onedio
Görüş Bildir

borderline Haberleri

borderline ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. borderline ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

‘Zaytung'un “Selfie Ruhsal Bozukluk” Haberi, Sosyal Medyayı Tongaya Düşürdü
Filipinler çıkışlı İngilizce yayın yapan adobochronicles.com internet sitesinin, Amerikan Psikologlar Derneği’ne (APA) dayandırarak verdiği “Selfie çekmenin ve bu fotoğrafları sosyal medyada paylaşmanın ruhsal bozukluk olduğu” yönündeki haberi Türkiye’deki haber sitelerinde ve sosyal medyada hızla yayıldı. Ancak herkesin atladığı nokta, Adobo Chronicles’ın Türkiye’deki muadili ‘zaytung’a benzeyen bir şaka haber sitesi olmasıydı.Adobo Chronicles’ın ‘selfitis hastalığı’ haberi şöyleydi: “Amerikan Psikologlar Derneği (APA) Chicago’daki yıllık yönetim kurulu toplantısında bu zihinsel bozukluğu ‘selfitis’ olarak adlandırdı ve kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşmanın obsesif kompülsif bir eğilim ve özgüven eksikliğini gidermenin bir yolu olarak tanımladı. APA bu bozukluğun 3 seviyesi olduğunu aktardı: 1-Borderline selfitis: (Sınırda) Kişinin kendi resmini en az günde üç kez çekmesi ama sosyal medyada paylaşmaması 2-Acute selfitis: (İleri düzeyde) Kişinin kendi resmini günde en az üç kere çekmesi ve her birini günde 3 kere sosyal medyada paylaşması 3-Chronic selfitis: (Kronik) Kontrol edilemez bir biçimde kişinin kendi fotoğrafını gece gündüz sürekli çekmesi ve günde altı kereden fazla bu resimleri sosyal medyada paylaşması. APA’ya göre bu hastalığın henüz bir tedavisi yok fakat bilişsel davranış terapisi ile geçici bir tedavi sağlanabilir.” Sitenin bu haberinin herhangi bir ‘zaytung’ haberinden farkı yok. Site daha önce de Time’a Filipinler şehri Makati’yi Dünya selfie başkenti ilan ettirmiş ve Time’ın sözde haberi sonrası şehrin valisi yine başka bir şaka haberde 14 Mart’ı ‘Selfie Bayramı’ ilan etmişti.zete.com
Sosyal Fobiden Kurtulmak İçin...
Öncelikle aşağıdaki maddeleri dikkatlice ve endişeye kapılmadan okuyarak, bu tür bir davranış şekline sahip misiniz tahlil edin... Başkaları tarafından kabul görmeme, küçümsenme, eleştirilme, dışlanma endişeleriyle sosyal ilişki gerektiren islerden uzak durma Sevilip, sayıldığına kesin inanmadıkça başkalarıyla iletişim kurmak, görüşmek istemez Hafife alınıp, dalga geçileceği endişesi ile yakın ilişkilerde rahat davranamaz, bu ilişkilerde tutukluk yasayıp, kendini ve sahip olduklarını ortaya koyamaz Başkalarının da bulunduğu iletişim gereken ortamlarda düşünce içerikleri yoğun bir şekilde eleştirilme, dışlanma düşünceleri ile kaplanmıştır Hissettikleri yetersizlik duyguları nedeniyle, daha önce karsılaşmadıkları kişilerle ayni ortamda bulunduklarında istedikleri gibi hareket edememelerine, konuşma ve davranışlarında kısıtlılık hissetmelerine yol acar. Kişiler kendilerini sosyal acıdan yeteneksiz, renksiz, etkisiz ,zayıf veya diğer kişilere göre daha değersiz bireyler olarak görürler. Küçük düşüp, mahcup olacakları seklindeki düşünce yapıları nedeniyle kendi baslarına bireysel girişimlerde bulunamaz ve yeni aktivitelere başlamak ya da başkalarına katılmak istemezler. Yukarıdaki maddelerle özellikleriniz birebir örtüşüyorsa çekingen kişilik bozukluğu rahatsızlığınız var demektir. Önyargılı mısınız? Bu kişiler yeni sorumluluk ve dolay isiyle eleştiri alma