Görüş Bildir

asansör kazası Haberleri

asansör kazası ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. asansör kazası ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

'İş Güvenliği Konusunun Artık Türkiye İçin Hayati Bir Konu Olduğu Anlaşılmıştır'
Bülent Arınç, İstanbul'daki asansör kazasında hayatını kaybeden 10 işçi ile ilgili yaptığı açıklamada; 'ILO sözleşmelerin 167 sayılı ve 176 sayılı maddelerine ilişkin kısımlarının yeni yasa dönemi başında kanunlaşması istenmiştir' dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu Başkanlığı'nda Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, açıklamalarda bulundu. Toplantının gündeminde İstanbul Mecidiyeköy'deki rezidans inşaatında yaşanan asansör kazası ve kaza sonucu 10 işçinin ölümünün olduğunu belirten Arınç; 'İş Güvenliği Eylem Planı yapılması ve kamuoyuna açıklanması kararı alınmıştır. İş güvenliği konusu artık Türkiye için hayati önemde bir konu olduğu anlaşılmıştır. Bu sadece 10 işçimizin bir asansörün düşmesi sonucunda vefatı ile ilgili de değildir. O kadar yasal düzenleme yapıyoruz. O kadar işçi sayımız artıyor. O kadar yeni güvenlik tedbirleri alıyoruz. Ama buna rağmen eğer bu iş kazaları olup hayatımız kaybedilebiliyorsa nerede bir eksiklik var veya uygulamada nerede bir aksama var, şüphesiz bunları görebileceğiz' dedi.'BU ACI HEPİMİZİN ACISIDIR'Toplantının gündeminde İstanbul'da yaşanan iş kazası olduğunu söyleyen Arınç,'Takriben 3 saat boyunca İstanbul'da Mecidiyeköy'de eski Ali Sami Yen Stadı arazisinde yapılan bina inşaatında vuku bulan bu elim facia üzerine ilgili bakan arkadaşlarımız hem olayın nasıl meydana geldiği hem öncesi hem sonrası ile. Muhtemel sebepleri konusunda fikirlerini ifade ettiler. Bildiğiniz gibi 6 Eylül 2014 günü buralarda bir inşaat var. O inşaatta da maalesef 10 işçimiz ve yaklaşık bin 250 kilogram ağırlığında kartonpiyer, insan ve yük asansöründe 31. kattan düşmek sureti ile asansörün düşmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Hepimiz için şüphesiz büyük bir acı oldu. Genç arkadaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Kardeşler var ve memleketlerine üç beş kuruş kazanarak bunları göndermek ve aile bütçelerine katkıda bulunmak isteyen işçi kardeşlerimiz var. Bu acı hepimizin acısıdır' diye konuştu.'KANUNLARIN ÖNGÖRDÜĞÜ CEZALARA MUHATAP OLACAKLAR'Arınç; 'Şüphesiz bir iş kazası olduğu anlaşılıyor. Olay saatlerinde hemen olay yerine intikal eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız saat 3 sırasında olay yerine intikal etmişti. Başbakanımız bilgilendirilmişti. İlgili kurumlar da olay yerine görevlendirilmişlerdi. Sayın Faruk Çelik'in konu hakkında verdiği bilgileri etraflıca dinlemiş olduk. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir adli soruşturma başlatıldı. Bu adli soruşturma devam ediyor. Olayın meydana gelmesi ile ilgili olarak idari bakımdan bir sorumluluk var mıdır? Hemen hemen her olaydan özellikle ölümlü olaylardan sonra adli soruşturma yalnız kalmıyor, idari soruşturma da devam ediyor. Bu konuda da ilgili bakanlıkların bir çalışması var. Bu çalışma sonucunda da kusurlular veya eksiklikler, dikkatsizlikler sebebi ile meydana gelmişse bu olay en çok suç nerededir, kimdedir, bunların ortaya çıkarılması için gerekirse bilirkişi incelemeleri de yapılmak sureti ile herhalde haklarında davalar açılacaktır. Kanunların öngördüğü cezalara muhatap olacaklardır' ifadelerini kullandı.'BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU GÖREVLENDİRİLECEK'Toplantıda asansör kazası ile ilgili olarak vardıkları sonuçları açıklayan Bülent Arınç, şunları söyledi: 'Adli soruşturmaya bir müdahalemiz söz konusu değil. Olay anından itibaren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olay üzerinde soruşturma başlatmıştır. İdari soruşturma hem valiliğimiz hem ilgili kurumlar tarafından belediyeleri de kapsayacak şekilde o da başlatılmış ve devam etmektedir. Bugün Sayın Başbakanımız görüşmelerin sonunda bir karar verdi. Kendi yetki ve sorumluluğunda bulunan Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu görevlendirecektir. Başbakanlık Teftiş Kurulu da sadece bu spesifik olaya münhasır değil bundan 3 yıl önce çok büyük bir özenle çıkardığımız iş sağlığı ve güvenliği kanunun bu geçtiğimiz 3-4 yıl içerisindeki uygulamaları, bir eksiklik var mıdır, yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var mıdır, bu olaylarla ilgili olarak süreçler nasıl cereyan etmektedir, yetki ve sorumluluklar kimlerdedir, böyle bir olay vuku bulduğunda kimler hangi noktalarda sorumluluk alabileceklerdir. Bunları Başbakanlık Teftiş Kurulu'na çok özenli bir şekilde hazırlanması için Sayın Başbakanımız talimatlarını vermiştir. Bu bir iş kazası olduğuna göre ölen hayatlarını kaybeden yurttaşlarımız için her birine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın sosyal güvenlik anlamında ölüm geliri, ölüm aylığı ve diğer ödemelerin süratle yapılmasına karar verildi''İLO SÖZLEŞMESİ MECLİS'E GELECEK'İLO