Uluslararası Gıda Firmalarının Çifte Standardı: Avrupa'da Başka Türkiye'de Başka
Avrupa Birliği, 4 Nisan tarihinde Doğu Avrupa ülkeleri için uluslararası gıda firmalarının ürünlerinde uyguladığı çifte standartın önüne geçmeyi başardı. Yaklaşık 10 yıl süren mücadele sonunda alınan karar doğrultusunda gıda firmaları ürünlerinde ülkelere göre farklı katkı maddeleri kullanamayacak.
Peki Türkiye'de uluslararası gıda firmaları ürünlerinde diğer ülkelere göre farklı maddeler kullanıyor mu?
Uluslararası gıda firmalarının, Türkiye'de aynı marka ve logoyla Batı ülkelerinden daha düşük besin değerine sahip ürünler üretmesi sosyal medyada gündeme gelmişti. Tartışma Twitter'da bazı kullanıcıların Algida'nın Twister dondurmasının İngiltere ve Türkiye versiyonlarının karşılaştırılmasıyla başlamıştı. İngiltere'de ki Twister'ın süt oranının yüzde 13, Türkiye'deki Twister'daki süt oranının ise sadece yüzde 1 olması büyük tepki toplamıştı. Bunun yanında Türkiye'deki Twister'da meyve püresi oranı yüzde 0.4 iken bu oran İngiltere'de yüzde 11.
Uluslararası gıda üreticilerinin hemen hepsi bu yöntemi izliyor
Habertürk'ten Selim Karahan'ın haberine göre, İngiltere ve Hollanda merkezli Unilever'in sahibi olduğu Algida, farklı isimlerle dünyanın çoğu ülkesinde bulunuyor. Ürünlerinin içeriği de ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Türkiye'de kullanıcılar Algida'ya büyük tepki gösterse de uluslararası gıda üreticilerinin hepsi aynı yönteme başvuruyor. Örneğin İsviçre merkezli dünyanın en büyük gıda üreticilerinden Nestle'nin Nesquik markalı buğday ve mısır gevreği gelişmiş ve gelişmekte olan bütün pazarlarda satılıyor.
Hedef kitlesi çocuklar olan bu ürün barındırdığı vitaminler sebebiyle 'geleceği besler' sloganıyla satılıyor. İngiltere ve Türkiye'deki Nesquik'leri karşılaştırdığımızda ise bazı farklılıklar göze çarptı. Türkiye'deki Nesquik'te B1, B2, B3, B6, Folik Asit, ve B5 vitaminleri bulunuyor. İngiltere'deki Nesquik'te ise fazladan D vitamini bulunuyor.
Trans yağ oranları aynı üründe ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor
PepsiCo'nun sahibi olduğu Frito Lay'in ürettiği Doritos markalı cipslerin içeriği ise ülkeden ülkeye çok az fark gösterse de bu fark aslında büyük önem arz ediyor. ABD'deki Doritos markalı cipslerle Türkiye'dekiler yağ, karbonhidrat, protein ve tuz miktarları karşılaştırıldığında kayda değer bir fark görünmüyor. Ancak toplam yağ oranı benzer olsa da Türkiye'deki Doritos'ta 100 gramlık pakette 0.17 gram trans yağ bulunuyor. Trans yağ miktarının toplam yağ miktarı içindeki oranı yüzde 1'i geçmediği için paketin üzerine yasal olarak 'Trans yağ içermez' ibaresini koyabiliyor. Aynı kuralın geçerli olduğu ABD'de Türkiye'deki gibi Doritos paketinin üzerinde 'Trans yağ içermez' yazıyor. Ancak farklı olarak besin değerleri tablosunda trans yağ miktarı gerçekten 0 gram olarak görünüyor. Türkiye'deki miktar çok yüksek olmasa da doktorların günde 2 gram trans yağ tüketiminin kalp krizi geçirme olasılığını yüzde 25 artırdığını söylediğini unutmamak gerekiyor.
Yasaklanınca kalp hastalıklarında düşüş gözlemlendi
Trans yağ konusunda benzer bir farklılık İtalya merkezli Ferrero'nun ürettiği Nutella'da da göze çarpıyor. Türkiye'de şu anda satılan Nutellaların üzerinde iki farklı ve görünür yerinde 'Trans yağ içermez' yazıyor. Besin öğeleri tablosunda ise trans yağ miktarı '<0.1' gram yani '0.1 gramdan az' şeklinde yazılmış. ABD ve Batı Avrupa'daki Nutellalarda ise trans yağ miktarı 0 gram olarak görünüyor. Yüzde 1'in altındaki trans yağ oranını için 'trans yağ içermez' ibaresinin kullanılabilmesi son yıllarda ABD ve Avrupa'da sık sık tartışılıyor. Danimarka, bunu özellikle yaşlıları aldattığı gerekçesiyle yasaklayan ilk ülkelerden birisi oldu. Danimarka Sağlık Bakanlığı söz konusu değişikliğin ardından kalp hastalıklarında düşüş gözlemlendiğini açıkladı.
