onedio
Görüş Bildir

Suç Duyurusu Haberleri

Suç Duyurusu ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Suç Duyurusu ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Ankara’da Çocuğa İstismar Davası: Baba, Boşandığı Eşinin Tüm Ailesinden Şikayetçi Oldu
Ankara’da görülen çocuk istismarı davasındaki korkunç detaylar ortaya çıktı. Y.Ç. isimli baba, boşandığı eşi ve tüm ailesiyle birlikte ilişkide olduğu kişilerden, 3 ve 6 yaşındaki çocuklarını istismar ettiği gerekçesiyle şikayetçi oldu. Anne F.A. ise tüm iddiaları reddetti. F.A., boşandığı eşinin intikam almak için çocukları kullandığını söyledi. Ankara’da görülen ve 8 kişinin yargılandığı dava ertelendi.İşte Ankara’da görülen korkunç istismar davasının detayları...
Hapisteki Sevgilisiyle Evlenmeyi Kafasına Koyan Kadından Dumur Eden Açıklamalar
Zaman zaman uzun ilişkilerde yaşanan bazı durumlar aşkımızı sekteye uğratabilir. Fakat ne demişler, aşk engel tanımaz! İngiltere'de bir kadın, aşkını parmaklıklar ardında yaşamaya karar verdi. Zamanında suç duyurusu olduğu için sevgilisiyle birlikteliğini kesen kadın, yıllar sonra onunla evlenmek için kolları sıvadı. Her şey bir kenara, kadının kafasını meşgul eden tek bir konu vardı, o da düğünün nerede olacağı... Hayatında aldığı o radikal karar sonrası dumur eden açıklamalarda bulunan kadının o ilginç hikayesine buyrun beraber bakalım👇
Başbakan'a 'Yalan Mal Beyanı' İçin Suç Duyurusu
ANKARA (ANKA) - CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında 'Haksız çıkar ilişkileri ve nüfuz suiistimali yoluyla; 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet etmek' iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. (ANKA/DEVAM)
Marmara İletişim'de İki Asistan Okuldan Atıldı
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ndeki iki araştırma görevlisi, Gezi eylemleri sırasında yasal sendikal haklarını kullanarak iş bırakma eylemine katıldıkları için açılan soruşturma sonrasında okuldan atıldı. 8 araştırma görevlisine de kıdem durdurma cezası verildi. Fakültenin dekanı Yusuf Devran, daha önce de öğrencilerin fişlenmesi, öğretim üyelerinin tehdit edilmesi ile gündeme gelmişti. Geçtiğimiz Haziran ayında KESK'in iş bırakma kararına uyarak Gezi Protestolarına destek veren Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden 2 Araştırma Görevlisi okuldan atıldı. Marmara Üniversitesi'nde haftalardır öğretim görevlileri ve öğrenciler Dekan Prof. Yusuf Devran'ın keyfi uygulamalar içinde olduğunu iddia ederek protesto eylemleri düzenliyorlardı. Marmara İletişim Fakültesi Dekanlığı, Gezi olaylarına katılan 8 asistana 2 yıl kıdem durdurma cezası verdirmişti. Son olarak dün çıkan karara göre Dr. Figen Algül ve Araştırma Görevlisi Can Özbaşaran okuldan atıldılar. Yasal sendikal eylemi 'cumhuriyeti ortadan kaldırmak' olarak gösterdi İki hocanın okuldan atılma gerekçeleri dilekçede şöyle ifade edildi. 'Cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik eylem yapmak; ideolojik, siyasi, yıkıcı, bölücü amaçlarla eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek suretiyle kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak; boykot işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak ya da bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek, yardımda bulunmak.' Kararı YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya verecek Şimdi Gözler YÖK'e çevrildi. Araştırma Görevlileri bir hafta içinde YÖK'e itiraz edebilecek. Son kararı YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya verecek. Son yıllarda hep fişleme ve tehditler ile gündeme