşanmayacaktı dediler. Bütün bu savaş ve ölümler olmayacaktı dediler. İşte bu kadar açık bu kadar yüzsüzce ilan edilmiş bir savaş var karşımızda.
“Geride bıraktığımız aylar boyunca yüzlerce insanımızın ölümüne yol açan, 22 çocuğun katledilmesine yol açan koyu bir karanlığa ve ölüm siyasetine mahkum edilmiş halde Türkiye. 400 vekili vermeyenlere, 400 vekil isteme yüzsüzlüğü gösterenlere ders verme cesareti ve bilinci sergileyen halklarımıza bugün savaşla, zulümle, çatışmalarla cevap veriliyor.
‘Dün de barış dedik bugün inadına barış diyoruz’
“Siyasi iktidar kaybettiği her yerde özellikle de Kürt illerinde yenilgisinin acısını halklarımıza çıkartmaya çalışıyor. İşte bu karanlık koşullar içerisinde bizlere dayatılan bu savaş ve çatışma günleri içerisinde yine bizim sözümüz dün olduğu gibi gayet net ve güçlü olacak. Dün de barış dedik bugün inadına barış diyoruz, dün bizler ve HDP dedik, bugün inadına HDP diyoruz. Dün başaramayacaksınız sizi sultan yapmayacağız, sizi başkan yaptırmayacağız dedik, bugün de yine başaramayacaksınız sizi diktatör yaptırmayacağız diyoruz.
“Basın kuruluşlarına, mensuplarına, gençlere, kadınlara, demokratik siyaset yapanlara, halklara, çocuklara kendilerinin karşısında duran, onlar gibi olmayan ve onlar gibi olmamak için direnen bütün halklarımıza savaş açmış bir iktidar var karşımızda. Ama 7 Haziran seçim günlerinde hatırlarsanız diyorlardı ki, HDP’yi baraj altında bırakacağız. Bugün onlara en esaslı cevabımız şudur, biz işte tam da bugünlerde 1 Kasım seçimlerde sarayı barış altında bırakacağız. Halklarımızın, barış ve çözüm iradesini kabullenmeyi öğrenecekler.
‘İnadına barış inadına HDP’
“Eğer öğrenmiyorlarsa dikkate almıyorlarsa gidecekler. HDP ve bizler her sözü tuttuk. Söylediğimiz her sözün arkasındaki çabamızı, emeğimizi ve kararlılığımızı her koşul altında koruduk. 1 Kasım seçim sandıklarında da, 1 Kasım seçim anından sonra da yeni bir yaşamı yeniden inşa edeceğimiz sözünü veriyoruz. Yeniden HDP olarak daha büyük kazanmanın sözünü veriyoruz. Diktatörleri tarihin çöplüğüne göndermenin ve halkın demokratik öz yönetim, doğrudan yönetime katılma iradesini zafere taşıma sözü veriyoruz.
“Artık savaşla, ölümle, kanla beslenen bu siyasi iktidara karşı hepimiz birliğimizle zaferle yanıt vereceğiz. Yine 6 ay önceki heyecanımızla, kararlılığımızla yeniden söz veriyoruz, biz kazanacağız, halklarımız kazanacak. İnadına beraber inadına HDP, inadına barış inadına HDP, inadına zafer inadına mücadele.'
Demirtaş: 'Varız, çünkü toplumsal ihtiyaç sonucu ortaya çıktık'
Yüksekdağ’ın sözlerinin ardından “Doğru söylüyor” diye söze başlayan Demirtaş şöyle devam etti.
“Türkiye gibi bir cadı kazanı, kan deryası ve siyasetin bu kadar kirlendiği bir ortamda HDP karanlık tabloyu aydınlatmak için yola çıkmış biricik halk partisi. Varız, çünkü toplumsal ihtiyaç sonucu ortaya çıktık. Partimizi tıpkı Türkiye gibi çok kimlikli çok inançlı çok dilli çiçek bahçesinin üzerine inşa ettik.
“Yönetenler bu güne dek iki seçenek sundu, ya teklikte buluşacağız dediler, bunu kabul etmiyorsanız terk edeceksiniz dediler. Bize ikinci seçeneği dayattılar. İnkar ve isyan kısırdöngüsü arasında büyük acılar çektik, evlatlarımızı kaybettik. HDP bu iki seçeneğe mecbur değiliz diyen üçüncü seçeneği göstermek için yola çıktı.
