Diyanet İşleri Başkanı Görmez: 'İbret-i Alem Olsun Diye O Aracı İade Edeceğiz'
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, HDP lideri Selahattin Demirtaş’ın Diyanet’i kapatma vaadi ve tartışmalara konu olan makam aracıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Görmez '1 milyonluk makam aracı' tartışmalarının sorulması üzerine 'Araç kesinlikle zırhlı değil. İbret-i alem olsun diye o aracı iade edeceğiz' dedi.
İddiaların bir algı operasyonuna dönüştürüldüğünü söyleyen Görmez, 'Bir kurumun ve o kurumun başındaki insanı itibarsızlaştırmak için bir araç olarak kullanıldı. Bunu gördüğüm an benim için o araç bir mezara dönüştü. Ben bir gün daha o araca binmedim' ifadelerini kullandı.
Habertürk canlı yayınında Ankara Temsilcisi Veyis Ateş'e konuşan Görmez'in açıklamalarından satır başları:
Seçim süreçlerinde, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın en çok konuşulduğu, tartışıldığı hem tarihi yapısıyla hem yaptıkları, zaman zaman Diyanet İşleri Başkanı şahsı üzerinden çok yoğun bir tartışma yaşandığını izliyoruz. Biz de büyük bir dikkatle takip ediyoruz.
'Kilise değiliz, ruhban sınıfı değiliz'
Tabii ki demokratik ülkelerde bu yadırganacak bir durum değildir. Siyasi partilerin, gerek seçim öncesi gerekse her zaman hem din ile ilgili politikaları, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili vizyonları, hatta kaldırmak gibi bir düşüncesi varsa bunları toplumla açık şekilde paylaşması gayet normaldir. Kilise değiliz, biz de ruhban sınıfı değiliz, tartışılmaz değiliz. Bizim bütün yaptıklarımız insanlar tarafından değerlendirilir, eleştirilir.
Diyanet İşleri Başkanlığı kalmalı mı kalkmalı mı?
Doğrusu bizim kabul etmeyeceğimiz, toplumun yadırgadığı, toplumun mahşeri vicdanı yaralayan bu tartışmaların bir boyutu var. Diyanet İşleri teşkilatında çalışan mihrap görevlisi, din gönüllüsü, minber görevlisi insanların, cemaatleriyle birlikte size yapacağım bu açıklamaları, toplumdan gelen, kendi teşkilatımızdan gelen baskılar üzerine yaptığımızı açıkça ifade ediyorum.
'Diyanet millet kurumudur'
Bu tartışmalarda işin siyasi boyutuna elbette karışmayız ama kurumumuzla ilgili bir itibarımıza gölge düşüren hepimizi üzen, bazen insanların kendi ideolojilerini, öfkelerini hatta bazen asla doğru olmayan haberler üzerinden eğer Diyanet bir polemik konusu haline getiriliyorsa, bu mahşeri vicdanı yaraladığı için bu açıklamayı yapıyorum. Bu açıklamalarda yadırgadığımız birkaç önemli husus var. Birinci Diyanet İşleri Başkanlığı sıradan bir kamu kurumu değildir, aynı zamanda millet kurumudur.
Kurumun toplumsal meşruiyeti, yasal meşruiyetinin önündedir. Bu toplumun birliğinin çimentosudur, daima millet bu kuruma farklı bakmıştır. Eleştirilerimizi yapabiliriz ama eleştirileri yaparken sıradan bir kamu kurumu gibi 'gelirim kapatırım, yok ederim' vs düşüncelerle bu doğru değil.
'Bu hizmeti yol, su ve elektrik gibi bir hizmet olarak görürseniz...'
Eğer siz bu hizmeti yol,su, elektrik gibi bir hizmet olarak tanımlar ve öyle görürseniz o zaman Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığını ve yokluğunu vergi politikaları üzerinden tarif etmeye başlarsınız. Bu milletin manevi hayatının inşasında bu kurumun emeği var.
Diyanet sadece sünnilere mi hizmet veriyor?
Orada şöyle bir yanılgı var, eğer siz bu hizmeti sadece İslam'ın bir mezhebi çerçevesinde verildiğini kabul ederseniz, yanılırsınız. Mezhep farklılıklarını dikkate alarak kuruma böyle bir eleştiri yapılırsa bu doğru olmaz.
Diyanet'in hizmeti sadece namaz kıldırmak Hacca götürmek değil.
Alevi vatandaşlarımıza hizmet konusunda çok kafa yorduk. Alevi meselesini Diyanet İşleri üzerinden tartışmak doğru değil.
Diyanet olmasaydı, Avrupa'daki vatandaşlarımız asimile edilirdi.