geldi Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, son yıllarda, dekanı Yusuf Devran'ın öğrenci fişlemeleri, bazı öğretim üyelerine yönelik tehdit ve baskı uygulamalarıyla da sürekli gündemde olan bir okul. Devran daha önce de yüksek lisans mülakatına girecek olan öğrencilere yönelik yaptığı fişleme ile gündeme gelmişti. Yüksek lisans mülakatına giren bir öğrenci listesinde Kürt kökenli öğrencilerin isimlerinin yanına 'PKK'lı' anlamına gelen 'P' harfi ile işaretlenmişti. Devran, fişleme listesiyle ilgili 'bu resmi bir evrak değil' diyerek daha önce suçlamaları reddetmişti. Yusuf Devran daha sonra Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yılmaz'ın savcılığa yaptığı başvuru ile yeniden gündeme geldi. Okula alınacak yüksek lisans ve doktora öğrencileri için verdiği listeyi jüri üyesi olarak kabul etmeyen Doç. Dr. Gözde Yılmaz'ı tehdit eden Devran, Yılmaz'ı hedef de göstermişti. Doç. Dr. Yılmaz, bu tehditler üzerine savcılığa suç duyurusu yaparak, koruma talep etmişti. Doktora jürisi üyesi doçenti tehdit etmişti Dekan Devran'ın hedef tahtasına oturttuğu hocalar ve araştırma görevlileri sosyal medya üzerinden bazı öğrencilerin tehditlerine maruz kalmışlardı. Doç. Dr. Yılmaz'ı da koruma talep etmeye yönelten bu durumdu. Sosyal medyada ve çeşitli mecralarda Devran'ın 'ülkücü' öğrenciler ile sıcak ilişkiler içinde olduğu ve onun hedef haline getirdiği kişilerin bu kesimlerin tehditlerine maruz kaldığı da sıkça yer aldı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde son yıllarda sıklaşan ülkücü öğrenciler ile solcu ve Kürt öğrencilerin örgütlenmeleri arasında çıkan kavgaların sonrasında da dekanın, öğrencilerin bir kesimine yönelik bu yakınlığı dile getirilmiş ve eleştirilmişti. Fakültesini dünyanın gündemine taşıdı ama nasıl? Gezi Parkı eylemleri sonrasında da hızını kesmeyip sendikalı araştırma görevlilerinin hakkında yasal sendikal haklarını hiçe sayıp soruşturma başlatan ve cezalar yağdıran Devran, bu uygulamaları ile TBMM gündemine de dünya akadami çevrelerinin en saygın isimlerinin de aralarında yer aldığı karşı imza kampanyalarına da neden olmuştu. 24 ülkede yüzlerce üniversitede görev yapan 1431 akademisyenin imza attığı 'Akademinin özgürlüğü, bizim özgürlüğümüz' adlı protesto metninde Noam Chomsky, Judith Butler ve Nancy Fraser gibi dünyanın tanıdığı isimler de vardı. Akademik alanda her hangi bir başarı yerine, bir dönemin 'kışla' eleştirilerini hatırlara getiren uygulamaları ile fakültesini sürekli gündemde tutan Yusuf Devran'a yönelik bu protesto metninde imzası bulunan Chomsky, Butler gibi isimlerin araştırmaları ve kimi teorileri İletişim Fakültelerinde verilen derslerde okutuluyor. CNN Türk
Ak Parti'den Ses Kaydı İçin Suç Duyurusu
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerel seçim turuna başladığı Çanakkale mitingi yargıya taşınıyor. Ak Parti Merkez İlçe Başkanı Adnan Öncü, Türkiye gündemine damga vuran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarının Çanakkale Cumhuriyet Meydanı’da miting öncesinde katılımcılara dinletildiği gerekçesiyle sorumlular hakkında yasal işlem yapılması istemiyle Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu. Öncü yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun mitingdeki açıklamalarını üzülerek izlediklerini belirtip, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yabancı medya ve karanlık çevrelerin kullandığı aynı dille saldırılarda bulunmasını şiddetli kınıyor ve sözlerini kendilerine iade ediyoruz. Henüz doğruluğu bile ispatlanmayan ve montaj olduğu da konunun teknik uzmanları