onedio

KADIN Haberleri

KADIN ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. KADIN ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Ünlülerin Kadınlar Günü Mesajı
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü Twitter üzerinden kutlayan ünlüler.‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla’ Twitter kullanan birçok ünlü sima günün anlam ve önemine dair paylaşımlarda bulundu. CEM YILMAZ: ‘KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN BEYLER!’ Ünlü komedyen Cem Yılmaz Twitter hesabından ilginç bir şekilde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajını takipçileri ile paylaştı. Yılmaz, ‘Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun Beyler !!! (Nası ironim ?)’ notunu düştü MERYEM UZERLİ: ‘ADAM VE KADIN ARASINDA FARK YOK’ Muhteşem Yüzyıl'dan tükenmişlik sendromu nedeniyle ayrılan ve kısa bir süre önce anne olan Meryem Uzerli, sayfasından bir kadınlar günü mesajı paylaştı. Uzerli sayfasına ‘Dünya Kadınlar Günü... Tamam ama benim için her gün bir insanlık günü zaten. Sonuçta hepimiz ruhlarız ve gökyüzüne gidiyoruz ya da neye inanıyorsan. Burada, orada, her yerde benim için adam ve kadın arasında fark yok. Hepimiz aynıyız zaten. Ama belki bugün bize şunu hatırlatabilir: Bazı yerlerde kadın hakları içindaata demirer, bengü, ahmet hakan, özge ulusaoy, twitter, facebook ha fazla hareket etmemiz lazım. Hele ki bazı ülkelerde... Sevgiler size...' notunu düştü. İBRAHİM TATLISES: ‘KADINSIZ HAYAT ASLA’ Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Twitter'dan açıklamalar yaptı. Tatlıses, “Bütün annelerin, bacıların, sevgililerin, 'kadınların' bu muhteşem ve anlamlı günlerini yürekten kutluyorum.. Kadınsız hayat asla...!” ifadelerini kullandı. TARKAN: ‘KADINA ŞİDDETE HAYIR!’ Uzun bir zamandan beri Amerika’da yaşayan ünlü popçu Tarkan, Twitter hesabından paylaştığı Facebook uzantılı link ile uzun bir ‘Kadına Şiddete Hayır’ yazısı paylaştı. ATA DEMİRER: ‘NAZIM’IN KADINI’ Ünlü Komedyen Ata Demirer de Nazım Hikmet Ran’ın Kadınlar şiirinin yazılı olduğu bir görsel paylaştı. SILA: ‘KADINLAR GÜNÜ DEMEYELİM DE’ Farklı tarzı ve sesiyle kısa sürede müzik hayatında başarılı çalışmalara imza atan Sıla’nın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajı, ‘Kadınlar günü demeyelim de... Yine kutlayalım. Her gün’ şeklinde oldu. BENGÜ: ‘EŞ, ANNE, ABLA, KARDEŞ’ Şarkıcı Bengü’de ‘Eş, anne, abla, kardeş… Hayatımızın her alanındaki en değerlilerimiz. En başta annem olmak üzere tüm kadınlarımızın günü kutlu olsun’ diyerek anlamlı bir paylaşımda bulundu. GÜLBEN ERGEN: ‘BİR ÜLKENİN KADINI O ÜLKENİN GERÇEĞİDİR’ 'Kadınlar Günü’ne özel birçok paylaşımda bulunan Gülben Ergen, özellikle şiddet gören kadınlara dikkat çekti.' Ergen’in paylaşımları şöyle; ‘Dayaktan, aşağılanmaya, istismardan tecavüze, ensesten tacize her türlü ağır saldırının altında sessizliğe gömülen kadınlarımız var bizim...’ ‘Bir ülkenin kadını o ülkenin gerçeğidir...Ağlayan,ezilen,şiddet gören,baskı ve acı ile yaşayan kadınlarımız var bizim...’ ‘Hayatın tüm yükünü narin omuzlarında taşıyan,ailesinin ve toplumun ağır işçisi kadınlarımız...’ ‘Seçme ve seçime hakkını 76 yıl önce kavuşan kadınlarımız yaşamın her alanında bir vitrin malzemesi değildir...’ Twitter’daki paylaşımları ile dikkat çeken gazeteci Ahmet Hakan da ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun’ tweetini paylaştı. Ünlü Manken Özge Ulusoy da ‘Dünya kadınlar günü kutlu olsun… Tüm canlıların eşit ve mutlu yaşaması dileğiyle’ paylaşımında bulundu.trthaber.com
'Başını Kapatan Kadınla Playboy'a Soyunan Kadın Arasında Fark Göremiyorum'
CNN Türk'te Enver Aysever'in konuğu olan romancı, başörtülü kadınlarla Playboy'a soyunan kadınlar arasında fark görmediğini söyledi. CNN Türk'te Enver Aysever'in sunduğu Aykırı Sorular'a konuk olan romancı Pınar Kür, başörtülü kadınlarla Playboy'a soyunan kadınlar arasında fark görmedğini söyledi. 'PLAYBOY'A SOYUNAN KADINLA BAŞINI KAPATAN KADIN AYNI' Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın eşlerinin kapalı olmalarını gericilik olarak nitelendiren Pınar Kür, 'Başını kapatan kadınla Playboy'a soyunan kadın arasında fark göremiyorum. İkisi de kendini nesne olarak sunuyor. Özne olarak sunmuyor. Biri azdırmamak için kapanıyor, diğeri de azdırmak için açılıyor' dedi. 'GÜL'ÜN EŞİ KAPALI DİYE KÖŞKE GİTMEDİM' Pınar Kür, 29 Ekim'de Çankaya Köşkü'ne davet edilenler arasında olmasına rağmen katılmadığını söyleyerek nedenini açıkladı: 'Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın eşinin kapalı olmalarını, bu kadar geri olmalarını kabul edemedim.. Başörtülü olmayı gericilik olarak görüyorum.. Eskiden ben de başörtüsü bağlardım, çok da güzel bağlardım. Ama din için değil, moda için..' 'BUGÜNÜN SORUMLUSU 'YETMEZ AMA EVET' DİYENLER' 'Bugün olup bitenlerin ve AKP'nin buralara gelmesinde en büyük sorumluları 'yetmez ama evet'çilerdir' diyen Pınar Kür şöyle konuştu: 'Adam belediye seçimlerinde açık açık söyledi. 'Bale belden aşağı sanattır' dedi herkes bu adama inanmaya devam etti. AKP ısrarla 'demokrasi bir tramvaydır, yeri geldiğinde inersin' dediler. Mehmet Altan, Hasan Cemal hayır onlar 'demokrat insanlar' dedi. Bugünlere gelindiği zaman, bu adamların bu kadar otoriterleşmesinin ve bu kadar pervasız olmasında o yazarların çok büyük katkısı var.Ama ilk olarak o yazarlar Başbakan Erdoğan'ı eleştirdiğinde gazetelerinden kovuldular. 'ENTELEKTÜEL DÜŞMANLIĞI VAR' Bugün toplumu eleştirdiğinizde halkı küçük görmekle suçlanıyorsunuz. Aslında bunun tam tersi ve daha tehlikeli bir durum var. Toplumda entelektüellere ve okumuş kesime karşı müthiş bir düşmanlık gelişti. '3 kitap okumuş kendisini bir şey zannediyor'anlayışı yerleşti. Fransa'da okurken para kazanmak için Türkiye'den gelen turistlere rehberlik yapıyordum. Orada Türkiye'den gelen bir işadamı ne yaptığımı sordu. Ben de 'Sarbonne'da okuyorum' dedim. Türkiye'ye dönünce ne yapacağımı sorunca 'Üniversitede çalışmayı düşünüyorum' dedim. Bana ne dedi biliyor musunuz? 'Üniversitede hoca olunca kaç para maaş alacaksın? Ben şoförüme daha fazla maaş veriyorum' dedi. Türkiye'de bu şekilde düşünen çok büyük bir orta alt sınıf var.' sondakika.com