Sözleşmesinin 2 maddesini Meclis'te yasalaşması için görüştüklerini söyleyen Arınç, 'İLO Sözleşmeleri ile ilgili 167 ve 176. maddeler konusu vardı. İş sağlığı ve güvenliği kanunu çıktığı zaman bu sözleşmelerin de hükümlerini de kapsayacak düzenlemeler yapılmıştı. Bu bakımdan tek başına İLO Sözleşmelerinin bu maddelerine ilişkin bir gecikme söz konusu değildi. Bunlardan 167 sayılı inşaat işlerinde güvenlik ve sağlık sözleşmesi birisi 176 sayılı maden işyerlerindeki güvenliğin sağlanması ile ilgili sözleşme bir diğeriydi. Avrupa birliği normları gereği İLO Sözleşmelerinin bu maddelere ilişkin kısımlarının da onaylanması maksadı ile TBMM'ye bir an önce gönderilmesi ve yeni yasa döneminde kanunlaştırılması istenmiştir' dedi.'SON ZAMANLARDA O KADAR GARİP OLAYLAR YAŞAMAYA BAŞLADIK Kİ'Yakın zamanda meydana gelen iş kazalarına değinen Bülent Arınç, iş kazalarını önlemek için üzerinde daha çok duracaklarını söyleyerek 'İş Güvenliği Eylem Planı yapılması ve kamuoyuna açıklanması kararı alınmıştır. İş güvenliği konusu artık Türkiye için hayati önemde bir konu olduğu anlaşılmıştır. Bu sadece 10 işçimizin bir asansörün düşmesi sonucunda vefatı ile ilgili de değildir. Son zamanlarda o kadar garip olaylar yaşamaya başladık ki bildiğiniz gibi bir damperli kamyon şehir içerisinde damperi kalkık bir vaziyette kilometrelerce yol alabiliyor ve sonunda da bir üst geçide çarpmak sureti ile geçit çökertiliyor ve altında kalan minibüsün şoförü hayatı kaybediyor. Bir barajın yakınında insanlar piknik yaparken sular birden geliyor. Uyarılar yapılmış da olabilir. Ama insanlarımız burada hayatlarını kaybedebiliyorlar. Mesela sadece 10 işçimizin hayatını kaybetmesi ile ilgili de değil 300 vatandaşımızın yurttaşımızın Soma madenlerinde hayatını kaybetmesi ile ilgili de bunu bağlantılı düşünebiliriz. O kadar yasal düzenleme yapıyoruz. O kadar işçi sayımız artıyor. O kadar yeni güvenlik tedbirleri alıyoruz. Ama buna rağmen eğer bu iş kazaları olup hayatımız kaybedilebiliyorsa nerede bir eksiklik var veya uygulamada nerede bir aksama var, şüphesiz bunları görebileceğiz' şeklinde sözlerini sürdürdü.'EN ÇOK ÖLÜMLÜ İŞ KAZASI İNŞAAT SEKTÖRÜNDE OLUYOR'En çok ölümlü iş kazasının inşaat sektöründe meydana geldiğini belirten Arınç, 'Sayın Bakanın verdiği bilgiler içerisinde görebiliyoruz ki son 5 yılın ortalaması ile inşaat sektöründeki kayıplarımızın sayısı 351 civarındadır. Bazı yıllarda bu 400'ün 500'ün üzerine çıkmıştır. Bazı yıllarda 200 civarında kalmıştır. Ama ortalaması 351 olarak görülmektedir. Binlerce insanın çalıştığı sektörlerin içerisinde bu kadar sayının bile yüksek görülmesini biz fevkalade önemsiyoruz. 1 kişinin hayatı bile bizim için çok önemli. Bu hayatını kaybetmeler noktasında iş sağlığı ve iş güvenliği bakımından bir eksiğimizin olup olmadığını uzun boylu tartıştık. En çok ölümlü iş kazası inşaat sektöründe oluyor. Nakliyat ikinci sırada geliyor. Orada sayı 115. Sonra maden sektörü geliyor. Tahminlerimizin dışında burada şüphesiz Soma yok. benim elimdeki istatistikler 2012 sonu itibariyle 2008'den başlayarak geliyor. Soma başlı başlına bütün yılların ortalamasından şüphesiz fazla oldu' ifadelerini kullandı.'BİZİM TESPİTLERİMİZE GÖRE KAZANIN NEDEN OLABİLECEĞİNİ AZ ÇOK ANLIYORUZ'Mecidiyeköy'de yaşanan asansör kazası ile ilgili tespitlerini anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Dikkatimizi çeken şudur. Büyük bir inşaat yapılıyor. Burada asıl bir işveren var. Onunla birlikte çalışan sayısı 185'tir. Faal olarak hizmet alımı sureti ile alt yüklenici durumunda 45 firma var. 45 firmada çalışan işçi sayısı da bin 316. Topladığınız zaman hepsinin bin 300'ün çok daha üzerinde bir işçi sayısına ulaştığını görebiliyoruz. Çünkü herkes alt işveren, taşeron veya yüklenici ile ihale edilmiş çalışan insanlar. Bizim tespitlerimize göre kazanın neden olabileceğini az çok anlıyoruz''NE İŞ VERSEN YAPARIM AĞABEY, DÖNEMİ GEÇTİ'Mesleki yeterlilik konusunun da gündemlerinde olduğunu ifade eden Bülent Arınç, 'Mesleki yeterlilik kurumunun da rolü üzerinde ayrıca durulmuştur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız bugüne kadar 560 meslek hakkında kriterler belirlemiştir. Ne iş versen yaparım ağabey, dönemi geçti. Vasıflı elemanların işlerde çalıştırılması döneminin de geldiğini düşünüyoruz. Mesleki yeterlilik sertifikası almayanların o mesleklerde çalışmaması gerektiğine inanıyoruz' dedi.Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA)
Eylem Yapan İşçiler İşten Çıkarılmış
