‘HDP'ye Saldıran Kişi DHKP-C'den Tutuklanan Bir Adam, Görüntüleri Var’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde HDP binalarına yapılan saldırıyla ilgili, 'Açık bir şekilde, ellerimizde belgeler var. 2007'de DHKP-C'den tutuklanan bir adam, elimizde görüntüleri var. HDP binasına girişi çıkışı var, her şey belli' dedi.
Başbakan Davutoğlu, İzmir'deki Başbakanlık Ofisi'nde Show TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Seçim vaatlerini anlatan Davutoğlu, 'Son 5 ay içinde öyle bir psikolojik algı operasyonu yapılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun hiçbir hesaba dayanmayan asgari ücret veya mazot açıklamalarını öne çıkararak sanki AK Parti’nin kitlesel taleplere duyarsız kaldığı gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar” dedi.
'Asgari ücreti devlet tespit edemez'
“Bir yarış da başladı yani Kılıçdaroğlu, 'bin 500' diyor, öbürü '2 bin' diyor, bir tanesi de çıkıp '5 bin' dedi. Ben buradan çağrıdan buluyorum; kimsenin elini tutan yok, asgari ücreti devlet tespit etmez. Asgari ücret, işveren ile işçi arasındaki sözleşmedir. Devlet, neredeyse sadece şahitlik yapar. Kılıçdaroğlu, bir banka var, yani CHP’nin ortak olduğu, o bankada kredi faizlerini silsin, kimse engellemiyor ki, şimdi ismini vermeyeyim bankanın, burada hiçbir bankayı şey yapmak istemem ama CHP’nin doğrudan ortak olduğu bir banka, silsinler kredi faizlerini. Bu kredilerden doğan borçları silsinler. Kimse engellemiyor. İşte İzmir’deyiz yerel yönetim, işçilere, asgari ücretin üzerinde veya başka yolla ödeme yapsın. Başlasınlar. Efendim, TÜSİAD’ı onun için çağırdım, eğer siz bu fikirleri destekliyorsanız, desteklediğinizi ifade edin. TOBB’da Kılıçdaroğlu’nun yüzüne bakarak söyledik; kaç işyerinin kapanacağını, kaç işçinin işsiz kalacağını. Türkiye’deki maliyet artışı dolayısıyla ne kadar yatırımın çok daha az asgari ücret veren ülkelere özellikle Doğu Avrupa ülkelerine, ta Polonya’ya gideceğini hesaplasınlar.”
“Seçim güvenliği için her türlü tedbiri alıyoruz”
Davutoğlu, soru üzerine devlet, seçim güvenliği için her türlü tedbir aldığını, sandıklarla ilgili de alacaklarını, bundan kimsenin tereddütü olmaması gerektiğini belirtti.
'Bu samimiyetsizliği unutmam'
Gazetecinin, “Adana, Mersin konusunda, Selahattin Demirtaş’ın söylediğini duymuşsunuzdur; İçişleri Bakanı bombalamadan sonra beni aramıştı. Ben Başbakan'ın beni aramasını bekledim. Aramadığı gibi bir de failin bulunduğunu seçim mitinginde öğrendim gibi bir açıklaması var” sözleri üzerine de Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Selahattin Demirtaş, önce insani ilişkilere dikkat edecek. Nezaket bekleyen nezaket gösterir. Selahattin Demirtaş, Başbakan olduğum günlerde, ilk kabul ettiğim kişilerde biri. Benim odama gelip, 1 Ekim’de konuşacaksınız, 6 Ekim’de milleti savaşa, isyana teşvik edeceksiniz. Bu samimiyetsizliği, ben unutmam. 1 Ekim’de benim odamda çözüm süreci konuşacağız, 6 Ekim’de tweetlerle, ‘isyan edin’ diyeceksiniz. Şimdi de daha Adana, Mersin olayı çıkmış, sen tutup AK Parti’yi ve beni suçlayacaksın. Bizi herkes tanıyor. Herhangi bir şiddette şu ana kadar AK Parti yer aldı mı? Bizim partimize kapatma davası açıldı, Sayın Cumhurbaşkanımız Genel Başkan olarak, biliyorsunuz, bütün partilileri, sakin olmaya davet edip, Anayasa Mahkemesi’ne gidildi doğal olarak. Sen daha olay olur olmaz bu işin işin arkasında, ‘AK Parti var, bu işin arkasında Başbakan var’ diyeceksin, ‘bu işin arkasında Cumhurbaşkanı var’ diyeceksin. Sonra da benim aramamı bekleyeceksin.'