‘Birbirimizden farklıyız’
“Birbirimizden farklıyız. Biz insanlığın ve medeniyetlerin ilk var olduğu coğrafyada yaşıyoruz. Bizi teklik etrafında buluşturmaya çalışmak büyük bir hataydı bu hataya karşı direniş ortaya konması da meşruydu. Şimdi yeni bir çizgi, yaşamla yolumuza devam edelim istiyoruz.
“Birbirimizden korkamadan, birbirimizi inkar etmende, tüm farklılığımızı eşitlik çerçevesinde biarada tutarak yeni bir yaşam mümkündür dediğimiz için HDP ile yola çıktık. Teklik politikalarına karşı birliktelik politikaları ile yola çıktık.
‘Siyasetin dilini değiştirmek zorundayız’
“Eşsiz bir ülkede yaşıyoruz ama çok mutsuzuz, güvenli değiliz. Biz bunlara mecbur değiliz. Siyasetin dilini değiştirmek zorundayız. Sürekli sevgisizlik üreten kini büyüten siyaset anlayışını da değiştirmek zorundayız. HDP olarak siyaset toplumun mutluluğu için varsa anlamlıdır diye yola çıktık.
'Geçiş dönemi yaşıyoruz'
“Geçiş dönemi yaşıyoruz. Geçiş döneminin demokratik kazanıma dönüşmesi için birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. 1 Kasım akşamı 7 Haziran’dan daha güçlü bir güneş doğacak.
“Bizler siyasetin biz sunduğu imkanları öç almak için kullanamayız. Siyasi gücümüzü toplumun temel sorunlarının çözümü doğrultusunda harcamak zorundayız. Siyaset hırsla, kinle, öfkeyle yapılacak iş değildir. Kendinden sonraki nesillere en az sorun bırakan siyaset yapabilirsek başarılı olabiliriz.
'Türkiye’nin bize, bizim Türkiye’nin halklarına ihtiyacımız var'
“Türkiye’nin HDP’ye ihtiyacı var. HDP’nin olmadığı Türkiye risk altında olur. Bugün bu gemi bu kadar saldırıya rağmen batmıyorsa HDP’nin bu gemide sağladığı dengeden dolayıdır. HDP’yi bu gemiden atmaya çalışanlar farkında olmalılar ki HDP bu gemide olmazsa bu gemi batar. Hep birlikte batarız.
“ HDP’ye sahip çıkmak Türkiye’nin aydınlık geleceğine sahip çıkmaktır. Klasik seçim yarışı yürüten hırsla donatılmış siyasetçiler değiliz. Türkiye’nin bize, bizim Türkiye’nin halklarına ihtiyacımız var.
“Bu geçiş sürecinde rejim değişecek ama adaletli, eşitlikçi, demokratik bir rejim inşa edeceğiz. Siyasetle akılla barış yoluyla devam edeceğiz yolumuza. Rüyaları gerçekleştirmenin tek yolu uyanmaktır.
Biz bugüne kadar halkların yararına her kim olumlu ne iş yaptıysa, taş üstüne kim taş koymayı başardıysa onlara ancak teşekkür edebiliriz. Ama yolun bundan sonrasına HDP ile devam edeceğiz. Doğru rejim değişecek ama adaletli bir rejim inşa edeceğiz. Eşitlikçi bir rejim inşa edeceğiz. Siyasetle akılla barış yoluyla devam etmeliyiz yoluyla. Gandhi’nin dediği gibi “Adaletsiz rejimi adaletle yıkınız ve alkışlar önüne kansız elle çıkınız.”
İnadına HDP, inadına barış. Tekrar uyananların partisine hoş geldiniz.
‘Halklarımızı böldürtmeyeceğiz, evlatlarımızı öldürtmeyeceğiz’
İşte HDP'nin seçim vaatlerinden önemli başlıklar...
İlk bölüm kadınlara
HDP beyannamesinde ilk bölüm kadınlara ayrıldı. 'Özgürlük ve eşitlik için kadınlar kazanacak' başlığı altında yer alan bölümde, 'Diktatörlük kurmak için sindirmek, teslim alınamıyorsa da yok etmek üzere oyuyla, tutumu ve mücadelesiyle ortaya koyduğu iradeye sahip çıkan başta kadınlar olmak üzere herkese savaş açılmıştır.' ifadesine yer verildi. Aynı bölümde ayrıca kadınların eşdeğer işe eşdeğer ücret alacağı, kadına şiddet uygulayanların indirimsiz, ayrımcılık yapılmadan yargılanacağı mahkemelerin olduğu bir Türkiye'nin hedeflendiği de belirtildi.
