Bir Kimlik, 60 Milyon Borç, 162 Dava
Hüseyin Kaya, Diyarbakır’da kendi halinde bir mezbaha işçisiydi. Yedi yıl önce bir akşam kimliği çalındı, adına şirketler kuruldu, milyonlarca dolarlık borçların altında imzası çıktı. Yıllardır mahkeme mahkeme dolaşıp suçsuzluğunu ispat etmeye çalışan Kaya hakkında bugüne kadar açılmış 162 dava, 600'den fazla soruşturma var.
Diyarbakır’ın Benusen Mahallesi'nde bir gecekondu... Evin her tarafı, dava dosyaları, dilekçeler, çağrı pusulalarıyla dolu. Çünkü evin sahibi Hüseyin Kaya hakkında açılmış 162 dava, 600'ün üzerinde savcılık soruşturması bulunuyor. İddialara göre, işsiz ve tek gözlü gecekondu yaşayan bu adam aslında milyonlarca dolarlık işler yönetiyor.
36 yaşında olan Kaya’nın adliyeyle evi arasında mekik dokumasına neden olan olaylar 2007 yılında kimliğinin çalınmasıyla başladı. Büyükşehir Belediyesi'ne ait mezbahada çalışırken soyunma odasına giren hırsız, Kaya ve 2 arkadaşının kimliklerini çalıp kayboldu.
Kaya'nın bu olaydan sonra yaşadıkları, Aziz Nesin'in vatandaş Yaşar'ın bürokrasi karşısındaki savaşını anlattığı 'Yaşar Ne Yaşar, Ne Yaşamaz' isimli mizahi romanını hatırlatıyor...
Her gün yeni bir şirket kurduğunu, hayatında bir arada görmediği miktarlarda borçlandığını öğrenen Kaya, 'karşılıksız çek vermekten' hapis yattı, suçlamalar sabıka kaydında göründüğünden yıllardır düzenli bir iş bulamadı, dava masraflarını karşılamak için tek mal varlığı olan evini sattı.
Al Jazeera Türk, Kaya'yı Diyarbakır'daki evinde bulup, konuştu...
Adına şirket kuruldu, çekler verildi
Resmi evraklar, davalar, takip kararları son yedi yıldır Kaya’nın hayatının birer parçası. Kaya zamanının büyük bölümünü dava dosyalarını okuyarak geçiriyor. Tek dileği, suçlamaların tümünden aklanmak.
Kimlik çalındığında jandarmaya haber verildiğini, tutanak tutulduğunu anlatan Kaya yeni bir kimlik çıkararak hayatına devam etmiş. Ancak kendisi tarafından dolandırıldığını iddia eden telefonlar gelmeye başlayana kadar:
“Aradan 2,5 ay geçti, gizli numalaradan birtakım kişiler beni arıyordu. Kimi emniyet müdürü, kimi şirket sahibi, kimi sadece bir dost olduğunu söylüyordu. ‘Senin kimliğini çalmışlar şirket kurmuşlar’ diyorlardı. Kimisi telefonda resmen ağlıyordu. ‘Benim şirketim var bana 200 milyonluk çek vermişsin, çeki ödememişsin ben iflas ettim” diyordu. Kimliğimin çalındığı aklıma geldi. Bunun üzerine savcılığa bildirdim. Telefon dinlenmesi yapıldı ama bir şey bulunamadı. Zaten benim suç duyurumun ardından aramalar da kesildi.“
Sonra icra mektupları
Kaya’nın isimsiz telefonlarla ilgili araştırması sürerken bu kez postacılar icra kararlarıya kapısına geldi. Olaydan üç ay sonra gelmeye başlayan icra kararlarının ardı arkası kesilmedi:
“Benim kimliğime başkasının fotoğrafını yapıştırıp hesap açmışlar. Farklı imzalar, bir sürü ödeme emirleri, çek hesapları... Zaman içinde birçok icra geldi. Sadece bir banka değil, birçok bankadan koçan koçan çek verilmiş. 8-10 banka çek hesabı, banka hesabı var. İstanbul’da şirket kurulmuş. Şahıslar çekleri Türkiye’nin aklına neresi gelirse, oralarından alışveriş yapmışlar. Çekler karşılıksız çıkınca bunlar da mahkemeye başvurup, ödeme talebinde bulunuyorlar. Benim adıma olduğu için gelip beni buluyorlar.“
162 dava açıldı
Bir anda kendini hukuk mücadelesini içinde bulan Kaya hakkında şimdiye kadar İstanbul, Antalya, İzmir, Ankara, Uşak, Konya, Kahramanmaraş, Gaziantep'in arasında bulunduğu birçok şehirde, 162 dava açıldı. Halen savcılıkların hakkında sürdürdüğü 600’e yakın soruşturması bulunuyor.