'Dürüsütlük meselesi'
Başbakan Davutoğlu, 'Erzurum Milletvekili adayı Abdurrahim Fırat’a açıkça saldırıldı. Kendisi beni aradı mı? Burada mesele arama meselesi değil sadece dürüstlük meselesi. Eğer, tutup bizi suçlamasaydı, yine de ben bütün onların bütün hatalarını gözardı edip, arayabilirdim. İlk anda, şiddetle telin ettim ve dayanışma ifade ettim. Peki şimdiye kadar AK Parti binalarına yapılan saldırı, AK Parti milletvekili adaylarına yapılan saldırı konusuna Demirtaş’ın herhangi bir kınamasını gören oldu mu?” diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran seçimiyle ilgili, 'Bir kere şundan emin bir şekilde söyleyebilirim, AK Parti'nin net bir çoğunlukla iktidar olacağından bir şüphemiz yok. Önemli olan bu çıtayı, anayasayı değiştirecek çoğunluğa gelecek şekilde yukarı çekmek' dedi.
'Demirtaş tercihini yapmalı'
Kürt vatandaşlara seslenen Davutoğlu, 'Sizin dedelerinizi bu anlamda itham eden birisinin sizin temsilciniz olması mümkün mü? Eğer Kürtler ve Türkler bunu yaptılar gibi bir ifade kullanıyorsa Türkiyelileşmesi mümkün mü?' Ermeni soykırımı iddiasını gündeme getirenler Kandil, İmralı, HPD üçgeni içinde öyle unsurlar var ki, bu topraklar üzerine bir takım operasyon yapmak isteyenlerin sözcüsü bunlar Çözüm Süreci'ne karşı. Türkiye'de demokratik bir siyaset ortamının olduğunu düşünen bir kesim de var. Biz onlarla Çözüm Süreci'ni devam ettiririz. Ama Selahattin Demirtaş tercihini yapmalı, hangi kesimden olduğunun tercihini yapmalı' şeklinde konuştu.
Çözüm Süreci'ni bütün milletle birlikte yürüttüklerine dikkati çeken Davutoğlu, 'Çözüm Süreci konusunda şu veya siyasi düşünceye sahip kim varsa hiçbir fark gözetmeden onlarla Çözüm Süreci'ni çalışmaya devam ederiz. Ama uluslararası irtibatlarla Türkiye'de ameliyat yapıp da Türkiye toprakları üzerinde hak iddia etmek isteyen birilerinin sözcülüğünü yapan Demirtaş gibi bir takım aktörler bu sözcülükten vazgeçmezlerse onlar kendi yoluna biz kendi yolumuza gideriz. Türkiye'nin demokratikleşmesi üzerine Çözüm Sürecini inşa etmeye devam ederiz' dedi.
'MHP, CHP, HDP birbirini destekliyor'
'Demirtaş, AK Parti binalarına yapılan saldırılarda DHKP-C'yi kınadı mı?'sorusunu Davutoğlu, 'Üçlü paralel dediğim o. MHP, CHP, HDP birbirini destekliyor. Yakın zamana kadar Pensilvanya paraleli bunlarla irtibat halindeydi, resim ortaya çıkıyor. HDP ile Diyarbakır'da ne olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi de Kılıçdaroğlu bunların yayın organlarını ziyaret etti. Onlar geldiler, Bahçeli'yi ziyaret ettiler. Bu paslaşma anlaşıldı. İkinci paralel örgüt, seçime illegal olarak müdahil olan Kandil ve PKK. Her gün açıklama yapıyorlar. Kürt vatandaşlarımıza seslenip, 'sizin partiniz HDP'dir, AK Parti'ye vermeyeceksiniz'. Kürt vatandaşlarımızı temsil hakkını nereden alıyorlar? Kürt vatandaşlarımızı temsil edeceklerse batıdaki bazı adayları götürsünler doğuda bir göstersinler' diye yanıtladı.
İkinci paralel örgüt olan Kandil'in doğrudan ve baskıyla müdahil olduğunu anlatan Davutoğlu, 'Bugün bir pankart vardı, 'buraya HDP dışında partiler giremez'. Gireriz' ifadesini kullandı.
