onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
En Çok Okunanları Sıraladık! Her Kitaplıkta Bulunması Gereken En İyi Psikoloji Kitapları

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

En Çok Okunanları Sıraladık! Her Kitaplıkta Bulunması Gereken En İyi Psikoloji Kitapları

Esra Demirci
23.03.2022 - 13:39

Psikoloji elbette çok geniş ve anlaşılması zor bir kavram, fakat bu konuyla alakalı birkaç kitap okumak kesinlikle kişiye kendini çok daha iyi hissettirecektir. Eğer siz de bu konuya meraklıysanız işte psikolojiyle alakalı en iyi kitaplar...

Not: Kitap açıklamaları tanıtım bültenlerinden alınmıştır.

'Önerdiğimiz ürünleri seveceğinizi umuyoruz! Bu içerikten alışveriş yapmaya karar verirseniz, Onedio sayfadaki bağlantılardan gelir elde edebilir. Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1. Kendini Arayan İnsan - Rollo May

1. Kendini Arayan İnsan - Rollo May

Rollo May, şu çok önemli soruyu soruyor: 'Acaba gözden kaçırdığımız önemli bir rehber ve güç kaynağı var mı?' Ne geçmiş ne de gelecek açısından hiçbir şeyin kesin olmadığı bir dönemde içsel bütünlük nasıl sağlanabilir?

“İnsanların benden beklentilerini yansıtan bir aynalar toplamından ibaretim.” Bu cümle size ne kadar yakın?

Bu kitap, yaşadığımız bu 'Endişe Çağı”nda kişisel bütünlüğümüzü bulmak için yazıldı. Amacımız, çağımızın güvensizliğine karşı durabilmemizi sağlayacak yöntemler bulmak, içimizdeki güç merkezini ortaya çıkarmak ve çok az şeyin güvende olduğu günümüzde, itimat edebileceğimiz değer ve amaçlara ulaşabilmemizi sağlayacak yolu elimizden geldiğince işaret edebilmektir.

'İnsanları destek almaya sevk eden şey, duygusal ilişkilerinin sürekli olarak ayrılıkla noktalanması, evlilik planlarını bir türlü gerçekleştirememeleri yahut eşlerinin onları tatmin etmemesi gibi şikâyetler olabilir. Ne var ki konuşmaya başladıktan sonra çok geçmeden ister gerçek isterse hayalini kurdukları eşlerinden aslında kendi içlerindeki bir eksikliği gidermesini yahut bir boşluğu doldurmasını bekledikleri ve bu gerçekleşmediği için endişeye ya da öfkeye kapıldıklarını açığa vuruyorlar.'

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

2. Olağan Psikopatlar - Kevin Dutton

2. Olağan Psikopatlar - Kevin Dutton
d2hdivuvzlcc3x.cloudfront.net

PSİKOPAT. Bu kelimeyi duyar duymaz katiller, sapıklar, intihar bombacıları üşüşüyor zihnimize.

Ama filmlerdeki emsallerinin aksine, gerçek hayatta her psikopat şiddet yanlısı veya suça meyilli değil. Yeni araştırmalar her on CEO'dan birinin psikopat olduğunu söylüyor. Gülerek 'Bilmem mi!' diyorsanız ekleyelim; cerrahlar, avukatlar, gazeteciler ve politikacılar arasında da psikopatlık hayli olağan. Psikopatların dünyasına yapacağınız bu afallatıcı yolculukta, Oxford Üniversitesi'nden Prof. Kevin Dutton, psikopatik eğilimlerin insanın doğasında olduğunu ortaya koyarken, toplumun da daha önce hiç olmadığı kadar psikopatlaştığını savunuyor. Zira korkusuzluk, kendine güven, cazibe, acımasızlık ve odaklılık gibi psikopatlarda öne çıkan özellikler 21. yüzyılda başarı kelimesinin üzerine terzinin diktiği ceket gibi oturuyor.

Kevin Dutton, yüksek güvenlikli hastanelerin psikopati koğuşları, Budist tapınakları -kapaktaki 'ermiş' kelimesi maalesef nedensiz kullanılmadı- ve komando eğitim kampları gibi yalnız özel izinle girilebilen sıra dışı yerlerde sayesinde bizzat yaptığı gözlemleri, beyin taraması gibi gelişmiş yöntemler ve benzeri bilimsel araştırmalarla harmanlayarak, başarılı bir cerrahla seri katil arasındaki çizginin aslında nasıl da ipince olduğunu gözlerimizin önüne seriyor.

Her sayfası kışkırtıcı önermelerle dolu Olağan Psikopatlar, bizi o hep hor gördüğümüz, ama yeri geldiğinde faydalanmaktan da çekinmediğimiz karanlık yanımız ile tanıştırıyor.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

3. Çağımızın Nevrotik Kişiliği - Karen Horney

3. Çağımızın Nevrotik Kişiliği - Karen Horney

Psikolojik rahatsızlıklar bizi ebedi bir mahkumiyete mi sürükler? Nevrotik bireyin, rahatsızlığının farkına varması ve iyileşmeye yönelik adımlar atması imkansız mıdır? Psikanaliz, nevrozlara genellikle bireyi özgür iradeden, eyleme yetisinden ve gelecek hayallerinden mahrum bırakan ve köklerini yalnızca geçmişte arayan bir anlayışla yaklaşır. Karen Horney ise arzuları hem kamçılayan hem de tatmin etme olanaklarını sınırlayan nevrotik topluma odaklanarak bunlara yol açan ve besleyen etkenlerin çoğu zaman kültürel olduğunu ve üstesinden çevresel faktörlere yapılan müdahalelerle gelinebileceğini savunuyor.