Sadri Alışık Ödülleri Adayları Belli Oldu
19. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri adayları açıklandı. Yılın Onur Ödülü sinema dalında Şerif Gören ve Kartal Tibet'e, tiyatro dalında Ali Poyrazoğlu'na verilecek. Ödül töreni 5 Mayıs Pazartesi günü saat 21.00'de MKM Attila İlhan Salonu'nda gerçekleşecek. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri Onursal Başkanı Çolpan İlhan, özellikle küçük imkanlardan büyük dünyalar yaratan genç tiyatrocu ve sinemacıların adaylıklarından fevkalade mutlu olduğunu belirterek, tüm adayları tebrik ettiğini ifade etti. Kerem Alışık ise, ödüle aday olmanın da en az ödül almak kadar kıymetli olduğunu emeğin ve çabanın takdir edilmesinin, görülmesinin önemini vurguladı. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri Tiyatro Seçici Kurulu Başkanı Üstün Akmen, şöyle konuştu: 'Sadri Alışık Tiyatro Oyuncu Ödülleri'ni bu yıl da tek ve ilk yapan (açık yüreklilikle söylemem gerekirse) adayları ve ödülleri birer sarraf titizliğiyle saptayan seçici kurul üyelerinden her birinin marka olmuş kimliklerden, kişiliklerden oluşmuş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu jüri sıradan bir halk jürisi değildir ve konunun uzmanlarından oluşturulmuştur. Ödüllerin dağılımında elbette küçük terazi farklarına rastlanabilir, ama değerlendirmeler hiç kuşkunuz olmasın ki saygın tiyatro sanatını mutlaka özendirici nitelikler taşımaktadır.' Sinema Seçici Kurulu Başkanı Erden Kıral ise, 'Sinemanın en önemli oyuncu yarışması olan Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri için seçici kurulumuz aylar süren titiz çalışmaların sonucunda adayları belirledi. İzlediğimiz filmlerdeki oyunculukların gayet iyi olduğunu düşünüyorum. Kanımca iyi bir oyuncu ilham veren oyunculuk sergiler. Bu yıl, bizi derinden etkileyen, anlatılan hikayenin veya kendi hikayelerimizin içine çeken oyunculara takdir borçluyuz' dedi. 19.SADRİ ALIŞIK TİYATRO VE SİNEMA OYUNCU ÖDÜLLERİ ADAYLARI 2013-2014 SADRİ ALIŞIK SİNEMA ÖDÜLLERİ ADAYLARI SİNEMA SEÇİCİ KURUL ERDEN KIRAL (Jüri Başkanı), Çolpan İlhan, Burak Göral, Fehmi Yaşar, Prof. Dr. Bülent Vardar, Zuhal Olcay, Mehmet Aslantuğ. Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Adayları Demet Evgar / SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ Nevra Serezli / SENİN HİKAYEN Sumru Yavrucuk / TAMAM MIYIZ? Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu Adayları Tansu Biçer / KÜF Nadir Sarıbacak / YOZGAT BLUES Serkan Keskin / YABANCI Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Adayları Sanem Öge / ŞİMDİKİ ZAMAN İpek Türktan Kaynak / KUSURSUZLAR Defne Halman / HAYAT BOYU Ayça Damgacı / YOZGAT BLUES Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu Adayları Serdar Orçin / EVE DÖNÜŞ: SARIKAMIŞ 1915 Ercan Kesal / YOZGAT BLUES Uğur Polat / EVE DÖNÜŞ: SARIKAMIŞ 1915 MÜZİKAL YA DA KOMEDİ DALINDA Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Adayları İpek Bilgin / KARNAVAL Oya Aydoğan / KEDİ ÖZLEDİ Esra Dermancıoğlu / KADIN İŞİ Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu Adayları Rasim Öztekin / DÜĞÜN DERNEK Salih Kalyon / EYVAH EYVAH 3 Onur Ünsal / ERKEK TARAFI TESTOSTERON Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Adayları Tülin Özen / KARNAVAL Filiz Ahmet / KADIN İŞİ Ezgi Mola / PATRON MUTLU SON İSTİYOR Algı Eke / KEDİ ÖZLEDİ Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu Adayları Tolga Çevik / PATRON MUTLU SON İSTİYOR Ahmet Kural / DÜĞÜN DERNEK Murat Cemcir / DÜĞÜN DERNEK ÖZEL ÖDÜLLER AYHAN IŞIK ÖZEL ÖDÜLÜ Ali Atay / SEN AYDINLATISIN GECEYİ EKREM BORA UMUT VEREN OYUNCU ÖDÜLÜ Aras Bulut İynemli / TAMAM MIYIZ? JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ Melik Saraçoğlu / GÖZÜMÜN NURU ONUR ÖDÜLÜ Şerif Gören Kartal Tibet 2013-2014 SADRİ ALIŞIK TİYATRO ÖDÜLLERİ ADAYLARI TİYATRO SEÇİCİ KURUL Üstün Akmen (Jüri Başkanı), Cem Duygulu, Dilek Yorulmaz, Eser Rüzgâr, Hami Çağdaş, Mehmet Çiftçi, Osman Şengezer, Refika Sezik, Rengin Uz, Sevil Özdemir, Tijen Savaşkan, Vecdi Sayar, Yaşar İlksavaş. YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU ADAYLARI Suzan Acun - 'Ders' Tiyatro Fora Tilbe Saran - 'Savaş' Tiyatro Pürtelaş Zerrin Tekindor - 'Kim Korkar Hain Kurttan' Oyun Atölyesi YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU ADAYLARI Enis Arıkan - 'Garaj' Tiyatro Craft Göktay Tosun - 'Örümcek Kadının Öpücüğü' Tiyatro Hal Tardu Flordun - 'Kim Korkar Hain Kurttan' Oyun Atölyesi YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU ADAYLARI Defne Halman - 'Katil Joe' Tiyatro İn Evrim Doğan - 'Şapkalı O..... Çocuğu' İkincikat Öykü Karayel - 'Katil Joe' Tiyatro İn YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU ADAYLARI Berkay Ateş - 'Yirmi Beş' D22 Okan Urun - 'İz' Galata Perform Taner Ölmez - 'Katil Joe' Tiyatro İn KOMEDİ, MÜZİKLİ OYUN VE MÜZİKAL DALINDA YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU ADAYLARI Ebru Saçar - 'Ya Başaramazsak' Tiyatro Seyirlik Günay Karacaoğlu - 'Şenlikli Limonata' Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu Özge Özder - 'Müziksiz Evin Konukları' Tiyatro Kare YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU ADAYLARI Levent Ünsal - 'Arsız Davet' ve 'Cyrano De Bergerac' Tiyatro Ak'la Kara Mehmet Ali Kaptanlar - 'Cimri' İstanbul Devlet Tiyatrosu Musa Uzunlar - 'Yaşamak Denilen Bu Zahmetli İş' İstanbul Devlet Tiyatrosu YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU ADAYLARI Ayşe Selen 'Sezonun Kabusu' Tiyatrotem Esra Akbaş - 'Huysuz' Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu Zeynep Erkekli - 'Cimri' İstanbul Devlet Tiyatrosu YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU ADAYLARI Edip Tepeli - 'Küskün Müzikal' Emek Sahnesi Emrah Eren - 'Sokak Kızı İrma' Bakırköy Belediye Tiyatrosu Haki Biçici - 'Huysuz' Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu ÖZEL ÖDÜLLER ANADOLU EFES ÖZEL ÖDÜLÜ Tiyatro Adam 'Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı SEÇİCİ KURUL UMUT VEREN OYUNCU ÖDÜLÜ Ecem Uzun - 'Savaş' Tiyatro Pürtelaş SEÇİCİ KURUL ÖZEL ÖDÜLÜ Tiyatro Gerçek - 'Savunma (Hakan Gerçek) SEÇİCİ KURUL KOMEDİ YA DA MÜZİKAL ÖZEL ÖDÜLÜ Talimhane Tiyatrosu - 'Seni Seviyorum, Mükemmelsin, Şimdi Değiş' ONUR ÖDÜLÜ Ali Poyrazoğlu 100 YILLIK EMEK ÖDÜLÜ İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları CNN Türk
