onedio
Görüş Bildir

IŞİD Haberleri

IŞİD ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. IŞİD ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Kilis'te Hamile Kadın Taşıyan Ambulansta 5 Bomba Bulunmuş!
Suriye sınırındaki Öncüpınar’a, 20 Şubat’ta 26 insanın öldüğü saldırıdan birkaç gün önce gelen ve hamile bir kadını taşıyan ambulansta bomba düzenekleri bulundu; güvenlik önlemleri artırıldı. Suriye’de başlayan iç çatışmalar sonrasında El Kaide bağlantılı IŞİD Örgütü’nün Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’nda eylem yapmayı planladığı ortaya çıktı. Sınır Kapısı’nda 20 Şubat’ta yaşanan patlamadan birkaç gün önce hamile bir kadını Türkiye’ye getiren bir ambulansta bomba düzenekleri ile uzun namlulu silahlar bulundu. Kilis bölgesinde sınırın karşı tarafındaki Essalame Sınır Kapısı ve çevresini kuşatan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı El Kaide’ye bağlı faaliyet gösteren örgütün, Türkiye’ye yönelik sürekli saldırı planladığı yönünde alınan istihbaratlar, Türkiye güvenlik birimlerini harekete geçirdi. Halep’e bağlı Azez ilçesinin kontrolünü elinde bulunduran IŞİD, Esselame Sınır Kapısı’nın güvenliğini elinde bulunduran Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Kuzey Kasırgası Tugayı ile giriştiği çatışma sonrasında Öncüpınar Sınır Kapısı’nda etkin konuma geçti. IŞİD’in son üç hafta içinde arka arkaya bombalı eylem gerçekleştirmeye çalıştığı belirlendi. Yaklaşık 30 bin Suriyeli’nin kaldığı çadır kentin bulunduğu Esselame Sınır Kapası’nda, son olarak 20 Şubat günü yaşanan bombalı araç patlamasında asıl hedefin Türkiye olduğu bilgisine ulaşıldı. Eylemden üç gün önce 17 Şubat’ta yine sınır kapısından Türkiye’ye giren Suriye plakalı bir araçtan şüphelenilmesi üzerine sınır kapısı geçici olarak kapatılmış ve güvenlik kuvvetleri araçta arama gerçekleştirmişti. Son dönemde bombalı araç eylemlerine karşı alarma geçen Türkiye güvenlik kuvvetleri, Kilis Valiliği’nin oluşturduğu güvenlik duvarı çerçevesinde yoğun bir çalışma yaparken, 20 Şubat’ta yaşanan bombalı araç patlamasından önce yine Türkiye’ye yönelik eylem girişimi olduğu öğrenildi. Milliyet’in aldığı bilgiye göre, 26 kişinin yaşamını yitirdiği eylemden birkaç gün önce, içinde hamile hasta bir Suriyeli kadının bulunduğu belirtilen Suriye plakalı bir ambulans, Suriye - Türkiye sınırındaki tampon bölgeye girerek hasta kadını Türk sağlık ekibine teslim etmek istedi. Lastik patlayınca kaçtı Öncüpınar Sınır Kapısı’nın hemen önündeki tampon bölgede yaşanan bu olay anında, Türkiye’den sağlık ekip hastayı almak için Suriye’den gelen ambulansa yanaştığı sırada ambulans, geri manevra yaparken aracın arka lastikleri yol üzerindeki çelik kapana takılarak patladı. Patlamayla birlikte ambulanstan inen genç Suriyeli şoför, araçtan hızla uzaklaştı. Türk görevliler, araç sürücüsünün bu hareketine önce bir anlam veremezken, hasta hamile Suriyeliyi Türk sağlık ekibinin aracına koyarak Kilis’te hastaneye götürdü. Bomba düzeneği çıktı Durumdan şüphelenen güvenlik güçleri sahipsiz kalan ambulansta güvenlik araması yaptı. Araçta çeşitli kablolar ve bomba düzenekleri bulunması üzerine olay yerine gelen bomba uzmanları, araçta 5 bomba düzeneği ile uzun namlulu silahlar ve roketatar buldu. Elde edilen patlayıcı ve malzemelere el konulurken, bölge savcılığı soruşturma başlattı. Olayla ilgili gelişmeler Ankara’ya bildirildi. Kilis Valiliği’nin aldığı yoğun güvenlik önlemleri çerçevesinde, Öncüpınar Sınır Kapısı’nda tampon bölgede güvenlik önlemleri artırıldı. Milliyet
