Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
‘İmralı İyi, Kandil Kötü’ Diye Diye... | Ruşen Çakır | HaberTürk
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu ’nun pazar günü akil insanlar heyetiyle yaptığı 11 saatlik toplantıya katılan farklı gazetelerden meslektaşlarımızın yazdıklarından hareketle çözüm süreci hakkındaki “resmi görüş” ün öne çıkan önermelerini şöyle sıralayabiliriz:
Devlet bütün vaatlerini yerine getirdi/ getirmeye çalıştı ancak Kürt siyasi hareketi (KSH), özellikle de Kandil sözlerinde durmadı.
Kobani gerekçesiyle yaşanan son sokak eylemlerinin sorumlusu, yine sözünde durmayan HDP ve Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş.
Kamu düzeni tesis edilmediği müddetçe KSH’nin beklentilerini yerine getirmek mümkün değil.
Kandil ve HDP’nin aksine Abdullah Öcalan daha mantıklı ve sağduyulu hareket ediyor.
Gelinen Nokta... | Cengiz Çandar | Radikal
Pazartesi akşamı Türkiye saati ile 20:32. Gecenin karanlığı düşmüş, saat sekiz buçuk suları. Washington’da öğle paydosu bitmiş, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda sözcü Marie Harf, brifing veriyor.
Tayyip Erdoğan’ın PKK ile PYD’nin aynı şey olduğuna dair sözleri kendisine hatırladıldığında, Dışişleri Bakanı Kerry’ye de atıf yaparak, “Tabii, biz” diyor “buna karşı muhalefetlerinin temellerini anlıyoruz, PKK ile karşılaşmış oldukları durumu (challenges) anlıyoruz ve tarihi ve hassasiyetleri anlıyoruz. Bu nedenle, (Kerry) bunları (Türk muhataplarına) açıkça ifade etti. Bununla birlikte, Türklere PYD gibi grupları, bu Kürt savaşçıları ve IŞİD’i geri püskürten sahadaki Kürt-olmayan az sayıdaki savaşçıya destek olmanın son derece önemli olduğuna inandığımızı da açıkça söyledik.”
Ne Zaman AB Deseler... | Mehveş Evin | Milliyet
Devlet yetkilileri ne zaman kritik bir kanun değişikliği yapmaya kalksa, birdenbire Batı standartlarına, AB’ye ve ABD’ye atıf yapıyor.
Tabii kısmen, ama o kadar kusur kadı kızında da olur!
Başbakan Davutoğlu’nun “toplantı ve gösteri yapmakla ilgili” açıklamalarına dikkat edin. ABD’de hangi eyalette molotof yasak, Büyük Britanya’da molotof bulunduranlara ne yapılıyor... Hepsini sayıyor.
Ve “Tamamıyla AB ve evrensel standartları esas aldıklarını” beyan ediyor.
Tabii AB insan hakları standartlarının Türkiye’de uygulanması gerektiğine inanan, isteyen benim gibi vatandaşların yüreklerine bu sözler, sular seller serpiyor.
Ancak “reform” diye sunulan güvenlik paketine şöyle bir bakınca, o sular buhar oluyor. Acaba neden?
Peşmerge Ne Zaman Geçecek? | Abdülkadir Selvi | Yeni Şafak
Meclis'e adım attığımızda Başbakan Davutoğlu da kalabalık bir heyetle karşıdan geliyordu.
Tayyip Bey de Meclise geldiğinde kendisine bakanlar ve parti yöneticileri ile milletvekillerinden oluşan kalabalık bir heyet eşlik ediyordu.
Başbakan grup salonuna girince, kürsüde konuşma yaparken, güvenlik paketini açıklarken, muhalefeti eleştirdiği anlarda dikkat ettim bu iş tutmuş. Hem de iyi tutmuş. Milletvekillerini kimi zaman bilgilendiriyor kimi zaman heyecanlandırıyordu.
Gelelim Davutoğlu'nun açıklamalarına.
Başbakan, güvenlik paketini açıklamışken, 'sen hangi açıklamadan söz ediyorsun' denildiğini duyar gibiyim.
Evet önemli bir paket açıklandı.
-Molotolof kokteyli patlayıcı kapsamına alınıyor.
-Yüzü kapalı eylem suç olarak düzenleniyor.
Bu düzenlemeleri çok tartışacağız ama bence paketin en önemli yanı Jandarma'yla ilgili düzenleme.
Katil Aynı | Esmeray | Taraf
Çingene Gül geçen hafta Tarlabaşı’nda evinde öldürüldü. Nefret cinayeti.. hem de nasıl bir nefret. Günlerce işkence etmişler.. kafasının yarısı yokmuş üst çenesi yerinden çıkarılmış gözleri oyulmuş. Nasıl bir nefret hâlidir bu... Bu nasıl bir kindir?
Bu yeni bir şey de değil, hele münferit hiç değil. Bu transseksüel kadınlara yönelik sürekli bir biçimde yapılan sistematik bir öldürme şeklidir. Bu katilleri, ataerkil toplum kendi elleri ile yetiştiriyor. Toplumun genel mekanizmaları, bireyleri, en şiddetli bir biçimde trans, öcü, olmaması gereken ve hasta olarak göstermek için tüm imkânlarını seferber ediyor.
Dışlama önce ailede başlıyor; sonra okulda, işte, arkadaş çevresinde. Tüm kapılar kapanır. Tek bir yol, bir kapı kalır bedenini satmak. Bu dışlayan riyakârlar o pazar yerinde seni satın almak için kuyruğa girerler. Fakat namusuz olan sensin onlar namuslu, ahlaksız olan sensin onlar ahlaklı... Çünkü onlar erkek toplumun ve ahlakın yegâne bekçileri. Kısacası efendiler Çingene Gül’ü hunharca öldüren katilin tek tek suç ortağısınız.