Nevrotik bireyi modern kültürün “üvey evladı” olarak tanımlayan Horney, nevrozların temelinde yatan kaygının, toplumsal ilişkilere ve her insanın iç dünyasına egemen olan çatışmalardan kaynaklandığını ortaya koyuyor.

Freud ve sonraki kuşak psikanalistlerinin büyük bir çoğunluğu tarafından nevrozlara mahkum edilen birey, insani özgürleşmeye odaklanan Karen Horney tarafından hayata döndürülüyor.

Yazıldığı tarihten bu yana kendi çelişkileri ve açmazlarıyla yüzleşmek isteyen pek çok insan tarafından ilgiyle okunan ve tartışılan Çağımızın Nevrotik Kişiliği, toplumsal nevroz ve kaygıların büyüdüğü bugün, her zamankinden daha güncel.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

4. Duyguların Psikolojisi - Nevzat Tarhan

4. Duyguların Psikolojisi - Nevzat Tarhan

Aslında birer bilimsel kategori olan duygular, 1990'lı yıllara kadar ya ihmal edildi ya da sömürüldü. Batı duyguları yok sayıp aklı tek mutlak değer olarak kutsarken, Doğu da sahip olduğu zenginliğin farkına varmıyor, duyguların eğitimine gereken önemi vermiyordu. Duygusal zekanın keşfiyle beraber, duyguların hayatımızdaki rolü dikkate alınmaya başladı.

Ancak bu kez de Budizm gibi, bu dünyayı tamamıyla terk etmeyi idealize eden öğretiler yüceltildi. Oysa gerekli olan, bilimsel çalışmaların verdiği sonuçları insani değerlerle birleştirmekti. Profesör Doktor Nevzat Tarhan, 'Duyguların Dili'nde insanoğlunun sahip olduğu olumlu ve olumsuz duyguları (sevgi, güven, ümit, iyimserlik, merhamet, şefkat, mutluluk, estetik duygusu, sorumluluk, vefa, adalet, sabır, sonsuzluk duygusu, bencillik, gurur, kibir, üstünlük, utanma, şüphe, kıskançlık, öfke, kin, üzüntü, nefret) tek tek çözümlüyor.

Olumlu duyguları daha etkin kullanma yollarını gösterirken, olumsuz duygularla mücadele yöntemlerini ve bunların bireysel ve toplumsal faydaya nasıl tahvil edilebileceğini açıklıyor. Sağ, Sol ve Ön Beyin Alanları Kitaplarında sunduğu bilgilerin bilimsel verilerle desteklenmesine bilhassa önem veren Tarhan, Duyguların Dili'nde de aynı üslubu benimsiyor.

Yazar, nöroloji biliminde yaşanan gelişmelerle, sağ ve sol beyin loblarının düzenlediği zihinsel işlemleri örneklerle anlatıyor. Biliyoruz ki, sol beyin veri toplama ve topladığı donelere anlam katma özelliğine sahip. Yine sol beyin, rasyonel ve stratejik düşünceler üretip uzun vadeli planlar yapıyor. Eğer ve fakat sözleriyle başlayan cümlelerimiz sol beyin alanımız tarafından yönetiliyor. Sağ beyin alanımız ise duygularımızı yönetiyor, sıcaklığa ve yakınlığa önem veriyor.

En çok hemen ve şimdi diye başlayan cümleler üretiyor. Sol beyni eril, sağ beyni dişil olarak niteleyen Tarhan, kitabında bu iki beyin alanını doğru yerde kullanmak yönünde tavsiyeler veriyor. Bu noktada ön beyin alanıyla ilgili yeni bilgiler devreye giriyor. Akılla duyguyu birleş-n ön beyin, bilgileri işleme sürecini gerçekleştiriyor. Bunun için, iki beyin lobu arasında koordinasyon sağlayabilen kişiler, akıl ve duygu dengesini doğru kuruyorlar.

Yeniden Kazanılan Gelenek Nevzat Tarhan, doğru zamanda doğru duyguları ön plana çıkarma ve duyguları eğitme ve yönetme yeteneği olarak özetleyebileceğimiz duygusal zekayı bilimsel verileri ve tarihsel birikimi göz önüne alarak yeniden gündemimize sokuyor. Tarihsel olarak doğu kökenli kavramlar olan kendi çıkarına ters düşse bile adaletten vazgeçmemek, gerektiğinde gücü terk edebilmek, erdem sahibi olmayı önemsemek gibi değerler kitapta yeniden kazanılan gelenekler olarak anlatılıyor.

