Annesinin Kafasını Kesip Tecavüz Eden 145 IQ'lu Seri Katil Edmund Kemper'ın Kan Donduran Hikayesi
Bir zamanlar Amerika'ya korku salan ve 1960'lar ve 70'lerde Kaliforniya'da en az 10 kişiyi vahşice katleden 'Co-Ed Killer' lakaplı seri katil Edmund Kemper'ın hayat hikayesini ve işlediği suçları siz değerli okurlarımız için derledik. Bakalım siz bu akılalmaz cinayet zinciri hakkındaki korkutucu detayları öğrendiğinizde ne hissedeceksiniz. Detaylar içeriğimizde... 👇
DİKKAT: Bu içeriğimiz bazı okurlarımızı rahatsız edebilecek bilgiler ve görseller içermektedir!
Edmund Kemper. İşlediği iddia edilen cinayetlere başta yetkililerin bile inanmamış olduğu bir insan.
Aslında bakarsanız Kemper'ın dönüşebileceği canavarın izleri hep oradaymış. Küçükken hayvanları öldüren, kız kardeşlerinin oyuncak bebeklerinin kafalarını vücutlarından ayıran ve iğrenç kabul edilebilecek oyunlar icat eden bir çocuk...
2 metrelik "nazik" bir dev sanılan Edmund Kemper, aslında cesetlere tecavüz eden, ölü bedenleri parçalayan ve kurbanlarının kafalarını arka bahçesine gömen kurnaz bir seri katildi.
Ayrıca sahip olduğu 145 IQ'luk zeka seviyesi de kendisini bir hayli tehlikeli kılıyordu çünkü zekâsını suç mahallerinden fark edilmeden kaçmak için kullanıyordu.
Netflix'te yayınlanan ve işlediği cinayetlerini konu alan 'Mindhunter' dizisinin gerçeği olabildiğince doğru bir şekilde yansıtmaya çalıştığına şüphemiz yok ancak onun hayat hikayesi, herhangi bir dizinin sunabileceğinden çok daha fazla tüyler ürperticiydi.
Gelin başlık başlık bir insan, bir canavara nasıl dönüşür; birlikte bakalım.
Edmund Kemper'ın sıkıntılı çocukluğu ile başlayalım.
Geleceğin seri katili, tahmin edebileceğiniz üzere çalkantılı bir çocukluk geçirmiş. 18 Aralık 1948 tarihinde Kaliforniya, Burbank'te doğan Kemper, daha erken yaşlarında uygunsuz kabul edilebilecek davranışlar içerisine girmiş bile. Annesi Clarnell Elizabeth Kemper ise sınırda kişilik bozukluğundan (Borderline) muzdarip bir alkolikmiş.
Annesinin bu rahatsızlığı, bir seferinde İkinci Dünya Savaşı gazisi olan babası Edmund Emil Kemper'a şunları bile dedirtmiş;
'Savaş zamanı katıldığım intihar görevleri ya da atom bombası testleri, karım ile yaşamakla kıyasla hiçbir şeydi.'
Kocasının yaptığı işi önemsiz bularak sürekli kendisini eleştiren bir eş figürü hayal edin. Ayrıca Clarnell, oğlu Kemper'ın bir eşcinsele dönüştüreceği korkusuyla sevgi dahi göstermeyen bir anneymiş. Tahmin edebileceğiniz üzere böyle bir ortamda yetişen Edmund Kemper, daha çok erken yaşlarda karanlık fanteziler geliştirmeye başlamış. Kız kardeşlerinin oyuncak bebeklerinin kafalarını kesmesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Kemper, oyuncak bebeklerin kafalarını kesme davranışını kendi sözleriyle şöyle ifade ediyor;
'Aslında bunun bende cinsel bir heyecan uyandırdığını hatırlıyorum. Saçlarından tutup kafalarını koparttığınızda ufak bir plastik sesi duyuyorsunuz. Kafalarını koparırdım ve vücutları öylece kenarda dururdu. Bu beni azdırırdı.'