Çiçek: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Teşekkürlerimi Sunuyorum"
Çiçek, makamını geçici olarak Mehmet Emin Yurdakul Ortaokulu 6. sınıf öğrencisi Ayşe Kurt'a bıraktı.Çiçek, makamında kendisini ziyaret eden çocuklara, 23 Nisan'ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmasının tarihini anlattı. Çiçek, 'Bugün hem sizin hem bizim bayramımız. Sadece sizin değil tüm dünya çocuklarının da bir manada bayramıdır' dedi. 'GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM' Meclis Başkanlığı makamına oturan Ayşe Kurt isimli öğrenci, 'Gurur ve heyecan var. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açan bugünü biz çocuklara armağan eden ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e teşekkürlerimi sunuyorum. Ne kadar teşekkür etsek az gelir. Bugünün ve geleceğin büyüklerinin ülkemizdeki ve dünyadaki tüm çocukların, büyüklerin 23 Nisan ulusal egemenli ve çocuk bayramını kutluyor güzel bir bayram geçirmenizi diliyorum' diye konuştu. '18 YAŞINA KADAR OY KULLANAMIYORUZ SİYASETE DE KARIŞAMAYIZ' Meclis Başkanlığı makamına oturan Ayşe Kurt isimli öğrenci, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularından ziyade, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin olan sorularını kabul etti. Ayşe Kurt, Meclis'teki kavgalara ilişkin bir soruya, 'Ben çocuğum. 23 Nisan ile ilgili sorun. milletvekillerini biz seçtik. Bizim seçimimiz. 18 yaşına kadar oy kullanamıyoruz. Dolayısıyla siyasete de karışamayız' diye yanıt verdi. 'TEMENNİ EDERİZ EN KISA ZAMANDA BİR KADIN MECLİS BAŞKANI OLUR' Çiçek, 'Ben 25. Meclis başkanıyım. Hiç kadın meclis başkanı olmadı. Temenni ederiz en kısa zamanda bir kadın meclis başkanı olur. Böylece bir eksikliği gidermiş oluruz. Sen bu anlamda bir mesaj veriyorsun' dedi. ÇİÇEK, 'CENGE GİDERKEN' İSİMLİ ŞİİRİ OKUDU Çiçek, Şair Mehmet Emin Yurdakul'un 'Cenge Giderken' isimli şiirinin 'Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur' mısralarını okuyarak çocuklara tarih ve edebiyat hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaları nasihatinde bulundu. Çocukların anlattığı Nasrettin Hoca fıkrası ve Temel fıkrası Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i ve diğer çocukları güldürdü. Fırat KESKİNKILIÇ- Hakime TORUN / ANKARA (DHA)
Rapor Eziyeti: Cinsel Saldırıya Uğrayan Çocuk İntihara Kalkıştı
Sakarya’nın Geyve İlçesi’nde 2008 yılında, komşusu 55 yaşındaki Muhammer Ü.’nün cinsel istismarına uğradığı iddia edilen, o dönem 13 yaşındaki B.A.’ın ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin verilen çelişkili raporlarla ilgili, Adli Tıp Genel Kurulu’nun 3 yıldır görüş bildirmemesi tepkilere neden oldu. Bu nedenle sanık tahliye olurken, küçük kız ise bileklerini keserek ve hap içerek intihara kalkıştı.Sakarya 2′nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Çocuğun cinsel istismarı’ iddiasıyla açılan ve 6 yıldır süren davaya konu olay 2008 yılında Geyve İlçesi’nde meydana geldi. B.A.’ya komşusu 55 yaşındaki Muhammer Ü., iddiaya göre ‘Sana dondurma vereceğim’ diye çağırarak cinsel istismarda bulundu. Küçük kızın olayı ailesine anlatması ve onların da polise bildirmesi üzerine Muammer Ü. tutuklandı ve hakkında dava açıldı. Ekonomik durumu bozuk olan aile avukat tutamayınca Sakarya Barosu aileye avukat verdi. ADLİ TIP’TAN ÇELİŞKİLİ RAPORLAR Mahkemenin taalebi üzerine, Sakarya Adli Tıp Kurumu tarafından küçük kıza ‘ruh sağlığının bozulmadığı’ yönünde rapor verildi. Ancak bu rapora itiraz edilince, mahkeme bu kez küçük kızla ilgili Adli Tıp 6′ncı İhtisas Dairesi’nden rapor istedi. Adli Tıp 6′ncı ihtisas Dairesi’nin 2009 yılında ‘Ruh sağlığı bozulmuştur’ diye verdiği rapora bu kez sanık yakınları itiraz etti. Sakarya 2′nci Ağır Ceza Mahkemesi bu kez, olayın üzerinden 3 yıl geçtikten sonra mağduru 23 Mayıs 2011 tarihinde kontrol için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevk etti. GENEL KURUL 3 YILDIR GÖRÜŞ BİLDİRMEDİ Buradan da ‘Ruh sağlığı bozulmuştur’ yönünde verilen rapora, sanık yakınları yine itiraz edince, dosya mahkeme tarafından aynı yıl Adli Tıp Genel Kurulu’na gönderildi. Yaklaşık 3 yıldır dosyayla ilgili Adli Tıp Genel Kurulu görüş bildirmeyince, Sakarya’daki dava da karara çıkmadı. Bu süre içerisinde yaklaşık 40′un üzerinde yapılan duruşmada sanık Muharrem Ü. 2011 yılında tahliye edilirken, tecavüze uğrayan B.A. ise hap içerek ve jiletle bileklerini keserek 3 kez intihara kalkıştı. Davanın dün yapılan duruşması da, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan istenen raporun beklenmesi için ertelendi. KADIN PLATFORMU’NDAN TEPKİ Davanın görüldüğü Sakarya Adliyesi önünde toplanan Sakarya Kadın Platformu üyeleri, davada yaşanan süreçle ilgili protesto gösterisi yaptı. Adliye bahçesinde bir araya gelen yaklaşık 15 kişilik grup, ellerindeki pankart ve attıkları sloganlarla son yıllarda artan ve kamu vicdanını yaralayan cinsel istismar davaları ve kadın cinayetlerine tepki gösterdi. DHA
Mülteci Kampında Fuhuş İddiası!