ve otoritelerince ortaya konan ses kaydının gerçekmiş gibi yayınlanması konusunda AK Parti olarak CHP genel müdürü hakkında suç duyurusunda bulunduk. CHP zihniyetinde kişi hak ve özgürlükleri böyle mi korunuyor? Yalan yanlış söylemlerle insanları yanıltmak CHP yönetiminin adeta parti tüzüğü haline gelmiştir. Kaldı ki yolsuzluk ve rüşvet konusunda en son konuşacak siyasi parti CHP’dir. CHP yalan beyanlarla Cumhuriyet Meydanı’nda milletimizle alay edeceğine, önce Çanakkale’nin gündeminden düşmeyen su ve benzin yolsuzlukları hakkında Çanakkale’yi aydınlatmalıdır. Bu duruma “Cambaza bak cambaza' derler. CHP Genel Başkanını, şaibeli SGK Genel Müdürlüğü’nden tutun da Çanakkale’deki su, halk otobüsleri, imar, mezarlıklar gibi daha bir çok konuda halkı aydınlatmalıdır. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, halkı aydınlattığını her konuşmasında ifade etse de kendinden başka kimseyi de tatmin edememiştir” dedi. Ersan KÜÇÜKKURU / ÇANAKKALE, (DHA)
Alevilerden Suç Duyurusu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın yargılandığı davayla ilgili yaptığı telefon konuşmalarının ortaya çıkması ve eski Adalet Bakanı Ergin’in hâkimin Alevi olduğu yönünde bilgi aldığını söylemesi Alevi derneklerini ayağa kaldırdı. Alevilerin fişlendiğini ve tehdit altında olduklarını belirten Alevi derneklerinin temsilcileri Erdoğan ve Ergin hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül Ses kayıtlarında ortaya çıkan konuşmalar sürpriz değil, biz zaten bu durumu biliyorduk. Bu insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Bu hem nefret suçları hem de ırkçılık kapsamına girer. Böyle bir algı tüyler ürperten bir durum. Alevi toplumunun tamamı tehlikede demektir. Alevilere yönelik fiili katliamlar dönemi geçici olarak kapandı. Başbakan’a göre artık taciz etmek, aşağılamak, sürekli kontrol altında tutmak lazım. Alevi toplumuna mensup insanların tamamı bu ülkede fişlenmiştir. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel Çıkan ses kaydı Başbakan Erdoğan’ın Alevilere yönelik öfke, kin, nefret dilinin, ayrıştırıcı, ötekileştirici tavrının bir kanıtıdır. Bu ses kaydı ibret vesikasıdır, kınıyorum, lanetliyorum. Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir Başbakan Alevilere yönelik nefret söylemini sürdürüyor. Alevilere yönelik bu fişleme ve hakareti yargıya taşıyacağız. Erdoğan ve Ergin hakkında suç duyurusunda bulunacağız.Cumhuriyet
Umut Oran’dan Arınç’a “Siz Bu Kanunu Çok Ciddiye Alıyorsunuz” Sorusu
CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın, yöneticisi olduğu Okçular Vakfı’na devredilmesi için okçular tekkesi ve arazisi için yaptığı girişimleri ve KİPTAŞ Genel Müdürü’ne yaptığı “aramış “siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz ya, KİPTAŞ başka Belediye başka” açıklaması TBMM gündemine taşıdı.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesini TBMM’ye sundu. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan Okçular Tekke ve arazisi önce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş daha sonra bu tahsis kaldırılmış, ilgili arazi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na tahsis edildiğini anımsatan Umut Oran, önergesinde şunları kaydetti:Siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz“İlgili Belediye tekkenin restorasyon ve çevre düzenlemesi işlerini kendi konut şirketi KİPTAŞ’a vermiş olup, ilgili arazinin KİPTAŞ tarafından Mütevelli Heyeti’nde Bilal Erdoğan, Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Ersan Topbaş ve Muhammed Topbaş’ın da olduğu Okçular Vakfı’na devredildiği görülmektedir.  