Torun Center inşaatında 10 işçinin hayatını kaybetmesine tepki gösteren ve eylem yapan işçiler 'Çıkışlarımız verildi. İşten çıkarıldık' açıklamasında bulundu. 10 işçinin yaşamını yitirdiği Mecidiyeköy'deki Torun Center şantiyesi önünde dün toplanan bir grup işçi, kanı temsil eden kırmızıya boyadıkları baretleri ile eylem yaptı.‘İŞTEN ÇIKARILDIK’Torunlar İnşaat 'ın sahibi Aziz Torun'un 'Eylem yapanlar bizim işçiler değil, başka yerlerden gelip eylem yapıyorlar' sözlerine tepki gösteren işçiler, işyeri kartlarını kameralara gösterdi.DHA'nın haberine göre işçiler adına konuşan Maruf Eren, 'Dün akşamdan beri şirketin yoğun baskısı var. 150 işçi kaldı içeride. Çoğu da korkudan eyleme katılmadı. Eyleme katılacağız diye çıkışlarımız verildi. İşten çıkarıldık. Biz işçiyiz, her yerde iş buluruz. Ekmeğimizi taştan çıkaran insanlarız' diye konuştu.AZİZ TORUN BİLİYORDU İDDİASIŞirketin yaptığı uygulamanın anlık arıza giderme olduğunu söyleyen Eren,' Aman iş durmasın, 5 dakikada hemen çalışsın, işçiler durmasın, animakın (Asansör) arızası giderildi. Tekrar çalışmaya başlandı. Animakın arızalı olduğundan bütün şirket yetkililerinin, buna Aziz Torun dahil herkesin bilgisi vardı' diye konuştu.SENDİKACILAR DESTEK VERDİİnşaat İşçileri Sendikası Başkanı Mustafa Adnan Akyol da eylem yapan işçilere destek verdi. Akyol, inşaatta çalışan işçilerin dışarı çıkmasının engellendiğini de öne sürdü.Özgür ALTUNCU - İdris TİFTİKCİ / DHA
'Zor İşleri Başarmayı Seven Bir Gelenekten Geliyoruz'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 9 Eylül'ün CHP'nin kuruluş yıl dönümü olduğunu anımsatarak, 'Bizim mücadelemiz kolay bir mücadele değil ama biz zor işleri başarmayı seven bir gelenekten geliyoruz' dedi.ANKARACHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediyesi tarafından CHP Genel Merkezi yanında yapılan 9 Eylül Kuruluş Parkı'nın açılış törenine katıldı. 'Bizim mücadelemiz kolay bir mücadele değil ama biz zor işleri başarmayı seven bir gelenekten geliyoruz' diyen Kılıçdaroğlu, 9 Eylül'ün CHP'nin kuruluş yıl dönümü olduğunu anımsattı.Anadolu ve Rumeli Kuvayi Milliye hareketlerinin, CHP'nin kökenini oluşturduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:'Kendimizi hep dev bir çınara benzettik. Aslında 'dev çınar' haklı bir söylem çünkü dünyada bizim kadar eski, köklü ve hala yaşayan 3 ya da 4 parti var. Eğer biz 91 yıldır yaşıyorsak, haklı olduğumuz için, halk için mücadele ettiğimi için, ezilenler için mücadele ettiğimiz için, mazlumlar için mücadele ettiğimiz için yaşıyoruz. Her gelenin bizi eleştirdiği, eleştirirken demokrasiden söz ettiği bir süreci yaşıyoruz. Eleştiriden hiçbir zaman korkmadık. Demokrasi getiren bir parti olarak hep demokrasiden yana olduk. Son kurultayımız bunun tipik bir örneğiydi. Herkes bekliyordu 'acaba bir kavga çıkar mı' diye. Niye çıksın? Herkes bekliyordu, 'karşılıklı sert söylem olacak mı?' Hayır, uygar ortamda tartıştık ve eleştirdik birbirimizi. Demokrasi örneğini verdik, bütün Türkiye'ye verdik. Bizim kurultaylarımızın bir şenlik havası içinde geçmesi için hep mücadele ettik. Tercihimizi bu yönden yana koyduk. Bizim dışımızda hangi siyasi partinin kurultayında demokrasi şöleni gerçekleşiyor?'Parti Meclisi (PM) seçimleri sırasında oyunu kullanmaya gittiğimde çarşaf liste dolayısıyla adaylara ait, yüzlerce binlerce afiş gördüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, 'Anladım ki demokrasinin özgürleştiği bir ortama giriyorum ben' ifadesini kullandı.'Bir çınar filiz vermezse yaşayamaz'CHP için 'Dev çınar' sözünü yineleyen Kılıçdaroğlu, bir çınarın filiz vermezse yaşayamayacağını vurguladı.Kılıçdaroğlu, 'Genç filizlerimiz var. Bir ilki daha gerçekleştirdik. Bu PM'de yüzde 10 geçlik kontenjanının üzerinde gençler var. Gençler siyasete girmeli. Kuşkusuz hepsi milletvekili olacak değil. Ama partinin mutfağında tartışmalar nasıl oluyor, bir kültürü orada teneffüs edecekler' dedi.CHP'deki 'cinsiyet kotasını' da hatırlatan Kılıçdaroğlu, çok sayıda kadının bu uygulama ile yönetimlerde yer aldığını belirtti.Kılıçdaroğlu, kadınlardan ve gençlerden kendilerine ayrılan kotaların daha fazlasını hayata geçirmelerini beklediğini de söyledi.Şişli'deki asansör kazasıAçılışı görkemli bir şölen havası içinde yapacaklarını ancak Şişli'deki asansör kazası nedeniyle bunu iptal ettiklerini bildiren Kılıçdaroğlu, 'Maalesef iş cinayetleri sonucu 10 emekçi hayatını kaybetti. Şimdi sorumlusu kim? Her biri topu başkasına atıyor. En son Başbakan da Başbakanlık Teftiş Kurulu'na havale etmiş, 'gidin sorumluyu bulun' diye. Aslında sorumlu çok basit, yanı başındaki koltukta oturan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı. Emrinde bir sürü denetim elemanı var' diye konuştu.'O asansörün bozulduğunu herkes biliyor. Herkes bunun tanığı ama şimdi büyük bir olasılıkla göreceksiniz, sorumluluğu ölenlere atacaklar' değerlendirmesini de yapan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:'Tıpkı, bir hızlı tren macerası yaşadık biliyorsunuz. Pamukova'da kaza oldu, çok sayıda yurttaşımız hayatını kaybetti. Fatura sadece iki makiniste çıktı ve olay kapatıldı. Soma, hala kim sorumlu belli değil. Göreceksiniz o dosya da kapatılacak. Ama bunların takipçisi olacağız, tamamının hesabını soracağız. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. İş güvenliği diye bir kavram var. ILO'nun kuralları var, neden bu kurallara uymuyoruz? Bizim insanımızın hayatı bu kadar ucuz mu? Ölüm kapımızı bu kadar kolay mı çalmalı? Çadırda, asansörde, yeraltında hayatını kaybeden gene işçiler. Sorumlu? Siyasal iktidar sorumluluğu almıyor. Çağdaş ülkelerde şöyle bir kural var; bir iş açıldığında önce risk alanları saptanır ve riskler giderilir, ondan sonra işçiler çalışmaya başlar. Bizde açarsınız, risk oluşur, insanlar hayatını kaybeder, ondan sonra önlemini alırsınız. Çağdaş, uygar devletlerle temel farkımız bu.'Parkın hayırlı olmasını dileyen Kılıçdaroğlu, acıların yaşanmadığı, huzurun ve barışın egemen olduğu bir Türkiye temennisinde bulundu.Kılıçdaroğlu ile Taşdelen çınar diktiÇankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen de 18. Olağanüstü Kurultay'da yeniden seçilen Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve Parti Meclisi üyelerini kutladı.CHP'nin bu ülkenin kurtuluşu için mücadele verenlerin kurduğu parti olduğunu dile getiren Taşdelen, 'Bizler Kuvayi Milliye'den, emperyalizme karşı ulusal bir mücadeleden geliyor. CHP'li olmaktan onur duyuyorum' dedi.Parkın adını, CHP'nin kuruluş yıl dönümü olan 9 Eylül'den aldığını bildiren Taşdelen, geçmişin ışığında, geleceğe kararlı bir şekilde yürüdüklerini söyledi. Taşdelen, Çankaya'yı örnek bir belediye yapacaklarını belirtirken, Çankayalıların kendilerine olan güvenini boşa çıkarmayacaklarını kaydetti.Taşdelen, parkın açılışı vesilesiyle büyük bir şölen ve resepsiyon planladıklarını ancak İstanbul Şişli'deki asansör kazası nedeniyle, Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla bu şöleni iptal ettiklerini bildirdi.Konuşmaların ardından parkın açılışı gerçekleştirildi. Kılıçdaroğlu ile Taşdelen günün anısına çınar fidanı dikti.Taksi durağını ziyaret ettiKılıçdaroğlu, açılıştan ayrılırken, parkın yan tarafında bulunan bir taksi durağı esnafının çay içme davetini kabul etti.Taksicilerle bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda, şoförle yolcuyu cam bölmeyle ayıran, 'güvenlikli taksi' modelini hayata geçireceklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, bu taksileri ödeme kolaylığı ile esnafa vereceklerini de söyledi.Durak yöneticisi İsa Çatalkaya, duraklarının yeni olduğunu ve halen su bağlantısını kuramadıklarını belirtirken, yeni açılan parktan kendilerine geçici süreyle su bağlanmasını istedi. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, Belediye Başkanı Taşdelen'e talimat verdi.Kılıçdaroğlu, Çatalkaya'ya işlerinin nasıl olduğunu da sordu. Çatalkaya, CHP Genel Merkezi'nden çok sayıda yolcu aldıklarını anlatırken, özellikle kurultay dönemlerinde bu oranının ikiye, üçe katlandığını söyledi. Kılıçdaroğlu'nun bunun üzerine, 'Bir de diyorlar ki 'CHP sık sık kongre yapıyor'. İşte yapacağız ki taksiciler kazansın' esprisi gülüşmelere neden oldu.Muhabir: Barış GündoğanAA
Yalçın Akdoğan'dan 'Çözüm Süreci' Açıklaması
Yalçın Akdoğan, çözüm süreci ile ilgili yaptığı açıklamada; 'Başbakanımızın başkanlığında tüm ilgili kurumlar, bakanlıklar bir araya geldik. Başbakanımız 'bu sürecin sahibi benim' dedi. Çözüm sürecinden sorumlu bakan falan değil, benim bu işin sahibi demiş oldu' dedi.Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, TRT Haber televizyonunun canlı yayınında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 2012 yılında verdiği bir röportajında söylediği 'Derin devlet bir tür zombi gibi. Öldü diyorsun, farklı bir vücutta yeniden diriliyor. Bu asalak yapılar temizlenmeden ileri demokrasiye ulaşılamaz' sözleri hatılatıldı. Akdoğan, paralel yapı ile ilgili iddialara ilişkin şunları söyledi; 'Bu kayıt dışılık yani devleti seçilmiş iktidarlar yönetmez, biz yönetiriz. Otorite sahibi biz olacağız. Siyaset mühendisliğini biz yapacağız. Bu bir hastalık. Bu anlayışın deşifre edilmiş olması, bu konuda bir farkındalık oluşmasının, onlara dönük bir güven sarsılması yaşanmasının ben bu mücadelede önemli bir nokta olarak görüyorum. Tasfiye edilip edilmemesinden daha önemli olan, bunun deşifre olması ve güven kaybetmesidir. Devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çekmeye çalışıyorsa buna karşı elbette bir hukuk mücadelesi verilmesi gerekir.''DEVLETİN FOTOĞRAFINDAN ÖNCE SİVİL TOPLUMUN FOTOĞRAFINI ÖNEMSİYORUM'Hükümet-medya ilişkileri nasıl yürüyecek diye sorulan Akdoğan, 'Ben Başbakan yardımcısıyım ama bir iletişim bakanlığı gibi kurguluyorum. Devletin tüm iletişim birimleri, Basın Yayın Enformasyon, Basın İlan Kurumu, TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK bütün bunları bir iletişim stratejisi çerçevesinde ortak amaca doğru yol yürüyen kurumlar olarak görüyorum. Çünkü bunlar uluslararası mahiyette kurumlar. Tüm bu birimler kamu diplomasisi faaliyeti yürüten birimler olarak da görülebilir. Cuma günü medya ve iletişim sektöründe bulunan STK'ları davet edeceğim bir toplantı yapmayı planlıyorum. 