Tarhan bir anlamda duygusal zekayı doğunun ve batının değerleriyle yeniden yorumluyor. Zaten yazara göre, kitabın amacı da; insana duygularının kökenini anlatıp, kendi kendisini yönlendirmesini sağlamak.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

5. Akıl Hastalarının İç Dünyası - Bert Kaplan

5. Akıl Hastalarının İç Dünyası - Bert Kaplan

Akıl hastanelerinde yatan yüzlerce kişinin anıları, kriz anında hissettikleri, aileleri ve doktorları için düşündükleri hepimize çok ilginç gelmiştir. Bu kitapta anlatılan, normal ile akıl hastası arasındaki geçişliliğin belirsiz sınırlarında yaşanan öykülerde yer yer kendinizi bulacaksınız. Dostoyevski, Sartre, Tolstoy, Nijinksy gibi ünlülerin yaşadıkları deneyleri de aktaran özgün yazılar, okuyucuyu derinden sarsacak, insana biraz daha yakınlaştıracaktır.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6. Açlık - Knut Hamsun

6. Açlık - Knut Hamsun

Norveçli büyük romancı Knut Hamsun'un kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanı Açlık'tır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yanda da açlıkla pençeleşen bir gencin, gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dünya edebiyatının başyapıtları arasında anılmaktadır. Behçet Necatigil'in usta kaleminden, örnek bir çeviri okuyacaksınız bu ciltte.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

7. İnsan Olmanın Psikolojisi - Abraham Maslow

7. İnsan Olmanın Psikolojisi - Abraham Maslow

Üçüncü Güç adıyla tanınan Hümanistik Psikolojinin babası Abraham Maslow, 'İnsan doğası ancak objektif ile sübjektif bir arada ele alındığında anlaşılabilir. Bireyin ne olduğunu değil, ne olabileceğini, ne gibi potansiyeller barındırdığını incelemek insan türünün mutluluğu ve geleceği açısından çok önemlidir' diyor. Maslow'un başını çektiği hümanist psikologlara dek bilimsel bakış, insanın eksikliklerine yoğunlaşıyordu, gücüne ve potansiyeline değil. Oysa Maslow'un inancına göre ruh sağlıığı anlaşılmadan ruh hastalıkları anlaşılamaz. Maslow'un yaklaşımında söz konusu olan, diğer teorilerin kökten reddi değil, farklı bakış açılarını bütünsel bir kavrayış haline getirmektir.

İnsan Olmanın Psikolojisi'nde bulacağınız işte bu bütünlükçü bakış.

Hümanist Psikolojinin Temel Kitabı!

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

8. Bilinçaltı - Sigmund Freud

8. Bilinçaltı - Sigmund Freud

Psikanalizin ne olduğu ve nasıl geliştiği konusundaki ilk toplu bakıyı. yirminci kuruluş yıldönümü dolayısıyla çağrıldığım Massacuthes eyaletindeki Worcester kentinin Clark Üniversitesinde verilmiş beş konferansta sundum. Benzer muhtevayı içeren bir başka yazıyı ise Amerika'da yayınlanan bir antoloji için hazırlamak ayartısına karşı duramadım; çünkü yirminci yüzyıl başındaki önemli olayları kapsamına almayı öngören antoloji, kendisine ayrı bölüm ayırmakla psikanalizin önemini benimsediğini ortaya koymuştu. Bu iki yazı arasında bir üçüncüsü var ki, o da Psikanalizin Tarihçesi (1915) adını taşıyor ve şimdi bu yazıdaki bütün önemli noktaları sunuyor...

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

9. Bir Psikiyatristin Gizli Defteri - Gary Small, Gigi Vorgan

9. Bir Psikiyatristin Gizli Defteri - Gary Small, Gigi Vorgan

Hep onlar mı bizi dinleyecek? Bu sefer geçmişini anlatan bir psikiyatristin ta kendisi. Koltuğa oturun ve kulak kabartın. Dr. Gary Small’un, Boston’un kalabalık acil servis koridorlarından Los Angeles’ın golf sahalarına uzanan hikâyesinde karşılaştığı vakalar kimi zaman tuhaf, kimi zaman da gizemli, ama hepsi gerçek. Akıl hastalıklarının ilginç dünyasına kapı aralayan Bir Psikiyatristin Gizli Defteri sizi çok şaşırtacak…

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

10. İyi Hissetmek - David Burns

10. İyi Hissetmek - David Burns

Psikiyatri ve davranış bilimleri alanında dünya genelinde adından en çok söz ettiren bilim insanlarından Dr. David D. Burns, İyi Hissetmek adlı kitabıyla okurlarına daha mutlu bir yaşamın kapılarını aralıyor. Kaygı, suçluluk ve özgüvensizlik gibi duyguların bireyin psikolojisi üzerindeki olumsuz tesirini aşmayı amaçlayan kitap, bilimsel olarak test edilmiş tekniklerle okurlarına eşsiz bir terapi sunuyor.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

11. Bir Cinayetin Psikanalizi - Jed Rubenfeld

11. Bir Cinayetin Psikanalizi - Jed Rubenfeld

Bir Cinayetin Psikanalizi, 1909 yılında sıcak bir Ağustos akşamı Sigmund Freud'un, rakibi ve öğrencisi Carl Jung ile birlikte buharlı gemi George Washington'dan inmesiyle başlıyor. Şehrin diğer ucunda, şehri tepeden gören muazzam bir apartman dairesinde, çok güzel bir kadın avizeye asılmış bir şekilde ölü bulunur; cinsel işkenceye maruz kalmış, kırbaçlanmış, kesilmiş ve boğulmuştur. Ertesi gün, ikinci bir güzel kadın - yüksek sosyeteyle alay eden ve donuk, cansız anne-babasını küçümseyen asi bir mirasyedi - katilin elinden kıl payı kurtulur. Ama bir histerik olan Nora Acton, saldırıyla ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. Amerika'nın ilk psikanalistlerinden biri olan Dr. Stratham Younger, Freud'un rehberliğinde onu tedavi etmeye başlar.