olasılığı, odak noktası olma, üstlerle daha çok ilişki kurma ve inisiyatif kullanma durumları nedeniyle islerinde daha üst konumlara yükselme tekliflerini reddedebilirler. Başkaları hakkında başlangıçta 'beni eleştirir, beni aralarına almazlar' diye düşündüklerinden yeni ilişkilere girmekten kaçınırlar. Kendilerinden bahsetmekte, iç dünyalarını açmaları konusunda yanlış anlaşılma ve reddedilme endişeleri nedeniyle zorluk yasarlar. Kozanızdan Çıkın Utangaç, ürkek, yalnız, kendini gizlemeye çalışan, sesi soluğu çıkmayan, kendini frenleyen kişilerdir. Olağan şeylerden bile bir çok tehlikenin oluşabileceğini düşünüp, hayatlarını alıştıkları ortam ve kişilerle geçirmeye 'kozaları içinde yaşamaya çalışırlar'. Korkulu, endişeli ve diken üzerinde gibi olan davranışları başkalarınca alay konusu olabilir. Başkalarına kıyasla toplumdan uzak yaşamayı yeğlerler, bu nedenle tanıyanları azdır ve iletişimleri de az olduğundan yeterli destek bulamazlar. Buna rağmen sevgi, saygı, yakınlık görmek ister, mükemmel ilişki hayalleri ile yaşarlar. Çekingenliğin Beraberinde Getirdiği Rahatsızlıklar Sosyal fobi Depresif bozukluklar Diğer kişilik bozuklukları (borderline, paranoid, sizoid, sizotipal k.b.) Tedavi Edilmezse Çekingenlik Daha Fazla Artar Toplumda yüzde 0.5-1 oranında görülmektedir. Çocukluk yaslarında utangaç, yabancılar arasına çıkamayan, yeni durumlar karsısında endişe edip, gerileyen, oyunlara katılmakta isteksiz ya da pasif kalan çocuklardır. Yıllar geçip, ilişki gereği arttıkça daha çok çekingenlikleri ortaya çıkar. Çekingenlikten Kurtulmak İçin Tedavisinde psikoterapi birinci planda yer alıyor. Bu süreçte gerekirse ilaç tedavisinden de yararlanılıyor. Uzmanlar, özellikle medikal tedaviyle birlikte yürütülen terapilerin oldukça başarılı sonuçlar verdiğine dikkat çekiyor. Ancak, çekingenliğin boyutları ne kadar yoğunsa, tedaviden alınan başarı oranı da o kadar düşüyor. Dolayısıyla tedaviye mümkün olduğunca erken başlanması önemli. Hobi Edinin Çekingenlikten kurtulmak için mutlaka bir hobi edinmelisiniz. Ancak grup çalışması gerektiren etkinlikleri seçmeye özen gösterin. Örneğin, basketbol, voleybol ya da tiyatro çekingenliğinizi üzerinden atmanız için birebir. Ortaya çıkan sonuçta, grup üyesi olarak kendi emeğinizin de var olduğunu bilmeniz, hem gruba olan bağlılığınızı artıracak, hem de özgüveninizi kazanmanızı sağlayacak.
Müziğin En İyi 6 Şehri
Yıllar önce şehirlerin kendine özgü karakterleri vardı. Bugün ise her şey her yerde bulunabiliyor ve Avrupalı olsun, Amerikalı olsun istediğiniz bir şey diğer şehirlerde bulunmazsa internette bulunuyor. Bir şey hariç; müzik. Müziğin kökeni çok derinlere uzanıyor fakat uzaklara gitmiyor. Berlin'den San Francisco'ya bir çok şehir hayat verdiği müzik türlerini bugün hala sağlam bir şekilde canlı tutuyor. Kazaklar, laptoplar ve dondurulmuş yoğurtlar sınırları aşmış ve diğer ülkelere seyahat etmiş olabilir ama jazz, blues, folk müziği ve hatta house müzik bile en çok doğduğu şehirlerde en orijinal halinde duruyor. İşte size geçmişte müzik devrimlerine hayat veren 6 ABD ve Avrupa şehri ve oralarda bulabileceğiniz en geleneksel müzik kulüpleri.
“Bensiz Bir Hiçim…”
Bu cümle iş yapmaz biliyorum.Tabii ki diğerleri, belki de partnerinin duymak istediği cümle onun egosunu en çok okşayacak cümle olmalı…Biliyorum ona hep güzel konuşmalısın.
Zengin Fakir Ayrımı Yapan Karaktersiz 9 Hastalık
Tamam, biliyoruz. Hayat hiç de adil değil. Güzel olmak için hiçbir şey yapmamış bir insanın güzelliğini kullanarak para içinde yüzdüğü, şans eseri Amerika`da doğan çocuğun Somali`de doğan çocuktan hayata 10-0 önde başladığı, top oynayan adama milyonlar verilirken insan yetiştiren eğitmenlere üç kuruş verildiği bir dünyadan adalet zaten beklemiyoruz ama dostlar, en azından, yani en en azından hastalıklardan adil olmalarını beklemek hepimizin en doğal hakkı.Bu hastalıklar, zengin fakir ayıran, yetim hakkı yiyen adi ve şerefsiz hastalıklardır. Bütün hastalıkları suçlamıyorum, aralarında işini gayet temiz yapan, ayrım yapmayan delikanlıları da mevcuttur. Ama bu listedekilerin alayı namussuz.Onedio bir tıp sitesi değildir, insanların buraya tıbbi konularda akıl danışmak, fikir almak için geldiklerini düşünmüyoruz. Hastalık gibi ciddi konularla dalga geçmek gibi bir niyetimiz asla olamaz ama olaya bir parça eğlence katmak ve bu siteyi okuyan olgun insanlardan da bu esprileri süzebilecek aklıselimi beklemek hakkımız diye düşünüyoruz. Lütfen galerilerimizi okurken bunu göz önünde bulundurmayı ihmal etmeyin. Her galerinin başına 'bunları evde uygulamayın' da yazabilirdik ama sırıtır diye yapmıyoruz.
Kadınların Ruh Sağlığını Ne Bozuyor?
Türkiye Psikiyatri Derneği Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Devrim Başterzi, kadınların erkeklere göre ruh hastalıklarına daha çok yakalandığını, bunun ana nedenlerinin de kadına yönelik şiddet ve yoksulluk olduğunu bildirdi.Başterzi, cinsiyet olarak bakıldığında dünya genelinde kadınların ruh sağlığının erkeklere oranla daha fazla bozulduğunu, kadınlarda en yaygın görünen ruh hastalıklarının ise depresyon ve anksiyete (kaygı bozukluğu) olduğunu söyledi.Ruhsal hastalıklara çok daha sık yakalanan kadınların yardım aradığını ve yardımı reddetmediğini dile getiren Başterzi, erkeklerin ise sosyal rolleri ve sorumlulukları gibi nedenlerle sağlık sektörüne ulaşmakta biraz daha zorlandıklarını kaydetti.Başterzi, 'Çalışan erkekler, özellikle yoksul çalışan erkekler, bir yerde vardiyalı olarak çalışan erkekler izin almakta ve sağlık kurumlarına gitmekte ciddi zorluk yaşayabiliyor' dedi.Nedeni şiddet ve yoksullukKadınların ruh sağlığının bozulmasının iki temel nedeninin 'kadına yönelik şiddet ve yoksulluk' olduğuna dikkati çeken Başterzi, kadınlarda en sık görünen şiddetin fiziksel şiddet olduğunu, bunun yanında ruhsal ve ekonomik şiddete de uğradıklarını belirtti.Türkiye'de 2007 yılında yapılan kapsamlı bir araştırma ile kadınların yüzde 37,6'sının aile içinde hayat boyu en az bir defa fiziksel şiddete uğradığının tespit edildiğini bildiren Başterzi, geçen yıl İngiltere'de yapılan bir araştırmada ise ülkedeki kadınların yüzde 44'ünün hayat boyu en az bir defa aile içi şiddete maruz kaldığının ortaya çıktığını söyledi.Başterzi, 'Şiddet ülkemizde de çok yoğun, belki de çok dile getirilmiyor. Çünkü bizim kültürümüzde (kol kırılır yen içinde kalır) diye bir anlayış var. Aile içi şiddetin dile getirilmesi engelleniyor. Dünya genelinde kadınların ruh sağlığı erkeklere oranla daha fazla bozuluyor. Bunun ana nedenleri kadına yönelik şiddet ve yoksulluk' diye konuştu.'Televizyonların biraz kapatılması gerekiyor'Başterzi, ruh sağlığını korumanın en önemli yolunun sosyal etkileşimler olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:'İnsanlar arasındaki etkileşimin ruh sağlığı açısından koruyucu etkisi var. Bu, gerek ev içi gerekse sosyal yaşamla ilişkiler. Son 20-30 yılda özellikle büyük kentlerde yaşayan insanların yalnızlaştığını ve bunun birçok soruna yol açtığını biliyoruz. Hızlanan yaşam şartlarında insanların ilişkilerine baktığımızda evden işe, işten eve giden, eve girdikten sonra televizyonu açan, birbirleriyle konuşmayan insanlarla karşılaşıyoruz. Televizyonların biraz kapatılması gerekiyor. Televizyonları kapatın, insanlarla daha çok iletişim kurun, dertlerinizi paylaşın, insanların dertlerini dinleyin, komşularınızı, akrabalarınızı ziyaret edin. Bütün bunlar ruh sağlığı için çok önemli. Hem ev içinde hem de sokakta insanların bir arada olması, park, meydan gibi kamusal alanlara sahip çıkılması da ruh sağlığı açısından önemli.'Kentlerde ve köylerde sosyal alanların da genellikle erkeklere ait olduğunu dile getiren Başterzi, köy kahvelerinin, şehirlerde spor alanlarının çoğunlukla erkeklerce kullanıldığını, kadınların sosyal alandan çıkarıldığını savundu.