20 civarında sivil toplum örgütü var sektörde. Bunları öncelikle dinlemek istiyorum. Ben kamudan önce sivil toplumun görüşünü almak istiyorum. Devletin fotoğrafından önce ben sivil toplumun fotoğrafını önemsiyorum. Dinleyerek işe başlamak bence önemli. Bütün bu kurumların içeride doğru bilgilendirme yapma, kamuoyu oluşturma, hükümetin ve devletin iletişim politikası çerçevesinde halkı bilgilendirme konusunda önemli misyonlar yüklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kamuoyunun bilgilendirilmesi, gündem oluşturulması çerçevesinde birçok konu olduğunu görüyoruz. Çözüm süreci de bunun bir parçasıdır' diye konuştu.'MASUM HAK ARAMA MÜCADELELERİ VE GÖSTERİLER SİYASİ KALKIŞMALARA DÖNÜŞEBİLDİ'Gezi Olayları ile bağlantılı olarak sorulan Türkiye'nin kendisini dünyaya anlatması ile ilgili bir plan olup olmadığı sorusu için Akdoğan, 'Ülke gündeminde türbülans oluşturan her konuda toplumun sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmesi önemli. Kamu diplomasisi derken propagandadan bahsetmiyorum. Propaganda da bilgi yaymak anlamına gelir ama orada bilginin doğruluğu yanlışlığı çok önemli değildir. İdeolojik maksatlarla da bunu yapabilirsiniz. Kamu diplomasisinde doğru bilgiyi yaymak önemlidir. Bu çerçevede birçok sıkıntı yaşadık. İdeolojik olarak savrulmalar oldu. Toplumda ciddi sıkıntılar yaşandı. Masum birtakım hak arama mücadeleleri ve gösteriler daha büyük siyasi kalkışmalara dönüşebildi. Bütün bunlarda kamu yayıncılığının daha objektif daha serin kanlı toplumsal fay hatlarındaki kırılmayı önleyecek şekilde yayın yapmaları önem taşıyor' diye kaydetti.'ERDOĞAN-DAVUTOĞLU UYUMU TÜRKİYE'Yİ ŞAHA KALDIRACAK BİR DİNAMİZM GETİRECEKTİR'Akdoğan, hükümetteki görev değişikliklerini değerlendirerek şöyle konuştu; 'Cumhurbaşkanı değişti, başbakan değişti, kabine değişti, MYK değişti, genel başkan değişti. Bunlar basit işler değil. Sıradan küçük bir partide bu değişiklikler olsa belki çok önemsenmeyebilir ama büyük bir iktidar partisinde bu değişimin yaşanması ülkenin de geleceğini ilgilendiriyor. Bu konuda bir sorun yaşanır mı bir çatlama olur mu gibi kaygıların hepsi boşa çıktı. Tereyağından kıl çeker gibi çok sağlıklı bir süreç yürüttük. Burada cumhurbaşkanı ve başbakan uyumu çok önem taşıyor. Bu konuda Sayın Davutoğlu'nun doğru bir tercih olduğunu buna en uygun isimlerden biri olduğunu gördük. Bu sürecin başarı ile tamamlanmasında Davutoğlu profilinin önem taşıdığını görüyorum. Yeni Türkiye'nin inşasında cumhurbaşkanı başbakan uyumu önemlidir. Erdoğan-Davutoğlu uyumu Türkiye'yi şaha kaldıracak bir dinamizm getirecektir. Herhangi bir sıkıntı yaşanması değil, tam tersine daha büyük bir enerji ve sinerji ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. Davutoğlu'nun kongre konuşması, grup konuşmasına baktığımızda müthiş bir kabullenme olduğunu görüyoruz Ak Parti kitlesinde. 62'nci Hükümetin bir seçim hükümeti olmadığını sadece 2015'i değil, 2019'u da hedeflediğini gösterdi.''ASANSÖR KAZASI, DAMPERLİ KAMYON, MADEN FACİASI MASAYA YATIRILACAK'Mecidiyeköy'de yaşanan asansör kazası sorulan Akdoğan, iş güvenliği tartışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunarak 'Bu gerçekten hepimizi üzüntüye boğan bir karar. Bu kadar kolay olmamalı can kaybetmek. Milyar dolarlık yatırımlar bunlar ve Türkiye'nin de gurur olan projeler. Bunlara paralel olarak iş güvenliğinde de aynı hassasiyetin sergilenmesi, aynı kalite çıtasının yukarıya çekilmesi gerekir. 2012'de bir iş güvenliği yasası çıkarttık. Başbakanlık Teftiş Kurulu görevlendirildi. 2012'de çıkardığımız iş güvenliği yasasından sonraki tüm hadiseler damperli kamyon, maden faciası vs. Mevzuatta hala bir eksiklik mi var, bunun uygulanmasında mı bir sıkıntı var, denetimde mi sıkıntı var. Bütün olayları masaya yatıralım, sorgulayalım. Bunun üzerine ne yapmak gerekiyorsa yapalım. Ya bir denetim ya da bir eğitim sıkıntısı var' dedi.'BAŞBAKANIMIZ BU SÜRECİN SAHİBİ BENİM, DEDİ'Çözüm süreci ile ilgili sorulan soruyu Akdoğan, 'Süreçte herhangi bir olumsuzluk, sıkıntı yok. Planlandığı şekilde süreç işliyor. Başbakanımızın başkanlığında tüm ilgili kurumlar, bakanlıklar bir araya geldik. Başbakanımız 'bu sürecin sahibi benim' dedi. Çözüm sürecinden sorumlu bakan falan değil, benim bu işin sahibi demiş oldu. Bu şeffaf bir şekilde saydam bir şekilde yani gizli kapaklı yürütülecek bir şey değil. Bir hükümet ve devlet politikası olarak uygulanacak bir mesele. Burada toplumsal destek önemlidir. Toplumun bilgilendirilmesi ve iç huzurun sağlanması da önemlidir. Gizli kapaklı bir iş olmayacaktır. Gelinen noktada Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de ben bu sürece ivme kazandırdığını düşünüyorum. Selahattin Demirtaş'ın aday olması, belli bir oy oranına ulaşması. Sürecin aktörü sayılabilecek Erdoğan'ın yüzde 52-53 oy oranına ulaşması dolaylı destek anlamına gelir. Bunun üzerine Demirtaş'ı da eklerseniz yüzde 60'ları geçen bir destek anlamına gelir. Lice'deki olaylar, yol kesme, adam kaçırma, haraç alma gibi birtakım hadiseler var. Bir eylemsizlik kararı alınmıştır. Bu eylemsizlik sadece karakol basma, kurşun sıkma ile sınırlı olmamalıdır. Terör, her türlü şiddet ve asayiş meselesi. Bunlar da bu eylemsizlik kapsamında ele alınmalıdır. Ve çözüm sürecinde kırılganlık