Görüş Bildir

Fethiye Haberleri

Fethiye ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Fethiye ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Bugün Türkiye Gündemindeki En Önemli 10 Olay
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘hakaret’ gerekçesiyle açılan davaların sayısı her geçen gün artarken, son ‘vaka‘ da Halk Sağlığı Kurumu’nda yaşandı. Erdoğan’ın fotoğrafını Facebook hesabından Yüzüklerin Efendisi kitabındaki ‘Gollum’ karakterine benzeten aile hekimi Bilgin Çiftçi hakkında soruşturma başlatıldı.
Kulaktan Kulağa Yayıldı Ama Kimse Engel Olmadı: 13 Yaşındaki Kız Çocuğuna Tecavüz Zinciri
Muğla’nın Seydikemer ilçesinde yaşayan 13 yaşındaki R.A.’nın 5.5 aylık hamile olduğunun anlaşılması üzerine küçük kızın kuzeni, eniştesi ve ağabeyinin arkadaşı tarafından cinsel saldırıya uğradığı ortaya çıktı. R.A.’ya kuzeninin tecavüzünden sonra yaşananların kulaktan kulağa yayıldığı, ancak durumdan ailesinin haberinin olmadığı iddia ediliyor. 
Kadınlar Gazeteci Amberin Zaman'a Sahip Çıkıyor: Başbakan Derhal Özür Dilemelidir!
Aralarında çok sayıda kadın gazeteci, akademisyen, yazar bulunan Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) Başbakan Erdoğan’ın “Edepsiz kadın… Haddini bil” diyerek hedef gösterdiği Amberin Zaman’a destek verdi, Erdoğan’ı ‘derhal özür dilemeye’ çağırdı. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası boyunca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ırkçı, mezhepçi ve cinsiyetçi söylemleriyle Türkiye’deki çeşitli kesimlere hakaret etmekten ve onları hedef göstermekten çekinmediğini dile getiren EŞİTİZ, “Tüm bunları ‘Cumhurbaşkanı Adayı Başbakan (!)’ gibi trajikomik ve Türkiye demokrasi tarihine geçecek en üst düzey sıfatlarla yapmıştır. Yeni olmayan bu saldırılar, artık sistematik bir hal almıştır” dedi. Başbakan’ın son olarak gazeteci Amberin Zaman’a Malatya ve Ankara’daki mitinglerinde “gazeteci kılıklı… edepsiz kadın”, “haddini bil”, “aşağılık kadın” gibi sözlerle hakaretler yağdırdığını dile getiren kadın yazarlar, bunun Bülent Arınç’ın kadınların toplum içinde kahkaha atmaması gerektiği sözleriyle aynı döneme denk geldiğinin altını çizdi. “Sadece mesleğini yaptığı için, bir kadın gazetecinin ‘edepsiz’ olarak kitleler önünde hedef gösterilmesi, bu cinsiyetçi politikaların son halkası olmuştur. Bu saldırı aynı zamanda, satınalma, sansür ve otosansür ile susturulmuş olan medyada kalan son eleştirel sesleri de susturma ve yıldırma çabasıdır” diyen EŞİTİZ Grubu, iktidarın kendisi gibi düşünmeyen, yaşamayan insanlara karşı hakaret ve tehditlerinin kitleleri kışkırttığını, işlenen veya işlenecek tüm suçlardan iktidarın birebir sorumlu olduğunu belirtti. Kadın yazarlar kaleme aldıkları metni Başbakan’a seslenerek, “Bu sürecin baş mimarı olan Erdoğan’ı, toplumu kutuplaştırıcı, muhaliflerini ötekileştirici politikalarına derhal son vermeye çağırıyoruz. Bunun için de, öncelikle bir kadın ve bir gazeteci olarak Amberin Zaman’dan Türkiye ve dünya kamuoyu önünde özür dilemesini talep ediyoruz” diye bitirdi. Başbakan Erdoğan’a yapılan çağrının ilk imzacıları şu