HDP'nin Kürt sorunu konusundaki sloganı ise, 'inandına barış' olarak belirlenmiş durumda. Parti broşüründe, 'barış ve çözüm için mücadele ediyoruz. Karşılıklı konuşarak ve müzakere ederek çözemeyeceğimiz sorunumuz yok' deniyor.
Dolmabahçe mutabakatının 'zemin'olarak belirlendiği HDP'nin Kürt sorunu politikasında, 'Dolmabahçe mutabakatı zemininde muhattaparın özgür ve eşit koşullarda görüşmeleri sürdürebilmesi, ellerin tetiklerden çekilmesi ve karşılıklı güçlendirilmiş çatışmasızlığın sağlanması' hedef olarak konulmuş durumda.
HDP, seçim bildirgesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklendi. Bildirgede, Türkiye'de yaşanan son şiddet ortamından bizzat Erdoğan'ın sorumlu olduğu savunulurken, şöyle denildi;
Cumhurbaşkanı yetkilerine kısıtlama
HDP seçim bildirgesinde, partinin 'tekçi değil, demokratik cumhuriyet' için çalışacağı vurgulanarak, Cumhurbaşkanı'nın mevcut yetkilerinin kısıtlanacağı vaadi bulundu. Vaatler arasında, 'demokratik özerklik' de yer aldı. Bildiride, 'Demokratik özeriklik, halkların yönetim ve karar süreçlerine katılımının sağlanması için hayata geçirilecek' denildi.
'Evrensel demokratik ilkelerle uyumlu olmayan bölümler değiştirilecek'
HDP bildirisinde, Milli Güvenlik Kurulu'nun kaldırılacağı, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) 'evrensel demokratik ilkelerle uyumlu olmayan bölümlerin' değiştirileceği vaatleri de yer aldı. Bildiride, 'İç Güvenlik yasası ve çeşitli isimler altında işleyen özel yetkilerle donatılmış mahkemeler kaldırılacak' denildi.
Anadilde eğitim
HDP bildirgesinde, anadilde eğitimin 'hak' haline getirileceği ifade edilerek, 'Anadilinde eğitimi bir kamu hizmeti olarak almak herkes için bir hak olarak kabul edilecek, eğitimin tüm aşamalarında resmi dil olarak Türkçe'nin öğretilmesinin yanında, anadilinde eğitimi bir kamu hizmeti olarak alma imkanı sağlanacak' ifadesi kullanıldı.
Köy koruculuğu kaldırılıcak
Filistin vurgusu
HDP bildirisinde dış politika bölümünde, Filistin vurgusu dikkat çekiyor. İsrail hükümetinin 'katliamcı, işgalci politikalarına karşı durulacağının' vurgulandığı bildiride, 'Filistin'in işgaline son verilmesi ve Filistin halkının kendi siyasi agelecğini belirlemesine imkan sağlayacak bağımsız devlet kurma hakkının tanınması için gerekli desteği verecek, uygulanan baskı ve zulme karşı Filistin halkının yanında olmaya devam edilecek' denildi.
Ermenistan'a ambargo kaldırılacak
HDP bildirisinde Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınırın 'koşulsuz' açılacağı, bu ülkeye yönelik 'ekonomik ambargonun' sona erdirileceği vaadi de yer aldı. HDP, Karabağ sorunu konusunda ise 'demorakratik çözüm çabalarını destekleyeceğiz' dedi.
Başkanlık sistemine geçit verilmeyecek
HDP bildirgesinde, önceliğin 'eşit yurttaşlık' temelinde bir Anayasa yapılması olacağı ifade edilerek, Başkanlık sistemine izin verileceği ifade edildi. Bildirgede, 'HDP, açık bir biçimde karşı olduğ başkanlık simteminin Anayasa değişikliklerinin temel koşulu haline getirilmesin kabul etmeyecek, başkanlık sistemine geçit vermeyecek' denildi.
