Görüş Bildir
Haberler
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

ATKN
15.05.2015 - 11:45 Son Güncelleme: 15.05.2015 - 15:01

Boğaziçi Üniversitesi Soma Araştırma Grubu Raporu: Ge-li-yo-rum Diyen Facia | Emrah Altındiş | Radikal

Soma'da 432 çocuğu babasız bırakan bu katliamın nasıl da göz göre göre geldiğini, Boğaziçi Üniversitesi Soma Araştırma Grubu'nun 8 aylık, saha araştırmalarını da içeren araştırması tüm yönleriyle ortaya koyuyor.

Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği katliamın hemen ardından Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri biraraya gelip “Boğaziçi Üniversitesi Soma Araştırma Grubu”nu oluşturup, 8 aylık, saha araştırmalarını da içeren bir araştırma sürecinin içine giriyorlar (link)*.

Araştırma sonuçlarını yayınladıkları bu rapor, Soma katliamının öncesine ve sonrasına dair aklımızda olan soruların cevaplarını taşıyor. Bu derin çalışmanın tek cümlede özeti şu: Bu işçi katliamının olacağını Soma’da herkes biliyor, devlet biliyor, işçiler biliyor, şirket biliyor. “Kaza” öncesinde tüm veriler katliamın çok yakın olduğunu gösteriyor. Zaten tam da bu yüzden raporun açılış makalesini yazan Doç. Dr. Nuri Ersoy makalesine “İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü” başlığını seçiyor. Raporu, katliamın sebeplerini, Türkiye’de çalışma rejimi ve koşullarını, devletin kalkınma politikalarını, Soma’da katliam öncesi ve sonrası yaşamı anlamak isteyen herkesin okuması şart, 221 sayfalık raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz (link).

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/em...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Marmara'ya Elveda! | Yalçın Bayer | Hürriyet

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Silivri, Selimpaşa ve Çanta İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri'nin de 2016 yılında tamamlanmasıyla birlikte 'Marmara Denizi'ne bir damla atıksu akmayacak' demiş. Topbaş, İSKİ Genel Müdürü Dr. Dursun Atilla Altay basın mensupları ve milletvekilleri ile birlikte yapımı devam eden Selimpaşa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'ni gezmiş... 'Vatandaşlarımıza bu güzelliği yaşatıyoruz' demiş ve bu üç arıtma tesisi için yapılan tünel ve kolektörler sayesinde Marmara Denizi'ne İstanbul'dan bir damla atıksu gitmeyeceğini müjdelemiş... Bütün havzadaki atıksuların toplanarak dev tünellerle ileri biyolojik arıtma tesislerine aktarılacağını, arıtılan suların bahçe sulamada ve sanayide kullanılabilecek kaliteye geleceğini de müjdelemiş!... 'Eskiden dereleri açık kanal kabul etmişlerdi. Birileri bu dereleri kirletti, biz bunları temizliyoruz. Bunlar bir vizyon meselesi, geleceği görme meselesidir.'

BAŞKANIN MANDA ÇİFTLİĞİ

(Kadir Topbaş'a ait Saray Muhallebicisi firmasının ihtiyacı için Silivri'nin Büyüksinekli köyünde 600 mandalık bir çiftlik kurulmuştu.

Kaynak: http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/y...

Fotoğraf, Kaset, Yeni Mahremiyet Alanları ve İhlalleri... | Fatma Barbarosoğlu | Yeni Şafak

I- Her seçim döneminde ortaya atılan “filanın kasedi var” söylemine esasında her birimizin aktif ya da pasif destek vermekte olduğumuz gerçeği ile yüzleşelim mi?

Siyasiler tıpkı sahne sanatçıları gibi fotoğraflar üzerinden “hayran” toplamaya çalışırken, son yıllarda derin mekanizmalar da siyasileri iddiaları üzerinden vurmaya kalkıyor.

Fakat bu sapkın vuruş Sayın Meral Akşener'i hedef alınca silah ters tepti ve bu seçimlerin erken galibi önce Türkiye sonra Merak Akşener oldu.

Neden Türkiye oldu?

Her kesim iftira kampanyasına kendi durduğu yerden DUR dedi. Bu Türkiye'nin kazancıdır.

Fakat keşke daha önce dur diyebilseydik. Ülkenin Başbakan'ının kasetleri yayınlanırken mesela Türkiye'nin önümüzdeki günlerde en büyük sınavının mahremiyet ihlali üzerinden işleneceğini dert edinebilseydik.

Kaynak: http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/...

Muhalefet İçin Daha İyisi Olamaz | Mehmet Tezkan | Milliyet

Ülke için kötü ama muhalefet adına bulunmaz bir ortam var.. Hangi konuya girersen gir, iktidarı delik deşik edersin…

Mevzu bol.. İktidarın söyleyeceği söz kalmamış.. Ülke tel tel dökülüyor..

