Hititlerden Gezi'ye... Gülen Hakkında 1453 Sayfalık İddianame
Fethullah Gülen’in 1 numaralı sanık olduğu ve hakkında 37,5 yıldan 52,5 yıla kadar hapisle ağırlaştırılmış müebbet istendiği 2’nci iddianamenin detayları ortaya çıktı. İddianamede Hitit, Selçuklu ve Osmanlı tarihinden olaylar anlatılırken, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve Gezi eylemlerine ilişkin bilgilere yer verildi. Öte yandan 'Tahşiyecilere kumpas' iddianamesinin mahkeme tarafından kabul edildiği ve yokluğunda tutuklama kararı verilen Gülen hakkında 'kırmızı bülten' talep edileceği bildirildi.
Gülen’in yanı sıra ‘22 Temmuz Operasyonu‘nun 3’üncü dalgasında gözaltına alınan eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı’nın da aralarında bulunduğu 69 şüpheli hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından hazırlanan iddianame 1453 sayfadan oluşuyor.
Erdoğan, oğlu ve damadı şikayetçi
DHA’nın haberine göre iddianamede sekiz şikayetçi, 27 mağdur ve 69 şüpheli yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, damadı Berat Albayrak, Serhat Albayrak, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ve Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu şikayetçi olarak yer aldı.
İddianamede 27 kişi de mağdur sıfatıyla yer aldı. Bu isimler arasında, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra aralarında Beşir Atalay, Binali Yıldırım, Faruk Çelik, Ali Babacan, Taner Yıldız, Hüseyin Çelik, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve Muammer Güler’in de bulunduğu AK Parti’de bakanlık yapmış 20 isim mağdur olarak yer aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, eski CHP Milletvekilleri Melda Onur ile Kamer Genç de iddianamede ‘mağdur’ sıfatıyla yer aldı.
Hititler, Selçuklu ve Osmanlı tarihinden olaylar
İddianamede, Türkiye’de ve dünyada yaşanan tarihi olaylara kronolojik olarak değinildi. Hititler, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye’deki tarihi olaylar iddianamede ayrıntılarıyla anlatıldı.
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ne atıf
İddianamenin sonuç bölümünde, 'Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nde 'Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir' denilmektedir. Türk istiklal ve Cumhuriyetinin saldırı altında olduğu dönemlerden geçmekteyiz' denildi.
'Uydurma delillerle subaylara operasyon'
Örgütün aşama aşama devleti ele geçirdiği savunulan iddianamede, 'Örgüt çok büyük bir camiaya sahip olduklarını düşünerek, artık önlerinde kimsenin duramayacağı fikrine kapılmışlardır. Yaşadıkları özgüven patlamasının neticesi olarak 2007 yılından beridir devletin güvenliğinin teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki vatansever subayları pasifize edebilmek için kendi uydurdukları delillerle operasyon yapmışlardır. Bu şekilde yüzlerce subayın hayatını kararttılar ve birçok masum insanın ekmeğiyle oynadılar' ifadeleri kullanıldı.
'FETÖ terör örgütü de yerli bir örgüt değildir'
İddianamede, 'FETÖ terör örgütü de yerli bir örgüt değildir. Kökü dışarıda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütüdür. Bu örgütle mücadelenin zorluğu, halk tabanında kendisine dini temalarla yer bulmuş bir örgüt olmasından kaynaklanmaktadır. Kutsal değerler üzerinden halka ulaştıkları için bunca serencama rağmen taraftar bulabilmektedir' ifadelerine yer verildi.
'Gezi Parkı eylemlerini desteklediler'
‘Örgütün‘ 28 Mayıs 2013’te başlayan Gezi Parkı direnişini desteklediği belirtilen iddianamede, “Amerika’daki örgüt lideri, masumane istekte bulunan eylemcileri kullanarak aralarına karışan marjinal grupların milyarlarca liralık kamu malını yakıp yıkmasını tasvip eder konuşma yapmıştır. (‘Çapulcu demeyiniz’) 17-25 Aralık tarihinde ve sonraki süreçte (MİT TIR’larının durdurulması) ise artık örgüt yeterli olgunluğa eriştiğini düşünerek, devlete karşı intihar saldırısına kalkışmıştır” denildi.
'Aslında örgüt çok da profesyonel değil'
İddianamede ‘FETÖ terör örgütü’nün muhalefet dizayn ettiği, ‘kökü dışarıda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütü‘ olduğu ifade edilirken, “Aslında örgüt çok da profesyonel değildir, çok açık vermiş durumdadır” denildi.
‘Örgütün‘ büyük bir yolsuzluk olduğu kanaati uyandırılarak devlete operasyon yapmaya kalkıştığı iddia edilirken, “Paralel devlet yapılanması FETÖ Terör Örgütü’nün toplumda barışık olduğu hiçbir kesim yoktur” denildi.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi
Örgüt lideri olmakla suçlanan Fethullah Gülen ve yardımcısı olduğu belirtilen Sinan Dursun’un, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs”, “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünü kurmak ve yönetmek”, “Gizli kalması gereken bilgileri, siyasal casusluk maksadıyla elde etmek”suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapsi ve 37 yıl 6 aydan 52 yıl 6 aya kadar hapsi istendi.
14 Aralık soruşturmasında da, aralarında Fethullah Gülen, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 15’i tutuklu 33 sanık hakkında iddianame hazırlanmıştı. Gülen için, ‘Silahlı terör örgütü kurmak’ ve ‘Zincirleme nitelikli resmi belgede sahtecilik‘ suçlarından 70 yıldan 235,5 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianame 17 Eylül’de mahkemeye gönderilmiş, bugün de kabul edilmişti.
İddianamede yer alan diğer detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Tutuklama kararı ve 'kırmızı bülten' talebi
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 'Paralel Devlet Yapılanması'nın, Tahşiyecilere kumpas kurduğu iddiasıyla aralarında Fethullah Gülen'in de bulunduğu 33 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti.
Şüphelilerden Fethullah Gülen'in 'kaçak olması ve kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması' gerekçesiyle yokluğunda tutuklanması kararı veren heyet, Gülen hakkında Interpol aracılığıyla Kırmızı Bülten çıkarılması amacıyla Adalet Bakanlığına yazı yazılmasına da hükmetti.
Savcı, iddianameyi 18 Eylül'de mahkemeye göndermişti.
Tahşiye grubuna kumpas iddiası
İddianamede şüpheliler, 2009-2010 yıllarında yürütülen Tahşiyeciler grubuna yönelik soruşturmada ‘sahte delil üretmekle’ suçlanıyor.
2009- 2010 yılında yürütülen ’Tahşiyeciler' soruşturması kapsamında grubun önde gelen ismi ''Molla Muhammet'' adıyla bilinen emekli imam Mehmet Doğan'ın da aralarında bulunduğu bazı isimlere dava açıldı. Dava halen devam ediyor. Kumpas iddialarının ortaya çıkması üzerine sanıklar, kendilerine operasyon düzenleyen polisler hakkında şikâyetçi oldu. Şikâyet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ‘Tahşiyeciler grubuna kumpas kurulduğu’ iddialarına ilişkin soruşturma başlattı. Polisleri şikâyet eden Tahşiyeciler grubu üyeleri, ’evlerinde bulunan bombaların polisler tarafından konduğunu’ iddia ediyor.
DHA, AA ve Al Jazeera
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!