üreten risk üreten, bunların devre dışı kalması için bu eylemsizlik kapsamı içine alması önemlidir. Yarım kalan çekilmenin tamamlanması bu süreçte önem taşıyan hadiselerdir' şeklinde yanıtladı.'SORUNU GÜNDEME GETİRMEK, SORUN ÜRETMEK DEĞİLDİR'Çözüm süreci ve bu süreçte yaşananlar ile ilgili kamuoyuna yansımayan hususların olup olmadığı sorulan Akdoğan, 'Böyle bir şey söz konusu olamaz. Türkiye bir hukuk devleti. Bu kadar iletişimin medyanın geliştiği sosyal medyanın geliştiği bir ortamda hiçbir şey gizli kapaklı kalabilir mi? Siz her şeyi kamuoyunun önünde yapıyorsunuz. AK Parti iktidarı 12 yıldır Türkiye'yi yönetiyor. Hiç gizli kapaklı bir şey yaptı mı? Toplumdan bir şey gizledi mi? Toplumda bir güven oluşmuş durumda. Bu güveni boşa çıkaracak hiçbir adımı AK Parti iktidarı atmaz. AK Parti bu çözüm sürecini gündeme getirdiğinde birileri bu sorun nereden başımıza bela ettiniz, dediler. Bu sorun zaten vardı. 40 bin insan öldü. Ama siz görmezden gelirseniz başınızı kuma gömerseniz hiçbir şey yokmuş gibi davranırsanız o zaman siz bir şeyleri kaçırıyorsunuz demektir. Bu sorunu gündeme getirmek sorun üretmek değildir. Var olan bir sorunu çözmek için adım atmaktır' diye kaydetti.'AK PARTİ'NİN BİR YAPI İLE KAVGASI DEĞİL, HUKUK MÜCADELESİDİR'28 Aralık 2012'deki bir röportajında 'Derin devlet bir tür zombi gibi. Öldü diyorsun, farklı bir vücutta yeniden diriliyor. Bu asalak yapılar temizlenmeden ileri demokrasiye ulaşılamaz' sözlerini ifade eden Yalçın Akdoğan'a bu söylemleri üzerinden asalak yapılar temizlenebildi mi, sorusu sorulan Akdoğan, 'Bu vesayetçi ruh farklı vücutlarda dolanıyor. Siz birini tasfiye ediyorsunuz. Yarın bu hastalık başka bir vücuda geçiyor. Bu kayıt dışılık yani devleti seçilmiş iktidarlar yönetmez, biz yönetiriz. Otorite sahibi biz olacağız. Siyaset mühendisliğini biz yapacağız. Bu bir hastalık. Bu hastalığın aktörleri değişiyor. Son dönemde bakıyoruz yeni vesayet odakları üretilmeye çalışılıyor. Bunlar demokrasiye, hukuka, milletin iradesine karşıdır. Ülkenin ve milletin menfaatlerine uygun işler değildir. Bu anlayışın deşifre edilmiş olması, bu konuda bir farkındalık oluşmasının, onlara dönük bir güven sarsılması yaşanmasının ben bu mücadelede önemli bir nokta olarak görüyorum. Tasfiye edilip edilmemesinden daha önemli olan, bunun deşifre olması ve güven kaybetmesidir. Ondan sonra elbette idari birtakım tedbirler alınacaktır. Adli birtakım süreçler olacaktır. Bu bir devlet meselesidir. Sadece hükümetin meselesi değildir. Bu AK Parti'nin bir yapı ile kavgası değildir. Hukuk mücadelesidir bu. Bu mücadele verilecektir. Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması bunun bir devlet politikası olması açısından da çok büyük önem taşımaktadır. Uzun soluklu bir mücadeledir. Yanlış yapan her kim olursa olsun hukuka ve demokrasiye kim meydan okuyorsa, devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çekmeye çalışıyorsa buna karşı elbette bir hukuk mücadelesi verilmesi gerekir. Yapılan da budur' diye yanıt verdi.'BUNLAR MİLLİ GÜVENLİK MESELELERİDİR''Çeşitli odaklarla mücadelenin devlet politikası haline gelmesi zaman mı alacak', sorusu için Akdoğan, 'Bu tür konuları biz parti ya da iktidar meselesi olarak görmüyoruz. Çözüm süreci de böyledir. Diğer vesayetçi odaklarla mücadele de böyledir. Avrupa Birliği perspektifi de böyledir. Bunlar ortak ulusal konulardır. Milli güvenlik meseleleridir. Devlet politikası olabildiği oranda bütün devlet organlarının arkasında durması anlamına gelir. O süreçlerin daha başarılı olmasını beraberinde getirir. Bunlar temel meselelerimiz bizim. Avrupa Birliği konusu da çözüm süreci konu da diğer konular da temel meselemiz. Bu konuda dünden daha iyi olduğumuz söylenebilir' ifadelerini kullandı.'CHP İDEOLOJİK BİR TRAVMA YAŞIYOR'CHP'deki kurultay hatırlatılarak 'Muhalefetten beslenebiliyor musunuz?' diye sorulan Yalçın Akdoğan, 'AK Parti'den önce Türkiye'nin bir demokrasi sorunu vardı. Şu anda bir muhalefet sorunu var. Giderek birbirine benzeşen birbirini aşağıya doğru çeken bir muhalefet bloğu ile karşı karşıyayız. Bu kongreler muhalefetin yaşadığı siyasi krizleri çözme kabiliyetini ortaya koymuyor. Kongreler vasıtası ile siyasi partiler kendilerini yeniler. Muhalefetteki kongrelerde böyle bir yapısal dönüşüm görmüyoruz. CHP bence ideolojik bir travma yaşıyor. Yapısal birçok sorunu var. Bu sorunu aşmak için ciddi bir öz eleştiriden geçmediği için daha kalıcı adımlar atamıyor. Devlete atfedilen ne kadar olumsuzluk varsa bunu üzerine alan bir CHP anlayışı var. Fikirlerin yarıştığı bir kongre olmadı. Burada hangi aday hangi görüşü savunuyordu ve o kazandı? Ben çok ümitli değilim açıkçası. Popülizmle değişim sağlanmaz. Sadece isimleri değiştirerek yapısal dönüşüm yapamazsınız. Özellikle son dönemde MHP ile yakınlaşma başka travmalar üretti. MHP'de daha fazla travma üretti. Erdoğan'ın MHP kitlesinden ciddi destek bulmasında bu yaşanan travmanın da bir etkisi olduğu söylenebilir.