Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yamyam, Birden Fazla Kişiliği Var ve Öldürmekten Zevk Alıyor! Sinemanın Birbirinden Psikopat Film Karakterleri
Sinemada izleyiciyi gerilim ve şiddet arasında sürükleyen, bazen güldüren ama çoğunlukla korkutan filmler genelde bol seri katilli ve suçlu dolu filmlerdir. Filmler onların cinayetleri, kişilikleri ve işledikleri suçlar arasında akıp gider. Bu yazıda size sinema tarihinin gelmiş geçmiş en psikopat karakterlerini bir araya topladım. Karakterler hakkında ayrıntılı bilgiler var, filmleri izlemeyenleri uyarayım; spoiler olabilir.
İyi okumalar dilerim.
1. Hannibal Lecter
Lecter asosyal bir kişilik bozukluğuna sahip ama aldığı eğitim sayesinde bunun üstünden gelir.
Çocukluktan beri hayvanlara eziyet etmeyi sever. Ayrıca oldukça narsisttir; kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verecek kadar kendini üst düzeyde tutar. Etrafındaki insanları zavallı olarak görür. Kurbanları kendi tabiriyle yaşamayı bilmeyen, örf-gelenek tanımayan insanlardır. Ancak onları öldürürken acı çektirmeyi tercih etmiyor. Saldırganlıktan uzak bir cinayeti seçiyor. Kurbanlarını öldürdükten sonra üzerinde çalışmaya başlamadı bunun yansıması. O daha çok kurbanlarının ruhlarıyla ilgilenen bir katil. Psikiyatrist olması da bu konuda onun üstünlük kazanmasını sağlıyor. Bir diğer ayrıntıysa Lecter'in kardeşi Misha’nın da yamyamlığın kurbanı olmasıdır. Yazar Harris'in karakteri yaratırken Hannibal ismini tercih etmesi de tesadüf değil. Hannibal, Roma Devleti'nin düşmanı bir komutan ve rivayete göre savaşta geri çekilen askerlere yemek kıtlığı çektiği için ölmüş askerlerin cesetlerini yemelerini söylüyor.
2. John Doe
John Doe, David Fincher'ın yönettiği ve başrollerinde Brad Pitt ve Morgan Freeman'ın yer aldığı 1995 yapımı psikolojik gizem-gerilim filmi Se7en'de yer alan bir seri katildir. Brad Pitt ve Morgan Freeman, bir katili yakalamak isteyen dedektiflerdir. John Doe, yedi ölümcül günahı işleyenleri vahşice öldürerek cezalandıran ve kötülüklere dikkat çekmeye çalışan bir seri katildir. Hıristiyanlık inancına göre yedi ölümcül günah kibir, açgözlülük, şehvete olan düşkünlük, kıskançlık, oburluk, yıkıcılık ve tembelliktir. Katil yüksek zeka ve planlama yeteneğine sahip. Öldürdüğü insanlara işkence ediyor, fotoğraflarını çekiyor ve günlüğünde onlardan bahsediyor. Çocukluğuna bakıldığında Doe'nun annesi, günaha ve lanete kafayı takmış dindar bir fanatik. Annesi, Doe'yu banyoda mastürbasyon yaparken bulunca çok kızıyor ve onu dövüyor. Doe daha sonra annesinin, aynı derecede Tanrı'dan korkan amcasıyla seks yaptığına tanık oluyor. John Doe da artık yedi ölümcül günaha takıntılı hale gelir. Kurbanlarını dikkatle seçer, onları takip eder ve 'günahlarını' temsil edecek şekilde ölümüne işkence eder.
Filmde Kevin Spacey'in canlandırdığı John Doe, kötümser bir adam ve insanların ahlaksız olmalarına takıntılı biri.
