Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
PKK ve IŞİD Saldırısı Altında Türkiye | Fuat Keyman | Radikal
Bu örgütler, birbirleriyle çatışma içindeler, ama, aralarında önemli benzerlikler ve ortak noktalar var. Neyle karşı karşı olduğumuzu anlamak için, bu ortak noktaları görmeliyiz.
Tam IŞİD’in İstanbul’da yaptığı terör saldırısı üzerine yazmaya başlıyordum, telefonuma mesajlar gelmeye, karşımdaki ekranda son dakika haberi büyük harflerle yazılmaya başladı:
Yine terör saldırısı, yine IŞİD . Bu sefer, Brüksel ; havaalanı ve metroda patlayan bombalar, ölen, yaralanan, yüzünde korku ve dehşet ifadesi olan insanlar...
Terör sadece ülkemizde değil, her yer de.
Paris’te, Brüksel’de; Avrupa’nın farklı kentlerine yayılma riski yüksek.
Terör’ün “ bölgesel-küresel boyutları ”nın altı kalın çizgilerle çizilmeli. Bu noktaya döneceğim.
Terörle Arama Mesafe Koyamıyorum | Hayko Bağdat | Diken
Gün aşırı üzerine bomba geçirmiş bir manyağın masumların kanına girdiği bir dünyada ve de ülkede yaşamaya mahkum edildik.
‘Haklı bir dava uğruna’ diyerek tarihin gördüğü en alçak eylemleri gerçekleştirenler ne yazık ki değişik kesimlerden alkış alır hale geldi. Ortaklaşa tutabileceğimiz bir yas kalmadı neredeyse. Birbirinin ölüsüne, cenazesine sevinenlerin aynı coğrafyayı paylaştığı korkunç bir dönemden geçiyoruz.
Bizleri yönetenlerin tüm devlet enstrümanlarını kullanarak can ve mal güvenliğimizi sağlamalarını istemek en doğal hakkımız. Fakat her ağzımızı açtığımızda, patlayan bombalara gösterdiğimiz en ufak tepkide ağzımızın payını vermeye çalışan pişkin siyasetçilerle karşılaşıyoruz.
Nasıl yapacağız?
“Sen önce terörle arana mesafe koy” cümlesi artık bombadan şans eseri kurtulmuş mağdurlara, şehit yakınları yarbaylara bile söylenir oldu.
Gerçek Ortaklara Bir Mesaj | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
TÜRKİYE'de 'hayırsever işadamı' unvanı kendisine layık görülen Reza Zarrab, Amerika'da tutuklandı. Zarrab’ın, ABD bankacılık sistemini dolandırarak karapara akladığı, İran’a yönelik ambargoyu deldiği iddia ediliyor.
Aslında iddia ediliyor sözü de biraz tuhaf kaçıyor bu işte. Çünkü biz burada biliyorduk ki, Reza Zarrab, İran’a yönelik ambargoyu Halkbank aracılığıyla ve “altın ve değerli taş ticareti” ile deliyordu. Türkiye’de rahatça çalışabilmek için bakanları maaşa bağladığı, saat gibi pahalı hediyeler verdiği, elbise torbalarında, ayakkabı kutularında rüşvet dağıttığı bir sır değildi.
17 Aralık soruşturması sırasında bütün bunlar, kayıtlarıyla belgeleriyle ortalığa dökülmüştü. O dönemin Halkbank genel müdürünün evinden de ayakkabı kutularında, banyo keseleri içinde milyonlarca liralık döviz ele geçirildiğini de hatırlıyoruz. Reza Zarrab ve suç ortakları, Türkiye’de paçayı kolayca kurtardılar. Nasıl ve neden olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bu kez işleri zor.
Türk Adaletinin Terazisi ABD'de Tartılıyor | Pelin Cengiz | Haberdar
Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının merkezinde yer alan Reza Zarrab’ın, “ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımları ihlal etmek için komplo kurmak, kara para aklamak ve banka dolandırıcılığı yapmak” suçlarından ABD’de tutuklandığı gündeme bomba gibi düştü. İran asıllı Türkiye vatandaşı Reza Zarrab, ABD'de New York Savcısı Preet Bharara tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı.
