İnsan Irkı Olarak Dünyayı Hayvanlar İçin Cehenneme Çevirdiğimizin Kanıtı Korkunç Olaylar
İnsan Irkı Olarak Dünyayı Hayvanlar İçin Cehenneme Çevirdiğimizin Kanıtı Korkunç Olaylar
Bizim okurken yüreğimizin kaldırmadığı şeyleri, bu canlar çaresiz halleriyle nasıl kaldırsın?
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bildiğiniz üzere dünyamız zor günlerden geçiyor...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
2016'da yayınlanan 5 yıllık verilere göre 8 milyon 315 bin 234 kez yaşam haklı ihlali yaşanmış ülkemizde.
Bir de hiç duymadığımız yüzlerce, belki binlercesi var...
Trafikte birbirimize karşı tehlike oluşturduğumuz yetmiyor gibi bir de önümüze çıkan canları kedi, köpek, vahşi hayvan demeden ezip geçiyoruz.
Kendi vahşetimiz yetmiyor, bir de aslında sevgi dolu olan canları şiddetle yetiştirip bu kötülüğümüze alet ediyoruz...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Halbuki dünyada küçücük yer kaplıyorlar... Bir kap su, elinizden geldiğince zarar vermeyecek şeylerden oluşan bir kap mama, kimi zaman da sevgi istedikleri.
"Sokakta hayvan istemiyoruz, korkmadan eve gidemiyoruz" diyoruz, ama barınaklara hapsettiğimiz hayvanlara bir lokma ekmeği çok görüyoruz.
Hayatlarının elimizde olduğuna o denli inanıyoruz ki, canlarını almayı hak görüyoruz kendimize!
Doğal habitatlarını yok ettiğimiz, onları şehirlerden uzaklaştırmak için her zararı verdiğimiz yetmiyor gibi artık çöp bile bulmalarına engel oluyoruz.
Bir yandan şehrin dışında kalan habitatlara da zarar veriyoruz, hayvanlar mecburen şehirlere iniyor ve burada da zarar görüyorlar.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Evcil hayvan sahibi olmak istiyoruz. Çok güzel bir şey fakat maalesef kimileri için evcil hayvan sahiplenmek eve yeni bir süs eşyası getirmekle neredeyse eş değer!
İlgi için, heves için hayvan satın alıyoruz.
Bu işin bir de egzotik hayvan ticareti var...
Hayvanat bahçeleri de çok farklı yerler değiller.
Çocukken ne kadar vahşet içerdiklerini fark etmeden izlediğimiz sirklerde hayvanlar eğitilmek için dövülüyor, elektroşok veriliyor, aç bırakılıyor.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Turistik amaçla kullanılan hayvanların hayatı da çok farklı değil.
Asya ülkelerinde turistlerin üzerlerinde gezdiği filler ve birlikte fotoğraf çekindiği aslanlar acı içinde hayatlar yaşıyorlar.
Tüm bunlar yetmiyor gibi, bir de bu canlıları akşamlarımızı güzelleştirsinler diye kafelerde sergiliyoruz ülkemizde...
Gezmeye gittiğimiz yerlerde yarım saat daha az yürümek ve "kültürü yaşatmak" adına sırtında taşıyor bizi bu canlar...
Bizim bacaklarımız ağrımasın diye yüzlerce basamağı her gün onlarca kez inip çıkıyorlar.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Daha da yetmiyor, doğal ortamlarından koparıp hapsettiğimiz bu canlara hastalıklar enjekte ediyoruz, üzerlerinde kimyasal deneyler yapıyoruz, kanlar içinde ölüme terk ediyoruz onları soğuk laboratuvarlarda.
Spor kalmamış gibi avlanmayı da spor olarak kabul ediyoruz ve aslında karşımıza çıkması belki de imansız olan hayvanları uçakla kilometrelerde yolculuk edip evlerinde öldürüyoruz.
Avcılık için yasal ve yasa dışı sınırlarımız bile var, sanki can almanın doğru bir yanı varmışcasına!
Egzotik tatlara da bayılıyoruz. Mesela köpek balığından yapılan yüzgeç çorbası...
Fok balıklarını ise derileri için öldürüyoruz. Hem de kafalarına sopalarla vura vura ya da alınlarının ortasına bir zıpkın ile!
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Uzak Doğu ülkelerinde ise köpekler pişiriliyor.