Yurt Dışındaki Tek Türk Toprağı Çatışma Altında Kaldı
Suriye'nin Halep kentinde Türk askerinin koruduğu Süleyman Şah Türbesi çevresinde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında çatışmaların yoğunlaştığı bildirildi Çatışmaların yoğunlaşması üzerine Suriye'de Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi çevresindeki Türk askeri sayısının artırıldığı ve saldırı ihtimaline karşı güvenlik önlemlerinin alındığı öğrenildi. Rakka'daki Türkmen aşiretlerinin ileri gelenlerinden Süleyman et-Türkmani, Türk askerinin koruduğu Süleyman Şah'ın türbesinin bulunduğu Karakozak köyü çevresinde IŞİD ile ÖSO arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını belirtti. Türkmani, Haseke'deki Nakşibendi tarikatının önemli isimlerinin türbeleri ile Tel Abyad'daki Hazreti İbrahim makamını yıkan IŞİD'in kontrol altına aldığı bölgelerde türbeleri tahrip ettiğini hatırlatarak uyarıda bulundu. Karakozak Köprüsü'nde süren çatışmada IŞİD'in üstünlük sağlaması halinde bölgedeki gücünün ve nüfuzunun artacağına dikkati çeken Türkmani, bu gelişmenin Süleyman Şah Türbesi ve onu koruyan Türk askerleri içinde tehlike arz edebileceğini söyledi. Türkmani, Türkiye hükumetini ve Suriye Türkmen Konseyi'ni Türk ve İslam mirasıyla, Türkmenlerin yaşadığı bölgeleri rejim ve IŞİD'in saldırılarından korumak için acilen önlem almaya çağırdı. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin dedesi olan Süleyman Şah'ın türbesi Suriye'de Halep ili sınırları içerisindeki Karakozak köyünde bulunuyor. Türbe, Türk toprağı olarak kabul ediliyor. Milliyet
The Independent: 'Erdoğan Aksini Söylüyor Ama Türkiye IŞİD'e Hala Göz Yumuyor'
The Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye’nin ‘IŞİD militanlarının Suriye’ye geçişine daha geçen hafta bile izin verdiğini’ ve ABD’nin IŞİD kuşatması altındaki ‘ yarı-bağımsız ‘ Kobani’de sıkışan Kürtlere yardımda gecikmesinin arkasında da Ankara’nın baskısı olduğunu yazdı.Cockburn, ‘ IŞİD’i durdurmaya sadece hava saldırıları yetmez ‘ başlıklı yazısında, Britanya parlamentosunun IŞİD saldırılarına katılma kararını mercek altına aldı; ABD’yle Britanya’nın bu harekatla, Irak ve Suriye’de ‘ ana oyuncuların dışarıya gösterdiklerinden çok daha farklı gündemlerinin bulunduğu bir dizi iç içe geçmiş ihtilafa gömüleceğini’ yazdı.Cockburn, ‘ ana oyuncuların dışarıya gösterdiklerinden çok daha farklı gündemleri ‘ne de örnek olarak da Türkiye’nin Kobani’ye bakışını gösterdi. Yazının ilgili bölümünün tam metni şöyle:”Sözgelimi, IŞİD’in kuzey Suriye’de, Türkiye sınırında bulunan Kobani’ye saldırısına bakın. Burada IŞİD savaşçılarıyla mücadele eden yaklaşık 300 bin Kürt giderek küçülen bir alanda sıkıştı. Neredeyse 200 bin Suriyeli Kürt şimdiden sınırın Türkiye tarafına kaçtı. ABD hava gücünü, ilerleyen militanlara karşı her yerden çok burada kullanabilirdi. Kürtlerin başkenti Erbil’in kurtarılmasına ağustosta Amerikan hava saldırıları yardım etmişti; aynısı niçin Kobani için yapılmasındı?Tuhaf bir biçimde, ABD hava gücünü düne kadar, IŞİD’in hava saldırılarının başlamasından sonra en ciddi saldırılarını düzenlediği Kobani hariç Suriye’deki her yerde kullandı. Örgüt burada, Irak ve Suriye ordularından ele geçirdiği tank ve havan toplarıyla 64 köyde kontol sağladı. Amerikalılar niçin sessiz kaldı? Bunun arkasında, 2011’den bu yana güney sınırı boyunca büyüyen ve 2,5 milyon Suriyeli Kürde ev sahipliği yapan yarı-bağımsız Kürt kantonlarına hiç değer vermeyen Türkiye’yi rahatsız etmeme isteği var gibi görünüyor.Ankara’nın tavrı, IŞİD’i Kürtlere karşı kullanmanın