Diğer insanların duygusal ve fiziksel olarak acı çekmelerini görmekten hoşlanıyor. İnsanları cezalandırmak için Tanrı tarafından seçildiğini düşünüyor ve yaptığı 'iş'in diğer insanlar tarafından saygı duyulacağına inanıyor. Ayrıca John'un birden ortaya çıkan öfke patlamaları ve kıskançlıkları vardı. Filmde Brad Pitt'in canlandırdığı Dedektif David karakterini normal bir hayatı olduğu için kıskanıyordu. Se7en'in senaristleri John'un rahatsız edici cinsel fetişleri olduğu söyledi ve defterindeki resimler onun cinsel bir sadist olduğunu gösteriyordu.
Not: John Doe (erkekler için) ve Jane Doe (kadınlar için), ABD'de gerçek kimliği belirlenemeyen, mahkemelerdeki gizli oturumlarda yasal gerekçelerle gizli tutulması gereken kişiler ve kimliği saptanamayan cesetler için kullanılan bir takma isimdir.
3. Amy Elliott Dunne
David Fincher'ın yönettiği ve Gillian Flynn'ın romanından uyarlanan 2014 yapımı gerilim filminde gizemli bir şekilde karısı kaybolan bir adamın hikayesi konu alınıyor. Nick ve Amy evliliklerinin beşinci yıl dönümünü kutlamak üzeredir ancak Amy aniden ortadan kaybolur. Polisin gözünde kocası Nick tüm şüpheleri üzerine çeker. Nick’in ise kafası karışıktır çünkü rüyalarında sürekli karısı Amy’yi vahşice öldürdüğünü görür. Nick masum olduğu konusunda ısrar etse de kimse ona inanmaz. Ancak durum göründüğü gibi değildir. Amy ortadan kaybolarak Nick'ten intikam almaktadır. Çünkü kocasının onu aldattığını ve evliliklerinin yolunda gitmediğini düşünür. Filmde adamın karısı, yani Amy sorunlu tavırlarıyla sinema tarihinin psikopatları arasında yer alıyor diyebiliriz. Amy'de sinirli haller, saldırganlık, aldatma, kanun ihlâli, sorumsuzluk, pişmanlık çekmeme, başkalarını önemsememe ve dürtüsellik gibi pek çok sorun var. Kocasından hem duygusal hem de fiziksel olarak intikam alır. Amy, femme fatale kişiliği ve acımasız oyunlarıyla bir evlilikte ne kadar ileriye gidildiğini gösteren bir karakterdir.
4. Norman Bates
Norman Bates, Amerikalı yazar Robert Bloch tarafından 1959 yılında yazılan gerilim romanı Sapık'ta yaratılan kurgusal bir karakterdir. Alfred Hitchcock'un yönettiği Psycho'nun 1960 yılındaki versiyonunda bu seri katili Anthony Perkins canlandırdı. Romanda ve filmde Norman Bates'in karakteri farklılık gösterir. Romanda Norman 40'lı yaşlarının ortalarında, kısa boylu, kilolu ve gösterişsizdir. Filmde 20'li yaşlarının ortalarında, uzun boylu, ince ve yakışıklı. Film üzerinde çalışırken Hitchcock, izleyicilerin Norman'a sempati duymasını, karakteri sevmesini istedi. Onu daha çok bir 'komşu çocuğu'na büründürdü. Norman Bates küçük bir motel işleten ve çoklu kimlik bozukluğu olan genç bir adamdır. Bates çocukken, ona seksin günah olduğunu ve diğer kadınların fahişe olduğunu söyleyen annesi Norma'nın elinde büyüdü. Norma bir sevgili edindiğinde, genç Norman bir kıskançlık nöbeti içinde ikisini de striknin ile öldürdü ve kendileri öldürdü zannedilsin diye intihar notu yazdı.
Moteli işleten Norman, kendisi ve "annesi" ile iki yönlü konuşmalar yapıyor. Filmde motele gelen Marion'u gizlice soyunurken izler.
'Anne Norma' kişiliğine bürünmektedir. Eve döner, annesi gibi giyinir ve Marion'u duş alırken bir mutfak bıçağıyla öldürür. 'Norma' daha sonra eve döner ve kanlı giysileri çıkarır. Filmin sonunda deli ilan edilen Norman akıl hastanesine alınır. Baskın anne Norma kişiliği daha da ön plana çıkar. Psikopat katil giderek annesinin kişiliğinde yaşar.