Yargıdan başlayalım mı?

Bu iktidar döneminde yargıya güven dibe vurdu.. Bu iktidar döneminde yargı tezgâh yaparak, kumpas yaparak insanları içeri attı..

Yargı neredeyse ortadan ikiye bölünmüş halde..

İmaj bu.. Kimine iktidarın hâkimi, savcısı deniliyor kimine Cemaat’in..

Hukuk askıda.. Bütün kararlar siyasi mülahazalarla alınıyor..

*

Geçelim polise, askere..

İktidarın iddiasına göre polisin içinde silahlı başka bir yapılanma oluşmuş.. Polis vatandaşa tuzak kurmanın parçası haline gelmiş.. Binlerce polis görevden el çektirildi, sürgüne gönderildi..

Son beş yılda binlerce insanı dinlenmişler.. Yüzlerce insan hakkında kaset hazırlamışlar.. TİB binasında öyle yasa dışı kayıtlar varmış ki; işin içinden çıkılamıyor, binayı yıkıp kurtulsak deniliyor..

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/muhalefet-...

Nasıl Yani, Öyle Değil mi Hocam! | Umur Talu | HaberTürk

“Bu milletin anasının şeyine koyacağız” diyor, anlamıyoruz…

Tekme atıyor, yersin tokadı oluyor, anlamıyoruz…

Haliyle Hocaların Hocası da noktayı koyuyor:

Somalı madenciler mafya hesaplaşmasında da ölebilirdi; uyuşturucudan da ölebilirdi; şükretsinler!

*** 

Bir düzenin öyle parçalardan değil bir bütünden oluştuğunu…

Milletin annesine saygı belirten “işadamı”nın, yere düşmüş Somalı işçiye tekme üstüne tekme atan “danışman”ın, ayağı platinli gaziyi tekmeleyen paşanın, “güzel öldü madenciler” diyen Hoca’nın “yekpare” olduklarını anlamıyoruz.

Birinin milletin anasına şey etmesi için diğerinin tekme atmasının, ötekinin de bu fetvaları vermesinin şart olduğunu, ancak birbirleri sayesinde var olduklarını anlamıyoruz.

Kaynak: http://www.haberturk.com/yazarlar/umu...

Seçimlerde ‘Altın Denge’ | Amberin Zaman | Taraf

Görüştüğümüz yabancı diplomatlar, akademisyenler, siyasetçiler ve diğer kaynaklarımız tek bir konuda mutabık: HDP barajı geçmez ise Türkiye demokratik çıkışı olmayan bir Kürt kitlesiyle karşı karşıya kalır. Ekim 2014 Kobane olayları katlanarak yayılır. Saray’ın denetimine giren ekonomi batar. Türkiye büyük bir belirsizliğin ve kaosun içine itilir.

HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği konusu hâlâ bir soru işareti. Hemen herkesin rüyalarında dahi görseler HDP’ye oy verebileceklerine inanmadıkları bir yakını bir tanıdığı var. Kürtler arasında toplu şekilde HDP lehine saf değiştiren aşiretler var. Cercle’Orient’dan dahi HDP’ye oy çıkacak. Net bilgi. Bunda çatışmasızlık sürecinin de Selahattin Demirtaş’ın da mutlak payı var.

Demirtaş çizdiği profille Recep Tayyip Erdoğan’dan beri ilk kez toplumda ilgi ve hayranlık yaratan lider oldu. Daha önemlisi Kürtlere yönelik önyargıları kısmen de olsa yıktı. Bir Avrupalı büyükelçinin ifadesiyle: “Zeki, sağduyulu, karizmatik, güvenilir ve genç. Türkiye’yi yönetecek tecrübesi olmayabilir henüz ama becerisi olduğu kesin.”

Kaynak: http://www.taraf.com.tr/yazarlar/seci...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Onlar Konuşur, Bunlar Yapar! | Enver Aysever | BirGün

Bugün birbirinize “hayırlı cumalar” diyecek ve gösterişli biçimde ibadetinizi yerine getireceksiniz. Allah’la aranıza kimse girsin istemezsiniz elbet; yine de ne olur ne olmaz diye binlerce korumayı etrafta bekleteceksiniz. Sizin gibi Tanrı’ya el açıp yakarmak isteyen yurttaşları yaklaştırmayacaksınız yanınıza. Zaten çok milyonlar ödenerek alınan zırhlı araçlarınızla geleceksiniz cami kapısına, özel koridor açılacak size ve istemediğiniz tek bir ses çıkmayacak. Eh haksız sayılmazsınız; lütuf sayılır varlığınız memleketimize… Üstelik başkaları konuşur, siz yaparsınız…

Alman mahkemelerinde mahkûm edilen ‘Deniz Feneri’ derneğini de kaşla göz arası akladınız nasılsa. Onlar “Asrın Yolsuzluğu” dedi, çok şükür bizim mahkemelerimiz bu saçmalığı düzeltti. Daha önce “17/25 Aralık Darbe(!)” girişimini de engellemişti yargıçlarınız. Ne kadar olsa hırsızlık konusunda uzmanlaştık milletçe. Kim ne derse desin, gösterdik gücümüzü cümle aleme! “Bakara Makara” diyen bakan pürü pak, kolunda yedi yüz bin liralık saati olansa bize el sallamakla meşgul. Reza’nın önüne yatan artık bir kıyı kentinde güneş banyosu yapıyordur. Eh ne de olsa onlar konuşur, siz yaparsınız…

Kaynak: http://www.birgun.net/news/view/onlar...