faydalarını gördüğüne işaret. Sınırın Türkiye tarafındaki muhabirler, IŞİD’le savaşmak isteyen Türkiyeli Kürtlerin aksine, IŞİD militanlarının daha geçen hafta Suriye’ye kolayca gidip geldiğini anlatıyor. Türkiye’deki bir gözlemci şu soruyu soruyor: ‘ ‘Gezi Parkı eylemleri sırasında şiddete karışmayan ama yaralanan göstericileri tedavi etmiş doktorlar ‘teröre yardım etmekle’ yargılanırken niçin çatışmada yaralanan IŞİD militanları hala hastanelerde tedavi için Türkiye’ye getiriliyor? ”Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın New York’taki BM Genel Kurulu’nda IŞİD’e karşı olduğuna dair bütün açıklamalarına rağmen, militanlar Türkiye devletinden belli bir miktar tolerans görüyor. İstanbul’un kalbindeki İstiklal Caddesi’nde arka arkaya düzenlenen iki ayrı gösteride polisin tavrını belgeleyen fotoğraflar da bunu açıkça ortaya koydu. İlk fotoğrafta, polis tarafından rahatsız edilmeyen IŞİD yanlısı göstericiler uzun bir beyaz pankart taşıyordu. İkinci karedeyse, ertesi gün aynı caddede düzenlenen bir gösteride, dini eğitimi protesto eden bir grup Çevik Kuvvet tarafından dövülüyordu.Türkiye hükümetinin IŞİD’le sıkı fıkı olduğunu söylemiyorum. Fakat Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan kurtulmak ve Suriyeli Kürtleri zayıflatmak, Erdoğan’ın gündeminde daha ön sıralarda yer alıyor. Buna göz yuman ABD de, Pakistan’ın Taliban’a gizli ama hayati önemdeki desteğine tepki göstermeyerek 2001’de Afganistan’da yaptığı hatayı tekrarlıyor. Bazı Amerikalı diplomatlara göre bu, Afganistan’daki ABD-Britanya müdahalesini daha en başından başarısız kılan, devasa boyutta bir hataydı.Britanya Irak’ta büyük ölçüde sembolik olan ilk müdahalalerine başlarken göz önünde bulundurulması gereken şey şu ki, bu krizde sadece askeri yollarla elde edilecek başarılar sınırlı.”Diken
IŞİD Süleyman Şah Türbesi'ni Kuşattı
Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprak parçası olan ve Suriye’nin Halep kenti sınırlarında bulunan Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu Caber Kalesi'nin çevresi Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)'nin kontrolüne girdi. Türkiye sınırına 35 kilometre uzaklıktaki Karakozak köyü yakınlarındaki türbe çevresinde yaşanan bu gelişme üzerine Suriye sınırında konuşlu kara ve hava askeri birlikleri teyakkuz duruma geçirildi. Türbede görev yapan yaklaşık 25 askere, türbeye bir saldırı olması halinde 'vur emri' verildi. Türbe ve çevresi uzun süredir Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolünde bulunuyordu. Ancak önceki günden bu yana IŞİD ve ÖSO güçleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalar sonucu ÖSO güçleri bölgeden geri çekildi. Türbenin çevresi, daha önce Türkiye'ye karşı açıklamalar yapan IŞİD güçlerinin eline geçti. Bu gelişme türbede görev yapan ve sürekli teyakkuz durumda bulunan askerler tarafından Genelkurmay Karargahı'na iletildi. Genelkurmay, IŞİD güçlerinden türbeye bir saldırı olması halinde her türlü senaryoyu masaya yatırdı. Bir saldırı olması halinde sınırdaki kara ve hava güçlerine türbenin korunması için IŞİD'e yönelik operasyon yapılması, türbedeki askerlere de vur emri verildi. Genelkurmay'dan gelen bu emir üzerine sınırdaki kara ve hava güçleri teyakkuz durumuna geçirildi. Süleyman Şah Türbesi, 1921 yılında Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması’na göre Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul ediliyor ve Türk askeri tarafından korunuyor. Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
Bağdat'ta Mezhep Çatışmaları Ne Durumda?