Taraf yazarı Amberin Zaman, Suriyeli mültecilerle ilgili bir ses kaydını köşesinden yayınladı. Bunlardan birinin anlattıkları durumunun vehametini ortaya koyuyor. 22 yaşındaki Suriyeli kadın 20 gün boyunca yetkili kişi de dahil çok sayıda kişiyle ilişkiye girmeye zorlanmış. İşte Amberin Zaman'ın köşe yazısı Uzun zamandır mülteci kamplarında bizzat askerî ve sivil görevlilerin oluşturduğu fuhuş çetelerinin de bulunduğu yoğun olarak iddia ediliyor. Mültecilerle çalışan güvenilir bir STK’nın Taraf’la paylaştığı Suriyeli kadın mültecinin ses kaydında tarif ettikleri eğer doğruysa bu iddiaları somut hâle getiriyor. Adının ve bulunduğu kampın yerinin açıklanmaması koşuyla 22 yaşında üç çocuk annesi Suriyeli kadın mülteci geçen ay yaşadıklarını kaynağımıza şu ifadelerle anlatıyor: “Konteynır kentte eşimle birlikte yaşıyorduk. Benden yaşça büyük olan ve güvendiğim Suriyeli bir bayanla birlikte evlere temizlikçi olarak gidiyordum. Bir gün temizlik yapmak için dışarı çıktığımızda o kadın beni bir tarlaya götürdü. Buraya niye geldik diye sorduğumda Suriyeli bayan birden üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya, yani soyunmaya başladı. Çok korktum. O esnada bir jandarma aracı yanımızda durdu içinden inen bir adam burada ne yaptığımızı sordu ve ben ağlamaya başladım. Adam diğerlerine gitmelerini söylerken beni yanına çağırdı. Kimliğimi elimden alarak bana, gözlerimin ne kadar güzel olduğunu, bana vurulduğunu söylemeye başladı. 20 GÜN BOYUNCA... Daha sonra bana, kimliğine el koydum, eğer şikâyet edersem veya birine söylersem benim kadın ticareti yaptığımı ve kendimi pazarladığımı söyleyeceğini, bunlardan sonra hapishaneye veya Suriye’ye gönderileceğimi söyleyerek beni tehdit etti. Daha sonra kimliği alabilmem için ertesi gün kamptan çıktıktan sonra 200 metre ilerde bir aracın beni bekleyeceğini, oraya gitmezsem tehditlerini yerine getireceğini söyledi. Korkumdan kimseye söyleyemedim. Ertesi gün dediklerini yapıtım. 200 metre ilerledikten sonra beni bekleyen araca bindim. Araçta adını ‘Ci’ diye hatırladığım ama yüzünü bildiğim jandarma komutanı ile Nizip’te bir eve gittik. Orada bana zorla sahip oldu. Bana esrar içirdi. Bunu eşime de içirmemi istedi. Bani daha sonra tekrar gelmem ve arkadaşları ile birlikte olmam için tehdit etti. Eşimden korktuğum için konuşamadım. Eşim durumumu her sorduğunda hasta olduğumu bu yüzden böyle olduğumu söyledim. Psikolojik sorunlar yaşamaya başladım. İntihar girişiminde bulundum. 20 gün boyunca her gün gitmek [fuhuş yapmak] zorunda kaldım En son dayanamayıp şikâyet ettim ama kimse hiçbir şey yapmadı Her şeyi yetkililere anlatmama rağmen yardımcı olunmadı. Beni başka bir kampa gönderdiler.” KADIN MÜLTECİLER PAZARLANIYOR Basınla konuşmayı ret eden kadınla yüz yüze görüşemediğimiz için ses kaydının kendisine ait olduğunu teyit etme imkânımız olmadı. Ancak benzer iddialar Gaziantep’te çalışan Suriyeli kadın aktivist Raja Altalli tarafından da dillendiriliyor. “Fuhuş olduğunu biliyoruz. Son olarak Kilis’te bir zihinsel özürlü Suriyeli kadın mültecinin pazarlandığını duyduk. Ama son derece hassas konular olduğu için kimse konuşmak istemiyor.” Bu arada kampta çalışan vicdan sahibi görevliler dolaylı yollardan ihbarda bulunuyorlar. Taraf’ın ulaştığı bir ihbar mektubunda şu satırlar yer alıyor: “12 yaşında kız satan (çocuk gelin adıyla) çetelere ne demeli? Esat zalim. Ya bunlara ne ad konulmalı, yeter yeter. Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var. Hadi dua edelim. Buğz edelim. Tanıdığımız etkin ve yetkin dost -arkadaş ve siyasileri şuurlandıralım.” MAZLUMDER’e konuşan Batman Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi Av. Seçil Erpolat ise, Batman’da da komisyoncular aracılığıyla küçük yaştaki Suriyeli kızların imam nikâhıyla yapılan ve ticarete dönüşen evlilikler yapılarak istismar edildiğini belirtiyor ve karşılaştıkları adli vakalardan ve duyumlardan elde ettikleri bilgileri şöyle anlatıyor: “Bölgede komisyoncular aracılığıyla para karşılığı çocukların evlendirilmesinin çok yaygın olduğunu biliyoruz. Özellikle çocukların başlık parası adı altında belirli bir ücret karşılığında evlendirilmesi durumu çok sık yaşanmaktadır. Bu olaya Suriye ve Türkiye arasında bazı komisyoncular aracılık ediyorlar. Fotoğrafları gösterilerek kadınlar alıcılara seçtiriliyor. Genç kadınlar ya da aileleri daha iyi yaşam vaadi, az bir miktar para ya da altın vaadiyle kandırılıyor. Maalesef daha çok 15-18 yaş arası çocuklar tercih ediliyor. Ancak bu yaş 25 yaşa kadar yükselebilmekte. Çocuk yaştaki kızlar çoğu zaman evlilik amacıyla gönderildiklerini bilmeksizin, Türkiye’de yaşama vaadiyle gelmekte, yaşça çok büyük erkeklerle ailenin aldığı başlık parası karşılığı evlenmek zorunda kalmakta. Bu çocuklarla ve genç kadınlarla çoğunlukla ikinci eş olarak yapılan bu gayrı resmî evliliklerde, genç kadın, hem erkek hem diğer eş tarafından köle gibi kullanılmakta. Bildiğimiz bir olayda, Nusaybin’de bir benzinlikte kadınların fotoğraflarından oluşan bir katalogdan seçtirilerek ikinci eş olarak bin ya da iki bin TL başlık parası karşılığı evlendirilen bir Suriyeli sığınmacı kadın, hem erkekten hem de ilk eşten gördüğü şiddet nedeniyle evden kaçarak bir kişinin evine sığınıyor. Daha sonra resmî kurumlar aracılığıyla önce Hatay’a, daha sonra Ankara’daki bir sığınma evine gönderiliyor. Bir diğer vakada ise 16 yaşındaki Suriyeli bir kız çocuğu 60 yaşlarındaki evli bir erkek tarafından 10 bin TL karşılığı satın alınıyor. Kız çocuğu getirildiği GAP mahallesindeki yaşlı adamın evine girmemek için direniyor ve elinden kurtularak kaçıyor. Mahalleli durumu karakola haber veriyor ve kız çocuğu emniyet görevlilerince götürülüyor.”Vatan
Erdoğan: 'Belli ki CHP de Artık Haşhaş Almaya Başladı'
Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu’nun Genel Kurul'unda 'Bazı müjdeleri burada açıklamanın daha uygun olacağına karar verdim' diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ardından AK Parti'nin grup toplantısında konuştu.İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:BURADAN MÜJDELERİ VERİYORUMDün sabah Afganistan’da bir bombalı saldırı neticesinde hayatını kaybeden üç vatandaşımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyor, yakınlarımızın milletimizin başı sağ olsun diyorum. yaralanan vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum. Gerek şirketlerimiz gerek çalışanlarımız askerlerimiz Afganistan’da sadece ama sadece barışı tesis etmek için orada bulunuyorlar. Yapılan saldırının ciddiyetle soruşturulmasının ve önlemlerinin alınmasının takipçisi olacağız.Pazar günü yani 1 Haziran’da 14 yerleşim biriminde seçimler gerçekleştirildi. Bu 14 birimden 13’nde seçimler yenilendi. Bir tanesinde de ilk kez seçim yapıldı. Kuşkusuz bu 14 yerleşim birimi içerisinde önemli merkezler Ağrı ve Yalova illerimizdi. Ağrı’da daha önce BDP’nin kazandığı görülüyordu, seçimin yenilenmesi kararı alındı. Pazar günkü seçimde BDP adayı kazandı. Yalova’da ise bizim AK Parti olarak itirazımız vardı. Tabi yapılan ittifak neticesinde Yalova’da da seçimi CHP adayı az bir farkla kazandı. 14 yerleşim birimi üzerinden bakıldığında 5 merkezde AK Parti, CHP 3 merkezde, MHP 3, BDP 2, Saadet Partisi bir yerde kazandı.'MHP VARLIĞINI İNKAR ETTİ'AK Parti yüzde 43,5 oy almıştı, 1 Haziran itibariyle de yüzde 45,5 oldu. Yani 30 Mart seçimlerine göre 13 yerleşim biriminde oy oranımız 2,5 puan artış gösterdi. CHP’nin oyu bir puan, BDP’nin 2,3 puan arttı. MHP’nin oyları 1,9 puan düştü. Oy oranlarındaki değişime baktığımızda, Yalova ve Ağrı’da AK Parti’ye karşı ittifakların yapıldığı net olarak görülüyor. Bunlara rağmen oy oranının AK Parti’ye yetişemediğini görüyoruz. 30 Mart’ta CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 43 olmuştu, AK Parti’nin ise yüzde 45,5 olarak gerçekleşmişti. 30 Mart’ta bu 13 merkezde, CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 33, AK Parti’nin yüzde 43’tü.Biz Ağrı ve Yalova’daki sonucu analiz ettik ediyoruz. Ancak bu mikro düzeydeki seçimin hem CHP hem MHP için çok önemli yeni dersler verdiğini ama her iki partinin de ibretlik dersler almasını özellikle tavsiye ederiz, bunu fark etmediklerini de görüyoruz. MHP bir kez daha varlığını siyasetini inkar etti. 1 Haziran seçimlerinde MHP’nin esamesi okunmadı. MHP 1 Haziran’da vazifesini benimsemiş halde kimliğini CHP’ye teslim etmiş oldu. CHP sadece Yalova üzerinden kendisi için başarı tablosu çıkartmaya çalışırken bugün de genel manzarayı görmekten kaçınıyor.Doğu’da BDP karşısında AK Parti’den başka parti var mı? Yok. AK Parti’nin karşısında da BDP’den başka parti yok. CHP siyaseti 780 bin kilometrekarede yapmıyor, MHP de yapmıyor. Kendileri için uygun vilayetler, uygun ilçeler aramak suretiyle siyaseti böyle sürdürmek istiyorlar. Bunun adı demokratik bir mücadeleyi ülkeye yaymak değildir, ya ben burada yapabilirim, başka yerde buna gücüm yetiyor, vaka budur.Türkiye’nin her tarafında AK Parti var. buna karşılık MHP ve CHP’nin toplam oyları bile AK Parti’ye yetişemiyor. 1 Haziran seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir sonuç olacaksa, ortaya çıkan sonuç çatının bir kez daha uçtuğudur çöktüğüdür.Bakınız 30 Mart seçimleri de 1 Haziran seçimleri de MHP tabanında, etraflı şekilde bir değerlendirmeye tabii tutulmalı. MHP artık kendi varlığını kendi kimliğini inkar eden bir partiye dönüştürülmüştür. MHP’yi adeta bir vagon partiye dönüştürmüştür. 2012 halk oylamasında, terör örgütleriyle aynı safta yer almayı seçmiştir. 2011 seçimlerinde ağır bir hezimet daha yaşamıştır. MHP pensilvanya’nın kuklası haline getirilmiştir. Bu yapılanı MHP seçmenine ben haksızlık olarak görüyorum. MHP seçmeni gönül verdikleri partinin kimlerin yedeği haline getirildiğini görmelidir diye düşünüyorum. MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime hatırlatmak isterim, CHP içinde sadece bir kanat yok, Suriye’nin eli kanlı rejimine destek veren bir CHP var, mezhep farklılıklarını körüklemek için tahriki yapan CHP var. öbür tarafta kalkıp şöyle Suriye’nin batısına doğru gittikçe Türkmen kardeşlerimiz var. bunların yanında yer alan AK Parti iktidarı var, onların karşısında yer alan CHP anlayışı var. Ey MHP sen de mi yoksa Türkmen kardeşlerimin yanında yer alıyorsun?Gezi olaylarında başı çeken polis asker katilinin sırtını sıvazlayan bir CHP var. Hakkari’de türk bayraklarını sallayamayan, Ankara’da bozkurt işareti yapan her türlü renge bürünebilen bir CHP var. Bir MHP’li nasıl olur da İstanbul’da duvarlara “Zülüm 1453’te başladı” diyen bir zihniyetin yanında yer alabilir? Ankara’da Türk bayrağını yakan bir zihniyetin yanında durabilir?'GEZİ'NİN YIL DÖNÜMÜNDE YİNE CHP VARDI'Gezi olaylarının yıl dönümünde yine CHP vardı, milletvekilleri vardı, ellerinden gelen her türlü oyunu oynadılar. CHP il ilçe başkanlıkları cumartesi günü, çeşitli illerde lojistik merkez görevi yaptılar. Gençleri sokağa çıkartmak için, sokakta polisle çatışmaya girmek için çağrı yaptılar. CHP ve o marjinal terör örgütlerinin çağrısına rağmen karanlık senaryo devreye sokulamadı. Polisimizin dik duruşu sayesinde geldikleri gibi gittiler. Bundan önceki gezi’de onlara destek veren sermaye vardı. Onlardan da destek gelmeyince şimdi çırılçıplak ortada kaldılar. İstanbul’un lüks kafelerinde isyan çağrısı yapanlar cumartesi günü avuçlarını yaladılar.Bir tane o CNN’nin dalvakuğu oralarda bir şeyler yapmaya çalışıyor. CNN International yerlisi, geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı. Niye? Ülkemi karıştırmak için. Şimdi de suçüstü yakalandı. Bunların böyle hani özgür tarafsız bağımsız basın diye bir şeyleri yok. Bunlar görevli görevli, bunlar adeta ajan görevi icra ediyorlar.CNN INTERNATIONAL MUHABİRİ GÖZALTINA ALINDI“AVUÇLARINI YALADILAR”Pensilvanya’dan kaos çıkması için avuçlarını ovuşturanlar gazetelerini TV’lerini Twitter’daki maskeli korkaklarını görevlendirenler de onlar da avuçlarını yaladılar. Gezi olaylarının yıl dönümünde, nefret dilini faşizmin İslamafobinin dilini kullananlar avucunu yaladılar. Biz bunları konuşunda, bu başbakan çok gerilimci. Sokakta polisime kurşun sıkacak, polisimi yakacak. Bir tanesi hayati tehlike içinde. Bunu konuşmayacaklar ama farklı bir şey olduğu zaman polis şamar oğlanı, öldür vur yarala. Bunun için her yol meşru. Polisin savunma hakkı bile yok. Böyle bir şey olabilir mi?“BİR GRUP TOPLANTIMIZDA BUNLARI YAYINLAMAK İSTİYORUM”Geçenlerde bu ne sabırdır dedim diye, beyefendiler rahatsız olmuş. Niye rahatsız oluyorsun? Sen bunu git de ABD’de yap bakalım. Git İngiltere’de İspanya’da yap bakalım. Sizlere de şöyle özellikle bazı çekimleri göstermek istiyorum. Bunları bir göreceksiniz nerede ne nasıl yapılıyor görmek lazım. Sürekli olarak bizim güvenlik güçlerimizi bu işlerde tahrik unsuru olarak hedef haline getirenler dünyada neyin nasıl yapıldığını görmeleri lazım. Onun için herhalde bir grup toplantımızda da buradan bunları özellikle yayınlamak istiyorum.