Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Kılıçdaroğlu: 'Eren Erdem'i Yedirmeyiz!'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında, 'Hükümet bir çıkış arıyor. Bir vekil arkadaşımıza acımasızca saldırdılar. Türkiye üzerinden kimyasal silahlar gönderildi diye Eren Erdem düşman ilan edildi. Herkes konuşuyor. Hiçbir milletvekilini kimseye yedirmeyiz.' dedi. Doğu'da yaşanan olaylarla alakalı da açıklama yapan Kılıçdaroğlu, 'Doğu, Güneydoğu'daki manzaralara Suriye'yi hatırlatıyor bize. Teröre karşı hep birlikte mücadele edeceğiz.' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi:
'Doğru haber yazan gazeteci hapiste olmaz. Erdem bilgi demektir. O bilgiyi ahlaki temelde kullanırsanız bilgi olur. Ahlak hepimizin üzerinde titrediği kavram. Hepimiz savunuyoruz. Bütün inançların ortak temelidir. Bir milletvekili, bir gazeteye iki kez baskın yaptı. Bir güruhu toplayıp Hürriyet gazetesini bastı. Bir AKP milletvekili vardı başında. Boynukalın. Ne kadar kalın bilmiyoruz. Bu arkadaşımızın geçen gün bakan yardımcısı olarak atandı. Erdem, ahlak, doğruluk diyeceksiniz, medya özgürlüğümüz kırmızı çizgimiz diyeceksiniz, kalkacaksınız medyayı tehdit eden Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bakan yardımcısı olarak atayacaksınız. Hangi erdemden bahsediyorsunuz. Erdem ve ahlak kavramının içini boşalttılar. Boynukalın'a nasıl görev verilecek, elinde sopayla cam çerçeve indir. Erdemden ve ahlaktan bahseden Sayın Davutoğlu, Boynukalın'a şükranlarını sunuyor. Böyle bir tablo yaşıyoruz. Türkiye'nin bu tablodan çıkması lazım. Erdem, ahlak diyeceksin; erdem ve ahlaktan nasbini alamamış bir kişiyi bakan yardımcısı yapacaksın, doğru değil.
Doğu ve Güneydoğu'daki manzaralar Suriye'yi hatırlattı
Doğu, Güneydoğu'daki manzaralara Suriye'yi hatırlatıyor bize. Teröre karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Bunun hukuk içinde yapılması lazım. İller ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken bu ülkenin başındaki kim vardı? 2002'de 0 sorunla aldığınız güneydoğuda ve doğuda neler oluyor? İlçe başkanlarımızla görüştük. Bir ilçe başkanımız gözyaşlarını tutamadı. Kızını okula gönderemiyor. Bu tabloyu Türkiye'nin önüne koyanlar kimler? Çözüm süreci diyen, PKK bizi kandırdı diyenler kimler? Bedel ödeyenler kim güvenlik görevlilerimiz. Kahramanlar kim silah deposuna dönüştürenler. Bunun hesabının sorulması gerek. Bölgedeki vatandaş perişan halde. Durumu iyi olanlar bölgeden kaçıyor. Fabrikalar kapanıyor. Yatırımlar durdu.
Dilek Doğan'ın öldürülmesi
Kılıçdaroğlu, evine polis operasyonu yapıldığı esnada polis kurşunuyla vurulan ve hastanede hayatını kaybeden Dilek Doğan hakkında da konuştu. Kılıçdaroğlu, polise terlik fırlatan Doğan'ın annesine 'polise mukavemet' suçlamasıyla dava açılmasını da eleştirdi.
CHP lideri, 'O annenin feryadını duyup da haksızlığa isyan etmemek elde değil. Bize çatışma var dediler. Ortada çatışma yok. Çatışma sayılıyorsa polise terlik fırlatan annenin yaptığı. Bu nasıl vicdan' diye sordu. Polislere de kendi meslektaşları haksızlık yapsa dahi ortaya çıkarmaları çağrısını yaptı.
Kılıçdaroğlu, bu haberi ortaya çıkaran gazeteci Eyüp Serbest hakkında ise, 'Yarın başına ne gelir bilmiyorum. Belki o da hapse atılacaktır. Onun hakkında da 'devlet sırrını açığa çıkardın' diye dava açılacaktır. Sizler görevinizi yaptığınız sürece, bize doğru bilgiler aktardığınız sürece bizim başımızın tacısınız' dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu'nun 'zorunlu haller haricinde tutuklu yargılanmalarının doğru olmadığı kanaatindeyim' sözlerini de takdirle karşıladığını belirterek, Çok teşekkür ederim. Getirsin tasarıyı, mademki tutuksuz yargılanma esastır. Gelin birlikte geçirelim' çağrısı yaptı.
Türkiye nasıl bu hale geldi?