Mezhepçilik Orta Doğu'da hızla yayıldıkça, Irak yeniden bir savaş alanına dönüşüyor.Şii ağırlıklı Nuri el-Maliki hükümetinin elde ettiği kazanımlar, şiddet ve ölüm çağrısı yapanların artmasıyla tehlikeye giriyor.Kendilerini 'Irak Şam İslam Devleti' (IŞİD) olarak adlandıran örgütün üyesi olan Sünni militanlar, Ramadi ve Felluce'de güçleniyorlar. Bu şehirler, birkaç yıl önce çıkan Amerikan karşıtı ayaklanmalar nedeniyle 'sorunlu bölgeler' olarak adlandırılıyordu.Geçen ay 700'den fazla kişinin öldüğü Irak'ta, son beş yılın en yüksek ölü sayıları telaffuz ediliyor. Bu nedenle ülkede Sünni-Şii çatışmasının kötüye gittiği yorumu yapılabilir.Sünni militanların son dönemdeki hareketlenmesini değerlendirmek için geçen ay Bağdat'ın banliyö bölgelerinden Dura'da çekimler yaptık.Dura'ya ilk ziyaretimizde, durum oldukça vahim görünüyordu. Kentte önemli bir Hristiyan azınlığı varlığını koruyordu. Irak'taki El Kaide örgütü, Dura'yı 'özgürleştirilmiş alan' ilan etmişti ve bölgede halka zulmediyordu. İntihar bombacıları kiliseye saldırıyor, milliyetçi Sünni muhalefetin liderleri öldürülüyor ve sık sık yanlarına gittiğimiz ABD askerlerine saldırılar düzenleniyordu.Son ziyaretimiz sırasında ise bölge oldukça değişmişti. Akşamüstü ABD askerlerinin bölgede yaşayanlarla bilardo oynadığını gördük. Sanki şiddet hiçbir yere değmemiş gibiydi.Bu değişimin merkezinde koalisyon güçleri ve Şahva milisleri, diğer adıyla 'Uyanış Konseyi' var. Aşiret reisleri tarafından desteklenen Şahva milislerinin finansal giderlerini Amerikalılar karşılıyor.ABD ordusu bölgeden çekildiğinde Şahva milisleri, kendileri gibi etkili ve silahlı bir Sünni militan grubundan çekinen Maliki hükümetinin boğazlarına sarılacağını tahmin ediyordu.Bir zamanlar Irak'ta sayıları 70 bini, Dura'da ise birkaç yüzü aşan Şahva milisinden geriye Dura'da sadece birkaç düzinesi kalmış.Komutanları Muzaffer Tahir Mehdi el-Azavi, eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Cumhuriyet Muhafızları'nda tugay komutanıymış. El Azavi bize şu anda bölgede durumun istikrarlı olduğunu ama kendi deyimiyle bazı 'sorun yaratan çetelerin' varlığını sürdürdüğünü söyledi.Komutan El Azavi ve konuştuğumuz diğer kişiler, örgütün yerel savunma milislerinden yüzde 70'ine yakın bir kısmının devlette iş bularak memur ve öğretmen olarak çalışmaya başladıklarını, neredeyse hiçbirinin polis olarak işe alınmadığını söylediler.2010'dan 2012 yılına kadar güvenlik konusunda ilerleme sağlandığından, Maliki hükümeti de adil davranmak adına milislerin terhis edilmesini istedi. Eski Şahva milislerini öldürmek yerine onlara memur olarak iş sağlanması çok akıllıca bir adımdı.Şahva'ya bağlı kalanlar ise cihat kamplarında yaşayan ve çok daha radikal örgütlere üye olanlar için bir 'nefret objesi' haline geldi.Hem Dura Uyanışı güçlerini kuran önemli isimlerden biri, hem de yerel bir imam olan Şeyh Ali ile 2008'de tanışmıştık. Şeyh Ali bize Dura'nın El Kaide'den tamamıyla kurtulamadığını, ancak örgütün etkinliğinin belki yüzde 90 oranında azaldığını söylemişti.Geriye kalan yüzde 10'luk tutucu kesim, ne Şeyh Ali'yi ne de diğer Şahva