“HEDEFİN NE OLDUĞUNU BİZLER DE AZİZ MİLLETİMİZ DE GÖRDÜK”Cumartesi günü beklenenin gerçekleşmeyeceği, isyan ve çatışma çağrılarının karşılık bulamayacağı zaten çok net biçimde görülüyordu. Bir yıl önce Ak Parti’ye, milletin iktidarına karşı o malum çevreler ellerindeki imkanları seferber etmişlerdi. Hatırlayın her yerden taarruz ettiler medya sosyal medya yazarlar, sözüm ona aydınlar, sözüm ona sanatçılar taarruz ettiler. Bu taarruzun içerisinde hepsi yer aldılar. İş dünyası, iş veren örgütleri yer aldılar. Başta CHP olmak üzere, milletten umudunu kesmiş siyasi partiler bu taarruzun içinde yer aldılar. Bu şiddet ve Vandalizm gösterileri dünyaya çevre protestosu gibi sunuluyordu. Hedefin ne olduğunu bizler de aziz milletimiz de gördük.Bir tane sanatçı müsveddesi şunu söylüyordu “hala bunun ağaç meselesi olmadığını anlamadınız mı”“DUVARLARA YAZDIKLARI YAZILAR UNUTULAMAZ”Camiye girerek orada her türlü, bizim cami adabımızın aksine, orada her türlü bira şişelerine varıncaya kadar, ayakkabılarıyla camiye girenleri nasipsiz olarak savunanlar var. hemen ilerisinde dozerle yaya kaldırımlarını söktüler. Biraz ileri gittiler başbakanlık ofisimizi yakma girişiminde bulundular. Duvarlara yazdıkları yazılar unutulamaz. Onlar tamamıyla küfürname. Kendi kişiliklerini ortaya koydular.Başbakan bunları savunsun, başbakan gerilimci. Bunları söylemeyecek miyiz? Bunları millete tanıtmayacak mıyız? Yanlarına kar mı kalacak? Öyle bir paralel yargı var ki, bir kapıdan alıyor oradan bırakıyor. Neymiş? Yasalar buna müsait değilmiş. Bütün bunları bu şekilde uygularsanız o zaman tabi ki bunlarla mücadele zorlaşır.Anadolu ve Trakya’nın iktidarda olmasını hazmedemeyenler sokağı kullanarak kendilerine göre darbe gerçekleştirmek istiyorlar.“SADECE SANDIKTIR…”Adama sorarlar demokrasi sandık değilse ne? Bunu bana anlat derler. Ha o zaman şurada gidersin. Dağda eli silahlı olanlarla mezrayı basarsın, dersin ki bak her ne kadar sandık önüne getiriliyorsa da bilesiniz ki sadece sandık değildir bak silahımız ensemizdedir. Buna mı evet diyeceğiz? Sadece sandık değil diyenlerin dediği budur. Sadece sandıktır, halkın iradesini birileri ipotek alma girişimine girmesin.“KAN VARSA SİZİN OLDUĞUNUZ YERDE VAR”Şu anda bakıyorsunuz Ağrı’da belediye başkanı seçilen kişi “devlet terörü” diyor. Ağrı’da devlet terörü estirilmiş. Şu ifadeye bak ya. Bir milletvekili olarak bu ülkede devlet teröründen bahseden bir insan önce aynaya bakmalı. Sen bir defa terörün desteğiyle belediye başkanı seçilen birisisin. Kan varsa sizin olduğunuz yerde var.  Bak Diyarbakır’da ağlayan annelerin, belediye başkanlığı önünde oturmalarına tahammül edemediniz.“KÖPÜKLE ORALARI YIKAMA BAHANESİYLE KOVDUNUZ”Bunu neyle izah edeceksiniz? Oradan kaldırdınız. Devamlı TOMA’lardan sıkılan sudan rahatsız oluyordunuz. Orada sizler köpükle oraları yıkama bahanesiyle kovdunuz. Orta refüje soktular, yol düzenlemesi yapacaklarmış. Tehdide başladılar. Dediler ki çocukları halledeceğiz, bize bu kadar müsaade. AK Parti olarak bunun takipçisi olmaya mecburuz.Hadi bakalım, şu anda da bu çocukları getirip anne babalarına teslim etmeniz lazım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz.“PİKNİĞE GÖTÜRÜYORUZ DİYEREK DAĞA GÖTÜRÜYORSUN”Dedim ya B planı C planı devreye girecektir. Şu anda Hür Demokrat Partili milletvekillerinin bu işin yakın takipçisi olarak bu süreci kendilerinin çözme sorumluluğu var. Bizim çözüm yolumuz farklı olacak. Bir tarafta çözüm süreci diyeceksin sonra engellemenin mücadelesini vereceksin. Bir tarafta barış barış barış diyeceksin. Biz olmazsak kan olur burada, lafa bak ya. Barış barış diyorsun yavruları analarından alıp pikniğe götürüyoruz diyerek dağa götürüyorsun. Bu nasıl barış? Bazıları taciz bu nasıl barış? On binlerce insanın katili sizsiniz, bu terör örgütü. Bunları görmeyecek miyiz? Sürekli aşağıladıkları tepeden baktıkları köylülerin insafı ve vicdanı olanların ülkeyi yönetmesinden rahatsız oldular. Bir şekilde buna son vermek istiyorlardı. Sokak eylemleriyle başarabileceklerini zannettiler.Sermayeleriyle kontrol ettikleri hatta birer kuklaya çevirdikleri marjinal sol örgütleri sokağa dökerek başarabileceklerini zannettiler.“BAK SİZİN BU YAPAMADIKLARINIZI AK PARTİ YAPTI”İşte o günlerde bizler de meydanlara çıktık. Beş şehrimize milli irade mitingleri yaptık. Halk akın akın meydanlara koştu. Zaman zaman bunların yazarları yorumcuları şöyle söylüyorlardı “Taksim meydanına iki milyon insan geldi” ya bunlar saymayı bilmiyor ya bunlar Taksim meydanına ne kadar insan alınabilir bunu bilmiyor. Debreli hikayesini de bilmiyorlar tabi. Sürekli olarak atıyorlar. Tabi bunların Yenikapı’yı niye kabullenmedikleri, niye gelmedikleri ortaya çıkıyor veya Küçükyalı Maltepe’deki meydana niye gelmedikleri ortaya çıkıyor. Çünkü oraya geldiklerinde o zaman her şey meydana çıkacak. Bunlar bir şeyi hala öğrenemediler. Elinizde sopayla molotofla değil nefret söylemiyle değil büyük bir sabırla meydanlara gelin. Bak sizin bu yapamadıklarınızı AK Parti yaptı. AK Partili seçmenin elinde ne Molotof ne sopa vardı.“CHP MEDYASI HER GÜN YALAN HABERLERLE GENÇLERİ TAHRİK EDİYOR”Yakın tarihten şu hadiseyi hatırlatmak istiyorum. 1960 yılı Nisan ayı. İstanbul ve Ankara’da üniversite öğrencileri gösteriler yapıyorlar. CHP tıpkı bugün olduğu gibi tahrik ediyor. CHP medyası her gün yalan haberlerle gençleri tahrik ediyor. Yüzlerce öğrencinin öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirdiği iddiası CHP tarafından dillendiriliyor. Merhum Necip Fazıl Adnan Menderes’i ziyaret ediyor. Necip Fazıl, Menderes’e gerekli tedbirleri almasını tavsiye ediyor. Merhum Menderes ise mevcut tavrını sürdürmeyi tercih ediyor.“BU TEHDİDE SESSİZ KALMADIK”Biz geçen yıl gezi olaylarıyla bir darbe senaryosu devreye alındığında Menderes gibi üzerimize gelen bu tehdide sessiz kalmadık. Mısır’da yaşananların, Ukrayna’da yaşananların Türkiye’de yaşanmasına izin vermedik. Sokakları vandallara milli iradeyi de CHP’ye teslim etmeden bu ihtilal aşıklarının geldikleri gibi gitmelerini sağladık.“BU FEZLEKELER YOK EDİLMEK İSTENDİ”Sokak eylemleriyle ihtilal yapamayanlar, 17 ve 25 Aralık’ta bir başka darbe senaryosunu uygulamaya koydular. Orada da dik durduk taviz vermedik. Daha önce de ifade ettim darbe girişimleri için fezlekede, bunu inkar ediyor paralel yapının paralel yayın organları. Dönemin başbakanı ifadeleri geçiyor. Tam ifade şu “suç işlemek için oluşturulan örgütün lideri dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan” aynı şekilde bakanlarımızdan da örgüt üyesi olarak bahsediliyor. Bu fezlekeler yok edilmek istendi. Silinmiş dosyalar kurtarıldı. Bu fezleke büyük oranda ortaya çıkarıldı.