Bir karşıklıksız çek davasından 10 ay ceazevinde yatan Kaya’nın hayatı altüstü oldu.
Kayıtlara göre piyasayı yaklaşık 60 milyon dolandırmış:
“Davaların 158 tanesini kazandım, beraat ettim. Diğerleri ise devam ediyor. Artık insanlar bana güvenmemeye başladı, dolandırıcı olarak görünüyorsun. Polis hergün kapını çalıyor. Yakaladığı yerde seni nezarete atıyor. Cezaevine giriyorsun. Hiçbir itibarın yokken, hiç bir akrabandan eşinden dostundan hiçbir destek alamazsın. Ne maddi ne manevi destek alırsın. Arkadaşların selamı kesiyor, alay ediliyorsun. Defalarca işten kovuldum. Şimdi az gidiyorum ama daha önce ayın 25 günü mahkemelerdeydim, karakollarda, avukatlardaydım. 7 yıl boyunca böyleydi. İş aradığın zaman adam senden 30 gün çalışmanı bekliyor. Bir tebligat geliyor, ne yapacaksın mahkemeye gideceksin. Bir iki üç derken adam kabul etmiyor. En son bir yere başvurdum, sicilim bozuk iye işe almadılar. Şu anda gündelik işler bulursam çalışıyorum, inşaat işi olursa çalışıyorum. Onun dışında işsizim”
Evini satmak zorunda kaldı
Kaya oturduğu evi borçları ve davaların masrafları için satmak zorunda kaldı. Annesini yanına yerleşen Kaya, başına bu işleri getirenlerin peşine düştü. Yaptığı suç duyuruları sonucu üç kişi tutuklandı. Kaya’nın aktardığına göre, kimliğinde fotoğrafı bulunan bir kişi hakkında, yaşı küçük olduğu gerekçesiyle işlem yapılmadı.
Kaya, artık giyim kuşamına da dikkat ediyor. Nedeni ise ‘Her an yakalanırım ve hakim karşısına çıkarım’ endişesi. Mahkeme heyeti önüne düzgün kıyafetlerle çıkmaya dikkat ediyor.
Kaya'nın bir avukatı da var. Ancak zaman içerisinde kendi dosyalarına bir hukukçu kadar hakim olduğundan çoğu zaman avukat desteğine ihtiyaç dahi duymuyor. Dilekçelerini kendisi yazıyor, başvurularını bizzat kendisi yapıyor.
Kaya adliyeye de o kadar sık gidiyor ki anlattığına göre, polisler tarafından avukat zannedildiği bile oluyor. Hatta polisler Kaya'yı çoğu zaman avukat girişine yönlendiriyor.
'Hemen dava açılmamalıydı'
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye göre davaların imza tetkikinden sonra açılması gerekiyordu.
'Jandarmanın tuttuğu tutanak, sadece kimliği değiştirme açısından bir belge görevi görüyor. Bu olayda ihmal olmuş olabilir. Savcılığın hemen dava açmaması gerekiyordu. İmza tetkik yoluna gittikten sonra dava açmalıydı. Faillerin bulunması gerekiyordu. Eksik veyanlış davalar açılmış.'
Mahmut Bozarslan, Al Jazeera Turk
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!