Dink Cinayetinin Aydınlığa Kavuşmuş En Önemli 8 Noktası
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden dokuz yılı aşkın zaman geçti. 2'si tutuklu 35 sanıklı davanın 12. duruşması bugün İstanbul Adalet Sarayı'nda görüldü. Cinayet soruşturması hâlâ nihayete erdirilmiş değil ancak pek çok nokta aydınlığa kavuştu.
İşte o önemli noktalar...
Hrant Dink cinayetine ilişkin 2'si tutuklu 35 sanıklı davanın 12. duruşması bugün görülüyor.
Duruşmada tutuklu bulunan sanıklar; eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ve eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek hazır bulundu.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu 9 tutuksuz sanığın hazır bulunduğu duruşmaya, Ogün Samast ve Yasin Hayal hükümlü bulunduğu cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile katıldı.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi polis memurlarından Mehmet Ayhan savunmasını yapıyor.
Doğan Haber Ajansı'nın aktardığı bilgiye göre, Eski Mülkiye Müfettişleri Şükrü Yıldız ve Mehmet Ali Özkılınç’ın yargılamanın durdurulması talepleri ise reddedildi.
Dink cinayeti Türkiye'nin aydınlatılmış ilk siyasi cinayeti olabilir...
Cinayet soruşturması hâlâ nihayete erdirilmiş değil ancak pek çok nokta aydınlığa kavuştu.
Özel haberleriyle dava sürecini aktaran Al Jazeera muhabiri Selahattin Günday, cinayetin aydınlığa kavuşmuş önemli noktalarını sekiz madde halinde derledi:
1-Cinayetin işleneceğini bazı kamu görevlileri önceden biliyordu
Yıllar sonra polis ve jandarmanın cinayetin işleneceğini bildiği orta çıktı. Jandarmaya bu bilgiyi ulaştıran kişi Çoşkun İğci. Azmettirici Yasin Hayal’in eniştesi olan İğci, cinayettin yaklaşık 6 ay önce Ağustos 2006’da Yasin Hayal’in İstanbul’da Hrant Dink’i öldüreceğini bağlantıda olduğu makamlara bildirmişti. Bilgileri alan Trabzon jandarma görevlileri hiçbir işlem yapmadı.
Trabzon İl jandarma Komutanı Ali Öz, Jandarma İstihbarat Müdürü ise Metin Yıldız idi.
Jandarma gibi polis de Dink’in vurulacağı bilgisine sahipti. Polisin haber kaynağı ise muhbir Erhan Tuncel idi. Erhan Tuncel de görüştüğü Şubat 2006’da Trabzon İstihbarat Şube polislerine Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmek için çalışmalar yaptığını anlattı. Bu bilgi İstanbul'a ve Ankara'ya bildirilmişti ancak sonrasında göreve gelen Trabzon Emniyet Müdürü ve İstihbarat Müdürü tarafından nedeni bilinmeyen şekilde takibi yapılmadığı için cinayet işlenmişti. Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, cinayet tarihinin Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı idi.
2- Dink’in evi ve işyeri cinayet öncesi jandarmaların uğrak noktasıydı
Soruşturma kapsamında Dink’in evi ve işyerinde jandarmaların keşif yaptığı ortaya çıktı. Dink’in öldürüleceği bilgisine sahip olan Trabzon’daki jandarma istihbarat görevlileri Okan Şimşek , Ergün Yorulmaz ve Gazi Günay 7 Ağustos 2006 günü Trabzon’dan İstanbul’a yola çıktı. Bu üç isim yola çıktıktan iki gün sonra yani 9 Ağustos 2006’da Hrant Dink’in Bakırköy’deki evi ve Şişli’deki işyerinin çevresinde keşif yaptı. Bu kişilerin kullandığı telefonun sinyalleri o bölgede olduklarını doğruladı.
Cinayet günü bir grup jandarmanın Dink’in Bakırköy’deki evine gittiği belirlendi. İstanbul Jandarma görevlileri yüzbaşı Muharrem Demirkale, Şeref Ateş, Mustafa Küçük, Miktat Özbek ve Rahmi Özer ile birlikte öğle saatlerinde Hrant Dink’in Bakırköy’deki evinin bulunduğu bölgeye gitti. Bu isimlerin o bölgede olduğu telefon sinyalleri ile belirlendi.
Dink’in evine giden beş jandarmadan birinin önemi 15 Temmuz sürecinde anlaşıldı. Dink cinayeti döneminde yüzbaşı olan Muharrem Demirkale, yıllar içinde rütbe almaya devam etti. Yarbay rütbesine kadar yükselen Demirkale, Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı’nda görev yapıyordu. 15 Temmuz gecesi darbecilerle birlikte hareket eden Demirkale, Gülen örgütü ve darbe soruşturması kapsamında tutuklandı.
3- Cinayette kullanılacak silahı bile biliyorlardı
Jandarma cinayete ilişkin bilgilere ayrıntısına kadar hâkimdi. Tetikçi daha yakalanmadan cinayeti işlediği silahın bilgisini yazacak kadar hâkimdiler. Cinayetten bir gün sonra 20 Ocak 2007’de Trabzon jandarmasının düzenlediği bilgi formunda, “İstanbul iline giden 4 kişi tarafından Dink’in evi ve Agos Gazetesi arasındaki güzergâhın keşfinin yapılarak krokilerin hazırlandığı, olayda kullanılan silahın temin edilebilmesi için Yasin Hayal’e 500 TL para gönderildiği ve 'Ardeşen el yapımı' silahın temin edildiği” yazıyordu.