“ŞU ANDA İNLERİNE GİRDİK”Şimdi paralel medya, başına gelecekleri önceden bildikleri için, rezilliğin farkında olmak için bunların düzmece olduğu için kampanya başlattı. Hiç boşuna uğraşmasınlar. Ortaya çok vahim belgeler deliller çıkıyor. Yaptıklarının hesabını vermeye başlayacaklar. İnlerine gireceğiz demiştik. Şu anda inlerine girdik. Bütün pisliklerini ortaya döküyoruz. Kaçıp saklandıkları inlerinden de sorumluları çıkaracak adalete teslim edeceğiz. Bu ülkede artık hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak.Dün dört CHP’li milletvekili basın toplantısı düzenlediler. Son derece ilginç. CHP, MHP ile birlikte Pensilvanya’nın siyasi taşeronluğu üstlenmişti. Pensilvanya tapeleri yaptığı montajları servis edecek, yargı ve emniyetteki maşalarıyla hükümeti devirecekti, MHP ve CHP buna destek verecek. AK Parti gidince CHP MHP iktidara oturacaklardı. Pensilvanya kapı kapı dolaşarak CHP’ye MHP’ye BDP’ye oy istediler. Ama en çok CHP’ye çalıştılar. CHP genel müdürü, eline tutuşturulan malzemeyi salladı durdu.“YARGI ÖNÜNDE HESABINI ELBETTE SORACAĞIZ”Zaten dünyada hep söylüyorum ya, bunun kadar yalanı maharetli kullanan ikinci bir kişi bulamazsınız. Ve yalanı kullanırken de yüzü filan kızarmaz ha gülerek bunu söyler. Bunlar hep birlikte tarihi nitelikte bir işbirliği gerçekleştirdiler. Ellerine hiçbir şey geçmedi. 30 Mart’ta millet gereken cevabı verdi. Tabi CHP’de bunun hesabı soruluyor.CHP’de bu sorgulamadan kurtulmak için farklı gündemlere sarılıyor. Kendisini temize çıkartmaya çalışıyor. Kamuoyunda Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırlamışlar. Yeni dostları yol arkadaşları olan Pensilvanya örgütüne en küçük bir eleştiri yok. Bütün sorumluğu hükümete Genelkurmay’a Yargıtay’a yıkma peşindeler. Genelkurmay başkanına hakaret ettiler. CHP de artık haşhaş almaya başlamış. Yeni yol arkadaşlarına çok hızlı uyum sağladılar. Genelkurmay başkanlığımız gerekli açıklamayı yaptı. Dava açacaklarını ifade ettik. Biz de bunun peşini bırakmayacağız. Yargı önünde hesabını elbette soracağız. Ama bir temel ilkeyi hatırlatmak isterim. Biz bu davanın hakimi savcısı da değiliz. Bizden hukuka müdahale etmemizi bekliyorlarsa daha çok beklerler.“BU, TAVŞANA KAÇ DEMEK TAZIYA TUT DEMEK”Pensilvanya ile ilişkilerinin üzerini örtemezler. Bu tavşana kaç demek tazıya tut demek, tazı bunu tutmayacaktır. Bize bunu yutturamazlar. Balyoz davası sanıklarının, sanık yakınlarının duygularını istismar etmekten de CHP vazgeçsin.Geçen hafta grup toplantımızda, Türkiye’nin hangi yapay sorunlarla meşgul edildiğini aktarma fırsatım olmuştu. Yüz yıldır Kürt ve Alevi kardeşlerimizin sorunları Türkiye’yi yavaşlatmak, kalkınmasını, ilerlemesini güçlü bir devlet olmasını engellemek amacıyla kullanıldı. İç huzurumuzu yaralamak adına bu sorunları sıcak tutuldu. Türkiye ne zaman güçlendiyse bu sorunlar gündeme taşındı. Terörle çatışmayla sokak eylemleriyle Türkiye’nin enerjisi bu sorunlar üzerinden heba edildi. Bütün engelleri aşarak tuzakları aşarak bugünlere geldik.“ZOR BİR YIL GERİDE KALDI”Türkiye bir yıl önce Mayıs ayında tarihinin en büyük ekonomik başarılarını konuşuyordu. Ardından Gezi eylemleri başlatıldı, 17, 25 Aralık darbe girişimiyle ağır bir darbe indirmek istediler. Tüm bunları basiretle geride bıraktık. 2013 yılının mayıs ayı gibi 2014 yılının mayıs ayını başarılarla tamamladık. 93 bini aşan İstanbul borsası 60 binlere kadar gerilemişti. Şu anda borsa toparlandı 79 bin seviyesini aştı. MB rezervimiz, geçen Mayıs’ta 135 milyar dolara ulaşmıştı. Şu anda yeniden 131 milyar dolar seviyesine ulaştı. İhracatta Mayıs ayında yine tüm zamanların rekorunu elde ettik. Geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 5,8 oranında arttı ve 13 milyar 412 milyon dolar oldu. Bu cumhuriyet tarihinin rekorudur. Geriye dönük 12 aylık ihracatımız da 156 milyar doları aştı, bu da cumhuriyet tarihimizin en büyük rakamı. Zor bir yıl geride kaldı, eylemler darbe girişimleri geride kaldı.“TÜRKİYE’YE BİR YIL KAYBETTİRDİ”Artık bu ilerlemenin sekteye uğramasına tahammül edemeyiz. Yapay sorunlar üzerinden ağır bedeller ödemesinden müsaade edemeyiz. Gezi olayları 17-25 aralık darbe girişimleri Türkiye’ye bir yıl kaybettirdi. Mesaimizin bir kısmını işte bu huzur ortamını bozmak isteyenlerle mücadeleye sarf etmek zorunda kaldık.“ŞİDDET HİÇBİR MESELENİN ÇÖZÜM ARACI DEĞİL”Bizim 77 milyon olarak gece gündüz çalışıp reformu yapıp, 2023 hedeflerine doğru ilerlemememiz gerekiyor. Bakınız terör de sokak eylemleri de bugüne kadar hiçbir netice alamamıştır, alamaz. Her zaman ifade ediyorum. Şiddet hiçbir meselenin çözüm aracı değil. Şiddet arkasından kandan gözyaşından huzursuzluktan başka bir şey getirmez. Bütün sorunlarımızı hukuk zemininde çözeceğiz. Siyaset hukuk ve demokrasi dışında hiçbir yol sorunlara çözüm üretemez.“5 KADIN TERÖRİSTİ ACIMASIZCA KATLETTİLER”Sizlerin, aziz milletimin, doğu ve güneydoğudaki kardeşlerimizin, annelerinin buraya dikkatlerini çekiyorum. 2010 yılında, beş kadın terörist dağdaki zorbalığa dayanamayarak örgütten kaçma kararı aldı. Diyarbakır kırsalında yakalandılar. Hatırlayın. Bu beş kadını bir mağaraya hapsettiler. Günlerce işkence yaptılar. Ardından acımasızca katlettiler. Cansız bedenlerini bilinmeyen yerlere gömdüler. Anneleri babaları yavrularının öldürüldüğünden habersizdi. Bu katliama şahit olan İranlı kadın bir terörist dayanamadı, anneleri aradı ve katledildiğini duyurdu.“BDP BUNU SORGULAMADI”Terör örgütü ne dedi biliyor musunuz? Kış hazırlıkları sırasında jeneratör gazından zehirlendiler ve öldüler dedi. Bir yıl geçtikten sonra bu kadın teröristler için cenaze töreni düzenlediler. Hale bak. Çünkü karakterleri bu. BDP’nin bazı milletvekilleri, kadın milletvekilleri buna sahip çıktılar. BDP bunu sorgulamadı. Hani barıştan yanayız diyorlar ya. Kadın hakları yanlısı vekilleri bu katliamı sorgulamadılar. Halktan gizlemeye çalıştılar.“ÖLMEYE VE ÖLDÜRMEYE GÖNDERDİLER”2011 yılında Cudi dağındaki, bir mağarada teröristler kıstırılıyor, askerimiz saatlerce dil döküyor. Nihayet teröristler teslim oluyor. Bir tanesine subayımızı soruyor. Annen baban sağ mı? Terörist bilmiyorum diyor. Subayımız kaç yıldır görüşmüyorsun diyor. Terörist beş yıldır diyor. Bunlar üzeri örtülemeyen yüzlerce hikayeden iki tanesi. Buna benzer çok acı yaşandı. Aile trajedisi yaşandı. Ölmeye ve öldürmeye gönderdiler. İşlerine gelmeyince de vahşice katlettiler.