milislerini affetmişti. Nitekim Şeyh Ali, 2011'de namaz kıldığı bir camiden çıkarken öldürüldü.O dönemde ABD ordusu ve Maliki Hükümeti'nden yana olmak hiç rağbet görmeyen bir tutumdu.Uyanış milislerinin gücünün zayıflamış olduğu bugün Dura'nın güvenliğini Şii ağırlıklı bir güç olan federal polis sağlıyor.Federal polis bölgeyi pek çok kontrol noktası ile kuşatmış halde. Bu durum, birçok kişi tarafından 'baskı' olarak yorumlanıyor.IŞİD ve Irak güvenlik güçleri arasındaki çatışma Batı'yı öfkelendirdikçe, ayaklanmaların yaygın olduğu bölgelerle Dura'daki insanlar arasındaki aşiret bağları büyük önem arz ediyor. El Anbar vilayeti ile Dura arasında sürekli bir gidiş geliş var.Şahva milislerinin zayıflamasıyla, devlet güvenliğiyle yerel güvenlik arasındaki ilişki de bozuldu. Bölgede çok sayıda federal polis bulunması ve Batı'ya birçok kötü haberin gidiyor olması, Dura'yı her geçen gün daha gergin bir hale getiriyor.Geçen Noel'de pazarda patlayan bombanın 26 kişiyi öldürmesinin ardından durum kötüye gitmeye başladı.Buna rağmen, insanlar mezhep gerginliğiyle bombalama olayını ayrı tutuyorlar. Dura'ya yaptığımız gezilerden birinde tanıştığımız Mimar Tarık el Kezreci de, bu durumu 'neredeyse sıradan' karşılıyor.Kezreci, Irak'ın siyasi sisteminin işleyebileceği konusunda oldukça karamsar olduğunu, yeni nesil bir liderliğe ihtiyaç duyduklarını söylüyor. Ancak yine de Maliki'yi doğrudan 'mezhepçi' davranmakla suçlamaktan kaçınıyor.Çok daha doğrudan konuşan Sünniler de var. Onlar, Başbakan Maliki'nin devleti Şiilerin ve İran'ın çıkarlarını düşünerek yönettiğini düşünüyorlar. Maliki, Saddam döneminde siyasi sürgün nedeniyle İran'a sığınmış ve yıllarca orada kalmıştı. Ama Kezreci gibi pek çok Sünni de, Şiilerle birlikte yaşadıkları zamanları hatırlıyor ve mezhepçi yorumlar yaparak sorunu körüklemek istemiyorlar.Bağdat'a gittiğimde Tümgeneral Abdülkerim Ebud Ketum ile görüşmüştüm. Kendisi 2006 ve 2009 yılları arasında Dura'daki ayaklanmaları bastıran federal polis ekibinin kumandanlığını yürüten kişiydi.Ketum'a göre, son dönemdeki gerginlikleri Suriye'deki çatışmalar tırmandırıyor.Ketum ve neredeyse Dura'da konuştuğum herkes Nisan'daki seçimlere dair beklentilerin en etkili unsur olduğunu düşünüyor.Seçimler gündeme gelir gelmez, radikal gruplar alışık oldukları oyunu oynamaya başladılar. Şiddet çıkaran gruplar, böylece Maliki'nin kendisini 'güvenliği sağlayan' aday olarak pazarlamasının önüne geçiyorlar. Çoğu Iraklı bu nedenle bombalı araçlarda artış olduğunu düşünüyor.Şu bir gerçek ki Iraklılar, ne kadar ürkütücü olursa olsun, bu bedelle yaşamayı öğrendiler. Ama önümüzdeki seçimler yaklaşırken, işler değişiyor. Hükümetin kontrol alanı dışında Sünni ağırlıklı büyük bölgeler var. Bu durumda ne kadar anlamlı bir ulusal seçim yapılabileceği sorusunun ucu açık kalıyor.Dura'daki şiddet yanlısı radikal hareketler şimdilik yeraltında. Bu militanlar kendilerini arada bir bombalama ve cinayetlerle gösteriyorlar.Cuma namazlarından sonra bazı eylemler olsa da, Dura'da Felluce'de olduğu gibi aleni bir ayaklanmadan söz edilemez. Çoğu insan günlük hayatlarına devam ediyor.