Türkiye’de kamuoyu Zarrab’la ilgili gelişmeleri Zarab’ın tutuklanıp cezaevine konduktan ve iddianamesi resmi olarak ABD Adalet Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yer aldıktan sonra haberdar oldu. Oysa, Zarrab, Miami Savcılığı tarafından geçen cumartesi günü gözaltına alındıktan sonra sorgulanmış. Detaylarına bakıldığında yöneltilen suçlamalar epey ağır.
Gazetelere Yeni “Servis”ler Gerek | Ümit Alan | BirGün
Dün Rıza Sarraf’ın tutuklandığı haberinin ulaşmasının ardından Sabah gazetesi büyük haberi patlattı. Sarraf’ın tutuklanmasını sağlayan Savcı Preet Bharara ne zaman parelelci ilan edilecek geyikleri havada uçuşurken geyiğin orta yerine sözde haberle daldı. Güya Sarraf’ı tutuklayan savcı hakikaten paralelci çıkmıştı. Zira cemaate yakın olduğu bilinen “Kimse yok mu?” derneğinden plaket aldığı fotoğraf vardı. Fotoğraf dedikleri amatör bir Photoshop çalışmasıyla elde edilmiş fotoğraftı. Fotoğrafın orijinali saniyeler içinde bulundu tabii. Bambaşka bir plaketin üzerine ışığı bile hesap etmeden “Kimse yok mu” logosu iliştirilmişti. Bir Twitter kullanıcısı, bu fotoğrafı eğlenme amaçlı ürettiğini açıkladı. Herhalde Sabah gazetesi de haber kaynağı olarak bu kullanıcıyı baz almıştı. (Bu durum, havuzda sık sık rastlanan, hani kime dayandırıldığı anlaşılamayan “bildirildi, kaydedildi, iddia edildi” tarzı haberlerin kaynağı konusunda da epey fikir verici.)
Haber sosyal medyada dalga konusu olduğu için alelacele kaldırıldı tabii. Ancak çoktan havuzun diğer unsurlarına yayılmıştı. Onlar içinde silmeye değer görmeyenler de var. Bu olay gösteriyor ki, gazetelerin acilen Photoshop Servisi’ne ihtiyaçları var.
Sarraf'a Dokundular | Özgür Mumcu | Cumhuriyet
Rıza Sarraf , cumartesi günü ABD’de gözaltına alınmış. Pazartesi akşamı resmi kaynakların durumu ilan etmesiyle haberdar olduk. İlk iddianame de yayımlandı. Elbette işin ayrıntıları önümüzdeki günlerde didik didik edilecektir. Ancak ilk izlenim işin ciddi olduğu. Türkiye’de kesilen yargı sürecinde bahsi geçen Sarraf’a ait şirketler ABD’deki iddianamede de yer alıyor.
Davanın savcısı ise bir anda memleketimizde ünlü oldu. Preet Bharara ’nın sosyal medya hesabı kısa bir zaman dilimi içinde on binlerce takipçi kazandı. Kendisine memleketimizin sosyal medya cehennemine hoş geldin diyoruz.
Hep beraber öğrendik ki savcı pek sıradan biri değil. Wall Street bankerlerine açtığı davalarla Times dergisine kapak olmuş. Birçok listede ABD’nin en önemli ilk 50 ya da 100 ismi arasında sıralanmış.
Yolsuzluk sebebiyle çok politikacının peşine düşmüş hatta aralarında hapse düşen pek mühim kişiler de var.
Mogherini'nin Gözyaşları... | Serpil Çevikcan | Milliyet
Dün Mec- lis’teydim. Malum; salı günü, partilerin grup toplantıları vardı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu beklerken kuliste öbek öbek hararetli tartışmalar yaşanıyordu.
Konu Brüksel’deki terör saldırılarıydı.