“KENDİ ÇOCUKLARINI DA ABD’YE İNGİLTERE’YE GÖNDERİYORLAR”Genç bir çocuğun beş yıl boyunca annesiyle babasıyla görüşmesini engelleyerek kim neyin mücadelesini veriyor? Buradan mı özgürlük barış gelecek? Buradan mı barış mücadelesi verecek? Vicdanın olmadığı yerde özgürlük olur mu? Biz terör örgütünden ne vicdan bekliyoruz ne insaf bekliyoruz ne de acıma duygusu bekliyoruz. Ben BDP’nin HDP’nin vekillerine soruyorum. Sizin çocuğunuz yok mu? İnsafınız vicdanınız yok mu? Kaçıyorlar, dağa götürüyorlar, kendi çocuklarını da ABD’ye İngiltere’ye gönderiyorlar. Fark bu.Benim Kürt kardeşimin bunu bilmesi lazım. Bizim yavrularımız dağlara kaçırılırken şu anda bölücü terör örgütüyle el ele olan HDP’nin işte başındakiler veya milletvekilleri belediye başkanları onların çocukları da ABD’de Avrupa’da değişik yerlerde, eğitim alıyorlar, turistik seyahat yapıyorlar.Ey HDP milletvekilleri siz evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz? 30 yıldır evladının nerede olduğunu, yaşayıp yaşamadığını bilmeyen anne babalar var.“O ANNELER BABALAR ARTIK İSYAN ETMEYE BAŞLADILAR”Ben de geçen akşam bir tanesinin anne babasıyla ninesiyle görüştüm. O da son kaçırılanlardan. Telefonda tabi hüngür hüngür ağlıyor. Dertleştik. Tablo bu. Ve belediyenin önünde de kalkıyorsun saldırıyorsun. Niye? Hadi işte onlar da Kürt, çocuklarını kaçırdınız. Niye rahatsız oluyorsun? Ama gelip Taksim meydanında şurada burada her türlü eylemi molotofla yapıyorsunuz. Can alıyorsunuz, can yakıyorsunuz, silah kullanıyorsunuz. Evladı ölse bile gözyaşı dökemeyen ağıt yakamayan acısını paylaşamayan anne babalar var bugün. Bunlar çocukları almakla kalmıyor, ağıt yakmalarını engelliyorlar. O anneler babalar artık isyan etmeye başladılar.Çocuklarının kaçırılmasına yüreklice isyan ediyorlar. Anneler babalar artık susmuyorlar, kan tüccarına dönüşen terör örgütü karşısında boyunlarını öne eğmiyorlar.İşte şimdi Diyarbakır’da anneler evlatlarına sahip çıkıyor. Demokrasiden barıştan insan haklarından olduğunu savunan HDP göstericilere eziyet ediyor. Çok rahatsız oldular. Gerçek yüzlerinin görünmesinden çok rahatsız oldular. 15 yaşındaki çocukların kaçırılmasını izah edemediler. İnanın rezil oldular.şimdi rezilliklerini bastırmak için de gösteri yapan o kardeşlerimizi dağıtmaya kalkışıyorlar. 30 yıl susturdunuz, artık susturamayacaksınız. Annelerin ağıdını gözyaşını 30 yıl bastırdınız. Artık bastıramayacaksınız. Özgürlük ve barış bağımlılık yapar. Doğu ve güneydoğudaki kardeşim özgürlüğün ve barışın tadına vardı. Terör örgütünün baskısından kurtulan vatandaşlar artık özgürlüğe barışa sahip çıkıyorlar. Bir buçuk yıldır anneler babalar barışın ve özgürlüğün huzurunu yaşıyor. Bakın bizim de hiçbir şekilde şımarıklığa tahammülümüz yok.Yol keserek polisi askeri taşlayarak ülkeye yeni açı yaşatmak isteyenlere asla eyvallah etmeyiz. Çözüm için biz değil elini gövdesini taşın altına koymuş bir iktidarız. Bedeli her ne olursa olsun bu meseleyi çözeceğiz dedik, hamdolsun çok önemli mesafeler kaydettik.BDP HDP dürüstseniz samimiyseniz, siyasi Kürtçülük yapmayan Kürt kardeşlerime, diğerlerine de sesleniyorum. Diyorum ki siz acaba bu yol kesmelere evet diyor musunuz? İnsani midir? Yol kesmek bak ses geldi oradan, tarihimizde eşkıyanın işi olarak bilinir. Şimdi tabi terörist bunu yapıyor. Terörist eşkıyanın çok daha ötesinde. Köyüne gidecek onların da yolu kesiliyor. Ana yolda onların da yolu kesiliyor. Bazıları bakıyorsunuz alıp kaçırılıyor. Paralar isteniyor, haraç isteniyor. Bunlar haraççı. Bu kadar diyor haraç vereceksin. Hale bak. Sanki orada yolları yapan onlar, suyu getiren o. Sanki bütün üniversiteler okullar bunları kuran o. Bu vergilerden bunlar yapılıyor, senin haracında terör estiriliyor.15 yaşında çocukların ana kucağından alınıp dağa götürülmesine, robota döndürülmesine sessiz kalamayız. Bunu HDP çözmeyecekse, şımarıklığın sırtını sıvazlayacaksa bunu bilelim. Bu sorunu çözmek için, anneleriyle kucaklaştırmak için bizim de yöntemlerimiz var. bu çocuk kaçırma eylemlerinin son bulmasını, çocukların geri getirilmesini istiyoruz. Eğer korkuyorlarsa bunu söylesinler, tehdit varsa bunu söylesinler, o yürekli anneler gibi cesaretleri yoksa bunu da söylesinler.Diyarbakır’da 15 yaşındaki çocuğunun peşine düşen annenin karşısına başka anneler çıkartmak zalimliktir. Anneliğin siyaseti yoktur. Sağcılığı solculuğu yoktur. Hiçbir annenin yavrusundan kopmasına tahammülümüz olamaz. Biz çözüm sürecini tüm anneler için babalar için başlattık. Oğlu askerde olan anneler için, oğlu dağa kaçırılmış anneler için başlattık.Tüm annelerin bu sürece yüreklerini koymalarını istiyorum. Bu terör baronlarına kan tüccarlarına itiraz etmelerini istiyorum. Hiçbir anne korkmasın, çekinmesin. Anneler ne kadar bu sürecin içerisinde olursa barış da bu kadar mümkün olacaktır. Ben Diyarbakır’da eylem yapan o yürekli anneleri selamlıyorum. Yavrularına kavuşmaları için çırpınmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz. Çözümün yanında durmaya, inadına demokrasiyi kardeşliği savunmaya devam edeceğiz.TBMM genel kurulunda yoğun bir hafta bizleri bekliyor. Çok önemli tasarı ve teklifleri cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde inşallah çıkartmış olacağız. Bugün grup toplantımız öncesinde çok önemli tasarı ve teklifimizin detaylarını açıkladım. Alt işverenlik yani taşeronluk konusunu yeniden ele alıyoruz. Çok önemli düzenlemeler getiriyoruz. İşçilerimizin hak kayıplarının önüne geçiyoruz. Alt işverenlikte iş sağlığı ve güvenliği, kıdem tazminatı gibi konularda önemli düzenlemeler yapıyoruz. Yer altında çalışan işçilerimiz için haftalık çalışma saatini 36 saat günlük çalışma süresini 6 saat olarak kısıtlıyoruz. Şehit madencilerimizin anne babaları için muhtaçlık şartını da kaldırıyoruz. Soma’da şu anda çalışamayan madencilerimizin ücretleri işveren tarafından ödenecek. Ne alıyorsa, o işletme açılana kadar aynen alacak. Ayrıca çalışamadıkları dönemde işsizlik sigortası fonundan net maaşları kadar biz de ödeme yapacağız. Madenlerde çalışan işçilerimizin emeklilik yaşını da 55’ten 50’ye indiriyoruz. Yıpranma payını değiştiriyoruz. İzinde geçirdikleri süreler tatiller de yıpranmaya dahil edildiğinde erken emekli olmak isteyen madenci kardeşimiz 43 yaşında bile emekli olabilecek.Şu anda AFAD’dan başka yetkili hiçbir birim yoktur. Bunu genelgeyle de valiliklerimize bildirdik. AFAD’da sadece somadaki madencilerimizin ailelerine bunlar olacak. Belki iki belki üç ev düşecek. Belki kiraya verecek. Çocuklarını onunla okutulacak. Bazıları üniversiteleri okumalarını sağlayacağım diyor. Bunlar AFAD’da toplanacak. Ama bu paralelin vakıflarına derneklerine sakın ha, bunlar aldatırlar, bu paralar biliyorsunuz farklı yerlere giderler. Bunlar kara para, bu kara parayı da bazı şirketler vasıtasıyla aklarlar.haberler.com