Kedilerin kürkleri ise kıyafet yapımında kullanılırken kimi zaman canlı halde haşlanarak çorba yapılıyorlar.
Buralarda canlı ahtapot yavrusu yemek ise resmen bir moda. Ne yazık ki bu trend başka ülkelere de yayılmaya başlamış durumda.
Bu hepimize canice gelen yöntemlerin ötesinde bir de gündelik hayatımızın bir parçası olan toplu et, yumurta, tavuk üretimi var...
Peki yumurta fabrikalarında erkek civcivlere ne mi oluyor? *Bu görüntüler rahatsız edici olabilir*
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
İçtiğimiz sütün sofralarımıza gelme süreci ise bu tarz düzeneklerle sağlanıyor. İneklerin memelerine bağlanan pompalar hayvanı sürekli pompalıyorlar.
Yediğimiz et ise sofralarımıza aslında oldukça acı verici yöntemlerin ardından geliyor.
Fildişi eşyaların nasıl üretildiğinden haberimiz var mı peki?
Gergedan boynuzu ve fildişinden yapılan eşyalar yasa dışı yollarla avlanan canların yüzlerinin yarısının adeta koparılmasıyla elde ediliyor.
Yağ elde etme sürecimizle bile onlara zarar veriyoruz.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bizi sıcak tutan canlar, tüylerini de acı içinde kaybediyor.
Soruyorum size 750 lira ya da daha fazlası için fark etmez, bir canı öldürmeye değiyor mu?
Doldurulmuş hayvanların bir sanat eseri olamayacağını, canların süs eşyası olmadığını ancak insanlar birbirinin evinde aksesuar olduğunda mı anlayacağız?
Kendimiz için yaptığımız her şeyle onlara zarar veriyoruz. Kullandığımız parfümden, şampuana, evimizdeki plastik tabaklardan sürekli çöpe attığımız şişelere kadar her şey bu canların katili yapıyor bizi.
Sularımızı o kadar kirlettik ki şu an okyanuslarımızda çöplerden oluşan bir kıta dolaşıyor.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Çöpleri yiyorlar, çünkü çöpün altındaki asıl yiyeceğe ulaşamıyorlar bile.
Bizim çöplerimize dolanan bir canlı kendini kurtaramayarak boğuluyor ya da yaralanarak çok acı çekiyor.
Aslında hiç farkında olmasak da bizler için hayati önem taşıyan mercan resifleri bir bir yok oluyor. Bizim pisliğimizden!
Tabii ki kirliliğimiz sadece kirlettiği yeri etkilemiyor. İklim hızla değişiyor.
Arılar korkunç bir hızla ölüyor. Ve onlar ölürse biz de öleceğiz... Peki bunu umursuyor muyuz?
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Her yıl birçok neslin türü yok oluyor ya da tehlike altına giriyor.
Son günlerde Avustralya'da yaşanan yangınlar gibi nedenlerse bu nesil kaybını sadece hızlandıracak bir etken.
Açıklamalara göre bu yangınlarda yarım milyon hayvan hayatını kaybederken, koalaların neredeyse %80'i hayatını kaybetti.
Bu tarz felaketlerin ya da küçük yaralanmaların ardından iyi insanlar bu canları korumaları altına alsalar da, maalesef artık iyileştiklerinde dönecek bir yerleri olmuyor.
Bizim yarattığımız bu dertler bizden önce diğer canları etkiliyor, toplu ölümler son zamanlarda oldukça sık yaşanan olaylardan biri.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Belki de en üzücüsü "bize düşmez" düşüncesiyle yardım etmekten uzak durmanın yaygın bir davranış olması.
Halbuki tek bir cana yardım etmek, tek bir cana gelecek zararı önlemek katlanarak büyüyecek bir fark yaratabilir.
Ama bunun farkına varmamız için bizim başımıza gelmesi gerek...
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın
Muhteşem bir içerik olmuş, Onedio da şu ana kadar gördüğüm en farkındalık yaratıcı ve en iyi içeriklerden biri olmuş,bir hayvan sever olarak tebrik ediyorum,... Devamını Gör
okurken gözlerim doldu inanın ...merhamet her canlının hakkıdır..özellikle hayvanların,çocuklarındır..her türlü eziyet edene kin nefretle lanetliyorum
kadınlar erkeğe emanettir derler ya dünyada bunu başaran olmadı. Hayvanlar ve doğada biz insanlara emanetti onuda başaramadık.Gerçekten de" hayvanların dini ... Devamını Gör