Bu davranışlarına ek olarak Kemper, kız kardeşlerine kendi uydurmuş olduğu 'elektrikli sandalye' ve 'gaz odası' gibi oyunları da oynamaya zorlamış.
Sanki işlerin nereye varacağını biliyorlarmışçasına kız kardeşleri, Kemper'ı ölüme götürüyormuş gibi yapıyorlarmış.
Edmund'un geç yaşta geliştirdiği karanlık fanteziler, kısa süre içerisinde şiddete dönüşmüş.
2. sınıfa giderken Edmund, babasının süngüsünü taşırken sınıf öğretmenini gizlice takip etmiş ve sonrasında kız kardeşi Susan, kendisiyle dalga geçerek öğretmenini öpmesini istemiş. Buna karşılık Edmund ne demiş biliyor musunuz;
'Öğretmenimi öpmem için önce onu öldürmem gerek.'
1957 yılına geldiğimizde ise babasının ailesini terk etmesi üzerine Edmund, ailesinin evde beslediği 2 kedisini öldürmüş.
Hatta kedilerden birini canlı canlı gömerek sonrasında başını kesmiştir.
Oğlunun bu şiddet içeren davranışlarını kontrol altına alma görevi ise annesine kalmış.
Kız kardeşlerine de zarar verme ihtimalini göz önünde bulunduran annesi, Edmund'u bodruma kitleyerek her gün düzenli olarak azarlamış ve hiçbir kadının ona aşık olamayacağını sürekli yüzüne vurmuş.
Bu durum, o zamanlar 14 yaşındaki Kemper'ın canına tak etmiş olacak ki, babasıyla yaşamak için evden kaçmış.
Ancak o zamana kadar çoktan başka bir kadınla evlenen babası, oğlunu yanına kabul etmeyerek büyükanne ve büyükbabasıyla yaşaması için göndermek zorunda kalmış.
Gelelim Edmund Kemper'ın ilk kez cinayet işlediği ana...
Katilin ilk kurbanları, büyükbabası ve büyükannesi Edmund Emil Kemper and Maude Kemper'dı. Edmund'a göre büyük ailesinin çiftlik evinde yaşamanın kaçtığı evden hiçbir farkı yoktu. Büyük ailesi ile yaşadığı ardı arkası gelmeyen tartışmalar Edmund'un sinirlerini her defasında daha da zıplatıyordu.
'Onlara dayanamıyordum. O evde yaşamanın hapiste olmaktan farkı yoktu. Yürüyen bir saatli bombaya dönüştüm ve sonunda da patladım.'
1964 yılının 27 Ağustos günü Edmund, yine büyükannesi ile hararetli bir tartışma içerisine girdi. Ancak bu sefer 15 yaşındaki o çocuk, büyükbabasının 22 kalibrelik tüfeğini kullanarak büyükannesini başından vurdu. Bununla da yetinmedi; silah sesi üzerine yanlarına koşan büyükbabası Emil Kemper'ı da vurdu.
Kendisi, 'Büyükannemi öldürmenin bende uyandıracağı hisleri merak ettim.' diyor.
İşlediği iki cinayetten sonra annesini arayan ve her şeyi itiraf eden Edmund, sonrasında ise Atascadero Devlet Hastanesi'nin suça bulaşmış akıl hastaları bölümüne yatırıldı. Doktorlar tarafından yapılan inceleme sonucunda ortalama bir insandan çok daha yüksek bir zeka seviyesine sahip olduğu anlaşılan Kemper'a Paranoid Şizofreni teşhisi konuldu.
İşlediği suçlara rağmen Kemper, hastanede sadece birkaç yıl kaldı. 21. doğum gününde salıverildi.
Daha sonrasında ise, o zamanlar Kaliforniya Üniversitesi'nde yönetici asistanı olarak çalışan annesinin yanına gitti.
'Co-Ed Killer' salıverildikten sonra neler yaptı?
Katil yeniden dışarıdaydı. Hastanede geçirdiği süre hiçbir işe yaramamış olacak ki Kemper, yavaş yavaş içindeki cinayetten beslenen bastırılmış dürtülere tekrar boyun eğmeye başladı.