isimler Ayfer Tunç, Ayşe Buğra, Ayşe Gözen, Ayşe Hür, Ayşegül Sönmez, Ayşen Candaş, Betül Dünder, Birgül Hakan, Birhan Keskin, Burcu Arıkan, Büşra Ersanlı, Efsa Kuraner, Fatma Gök, Fatma Mefküre Budak, Fatmagül Berktay, Fethiye Çetin, Füsun Erdoğan, Gökçeçiçek Ayata, Gülistan Aydoğdu, Gülnur Elçik, Gülsen Ülker, Gülsüm Cengiz, Hülya Gülbahar, İnci Hekimoğlu, İpek Çalışlar, Jaklin Çelik, Karin Karakaşlı, Leyla Erdoğdu, Mehveş Evin, Melek Özman, Meltem Ahıska, Meltem Aslan, Meryem Koray, Müge İplikçi, Nadire Gül, Nalan Barbarosoğlu, Nazan Üstündağ, Nebahat Akkoç, Necmiye Alpay, Nil Mutluer, Nur Bekata Mardin, Nuray Mert, Olga Ünaydın, Özlem Denli, Pelin Batu, Pelin Şirin, Pınar Öğünç, Selen Yılmaz, Sema Kaygusuz, Semra Somersan, Sevda Bayramoğlu, Sevgi Binbir, Sevna Somuncuoğlu, Sibel Irzık, Suna Öztürk, Süheyla Doğan, Şahika Yüksel, Şebnem Korur Fincancı, Şemsa Özar, Tuluhan Tekelioğlu, Türkan Kürkçü, Zehra Demirci, Zehra Şenoğuz, Zeynep Direk, Zeynep Ekener, Zeynep Oral.Diken
Mahkeme: 'Katil Erdoğan' Sloganı Suç Değil
Aydın'da Gezi Parkı gösterileri sırasında 'Katil Erdoğan' sloganı atan Cem Türkoğlu ve Zafer Kasap suçsuz bulundu. Aydın'da Gezi Parkı gösterileri sırasında 'Katil Erdoğan' sloganı attıkları için yargılanan iki kişiyi mahkeme suçsuz buldu. Kararda, 'Katil Erdoğan' sloganının 'yaygın olarak kitleler tarafından söylenmesi için yeterli ölçüde olgusal dayanağın bulunduğu' belirtildi. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Aydın’da Gezi Parkı gösterileri sırasında “Katil Erdoğan” sloganı atan Cem Türkoğluve Zafer Kasap, suçsuz bulundu. Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Fethiye Bilici, Gezi Parkı gösterilerinde çok sayıda kişinin polis şiddetiyle öldürüldüğünü ve yaralandığını, sanıkların bunun üzüntüsüyle hareket ettiğini belirterek, “Katil Erdoğan' sözünün provokatif olduğu kabul edilse bile bunların Gezi olayları olgusuna dayandığı, bu sözlerin slogan şeklinde yaygın olarak kitleler tarafından söylenmesi için yeterli ölçüde olgusal dayanağın bulunduğunu” gerekçesiyle beraat kararı verdi.  Aydın’da, 6 Haziran 2013’te bir araya gelen yüzlerce kişi, Gezi Parkı gösterilerinde yaşanan polis şiddetini ve ölümleri protesto etti. Eylemde “Katil Erdoğan” diye slogan attıkları ileri sürülen Cem Türkoğlu ve ve Zafer Kasap hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125. maddesine göre “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Kasap ifadesinde, “Gezi olayları sırasında birçok insanın öldürülüp yaralandığını, eyleme katılanların öfkeli olduğunu” belirterek, slogan attığını fakat hakaret kastıyla hareket etmediğini söyledi. Türkoğlu ise, “Bu sloganı atıp atmadığımı hatırlamıyorum” dedi.'Yeterli olgusal dayanak var' Başbakan Erdoğan’ın da davacı olarak anıldığı dava 29 Mayıs’ta beraatla sonuçlandı. Hakim Fethiye Bilici, sanıkların “Katil Erdoğan” diye slogan attığının sabit olduğunu fakat bu söylemin suç içermediğini vurguladı. Sanıkların Gezi Parkı eylemlerindeki ölüm ve yaralanmalardan duydukları öfke ve üzüntünün etkisiyle kapıldıkları infial ile bunu söylediklerini