Avrupa'da konuyu ilk gündeme taşıyan ülke ise Romanya olmuştu
2009 yılında Romanya milletvekili Rareş-Lucian Niculescu Avrupa Komsiyonu'na 'Farklı ülkelerde aynı isimle 4 farklı kalite kategorisinde ürünler satıldığı iddia ediliyor. Bu konuda herhangi bir çalışma yürütülüyor mu' sorusunu yöneltti. Komisyon ise o dönem herhangi bir yasa delinmediği için sorunun üzerinde durmadı. Avrupa Birliği ortak pazar olsa da markalar için bir kalite standartı bulunmuyor. Yani paketin üzerinde içerik doğru bir şekilde yazıldığı sürece bir ürün aynı isimle farklı maddelerle üretilebiliyor.
Doğu Avrupa ülkeleri uzun süredir Avrupa Birliği içinde 'ikinci sınıf ülke' muamelesi gördüklerini dile getiriyor. Bu şikayetin birçok nedeni olsa da gıda konusunun siyasi bir karşılığı olduğu için daha çok öne çıkarılıyor. 2017'de Çekya'da Usvit Partisi'nin lideri Marek Cernoch bu sebeple ülkedeki seçim öncesi yaptığı açıklamada 'Batılı şirketler Çek Cumhuriyeti'ne (o zaman adı daha değişmemişti) ikinci sınıf ülke muamelesi yapıyor. Bizi Avrupa'nın çöplüğü olarak görüyorlar' diyerek aynı isimle düşük kaliteli ürünlerin ülkesinde satılmasına sert tepki göstermişti.
64 ürünün 20'sinde farklılık tespit edildi
Gıdadaki çifte standarta tepki gösteren bir başka ülke de Macaristan. Macaristan'ın resmi gıda ağlığı kuruluşu Nebih, 2017 yılında Almanya, İngiltere gibi ülkelerde aynı isimle satılan 68 ürünü test etti. Macaristan'daki 18 ürünün daha düşük kaliteli malzemelere sahip olduğunu açıkladı. Bu konuda Avrupa Birliği'nin büyük ekonomileri İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya ve Almanya sessiz kalmayı tercih ederken Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri uzun yıllar süren bir mücadele verdi. Bu mücadelenin sonucu olarak Avrupa Komisyonu da geçen yıl 64 üründe incelemelerde bulundu ve bunların 20'sinde ülkeden ülkeye kalite farkı olduğunu tespit etti. Bunun üzerine yapılan çalışmalar sonucu bu yılın nisan ayında Avrupa Komisyonu ve Parlamentosu nisan ayında sorunu çözüme kavuşturacak bir ön anlaşmaya vardı.
'Türkiye'de şirketler herhangi bir yasayı delmiyor'
Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner Türkiye'de gıda kodeksinin Avrupa Birliği'yle aynı olduğunu ifade etti. Uluslararası şirketlerin bu mevzuat kapsamında sürekli denetlendiğini belirten Saner 'Türkiye'deki tüm ürünler mevzuata uygun olarak üretilmelidir. Farklı ülkelerde farklı formüller kullanılmasının nedeni maliyet olabiliyor. Bunun yanında bazı ülkelerde tüketicinin damak tadına uygun olarak da değişiklikler yapılabiliyor. Bu Avrupa'da da çok tartışılan bir konu' dedi.
Gıda Güvenliği Derneği eski Başkan Yardımcısı Nerma Gökçe de benzer bir şekilde söz konusu uluslararası firmaların ürünlerinin Türkiye'de sürekli denetimden geçtiğini söyledi. Şirketlerin Türkiye'de Avrupa standartına uygun üretim yaptığını belirten Gökçe 'Dolayısıyla şirketler herhangi bir yasayı delmiyor. Aksi takdirde zaten üretim izni alamaz. Türkiye'de öncelikli olarak merdiven altı üretim yapan şirketlerin denetlenmesi gerekiyor' şeklinde konuştu.
Yorum Yazın
Bu milletin çocukları sahipsiz, kimsesiz... gdolu yemler mı kaldı sok türkiye ye, gıda ürününde zararlı içerik mı var ver yesin türkiye ye, avrupanın ağzına ... Devamını Gör
Heeeee ? Yoğsam diilmiydi ?
yav hee he. ismi lazım değil bir yerli ve milli firmanın sadece bulgaristan'a letonya'ya ihracata yönelik ürettiği bisküviler kekler gofretler 10 numara. hül... Devamını Gör
iki buçuk yıl ingilterede yaşamış biri olarak şunu net söyleyebilirim ki,ben bu farkı net olarak kozmetik ürünlerde gördüm.Aynı markanın Saç boyasından, diş ... Devamını Gör