Freud, Jung'un rekabetçi ruhuyla ve kendisini yok etme komplolarıyla uğraşırken, kendisini entrikalar, maskeler ve insan zihninin hileleriyle dolu bir cinayet gizeminin içinde bulan kişi Younger oluyor.

Akıcı bir dille yazılmış olan ve etkileyici gerçek detaylara dayanan Bir Cinayetin Psikanalizi, yeni bir romancının hayranlık uyandıran yeteneğini gözler önüne sererken, Freud, Carl Jung ve Hamlet hakkında bildiklerinizi gözden geçirmenize neden olacak.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

12. Algı Kapıları - Cennet ve Cehennem - Aldous Huxley

12. Algı Kapıları - Cennet ve Cehennem - Aldous Huxley

Yayınlandığı günden itibaren tüm dünyada olağanüstü bir ilgi gören Algı Kapıları, ele aldığı konu bakımından benzersizdir. Huxley bu kült kitabında insan algılarının boyutlarını, görsel algıyı olağanüstü biçimde açan meskalin üzerinde özellikle durarak, onu bizzat kullanarak inceler; deneyimlerini müthiş bir gözlem gücüyle gerçeğe olabildiğince yakın, hatta zaman zaman onu aşarak betimler ve bize gerçeğin yeni bir boyutunu, bilincimizin, aslında bir şekilde hep bildiğimiz, ama pek göremediğimiz 'karşı kutbunu', 'öteki tarafını' gösterir; oraya geçmek için tarih boyunca kullanılmış farklı araçları, geliştirilmiş farklı yöntemleri anlatır.

Dolayısıyla Algı Kapıları, resimden müziğe, bir kır manzarasından karanlıkta oynaşan ışıklara kadar birçok farklı araçla da ortaya çıkabilen farklı bir algı durumunun, yazarın deyimiyle 'kendinden geçmenin' benzersiz bir analizini sunuyor.

Gerek Algı Kapıları, gerekse yazarın daha sonra bunun devamı olarak yazdığı Cennet ve Cehennem, bu 'kendinden geçme' halinin, gündelik yaşamın ötesindeki bir dünyaya açtığı kapılar üzerine yazılmış iki temel ve klasikleşmiş deneme...

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

13. Sevginin ve Şiddetin Kaynağı - Erich Fromm

13. Sevginin ve Şiddetin Kaynağı - Erich Fromm

Yaşam yaratmak, güçsüz insanda bulunmayan birtakım nitelikleri gerektirir. Yaşamı yok etmekse yalnızca bir tek niteliği -şiddete başvurmayı- gerektirir. Güçsüz insan, tabancası, bıçağı ya da kuvvetli bir bileği olduğu sürece başkalarının ya da kendisinin içindeki yaşamı yok ederek onu aşabilir. Böylece, kendisini yadsıyan yaşamdan öç almış olur. Ödünleyici şiddet, güçsüzlükten doğan ve güçsüzlüğü ödünleyen bir şiddet türüdür. Yaratamayan bir insan, yok etmek ister, yaratırken, yok ederken salt bir yaratık olma rolünün ötesine geçer. Caligula'ya şunları söyletirken Camus, bu fikri özlü olarak dile getirmiştir: 'Yaşıyorum, öldürüyorum, yok etmenin insanı kendinden geçiren gücünü yaşıyorum; bununla karşılaştırıldığında yaratmanın gücü çocuk oyuncağından başka bir şey değildir.' Bu, sakatların, yaşamın kendilerinden insanca güçlerini olumlu bir biçimde ortaya dökme yetisini esirgediği kimselerin kullandığı şiddettir.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

14. Keşfedilmemiş Benlik - Carl Gustav Jung

14. Keşfedilmemiş Benlik - Carl Gustav Jung

Keşfedilmemiş Benlik sorgulayan bir kitap.

Onu okurken, kendinizi dünyanın en büyük psikiyatristlerinden birinin yanında oturuyor ve insanın en önemli sorunlarından birisi üzerine söyleşisini dinliyor gibi oluyorsunuz.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

15. Annem ve Hayatın Anlamı - Irvin D. Yalom

15. Annem ve Hayatın Anlamı - Irvin D. Yalom

Nietzsche Ağladığında ve Aşkın Celladı gibi tanınmış kitapların yazan Irvin Yalom, bu kitapta psikoterapi ve hayatın anlamını arama çabasında kendisinin ve hastalarının yaşadığı deneyimleri konu ediyor. Ölümünden birkaç yıl sonra düşlerine giren kendi annesi; ölümcül bir kansere yakalanmasına rağmen hayatın anlamını yitirmeyen Paula; çok sevdiği ağabeyini ilk gençlik yıllarındaki bir araba kazasında yitirmiş ve şimdi de beyin kanserine yakalanmış kocasının ölümünü yaşamakta olan duygusal olarak kenetleniş irene ve diğer yaşantılar.... Her biri terapinin pasif bir çözümleme sürecinden İbaret olmadığını, hastanın ve doktorun birbirini karşılıklı olarak eğittiğini ortaya koyuyor. Kitap boyunca, Yalom, kanser gibi 'ürkütücü' bir hastalığa sahip insanların kendi kendilerini iyileştirmeyi başarma güçlerinin yanı sıra çağdaş tıbbın sınırlarını sergilemekten çekinmiyor. Anne ve Hayatın Anlamı, ölüm üzerine, insanın daha anlamlı yaşamak için verdiği kişisel mücadeleler üzerine derin gözlemler içeren bir kitap.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