belirten Hakim Bilici, “Gezi olaylarında polisin ölçüsüz şiddet kullanması sonucunda ölüm ve yaralanmaların meydana geldiğine dair kamuoyunda yaygın bir kanaatin oluştuğu, sanıkların da polisin ölçüsüz şiddet kullanması sonucunda ölümlerin meydana geldiğine dair bir kanaatle bu sloganı attıkları”nı kaydetti. Bu ifadenin Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi'ne göre düzenlenen 'ifade özgürlüğü hakkı' çerçevesinde ele alınması gerektiğini kaydeden Hakim Bilici, şöyle devam etti: “Dava konusu sözlerin sokakta sıradan bir vatandaşa söylenmesi halinde hakaret olarak nitelendirilebileceği ancak seçilmişlerin daha toleranslı olmalarının beklendiği, katılanın başbakan olarak sahip olduğu kudret, ayrıcalıklı hak ve yetkiler dikkate alındığında aynı oranda önemli ve geniş sorumlulukları yüklenmiş olduğu, sorumluluklar çerçevesinde kendisine yalnızca zararsız ve lehte eleştiriler değil, kırıcı, şoke eden ya da rahatsız edici bilgi ve düşüncelerin de ifade edilebileceği, bunların demokratik toplumların vazgeçilmezleri olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gereklerinden olduğu, üslubun iletişimin bir parçası olduğu ve ifadenin içeriği ile birlikte üslubun da korunma gerektirdiği, dava konusu ‘Katil Erdoğan’ sözünün kaba ve provokatif olduğu kabul edilse bile bunların kamuoyuna yansımış Gezi olayları olgusuna dayandığı, sözlerin slogan şeklinde yaygın olarak kitleler tarafından söylenmesi için yeterli ölçüde olgusal dayanağının bulunduğu, sanıkların bu olguya dayanan değer yargılarını bu şekilde keskin ve dikkat çekici bir dil kullanarak ifade ettikleri...”Roboski'de 'beraat' demişti Hakim Fethiye Bilici, bu kararın bir benzerini Aydın’da yapılan Roboski protestosuna ilişkin davada da vermişti. Eylemde, “Katil Erdoğan” sloganı attıkları iddiasıyla yargılanan yedi kişi hakkında 29 Ocak 2013’te beraate hükmeden Hakim Bilici kararında, “Katil Erdoğan’ sloganın bir hakaret olmadığı, Başbakan’ın olayın çözülmesiyle ilgili sorumluluğunu vurguladığını belirterek, “[Uludere’deki] olayın aydınlatılarak faillerinin tespitinden sorumlu olduğunu, sanıkların da bu sorumluluğu hatırlatmak için bu sözü söylediklerini…” karara geçirmişti. Yan salondan ceza çıkmıştı!Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davadan beraat eden Cem Türkoğlu, bu kez 2 ve 14 Haziran 2013’te katıldığı iki ayrı eylemde aynı sloganı attığı iddiasıyla Ali Akpınar ile birlikte Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Karar, ilk mahkemeden bir gün sonra, 30 Mayıs’ta verildi. Hakim Bilici’den farklı olarak Hakim Akın Dombaycı, “Bu sloganın siyasiler açısından değerlendirildiğinde bile eleştiri sınırını aştığı, başbakanı toplum nezdinde küçük düşürme, onur, şeref ve saygınlığını rencide etme amacı taşıdığından” iki sanığı 7080 TL para cezasına çarptırdı ve hükmün açıklamasını erteledi. T24
Mahkeme, Şirket Faturalarına Yansıtılan Kaçak Elektrik Bedelini Hukuksuz Buldu