İnsanların bireyselleşmesinin yoksulluğu da görünmez kıldığını ifade eden Başterzi, aynı apartmanda yaşayan insanların bile birbirini tanımadığına dikkati çekti. Başterzi, 'Kocaman, büyük binalar başkalarının acılarını görmemizi engelliyor, sosyal bağları kopartıyor. Yatay binalar insan etkileşimini daha çok artırıyor' diye konuştu.Dünyadaki yoksulların yüzde 70'inin kadın ve çocuk olduğunu ifade eden Başterzi, aynı hane içinde bile erkeğin karnının, kadın ve çocuklara göre daha iyi doyduğunu söyledi. Başterzi, yoksulluğunun da ruh sağlığı üzerinde çok önemli olumsuz etkileri bulunduğuna işaret etti.Kişilik bozukluklarıKadınlarda ve erkeklerde görülen kişilik bozuklukları hakkında bilgi veren Başterzi, kadınlarda sıklıkla histrionik (histerik) ve borderline (sınırda), erkeklerde ise antisosyal kişilik bozukluklarının görüldüğünü bildirdi.Kadınlarda görülen kişilik bozukluklarının sosyal yapıyla yakından ilişkisi bulunduğunu belirten Başterzi, 'Histrionik kişilik bozukluğu olan kadınlara baktığımız zaman, toplumda dikkat çekmeyi, ön planda olmayı, bunun için cinsel kimliğini öne çıkarmayı severler. Bunlar aile ve sosyal ilişkilerini etkilediği ve uzun süreli kronik bir şekilde devam ettiği zaman kişilik bozukluğundan söz edebiliriz' dedi.Başterzi, bağımlı kişilik bozukluklarında kadınların bir başkası olmadan karar alamadığını kaydederek, çocukluk çağından itibaren yalnız kalmış, sosyal açıdan içe dönük kişilerde bağımlı kişilik bozukluğunun daha fazla görüldüğünü dile getirdi.Sevgi ve şefkatle yetiştirilen, kendi kararlarını kendisinin alması desteklenen çocuklarda kişiliğin çok daha iyi geliştiğini vurgulayan Başterzi, 'Sevgi ve şefkat gösterilmesi, her şeye evet ya da hayır denilmemesi, gereken yerlerde doğru sınırların çizilmesi, nelerde haklı olduğu ve haklı olmadığı konusunda yol gösterici olması çocuklarda kişilik gelişiminde çok önemli' diye konuştu.
Selfie Çubuklarının İnsanların Hayatında Ne Kadar Tehlikeli Olabileceğini Anlatan 8 GIF
TDK sözlüğüne Özçekim olarak giren Selfie terimi son yılların en büyük trendi. Dünyanın bir çok ülkesinde bu fotoğraf çekme biçimini uygulayan milyonlarca insan var. Kimisi habersiz, kimisi de bilinçli olarak bu karelerde yer alır. İnsanların içindeki yaptığı eylemi paylaşma gurusu da bu durumu tetikleyen bir eylem olarak biliniyor. Selfie çekmenin kişilik bozukluğu olduğu iddiası da ortaya atıldı bir zaman. Hatta, Amerikan Psikologlar Derneği bu hastalığa ise, 'Chronic Selfitis' adını verdi. Tanımını ise, 'kişinin obsesif kompulsif arzuları doğrultusunda kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşarak ilgi görmek istemesi'  olarak belirlendi. Türkiye'den spor yorumcusu Dr. Ahmet Çakar ise, borderline kişilik bozukluğu olarak tanımladı. Şimdi özel bir şirketin hazırladığı reklam doğrultusunda selfie çubuklarının insanların hayatında risklere yol açabilecek olaylara değinmiş. Komik olduğu kadar düşündürücü bu gifler, selfie çekme konusunda önlemler almanızı düşünmeye sefk edebilir.
Sınırlarda Yaşayanlar: Borderline İlletinden Muzdarip Bireylere İlişkin Bilmeniz Gereken 12 Önemli Şey
Borderline Kişilik Bozukluğu son dönemde pek çok kişinin kendine atfettiği bir psikolojik rahatsızlık. Kendisi gerçekten de aklınıza gelmeyecek kadar yaygın, hafife alınmayacak kadar ciddi, korkuya mahal vermeyecek kadar “birlikte yaşamaya ayak uydurulabilecek” bir durum. Ebeveyniniz, kardeşiniz, eşiniz veya arkadaşınız, herkes olabilir… Peki kim bu Borderline’lar?