16. İnsan ve Davranışı - Doğan Cüceloğlu

16. İnsan ve Davranışı - Doğan Cüceloğlu

Bu kitap her çağdaş insanın bilmesi gereken modern psikolojinin temel kavramların ilk kez Türk bilim adamlarını katkılarıyla ve Türk bilim adamlarını katkılarıyla ve Türk toplum yapısının özellikleriyle kaynaştırarak sunmaktadır.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

17. Geliştiren Anne-Baba - Doğan Cüceloğlu

17. Geliştiren Anne-Baba - Doğan Cüceloğlu

Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne-babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da, anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri...

Geliştiren Anne-Baba olmak için kendimizi ve çocuğumuzu tanımamız, beklentilerimizi, niyetimizi keşfetmemiz; değerlerimizi ve aile ilişkimizi sağlıklı tutmamız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elimizde…

Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarımıza verebileceğimiz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar. Çocuğunuz bir kez çocukluk yaşayacak; bu dönemi onunla doya doya yaşayın.

-Doğan Cüceloğlu-

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

18. İnsan Olmak - Engin Geçtan

18. İnsan Olmak - Engin Geçtan

İlk kez yayımlandığı 1983'ten günümüze defalarca baskı yapmış ve okurla kurduğu yapıcı ilişkiyi kanıtlamış olan bu kitabında Engin Geçtan insan olmanın ikilemini şöyle anlatır: 'Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar.'

Son yirmi yılın dünyasındaki sosyal ve maddi değişimler düşünülürse, kirpilerin birbirine daha da çok ihtiyaç duyduğunu, her kirpinin bu ikilem karşısında kendi cevabını bulması gerektiğini, tam da bu yüzden İnsan Olmak'ın bugün daha da güncel olduğunu söyleyebiliriz.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

19. İnsanın Anlam Arayışı - Viktor E. Frankl

19. İnsanın Anlam Arayışı - Viktor E. Frankl

20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı’nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır.

Okurlar, Frankl’ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir. Gasset, Heidegger ve Sartre’dan aşina olduğumuz düşünceler ışığında, varoluşun çetin koşullarında “anlam”ı keşfetmemize yardım edecek süreci anlatan Frankl, “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor…

“Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir.”

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

20. Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama - Beyhan Budak

20. Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama - Beyhan Budak

Güçsüz değilsin, sadece insansın. 

Her şeyle savaşamazsın. 

Her konuda en iyisini yapamazsın. 

Her zaman mantıklı davranamazsın. 

Bazen akışına bırakmak gerekir. 

Bazen savaşmak ve kazanmak yerine yenilgiyi 

kabul etmek gerekir. Çünkü dünya, yapmak istediklerimizden, kontrol edebileceklerimizden 

ve gücümüzün yetebileceğinden daha fazlasını içerir. 

Sonuç değişmese de birçok insan hep aynı 

yöntemi denemeye devam eder. Sen de bunu yaparsan her seferinde kendini daha öfkeli, 

daha mutsuz hissedeceksin. 

Bu kitapta, mutluluğunun kaybettiğin yerde 

olmadığını anlatmaya çalıştım. 

Eğer yeterince uğraştığını düşünüyorsan 

ve sonuç alamıyorsan, artık yola çıkma zamanı gelmiştir. 

İşte bu yola çıkma sürecine kabullenme diyorum. 

Zayıflıklarını, insanları, dünyayı ve duygularını kabullendikçe güçleneceksin. 

Hafifledikçe ağırlaşacaksın. 

Bu kitabın anlatmaya çalıştıklarını tek 

cümleyle özetle deselerdi şöyle cevap verirdim: 

“Olan oldu şimdi ne yapabilirim?” 

Kabullenerek nasıl güçleneceğini keşfedeceğin 

bir yolculuğa var mısın?

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

21. Madalyonun İçi - Gülseren Budayıcıoğlu

21. Madalyonun İçi - Gülseren Budayıcıoğlu

Psikiyatri, ilginç vakaları ve insanın özüne inen yaklaşımlarıyla toplumda en çok merak uyandıran alanların başında geliyor. Psikiyatrinin eğildiği ruhsal problemler, aynı zamanda kurgu dünyasının da en büyük ilham kaynakları arasında yer alıyor. Gerçek ile kurgunun birbirini beslemesinin yanı sıra psikiyatri alanında kaleme alınmış tüm incelemeler ve vaka hikayeleri de başlı başına sürükleyici metinler olarak dikkat çekiyor.