GÖÇ-DER diye bir dernek var. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen il ve ilçelerden 200 bin kişi göç etti. Kars'tan gelip Sur'da iş yapan bir kişi her şeyini kaybetmiş. Yazık günah değil mi? Türkiye bu hale nasıl geldi? Sevgili vatandaşım sen hiç düşünmeyecek misin? 14 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar, bu vebali kim çekecek? Bu soruyu vicdanına sor. Bir KOBİ'nin aktardıkları: '30 yıllık esnafım. Bu zamana kadar yalancı olmadık, bundan sonra olacağız. Borçlarımızı ödeyemez durumdayız. Sorunlarımızı aktarmak istedik ama bizle görüşmüyorlar.' Niye görüşsünler, siz onların gözünde vatandaş değilsiniz ki? 'Şimdiye kadar düzgün ticaret yapıyorduk. Şimdi çaresisiz. Sur içi Türkiye'nin kalbi, bölgenin beynidir. Buradan Türkiye'ye etek üreten tek firmayız. Tüm bölgelere etek üretiyoruz. Çamaşır üretiyoruz. 30-40 bin liralık kaybımızı değil, haysiyetimizi düşünüyoruz. Bugüne kadar kimseye borçlanmadık, şimdi borçlarımızı düşünüyoruz. Kimsenin ekonomik anlamda sıkıntısı yok, sıkıntı içinde olan biziz.' Siz Kırklar Meclisi kurdunuz randevu istediniz, onlar vermedi. Sizin bize oy vermediğinizi biliyoruz, ama biz sizin ayağınıza heyet gönderdik. Kendisi sorun olan bir siyasal iktidar ülkenin sorunlarını çözemez. Sur Platformu valiliğe dilekçe veriyor. 'Vergi dairelerine borcumuzu ödeyemiyoruz. Bankalara borçlarımızı ödeyemiyoruz bari sicilimiz bozulmasın. Kiralarımızı ödeyemiyoruz. Bizim sorunlarımızı çözün' diyorlar. Biz bu ülkenin huzuru için çaba harcayan bir partiyiz. Biz büyük laflar edip, çark eden parti değiliz. Ne söylüyorsak kapı gibi arkasında duran partiyiz. Bölgenin, Türkiye'nin sorunlarını bilen partiyiz. 78 milyon vatandaşıma söylüyorum, hangi sorunun çözümünü merak ediyorsan bana yaz. Cevap vereceğiz.
Dış politika tam fiyasko
Dış politika tam bir fiyasko. Gençlere bir soru sordum, 'AKP'nin dış politikası nedir?' dedim. Vardı, komşularla sıfır sorundu. Evet şimdi komşumuz kalmadı. Hata üstüne hata yapıyoruz. Musul'a asker gönderdik, sanki Trabzon'a asker gönderdik. İzin aldın mı? Almadın, neden 'Biz büyük ülkeyiz.' 4 Aralık'ta kahraman gibi geziyorlar, bir gün sonra Irak Başbakanı çekilmenizi istiyor. 6 Aralık'ta Türkiye'ye 48 saat süre tanıyoruz diyor. Türkiye ültimatom alacak bir ülke midir? Hangi bilgi, birikimle bunu yapıorsunuz. 7 Aralık'ta Dışişleri Bakanı 'Davet üzerine gittik' diyor. 10 Aralık, durum kritik, müsteşarları Irak'a gönderiyorlar. Davutoğlu yine açıklama yapıyor 'Geri çekilmek söz konusu değil.' 11 Aralık bu sefer abisi Erdoğan konuşuyor, 'Davete icabet ettik.' 14 Aralık birliklerin bir kısmı tıpış tıpış geri çekildi. 15 Aralık Numan Kurtulmuş 'Geri çekilmedik' diyor. 16 Aralık ABD 'Tüm güçlerinizi geri çekin' diyor. Bizimkiler esas duruşta. 19 Aralık, Davutoğlu DEİK'te konuşuyor 'Askeri varlığımız sürecek' diyor. Şu hikmete bakın yine cumartesi günü Dışişleri Bakanlığı 'Geri çekileceğiz' diyor. Bunlar devlet mi yönetiyor? Bakkal bile daha iyi yönetir. Bakkallara haksızlık gibi düşünülmesin. Sen bunlardan daha iyi düşünüyorsun demek istiyorum. Bunlar sanıyorlar ki bir yalan atarız, millet yutar. Sanıyorlar ki diğer ülkeler de bunu yutar. Diğer ülkeler bunu yutmuyor. Sen Türkiye'nin onuruyla oynadın. Sen Türkiye'yi şamaroğlanına çevirdin. Ne yaptığının farkında mısın? Oradaki sıradan kabile reisi bile Türkiye'yi tehdit etmeye başladı. Bütün birikimleri çöp setine atıyorsun. Şimdi havuz medyası yazıyor, niye bizim askerlerimizi kabul etmiyorlar. Sor kendine, senin dış politikan yüzünden bu hale geldi. Senin yanlış politikaların Türkiye'yi bu noktaya getirdi. İtibarı sıfırlanan bir Türkiye var. Nasıl düzelteceğiz bunu, düzeltmek zorundayız.