17 Aralık Sessizliği Ne Anlatıyor? | Ümit Alan | BirGün
25 Aralık yolsuzluk dosyasının ardından, geçen cuma itibariyle 17 Aralık soruşturması da takipsizliğe uğradı, yani kapandı
25 Aralık yolsuzluk dosyasının ardından, geçen cuma itibariyle 17 Aralık soruşturması da takipsizliğe uğradı, yani kapandı. Bakan çocuklarından Rıza Sarraf’a, oradan Halk Bankası genel müdürü Süleyman Aslan’a uzanan soruşturmada verilen takipsizlik kararının gerekçesi delillerin sahteliği değil, çok delillerin toplanma yöntemindeki usulsüzlüklere dayanıyor. Dolayısıyla ortada bir aklama yok. “Deliller umrumuzda değil, çünkü dinlemelerin derdi ayrı” diye keyfi bir karar alınmış gibi. Aslında bu kararın nasıl unutturulmaya çalışıldığını, hükümete yakın medyanın 17 Aralık sessizliğinden de anlayabiliriz. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda konuya yakından bakalım. Eğer 17 Aralık yalan yanlış bile olsa aklanmış olsaydı neler olurdu?
ABD ‘Çözüm'ü Çözüyor Netekim! | A. Turan Alkan | Zaman
Dün sabah PKK/KCK operasyonu yaptıkları gerekçesiyle Ankara’da bazı polislerin gözaltına alınması, akla hemen arslan, tilki ve tavşan arasında geçen “Nerde lan senin şapkan?” fıkrasını getiriyor.
İktidar ne zaman dış politikada berbat bir durumla yüzleşmek zorunda kalsa, toplumun dikkatini ‘içe’ yönlendirmek için bir paralel safsatası gündeme getiriyor.
Hatırlayacaksınız, en son 7-8 Ekim günleri bütün yurtta aynı anda başlatılan isyanı da kendi kamuoyuna, “Kobani olaylarının arkasında Pensilvanya var” sözleriyle pazarlamıştı. İftirayla gerçek arasında mâkul bir bağ aranmasına artık gerek yok. Gereğinden fazla zekî ve anlayışlı kamuoyumuz on aydan beri algı manyağı haline getirildi.
Türkiye Kapısında Ölüme Terk Edilen Suriyeliler | Hakan Albayrak | Star
Pazartesi günü akşama doğru Suriye sınırından arkadaşlar aradı. Bükülmez Karakolu'nun komutanı olan yüzbaşının bombardımandan kaçan Suriyelilerin çadırlarının Türkiye topraklarına fazla yakın yerlere kurulmasını protesto etmek maksadıyla sınır kapısını yaralıların geçişlerine kapattığını ve Esed güçlerinin attığı varil bombasıyla ağır yaralanan iki Suriyelinin bu yüzden öldüğünü söylediler. Can kayıpları üzerine Suriye tarafı sınırı kapatmış, insani yardımın geçişine bile izin vermeyip 'Yaralılarımızı ölüme terk edenlerin yardımını istemiyoruz' demiş.
Hemen Suriye tarafındaki Atme Kapısı'nın (ki IŞİD'in filan değil Türkiye dostu grupların elindedir) sorumlusu olan Ebu Hasan'la irtibat kurdum.
Kara Komedi... | Ceyda Karan | Cumhuriyet
Mesele çok net aslında, Türkiye’yi yönetmeye çabalayan siyasi heyet, gözü “siyasal İslam” la kör olmuş, dünyayı okuyamıyor, olup biteni analiz edemiyor, kendi kurdukları hayallerle, kanlı, korkunç ve Türkiye’nin geleceği ve iç barışını da berbat edecek adımlar atıyor. Pandora’nın kutusunu açanlar kendileri, şimdi o kutudan kırılıp dökülerek ortalığa saçılanları toplamaya çabalarken “mızıldananlar” yine kendileri... Bu toprakları, bırakın Osmanlı’nın en zayıf günlerini, tarihinde böylesi utanç verici duruma düşüren çıkmadı. Kendi coğrafyasını pek iyi bildiğini zannedip hiçbir şey anlamayanların takıntıları nelere kadir! Bütün bir bölgenin “Balkanlaştırılmasına” hizmet ettiklerini dahi fark edemeyenlerin kibirleri ne muazzam... O kibirleri ki, olsa olsa sanal âlemde olup bitenleri anlayıp anlatmaya çabalayanların üzerine bol küfürlü sahte canavarlar salan iklimi yaratır, o kadar.
'Devrim Mahiyetinde Bir Adım', Öyle mi? | Yavuz Baydar | Bugün
'İç Güvenlik Reform Paketi'nin ismi biraz daha uzamış:
'Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Reform Paketi' diyor, atanmış Başbakan Ahmet Davutoğlu.
'Devrim mahiyetinde bir adım' diye altını çiziyor.
En temel hak ve özgürlükleri bırakın korumayı, daha da budama adına gayet ciddi bir 'karşı-devrim' olduğuna şüphe yok.
İçine baharat gibi serpiştirilmiş bazı dilekçe kolaylıkları, belge alma rahatlığı da bu manzarayı örtmeye yetmiyor.
Bu paketin adı kamuoyunda 'makul şüphe paketi' olmuştur.
Toplumun yeniden çocuk gibi kandırılma teşebbüslerine maruz kaldığı, laf kalabalığı ile göz boyamanın; bakın kuş geçiyor derken yangından mal kaçırmanın marifet sayıldığı bir döneme girdik.
Neydi vesayet düzeni dediğimiz şey?