onedio
Aşk Hayatınızda Hayal Kırıklığı Yaşamamak İçin Öğrenmeniz Gereken 12 Mühim Ders
İlişkiler zorludur bilirim. Bir insana bağlanmak ve kendinizi ona teslim etmek kadar zor bir şey yoktur şu dünyada, hele ki geçmişte yaşadığınız acı bir deneyim varsa. Fakat ilişkiler aynı zamanda bizleri insan yapan, bize sevmeyi ve sevilmeyi öğreten birlikteliklerdir. Hayal kırıklıklarıyla ve mutlu anlarıyla, bir insana aşık olmak paha biçilemezdir. Zaten birçok insana göre aşkın tanımı 'aynı anda hem mutlu olmak hem de acı çekmek' demek değil midir? Bu nedenle aşık olmaktan ve bir insanı kalbinize almaktan korkmayın. Fakat bu esnada, bir ilişkide yaşama ihtimaliniz olan hayal kırıklıklarının sayısını en aza indirgemek için elinizden geleni de yapın. Peki ne yapabilirsiniz bu konuda? İşte size birkaç ipucu;
Erkeklerin 8 Hareketle Anlatmak İstedikleri
Karşınızdaki erkeğin ne anlatmak istediğini aslında hemen çözebilir ve ona göre karşılığını veren davranışlar sergileyebilirsiniz.Nasıl mı? işte buyrun...Erkekler aslında anlaşılması pek güç varlıklar değiller.Hele ki biz kadınlara oranla kıyaslarsak çok kolay anlaşılır bile diyebiliriz.Yeterki onların dillerini bilelim ve ona göre konuşalım.İşte işimize çok yarayacak o 8 madde...1-BAŞ PARMAKLARI KEMERİNİN ASKILARINI TUTUYORSAVücut dili uzmanı Traci Brown’a göre elleri bu duruştayken onunla ilgili önemli bir ipucu veriyor. “Bu açık bir cinsel işarettir. “Seni düşünüyorum ve seni istiyorum” anlamına gelir.2-SİZİ DİNLERKEN ELİNİ AĞZINA GÖTÜRÜYORSASiz bir plan yaptınız ve bunu ona söylüyorsunuz. Eşiniz de kabul edercesine kafasını sallıyor ancak ellerini ağzına götürüyorsa bu duruma biraz düşünceli yaklaştığının açık bir belirtisidir.3-ARKANIZDAN GELİP OMZUNUZA DOKUNUYORSABirlikte kalabalık bir yerde kutlama yapıyorsunuz ve siz tanıdık bir erkekle gülüşüp konuşurken arkanızdan gelip omzunuza dokunuyorsa bu Cobb’a göre “O benim, o yüzden uzaklaş” anlamına gelen bir harekettir.4-SİZİN YAPTIĞINIZ HAREKETLERİ TAKLİT EDİYORSASiz kadehinizi tuttuğunuz an o da kaldırıyor. Siz sandalyenizde dikleşerek otururken aynısını o da yapıyor. Hareketlerinizin eşleşmesi çok iyi bir işarettir diyor Brown.5-ELİNİ ELİNİZİN ÜZERİNE KOYUYORSABir başka çiftle birlikte akşam yemeğine çıktığınızda eğer elini sizin elinizin üzerine koyuyorsa bu, Cobb’a göre ortamda öne geçmek istediğini gösterir.6-AYAKLARI BAŞKA YÖNE DOĞRU DÖNMÜŞSE“Ayaklar bir insanın nerede olmak istediğiyle ilgili önemli ipuçları verir” diyor Brown. Eğer tüm vücudu olmasa da açısı kapıya doğru yönelmişse konuşmaya ne kadar hevesli görünürse görünsün kaçmaya hazır demektir.7-ENSESİNE DOKUNUYORSAEğer eşiniz hızla veya yavaşça ensesine doğru dokunuyorsa bu çok baskı altında hissettiğini ve rahatlatılmaya ihtiyacının olduğunu gösterir- ya da sırt masajına.8-ELLERİNİ CEBİNDE TUTUYORSASıkıntılı hissettiğine işaret eder.