Suriye olayı gittikçe karışıklaşıyor
Suriye olayı gittikçe karışıyor. Putin, açıkça Türkiye'yi tehdit etti. En sert cevabı veren liderlerden biriyim. 'Türk uçakları isterse şimdi uçsun' dedi, açıkça tehdit. Türkiye'yi bu hale kim getirdi? İktidardaki partinin adı nedir? Durup dururken neden tüm komşuları Türkiye'nin başına bela haline getirdin, gıkın bile çıkmıyor. Biz hiçbir tehdit ve şantaja boyun eğecek ülke değiliz, bunu Putin'in de bilmesi lazım. BMGK'de Suriye için karar aldılar. Bizim daha önce AKP'ye dediğimiz kararlar. Demek ki doğruları kim söylüyor, kim dillendiriyor, Türkiye'nin vicdanına teslim ediyorum.
İsrail'i vatan haini ilan etmişlerdi
Şimdi yeni arayışa girdiler. İsrail'i vatan haini ilan etmişlerdi. Şimdi gizli kapaklı görüşüyorlardı, şimdi itiraf ettiler. Mavi Marmara olayını hatırlıyorsunuz. Bizim gemimizi vurdular, 9 vatandaşımızı katlettiler. Korsan bir devletin yapabileceğini yaptılar. Türkiye haklı tepki gösterdi. Özür, tazminat, ablukanın kalmasını bekliyoruz dediler. Şimdi medyaya yansıyan haberler üzerinden yorum yapmak istemiyorum ama Gazze ablukası kalkmadan bir anlaşma imzalarsanız, 9 vatandaşımızın kanı o imzaları atanların ellerine bulaşmıştır demek. Filistin davası milli bir davadır. Türkiye'den giden devrimci kardeşlerimizin mezarı var.
"Hiçbir milletvekilini kimseye yedirmeyiz"
Hükümet bir çıkış arıyor. Bir vekil arkadaşımıza acımasızca saldırdılar. Türkiye üzerinden kimyasal silahlar gönderildi diye Eren Erdem düşman ilan edildi. Herkes konuşuyor. Hiçbir milletvekilini kimseye yedirmeyiz. Bizim milletvekillerimiz ağızlarından çıkanlarını bilirler, bilgi, belgeyle konuşurlar. Yavuz hırsız misali. Batmış, bir yerlere saldırıp çıkmaya çalışıyorlar. Çıkamazsın, çıkacak aklın da, bilgin de, erdemin de yok. 28 Şubat 2013'te bir operayon yapılıyor. Kişiler bulunuyor, ifadeleri alınıyor, telefon kayıtları alınıyor. Bunların başında Haytan Kasap var. El Kaide üyeliğiyle bilinen bir isim. Olaylar soruşturuluyor ve Adana Cumhuriyet Savcılığı 190 sayfalık iddianamesini hazırlıyor. İddianamesinden sonra Sayın Erdem olayı araştırıyor basın toplantısında, kimyasal ürünlerin gönderildiğini söylüyor. 10 Aralık 2015 TBMM Genel Kurulu'nda daha sert söylemlerle bunu tekrar gündeme getiriyor ve Davutoğlu'na soru önergesi veriyor, hala cevaplanmış değil, nasıl cevaplayacaklar? 'İddianameyi düzenleyen cemaat savcısıymış.' Adam görevinin başında. Böyle bir şey yok. İddianameyi okuyorum: 'Bahsi geçen diğer maddeler uygun koşullar altında birleştirildiğinde sarin gazı oluşması muhtemeldir.'
Başbakan'a 'Boynukalın' sitemi
CHP Genel Başkanı, Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcılığı görevine atanan Abdurrahim Boynukalın hakkında da Başbakan'a sitem etti.
'Davutoğlu erdemden, ahlâktan bahsediyor. Bir vekil vardı. Bir gazeteye gece baskın yaptı. Yetmedi ikinci baskını yaptı. Bir güruhu toplayıp Hürriyet'i bastılar. Camını çerçevesini indirdiler. Boynukalın... Ne kadar kalın bilmiyoruz. Bu arkadaş geçen günlerde Gençlik ve Spor Bakanlığına Bakan Yardımcısı olarak atandı.
Erdem diyeceksiniz, ahlâk diyeceksiniz. Doğruluk diyeceksiniz. Medya bizim kırmızı çizgimiz diyeceksiniz. Kalkacaksınız gazeteci tehdit eden bir kişiyi bakan yardımcısı olarak atayacaksınız. Bizim bahsettiğimiz erdem ve ahlak ayrı onların bahsettikleri ayrı.
Davutoğlu Boynukalın’a şükranlarını sunuyor. Böyle bir tablo yaşıyoruz. Türkiye’nin bu tablodan çıkması lazım, sayın Davutoğlu’nun sözlerinin eri olması lazım. Ahlaktan ve erdemden nasibini alamamış bir kişiyi getirip bakan yardımcısı yapacaksın. Kimse kusura bakmasın doğru değil.