Nato'nun Antalya Toplantısı | Beril Dedeoğlu | Star

Antalya’da gerçekleşen NATO Dışişleri Bakanları toplantısı, NATO’nun gelecekteki faaliyetleri hakkında genel bir çerçeve sundu. En somut vurgu da Afganistan’daki faaliyetlerin “Genişletilmiş Sürekli Ortaklık” adı altında 2016’da da devam edeceğine yapıldı.

“Genişletilmiş Sürekli Ortaklık” kavramı, Afganistan’daki misyonun Rusya’yı dışlamayan bir faaliyet olduğunu ortaya koyarken aynı zamanda yerel ve bölgesel oyuncuların bundan böyle Afganistan’da istikrarın sağlanmasında daha fazla rol alacaklarını ima ediyor. Bununla birlikte toplantıda söz alan Afganistan Dışişleri Bakanı Rabbani’nin sözlerine bakılırsa, esas sorun NATO’nun misyonunu sürdürüp sürdürmemesine yönelik ilkesel tutumlarda değil; misyonun NATO üyelerine olan maliyeti.

Afganistan konusunda NATO’nun mali fedakarlığa hangi üyeleriyle ve hangi oranda katılmaya devam edecekleri ve mali yükü NATO üyesi olmayan hangi ülkelerle paylaşacakları sorularının yanıtları, 2016 Varşova toplantısına bırakıldı. Kısacası bu yaşamsal konuda pek yol alınamadı; daha çok bu maliyetin NATO dışı ülkelerle paylaşılması mümkün mü, bu tartışıldı.

Kaynak: http://haber.star.com.tr/yazar/natonu...

Diktatör Öldü, Yaşasın Yeni Diktatör! | Nuray Mert | Cumhuriyet

12 Eylül üzerine yazılacak o kadar çok şey var ki, geçen günlerde, hayata veda eden lideri teferruat kalır. Vakıa, Evren aslında çoktan ölmüştü, sadece fiziken yaşıyordu, ama eseri hâlâ yaşıyor, yaşatılıyor. Dahası, otoriter rejimleri despotların şahsına indirgemek, bu yapıları adamakıllı sorgulamanın önünde en büyük engeldir. Bu, despotlardan şahsen de hesap vermelerini küçümsemek, yargılanmalarının sembolik önemini hafife almak anlamına gelmemeli. Ama asıl yapmamız gereken, o despotların neyin eseri olduğunu ve onların eserini sorgulamak. Yok, sadece otoriter rejimlere yol veren sosyo- ekonomik etkenlerden bahsetmiyorum, despotların arkasına gizlenen zihniyet yapıları, sadece o da değil, despotların ardına saklanan çıkarlar, çıkarcılar, hesaplar, hesapçılar ve buna benzer pek çok şeyden bahsediyorum.

Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazi...

Çalışarak Yoksullaşmak | Ahmet Yaşaroğlu | Evrensel

Geçtiğimiz günlerde iki önemli araştırmanın sonuçları yayınlandı. Bu araştırmalardan birisi OECD tarafından, diğeri ise TÜİK tarafından yayınlandı. Birbiri ile bağlantısı olmayan bu iki araştırma Türkiye’deki işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları herhangi bir bulanıklığa, yanılmaya imkan vermeyecek bir biçimde çok net bir biçimde ortaya koyuyordu. Evet araştırmaların birbiri ile bağlantısı yoktu ama işaret ettikleri sonuçlar aynı yönü gösteriyordu ve biri diğerinin eksik parçalarını tamamlıyordu.

Önce OECD –Ekonomik ve Yardımlaşma İşbirliği Teşkilatı- araştırmasından başlayalım: “OECD araştırmasına göre Türkiye’de insanlar yılda 1855 saat çalışıyor. Bu OECD ortalaması olan 1765 saatten daha fazla. Haftada 50 saat ya da fazla çalışan işçilerin genel çalışanlar içindeki payı OECD ülkelerinde çok fazla değil. Ancak Türkiye’de işçilerin yüzde 43’ü, OECD’deki yüzde 9 ortalamanın kat kat fazlası olarak çok uzun saatler çalışıyor.

Kaynak: http://www.evrensel.net/yazi/74039/ca...
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0