Kamuoyunda yer alan iddialara göre devir sırasında Bilal Erdoğan, KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım’ı aramış “siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz ya, KİPTAŞ başka Belediye başka” demiş, yine yapılan masrafın hakedişi karşılığı arazinin kendilerine devrini talep etmiştir.”Arazinin rayiç bedeli nedir?Oran’ın önergesinde yer alan sorular şöyle:Bugün, yaklaşık 5.000 m2’lik bir alanda inşaası tamamlanan, mescid, hünkar kasrı, konferans salonu, müze, ve kütüphane olmak üzere beş ana bölümden oluşan, iki büyük toplantı salonu, 200 kişilik bir konferans salonu, okçuluk tarihi ile ilgili bir kütüphane ve Topkapı Sarayı Müzesi’nden alınacak ok ve okçulukla ilgili eserlerin teşhir edileceği bir müze yer alan, ok atış alanının altında 300 arabalık bir otopark bulunan bu kıymetli arazinin rayiç bedeli nedir? Okçular tekkesi ve arazisi Okçular Vakfı’na satış yoluyla mı yoksa tahsis yoluyla mı devredilmiştir? Bu iş için KİPTAŞ’a verilen bedel nedir? Bilal Erdoğan iddiasını araştırdınız mı?Başbakan’ın nüfuzu kullanılarak KİPTAŞ Genel Müdürlüğü’ne baskı yapıldığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Beyoğlu Başkanı’nın da dahil olduğu kamu görevlilerinin da katılımıyla bu kıymetli arazinin bir vakfa kamu zararına yol açacak şekilde devredildiği, bu yolla vakfa usulsüz maddi kazanç sağlandığı, hukuka aykırı bu işlemlerin Başbakan’ın talimatıyla oğlu Bilal Erdoğan tarafında takip edilerek sonuçlandırıldığı iddialarının araştırılması için tarafınızca verilmiş bir talimat bulunmakta mıdır? Tarafınızca herhangi bir idari soruşturma başlatılmış mıdır? Bu olayların ortaya çıkartılması için sizin veya size bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bir suç duyurusu bulunmakta mıdır?
Sarıgül'e Yumruk İddiasında Suç Duyurusu
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül'ün kendisine yumruk attığını iddia eden Mustafa Suver, İstanbul Adalet Sarayı'na gelerek suç duyurusunda bulundu. Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na avukatlarıyla birlikte gelen Mustafa Suver, suç duyurusu dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sundu. Savcılık'ta müşteki sıfatıyla ifade veren Mustafa Suver, adliye çıkışında basın mensuplarına avukatlarıyla birlikte açıklama yaptı. Suver, 'Mustafa Sarıgül hakkında suç duyurusunda bulundum. Rencide olduğum, medyaya düştüğümden dolayı buna mecbur kaldım ve gelip suç duyurusunda bulundum. Bundan sonra adalet önünde hesaplaşacağız' dedi. 'MEDYATİK ADAM DEĞİLİM Kİ BEN' Mustafa Sarıgül'e hakkını helal etmediğini söyleyen Suver, 'Bana vurmadıysa, Allah şahidimdir. O da Allah'a hesap verecek. Hakkımı helal etmiyorum. Bana 'provokatör' diyor. Eğer ben provokatörlük yapsaydım, 4-5 bin tane hemşehrim vardı orada. Bağırır çağırır, o medyayı oraya toplardım. Ben medyaya çıkacağımı da bilmiyordum. 2-3 gün sonra medyada göründükten sonra konuştum. Yoksa ne bir şahsi husumetim var ne bir işim var onunla. Beni rencide etti. Ondan dolayı bu hale kaldım. Beni de mahvetti. Medyaya çıkarttı. Medyatik adam değilim ki ben' diye konuştu. 'BEN ORAYA BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN İÇİN GİTTİM' Suver, Fatih Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Suver'in kardeşi olduğuna ilişkin iddialar için de, 'Benim hangi siyasi faaliyetle işim varsa tespit edip çıkarsınlar. Olabilir yani, ben kardeşim için gitmedim oraya. Ben oraya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için gittim. Başkasını da tanımıyorum. Bazı kanallar çarpıtıyor. Provokatörün ne olduğunu bilmiyorum. Benim şecerem belli. Ben karakol, savcılık, mahkeme tanımam. Başka da bir şey demiyorum, Allah'a havale ediyorum' şeklinde konuştu. 