Bu formdaki bilgiler saat 21.50’de yazılmıştı. Yani Ogün Samast, Samsun otogarında yakalanmadan 10 dakika önce... Samast henüz yakalanmamış, cinayette kullandığı silah henüz ele geçirilmemişti. Ancak Trabzon'daki jandarma birimleri Haber Kayıt Bildirim Formu'na cinayette kullanılan silahın markasını 'Ardeşen el yapımı' diye yazabiliyordu. Bu bilgileri yazanların Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Okan Şimşek ve Veysel Şahin olduğu tespit edildi.
4- Cinayete kadar muhbir ile görüştüler
Yeniden ele alınan Dink cinayeti kapsamında Trabzon Emniyet İstihbarat Müdürlüğü’nde de arama yapıldı. Aramalarda yıllar öncesine ait önemli belgeler bulundu. ‘12 Ekim 2006’ ve ‘12 Kasım 2006’ tarihlerinde haber elemanı Erhan Tuncel ile yapılan ve bugüne kadar ortaya çıkmayan görüşmelerin ıslak imzalı raporları bulundu.
Raporlarda ‘Erhan Tuncel ile ilgili bilgi sahibi değilim. Dink’in öldürüleceğine ilişkin bilgiler bana iletilmedi’ şeklinde savunma yapan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay’ın imzası mevcut. Bu raporlar, Dink cinayeti işlenmeden yaklaşık 2 ay öncesine kadar muhbir Erhan Tuncel ile görüşüldüğünü ortaya koydu.
5- Tetikçi ile aynı gün Trabzon’dan İstanbul’a gelen jandarmalar...
Cinayetten bir gün önce 18 Ocak 2007’de tetikçi Ogün Samast Trabzon’dan İstanbul’a geldi. Aynı gün Trabzon Jandarma İstihbarat'ta görevli Astsubay Satılmış Şahin’in de İstanbul’a geldiği tespit edildi. Şahin’in İstanbul’da olduğu telefon kayıtlarından tespit edildi.
Satılmış Şahin İstanbul’a gelişini “Firari bir askeri Tekirdağ-Çorlu’ya götürdüm” şeklinde açıkladı. Ancak savcılık, Şahin’e böyle bir görev verilmediğini belirledi.
6- Cinayet jandarma nezaretinde işlendi
9 yılda ortaya çıkan en önemli gerçeklerden biri olay anında orada olan jandarmalardı. Dink’in öldürüleceğini bilen jandarmanın, cinayet anında da olay yerinde olduğu ortaya çıktı.
Şu ana kadar dokuz jandarma istihbarat görevlisinin Dink cinayetinin olduğu anda olay yerinde olduğu tespit edildi. Bu jandarma görevlilerinden bir kısmı tutuklandı. Yani Dink cinayeti ' jandarma nezaretinde' işlenmişti. Bu jandarmaların içinde Gülen örgütü soruşturmalarından tutuklu isimler var.
7- Cinayetten önce istihbarat müdürüne ‘İstanbul’u terk et’ uyarısı
Cinayetin işlendiği dönemde İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’di. Güler’in cinayetten yaklaşık bir hafta önce Ankara’ya İstihbarat Daire Başkanlığı'na çağrılarak İstanbul’daki görevini bırakması istendiği ortaya çıktı. Güler’in görevini bırakmasını isteyen isimler Gülen Örgütü soruşturmalarında firari emniyet müdürleri Çoşkun Çakar ve Recep Güven idi.
Cinayet öncesinde yapılamayan değişiklik cinayetin ardından gerçekleşti. Ahmet İlhan Güler, cinayetteki ihmâli gerekçe gösterilerek görevden alındı ve yerine Gülen örgütü soruşturmalarından tutuklu, bu örgütün en önemli polis şeflerinden olduğu belirtilen Ali Fuat Yılmazer getirildi.
8- Dink cinayeti bir 'araç suçtu', 'amaç suç' neydi?
Gülen örgütüne mensup Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer gibi eski polis müdürleri davanın sanığı durumunda. Kamu görevlileri ile ilgili hazırlanan iddianamede 'Gülen örgütünün amaçları için 'araç' olarak Dink cinayetini kullandığı, bu cinayetin ardından İstanbul emniyetinde Gülen örgütünün istediği şekilde değişiklikler yapıldığı' anlatıldı.
Cinayetin ardından İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in yerine Ali Fuat Yılmazer görevlendirilmişti. Ali Fuat Yılmazer’in gelişi ile birlikte Ergenekon soruşturmalarının önü açıldı.
Cinayetin ardından zaman içinde diğer birimlerde de değişiklikler yapıldı. İstanbul Terör Şube Müdürlüğü'nde de değişiklikler yapıldı. Selim Kutkan’ın yerine sırayla Mutlu Ekizoğlu, Yurt Atayün ve Ömer Köse gibi isimler getirildi. Bu isimler de şu anda Gülen Örgütü soruşturmalarında tutuklu…
Al Jazeera, DHA ve AGOS
Yorum Yazın
Kim olursa olsun Türk- Ermeni- Fransız, fikirleri yüzünden insan öldürmek faşizmin ta kendisidir.
geberdi hala dedikodusu davası bıtmedı pis herif benım ülkemde senın gıbı rezıl propagandacı bırının ne işi var siktir git cehennemde yan