Muğla'nın Fethiye ilçesinde avukatlık yapan Sabire Sanem Yılmaz tarafından Fethiye Asliye Ticaret Mahkemesine açılan kayıp kaçak bedeli ile ilgili dava, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince karara bağlandı. Mahkeme tarafından verilen karar neticesinde şirket elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak elektrik bedelinin hukuka aykırı olduğu belirlendi.Daha önce Mavikart uygulaması, kişisel bilgilerin başkalarına verilmemesi gibi toplumsal konularda halk yararına açtığı davaları kazanan Av. Sabire Sanem Yılmaz, bu kez de ticari işletmelerin ‘Kayıp-kaçak’ bedeli ödemesinin hukuka aykırı olduğu kararıyla büyük bir zafere imza attı. Muğla Barosu avukatlarından Yılmaz, Fethiye Asliye Ticaret Mahkemesine kayıp-kaçak elektrik bedeli ile ilgili dava açtı. Yılmaz'ın açtığı dava Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından karara bağlandı. Mahkeme, Türkiye’de ilk defa şirketlerin de kayıp-kaçak bedeli ödemesinin hukuka aykırı olduğuna karar verdi. Mahkeme, alınan bedel ile elektrik dağıtım şirketlerinin kaçağa karşı önlem almasını engelleyeceğini de belirtti.'Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak sureti ile kullanılan elektrik bedellerinin kaçak kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.' kararını alan mahkemenin karar yazısında şu ifadelere yer veriliyor: 'Hem bu hal, parasını her halukarda tahsil eden davalı kurumun çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi elektriği hırsızlanmak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysaki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.'Kararı değerlendiren Avukat Sabire Sanem Yılmaz, idarenin her yaptığı işlemin denetime elverişli ve şeffaf olması ve tüketiciler için hangi hizmet karşılığında ne ödediğinin bilinmesinin önemli olduğunu açıkladı. Yargıtay'ın kararında bu hususu çok isabetli olarak dile getirdiğini belirten Yılmaz, 'Daha önce birçok gerçek kişi hakkında verilen bu karar tüzel kişilerin de tüketici olduğu ve kayıp kaçak bedellerini ödemesinin hukuka aykırı olduğu noktasında bir ilktir. Bu anlamda sivil toplum kuruluşları ile odalara çok iş düşmektedir. Özellikle Ticaret Odaları yüksek kayıp kaçak bedeli ödeyen turizm şirketlerini korumalıdır. Bu karar herkese emsal olacaktır.' dedi.CİHAN
2 Bin 400 Yıllık Kaya Mezarlar Depo Oldu
Muğla'nın Fethiye İlçesi'nde M.Ö. 4'üncü yüzyıldan kalma, tarihi kaya mezarlar vatandaşlar tarafından depo olarak kullanılıyor.Fethiye’deki Amintas Kaya Mezarları, Antik Likya uygarlığının en eski şehirlerinden biri olan Telmessos Antik Kenti’nden günümüze ulaşan kalıntılar arasında yer alıyor. İlçenin güneybatısındaki tepelerde, kayaya oyulmuş mezarların en büyüğü konumundaki Amintas Kral Mezarı ise Fethiye’nin simgesi olarak kabul ediliyor.Aynı tepenin eteklerinde Amintas Kral Mezarı’yla birlikte çok sayıda tarihi mezar bulunuyor. 2.000 yıldan fazla geçmişe sahip bu mezarlar, tarihi ve arkeolojik SİT alanı içinde bulunuyor ve ören yeri olarak ilçeye gelen yerli ve yabancı turistler tarafından geziliyor. Ancak ören yerini çevreleyen koruma duvarının dışında, yerleşim yerlerine yakın noktada bulunan mezarlardan bazıları, Cumhuriyet mahallesi sakinleri tarafından depo olarak kullanılıyor.