'MUSTAFA BEY ADAŞI OLAN MUSTAFA BEY'İ DARP EDEREK SUSTURMAYA ÇALIŞMIŞTIR' Mustafa Suver'in avukatı Melek Ekinci de, 'darp' suçlamasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, rapor sunduklarını ve ifade verdiklerini söyledi. Avukat Mehmet Fikret Mehmetoğlu da, 'Demokrasi, aynı fikirde olmayan insanlara saygı gösterip müsamaha etme ve katlanabilme sanatıdır. Burada tam tersi yapılmıştır. Mustafa Bey, adaşı olan Mustafa Bey'i darp ederek susturmaya çalışmıştır. Bunun bir bedeli vardır. Bunun tecellisi için suç duyurusunda bulunduk' ifadesini kullandı. 'KARDEŞİM DEĞİL AKRABAM' Gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine, Mustafa Suver, '(Hasan Suver) Benim kardeşim değil, akrabam. Soyadım tutuyor onunla. Benim onunla bir kardeşliğim yok. Benim babamın adı Mustafa, onun adı Hasan. Sadece bir akrabalık var o da olmasın mı?' dedi. Mustafa Suver, savcılığa sunduğu dilekçesinde, 'basit yaralama' suçundan Mustafa Sarıgül ve adı tespit edilemeyen Sarıgül'ün korumaları hakkında dava açılmasını istedi. DHA
CHP'den Başbakan Hakkında Suç Duyurusu
CHP Ankara İl Başkanlığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, 'Halkı belli bir grup aleyhine kin ve düşmanlığa yönelik olarak tahrik etmek, iftira etmek, nefret suçu oluşturan eyleminden dolayı' suç duyurusunda bulundu.Başbakan Erdoğan'ın 28 Şubat 2014 tarihinde 1071 Bulvarı'nın açılışıhda ODTÜ öğrencilerini kastederek , ' Ankara'da bir bulvar açtık kimlere rağmen, o solculara rağmen, o ateistlere rağmen. Bunlar ateist, bunlar terörist. Ama CHP bunlara bizim gençler diyor. Bizim sevgili gençlerimizin elinde Molotof kokteyli olmaz. Bilgisayarı, kalemi olur…' şeklinde konuşma yaptığı belirtildi. Başbakan Erdoğan'ın iddia edilen bu açıklamasında ODTÜ'lü gençlere ve ODTÜ'lü öğrenciler üzerinden CHP tüzel kişiliğine karşı da iftira suçu işlediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. CHP Ankara İl Başkanı Zeki Alçın ve İl Saymanı Elif Doğan'ın imzalarıyla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda, Erdoğan hakkında TCK 216 ve 267 ile ilgili diğer maddeler uyarınca gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılması ve cezalandırılması talep edildi.Cumhuriyet
CHP'li Oran, THY'deki Gizli Ses Kaydı İçin 4 Önerge Verdi
Enver Aysever’in yaşadığı THY’nin gizli ses kaydı skandalı TBMM’de THY Yetkilisi Aykırı Sorular’ın Yapımcısını da tehdit etmiş: Kimin arkasında durduğuna dikkat et!ANKARACHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Gazeteci Enver Aysever’in dün Atatürk Havalimanı’ndaki THY Bankosunda yaşadığı ve tüm yolcuların bankodaki konuşmalarının gizli ses kaydının yapıldığını ortaya koyan skandalı tüm ayrıntılarıyla birlikte TBMM’ye taşıdı.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, THY’nin gizli ses kaydı nedeniyle konuyla ilgilerinden dolayı İçişleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e 4 ayrı soru önergesi yöneltti.İşte olayın tüm ayrıntılarıUmut Oran, Enver Aysever ile görüşerek hazırladığı önergelerde, olayın ayrıhntılarını şu şekilde dile getirdi: “Tarafıma ulaşan bilgilere göre; Gazeteci Enver Aysever, dün (5 Mart 2014) Atatürk Havalimanında Hatay’a gideceği uçağını kaçırma kaygısıyla saat 12.50 sıralarında THY’nin 25. Nolu bankosuna giderek görevli Çiğdem Kılıç’tan yardım istedi. Kılıç’ın anons yapmaması ve Aysever’in uçağı kaçıracaklarını belirtmesi üzerine buraya THY yetkilisi Murat Yeşil geldi. Yeşil’in “sakin olun uçağı kaçırmazsınız” demesi üzerine Aysever, “Hatay’daki programım yanacak. Niçin anons etmediniz uçağa? İnsanları mağdur ediyorsunuz, bunu duyuracağım, THY bunu hep yapıyor” tepkisini gösterdi. Yeşil’in “Beni tehdit mi ediyorsunuz?” demesi üzerine Aysever ise “İnsanları mağdur ediyorsunuz avukatımı çağıracağım ve sizi dava edeceğim” karşılığını verdi. Bunun üzerine THY yetkilisi Murat Yeşil, banko görevlisi Çiğdem Kılıç’a dönerek, “Bankodaki konuşmaları kayıt altına aldık. Kayıtları hazırla mahkemede hesaplaşacağız” talimatını verdi.  Aysever ise, “İnsanların bankodaki konuşmalarını gizlice dinleyip, kayıt mı ediyorsunuz? İnsanlar eşiyle dostuyla mahrem konuşmalar da yapabilir burada, bu yaptığınız açıkça fişlemedir, gizli dinlemedir, suçtur” tepkisini gösterdi. Bunun üzerine bir üst THY yöneticisi Mehmet Maşuk da bankoya gelerek Enver Aysever’i “Bir daha THY ile zor uçarsın” diye açıkça tehdit etmiş, o sırada burada bulunan Aysever’in CNN Türk’teki “Aykırı Sorular” programının yapımcısının yanına giderek “Kimin arkasında durduğunuza dikkat edin” şeklinde üstü kapalı tehditte bulunmuştur.” THY Anonim Ortaklığı’nın yüzde 49,12 oranındaki hissesi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na, dolayısıyla kamuya ait olan bir kamu kuruluşu olduğunu anımsatan Umut Oran’ın önergesindeki sorular şöyle:Ne zamandan beri kayıt yapılıyor ve nerede saklanıyor?THY hangi tarihten bu yana bankolarındaki konuşmaların ses kaydını yapmaktadır, ses kayıtları hangi noktalarda yapılmaktadır, bunun gerekçesi nedir, kayıt talimatını kim ve ya hangi yönetim birimi vermiştir? Bu talimat yazılı mı sözlü mü verilmiştir?THY bankolarında sesin yanı sıra gizli görüntü kaydı da yapılmakta mıdır?THY bankolarındaki gizli ses kaydı ve varsa görüntü kaydı nerede, ne kadarlık bir süre için saklanmaktadır, bu kayıtlara kim veya kimlerin ulaşabilme yetkisi vardır?Bu kayıtlar hangi amaçla kullanılmaktadır, hangi kişi veya kurumlar için geriye dönük ses/görüntü kayıtları çıkarılarak ilgili yerlere iletilmiştir?MİT’le ilgisi var mı?Bu uygulamanın Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ile yapılan uçuş/yolcu bilgilerinin online olarak aktarılmasını içeren protokolle bir ilgisi var mıdır?İçişleri veya Ulaştırma mı istedi?Bu uygulama için İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları ve bağlı birimlerinden THY’ye tavsiye veya talimat gitmiş midir, gittiyse bunun gerekçesi nedir?Bu uygulama nedeniyle kolluk kuvvetine yapılan şikâyet var mıdır, akıbetleri ne olmuştur, hangi işlemler yapılmıştır?Anayasa, TCK ve CMK’ya açıkça aykırıBu uygulama Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20 maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun “Özel hayatın gizliliğini ihlal” başlıklı 134. Maddesi ile Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun “Teknik araçlarla izleme” başlıklı 140. Maddelerine açıkça aykırı değil midir?Bu uygulama uluslararası sivil havacılık uygulama ve kurallarına aykırı değil midir?Adalet Bakanı talimat verecek mi?Bu konuda yetkili savcılığın inceleme yapması için Adalet Bakanı re’sen bir girişimde bulundu mu, bulanacak mı?Adalet Bakanı, bu soru önergesini suç duyurusu olarak değerlendirip ilgili/yetkili cumhuriyet başsavcılığına talimat verecek misiniz?Bu uygulama nedeniyle daha önce cumhuriyet başsavcılıklarına yapılan şikâyet, suç duyurusu var mıdır, akıbetleri ne olmuştur, her bir başvuru için hangi işlemler yapılmıştır?Bu uygulama tam da Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısına da aykırılık teşkil etmiyor mu?