MEB Şurası’nda 1. Sınıftan İtibaren Zorunlu Din Dersi Önerisi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açılışında “anaokulundan başlayarak yeni hayat tarzı” mesajıyla başlayan Milli Eğitim Şurası’nın ikinci gününde “anaokulu ve ilkokul müfredatı” ele alındı. Şura komisyonlarında zorunlu din dersinin ilkokul 1. sınıftan başlamasına dönük öneri kabul edilirken, anaokulunda da “değerler eğitimi” verilmesi önerildi. Öneriler Şura Genel Kurulu tarafından da benimsenirse, Milli Eğitim Bakanlığı’na “tavsiye kararı” olarak sunulacak. Önerilere muhalif üyeler“Sen Allah’ı mı tartışıyorsun” sözleri ile susturulurken, toplantıları basın mensuplarının izlemesi yasaklandı.Cumhuriyet'ten Sinan Tartanoğlu'nun haberine göre, Şura’nın ana gündem maddeleri doğrultusunda çalışmalarına başlayan komisyonlardan Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgesi çalışma grubunda ilk günün konusu da “anaokul ve ilkokul müfredatı” oldu. Getirilen öneriler ise gerginliğin sataşmalara dönüşmesine yol açtı. İlkokul 4. sınıftan itibaren anayasal bir zorunluluk olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ilkokulun ilk 3 yılında da zorunlu olarak okutulması Milli Eğitim Şurası Genel Kurulu'nda oylanmak üzere hazırlanacak öneriler listesine girdi. “Anayasanın zorunlu olarak kabul ettiği din dersinin ilkokulda 3 sınıfın öğrencilerini verilmemesinin anayasanın ruhuna aykırı olması”gerekçesiyle sunulan öneriye MEB bürokratlarından da destek geldi. Ayrıca anaokullarında da “değerler eğitimi” verilmesi öneri olarak kabul edildi. Genel Kurul tarafından kabul edilmesi durumunda söz konusu Şura kararı MEB’e tavsiye olarak sunulacak. MEB kararı Şura onayı alındığı için daha güçlü bir şekilde hayata geçirebilecek.Öğrenciden din dersi önerisine destekŞura’ya ilk kez katılımcı olarak davet edilen bir öğrenci anaokullarında zorunlu din dersi önerisine“Hocamın söylediğine katılıyorum. Din dersinin bana bir zararını görmedim. Bence anaokulunda da zorunlu din dersi olabilir” sözleri ile destek verdi. Müfredat Komisyonu Başkanı Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Aksoy, “Ben de sana katılıyorum ama gülmekten katılıyorum. Kendi düşüncelerini söyle başkasına katılma” sözleri salonda şaşkınlığa neden oldu. Bazı üyeler, öğrencilerin özgüvenlerinin bu şekilde kırılmaması gerektiğini söyleyerek tepki gösterdi.Karma eğitime cinsellik gerekçesiKarma eğitime son verilmesine ilişkin önerisi ise müfredat komisyonunda değil, okul güvenliği komisyonunda da gündeme geldi. Önerinin bir Milli Eğitim müfettişi tarafından “Cinsel farkındalıkla başlayan karşı cinse duyulan ilgiden kaynaklı güvenlik sorunlarının en minimum seviyeye indirilmesi açısından zorunlu olan karma eğitim modelinin özel öğretim ve devlet kurumlarında yerel ve sosyal şartlar dikkate alınarak serbest ve demokratik eğitim modeli ile değiştirilmesi gerekir” sözleri ile savunulması dikkat çekti.5 saat ne yapılacak?Ayrıca ilkokul öğrencilerinin haftalık ders saati yükünün haftada 30 saat olması gerektiği, bunun 5 saatinin ise sosyal etkinlikler ve etüt dersi olarak kullanılması gerektiği önerisi kabul edildi. Bu 5 saatin hangi derslerle geçirileceği konusu ise okul müdürlerinin inisiyatifini bırakıldı.‘Cehennem’i anlatamazsınız’Söz konusu tekliflere bazı Şura üyelerinden itirazlar geldi. “Anaokulu çocuklarına Allah, cennet-cehennem kavramlarını anlatamazsınız. Somut düşünme çağında olan bir çocuğa bu soyut kavramları öğretmezseniz. Bu kavramlar ancak aile tarafından öğretilmelidir” sözleri, “Sen Allah kavramını mı sorguluyorsun, tartışıyorsun? Seninki görüş değil dinsizlik. Din deyince neden aklına hemen cehennem geliyor” tepkisi ile karşılandı.İlk kez basın yasağıMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve bakanlık bürokratları, tüm çalışma gruplarını ziyareti sırasında bu tartışmaların yaşandığı komisyon salonunu da ziyaret etti. Ziyaretin ardından Avcı’nın talimatı ile komisyon çalışmalarının basın mensuplarına kapatıldığı duyuruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın“bürokratik katılımın azaltılmasından, öğrenci, öğretmen, veli ve sivil toplum örgütü iştiraklerinin çoğaltılmasından duyduğu memnuniyeti” dile getirdiği Şura’da komisyon çalışmalarının gazeteciler tarafından izlenmesinin ilk kez yasaklanması dikkat çekti.Sinan Tartanoğlu/Cumhuriyet
Reklam
Facebook'ta Paylaşabileceğiniz En Güzel 5 Aşk Sözü
Dünyanın en iyi sosyal ağlarından biri olan Facebook'ta en güzel aşk sözlerini paylaşmak sizde istersiniz. İster sevdiğinizde bir atıfta bulunarak isterse Facebook üzerinden ona iltifat etme babında sözler paylaşabilirsiniz. Bizde sizler için Facebook sayfalarındaki en özel paylaşımları araştırdık. Bu sene en çok beğeniyi alan bu aşk sözleri paylaşımını sizde çok seveceksiniz.
