Tiyatrocularda 'Cadı Avı' Endişesi
"Bu hem şaşırtıcı, hem rencide edici"
12 Eylül 1980 askeri darbesinin kurbanlarından tiyatro yönetmeni Ragıp Yavuz şaşkın.
DW Türkçe'den Kürşat Akyol'a konuşan Yavuz; 'Ben çeşitli dönemlerde soruşturmaya uğradım, hatta 12 Eylül cuntası döneminde tiyatrodan ihraç da edildim. Ama, cunta yanlısı mıyım, böyle bir cemaat ilişkisinde parmağım var mıdır türünden bir soruşturmaya ilk defa uğruyorum. Tabii, bu hem şaşırtıcı, hem de rencide edici.” dedi.
20 sanatçı da “Performans yetersizliği' nedeniyle çıkarıldı
Taşeron hizmet sözleşmesiyle çalışan 20 sanatçının görevlerine de “Performans yetersizliği” gerekçesiyle son verildi.
Meslek örgütleri uygulamaya tepkili
20’ye yakın meslek örgütünün “Ne darbe, ne olağanüstü hal (OHAL)” başlığıyla yayınladığı ortak bildiride de “’Cadı avı’ndan, darbe ya da FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) ile hiçbir ilişkisi olmayan aydınlar, gazeteciler, sanatçılar, yazarlar, şairler, tiyatrocular da nasibini almakta” denildi.
"Sanat özgür düşünce ister"
Bildirinin imzacılarından İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği'nin (İŞTİSAN) Başkanı Levent Üzümcü, OHAL’in hükümete muhalif kişilere karşı kullanıldığı görüşünde: “Örneğin milli eğitimde, ekonomide veya dış siyasette hükümetin yapmış olduğu şeyleri onaylamayan insanlara karşı kullanılıyor. Görevden alınan arkadaşlarımızın isimlerine bakıldığında, bu isimlerin herhangi bir tarikatla ilgisi olamaz.”
“Çünkü” diyor Üzümcü, “Sanat özgür düşünce ister. Bu arkadaşlarımız da Türkiye’nin çok iyi sanatçılarıdır. Bunu izleyicilerimiz çok iyi bilirler.”
Levent Üzümcü de Şehir Tiyatroları’ndan ihraç edilmiş bir oyuncu. Üzümcü, 2013 yılındaki Gezi Parkı protestoları sırasında öne çıkan sanatçılar arasındaydı. Protestoların hemen ardından İstanbul’da yapılan Sosyalist Enternasyonel toplantısındaki konuşması, basına verdiği demeçler ve sosyal medya paylaşımlarında siyaset yaptığı gerekçe gösterilerek geçen yıl görevden alınmıştı.
"İçine düştüğümüz durum aklımın sınırlarını aşıyor"
Hafta başında açığa alınan sanatçılardan oyuncu Sevinç Erbulak da yönetmen Yavuz gibi şaşkın olduğunu söylüyor. Darbe yanlısı olma ithamıyla hedef gösterilmekten çok rahatsız olduğunu belirtiyor:
“Elbette aklımda bugüne kadarki duruşum, tiyatroda yaşadıklarımız, ülkemde olup bitenlerle ilgili sergilemiş olduğum duruş, yazdıklarım, çizdiklerim, söylediklerimle ilgili bir fikrim vardı. Ama, şu an içine düştüğümüz durum, tuzak ya da her neyse bu, benim aklımın sınırlarını aşıyor.”
Erbulak'a göre, esas soruşturulması gereken bu itibarsızlaştırma girişiminin kaynağı.
İstanbul Şehir Tiyatroları, cumhuriyetten eski, 102 yıllık bir kurum
Kurum verilerine göre, geçen yıl sergilediği 30’u yerli, 43 oyun, yüzde 90’a yaklaşan doluluk oranıyla 400 binden fazla seyirci tarafından izlendi. Kurum, olup bitenler karşısında gazetecilerin sorularına cevap vermiyor. Gerekçe, yasal sürecin devam etmesi.
Açığa alınan sanatçılardan yönetmen Ragıp Yavuz, son görevden almalarla birlikte ekim ayında açılması beklenen yeni sezonda oynanması planlanan pek çok oyunun sahnelenmesinin tehlikeye düştüğünü söylüyor. Yavuz, “Düşük performans” iddiasıyla görevden alınan taşeron hizmet sözleşmeli sanatçıların pek çok oyunda önemli roller üstlenmiş olduklarını hatırlatıyor.
Kapatılması talepleri de var
İstanbul Şehir Tiyatroları, siyasi müdahale iddiaları nedeniyle son yılların en çok tartışılan sanat kurumlarından. Sanatçılara göre, siyasi iktidar hangi oyunların sahneleceğinde daha çok söz sahibi olmaya çalışıyor. Tartışma konularından biri de devletin tiyatroya ödenek sağlamasının gereksiz olduğu iddiaları. Ödenekli sanat kurumlarının kapatılması yönünde talepler de var.
Levent Üzümcü, 180’e yakın kadrolu sanatçının istihdam edildiği kurumda, bir o kadar da boş kadro bulunduğunu belirtiyor. “O kadrolara kimseyi almıyorlar. Neden? Çünkü, kadroya insanlar alırlarsa, Şehir Tiyatroları devam edecek. Etsin istemiyorlar” diyor.
Üzümcü, en büyük endişesini ise şöyle dile getiriyor: “Bu toz duman içinde, bir kanun hükmünde kararnameyle, kimse ne olduğunu anlamadan, devlet tiyatrolarının, şehir tiyatrolarının, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı senfoni orkestrasının, tüm ödenekli sanat kurumlarının kapatılacak olması endişesini taşıyorum. Çünkü şu an yaşanan bu kıyım, akla zarar bir kıyımdır.”