2 Bin Fethiyeli Kumburnu ve Belceğiz Plajları İçin Eylem Yaptı
MUĞLA’nın Fethiye İlçesi’nde dünyaca ünlü Kumburnu ve Belceğiz plajlarının işletme hakkının özel bir şirkete verilmesine tepki gösteren yaklaşık 2 bin Fethiyeli eylem yaptı.Ölüdeniz'deki Kumburnu ve Belceğiz halk plajlarının işletme hakkı, Muğla Valiliği tarafından geçen 21 Mart’ta Muğla El Sanatları Şirketi’nden (MELSA) alındı. MELSA, 23 Haziran’da plajdaki şezlong ve plaj şemsiyelerini tahliye ederek işletmeyi Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne devretti. FETHİYE AYAKLANDI Yeniden ihaleye çıkarılan Kumburnu ve Belceğiz plajlarının, giriş kapısı, otopark ve su sporları faaliyetlerinin MUÇEV Turizm Şirketi, büfe, kafeterya, şemsiye ve şezlongların ise ihaleyi kazanan özel bir firma tarafından işletileceğinin duyulması Fethiye’d'eki sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve turizmcileri ayaklandırdı. Fethiye Belediye Başkanı Demokrat Partili Behçet Saatcı'nın çağrısıyla bir araya gelen sivil toplum kuruluşu temsilcileri, turizmci ve vatandaşlar bugün Kumburnu Plajı girişinde eylem yaptı. Fethiye Belediye Bandosu’nun da yer aldığı eyleme yaklaşık 2 bin kişi katıldı. ‘FETHİYE’NİN SUÇU NE?’ Kumburnu Plajı girişinde toplanan eylemciler Belceğiz Plajı’na yürüyüşe geçti. Ellerinde ‘Fethiye’nin suçu ne?’, ‘Plajımızı geri istiyoruz’, ‘Ölüdeniz Fethiye’nindir’, ‘Bacasız sanayiyi ateşe verme’ yazılı dövizler taşıyan eylemciler alkış ve ıslıklarla plajların özel şirkete ihale edilmesini protesto etti. ‘PLAJLARIN İŞLETMESİ FETHİYELİLERE VERİLSİN’ Tek tek söz alan sivil toplum kuruluşu temsilcileri plajların işletilmesinin Fethiyelilere verilmesini istedi. Ölüdeniz Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mümtaz Kökten Fethiye’de Ölüdeniz’i işletebilecek birçok sivil toplum kuruluşu olduğunu belirterek bu doğrultuda Fethiye Kaymakamlığı ve Muğla Valiliği’nde yaptıkları görüşmelerden sonuç alamadıklarını söyledi. Yıllardan bu yana plajın kar amacı güden özel şirketlerden alınması için mücadele ettiklerini söyleyen Kökten, bugünden itibaren Fethiye Belediyesi’nin de destekleriyle davalarına daha güçlü sahip çıktıklarını dile getirdi. ‘İHALENİN İPTALİNİ İSTİYORUZ’ Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Osman Çıralı ise ihalenin iptalini istedi. Fethiye Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Mehmet Soydemir de Fethiye’ye ait değerlerin Fethiyeliler tarafından işletilmesi gerektiğini söyledi. Eyleme katılanların hiçbir siyasi ve maddi beklentisi olmadığını anlatan Soydemir, plaj işletmesini alana kadar mücadeleye devam edeceklerini kaydetti. ‘MEDİNE DİLENCİSİ GİBİ SADAKA İSTEMİYORUZ’ Son olarak söz alarak kürsüye gelen Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, yıkmadan, dökmeden, kırmadan hak ettiklerini talep etmek için Ölüdeniz’de buluştuklarını söyledi. Sadaka istemediklerini vurgulayan Saatcı, “Burada yaşayan insanların bu güzelliklere ihtiyacı var. Bu insanlar ‘Medine dilencisi ‘gibi sadaka istemiyor. Sadece coğrafyanın kendisine bahşettiği bu güzelliklerin kendileri tarafından işletilmesini istiyor. Bundan daha doğal ne olabilir. Yani Fethiye’de hiç mi işe yarar adam yok. Fethiye işe yaramaz insanlardan mı kurulu?” diye sordu. ‘MELSA CHP’Lİ BELEDİYEYE GEÇTİĞİ İÇİN FESHEDİLDİ’ Fethiyelilerin de işletmecilik yapabileceğini aktaran Saatcı, Ankara’dan İstanbul’dan birilerinin buraya gelmesine ihtiyaç olmadığını vurguladı. Muğla İl Özel İdaresi kapandıktan sonra MELSA’nın Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne geçtiğini kaydeden Başkan Saatcı, “CHP’nin kazandığı büyükşehir belediyesi acaba iktidar partisinden olsaydı, aynı olay yapılır mıydı? O zaman burası büyükşehir de kalsaydı. Büyükşehir başka siyasi partiden olduğu için, MELSA da ona kaldığı için, MELSA feshedildi. Arkasından da çok acele Çevre Bakanlığı bünyesinde bir çevre vakfı kuruldu. Sanki yangından mal kaçırılıyormuş gibi bu yerler farklı insanlara ihale edildi” dedi. ‘İSYAN BAYRAĞINI İNDİRMEYECEĞİZ’ Fethiye’de Ölüdeniz plajlarını işletebilecek birçok STK, dernek ve kooperatif olduğunu kaydeden Behçet Saatcı, şunları söyledi: 'Devleti yönetenler adaletten ayrıldığı zaman her türlü felaket kapımızı çalmak üzeredir. Seydikemer ilçemiz var, 15 kilometre ileride. Bunları kıskandığım için söylemiyorum. Orada da yine bizim ‘Saklıkent’ diye bir değerimiz var. Saklıkent’i ‘İhaleye çıkmadan verilebilecek yerler kapsamında’ Seydikemer Belediyesi’ne veren zihniyet burayı ne için Fethiye’ye vermiyor. Birileri bunun cevabını bize vermek zorunda. Ramazan ayının bu güzel gününde günü siyasetle kirletmek istemiyorum. Ancak şunları da söylemek zorundayım. Seydikemer Belediyesi ‘Adalet ve Kalkınma Partili’ diye Saklıkent verildiyse lafın bittiği yerdir. Amaç bu ören yerlerinin Fethiyeliler tarafından işletilmesidir. Sesimizi ister duyarlar, ister duymazlar. Ancak biz bu isyan bayrağını sesimizi duyuracak ana kadar gönderde tutmaya devam edeceğiz. İllah bir renk sevdası aranıyor ise, bizim rengimiz bellidir. Bizimde rengimiz kırmızı–beyazdır.” Ergün TOS/FETHİYE (Muğla), (DHA)
Diyarbakır Valiliği: 'Zırhlı Araçta Silahın Kazara Ateş Alması Sonucu 1 Polis Şehit Oldu'
Diyarbakır Valiliği, Ergani İlçesi'nde dün saat 22.30 sıralarında meydana gelen silah kazasında polis memuru Özgür Gümüş'ün şehit olduğunu açıkladı. Açıklamada, Ergani Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliği lojmanları önünde zırhlı araçla koruma görevi yapan Ergani Polis Merkezi Amirliği'nde görevli polis memuru Özgür Gümüş'ün, zırhlı araç üzerinde bulunan silahın kazara ateş alması sonucu yaralandığı belirtilerek, 'Yaralı polis memuru kaldırıldığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen şehit olmuştur. denildi. 
Sağlık Bakanlığı'ndan Ayşe Kocaoğlu Açıklaması
Sağlık Bakanlığı, ayrılmak istediği sevgilisi tarafından kolundan vurulan ve 2 aylık hamile olduğu için enfeksiyona karşı ilaç verilmediğinden kolunu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan Ayşe Kocaoğlu’nun, hamileliliğin sonlandırılacağını açıkladı.Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada; 'İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesinde Tıbbi Konsey toplanmış ve hastanın sağlık durumu nedeniyle gebeliğin sonlandırılmasına karar vermiştir. Ayrıca hastanın hamile olduğu için, tedavisinin yapılmadığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Hastamızın antibiyotik tedavisine devam edilmekte olup, şu an için kol kaybı gibi bir durum söz konusu değildir“ denildi.