‘Tampon’ mu, ‘Güvenli Bölgeler’ mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye'nin IŞİD’e karşı “askeri destek verebileceğini” söylemesiyle birlikte yeni bir tartışma başladı.Bu açıklamanın hemen ardından Türk yetkililer, “tampon bölge” ya da “güvenli bölge” ve bunlara ek olarak “uçuşa kapalı bölge” olasılıklarını gündeme getirdi. Bu kapsamda Türkiye’nin, IŞİD’le mücadeleye ne kadar katkı yapacağıyla ilgili tartışmalar ise daha da büyüdü.2 Ekim Salı günü TBMM Genel Kurulu’na gelmesi beklenen Irak ve Suriye ile ilgili tezkereler de Ankara’nın gündemini oldukça meşgul etmeye başladı. Hükümet, tezkerelerin içeriğine ilişkin net açıklamalar yapmazken, ana muhalefet partisi CHP “tezkerenin içeriğine katkı yapalım” diyerek hükümete çağrıda bulundu.Özcan: Politik hedefiniz, stratejiniz olacakBBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Tezkerenin içeriği de dahil her türlü katkıya hazırız ama öncelikle hükümetin bir talebi ya da teması olması lazım” dedi.Altay, ‘IŞİD’le mücadelede, Kürtlere silah yardımı yapılması’ yönündeki kimi taleplere karşı, “O konuda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yorumu, görüşü önemli. IŞİD’le mücadele etmek için her yol da mubah değildir. İç güvenlik hassasiyetlerimizi de dikkate alarak süreci götürmek lazım” ifadesini kullandı.TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, ‘tampon’ ya da ‘güvenli bölgeler’in teknik tarifinin birbirinden farklı olduğunun altını çizdi.Özcan, “Tampon bölgede, daha çok sınır güvenliğiyle ilgili ve geride sizin bölgenizin güvenliğini sağlaması açısından talepte bulunuyorsunuz. Güvenli bölgede ise güvenlik kenarda kalıyor, insani amaçlarla bunu yapmak istediğiniz argümanı ön plana çıkıyor. Bu nedenle böyle bir fikri uluslararası alanda daha kolay kabul ettirebilirsiniz” dedi.‘Güvenli bölgeler doğru bir tercih mi’ sorusuna Özcan, “Bu, tek başına hiçbir şeyin çözümü değil. Sizin önce bir politik hedefiniz, onu da gerçekleştirmek için bir stratejiniz olacak. Eğer o stratejinizin bir parçası ‘tampon’ ya da ‘güvenli bölge’, ‘uçuşa yasak bölge’ ise ancak o zaman bunun bir karşılığı, anlamı olur. Yoksa tek başına böyle bir şey yapıyorsanız, ‘neden yapıyorsun’ sorusu sorulduğunda, cevap veremezsiniz. Stratejinizin parçasıyla evet, gerekçesi de kendi içinde tutarlı olur. Tüm bunları gözetmeden, ‘bu mu, bu mu’ yaparak sorunun üstesinden gelemezsiniz” yanıtını verdi.Turan: ‘Tampon’ oluşturmak birkaç yönden güçİstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan ise Türkiye’nin ‘tampon bölge’den beklediği faydayı, “Suriye’den kaynaklanan göçün bu tampon bölgede tutulması ve Türkiye’ye gelmemesi” diye açıkladı.Turan, bunu gerçekleştirmenin ise “birkaç yönden güç olduğunu” ifade etti ve “Birincisi, bir tampon bölge kurulabilmesi ve oraya yerleşecek nüfusun korunabilmesi için siz, o bölgenin saldırıdan korunmasını da temin etmek mecburiyetindesiniz. Bu da ancak sizin oraya karadan silahlı güç göndermenizle mümkün olabilecek bir şeydir. Bölgenin uçuşa yasak ilan edilmesi, oranın yeterince korunmasını sağlamaz. İkincisi, dar olması düşünülen bir tampon bölgede çok sayıda nüfusun barındırılması son derece güçtür” yorumunu yaptı.Turan ayrıca tampon bölgenin gerçekleştirilmesi için uluslararası işbirliği yapılması gerektiğini de ekledi ve Suriye’nin “böyle bir tampon bölge kurulmasını kendi egemenlik hakkının ihlali olarak göreceğini” söyledi.Kaplan: Çözüm sürecini dinamitlerHalkların Demokratik Partisi (HDP) ise ‘tampon bölge’nin “fikrine” bile karşı. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ‘tampon bölge’ kurulması durumunda Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Rojava bölgesindeki “direnişin de kırılacağı” yorumunu yaptı ve 'Tampon bölge kurulma fikri, çözüm sürecini dinamitler' dedi.Kaplan, çözüm sürecinin, “Türkiye'deki Kürtler açısından olduğu kadar, Rojava ve Irak'taki Kürtler açısından da geçerli, birbiriyle bağlantılı bir süreç” olduğunu savundu ve “Kimin arasına tampon kuruyorsunuz? Bunların hepsi akraba' diye konuştu.Gazeteci Semih İdiz ise ‘tampon bölge kurulması yönündeki tartışmaların çözüm sürecine zarar vereceği’ ve ‘sınırın diğer tarafındaki Kürt halklarını dağıtacağı’ yönündeki yorumlar için “Bunlar biraz yakıştırma. Çünkü şimdi ilk etapta herhalde Kürt Devleti, Türkiye gibi konularla meşgul değiller. Şu anda kendilerinin halklarının güvenliklerini sağlamakla meşguller” dedi.Bu yöndeki yorumlar için “spekülatif kalıyor” ifadesini kullanan İdiz, “Şu anda bölgede sadece Kürtler değil, bir koalisyon var. Hem Özgür Suriye Ordusu, hem de ılımlı ve Batı'yla işbirliği yapan İslami Cephe var. Bu tip yorumlar mevcut durum karşısında biraz prematüre gibi geliyor bana” yorumunda bulundu.Sinan Onuş | BBC Türkçe
IŞİD'ten Türkiye'ye 'Süleyman Şah' Tehdidi
El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti Örgütü, Halep'teki Süleyman Şah Karakolu'ndaki Türk askerinin çekilmesi için süre tanıdı. Tehdit Dışişlerince doğrulandı, güvenlik önlemleri en üst düzeyde. Diplomatik misyonlar dışındaki Türkiye'nin tek toprak parçası, Süleyman Şah Karakolu. Karakolun çevresi geçtiğimiz hafta IŞİD'in denetimine geçmiş, karakolu savunan 25 asker gergin bekleyişe girmişti. IŞİD'den tansiyonu artıracak hamle geldi. 16 Mart'ta internet sitesinde yayınlanan videoda, IŞİD, Türk askerinin çekilmesi için süre tanıdı. Çekilmedikleri takdirde türbenin yerle bir edileceği tehdidinde bulundu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz hafta, 'Gelebilecek herhangi bir saldırı ayniyle mukabele görür' açıklaması yapmıştı.CNN Türk
Keseb Sınır Kapısı'nı ÖSO Güçlerinin Elinde
Suriye'nin Lazkiye kentine açılan Keseb Sınır Kapısı, dün itibariyle Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolüne geçti Hatay’ın Yayladağı İlçesi'ndeki gümrük kapısının karşısında bulunan ve iç çatışmaların başlamasından bu yana Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad 'a bağlı güçlerin kontrolünde bulunan Suriye'nin Lazkiye kentine açılan Keseb Sınır Kapısı, dün itibariyle Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolüne geçti. Keseb Sınır Kapısı'nı almak için cuma günü operasyon düzenleyen ÖSO güçleri ile Suriye askerleri arasında süren şiddetli çatışmalar dün sabaha kadar devam etti. Kapı, saat 05.00 sıralarında tamamen ÖSO'nun kontrolüne geçti. Yaralılar Türkiye’ye getirildi. Radikal'de yer alan habere göre, Keseb Sınır Kapısı'nın kontrolü ÖSO'nun eline geçmiş olsa da, kapıya yakın bölgedeki iç kesimlerde ÖSO ve rejim askerleri arasındaki çatışmalar devam ediyor. Bu arada Suriye’de Esad rejimine karşı savaşan cihatçı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün, Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki tek toprak parçası olan Halep’teki Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik “3 gün süre tanıyoruz” tehdidinin yer aldığı videonun 15 Mart’ta çekildiği ortaya çıktı ve sürenin 18 Mart’ta dolduğu anlaşıldı. Halep’in kuzeyindeki Membeç bölgesinde bulunan ve Türk askeri tarafından korunan Süleyman Şah Türbesi, son dönemde bölgedeki ÖSO, IŞİD ve Suriye ordusu arasındaki çatışmaların ortasında kaldı. T24
Teneffüste Sırtına İsabet Eden Mermiyle Yaralandı!