Ancak işler o noktaya gelmeden önce kendisi, herkes gibi normal bir hayat yaşamayı denemiş.
Öyle ki; eyalet polisi olarak çalışmak için başvurmuş ancak çok uzun boylu ve kilolu olduğu gerekçesi ile işe kabul edilmemiştir. Akabinde Ulaştırma Dairesi'ndeki bir pozisyon açığını değerlendiren Kemper, bu işe kabul edilmiştir.
Kaliforniya eyaletinde direksiyon sallamaya başlayan Edmund'un dikkatini hemen bir şey çekti: otostop çeken kadınların sayısı bir hayli fazlaydı.
'Başta sadece sohbet olsun diye onları alıyordum. Kendi yaşıtlarımla haşır neşir olmaktan ve arkadaşlık kurmaktan başka bir gayem yoktu.'
Ancak katil, içerisindeki öldürme hissini daha fazla bastıramıyordu.
Kemper'a güzel bir kadınla karşılaştığında ne hissetiği sorulduğunda ise şu cevabı vermiş;
'Bir yanım; 'Vay canına, ne kadar da güzel bir kadın. Onunla konuşmalıyım ve bir buluşma ayarlamalıyım.' diyordu. Diğer yanım ise kafasının bir direğin üzerinde nasıl duracağını hayal edemeden geçemiyordu.'
Huylunun huyundan vazgeçemediği o ana geldik.
1972 yılının 7 Mayıs günü Kemper, otostop çeken iki öğrenci olan Mary Ann Pesce (18) ve Anita Luchessa'ı (18) aracına aldı. Genç öğrencileri gözlerden uzak, ıssız bir araziye götüren Kemper'ın tek bir amacı vardı; o da onlara tecavüz etmek. Ancak paniklemesi amacına ulaşmasını engelledi fakat ne yazık ki bu hiçbir şeyi değiştirmedi. Kemper, iki kadını da öldürene kadar bıçakladı ve boğdu.
Daha sonra cesetleri arabasının bagajına koyan seri katil Alameda'daki evinin yolunu tuttu. Peki yolda ne oldu biliyor musunuz?
Devriye atan bir polis, içerisinde 2 ceset olan arabayı durdurdu. Ancak bir şeyden şüphelendiği için değil; aracın arka lambası bozuk olduğu için... Eğer o gün o polis aracın içerisini aramış olsaydı, genç öğrencilerin cesetlerini de bulmuş olacaktı.
Evine varan Kemper önce cesetlere tecavüz etti; sonra ise parçalara ayırarak plastik poşetlerin içine koydu ve Loma Prieta Dağı'nın yakınlarında bir yere gömdü.
Bu olaydan sonra ise cinayetlerin ardı arkası kesilmedi. Katil, 14 Eylül 1972 tarihinde dans dersine gitmek için beklediği otobüsü kaçıran 15 yaşındaki Aiko Koo'yu aracına aldı. Kemper bu olay sırasında kapıları yanlışlıkla kitleyerek aracın dışında kalmış ancak genç kızı ikna ederek tekrar araca binmiştir. Sonrasında ise kurbanını oracıkta boğarak öldürmüş ve akabinde tecavüz etmiştir.
Zekasına güvenen seri katil sırf işler biraz daha heyecanlı bir hal alsın diye yakalanma riskini bile göze almıştır.
Jury Room isimli, genellikle polis memurların takılmaktan hoşlandığı bir barı kendisine mesken tutan Kemper, kendisine 'Koca Ed' lakabı takan polislerle bir hayli yakınlaşmış ve kendisini yakalamak için canla başla çalışan polislerin burunlarının dibinde olmaktan bir hayli keyif almıştır.
Tecavüzcü seri katil Edmund Kemper, 1973 yılına kadar 3 öğrenciyi daha öldürmüş; hatta içlerinden birisinin kafasını keserek kendi yatak odasına bakan pencerenin önündeki bahçeye gömmüştür.