Ama tartışmaların bir yerinde PKK’nın Avrupa Konseyi binasının yanı başında açtığı propaganda çadırı mutlaka geçiyordu.
Terörle yaşamaya alışmak üzerinden yaşanan polemiğin, IŞİD nedeniyle, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düsturunu terk etmek zorunda kalan Avrupalı başkentler için de bir kader olduğu kesin.
Kuliste karşılaştığımız AB Bakanı Volkan Bozkır, “Brüksel’e yapılan terör saldırısı bize yapılmış demektir” diyordu.
Diyordu ama o Avrupa’nın kendisine zarar verebilecek örgütlerle mücadele edip, diğer terör örgütlerine göz yumduğunu dile getirdiği televizyon programından yeni çıkmış, Meclis’e gelmişti.
Az Sabır, Polis Devleti Tamamdır!.. | Bekir Coşkun | Sözcü
Her gün çok sayıda pazar poşeti imha ediliyor…
Vatandaş bu konuda bilinçlendi, orada burada sahipsiz paket, poşet, torba, artık ne görürse polisi arıyor…
Pazar filenizi dinlenmek için
yere bırakın, az sonra sizin lahana fünye ile havadadır…
Toplumsal duyarlılıktır bu!…
İnsanlar şüpheli gördükleri her şeyi ihbar ediyor, polis gelip patlatıyor…
Arabanın koltuğunda kutu, torba, valiz, paket falan bırakıp gitmişseniz, şüpheli bir park komşusu sayesinde, dönüşte sizin otomobil üç kapılıdır…
Brüksel'deki Saldırının Nedeni Tayyip Erdoğan mı? | Mehmet Barlas | Sabah
Yerli ve yabancı aymazlar acaba Brüksel'de patlayan bombalardan sonra uyanmayı deneyecekler midir?
Ne dersiniz? Tayyip Erdoğan Belçika'nın devlet başkanlığı görevini bırakırsa, Belçika'yı, Fransa'yı ve diğer Avrupa ülkelerinin kentlerini hedef alan terörist saldırılar sona erer mi?
Ha Brüksel ha İstanbul...
' Aman sakın Türkiye'ye gitmeyin. Terör tehlikesi var ' diyerek vatandaşlarını uyaran Avrupalı yetkililer, gerçeği görebiliyorlar mı şimdi? Teröristlerin hedefi olmak söz konusuysa İstanbul'la Paris'in, Diyarbakır'la Brüksel'in, Bağdat'la Londra'nın farkı yoktur.
İşveren Neden Esnek Çalışma İstiyor | Dr. Murat Özveri | Evrensel
Kiralık işçi yasa tasarısıyla esneklik yeniden gündemimize geldi. İşverenler neden esneklik istiyor işveren yayınlarından hareketle on maddede özetleyelim:
1. İşverenler diledikleri zaman işçi alıp diledikleri zaman işçi çıkartma haklarının olmasına, işçi çıkarttıkları için herhangi bir maliyete katlanmak zorunda kalmamalarına sayısal esneklik demektedirler.
İşveren, haklı bir neden olmadan işçi çıkartırsa kıdem, ihbar tazminatı öder. İşverenin işçi çıkarttığında ödemek zorunda kaldığı kıdem, ihbar tazminatı, esneklik isteyen işverenlere göre sayısal esnekliğe aykırıdır.
2 . İşveren sendika üyesi olan, işverenin istediği sendikaya üye olmayı kabul etmeyen, sendikal faaliyetlere katılan işçileri bu nedenlerle işten çıkartırsa işçinin bir yıllık ücretinden az olmayacak tutarda sendikal tazminat öder. Sendikal tazminat da işverenlere göre sayısal esnekliğe aykırıdır.
3. İşveren geçerli bir neden olmadan iş güvencesi kapsamındaki işçiyi işten çıkartırsa işe iade tazminatı öder. İşe iade tazminatı da işverenlere göre sayısal esnekliğe aykırıdır.
Yorum Yazın