Suriye sınırındaki Şanlıurfa'nın Akçakale İlçesi'nde, teneffüste okul bahçesinde bulunan ortaokul öğrencisi 13 yaşındaki Merve Tok, nereden geldiği belli olmayan merminin sırtına isabet etmesiyle yaralandı. Olay, saat 11.30 sıralarında sınır hattındaki Turgut Özel Mahallesi'nde bulunan İMKB Ortaokulu'nda meydana geldi. Terör örgütü El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü kontrolündeki Suriye'nin Telabyad İlçesi'ne 500 metre uzaklıktaki okulun 7'nci sınıf öğrencisi Merve Tok, teneffüs nedeniyle okul bahçesinde dolaşırken aniden yere yığıldı. Yardımına koşan öğretmenleri tarafından sırtında kan görülen ve yaralandığı belirlenen öğrenci, çağrılan ambulansla Akçakale Devlet Hastanesi'ne götürdü.Acil serviste sırtındaki merminin çıkarılmasının ardından Merve Tok, ambulansla Şanlıurfa'ya sevk edildi. Öğrenciyi yaralayan merminin Suriye tarafından mı yoksa Türkiye tarafından mı geldiği araştırılıyor.DHA
Erdoğan Fazla Sıkıştı, Milli Hislere Oynuyor, Korkmak Lazım!
'Erdoğan’dan artık korkuyorum. Çünkü fazla bunaldı. Sıkıştığı köşeden kurtulmak için “milli hisleri galeyana getirmeyi” deneyebilir; zaten ufak ufak deniyor'T24Prof. Baskın OranBaşbakan Erdoğan Gezi rezaletinde polisi “Kahramanlık destanı yazdınız” diye nasıl tebrik ettiyse, şimdi de Suriye uçağı düşürme olayında pilotları aynen öyle tebrik ediyor. Herhalde, milli hisleri güçlü vatandaşlarımızın yüreği kabarmıştır.Erdoğan’dan artık korkuyorum. Çünkü fazla bunaldı. Sıkıştığı köşeden kurtulmak için “milli hisleri galeyana getirmeyi” deneyebilir; zaten ufak ufak deniyor. Seçimlere kadar inanılmayacak şeyler yapması beklenebilir.Erdoğan’ın ağzından düşürmediği Başbakan A. Menderes rahmetlinin yaptığı iki “eylem” geliyor aklıma.Biliyorsunuz, bu “milli hisleri galeyana getirme” işini Menderes 1955’te yaptı. Yunanistan’a gözdağı vermek için Atatürk’ün Selanik’teki evi, MİT’e çalışan B. Trakyalı bir gence bombalatıldı ve bu sayede milli hislerimizin doruğa çıktığı ortamda 6-7 Eylül pogromu düzenlendi.Aynı Menderes, aynen bugün Erdoğan’ın siyaseten çok bunaldığı gibi, 1957’de mali yönden çok bunalmıştı. Doları 2,80’den 9 liraya fırlatan 1958 devalüasyonunu yapmadan önce, başka bir yöntem denedi. O Soğuk Savaş ortamında Amerika’dan para koparabilirim umuduyla, Rusya’nın sızmakta olduğunu söyleyip Suriye’ye girmeye kalktı 1957’de. Ama Allahtan, ABD ile SSCB birbirleriyle çatışmaktan korkup, rahmetliyi birlikte önledilerdi.Şimdi Erdoğan’ın, Selanik’teki evi bombalatacağını sanmıyorum ama, Menderes’in yaptığı başka bir şeyin çok daha ilerisini yapabilir: Sınırımıza sadece 35 km mesafedeki Süleyman Şah Türbesi meselesi var. Daha düne kadar TIR’larla beslediğimiz karga yani El Kaide'nin Suriye'deki kolu IŞİD, Türbe’nin 21 Mart'tan itibaren 3 gün içerisinde boşaltılıp Türk bayrağının indirilmesini istedi. Bu “süre” yarın, 24 Mart’ta bitiyor. IŞİD saldırmayabilir, ama bir “saldırı” yine de olabilir. Artık kim yapabilir, yaptırabilir, bilemeyiz. Böyle şeyleri gizli teşkilatlar bilir. 24’ünde olmazsa, başka bir gün olabilir.Türbe’ye vuku bulacak bir saldırı (veya benzer bir durum) halinde Erdoğan sınırdışı bir operasyon (veya benzer bir “milli” çılgınlık) yaparsa, ayıkla pirincin taşını. Bu durumda hem ABD ve AB patlar, hem Arap Ortadoğu çıldırır, hem de Suriye’nin hamisi Rusya şu sıralarda iyice azmış vaziyette, ortalığı dağıtır.Tüm dünya da, hani ayı ve büyük aptesiyle ilgili bir deyim vardır, onu söyler.