Dünyada psikiyatri ile edebiyatın iç içe geçtiği birçok örneğe rastlamak mümkün. Ancak nasıl ki her toplumun kendine ait normları varsa, psikiyatrik vakaların çeşitliliği ve çözümleri de ona göre şekilleniyor. Çünkü bireyin iç dünyasına yön veren de aslında sosyal çevresi, yani toplum oluyor. Gülseren Budayıcıoğlu’nun kaleme aldığı Madalyonun İçi, bu yönüyle Türkiye toplumunda yetişen çeşitli bireyleri ve onların iç dünyasını en çarpıcı şekilde ele alıyor. Bu kitap, sokakta yürürken yanından geçebileceğiniz sıradan insanın iç yüzüne ışık tutuyor. Öyleyse siz de Madalyonun İçi’nde kendinizi bulmaya hazır olun!

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

22. Dramsız Disiplin - Dr. Daniel J. Siegel, Dr. Tina Payne Bryson

22. Dramsız Disiplin - Dr. Daniel J. Siegel, Dr. Tina Payne Bryson

Çoksatan kitaplar yazan alanlarında öncü uzmanlar, şimdi de çocuk yetiştirmedeki en büyük zorluğu araştırıyorlar: DİSİPLİN. 

Çocuklarınızdan biri kahvaltı tabağını duvara fırlattığında, bir diğeri küçük kardeşini tehdit ettiğinde ya da bir ay içinde üçüncü kez disipline verildiğinde ne yapıyorsunuz? Soğukkanlılığınızı koruyup ona bilinçli bir şekilde yaklaşabiliyor musunuz, yoksa saçınızı başınızı yolacak kadar küplere mi biniyorsunuz? İşte Dramsız Disiplin böyle anlarda yaşanan öfke nöbetleri, gerginlikler ve gözyaşlarıyla baş etmek için etkili ve sevecen bir yol sağlıyor, hem de kavgasız gürültüsüz! 

Disiplin kelimesinin esas tanımını yapan (öğretmektir, bağırmak ya da azarlamak değil) Dr. Siegel ve Dr. Bryson’ın, sorunları herkesin kazançlı çıkacağı bir şekilde çözmekten ve ceza döngüsünü sonlandırmaktan bahsettiği bu akıl sağlığını koruma rehberinde şunları keşfedeceksiniz: 

• Ebeveynlerin kendi disiplin felsefelerini düzenlemelerini sağlayacak öneriler 

• Çocukların beyin gelişimine dair gerçekler 

• Bütün yaş grupları için ideal ve yapıcı disiplin yöntemleri 

• Bir çocuk ne kadar kötü bir davranışta bulunmuş olursa olsun açık ve tutarlı sınırlar koyarken onunla sakin ve sevecen bir şekilde bağlantı kurmanın yolları 

• En iyi ebeveynlerin bile yaptığı yirmi disiplin hatası ve bunlardan kaçınma teknikleri 

Yazarların önerilerinin hayata geçirildiği yaşanmış hikâyeler ve eğlenceli görsellerle tamamlanan Dramsız Disiplin, çocuğunuzun gelişen beynini nasıl güçlendireceğinizi, çatışmaları nasıl huzurla çözeceğinizi ve ailedeki herkese nasıl mutluluk, güç ve direnç vereceğinizi gösteriyor.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

23. Beden Kayıt Tutar - Bessel A. Van Der Kolk

23. Beden Kayıt Tutar - Bessel A. Van Der Kolk

Ne yazık ki şimdiki psikiyatri anlayışı, yakınmalarınızı anlatmanız ve hekimin de bu yakınmaları düzeltecek bir ilaç önermesi üzerine kurulu. Ancak “Hiç bir ilaç, kötü geçmiş bir çocukluğu düzeltmiyor”. Anne-babanızın veya eşinizin size nasıl davrandığı, nasıl bir ailede büyüdüğünüz, anne-babanızın birbirlerine sevgi dolu ya da düşmanca davranışları, bireysel, ailesel, hatta toplumsal travmaların üzerinizdeki izleri ne yazık ki hiç konuşulmuyor.

Artık biliyoruz ki beynimiz ve bedenimiz karşı...

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

24. Günübirlik Hayatlar - Irvin D. Yalom

24. Günübirlik Hayatlar - Irvin D. Yalom

Roma İmparatoru ve filozof Marcus Aurelius, 'Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok,' diye yazmış. İşte ünlü psikiyatr Irvin Yalom da bu sonsuz varoluşun küçük bir parçasını işgal eden günübirlik hayatları, yani bizi yazıyor…

Yalom yıllarca üzerinde çalıştığı bu kısa hikâyelerde hastalarının mücadelelerini konu ettiği kadar kendi sarsıntılarını da anlatıyor ve iki önemli sorunun üzerine gidiyor: Kısa da olsa nasıl anlamlı bir yaşam sürüp her günün tadına varabiliriz? Ve kaçınılmaz son olan ölüm gerçekten ne ifade ediyor?