5. Anton Chigurh
Joel Coen'in yönetmenliğini yaptığı ve Cormac McCarthy'nin İhtiyarlara Yer Yok romanından uyarlanan filmde Javier Bardem'in canlandırdığı kurgusal bir karakterdir. Chigurh vicdan, pişmanlık ve merhametten yoksun bir katildir. Cinayet silahı, kurbanlarını öldürmek ve kapı kilitlerini sökmek için kullandığı bir şok tabancasıdır. Ayrıca bir av tüfeği de kullanır. Kurbanlarını öldürürken genelde yazı tura atar. Kendisini kaderin bir eli olarak görür. Chigurh, filmde tanıştığı hemen hemen her insanı öldüren ya da öldürmeye çalışan bir psikopattır.
6. Louis Bloom
Yönetmenliğini Dan Gilroy'un yaptığı 2014 yapımı Amerikan neo-noir psikolojik gerilim filminde Jake Gyllenhaal, Los Angeles'ta gece geç saatlerde şiddet olaylarını kaydeden ve görüntüleri yerel bir televizyon haber istasyonuna satan Louis Bloom'u canlandırıyor. Lou, suçları yasadışı bir şekilde araştıran bir gazeteci ve kısa sürede kendi hikayesinde başrol oynamaya takıntılı bir psikopat. Medya hırsızlığı yapıyor. Sosyopatik, manipülatif ve kendini amansız bir şekilde işine adamış biri. İlk başta insanlara karizmatik ve kibar gözükse de onu uzun zamandır tanıyanlar küçük hırsızlığını öğrendikten sonra işte piyon olarak kullanıyorlar. Hırsızlık, şantaj, cinsel şantaj, zorlama, sabotaj ve saldırı en belirgin özellikleridir.
7. Alex DeLarge
Otomatik Portakal, Anthony Burgess'in 1962 yılındaki aynı adlı romanından uyarlanan ve Stanley Kubrick tarafından yönetilen 1971 yapımı distopik bir suç filmidir. Psikiyatri, çocukların suç unsuru olması, gençlik çeteleri ve yakın gelecekte Britanya'daki diğer sosyal, politik ve ekonomik konular hakkında yorum yapan, izleyeni rahatsız edecek derecede şiddet içeren bir filmdir. Filmin baş karakteri Alex DeLarge adında bir gençtir. Arkadaşlarından oluşan bir çetenin lideridir. Enerjik, esprili ve kültürlüdür. Alex klasik müzik meraklısı (özellikle Beethoven), tecavüz, hırsızlık ve 'ultra-şiddet' olarak adlandırılan her türlü şeyi yapmaktan hoşlanan bir suçludur. Çetesiyle her gece savunmasız insanlara saldırmakta, dövmekte ve tecavüz etmektedir.
8. Patrick Bateman
Mary Harron tarafından yönetilen ve Bret Easton Ellis'in 1991 tarihli American Psycho adlı romanından uyarlanan 2000 yılı yapımı korku filminde Christian Bale, hem seri katil hem de New York City yatırım bankacısı olarak çifte bir hayat süren Patrick Bateman'ı canlandırıyor. Bateman, bir yandan alım ve satım uzmanıyken diğer hayatında meslektaşları da dahil olmak üzere evsizleri, seks işçilerini ve çeşitli insanları öldüren bir seri katildir. Suçları arasında tecavüz, işkence, nekrofili ve yamyamlık vardır. Bateman zengin, kendini beğenmiş ve seks, uyuşturucu, gösteriş ve tüketim bağımlısıdır. Kurbanlarının birçoğu, genellikle kendisinden daha iyi bir zevke sahip olan ve kendini yetersiz hissetmesine neden olanlardır. Film, Bateman'in karakteri etrafında korku ve kara komediyi harmanlayarak 1980'lerin yuppie kültürünü ve tüketimciliği eleştiriyor.
🔪
Sizin sinema tarihinde psikopat bulduğunuz karakter hangisi? Yorumlarınızı bekliyorum.
Yorum Yazın
Ben tabii ki.