Reklam
Reklam
Karısı Hamile Olan Erkekler İçin 8 Hayat Kurtaran Tavsiye
Karınızın hamilelik öncesi dönem ile mevcut durumu arasında fiziksel açıdan herhangi bir değişiklik olup olmadığına yönelik dolaylı doğrudan her türlü sorusunu, imasını ve iddiasını esaslı bir ses tonu ile reddetmek, size yol, su ve daha az elektrik olarak geri dönecektir.
Reklam
Reklam
Neden Esneriz?
Esnemek 2000 yıldır bilim insanlarının kafasını kurcalayan bir mesele. Bu konudaki yeni bir teori, tartışmalara son verebilecek mi?Yorgunluk, sıkılma ya da bir başkasını esnerken görmek esneme nedenleri arasında sayılıyor. Peki, esneme vücudumuzda nasıl bir işlev görüyor?Bu konudaki araştırmalarıyla bilinen Maryland Üniversitesi’nden psikolog Robert Provine 1980’lerde çalışmalarına ilk başladığında esnemeyi “hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz en yaygın insan davranışı” olarak tarif ediyordu. Aradan geçen 30 yılda belki bir yanıta daha çok yaklaştık; ama uzmanlar arasındaki görüş ayrılığı devam ediyor.Esnemeyle ilgili ilk araştırmayı 2500 yıl önce Yunan doktor Hipokrat yapmış ve esnemenin özellikle ateşli bir hastalık sırasında vücuttaki kötü havayı temizlemeye yardımcı olduğu sonucuna varmıştı. Bu görüş 19. yüzyıla kadar hakimiyetini korudu. Bu yüzyılda artık bilim insanları esnemenin nefes almaya yardımcı olduğu, vücuttan karbondioksitin atılıp kana daha çok oksijen girmesini sağladığına inanıyordu. Provine ise gönüllü deneklerine çeşitli gaz karışımları soluttuğunda bir değişiklik görmedi.Birçok teori daha çok esnemenin ilginç olan bulaşıcı özelliği üzerinde duruyordu. Provine, “Karşılarında biri esnediğinde insanların yüzde 50’sinin de esneyerek karşılık verdiğini” belirtiyor. “Öyle bulaşıcı ki birinin esnediğini görmek, duymak, hatta sadece bu konuda okumak bile esneme eylemini tetiklemeye yetiyor,” diyor.Bu özelliğinden dolayı bazı uzmanlar esnemenin ilkel bir iletişim biçimi olup olmadığını merak etmeye başladı. Eğer öyle ise esneyerek ne anlatılmak isteniyordu? Genellikle yorgun olduğumuzda esnediğimiz için bazıları bu yolla herkesin biyolojik saatini aynı ayara getirme işlevi görüyor olabileceğini iddia etti. Bern Üniversitesi’nden Christian Hess de bu fikirde: “Esnemenin bir sosyal grubun davranışlarını eşzamanlı kılma, örneğin herkesin aynı zamanda uyumasını sağlama gibi bir sinyal işlevi olabilir,” diyor. Böylece ertesi gün grup üyeleri çok daha verimli çalışabilir.Fakat stresli olduğumuz zaman da esneriz. Atletler yarış öncesi, müzisyenler konser öncesi bol bol esner. Bu nedenle Provine da dahil olmak üzere birçok uzman esnemenin beyni canlandırıcı bir işlevi olduğuna, uyku çöktüğünde uyanıklığı, dikkat dağıldığında yeniden toplanmasını sağladığına inanıyor. Grup içinde yayılmasıyla da herkeste aynı dikkat seviyesinin gelişmesi, böylece örneğin herhangi bir tehlikeye karşı daha uyanık hale gelmeleri mümkün oluyor. Fransız araştırmacı Olivier Walusiski ise beyin etrafında omurilik sıvısının pompalanması yoluyla sinir hücrelerinin daha aktif hale geldiği görüşünde.Yakın zamanda ise bütün bu fikir ayrılıkları ve kafa karışıklığına son verme