Vicdani ret hakkı
HDP'nin vaatleri arasında öne çıkanlardan biri de, Türkiye'deki zorunlu askerlik hizmetine karşılık, 'vicdani red' kavramının yasalara girmesi oldu.
Savcı ve avukatların "eşit temsili"
Basın özgürlüğü
HDP bildirgesinde basın özgürlüğüne ayrı bir bölüm açıldı. Basın etik yasası düzenleneceği, medya sahiplerinin başka sektörlerde faaliyetine izin verilmeyeceği, internete keyfi yasakların engelleneceği, RTÜK'ün 'demokratik ve özgürlükçü anlayışla'yeniden yapılanması ve 'tutucu ahlakçı konumdan çıkarılması' da vaatler arasında yer aldı.
Hakikat komisyonu kurulacak
HDP bildirgesinde, geçmişle yüzleşme çerçevesinde 'hakikat komisyonu' kurulacağı vaadedildi.
Diyanet yerine "Din ve İnanç İşleri Kurulu"
HDP'nin 7 Haziran bildirgesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılacağı vaadi yer almış, bu vaat büyük tartışma yaratmıştı.
HDP, 1 Kasım bildirgesinde yine Diyanet'in kaldırılacağı vaadini korudu. Ancak 7 Haziran'a göre bir rötuş yaptı. Kaldırılan Diyanet'in yerine 'Din ve İnanç İşleri Kurulu' oluşturulacağı bildiride yer aldı. Bildiride, 'Diyanet İşleri Başkanlığı, Din ve İnanç İşleri Kurulu olarak yeniden yapılandırılacak. Devletin din ve inanç alanından elini çekmesi sağlanacak, din ve inanç işleri topluma, inanç sahiplerine bırakılacak' denildi.
'Siyasi tutsaklara genel af getirilecek'
HDP bildirgesinde 'siyasi tutsaklara genel af getirilecek' denildi. Bu ifade 'Öcalan da af kapsamında' yorumlarının yapılmasına neden oldu.
HDP bildirgesinde çocuk cezaevlerinin kapatılacağı, cezaevlerinin sivil denetime açılacağı da vaat edildi. HDP bildirisinde, yeni oluşturulacak 'Din ve İnanç İşleri Kurulu'nun yapısı da anlatılarak, 'Kurul, din siyaseti üreten bir kurum olmayacak, inanç topluluklarının temsilcilerinden oluşacak, aralarındaki ilişkiyi düzenleyecek ve koordinasyonu sağlayacak. Diyanet İşleri çalışanlarının özlük hakları korunacak' denildi.
Cemevleri ibadethane olarak tanınacak
Cemevlerinin ibadethane olarak tanınacağının da vurgulandığı HDP bildirgesinde, 'dini inançların gereği olarak tercih edilen kılık ve kıyafete hiçbir alanda müdahale edilmeyecek' denildi.
'Soykırım ve katliamlar' karşısında devlet adına özür
HDP bildirgesinde, tarihte farklı halklara yapılan 'soykırım ve katliamlar' karşısında devlet adına özür dileneceği vaadi de yer aldı. Bildirgede, 'Bir halkın diğerine üstünlüğünü empoze eden ırkçı, şoven ve milliyetçi politikalar karşısında eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir perspektif geliştirilmek için çalışılacak' denildi.
Ekonomik vaatler
Ekonomik vaatlerini 'inadına sosyal adalet' başlığı altında sunan HDP, şu vaatlerde bulundu;
Temel güvence paketi ile her eve, her ay 10 m3 su, 180 kw saat elektrik ücretsiz verilecek, ısınma desteği sağlanacak.
Mülkü olmayan kiracılara 250 TL kira desteği verilecek
18 yaşına kadar çocuk ve gençlere, engelli ve emeklilere toplu taşıma ücretsiz olacak. Kamusal toplu taşıma, ülke genelinde kar amacı gütmeyecek şekilde yaygın bir hizmet olarak sunulacak. Yerel yönetimlerin de sunduğu bu hizmetler, merkezi bütçeden finanse edilecek.
Türkiye'nin ekonomik büyüme oranları, refah payı olarak ücret artışlarına yansıtılacak.
Kredi karı borçları, borçlular lehine yapılandırılacak, kredi kartı faiz oranları düşürülecek
Kooperatifler, kamusal destekli toplumsal sektör geliştirilecek.