İkisi de birbirini aşağıya çekmeye başladı' diye konuştu.2015 ANAYASASI İLE İLGİLİ AKDOĞAN: GİDEREK BÜYÜYEN BİR ÜLKE VAR VE GİYSİLERİNİZ SİZE DAR GELİYORAkdoğan, 'Muhalefet destek vermese bile 2015 anayasası olacak mı?' sorusuna; 'Olması gerekiyor. Bu toplumun talebi ve beklentisi. 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için anayasa ve yasalarda ciddi dönüşümler olması gerekiyor. Belki bu başkanlık yarı başkanlığa kadar daha köklü birtakım değişimler yapılması gerekiyor. Giderek büyüyen bir ülke var ve giysileriniz size dar geliyor. Bu olmaz. Bir şekilde bu konuda adım atılması gerekiyor. Ak Parti için öncelikli konulardan biridir bu. Ak Parti tek başına da kalsa bu hedefini geriye düşürmeden yol yürümeye devam edecek. Diğer partileri de zorlayarak kendi sayısal çoğunluğa ulaşsın veya ulaşmasın bu hedefi kaybetmeden yol yürümeye devam edecek. Önümüzdeki seçimler çok kritik. Bu seçimlerde Ak Parti'nin ulaşacağı meclis çoğunluğu önem taşıyor. Anayasadan şikayetçi olan bütün toplum kesimlerinin bir şekilde diğer partiler üzerinde baskı kurması önemli bir husus' diye yantıladı.Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA)
İşte O İnşaatta Olay Sonrası Yaşananlar
Şişli Mecidiyeköy'de 10 kişiye mezar olan asansör kazasıyla alakalı cep telefonu görüntüleri ortaya çıktı.Dün saat 19:45 sıralarında meydana gelen olayda 10 kişi yaşamını yitirmişti. Olaydan hemen sonra cep telefonuyla çekilmiş cep telefonu görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, itfaiye ekiplerinin çakılan asansörün içinde cesetleri çıkarmaya çalışıyor.Zaman
Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Uyuz Salgını ve Karantina!
İstanbul'un en büyük kamu hastanelerinden biri olan Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Servisi'nde “uyuz salgını” tespit edildi. Önceki gün ortaya çıkan salgın hastalık nedeniyle, tedavi gören hastalar başka servislere nakledilirken, dahiliye servisi de karantinaya alındı.İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin dahiliye servisinde uyuz salgını tespit edildiğini ve servisin kapatıldığını açıkladı.Mecidiyeköy'de 10 işçinin can verdiği rezidans inşaatındaki asansör kazası ve sağlık çalışanlarının koşullarıyla ilgili basın toplantısı düzenleyen Dr. Mengüç, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Dahiliye Servisi'nde meydana gelen salgın hastalıkla ilgili gazetecilere bilgi verdi.Enver Alas ’ın DHA’daki haberine göre, uyuz hastalığının, tamamen sağlıksız, hijyen koşulların olmadığı ortamlarda, azgelişmiş toplumlarda, savaş ve kıtlık olan yerlerde görülen bir hastalık olduğunu kaydeden Mengüç, şöyle konuştu:'Ancak maalesef İstanbul'un merkezî bir yerinde ve eğitim araştırma hastanesinin ana servislerinden birinde görüldü. Şu ana kadar edindiğimiz bilgilere göre, bu hastalığın kaynağı orada çalışan taşeron sağlık çalışanlarıdır. Bunların yaşamış oldukları ve hizmet verdikleri koşullar gözönünde bulundurulduğunda, bu sağlık politikalarıyla nereye gidileceğini kestirmek çok zor değil. O dahiliye servisi şu anda sağlık hizmeti vermenin dışında tutuluyor. Yani izole edilmiş bir durumdadır ve hastalığın yok edilmesi için çalışma başlatılmıştır. Maalesef bu sağlık politikalarının kaçınılmaz bir sonucu olarak, bu çağda, özellikle bir sağlık kuruluşunda meydana gelmiş olması ayrıca manidardır. Dahiliye Servisi'nde tedavilerine devam edilen hastalar başka servislere intikalleri sağlanarak tedavileri devam ettiriliyor.'Dr. Samet Mengüç, yarın konuyla ilgili olarak Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde İstanbul Tabip Odası ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) tarafından basın açıklaması yapılacağını da duyurdu.DHA
TMMOB: 'Asansörün Kontrolü 30 Ağustos'a Kadar Geçerliydi'
TMMOB: Firmanın Odamızın uygunluk raporu verdiğine yönelik eksik ve yanlı açıklaması, sorumluluktan kurtulma ve algıyı başka yönlere çevirme çabasıTürkiye Makina Mühendisler Odası İstanbul Şubesi, Torunlar İnşaat şantiyesinde meydana gelen ve 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazası hakkında yazılı bir açıklama yaptı.TMMOB, asansörün son kontrolünün 30 Mayıs'ta yapıldığını, ancak bu kontrolün 30 Ağustos'a kadar geçerli olduğunu ve bu tarihten sonra bir kontrol yapılmadığını belirtti. Hürriyet’te yer alan habere göre, açıklamada kazanın hangi sebepten kaynaklı olduğuna dair incelemenin Oda teknik heyeti tarafından yapıldığı ifade edildi.TMMOB'dan yapılan açıklama şöyle:'Asansörde yaşanan kaza sonrası Torunlar firmasının açıklamasında Odamız muayene kuruluşu tarafından 30.05.2014 tarihinde yapılmış olan kontrole ve verilen muayene raporuna atıf yapılmaktadır. Odamız muayene kuruluşu tarafında yapılan kontrol, kontrol anındaki gözlemler ve deneylere dayanmaktadır. Verilen uygunluk raporu, cihazın periyodik olarak bakım ve uygun iş güvenliği şartlarında kullanılması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu bakımdan özellikle şantiye şartlarında çalışan bu cihazların eğitimli nezaretçiler tarafından kullanılması ve günlük bakım ve kontrollerinin yapılması elzemdir. İlgili asansöre ilişkin verilen rapor 30.08.2014 tarihine kadar geçerlidir ve verilen raporda bu belirtilmiştir.Ayrıca işçilerin verdiği bilgilere göre söz konusu asansör geçen hafta arıza yapmış ve bir bakımdan geçmiştir. Bu bakım sonrası Muayene Kuruluşumuza bilgi verilmeli ve asansör yeniden tarafımızdan kontrol edilmeli idi. Kamuoyunda Torunlar İnşaat firması tarafından Odamızın kontrol ve uygunluk raporu verdiğine yönelik eksik ve yanlı açıklama, sorumluluktan kurtulma ve algıyı başka yönlere çevirme çabalarıdır. Teknik heyetimiz kazanın oluşumuna dair incelemesini sonuçlandırdığında ayrıca açıklama yapılacaktır.' T24