umuduyla New York Üniversitesi’nden Andrew Gallup yeni bir teori geliştirdi. Gallup’a göre esneme yoluyla aslında beynimizi aşırı ısınmaktan koruyoruz. Çenenin şiddetle açılması kanın kafatasında dolaşımını sağlayarak aşırı ısıyı dağıtıyor, esneme sırasında alınan derin nefesle sinüs boşluklarına dolan hava ise beyni serinletiyor.Gallup bu teoriyi sınamak için insanları farklı sıcaklıklarda esnerken inceledi. Normal koşullarda insanların yüzde 48’i esnemiş, fakat deneklerden kafalarına soğuk bir bez bastırmaları istendiğinde bu oran yüzde 9’a düşmüştü. Daha etkili olan şey ise burundan solumaktı. Bu yolla beyin soğuyor, esneme isteği ortadan kalkıyordu.Bu teoriyi destekleyen bir gelişme oldu. Gallup araştırmalarını yayımladıktan kısa bir süre sonra, bazen bir saat süreyle esneme krizine giren iki kadın ona başvurmuştu. Kadınlardan biri çare olarak kendisini soğuk su dolu küvete attığını söylüyordu. Gallup onlardan, esneme krizi gelmeden önce ve sonra ağızlarına bir termometre koyup vücut ısılarını ölçmelerini istedi. Ölçümler, esnemeden önce vücut ısısında az bir yükselme olduğunu ve ısı tekrar 37 dereceye düşünceye kadar esnemenin devam ettiğini gösterdi.Vücut ısımız uykudan önce ve sonra biraz yükselir. Bu durum o anlarda neden esnediğimizin açıklaması olabilir. Beyni biraz serinletmek dikkatimizi daha fazla yoğunlaştırmamızı sağlayabilir. Sıkılıp dikkatimiz dağıldığında bu nedenle esniyor olabiliriz.Fakat Gallup’un teorisi bu konuda araştırma yapan herkesi tatmin etmedi. Bazıları onun yeterli deneysel veri sunmadığını, bazıları doğrudan insan beyninin ısısını ölçmediğini iddia ediyor. Provine ise bu teoriye daha olumlu bakanlardan.Fakat Gallup’un teorisi bazı şeyleri açıklasa da hala yanıtlanmayı bekleyen başka sorular da var. Örneğin anne karnındaki fetüs neden esniyor olabilir? Provine bebeklerde esnemenin yetişkinlerden daha önemli rol oynadığına, akciğerlerinin gelişimine yardımcı olduğuna inanıyor.Provine ayrıca esnemenin hapşırma ve seks ile de paralellikler gösterdiğini, her birinin bir tırmanma ve sonunda rahatlama durumu içerdiğini, bir kere başlandı mı sonuna vardırma güdüsü taşıdığını ve bunlar arasında sinir hücrelerinin işleyişi bakımından ortak bir yan olabileceğini belirtiyor.Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future ’da okuyabilirsiniz.Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz .
Sosyal Deney: "Üçlü Yapalım mı?"
Bu günlerde, 'viral video' yaratmak için bir iki seksi kız ve 15 metre uzaktan kayıt yapan bir kamera yetiyor. Başlığı da sosyal deney atarsanız bir milyon 'tık' garantilenmiş oluyor.Yukardaki teorimizi bu videodaki seksi ikizler kanıtlamış oluyorlar. Karşılaştıkları insanlara hemen yakınlardaki evlerinde üçlü yapmak ister misiniz diye soruyorlar. Çok basit değil mi? Aslında hemen her hafta bir türevi çıkan bu tarz videolar sıkıcı olmaya başlasa da özellikle burada görülen tepkiler oldukça etkileyici. Bazı adamlar kızlarımıza güzel güzel tek eşli olmanın fiziksel değil ama duygusal sağladığı tatminden bahsederken bir kısmı da teklifi kabul ediyor.
Hüzünlü Şarkıları Neden Severiz?