Özelleştirmeler durdurulacak, KİT'lerdeki mevcut bürokratik işleyiş, demokratikleştirilecek. İşçilerin ve sendikaların üretim üzerinde söz hakkı olması sağlanacak.
Örtülü ödenek kaldırılacak
Savunma güvenlik harcamaları azaltılacak ve etkin bir biçimde halkın denetimine tabi tutulacak. Savunma sanayi fonu bütçeye katılarak denetime açılacak
Örtülü ödenek kaldırılacak
Esnafların vergi yükü azaltılacak. Borçları esnaflar lehine yapılandırılacak.
KOBİ'lere sıfır faizli finansman desteği sağlanacak.
Şehir merkezlerine yeni AVM ruhsatı verilmeyecek.
GDO yasak
Tarım işçilerinin tümüne sosyal güvence sağlanacak
Küçük çiftçilerin kullandıkları mazot ve gübreden vergi alınmayacak. Su ve elektrik, küçük çiftçilere ücretsiz verilecek, elektrik borçları silinecek
Gıda üretimi, işlemesi ve et halinde, genetik olarak değiştirilmiş unsurlar (GDO) yasaklanacak.
Mayınlı araziler temizlenip, tarıma açılacak. Topraksız köylüye dağıtılacak
Hayvanların ticari amaçlı deneylerde, sirk ve sokak tanıtımlarında kullanılması önlenecek *Hayvanların itlaf edilmelerini, kürkleri ve varlıklarıyla sermaye birikiminin parçası haline getirilmesini sağlayan düzenlemeler, yasalar ve uygulamalar iptal edilecek
Hayvan toplama kampları kaldırılacak.
Yerel yönetimler tarafından oluşturulacak işletmelerin 'özyönetime dayalı kooperatifler biçiminde örgütlenmesi sağlanacak.
Asgari ücret 2 bin TL olacak
Güvencesiz çalışmaya son verilecek.
Özel istihdam büroları kapatılacak ve kiralık işçi uygulamasına son verilecek.
Taşeronluk sistemi kademeli olarak kaldırılacak. İlk etapta kamudaki taşeron çalışanlar kadrolu çalışan haline getirilecek. Taşeron çalışılan döneme ait kıdem tazminatları ödenecek.
Ev işçileri 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kapsamına alınacak.
Madenler kamu tarafından işletilecek.
Asgari ücret 2 bin TL olacak.
Emeklilerde en düşük ücret asgari ücretle eşitlenecek, 2 bin TL olacak. Emekliler için gerçek anlamda.
Emeklilerin sendikal örgütlenmesinin önü açılacak.
Emekliden hastane katkı payı alınmayacak.
4-4-4 sistemi kaldırılacak
İdeolojik saiklerle ve özgürlükçü laiklik ilkesini ortadan kaldıran bir anlayışla okulları ayrıştıran 4-4-4 sistemi kaldırılacak.
Ataması yapılmayan tüm öğretmenler atanacak.
Özerklik yerine özyönetim ifadesi
7 Haziran seçimleri sonrasında bazı belediye başkanlarının tutuklanmasına yol açan 'özerklik' talebi beyannamede bu defa 'özyönetim' olarak yer buldu. Özyönetimin özerk ve demokratik yerinden yönetim modeli olduğu belirtilirken, 'Türkiye'nin 'üniter devlet yapısı' ve 'demokratik parlamenter sistem' içerisinde gerçekleşmesi mümkündür. Beyannamede özyönetim, gönüllü birliğin güvencesi ve demokratik çözümün adresi olarak ifade edildi. Bu kapsamda beyannamede yer alan vaatlerden bazıları şöyle:
'Merkezin yerel üzerindeki vesayetini ortadan kaldıracak anayasal adımlar atılacak. Türkiye'nin tamamını kapsayacak şekilde sosyal, siyasal, kültürel, ekolojik, ekonomik ve coğrafi nitelikler göz önüne alınarak bölgeler belirlenecek ve bölge meclisleri oluşturulacak. Bütçesini halkın belirlediği, rantı ve hırsızlığı, taşeronlaştırmayı önleyen yerel yönetim anlayışını geliştirecek. Kamusal alanda anadilin kullanımını ve çok dilli belediyeciliği yaygınlaştıracak.'
Kaynaklar: Ajanslar, Hürriyet ve Al Jazeera