Kemper, bunun sebebini ise 'İnsanların her zaman bana bakarak saygı duymasını istedim.' şeklinde açıklıyor.
Gelelim Edmund Kemper'ın işlediği son cinayetlere ve itirafına...
Aslına bakarsanız, Edmund'un peşinde olduğu hedef her zaman annesi oldu.
'Kurbanlarım, annemin aslında kim olduğunu değil de; onun nelerden hoşlandığını, neyi önemseyerek gıpta ile baktığını temsil ediyordu. Ve ben hepsini yok ettim.'
Annesi ile tekrar yaşamaya başlayan Edmund, yine başa dönmüş; ardı arkası gelmeyen, hiddet ve şiddet dolu tartışmalar...
20 Nisan 1973 tarihinde ise annesi uyurken bulduğu bir çekiçle her şeyden habersiz kadına öldürene kadar saldıran Kemper, işlediği cinayetten sonra annesinin kafasını keserek tecavüz etmiş ve sonrasında ise dart tahtası olarak kullanmıştır.
'Sonunda hak ettiğini buldu.'
Bu da yetmiyormuş gibi Edmund, aynı zamanda annesinin boğazını ve dilini de keserek bir çöp öğütücüsünün içerisine atmıştır. İşin daha da şok edici tarafı; işlediği cinayetten hemen sonra Kemper, annesinin en yakın arkadaşı olan Sally Hallett'ı eve davet etmiş ve suçunu kılıfına uydurmak adına iki yakın arkadaşın birlikte tatile gittiği süsünü verebilmek için Sally Hallett'ı da öldürmüştür.
'Katil, bizim 'Koca Ed' olamaz!'
Canavarca hisle işlediği bu cinayetlerin ardından Colorado'ya kaçan Kemper, burada kendi haberine denk gelmiş ve bir süre sonra polis merkezini arayarak işlediği tüm suçları itiraf etmiştir. Başta polisler, kendisini tanıdığını düşündükleri için Kemper'a inanmamış olsalar da; Kemper'ın sadece gerçek katilin bilebileceği detayları vermesi her şeyi ortaya çıkarmaya yetmiştir.
Peki 'Co-Ed Killer'ı daha fazlasından alıkoyan neydi?
Söylediğine göre işlediği cinayetlerin hiç biri fiziksel, duygusal ya da gerçek nedenlere dayanmıyordu;
'İşlediğim cinayetlerin hepsi birer zaman kaybından başka bir şey değildi. Duygusal olarak bu yükün altında daha fazla ezilemezdim. Sona yaklaştığımı anladığımda beni yiyip bitiren, çökerten şeylere dönüp bakarak her şeyi sona erdirme kararı aldım.'
Kemper itirafları üzerine tutuklanmış ve 8 farklı cinayetten hüküm giymiştir. Hapis yattığı yıllarda 2 kez intihara kalkışan ve kendisine ölüm cezası verilmesini isteyen seri katil, bunun yerine işlediği cinayetler için 7 kez müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır.
Peki bir dönemin korkulan seri katili şimdi ne yapıyor?
Kendisi şu an 72 yaşında ve Kaliforniya Tıbbi Tesislerinde tutuklu olarak hayatına devam ediyor. Artık değişmiş ve kirli geçmişinden sıyrılmak isteyen bir insan imajı sergileyen Kemper, mahkumiyetinin son yıllarında örnek bir hükümlü olarak parmakla gösteriliyor. Öyle ki; kendisi diğer hükümlü arkadaşlarının randevularını ve psikiyatristlerle olan görüşmelerini ayarlar hale gelmiş.
Ancak onu çok iyi tanıyan insanlar hala onun değişebileceğine inanmıyor.
Kemper'ın üvey kardeşinin bu konudaki düşünleri ise şöyle;
'Gözlerinizin içine bakarak ne kadar üzgün olduğunu dile getirirken bir yandan, arkanızdan kuyunuzu kazar, ruhunuz bile duymaz.'
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın... 👇
Bu içeriklerimiz de ilginizi çekebilir;
Yorum Yazın