Öfke sorunu yaşayan bir kadın, her istediğine sahip ancak bir türlü mutlu olmayı bilmeyen bir iş adamı, insanın bu dünyadaki konumu üzerine düşünen ve bir yandan da kendi acısıyla başa çıkmaya çalışan yeni mezun bir psikolog… Irvin Yalom'un gerçek psikoterapi seanslarından derlediği bu hikâyeler, zorlukları ve tatlı anlarıyla yaşamı bir bütün olarak kabullenmeyi öğretirken aynı sayfaya her baktığınızda farklı şeyler görebileceğiniz bir başucu kitabı olduğunu kanıtlıyor.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

25. Öfke Dansı - Harriet Lerner

25. Öfke Dansı - Harriet Lerner

Aile ve iş ilişkilerine dair yazdığı kitaplarla üne kavuşan Psikiyatrist Dr. Harriet G. Lerner, Öfke Dansı adlı kitabında insanlığın en yıkıcı duygusunu tüm yönleriyle ele alıyor. İlk baskısı 1999 yılında yapılan kitap, Lerner’ın kendi klinik deneyimleri ve hastalarından verdiği örnekler ile yayımlandığı günden bugüne okunmaya ve konuşulmaya devam ediyor.

Öfke duygusunun temel nedenlerini ve çeşitlerini irdeleyen Öfke Dansı, uzun vadeli ilişkilerde öfke ile başa çıkmak adına neler yapılabileceği üzerinde duruyor. Kitabın başarıya ulaşmasının ardında; öfkeden uzak durulmasını öğütlemesinden çok, bu duygunun doğru dışavurumunun ilişkilerde nasıl koruyucu ve değiştirici bir rol üstlendiğini ele alması yatıyor. Lerner, kitabında vardığı sonuçları 10 yıllık mesleki tecrübesine dayandırarak aile yapısı ve psikanalitik sistemler özelinde ele alıyor.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

26. Bırak ve Rahatla - Adem Güneş

26. Bırak ve Rahatla - Adem Güneş

Bazen öyle anlar olur ki duygularımızı yönetemeyiz...

Duygularımız bizi yönetir…

Öfkemizle baş etmekte zorluk çeker; sevdiklerimizi kırar, incitir, sonra pişman oluruz…

Kaygılarımız yaşamımızı esir alır; adım atmakta zorluk çeker, kararsızlıklar yaşarız…

Sabah uyandığımızda ‘iyi bir gün geçirmeye’ niyet eder; günü iç daralmaları ile kapatırız…

İyi düşünmek yetmez; iyi hissetmekte zorluk çekeriz...

İç seslerimiz bir türlü susmaz; hayata tebessüm edemeyiz…

Bir telaş, bir acelecilik içinde yaşar; yeryüzünü kendi gözlerimizle seyredemeyiz…

Ve tüm bunların değişmeyeceğine inanır, kalitesiz bir yaşama kendimizi mahkûm ederiz...

Halbuki, duyguların zarara uğramış yanlarını onarmak, onarılmış duygularla bir iç genişliği içinde yaşamak mümkündür…

Değersizlik hislerimizden, yetersizliklerimizden, güvensizliklerimizden ve içimizde yıllar boyunca birikmiş tüm hoşnutsuzluk duygularından arınabilir, ruhsal özgürlüğümüze yeniden kavuşabiliriz…

Adem Güneş, Bırak ve Rahatla’da kendimizi nasıl onarabileceğimizi anlatıyor… Altı haftalık bir program içerisinde ‘Duygusal Farkındalık Eğitimi’ sunuyor…

Peki ama nasıl?

Telaşlı yaşamı bırakıp biyolojik ritmi düzenleyerek ‘sakinliğe’ erişmek… 

Bastırılmış duyguları bırakıp ‘ruhsal özgürlüğü’ hissetmek…

Kaygılı bedeni bırakıp ‘iç genişliği’ elde etmek…

Bırak ve Rahatla, geçmişini onarmak ve gerçek kendiliğini bulmak isteyen herkes için...

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

27. Zaman Yaratmak - Jake Knapp

27. Zaman Yaratmak -  Jake Knapp

Günümüzde bilgiye ulaşmak ve fiziksel olarak bizden uzakta olan insanlarla iletişim kurmak oldukça kolaylaştı. Ama bunun bir bedeli var. Hem de büyük bir bedel.

Yanıtlamamız gereken e-postalar, WhatsApp mesajları ve sosyal medya bildirimleri hayatımızın bir parçası hâline geldi. Hep oradalar. Orada olmadıklarında da oradalar mı diye sürekli kontrol edip duruyoruz. Bu durum biz farkında olmadan en değerli iki şeyi elimizden alıyor: Zamanımızı ve odaklanma gücümüzü.

Zaman Yaratmak kitabının amacı oldukça basit: Zamanımızı çalan şeylerden bizi kurtarıp gerçekte önemli olana nasıl odaklanacağımızı göstermek.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

28. Terapi & Kültürel Bir Eleştiri - Kemal Sayar

28. Terapi & Kültürel Bir Eleştiri - Kemal Sayar

İnsanın insanı pek az dinler hale geldiği bir dünyada, psikoterapi, eşsiz bir insani karşılaşma imkânı sunar. Terapi odası, zamanımızda, pek çok kişinin gerçekten işitildiği tek yer haline gelmiştir. Peki, terapi odası değer-bağımsız bir alan mıdır, yoksa bütün kuramlar gibi modern terapi kuramlarının da berisinde bir kültür ve ideoloji saklamakta mıdır? Terapi : Kültürel bir Eleştiri adlı bu kitabında Prof. Dr. Kemal Sayar, bir şifa yönteminin kültürel çözümlemesini yapıyor.