Üçüncü paralel çete ve örgütün DHKP-C olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
'Elimizde görüntüleri var'
'Açık bir şekilde, ellerimizde belgeler var. 2007'de DHKP-C'den tutuklanan bir adam, elimizde görüntüleri var. HDP binasına girişi çıkışı var, her şey belli. Bunu açıklayınca bütün bu ifşaat, bunun yalan olduğu ortaya çıkınca hemen HDP'den ses geldi, 'hayır bunu DHKP-C yapmamıştır.' DHKP-C pas attı, DHKP-C terör örgütü, bizim savcımızı şehit eden örgüt diyor ki, 'HDP'ye destek veriyoruz, biz yapmadık'. Hemen arkasından MHP ve CHP, DHKP-C'ye cevap vereceğine 'bunu AK Parti yapmıştır' diyor.'
Başbakan Davutoğlu, 'Öyle bir tablo var ki karşımızda, üç partiyle görünürde rekabet ediyoruz, onlar hiç birbirine bir şey yapmıyor. Bir de üç tane paralel illegal örgütle mücadele ediyoruz. Ama bunların hepsini, altısını demokrasinin tarihi çöplüğüne paketleyeceğiz' dedi.
'Çözüm Süreci'ni sabote etmek için atılan bir adımdı'
Başbakan Davutoğlu, 28 Şubat'ta iyi niyetlerini ve Çözüm Süreci'ndeki kararlılıklarını gösterdiklerini söyledi.
Çözüm Süreci'nde atılacak adımlar konusunda en önemli odak noktasının silahsızlanma olduğunu dile getiren Davutoğlu, Cumhurbaşkanı'nın başbakanlığı döneminde çıkan yasanın gereği olarak, geçen sene Çözüm Süreci mekanizmasının kurulduğunu, atılması gereken adımları attıklarını aktardı.
Davutoğlu şunları söyledi:
'Neticede varmak istediğimiz şey, 7 Haziran'a gitmeden önce silahsızlanma kararıyla birlikte artık Türkiye'de terörün, şiddetin tümüyle devre dışında kalacağı demokratik bir seçim ortamının sağlanmasıydı. Her şey yolunda giderken, ortada herhangi bir gerekçe yokken Selahattin Demirtaş, Meclis konuşmasında doğrudan Cumhurbaşkanımızı hedef alan bir açıklamada bulundu Nevruz'dan birkaç gün önce. Bu, Çözüm Süreci'ni sabote etmek için atılan bir adımdı. Çünkü karşı tarafta; İmralı, HDP, Kandil üçgeninde Çözüm Süreci'ni isteyen taraflar var, bir de yurtdışı irtibatları sebebiyle Çözüm Süreci'ni Türkiye'yi zayıflatmak için kullanan çevreler var. Kendi içlerinde de bu anlamda bir koordinasyonsuzluk var. Biz bunu uzun zamandır gözlüyorduk. Türkiye'yi zayıflatmak isteyen çevrelere kulaklarını açanlar, o yönde hareket ediyor. Bunun çarpıcı misalini vereyim, bunu da Kürt kökenli vatandaşlarımızın çok iyi bilmesini, anlamasını rica ediyorum.'
'Bundan daha önemli bir projemiz yok'
Davutoğlu bütün bu süreçte, İmralı-Kandil-HDP üçgeninde birçok farklı görüşlerin ifade edildiğini, sadece seçime nasıl gireceği hususu değil, Çözüm Süreci'nin seyri konusunda da farklı görüşler aktarıldığının aşikâr olduğunu dile getirdi.
Tutarlı davranan bir muhatap bulunamadığında, sürecin idaresinde ve yönetiminde sıkıntılarla karşılaşıldığını vurgulayan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
'Her ne surette olursa olsun, tekrar ifade ediyorum, Çözüm Süreci bizim için Türkiye'nin bütünlüğü, Türkiye'de yaşayan her vatandaşın etnik ve mezhep kimliğinin ötesinde, huzurlu bir hayat yaşaması için bir zaruret. Bundan daha önemli bir projemiz yok. Bu projeyi hayata geçirirsek, Türkiye'nin bütün her yerinde hem huzur olacak hem ekonomik kalkınma olacak hem de İzmir için zikrettiğim şey, Diyarbakır için geçerlidir. Nasıl ki İzmir, Akdeniz ekseninde bütün o kaos ortamı içinde yükselen bir şehir olabilir, eğer Türkiye'de Çözüm Süreci olur, Türkiye özellikle de verdiğimiz teşviklerle Doğu'ya, Güneydoğu'ya doğru ciddi yatırım giderse Diyarbakır, Şanlıurfa, bütün Ortadoğu'nun önemli, ekonomi ve sanayinin üretim merkezi haline dönüşür. Birileri zaten bunun için silahların bırakılmasını istemiyor, bunu engellemek için.'
AA - Show TV
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!