Müzik listelerine baktığımızda çoğunlukla melankolik şarkılar görürüz. Bu, hüzünlü şarkılara meyilli olduğumuzu mu gösteriyor?Pharrel Williams’ın Happy şarkısı bu yıl listeleri sarstı; 23 ülkede liste başı oldu. Fakat böyle hafif, akılda kalıcı, görünüşte ‘derin’ anlamlar taşımayan türden şarkıların bu kadar beğeni toplaması sık rastlanan bir durum değil.Tüm zamanların en çok satan dokuz şarkısına baktığımızda melankoli yüklü olduğunu görürüz. Bing Crosby’den White Christmas , Elton John’dan Candle in the Wind , Whitney Houston’dan I Will Always Love You , Celine Dion’dan My Heart Will Go On ... Elton John’un dediği gibi hüzünlü şarkılar sadece çok şey anlatmakla kalmıyor, çok da iyi satıyor.Peki dinleyiciler gerçekten de melankolik müzikleri mi seviyor? Yıllar sonra 2014’ün en önemli şarkıları ne olmuş diye dönüp baktığımızda Williams’ın Happy şarkısı parıltısını kaybetmiş mi olacak?Müzik listeleri kalbimize dokunan şarkıları sevdiğimizi gösteriyor. Cinsiyet ve kuşak ayrımlarını aşarak Happy kadar bizleri etkileyen en son film müziği de Adele’in 2010’daki Rolling in the Deep şarkısı olmuştu. Happy’nin ise bir ağırlığı yoktu; şarkı sözleri basitti, el çırpılarak eşlik edilecek türdendi.Bizde gülümseme duygusu yaratan şarkılar, sanki uzun ömürlü değillermiş izlenimi yaratıyor. Williams’ın şarkısından daha önce listelere girmiş olan en son neşeli şarkı Bobby McFerrin’in Don’t Worry Be Happy adlı şarkısıydı. 1988’de ABD’de liste başı olmuş, üç Grammy ödülü almıştı. Ama zamanla eski ve yapmacık bir hava kazandı. Acaba Happy şarkısını da aynı son mu bekliyor?Zevk veren acıPsikolojinin Sınırları (Frontiers in Psychology) adlı yayın organında geçen yıl yayımlanan bir araştırma durumun böyle olabileceğini gösteriyor. Araştırmacılar hüzünlü müziğin insanda ters etki yarattığını, insanın kendisini daha iyi hissetmesini sağladığını ortaya koydu.Hüzünlü şarkılar dinleyicinin şarkı sözlerinde ve minör melodilerde ifade edilen duyguları dolaylı olarak tecrübe etmesini sağlıyor. Hüzün doğrudan dinleyicinin tecrübesini yansıtmayabilir; ama beynimizde tetiklediği kimyasallarla gözyaşı, artan kalp atışları gibi etkiler yaratarak boşalmamızı sağlıyor. Yani kötü bir duygu yaratmıyor. İnsanlar bu nedenle hüzünlü şarkıları dinliyor, şarkıcılar bu nedenle bu şarkıları söylüyor. Yoksa blues , gospel ve country gibi zorlukları ve hüznü anlatan müzik türleri on yıllarca nasıl var olabilirdi.Histen öte bir şeyPeki dinleyici gerçekten de hüzünle mi bağlantı kuruyor yoksa daha karmaşık bir durum mu söz konusu? McGill Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, ister hüzünlü ister mutlu olsun, duygusal yoğunluğu olan müziklerin, tıpkı yemek, seks ve uyuşturucular gibi, beyindeki haz merkezini uyardığını ortaya koydu. Müziğin zekice düzenlenmiş inişli çıkışlı ritmik yapısı, gerilim yaratan ve gevşeme sağlayan melodisi derin duygular yaratıyor, dinleyici daha çok bu duygusal karmaşıklığa tepki veriyor.Williams’ın şarkı sözleri basit olabilir; ama o, tatmin edici melodik, armonik ve ritmik yenilikler üzerinde Happy şarkısını inşa etmeyi başarıyor. Happy ayrıca bir bakıma bir başka mutlu duygular yaratan usta şarkıcı Stevie Wonder’i güncelliyor sanki. Wonder da on yıllar boyunca şarkılarıyla kendimizi iyi hissetmemizi sağlamıştı.Tüm bunlar belki de uzun yıllar sonra yeniden neşeli şarkıların zamanının geldiğine işaret ediyor.BBC
Reklam