Zamanımız 'psikolojik insan'ın yükselişine ve 'terapi kültürü'nün yaygınlaşmasına tanıklık ediyor. İnsanlar kendilerini, modern çağda giderek daha fazla terapi diliyle ifade ediyor. Modern terapiler, bireyselleşme ve özgürlüğe vurgu yaparken, insanı toplumsal ve kültürel bağlamından uzaklaştırıyor mu? Modern terapiler eliyle yalnızlaşma, katı bireycilik, yabancılaşma veya narsisizm gibi modernliğe mahsus bazı 'hastalıklar' çoğaltılıyor mu? Terapi, kimileyin çözümünü hedeflediği sorunları, kendi eliyle üretebilir mi? Elinizde tuttuğunuz kitap, hem bir modern çağ eleştirisi sunuyor, hem de bu sorulara cevap arıyor.

Terapi: Kültürel Bir Eleştiri, psikoterapinin kendi içinden yükselen bir ses, bir eleştiri. Bireyi iyileştirmeye çalışırken, kendi içindeki açmazlara bakmayı başaramayan terapi yöntemlerine içeriden bir bakış. Prof. Dr. Kemal Sayar, insanın 'kendisini tavaf eden hacı' olduğu bir zamanda, mesleki birikimini bir ayna misali psikoterapi kuramlarının üzerine tutuyor. İnsanın ilişki arayan bir varlık olduğunu söyleyerek, psikoterapi kuramlarındaki esaslı paradigma değişimine dikkatimizi çekiyor. Gündelik hayatı ve politikayı terapi odasının dışında bırakmayan, kültürel ve sosyal bağlama dikkat kesilen, ötekinin yüzünü bir çağrı olarak önemseyen, şiirsel ilhamlara açık bir psikoterapi öneriyor. 'Çağın terapi odası'nda kafası karışmış herkes için, yeni sorular sorduracak, insanı farklı ve derinlikli bir bakış açısıyla kavramamızı sağlayacak bir kitap. Şifa niyetine.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

29. Rüyaların Sosyolojik Yorumu - Bernard Lahire

29. Rüyaların Sosyolojik Yorumu - Bernard Lahire

1997 senesinde Berkeley Üniversitesinde misafir olduğum bir dönemde rüya sosyolojisinin ilk ürünlerini okumalarım sırasında tesadüfen ve ilgiyle keşfettim; hayal ettiğim ve burada ilk bilimsel ifadesini okuyacağınız araştırma programının şekillenmeye başlaması, başka araştırmaların yanında yirmi yıllık okuma ve çalışma gerektirdi. Çok farklı bilim dallarından (psikanaliz, psikoloji, nörolojik bilimler, dilbilim, sosyoloji, antropoloji, tarih, vs.) gelen, rüya üzerine gerçekleştirilmiş geçmiş ve güncel çalışmalar hakkında elde ettiğim bu bilgiler yeni ve bütünleştirici bir kuram geliştirmeme olanak verdi. Bu kuram, Freud’un kendi zamanında önerdiği sentetik yorumlama modelinin kazanımlarından yola çıkarak, 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın kesiştiği dönemde Rüyaların Yorumu kitabının temsil ettiği olağanüstü bilme gayretinden bu yana gerçekleştirilmiş çok sayıda bilimsel ilerlemeden faydalanarak bu modelin zayıflıklarını, eksikliklerini ve hatalarını düzeltmeye gayret etmekte.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

30. Yetenekli Çocuğun Dramı - Alice Miller

30. Yetenekli Çocuğun Dramı - Alice Miller

Deneyimlerimizden ruhsal rahatsızlıklarla mücadele ederken her zaman kullanabileceğimiz çok önemli bir araca sahip olduğumuzu öğrendik. Bu araç tek ve benzersiz olan kendi çocukluk öykümüzün gerçeğini duygusal yönüyle kavrayabilmemiz, duygularımızla ona ulaşabilmemizdir... Fakat yanılsamalardan kendimizi tümüyle kurtarabilir miyiz? Her yaşam yanılsamalarla doludur; bu da, sanıyorum, gerçek bize çoğu zaman dayanılmaz göründüğü içindir. Yine de gerçek bizim için o denli vazgeçilmezdir ki, ona varamamış olmayı ağır rahatsızlıklarla ödüyoruz. Bu nedenle uzun bir süreç sonunda bize yeni bir özgürlük alanının kapılarını açıncaya kadar, acı vereceğini bilerek gerçeği keşfetmeye çalışıyoruz... Ya da buna katlanamayıp yalnızca bilişsel düzeyde bir kavrayışla yetiniyoruz. Fakat böyle yapınca da yanılsamaların alanından kurtulmamız mümkün olmuyor.

Ürün için buraya tıklayabilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Çocukluğumdan beri televizyonun başından kalkmamak o dönem ebeveynlerim tarafından azar işitmeme neden olsa da mesleğimin ilk adımlarını böyle attım. 2015 yılından beri editörlük yapıyorum. Kariyerimi 2024'ten itibaren Onedio bünyesinde yer alan TV kategorisiyle taçlandırdım. Burada dizilerin ve gündüz kuşağının nabzını tutmaktan ve kendi yorumlarımı okuyucuyla buluşturmaktan çok zevk alıyorum.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın