Görüş Bildir
Yaşama Tutunma Gücüyle Kanseri Yenen Dünyanın En Mutlu Köpeği Gluta
Hayat bazen çok zor, belki de dayanabileceğimizden daha zor. Fakat bu içerikte sizlerle paylaştığımız hikaye yaşamla aramızda olan bağı güçlendiriyor ve bu hayatta ne olursa olsun, her türlü güçlüğün üstesinden gelinebileceğini gösteriyor. İşte kalplerimizi sızlatan Gluta'nın hikayesi ve tarifsiz gülüşü;
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Dünyada bu çığırı Humeyni başlattı: Salman Rushdie ’nin öldürülmesi için fetva çıkararak. Bu fetva ile, Müslüman dünyasına, İslâm’ın kutsallıklarına Müslümanlar gibi saygı duymayanları öldürmeye hakları olduğunu bildirmiş oldu. Yalnız “ hakkı olmak ” değil, bunun Müslüman için bir görev olduğunu bildirdi. Bu görevi yerine getirecek kişinin cennetlik olması da basit bir mantık gereği.Ama bunu yaparken aslında ne yapmak istiyordu Humeyni? Benzer olaylardan sonra hep bunu yazdım; ama benzer olayların sonu gelmiyor. Onun için gene yazıyorum: Müslüman dünya ile Müslüman- olmayan dünya, ama öncelikle Batı dünyası arasında her türlü alışverişin durmasını, etkileşimin kesilmesini istiyordu. Yakınlaşmak, anlamak ve sevmek değil, bunun sonu İslâm’ın silinmesidir; o halde, tanımamak, reddetmek ve çatışmak –dolayısıyla öldürmek de. Salman Rushdie’yi öldür, Hollanda’da “ Allah ” adıyla oyun oynayan barmeni öldür, Charlie Hebdo ’yu çıkaranları öldür, Danimarkalı karikatürcüleri öldür vb.
"Biber Gazı Bitkisel Kökenli"
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu biber gazınının bitkisel kökenli olduğunu öne sürdü biber gazı nedeniyle yaşanan ölümleri unuttu.Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, biber gazının bitkisel kökenli olarak elde edilen kimyasal bir madde olduğunu, toplumsal olaylara müdahalede biber gazı ve müdahale araçlarını kullanacak personele gerekli eğitimlerin uzman eğiticiler tarafından verildiğini bildirdi.Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu biber gazının biksel olduğunu savunurken biber gazı kullanımıyla yaşanan ölümler ise aksini söylüyor.Polisin yakın tarihte en yoğun olarak Gezi direnişinde kullandığı biber gazı nedeniyle Mersin Mehmet İstif polisin ağzına sıktığı biber gazı nedeniyle dil kökü kanserine yakalandı ve hayatını kaybetti.Yalova’da 27 Mayıs 2012’de bir kavgaya müdahale ederken biber gazı kullanarak 31 yaşındaki Çayan Birben’in ölümüne neden olduğu ileri sürülen 4 polis hakkında dava açılmıştı.Kadıköy’de 22 Aralık 2013'te katıldığı İstanbul Kent Mitingi’ne yapılan biber gazı müdahalesinden etkilenerek hastaneye kaldırılan ve 159 gün yoğun bakımda kalan Elif Çermik (64) ağır kalp yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi.CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun soru önergesini yanıtlayan Sağlık Bakanı, Emniyet teşkilatı envanterinde göz yaşartıcı gaz olarak sadece OC (oleoresin capsicum) bulunduğunu belirterek, “Biber gazı OC cinsinden biber tohumlarının yağlı ekstresidir. Biber gazı bitkisel kökenli olarak elde edilen kimyasal bir maddedir. OC, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı kanserojen kimyasal maddeler listelerinde yer almamaktadır” dedi.BİBER GAZI EĞİTİMLERİSağlık Bakanı toplumsal olaylara müdahalede biber gazı ve diğer müdahale araçlarını kullanacak personele gerekli eğitimlerin uzman eğiticiler tarafından verildiğini, eğitimlerin periyodik olarak tekrarlandığını söyledi.Sağlık Bakanı, İstanbul Üniversitesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji AD’nin biber gazıyla ilgili raporunda konuya ilişkin “Biber gazları ve tozları deri üzerine ve mukozaya uygulandığında kızarıklık ve yanma hissi uyandırırlar. Ayrıca gözde geçici körlüğe ve irritasyona sebep olabilirler ancak bu etkilerin hiçbiri kalıcı değildir. Bu bulgular su ile yıkandığında daha da çabuk silinmektedir” denildiğini belirtti.“SU İLE YIKANMASI GEREKTİĞİ BELİRTİLMEKTE”Sağlık Bakanı, “Oleoresin capsicum”un inorganik bir çözücü olan suda çözünmediğini, ancak alkol, eter ve kloroform gibi organik çözücülerle çözündüğüne işaret ederek, “Oleoresin capsicum ile ilgili malzeme güvenlik bilgi formlarının acil ve ilk yardım tedbirleri kısmının gözle ilgili kısmında su ile yıkanması gerektiği belirtilmektedir” dedi.“GÖĞÜS AĞRISINA NEDEN OLABİLECEĞİ İFADE EDİLMEKTE”Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin biber gazıyla ilgili 5 Aralık 2006 tarihli kararında kargaşa hallerinde göstericilerin kontrol altına alınması ve dağıtılması için kullanılan biber gazının Kimyasal Silahlar Sözleşmesi ekinde belirtilen yasaklı kimyasal maddeler listesinde olmadığı ancak biber gazının kullanımının solunum yolları tahrişi, mide bulantısı, kusma, gözlerde tahriş, kaşınma ve göğüs ağrısına neden olabileceğinin ifade edildiğini söyledi.Gerçek Gündem
Kriptolu Telefonda MGK Kriteri
Sanayi Bakanı Fikri Işık TÜBİTAK'ın ürettiği yeni kriptolu telefonların kimlere verileceğini Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin belirleyeceğini açıkladı.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık TÜBİTAK'ın yeni ürettiği kriptolu telefonların geçtiğimiz hafta Cuma günü İstanbul'da Başbakan Ahmet Davutoğlu'na gösterildiğini söyledi. Işık'ın verdiği bilgiye göre yeni telefonlar, daha önceki kriptolu telefonlarda tespit edilen korsan yazılımlardan temizlendi. Işık, 'Kriptonun güvenliğini 3 katına çıkardık' dedi.Işık Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtladı. Işık, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da kriptolu telefonlarla ilgili bir kaç kez bilgi sunulduğunu belirtti. Işık şunları söyledi:'Onayını (Başbakan'ın) aldık, bu hafta MGK Genel Sekreteri ile görüşeceğiz, kaç tane telefon talebi varsa ona göre üretip vereceğiz.'Bakan Işık, daha önceki kriptolu telefonların 164 kişi tarafından kullanıldığını açıkladı.Eski kriptolu telefonlarda ne bulundu?Işık, yeni üretilen telefonda Limux tabanlı bir yazılım kullanıldığını, eski telefonların yazılımında korsan satırlar tespit edildiğini belirtti:'Orada bazı korsan satırlar tespit ettik. Korsan satırlar, yazılımda. Mesela şifreyi tutan, saklayan bir yazılım koymuşlar öncekinde. Şimdi onların hepsini temizledik, kriptonun güvenliğini üç katına çıkardık ve yazılımı komple satır satır elden geçirdik. Limux tabanlı bir yazılımdır bu da ama yazılım komple yenilendi desek doğru.'Işık eski telefonların hem kriptolu, hem de kriptosuz konuşmaya uygunken yeni telefonların sadece kriptolu görüşmelere uygun olduğunu belirtti.TÜBİTAK'ta 'parelellerle' yollar ayrıldıSanayi Bakanı, TÜBİTAK'ın, hükümetin 'paralel yapı' olarak tanımladığı ve devlet içinde yapılandığını belirttiği kişilerden temizlendiğini söyledi:'Bu yapı ile bağlantısı olup, kriptolu telefonlar, bilirkişilik yapıp da abilerinden aldıkları talimatlara göre gerçekleri eğip bükenler ile yollarımızı ayırdık. Balyoz davasında bilirkişilik yapıp da gerçeğe aykırı rapor verenlerle de yollarımızı ayırdık.'Işık, TÜBİTAK'ta bu kapsamda kaç kişinin işine son verildiğini belirtmedi.Sırada vatandaş için kriptolu telefon varBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, yeni kriptolu telefonların teslim edilmesinden sonra amacın vatandaşlara yönelik kriptolu telefon üretmek olduğunu söyledi. TÜBİTAK'ın akıllı kriptolu telefon çağrısı olduğunu belirten Işık, '2016'nın Haziran'ında projenin bitmesi gerekiyor. Ondan sonra ne kadar sürede ticarileşir onu bilmiyorum' dedi.Erdoğan'ın kriptolu telefon tepkisiCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da TÜRKSAT 6A Haberleşme Uydu Projesi'nin TÜBİTAK'taki imza töreninde kriptolu telefonlar üzerinden TÜBİTAK'ı eleştirmişti:'TÜBİTAK'ın içine yerleşen bir urun bu kurumu çürütmeye başladığını, bu gayeyi taşıdığını gördük. Siz 'bilim, araştırma' diyorsunuz. Birileri kurumun içine kanser hücresi gibi sızıyor, sizin gayretlerinizi çürütüyor. Öyle bir ihanet şebekesi yerleşiyor ki bunu bilim için değil, ihanet için kullanıyor. Kriptolu telefonu bana verenler dinliyorsa, farklı bir yaklaşım asla gösteremeyiz. Bizim sırtımızdan hançerlendiğimizin göstergesi bu TÜBİTAK'taki tiplerdir. Önden vurduğu zaman erkekçe vurdu dersin ama bu arkadan vurunca kalleşçe dersin.'Al Jazeera Turk
Uzayda Hayat Var Mı Sorusunun Cevabı Nanosensörlerde mi?
Uzayda yaşam izleri bulmak için dünya var gücüyle çalışıyor. Curiosity ya da Philae gibi uzay sondalarının kullandığı kimyasal tetkikler ise bulunan materyallerin halen canlı olup olmadığını söyleyemiyorEngadget’ın haberine göre, Fransız bilim insanları bu konuda yardımcı olabilecek bir nanosensör geliştirdi: yaklaşık 500 bakteri toplama kapasitesi olan, lazer hareket sensörlü bir konsol. Bakteriler eğer canlıysa, konsolda çok hafif titreşimler yaratıyor ve lazerler de bu hareketleri yakalıyor. Bakteri ölünce bu sinyal de duruyor. Bu teknoloji kimyasal değil, tamamen mekanik olduğu için, ilaç deneyleri gibi pek çok amaçla da kullanılabileceği öngörülüyor. Örneğin lazer hareket sensörlü bu konsollara kanser hücreleri yerleştirilebilir. Eğer kansere karşı geliştirilen ilaç etkiliyse, hareket sinyalleri yavaşlayabilir ya da durabilir. Normalde uzay sondaları dünyadakine benzer kimyasal maddeleri arıyor ama başka gezegenlerde farklı türde kimyasallar da olabilir. Kim bilir, belki nanosensörler sayesinde Titan’ın hareket halindeki soğuk metan göllerinde günün birinde yaşam izleri bulunabilir. Bilgi Çağı
HDP'li Murat Bozlak Yaşamını Yitirdi
HDP Adana Milletvekili, eski HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak, kanser tedavisi gördüğü Ankara’daki Güven Hastanesi’nde hayatını kaybetti.HDP tarafından yapılan yazılı açıklama, 'Uzun süredir kanser tedavisi gören Adana Milletvekilimiz, eski HADEP Genel Başkanı Sayın Murat Bozlak, bu akşam saat 19.50’de Ankara’daki Güven Hastanesi’nde ne yazık ki yaşam mücadelesini kaybetmiştir. Milletvekilimize Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları ve tüm partililerimize, halkımıza başsağlığı diliyoruz' denildi.DHA
Reklam
Bilgisayar Oyunlarının Sizi Daha Sağlıklı ve Akıllı Yaptığını Gösteren 11 Bilimsel Gerçek
Bilgisayar oyunları kötü bir üne sahip. Çoğu zaman şiddeti, bağımlılığı tetikleyen, obeziteye davetiye çıkaran boş geçen saatler olarak gösteriliyor.  Bu sadece madalyonun bir tarafı. Bilgisayar oyunları 20 milyar dolarlık bir sektör. Entertainment Software Association'a göre 2012'de Amerikan vatandaşlarının %58'i bilgisayar oyunu oynamıştır. Çoğu bilgisayar oyunu, oyuncularına fiziksel ve eğitsel faydalar sağlayacak şekilde dizayn edilebilir. Sopa sallamak veya hareket eden bir objeyi hedef almak gibi tekrar eden aksiyonlar kullanan oyunlar, beyni ve kasları çalıştırıp, gerçek hayatta daha etkin kullanmamızı sağlayabilir.Bilgisayar oyunlarının beyni çalıştırmadaki etkisi kitap okumanın veya bisiklete binmenin etkisiyle aynıdır — beyin öğrenmeye başladığında, binlerce yeni bağlantı şekillendirir. Sonunda bir ödülün olması da, oyuncuyu kabiliyetlerini devamlı geliştirme noktasında teşvik eder.
'Erkek İçin de En Güçlü Kariyer Babalık'
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, 'Analık bir kadın için en güçlü kariyer, bir erkek için de en güçlü kariyer babalık. Bakanlık da vekillik de hikaye, iyi bir babaysam en büyük kariyer bu' dedi.Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, parti teşkilatıyla buluşmak üzere geldiği kentte, DSİ toplantı salonunda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.'Annelik kariyeri''Annelerin kariyer yapması konusunda sözlerinize özellikle Elif Şafak gibi kişiler karşı çıktı, yanlış anlama mı var acaba?' sorusunu Bakan Müezzinoğlu, 'Cenab-ı Hak milyarlarca beyin vermiş, milyarlarca düşünce tarzı vermiş. Dolayısıyla 'Elif Şafak'la ben aynı düşüneceğim' diye bir şey yok. Farklı düşünebiliriz, zaten zenginlik buradadır. Ama ortak noktaya geleceğiz. Analığın üzerinde güçlü bir kariyer görmüyorum, analık bir kadın için en güçlü kariyer, bir erkek için de en güçlü kariyer babalık. Bakanlık da vekillik de hikaye, iyi bir babaysam en büyük kariyer bu' diye yanıtladı.'Millet kanmaz'Bir başka basın mensubunun, 'Anayasa Mahkemesi'nde paralel endişe taşıyoruz' mu demek istiyorsunuz?' sorusu üzerine Bakan Müezzinoğlu, şöyle konuştu:'Hayır sadece paralel endişe değil, 12 yılda gördüğümüz fotoğraflar ortada. AK Parti kapatma davası buradaydı, 'laikliğe karşı' hükmünü burası verdi. Laiklik adına hangi yanlışı yaptık, kimin hayat felsefesine karıştık, kime zorla 'al şu örtüyü ört' dedik. Ama onlar zorla açılması için her türlü kararı verdiler. Kapatma davasını hangi hakla bir savcı açıyor ve bir oyla kurtuluyor. Nerede egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' Nerede Atatürk'ten geçinenler, nerede Atatürk'ün gölgesine sığınanlar.Kızıyor bazen Atatürkçü arkadaşlar, o büyük önder diyorki 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyor, muasır medeniyet seviyesini hedef gösteriyor. Onun örtüsü, kılık kıyafeti, bıyığı sakalıyla uğraşarak bu seviyeye gidilmez. Yol konuşmazlar, tünel konuşmazlar, yatırım konuşmazlar… 3. havaalanından vazgeçeceksiniz, 3. köprüden vazgeçeceksiniz, şehir hastanelerini yapmayacaksını. 'Yan gelip yatın' diyorlar. Millete verdiğimiz söz bu değil, hiç kusura bakmasınlar. 22 milyon oy, 11 kişinin değil. 50 milyon vatandaşımızın seçmen hakkı var. Milletimiz cumhurunu seçti. Eskiden kapalı kapılar ardında tespih gibi diziyorlardı genel başkanları, 'biz falana karar verdik' diyorlardı. Aynı bugün CHP'nin Ekmeleddin İhsanoğlu'na karar verdiği gibi. Sonra da 'halkçıyız' diyorlar. Bunda demokrasi, milli irade, parti vicdanı var mı? Herkesi, kendinizi de kandırırsınız ama milleti kandıramazsınız. Biz siyaseti milletle yapmaya devam edeceğiz.'Son anketlerBir gazetecinin son anketleri hatırlatması üzerine de Bakan Müezzinoğlu, AK Parti'nin anketlerde birinci olduğunu söyledi.Anketlere göre CHP'nin AK Parti'nin çok gerisinde ikinci parti olarak göründüğünü ifade eden Müezzinoğlu, anketleri şöyle sıraladı:'48-50 bandı AK Parti, 24-26 CHP, 14-15 bandı MHP ve 7-9 bandında da DTP. Seçim barajı konusunda bizimle ilgili bir sorun yok ama bir tuzak kurmak istiyorlarsa kuracaklar. Ama millet artık kimin tuzak kurduğunu biliyor. 2001'deki seçimlere bir bakın. Cumhurbaşkanımız o dönemde, 'Türkiye'de hiç bir şey eskisi gibi olmayacak' demişti. Birileri milletin kaderiyle oynayamaz.''Kan ürünlerinden ilaç üretilecek'Sağlık Bakanlığının 2015 yılı hedeflerini anlatan Müezzinoğlu, Hükümet ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da destekleriyle Bakanlığının 2015'te vizyon projelerini hayata geçirmeye başlayacağını, bu projelerin ilkinin, kan ürünlerinden ilaç üretmeyi tanımlayan Plazma Fraksinasyon Projesi olduğunu belirtti.Projenin sonuçlandığında Türkiye'nin kan ürünlerinden ilaç üretimi gerçekleştireceğini anlatan Bakan Müezzinoğlu, şöyle konuştu:'Plazma fraksinasyon ihalesine çıkıyoruz. Yani Kızılay'ın topladığı tüm kan ürünlerinde ayrıştırma sistemiyle ilaç üretimini Türkiye'ye kazandıracağız, çünkü bu ilaçlara her yıl 500 milyon lira ödüyoruz. Firmaya diyoruz ki 'bu ilaçları 7 yıl boyunca senden alacağız ama üç yıl sonra bu ilacın üretimi Türkiye'de olmaya başlayacak. 4. yıldan itibaren Türkiye'de ürettiğin ürünleri alcağız' diyeceğiz. Burdan sonra ne kazanacağız, bu ilaçların üretim merkezi Türkiye'ye gelmiş olacak, bu ülkeden çöpe attığımız kan ürünlerinin diğer kısımları 500 milyon lira, ödediğimiz paranın ürüne dönmesini, ülkede kalması sağlanacak. İhalesine başladık.'Milli aşı çalışmalarıTürkiye'nin milli aşısını da üretmek için çalışmaların sürdüğünün vurgulayan Müezzinoğlu, 'Aşının da dün kararını verdik, Türkiye milli aşısını yine aynı sistemle üretecek. Her yıl 300 milyonluk aşı alıyoruz, aynı sistemle 'bana 7 yıl süreyle aşıyı senden alma garantisini veriyorum. Ama üçüncü yıldan itibaren aşıyı ülkemde üreten ve yarın da yeni aşıları icat eden bir kurum olman lazım' şartını getireceğiz' dedi.Kanser tedavisi için önemli adımKanser hastalarının gen haritaları çıkarılarak tedavilerinin bu haritaya göre yapılması projesinin de yürütüleceğinin altını çizen Müezzinoğlu, şunları kaydetti:'Üçüncü projemiz. 'Onkogen' dediğimiz kanser tedavisinde kişiye özgü tedavi... İngiltere başladı, biz bir iki nedenle geç kaldık. Harward'la ortak, onkogen kanserin kişiye özel tedavisi, yani gen haritası çıkarılarak o haritanın çıkan muhatap ilacıyla tedavi sürdürülecek. Şimdi biz kanser hastalarında 3-4 etkin ilaç kullanıyoruz, halbuki orada etkin olan bir ilaç. Hangisinin etkin olduğunu bilemediğimiz için diğerlerini de kullanıyoruz. Gen haritasına göre etkin olan birini kullanacağız. Türkiye önümüzdeki döneminde kanser tipine özgü ilacın üretimini yapacak.'TürkKök ProjesiSağlık Bakanlığı'nın diğer önemli projesinin de TürkKök Projesi olduğunu ifade eden Bakan Müezzinoğlu, şu an kemik iliği bağışlayan 20 bin olan donör sayısını yıl sonuna kadar 100 bine çıkaracaklarını bildirdi. Bakan Müezzinoğlu, 'Biz Türkiye'de sağlığı tüketen güçlü bir ülkeyiz, şimdi tükettiğini üreten ve pazarlayan da bir ülke olmayı istiyoruz' dedi.Edirne'deki asansörlerin 3. kattan sonra çalışmasıMüezzinoğlu, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin'in obeziteyle ilgili güzel farkındalıklar yarattığını da ifade ederek, asansörlerin belli kattan sonra çalışma uygulamasının da iyi bir algı yaratacağını düşündüğünü söyledi.Özellikle gençlerin sağlıkları açısından belli katlara asansörle çıkmak yerine merdiveni tercih etmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Müezzinoğu, 'Asansörlere bizim kural koymamız çok doğru değil ama böyle bir algıyı yerleştirmemiz doğru. Hastamız var, yaşlımız, engellimiz, obezimiz var. İlk üç kata asansörü bekliyor olmak bir genç için kendisine yaptığı bir kötülük, sağlığına yaptığı bir olumsuzluk, 3 kat merdiven çıkmak veya inmek sağlığımız için doğru olan' diye konuştu.'Kadınlar siyasette daha güçlü olacak'Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 'Başı örtülü, başı açık hiç fark etmez bizim için üretebilen olsun, ülkesine memleketine hizmet edebilme derdi olsun. Her iki şekliyle de bizim için saygın olan kadınlarımız her mevkide her makamda olabilmelidir' dedi.Müezzinoğlu, AK Parti Uzunköprü İlçe Başkanlığı'nda düzenlenen toplantıda, partisinin kadın kolları kongrelerinin başlayacağını söyledi.Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda kadına verdiği önemi ve değeri birilerinin göz boyamayla bugüne kadar taşıdığını belirten Müezzinoğlu, şunları anlattı:'Ama AK Parti bu konuda daha faklı ve samimi bir anlayışa sahip. Kadının saygın ve güçlü bir şekilde siyasette yer almasıyla ilgili güçlü çalışmalar yapıyoruz. Cumhurbaşkanımız ve partimizin kurucusu olan sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dinamikleriyle oluşturduğu kadın kolları ve yönetimleri, bundan sonraki süreçte parti içinde çok daha güçlü olacaktır. AK Parti'nin kadın dinamikleri bugüne kadar bölücü, ayrıştırıcı ve ideolojik anlayışta olmadı. Başörtülülere yönelik geçmişte bu ülkede ayırcılık yapıldı. Eskiden bu ülkede kadınların bir kısmının temsil hakkı vardı. Başı örtülü, başı açık hiç farketmez bizim için üretebilen olsun, ülkesine memleketine hizmet edebilme derdi olsun. Her iki şekliyle de bizim için saygın olan kadınlarımız her mevkide her makamda olabilmelidir.'Kadınların siyasette daha güçlü olacağını dile getiren Müezzinoğlu, bundan sonraki süreçte kadınların belediye başkanlıkları, belediye meclisi ve TBMM'de daha çok yer alacağını aktardı.Kadınların bir elmanın diğer yarısı olduğunu belirten Müezzinoğlu, 'Siyaseti gelecek kuşaklara saygın ve dinamik taşıyabilmek için de kadınlarımız önemlidir. Kadın kollarımız güçlü bir dinamizmi başaracaktır, bizde onların yanında olacağız' dedi.'Gençler bizim göz bebeğimiz'Türkiye'nin geleceği açısından gençlerin önemli olduğunu ifade eden Müezzinoğlu, şunları kaydetti:'Gençler bizim göz bebeğimiz. Geçmişte, 'Yazık oldu, şehit oldu veya filan katletti' denilerek gençleri heba eden anlayışlar oldu. AK Parti gençleri bu ülkenin ve bu devletin geleceği gibi gördü. Kendimiz fedakarlık yaparız, kendimiz bayrak asarız, kendimiz slogan atarız ama gençleri zihnen fikren ve gönül olarak yarınlara koruyarak geliştirmemiz gereklidir. AK Parti olarak gençliğe bakışımız budur.'Gençlerin bu ülkeye kendilerinden daha çok lazım olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:'Dolayısıyla bizim bu ülkeye vereceklerimiz beşli, onlu yıllardır ama onlarınki kırklı ellili yıllardır. O nedenle iyi yetişmelidirler. Hem mahallelerine, hem bölgelerine güçlü sahip çıkmaları ve geleceğe kendilerini hazırlamaları için yanlarında olduk olmaya devam edeceğiz. İnşallah gençlik kollarımızın kongreleri de bu süreçte olacak.'Trakya'nın, Edirne'nin milletvekili olduğunu, buradaki vatandaşların oy verip vermemelerinin önemli olmadığını belirten Müezzinoğlu, CHP ve MHP'lilere karşı da sorumluluklarının olduğunu söyledi.Konuşmasının ardından ilçedeki bir otelde gazetecilerle bir araya gelen Bakan Müezzinoğlu, bölgenin kalkınması için ortak akılla hareket ettiklerini dile getirdi.Programlarının ardından esnafı ziyaret ederek yeni yılını kutlayan Müezzinoğlu, trafik kazasında hayatını kaybeden oğlunun organlarını bağışlayan aileye de plaket verdi.Müezzinoğlu, organ bağışının yaygınlaşması için çaba sarf edeceklerini sözlerine ekledi.Salih Baran - Cihan Demirci, AA
Reklam
Kanserin En Büyük Nedeni 'Şanssızlık' mı?
Yeni bir araştırmaya göre, birçok kanser türü sağlıksız yaşam tarzı ya da genetik etkenler nedeniyle değil, şanssızlık sonucu ortaya çıkıyor.Amerikalı bilim insanları tarafından hazırlanan çalışmada, kanser türlerinin üçte ikisinin önceden önlemez şekilde, hücre bölümü sırasında tesadüfi mutasyonlar sonucu oluştuğu öne sürüldü.Science dergisinde yayınlanan araştırmada uzmanlar kanserle mücadelede en etkili yolun erken teşhis olduğunu söyledi.Ancak araştırma insanlara sigaraları yakıp içkiye yönelmenin herhangi bir zararı olmadığını da söylemiyor.Tüm kanser türlerinin tesadüfi ya da 'kötü şans' eseri ortaya çıkmadığı vurgulanan makalede, akciğer ve cilt kanseri gibi kanser türlerinin yaşam tarzıyla doğrudan bağlantılı olduğu ifade ediliyor.Kanserle mücadele yardım kuruluşu Cancer Research de sigara ve alkolden uzak durup sağlıklı beslenmenin kanser riskini önemli ölçüde azalttığının altını çiziyor.Yeni araştırmada ABD merkezli Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Bloomberg Kamu Sağlığı okullarından bir ekip, kansere neyin neden olduğunu kök hücreleri detaylı biçimde inceleyerek baktı.Çıkan sonuçlara göre vücuttaki eskimiş yorgun hücreler yerini bölünen kök hücrelerin ürettiği yeni hücrelerle bırakıyor.Ancak her bölünmde ortaya çıkan mutasyon riski, kök hücreyi kanserli olma riskine bir adım daha yaklaştırıyor.Araştırmacılar, vücuttaki 31 farklı dokudaki kök hücrelerin hayat boyu bölünme sıklığına bakarak bu dokulardaki kanser olasılığını karşılaştırdı.Uzmanlar kanser türlerinin üçte ikisinin bölünen kök hücrelerin şans eseri mutasyona uğramasıyla önlemez nitelikte olduğu sonucuna vardı.Bu türler, beyin kanseri, ince bağırsak ve pankreas gibi kanserleri de kapsıyor.Çalışmaya katılan onkoloji profesör asistanı Cristian Tomasetti, kansere karşı alınan önlemlerin bu türlerde işe yaramadığını söyledi.Tomasetti, 'Yaşam biçimini veya alışkanlıkları değiştirmenin belirli kanser türlerinden korunmada büyük yardımı olur ancak bu önlemler diğer türler için o kadar etkili olmayabilir. Bu kanser türlerini tedavi edilebilmek için erken aşamalarda teşhisi sağlayacak yollar bulmak için çabalamalıyız' dedi.Kanser türlerinin yaşam tarzı ve genetik faktörlerden etkilenen üçte birlik kısmı şöyle sıralanıyor:Deri kanseri: Mor ötesi ışınlara fazla maruz kalınmasıyla ilişkiliAkciğer kanseri: Sigara tüketimiyle doğrudan bağlantılıKolon kanseri: Sağlıksız beslenme ve genetik faktörlerle ilişkiliCancer Research tarafından yapılan ayrı bir araştırmada da, kanserlerin yüzde 40'tan fazlasının yaşam tarzıyla ilgili olduğu görülüyor.Yardım kuruluşunun üst düzey yetkilisi Dr. Emma Smith BBC 'nin sorularını yanıtlarken, “Kanserlerin onda dördünden fazlasının yaşam biçiminde değişiklik yaparak önlenebileceğini düşünüyoruz. Bunu sigara içmeyerek, sağlıklı kiloda kalarak, sağlıklı beslenerek ve alkol tüketimini azaltarak başarabiliriz' dedi.Dr. Emma Smith sözlerini şöyle sürdürdü:'Bu değişiklikleri yapmak kesinlikle kanser olmayacağımız anlamına gelmez. Ama önlem almak bizim yararımıza olacaktır. Kanser tedavisini geliştirmek ve erken teşhis koyabilmek hayati önem taşıyor ancak kanserle mücadelede insanlara kanser oluşmadan, riski azaltmanın yollarını anlatmak hala çok önemli'.James Gallagher | BBC muhabiri
2014'ten Akıllarda Kalan Gülümseten, Mutlu Eden 15 Olay
2014 dendiğinde birçok kişinin aklına yaşanan acı olaylar, gergin siyasi atmosfer geliyor olabilir. Ancak 2014'te bizi gülümseten, gururlandıran ve mutlu eden birçok olay da yaşadık. Şimdi arkanıza yaslanın ve yakın süre önce veda ettiğimiz 2014'ün, hatırlandığında mutlu edecek anlarıyla 2015 için umutlanın!
Meme Kanseri ile İlgili En Önemli 11 Soru
Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri her yıl dünyada milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden oluyor. Ülkemizde her 10 kadından 1’i hayatının bir döneminde meme kanseri ile karşı karşıya kalması tablonun ciddiyetini gözler önüne seriyor.Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah İğci, “Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda konu ile ilgili en sık sorulan soruları yanıtladı.Meme kanseri kadın kanserlerinin tümünün %33’ünden ve kanserle ilişkili ölümlerin %20’sinden sorumludur. Kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanserinden sonra 2’inci sırada gelmektedir.Meme kanseri yaşla birlikte artış gösterdiğinden, 40 yaşından sonra her kadının yılda bir kez düzenli olarak meme muayenesi ve mamografi yaptırması gerekir. Meme kanseri erken tanı ile tamamen tedavi edilebilir.Bu nedenle her ay kendi kendine meme kontrolü erken teşhis açısından hayati önem taşımaktadır. Meme kanseri konusunda yeterli ve doğru bilgiye sahip olmak da tedavide başarı şansını artıran önemli bir faktördür.Memede ele gelen her kitle kanser midir?Memede ele gelen kitlelerin % 90’nından fazlası kanser değildir. Bunlar genellikle meme içinde büyüyen kistler, iyi huylu bu tümörler olabilir veya memenin kendi dokusu kitle gibi bir hal alabilir. Daha çok regl öncesinde meme içyapısı çok yoğun olduğundan, bu dönemde yapılan meme kontrolleri kitle varlığı düşüncesi oluşturabilir.Fibrokistler kansere dönüşür mü?Fibrokistler meme içindeki fizyolojik değişimlerdir ve hastalık olarak kabul edilmemektedir. Bu nedenle kansere dönüşme riskleri de yoktur. Fibrokistik yapıların varlığı sırasında memede kanser gelişebilir ancak sebep bu yapılar değildir. Stres, üzüntü ve sıkıntı durumlarında fibrokistlerin sayısı artar ve bu durum gerginliğe yol açar. Kafein kullanımı, fazla tuzlu ve yağlı yiyecekler de bu gerginliği tetikler. Fibrokistlerin artışı memede ağrıya neden olur.Fibroadenom kanserleşir mi?Fibroadenom, iyi huylu bir tümördür. Çevresine kapsülü vardır ve çevreye yayılması mümkün değildir. Bunda meme kanseri oluşma riski, normal meme dokusundan kanser gelişme riski kadardır. Çapı arttıkça riski % 1-2 oranında artar. Fibroadenom, soya tüketimi ve doğum kontrol hapı kullanımı nedeniyle bir miktar büyüyebilir ancak kanser yapıcı bir etkisinin olduğu söylenemez.Meme kanserinde en önemli risk faktörleri nedir?Meme kanserinde en büyük risk faktörü kadın olmaktır. Kadın cinsiyeti, 100 kat artmış riski ifade eder. Menopozdaki kadınlarda risk daha da yüksektir. Östrojen hormonuna maruz kalınan sürede artış olması, meme kanseri gelişme riskini artırır. Göğüs bölgesine radyoterapi yapılması ve özellikle 15 yaşından önce tedavi görmüş olmak önemli bir risk faktörüdür. Yağ içeriği yüksek yiyeceklerin uzun süreli tüketimi ve her gün 1-2 kadeh Alkol tüketimi meme kanserinin artışında etkilidir.Kendi kendine meme muayenesi için en uygun zaman hangisi?Kadınlar kendi kendine meme muayenesine 20 yaşından sonra başlamalıdır. 20 yaş ve altındaki genç kadınlarda meme kanseri riski düşük olduğundan kafa karıştırıcı ve paniğe yol açıcı etkisi nedeniyle, kendi kendini meme kontrolü önerilmemektedir. Meme muayenesi yapmak için en ideal zaman, adet döneminin bitiminden 4-5 gün sonraki dönemdir.İlk mamografi ve meme ultrasonu ne zaman yapılmalı?Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunanlar 26 ve ailesel olarak meme kanserine yakalanma oranı yüksek gruplar 32-34 yaşlarında bir kez, sonraki yıllarda 40 yaşına kadar 1-2 yılda bir mamografi yaptırabilir. 40 yaşından sonra ise her yıl düzenli olarak mamografi yaptırılmalıdır.Mamografinin kanser oluşumuna etkisi var mı?Geçmişte, hastaların yüksek doz radyasyona maruz kaldığı düşünülen mamografilerde bile 30 yıllık hasta takiplerinde, alınan radyasyonun vücut için önemli seviyede bir tehlikesi bulunmadığı ispat edilmiştir. Günümüzde kullanılan dijital mamografi teknolojisi, geçmişe göre 10 kat daha az radyasyon içermektedir. Kişinin düzenli mamografi çektirirken dikkat etmesi gereken en önemli ayrıntı, cihazın kaliteli ve sağlıklı bir görüntü vermesidir. Çünkü yetersiz ve kalitesiz görüntü, memedeki çok önemli bir tümörün atlanmasına neden olabilir. Meme kanserinin erken tanısında çok önemli bir payı olan mamografik bulgular iyi kalitede filmlerle daha net bir şekilde seçilmektedir. Hatta meme dokusundaki değişimler kanserleşmeden önce dijital mamografiler sayesinde yakalanabilir.Günümüzde meme kanserindeki cerrahi yaklaşım nedir?Meme kanseri ameliyatlarında günümüzde, hasta tıbbi açıdan uygunsa ve risk faktörü yoksa meme koruyucu cerrahi uygulanmaktadır. Hastanın memesinin alınması durumunda ise ikinci yıldan sonra bazı risk faktörleri ortadan kalktığında yeni meme yapılabilmektedir. Çünkü meme kanseri nedeniyle memenin kaybedilmemesi ya da daha sonra yeniden bir memeye sahip olunması hastayı psikolojik açıdan rahatlatarak, sosyal yaşama adaptasyonunu daha kolay sağlamasına yardımcı olmakta ve tedavi başarısını artırmaktadır.Son yıllarda, memesi alınmak zorunda olan hastalara deri koruyucu mastektomi ve hemen ardından da rekonstrüksiyon yapılmaktadır.Genç hastalarda meme korunur yaşlı hastalarda meme alınır mı?Tıbbi olarak böyle bir görüş kesinlikle doğru değildir. Meme, her yaşta kadın için önemli bir objedir. Yaşlı hastaların memesi alınacak diye bir kural ya da böyle bir anlayış yoktur. Uygunsa tümörünün evresi, şekli, biçimi ve yaygınlığına bakılarak 70-80 yaşındaki bir kadının memesi de korunabilir.
Reklam
'Siyasette Yeni Liderler Dönemi Başlayacak'
HALKLARIN Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, 2015 seçimlerinden, Cizre'de yaşanan olaylara ve yolsuzluk komisyonuna kadar çeşitli açıklamalar yaptı. Ülkede adaletin kalmadığı görüşünü savunan Kaplan, 2015 genel seçimlerinde yeni liderlerin döneminin başlayacağını söyledi. Hasip Kaplan, TBMM genel kurulunda eski bakanlarla ilgili yapılacak gizli oylamanın Ak Parti için ciddi bir sınav olduğunu da vurguladı.HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, partisinin İl Kongresi'ne katılmak üzere Çanakkale'ye geldi. Kaplan, kongre öncesi Truva Oteli'nde düzenlenen kahvaltılı basın toplantısında çeşitli açıklamalar yaptı. HDP'nin 2015 seçimlerine parti olarak girmek üzere çalışmaları 81 ilde sürdürdüğünü söyleyen Kaplan şöyle konuştu:'Şu an Türkiye'nin ana gündemi nedir diye baktığımızda, birinci ana gündem maddesi adaletsizliktir. Adalet kalmadı bu ülkede. Yolsuzluk yapanların kahraman gibi ortada dolandığı, hak arayanların mağdur edildiği, her gün baskı ve güvenlik yasalarının çıkarıldığı ve yurttaşın tamamının makul şüpheli konumuna getirildiği, güvenlik güçlerine her türlü sınırsız yetkinin verildiği, gizli dinlemenin alıp başını gittiği, bir açık cezaevine dönüştü Türkiye. Bu ülkenin kaderini değiştirmek zorundayız. Bu ülkenin her bir bireyinin hukuka ve güveneceği, sığınabileceği bir yargıya ihtiyacı var. En son sığınacağı liman bağımsız yargıdır. Bağımsız yargı bizim için en başta gelen kondur. Bağımsız yargı olursa hukuk devleti olur, barış olur. Adalet yoksa barış da yoktur. Biz çözüm sürecine bu gözle bakıyoruz. Çözüm süreci bizim için aslında Ortadoğu kaynarken, Türkiye'nin bütünlüğü içinde sorunlarımızı demokratik yoldan çözme çabası ve mücadelesidir. Bu mücadelede biz demokrasi güçleri ile beraber olmak isteriz.''SİYASETTE YENİ LİDERLER DÖNEMİ AÇILACAKTIR'Önümüzdeki genel seçimin meclisteki diğer parti liderlerinin son seçimi olacağını öne süren Kaplan şöyle devam etti:'Siyasette yeni liderler dönemi açılacaktır. Yeni partiler dönemi başlayacak. Siyaset Gezi'den, Kobani direnişinden ve bu yolsuzluk dosyalarından sonra bu şekilde yürüyemez artık. İstedikleri kadar baskı yasalarını getirsinler, istedikleri kadar iktidar para döksün, istedikleri kadar seçim barajı koysun, Türkiye'de 2002 örneği vardır. Bu millet yüzde 1'in altında düşürmüştür.'Cizre'de yaşanan olaylara da değinen Kaplan, 'Şu anda büyük provokasyonlarla karşı karşıyayız. Buna karşı uyanık olmalıyız' dedi.'BU ADALET, GÜN GELİR ONLARA DA LAZIM OLUR'Meclis'te 4 bakanla ilgili yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili kurulan soruşturma komisyonuna da değinen Hasip Kaplan sözlerini şöyle sürdürdü:'Yolsuzluk bir kanser gibi kemiriyor, toplumu her yönüyle çürütüyor. Önümüzdeki ocak ayının ilk haftasında soruşturma komisyonu var. AK Parti ciddi bir sınavdadır. Sonuçta genel kurulda da gizli oylama var. Vicdani olarak yargıya gidip aklanmak mı isterler? İsimleri AK Parti. Aklanmak defterlerinde var mıdır, yok mudur bunu göreceğiz. Yani AK diyorlar ya, aklanmak diye bir şey defterlerinde olması lazım. Bir iddia varsa, savcı sürerek, hakim sürerek, polis sürerek, kanun değiştirerek, baskı kurarak, adalet olmaz. Kimseyi kandırmasınlar. Adalet çocuk oyuncağı değildir. Bu adalet gün gelir onlara da lazım olur. Onun için Ak Parti'nin en büyük zaafı olan yolsuzluk konularında artık şeffaflaşmasının zamanı gelmiştir.'Burak GEZEN/ÇANAKKALE, (DHA)
Reklam
Bir Tarikatın Toplu İntiharı: Jonestown Katliamı İncelemesi
etiket
18 Kasım 1978 günü Guyana toprakları üzerinde kurulmuş Jonestown kasabasında yaşayan People's Temple (Halkın Tapınağı) Tarikatı'na mensup 900'den fazla kişi, tarikat liderleri Jim Jones  (James Warren Jones)'un vaazı üzerine siyanür içerek intihar etti. İntihar etmek istemeyen üyeler silahla vurularak öldürüldü. UYARI: Bu galeride yer alan içeriğin bazı bölümleri küçük yaştaki kullanıcılar için uygunsuz olabilir.
Reklam
'Her 10 Kanser Vakasından 4'ünün Nedeni Sağlıksız Yaşam'
İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla, her 10 kanser vakasından dördünün önlenmesi mümkün olabilecekti.İngiliz Kanser Araştırmaları Derneği'nin yayımladığı verilere göre, sigara en büyük önlenebilir risk faktörü. Bunu sağlıksız beslenme izliyor.Dernek bu nedenle insanları 'yeni yıl kararlarında' sağlıklarını düşünmeleri çağrısını yapıyor.Alkolün azaltılması ve düzenli egzersiz de derneğin tavsiyeleri arasında yer alıyor.2007-2011'i kapsayan 5 yıllık dönemde, İngiltere'de sigarayla bağlantılı 300,000 kanser vakası görüldü.Çok fazla işlenmiş gıda içeren sağlıksız beslenmeyle ilişkilendirilen kanser vakası sayısı ise 145,000. Bunu 88,000 vakayla obezite, 62,000 vakayla da alkol izliyor.Güneşin cilde verdiği zarar ve hareketsizlik de kansere neden olan ana faktörler arasında yer alıyor.Londra Üniversitesi'nden Prof Max Parkin, 'Yaşam tarzı tercihlerinin kanser riskinde büyük etkisi olduğuna artık şüphe yok. Dünya genelindeki tüm araştırmalar aynı temel risk faktörlerine işaret ediyor. Sağlıklı bir yaşam tarzı, kansere yakalanmamayı garanti etmiyor ama atacağımız adımlarla gelecekte kansere yakalanma riskimizi azaltabiliriz' diyor.BBC Türkçe
Daha Az Uykuyla İdare Edebilir Miyiz?
Bazıları, uyuyarak geçirdiğimiz günün üçte birlik dilimini boşa geçen zaman olarak görür. Yapmayı planladığımız işlerimiz için gün kısa geldiğinde, neden daha az uykuyla yetinemediğimizi sorgularız. Örneğin İngiltere’nin eski başbakanı Margaret Thatcher’a günde dört saat uyumak yetiyormuş. Ressam Salvador Dali’ye de.Herkes için yeterli uyku süresi farklıdır. Uyku üzerine yazdığı kitabında Jim Horne, yüzde 80’imize 6-9 saatlik uykunun yettiğini, geri kalan yüzde 20’nin ise bundan daha az ya da çok uykuya ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.Peki alışılmış uyku düzeni kolaylıkla değiştirilebilir mi? Örneğin her sabah kendimizi normal saatimizden iki saat daha erken kalkmaya zorlasak vücudumuz sonunda bu duruma alışır mı? Malesef hayır.Uykusuzluğun etkileriYeterince uyumamanın vücudumuz üzerindeki ters etkilerine dair fazlasıyla veri var. Yani az uykuya alışılmıyor. Az uyumak kısa vadede konsantrasyonu azaltırken, aşırı durumlarda kafa karıştırıcı ve stres kaynağı olabilir; araç sürme bakımından sarhoşken araç kullanmaya eşdeğer etkileri olur.Uzun vadedeki etkileri ise çok daha ciddi boyuttadır. Yıllar boyunca ihtiyaç duyduğumuzdan daha az uyuma halinde obezite, diyabet, yüksek tansiyon ve kalp ve damar hastalıkları riski artar.Peki nasıl oluyor da bazıları diğerlerinden çok daha az uykuyla idare edebiliyor? Onlarda neden hastalık belirtileri görülmüyor?Her şeyden önce, bazı insanlar iddia ya da kabul ettiklerinden daha fazla uyuyor. Ama bazı nadir insanlar da herhangi bir ters etkisini görmeden günde beş saatlik uykuyla yetinebiliyor. Bu tür insanlara “uykusuz elitler” dendiği de oluyor.Genetik faktör2009’da California Üniversitesi’nden genetikçi Ying-Hui Fu, bir anne ile kızının az uyudukları halde her sabah dinlenmiş olarak kalktıklarını fark etti. Yapılan testlerde her ikisinde de hDEC2 adlı genin mutasyona uğramış olduğu görüldü. Fare ve sineklerde aynı genle oynandığında onlar da daha az uyumaya başlamıştı.Bu durum, uyku ihtiyacımızı belirlemede kısmen genetik faktörün de etkisi olduğunu gösteriyor. Yani bizdeki genler o “uykusuz elitler” gibi az uykuyla idare etmemize olanak tanımıyor (bu en azından bazılarımız için iyi bir bahane olabilir!).Ancak vücudumuzu az uyuma konusunda eğitmek mümkün olmasa da, askeri güçlerle çalışan araştırmacılar, önceden iyi planlandığı taktirde uyku stoku yapılabileceğini ortaya koydu. Denekler bir hafta boyunca her gece iki saat önce yatıp daha sonra uykudan mahrum bırakıldığında, uyku stoku yapmamış olanlara kıyasla uykusuzluktan çok fazla etkilenmedikleri görüldü.Kimi örnek almalı?Counting Sheep (Koyun Saymak) adlı kitabında Paul Martin vücudun doğal uyku ihtiyacını tespit etmek için şu yolu öneriyor: İki hafta boyunca her gece aynı saatte yatmaya gidip sabah kendiliğinden uyanana kadar uyumak. İlk bir-iki gece daha önceki uykusuzluk halini giderme ihtiyacı duyabileceğinizden onları hesaba katmamak gerekir. Diğer günlerdeki uyku sürenizden ise ideal uyku saati hesbını yapabilirsiniz.Vardığınız sonuç beklediğinizden fazla olabilir. Bunu boşa giden zaman olarak görmemek gerekir. Ömrümüzün üçte birini uykuya ayırmak zorunda olsak da diğer üçte ikilik zamanı en verimli şekilde kullanmak için gereklidir bu.Belki de uyku konusunda Margaret Thatcher’i değil de Winston Churchill’i örnek almalı. Churchill sabah kalkmaktan öylesine nefret edermiş ki, bazen yatağında çalışır, hatta bazı ziyaretçileri yatak odasında kabul edermiş.Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.BBC
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Ankara merkezli gündem başka, halkın derdi başka: Türkiye’de nüfusun % 56’sı “şiddetli maddi yoksunluk” içindeyken nüfusun en zengin kesimi, son 10 yılda ülke servetinden aldığı payı yüzde 43 artırdı.Adaletsizliğin, sürdürülemez ekonominin yarattığı olağanüstü yıkımı artık gözlerimizle görüyor, sağlığımızla bedelini ödüyoruz.Oysa çok değil, 40 yıl önce Marmara sahilleri Gökova’ya benzerdi. Dilovası’nda kanser değil üzüm yetişirdi. Sanayi atıkları, kontrolsüz yan sanayi derken Marmara, Türkiye’nin çöplüğü haline geldi...70’li yıllarda İstanbul’da başlayıp Marmara’ya yayılan ekolojik yıkım, 2000’lerde yeni bir döneme girdi. “Türkiye büyüsün” diye yapılan ve hiçbir kanuna-kontrole tabi olmayan yatırımlarla artık “ikinci ekolojik yıkım”ın eşiğindeyiz.
Alternatif Türkçe Rap Piyasasından Dinlenilesi 10 Albüm
Şarkı Listesi01. Naperva Intro 02. Travma03. Kalk 04. Naperva 05. Anlat ya da Sus feat. Atiberk 06. Kalender feat. Saian07. Bitmedi Kavgam feat. Atiberk08. Yoruldum feat. Atiberk 09. Tuzak feat. Hidra 10. Gri 11. Sırrım 12. Travma Enstrümantal
Reklam