Torunlar GYO'nun 4 Yöneticisi İfadeye Çağrıldı
Torunlar İnşaat şantiyesinde meydana gelen ve 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasıyla ilgili olarak savcılık 4 kişiyi ifadeye çağrıldı. İfadeye çağrılan isimlerin Torunlar GYO'nun 4 yöneticisi olduğu öğrenildi.TMMOB Türkiye Makina Mühendisler Odası İstanbul Şubesi, Torunlar İnşaat şantiyesinde meydana gelen ve 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazası hakkında yazılı bir açıklama yaptı. TMMMOB, asansörün son kontrolünün 30 Mayıs'ta yapıldığını, ancak bu kontrolün 30 'a kadar geçerli olduğunu ve bu tarihten sonra bir kontrol yapılmadığını belirtti. Açıklamada kazanın hangi sebepten kaynaklı olduğuna dair incelemenin Oda teknik heyeti tarafından yapıldığı ifade edildi.TMMOB'dan yapılan açıklama şöyle:'Asansörde yaşanan kaza sonrası Torunlar firmasının açıklamasında Odamız muayene kuruluşu tarafından 30.05.2014 tarihinde yapılmış olan kontrole ve verilen muayene raporuna atıf yapılmaktadır. Odamız muayene kuruluşu tarafında yapılan kontrol, kontrol anındaki gözlemler ve deneylere dayanmaktadır. Verilen uygunluk raporu, cihazın periyodik olarak bakım ve uygun iş güvenliği şartlarında kullanılması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu bakımdan özellikle şantiye şartlarında çalışan bu cihazların eğitimli nezaretçiler tarafından kullanılması ve günlük bakım ve kontrollerinin yapılması elzemdir. İlgili asansöre ilişkin verilen rapor 30.08.2014 tarihine kadar geçerlidir ve verilen raporda bu belirtilmiştir.Torunlar GYO’nun 4 yöneticisi ifadeye çağrıldıTorunlar İnşaat şantiyesinde meydana gelen ve 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasıyla ilgili olarak savcılık 4 kişiyi ifadeye çağrıldı. İfadeye çağrılan isimlerin Torunlar GYO’nun 4 yöneticisi olduğu öğrenildi. DHA
'Asansörün İşletmesi Torunlar'a Aittir'
Mecidiyeköy'de yapımı süren Torunlar GYO-Torun Yapı ve Kapıcıoğlu firmasına ait çok katlı binada 6 Eylül Cumartesi günü meydana gelen ve 10 işçinin hayatını kaybettiği kazayla ilgili asansör firması Geda-Majör Limited şirketi açıklama yaptı. Açıklamada, sözleşme uyarınca asansörlerin montajı, periyodik bakımı, onarımları ve demontajından sorumlu oldukları belirterek, sistemin işletmesinin sözleşme kapsamında olmadığını bildirildi.Geda-Majör Limited Şirketi, mesai saatleri içinde iki uzman personelin sürekli olarak inşaat alanında bulunduğunu ancak kazanın Cumartesi günü ve mesai dışında olduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı:“Torunlar GYO-Torun Yapı ve Kapıcıoğlu Ortaklığı tarafından Mecidiyeköy’de yapımı süren çok katlı binada 6 Eylül 2014 Cumartesi günü saat 19.45’te meydana gelen ve 10 işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan elim asansör kazası dolayısıyla fevkalade üzgünüz. Hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz.Asansörleri proje ortaklığına kiralayan Geda-Majör Limited Şirketi, inşaat sektöründe yük ve insan taşıma asansörleri, dış cephe işlemleri için vinç ve platformlar üreten bir Türk-Alman ortak şirketidir. Almanya’da 80 yıldır inşaat sektöründe hizmet veren GEDA ile yüksek binaların dış cephe işlemleri için platformlar üreten Majör, 2012 yılında uzmanlıklarını birleştirerek eşit hisseli ortaklığı kurmuştur.Torunlar GYO-Torun Yapı ve Kapıcıoğlu proje ortaklığı ile Geda-Majör arasında 31 Mayıs 2013 tarihinde insan ve yük taşıma asansörleri kiralama sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme sonrasında parçalarının tamamı Almanya’dan ithal edilen asansörler, şantiyede kiracı tarafından gösterilen yere kurulmuş, eksiksiz ve hasarsız çalıştığının kontrolleri yapıldıktan sonra bir tutanak ile proje ortaklığına teslim edilmiştir.Anılan sözleşme uyarınca şirketimiz Torunlar İnşaat’a kiralanan asansörlerin güvenli şekilde montajı, periyodik bakım/onarımları ve demontajından sorumludur. Asansör sisteminin işletilmesi ise sözleşme kapsamında değildir.Sözleşme kapsamındaki bu periyodik bakım hizmeti için iki uzman personelimiz mesai saatleri içinde sürekli inşaat alanında bulundurulmaktaydı. Cumartesi günü ve mesai saati dışında meydana gelen bu kazanın oluş şekli hakkında şu aşamada bir bilgimiz bulunmamaktadır. Savcılık soruşturmasının sonucunu bizler de beklemekteyiz.'Faik KAPTAN/İSTANBUL,(DHA)